Adnan Oktar’ın 27 Kasım 2017 tarihli A9 TV sohbetinden
Deccal saklanıyor şu an, Mehdiyet saklanmıyor. Bak diyoruz “çık dışarı” diyoruz, çıkmıyor. Münafıklarını salıyor. Şeytanlarını salıyor. Şeytanı çağırıyorlar insanların üzerine yani müsait olanlar mesela ahlaksız, müptezel, haysiyetsiz, namussuz, hırsız, üçkağıtçı onları bulmasını söylüyorlar şeytanın, şeytan da gidip onları buluyor ve onlara hulul ediyor. Onlar münafık olarak Müslümanların karşısına dikilirler ama gücü olmaz çünkü şeytanın gücü zayıf. Dolayısıyla münafığın gücü zayıf olur. Sadece it gibi bağırır, hasta it gibi. Hasta sırtlan gibi garip sesler çıkartır. Başka bir şey yapamaz. Yani hasta sırtlan gibi ses çıkartmasının nedeni ayette de belirtiliyor, işte Müslümanlara güya rahatsızlık verecek, güya. “Bunun dışında size hiçbir şey yapamazlar” diyor Allah ayette. Bak bu çok önemlidir. “Bunun dışında size hiçbir şey yapamazlar” o kadarlık Allah onlara bir imkan veriyor, münafığa o kadar imkan verir. "Deccalın emrinde şeytanlar vardır" diyor Peygamberimiz (sav). Şeytanlar deccala "ne istersen söyle yapalım" derler. O da “Haydi gidin insanlara benim onların Rabbi olduğumu söyleyin" deyip her birini bir tarafa salacak.” İngiliz derin devleti şu an her tarafa saldı bunları. Ama tabii münafıklarda da Allah onları cezalandırmada başka bir yöntem kullanıyor Allah. Münafıkları yalnızlaştırıyor Allah. Bakın mesela dikkat edin münafıklar hep izoledirler. Münafıkların bir arkadaş çevresi olmaz, dost çevresi olmaz. Hep münafık, münafıkladır. Münafık fotoğraflarına bakın bunu hemen görürsünüz. Münafığın yanında tanınmadık bir insanı göremezsin. Mutlaka münafık vardır. Allah'ın onlara bir cezası bu. Mesela bizim mücadelemiz boyunca münafıklar dalgalar halinde saldırdılar. Bu birinci dalga, ikinci dalga, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuzuncu dalga devam ediyor dalga halinde. Hepsinde aynı karakteri görüyoruz hep yalnız, başarısız, içine kapanmış, eline hiçbir şey geçmeyen, yalnız yaşayan, içi sıkılan, ezik, aşağılanmış, kirli, kokuşmuş, çökmüş, pislik görünümlü mahluklar olarak devam ediyorlar. Müminlere bakıyoruz, canlı, neşeli, büyük bir kitle halinde. Sevad-ı azam şeklinde büyük bir topluluk halinde devam ediyorlar. Ama münafıklar hep küçük azınlıklar şeklindedirler. Onların dostu, ahbabı olmaz ve münafıklarda da eşşedlik gittikçe artar, şeditlik gittikçe artar. Ama Allah “size dille çirkinlik yapmanın dışında, hiçbir şey yapamazlar” diyor. Hakikaten bakın tarih içerisinde bakın hiçbir şey yapamamışlardır. Hep rezil-rüsva olmuşlardır, hep aşağılanmışlardır, hep Allah onları kepaze durumuna getirmiştir. İnsan içine çıkamayacak hale gelmişlerdir. Kimsenin yüzüne bakamayacak hale gelmişlerdir. Hep böyle aşağılanmış mahluklar olarak ömürleri boyunca yaşarlar. Ama müminler hep böyle güçlü, sağlıklı, sevad-ı azam olarak, genişletilmiş bir yapı olarak, birbirlerini severek, dostluk içerisinde, güzellik içerisinde yollarına devam ederler.
