Simbiyoz: Canlılar Dünyasında Vazgeçilmez İşbirliği
Bugün doğada 8.7 milyon civarında canlı türü tespit edildi. Her geçen gün keşfedilen yeni türlerle bu sayı artıyor. Her canlı türünün farklı beslenme şekilleri, iletişimleri, farklı savunmaları ve üreme çeşitleri var. Hepsi kendi türleri içinde kapsamlı bir biyolojik ve sosyal yaşam sürüyor. Acaba sadece kendi türleri içinde mi?
Biz ve bakterilerimiz
Vücudumuzda şuanda kendi hücrelerimizden çok daha fazla sayıda bakteri yaşıyor. Vücudumuzdaki bakteri varlığı doğduğumuz anda başlar. Daha doğum sırasında bakterileri bünyemize alırız. Sonra annelerimizin cildinden, sütünden gelen birçok bakteri daha bebekken bizi kuşatır. Ve tüm hayatımız boyunca da bakterilerin yüzlerce çeşidiyle birlikte yaşamımızı sürdürürüz. Bilim adamları uzun süre vücudumuzda bu kadar bakteri olmasına rağmen bunların ne zararı, ne faydası olduğunu düşünüyorlardı. Ancak son 10-15 yıldır araştırmacıların bakış açıları farklı. Bu bakteriler gerçekten bize çok faydalı. Bakteriler içinse; evet, biz de onlar için çok iyi birer ev sahibiyiz.
Bir insan vücudunda trilyonlarca bakteri yaşar. Sadece ağzınızda dünyada yaşayan tüm insanlardan daha fazla bakteri vardır. Bakteriler vücudumuzda kendileri için iyi bir barınak ve beslenme elde ederken biz de bakterilerden birçok yönden fayda sağlarız. Sindirim sistemimizde üç yüz ile bin farklı çeşit bakteri yaşadığı düşünülüyor. Bakteriler insanlar tarafından sindirilemeyen karbonhidratları sindirir. Sütteki şekerlerin parçalanmasını sağlar ve bizim için enerji ve besine dönüştürür. Ayrıca ilaçları, artık ihtiyacımız olmayan hormonları ve potansiyel kanser sebebi olabilecek vücutta serbest dolaşan diğer maddeleri de parçalar. Eğer sindirim bakterileri olmasaydı yediğimiz birçok yiyecekten gerekli faydayı sağlayamayacak, sebzelerin vitaminlerini kullanamayacaktık. Portakal, elma, patates gibi kompleks karbonhidratlar içeren besinleri sindiremeyecektik. Çünkü biz bakterilerin salgıladığı enzimleri salgılayamayız. Bazı bakteriler bizim için K vitamini üretirler. Bazılarıysa biotin, B12, folik asit, tiamin gibi B kompleks vitaminleri sentezler. Bu hayati vitaminleri yiyeceklerden almak zordur ve vücudumuz tarafından da üretilemezler. Örneğin K vitamini kanın pıhtılaşmasını sağlayan ve kemikteki kalsiyumu muhafaza ederek kemikleri sağlam tutan vitamindir. B vitaminleriyse vücudun enerji üretmesini, sinir ve sindirim sistmlerimizin çalışmasını sağlar.
Bakterilerin görevleri sadece sindirim sistemiyle sınırlı değildir. Aynı zamanda bakteriler vücudumuzda ikinci bir savunma sistemi gibi çalışırlar. Vücudumuza çeşitli yollarla giren zararlı bakterilerin gelişmelerini ve yayılmalarını önleyecek maddeler salgılarlar. Ayrıca vücudun ideal ph değerini korumasına yardımcı olur.
Batı Ontario Üniversitesi mikrobiyoloji ve immünoloji profesörü Dr. Gregor Reid bakterilerle olan ilişkimizi şöyle özetler:
“Onlar (bakteriler) olmasaydı biz ölmüş olurdur...” (Dr. Gregor Reid, Mikrobiyoloji, İmmünoloji ve Cerrahi Profesörü, Batı Ontario Üniversitesi, Kanada)
Tabii vücudumuzun bu bakterileri yabancı madde olarak görüp savunma sistemimizin bunlara saldırmaması da çok büyük bir mucizedir. Vücudumuz bu bakterileri yabancı istilacılar olarak değil de sindirim sisteminin birer hücresi gibi algılar. Bu şekilde ömrümüz boyunca bakterilerle karşılıklı birer yardımlaşma içinde hayatımızı sürdürürüz. Trilyonlarca bakteri ve bizler birbirimizden ayrılmaz birer bütünüz. Doğada bu şekilde birbiriyle beraber yaşayan birçok farklı canlı türü vardır. İşte bu belgeselde Allah'ın yarattığı canlıların doğada nasıl birbiriyle uyum içinde ortak hareket ettiğini izleyeceksiniz. Birbirleriyle konuşamayan, herhangi bir planlama yapamayan bu canlıların ortak bir akılla hareket ettiğini göreceksiniz. Allah'ın yaratma gücüne bir kez daha hayran olacaksınız.
Yeryüzünde kesin bir bilgiyle inanacak olanlar için ayetler vardır. Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz? (Zariyat Suresi, 20-21)