Allah Kuran’da münafıklara iki türlü açıklamada bulunuyor Cenab-ı Allah, “Eğer” diyor “onlar bu yaptıkları pisliğe devam ederlerse seni onlara musallat ederim” diyor, Peygamber (sav)’e “musallat ederim.” Ne olur musallat olunca? Allah diyor ki bak “hor ve aşağılık kılma” diyor Allah “hor ve aşağılık kılarım” diyor, hor ve aşağılık kılma “seni onlara saldırtırım” diyor ve “hor ve aşağılık kılarsın onları” diyor. Tevrat’ta diyor ki, Allah; “Onları senin eline vereceğim sen de onları helak edeceğin vakit” yani manen rezil-rüsva edeceğin vakit. Bu hükümlerden, bu anlatımlardan anlıyoruz ki Peygamberlere musallat olan her münafığı Allah helak edip perişan etmiş ve aşağılamış. Bunlar hakikaten dille bir şeyler yapmaya çalışmışlar. Ama bu Müslümanlara zarar vermiyor. Zarar vermeyecek şekilde yaratılıyor. Hiçbir şekilde mesela bize yapılan da münafık ataklarında zenginlik, bereket ve rahatlığın dışında bize hiçbir zarar olmamıştır. Sadece zenginlik, bereket ve rahatlık başka bir şey olmamıştır.
Münafığın tetiklenmesinin ana nedeni kendisine menfaatin yeteri kadar sunulmamasıdır, Kuran’da bu açık açık belirtilir. Peygamberimiz (sav)’in hadislerinde de bunu görüyoruz “falancaya falancaya şunları takdim ederken niye bize bunları bu şekilde takdim ettin?” ana konu budur. “Onların sana düşman olmasının nedeni onları ekonomik yönden rahat bir düzeyde yaşatmandan başka bir şey değil” diyor. Yani rahatlık onlara zarar veriyor, müminlerin yanındaki rahatlık ve zenginlik. O rahatlık ve zenginlikten rahatsız oluyor o zaman atağa geçiyor işte. Müslümana zarar veriyor mu? Allah “zarar veremezler” diyor bu bir mucizedir. “Ancak bunu yapabilirler” diyor zarar veremezler. Hoplar, zıplar, çırpınır falan hiçbir şey yapamaz.
Bir de münafıkların bir huyu vardır ayrılır ayrılmaz, bak diyor ki ayette “Gerçekten Allah” şeytandan Allah’a sığınırım “içinizden alıkoyanları ve kardeşlerine: ‘Bize gelin’ diyenleri bilir. Bunlar, pek azı dışında zorlu-savaşlara gelmezler.” (Ahzab Suresi,18) Bak münafık özelliği, bir kısmını alıkoyuyor yanında arkadaş olarak götürüyor, çirkin bir arkadaş olarak ve münafıklara diyor ki; “bize gelin” diyorlar, “bize gelin.” Bu tarih içerisinde hiç değişmiyor münafıklarda. Her münafık dalgasında hakikaten “bize gelin, bize gelin” diye haber gönderirler. “Bunlar” bak “pek azı dışında zorlu-savaşlara gelmezler.” Yani çok nadir bunlar mücadeleye yaklaşırlar yani Müslümanların içindeyken. Hep böyle kaçak-göçek yaşayan tiplerdir. Yani Müslümanlığa, İslam'a hizmet etmek istemeyen tipler. Ama ayrılınca birden bir şeytani gayret geliyor. Bu sefer adam toplamaya çalışıyor etrafına. Çünkü yalnız kaldı ya, çünkü münafığın en bunaldığı şey, sayısının az olması ve aşağılık olduğunun açıkça görülmesi. Onun için sayıyı arttırıp, o psikolojik baskıdan kurtulmak ister. Ondan da kurtulamayınca daha da çirkefleşir, daha da saldırganlaşır. Halbuki Kuran’da onlara verilen cezanın en önemlilerinden biri de budur. Bak ne diyor Samiri’ye Hz. Musa (as); “Sen, ömrün boyunca bana dokunmayın diyeceksin” diyor. “Yalnız yaşayacaksın” diyor. Münafıklara bakın fotoğraflarına hep yalnızdır. Veyahut münafık arkadaşlarıyla beraberdir. Hani sırtlan fotoğrafları var ya çekiliyor, bazen gözü parlak bir tane oluyor. “Ya” diyorsun, “bu koca beldede bir tane mi sırtlan var?” Bir de bakıyorsun ki, sırtlan sürüsü ama yine aynı. Yine gözleri parlıyor, yine ağızlarından salyalar akıyor, yine sırtlan sürüsü. Dolayısıyla al birini vur ötekine tarzında birbirinin aynıdır münafıklar. Ama münafık da olmasa işte Müslüman’ın gücü anlaşılmaz. Müslüman’ın gücünü Allah münafıkla gösteriyor, münafığa karşı ustalığıyla. Çünkü şeytanın aklıyla Müslüman’ın aklının çatışmasıdır münafıkla yapılan mücadele. Münafık, şeytani zekadadır, münafığa aniden şeytan zekası verilir. Yani daha önceki ebleh, ahmak olan münafık, saldırıya geçtiğinde şeytanın aklını aldığı için, şeytanın zekasını aldığı için şeytani bir zekaya kavuşur ve gerçekten bir güçmüş gibi görünür. Halbuki şeytanın aklı zayıf olduğu için, onların Allah mağlup olacağını söylüyor, çünkü “onlar akıl edemeyen bir topluluktur” diyor. Aklı olmuyor, zekası oluyor aklı olmuyor. Onun için münafıklara bakın çok ahmaktırlar. Müslümanların yaptığı, Peygamberimiz (sav) zamanında bakıyoruz, taktikleri fark edemiyor ve ahmakça her seferinde o taktiğin içine düşüyorlar. Yani neden yapıldığını anlayamıyor. Peygamberimiz (sav)’in hazırladığı her tuzağa düşmüşlerdir ahmakça, ama onu bir zaaf gibi görmüşlerdir önce. Sanki hata yaptığını zannediyor Peygamber (sav)’i. “Aa” diyor, “bak gördün mü burada hata yaptı” diyor. Mesela Peygamber (sav) geri çekiliyor diyor “ricat etti” diyor. “Vay be korktular” diyor, münafıklar, acayip seviniyorlar. Peygamber (sav) onları iyice çekiyor, sonra birden bir çöküyor, kaçacak göçecek hiçbir hali kalmıyor.
Münafık, Müslüman’ın yanında hizmet eder ve çıkar amacı vardır sonunda, hizmetinin amacı odur. Bak diyor ki, “Münafık olan şahıslardan Kuzman isimli münafık, Uhud Savaşı’na katılmaktan kaçınıyor fakat kadınlar diyor ki kendisine; “Sen korkak mısın ki savaşa gitmiyorsun?”” Münafığı motive etmenin yoluna bak, görüyor musun? “Var mı ya bunu delikanlılıkta?” falan desen. Bak Allah korkusu, Allah sevgisi ilgilendirmez münafığı. Onun için münafık yazışmalarına bakın "var mı delikanlılıkta?" falan tarzındadır. Allah’ın ayetiyle konuşmaz. Görüyor musun üslubunun benzerliğini bakın? Kadınlar kendisine “Sen korkak mısın ki savaşa gitmiyorsun?” deyince arlanıp, gururlanıp savaşa çıkmış. Münafıklar hep böyledir yani onların damarı hep öyle. Gurur cihetinden yanaşır, Kuran cihetinden yanaşmaz. Üslubundan bunu görebilirsiniz. “Ey Evsler ölmek savaştan kaçarak utanç içinde kalmaktan iyidir” diyerek savaşa çıkmış. “Ve Müslümanların safında çok şiddetli çarpışmıştı.” Hizmet ediyor. “Hatta rivayet olduğuna göre Kuzman müşriklerden dokuz kişiyi öldürdükten sonra kendisi de yaralanıp eve getirilmişti. Peygamberimiz (sav) Kuzman hakkında “Kuzman cehennemdedir” diye buyuruyor. “İşin içyüzünü bilen bazı Müslümanlar hayrete düşüyorlar” bu sefer onlar da Peygamber (sav)’den şüpheleniyorlar. Münafıkların ahlakıyla bir de kalbinde hastalık olanların ahlakının arasındaki şey. Diyorlar “adam bu kadar vicdanlı, bu kadar güzel hizmet etmiş, dokuz kişiyi öldürmüş. Peygamber de “cehenneme gidecek” diyor. Bu nasıl bir vicdan?” diyor haşa. Anlamıyor oradaki derinliği. “O sırada Müslümanlar bizzat Kuzman’a: “Ey Kuzman seni kutlar ve cennetle müjdelerim. Bugün uğradığın musibet sana Allah tarafındandır” dediği zaman Kuzman: “Cennet de ne? Ben kavmimin gayretinden başka bir maksatla çarpışmadım” diyor. “Ben kavmimi korumak için. Cennet için yapmadım” diyor. Ve yarasının ağrısı şiddetlenince bir okla kolunun damarını keserek intihar ediyor kendisi. Adamın dini, imanı yok. Peygamber (sav)’in sözüne inanmıyorlar görüyor musun? “Cehennemdedir” deyince. Biliyor ki söylüyor yani. Ama münafık diyor ki, mantık şu: “Var mı bu delikanlılıkta?” kafasında. Yani birisinin onu böyle cahili yöntemlerle etkilemesinden etkileniyor münafıklar. Ama münafıkların bütün üsluplarına bakın ana tema budur, Kuran değildir. Delikanlılık bilmem ne falan adına yapılmış samimiyetsiz, üçkağıtçı üsluplardır, sokak üslubudur. Kuran üslubunu kabul etmez münafık. Bak adam şaşırıyor Müslümanlar hatta gidip onu övüyorlar “sen cennettesin” falan diye.
Peygamberimiz (sav)’e attıkları iftiralar hep Müslümanların ölümüne sebep olma şeklinde. Yani sağlığını bozma, Müslümanları kullanma, Müslümanlara zarar verme, kendileri de koruyan konumundalar. “Müslümanları niye aç bıraktın savaşta?” diyor mesela. Mesela “Niye ok yağmuru varken savaşa teşvik ettin?” “Gitmeseydiniz, ölmeyecektiniz. Bizim yanımızda olduğunuz durumda nasıl öleceksiniz?” diyor. “Savaşa gittiğiniz için öldünüz. Sizi kim gönderdi? Muhammed gönderdi. Dolayısıyla sizin ölümünüzden o sorumlu” diyor. “Ve şehit de olmadınız, boş yere öldünüz siz” diyor. “Boş yere öldürülmezlerdi” diyor zaten ayette bakın “boş yere öldürülmezlerdi.” Cennete inanmıyor ya “boş yere öldürülmezlerdi yanımızda olsalardı” diyor.
Peygamber (sav) Müslümanlar sağ kalsın, çoluğu çocuğu sağ kalsın diye o mücadeleyi veriyor. Çünkü öbür türlü Müslüman toptan imha olacak. Toptan imhayı kaldırmak için yaptığı mücadelede tabii ki Müslümanlar şehit oluyor. “Bak görüyor musun durduk yere Müslümanların başını belaya soktu” diyor. Kardeşim o şehitler olmasa hiç Müslüman kalmayacak onu düşünmüyor musun sen?
Bak, şeytandan Allah’a sığınırım, diyorlar ki; “Bu işten bize bir şey olsaydı,” yani hakimiyet, Mehdiyet olsaydı “biz burada öldürülmezdik” diyorlar.” Zaten şehitliği kabul etmiyor. “Öldürülmezdik, Peygamber sebep oldu bizim öldürülmemize” diyor. “De ki: "Evlerinizde olsaydınız da üzerlerine öldürülmesi yazılmış olanlar, yine devrilecekleri yerlere gidecekti."” (Ali İmran Suresi, 154) Bak burada “şehit olacaklar” demiyor. Peygamberimiz (sav)’in ağzıyla onu söylemesini söylüyor Allah. Ve “yine devrilecekleri yerlere gidecekti” bu çok manidar, devrilme tarzında. Münafık öldüğünde devrilme şeklinde cehenneme düşürülüyor. Yani doğrudan Gayya Kuyusu’na düşürülüyor. Onlara sorgu sual yok. Bazen de münafık yaşarken öldürülebilir. Yani konuşuyordur, yaşıyordur ama cehenneme yuvarlanmıştır. Fakat o şeytan gibi konuşmaya devam eder, şeytan gibi yaşamaya devam eder fakat ölmüş de olabilir. Onu da bir konu olarak belirteyim.
Mümtehine Suresi, 2’de Cenab-ı Allah diyor ki; “Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa,” münafıklar, “size düşman kesilirler,” yani bir anda düşman kesiliyor. “Ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar.” Mümkünse elle de saldırmak ister. Ama dillerini asıl. “Kötülükle size uzatırlar.” Yani çirkin laflar, hakaretler, abuk sabuk konuşmalar. Bunu kim yaratıyor? Allah yaratıyor. Niye? İmtihan. Çünkü mümine böyle bir atak olduğunda mümin sevap kazanıyor. “Onlar sizin inkar etmenizi içten arzu etmişlerdir.” Yani mesela İttihad-ı İslam’dan vazgeçmek, Darwinizm ile mücadeleden vazgeçirtmek, birlik olmaktan vazgeçmek, Kuran hakikatlerini, Kuran mucizelerini anlatmaktan vazgeçmek, ibadetten vazgeçmek, homoseksüellikle mücadeleden vazgeçmek, İngiliz derin devletiyle yapılan mücadeleyi durdurmak onun amacı olmuş oluyor.
Al-i İmran Suresi, 118 “Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, Yani size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor. Nasıl? Yani işte Müslümanın her türlü imkanını yok etmeye çalışır. “Size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar.” Zorlu bir sıkıntı yani bunu istiyor. Bunu elde etmeye çalışırlar diyor. Ama zorlu bir sıkıntı, “verecek şeyden hoşlanırlar. Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur,” yani kudurmuş gibi ağzından lağım akar. Küfreder, bağırır, çağırır, iftiralar, abuk sabuk konuşmalar. Sakinleşemez münafık. O yanıyor ya içi şeytani ateşle yandığı için. İçi yandıkça o ağzından kusmaya devam eder. “Sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür.” (Al-i İmran Suresi, 118) O aslında sinelerinde öldürmeyi ister. Cinayet eğilimlidir. Münafıkların hepsinde cinayet eğilimi olur.
Ahzab Suresi, 25’te Cenab-ı Allah diyor ki; “Allah, inkar edenleri” münafıkları, küfredenleri “kin ve öfkeleriyle geri çevirdi,” bak kin ve öfke münafıklardaki özellik. Kin ve öfke. “geri çevirdi,” yani güçsüz kıldı. “onlar hiçbir hayra varamadılar.” Yani bütün yapıp ettikleri boşa gitti. Nedir? Enayi konumuna geldiler. Bak “onlar hiçbir hayra varamadılar. Savaşta” mücadelede “Allah (yardımcı ve zafer nasip edici olarak)” zafer, “nasip edici olarak müminlere yetti.” Darwinizm’i hurda haşat ediyorsun. PKK’yı hurda haşat ediyorsun. Allahsızlığı, kitapsızlığı dümdüz ediyorsun. İngiliz derin devletini rezil kepaze ediyorsun. Kuran mucizeleri, iman hakikatleri anlatıyorsun. Rumilik adı altında dinsizlik propagandasını yok ediyorsun. İttihad-ı İslam’ı savunuyorsun. Mehdiyet’i savunuyorsun. Hz. İsa Mesih’in inişini savunuyorsun. İslam aleminin bu fitneden kurtuluşunu savunuyorsun. Hepsi hayati. Bak Allah, “mücadelede Allah zafer nasip edici olarak müminlere yetti. Allah çok güçlüdür, üstün ve galip olandır.” Allah demek istiyor ki münafığın hiçbir gücü yoktur. Sakın dikkatiniz dağılmasın. Onların sırtlan gibi böyle böğürtüler çıkartması falan hiçbir şey olmaz diyor Allah. Bak “üstün ve galip olandır.” Yani siz üstün ve galip olacaksınız diyor Allah. Allah’ın üstün ve galip olması, müminlerin üstün ve galip olması anlamındadır ayette.
Al-i İmran Suresi, 119. “Kendi başlarına kaldıklarında ise,” kendi aralarında toplandıkları mesela sırtlan sürüsü gibi toplandıklarında ise “size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar.” Akıl almaz bir kin ve öfke. “parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Kin ve öfkenizle ölün."” Bu onların kin ve öfkeyle hasta hale getirilecekleri ve bu nedenle de zaman içinde öleceklerinin açık ifadesi. “Kin ve öfkenizle ölün.” Yani “zaman içerisinde Ben bunları” Allah, “kin ve öfke nedeniyle öldüreceğim” diyor Allah. “Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.” Yani kalplerde olanı bilendir. Ama bak kin ve öfkenin onların ölümüne sebep olacağını söylüyor Allah.
Münafıklar, “(Geldiklerinde de) Size karşı 'cimri ve bencildirler.”(Ahzab Suresi, 19) Yani egoist, çıkarcı. İşte ‘bana şunu ver. Bana bunu ver. Şöyle imkan tanı.’ İşte asrımızda olsa ne olur? ‘Bana araba ver. Ev ver. İmkan ver. Elbise ver. Yiyecek ver.’ O tarz olur. Bak “size karşı cimri” yani Müslümana bir şey gelsin istemez münafık. Gitmesini ister. Ama bencil, egoist kendisine gelmesini ister. “Şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün.” “şayet korku gelecek olsa, ölümden dolayı üstüne baygınlık” baygınlık, “çökmüş kimseler gibi gözleri dönerek sana bakmakta olduklarını görürsün.” Demek ki bakışlarında da bir anormallik var. “Korku gidince, hayra karşı oldukça düşkünlük göstererek” yani çıkara oldukça düşkün mesela çok fazla işte ‘bana şunu ver. Bana şu imkanı ver’ diyerek, “sizi keskin dilleriyle (eleştirip inciterek) karşılarlar.” Yani şeytani bir yetenekle, keskin dilleriyle sizi eleştirirler diyor. İşte “şunu niye böyle yaptın? Bunu niye böyle yaptın?” “İşte onlar iman etmemişlerdir;” bunun, münafığın asıl özelliği iman etmemeleridir diyor Allah. “böylece Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır.” Bütün yapıp ettikleri boşa çıkmış. Yani yaptığından hiçbir şey kazanamamış. “Bu Allah'a göre pek kolaydır” diyor Allah.
Al-i İmran Suresi, 118’de Cenab-ı Allah yine “Ey iman edenler, sizden olmayanları” münafıkları “sırdaş edinmeyin.” Yani onlarla gizlice görüşmeyin. “Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor,” kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, “size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar.” İşte kendilerince abuk sabuk konuşarak Müslümanı zorlu bir sıkıntıya sokacağını düşünürler. “Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur,” “Sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür.” Yani ölüm. Öldürme hissi olur diyor münafıklarda. Cinayet eğilimi vardır. “Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz” diyor Allah.
Mesela Taha Suresi, 97’de Hz. Musa (as) diyor ki; “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: "Bana dokunulmasın") deyip yerinmendir.” Tek yaşıyor. Münafığın ahbabı, dostu olmaz. Herkes tiksinir münafıktan. Ancak kendi münafıklarından oluşan bir sırtlan sürüsü kalır.
Cemiyet mikrobudur tabii münafık. Allah tarafından özel yaratılmış. Yani çocukluğundan itibaren şaki karakterlidir. Çocukluktan itibaren anlaşılır onun şeytan karakterli olduğu. Sonra Müslüman gibi görünür. Yine o şakiliğine yeniden geri döner.
Tevbe Suresi, 14’te Cenab-ı Allah diyor ki; “Münafıklarla mücadele edin. Allah, onları sizin ellerinizle azaplandırsın, hor ve aşağılık kılsın” yani onları aşağılamak, horlamak farz. Allah’ın emri. “ve onlara karşı size zafer versin,” Allah o kadar rahat ezilecek gibi yaratıyor ki çok ahmak olur münafık. Mesela Peygamberimiz (sav), diyorum ya mesela geri çekilme taktiği yapıyor. “Müslümanlar kaçıyor” diyor. “Yaşasın” falan diyor. Peygamberimiz (sav) bir dönme hareketi yapıyor, aldığıyla altına bunları. “ve müminler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.” Münafığın ezilmesi müminlere şifa, zenginlik, bereket, mutluluk ve sevinç vesilesidir.
Tevbe Suresi, 125’te münafıklar için diyor ki, Cenab-ı Allah “Kalplerinde hastalık olan münafıkların ise, iğrençliklerine iğrençlik (murdarlık) ekleyip-arttırmış” Münafıkların günlerden beri söylüyoruz iğrençliklerini. Bak Allah “özel olarak Ben onları iğrenç yaparım” diyor. “…ve onlar kafir kimseler olarak ölmüşlerdir.” Ölürken de kafir olarak ölürler diyor Allah. Ama bak iğrenç olduklarını söylüyor. Ölmeden önce iğrenç yapacağını söylüyor.
Kütüb-i Sitte’de Peygamberimiz (sav) diyor ki, Hz. Ali keremullahi vecceh şöyle söylediğini işittim. “Taneyi açan, canlıları yaratan, zat-ı zül-celale yeminle söylüyorum. Ümmi Peygamberim (sav) bana şu hususu garantileyerek söyledi. Ferman etti ki, Resullullah” diyor. Hz. Ali (kv), “Beni mümin olan sevecek, münafık olan da bana buğz edecektir.” Yani kinlenip öfke duyacaktır diyor. Şimdi ahir zamanda da müminler kardeşlerini seviyor. Ama münafıklar müminlere akıl almaz bir buğz, kin ve öfke içinde oluyorlar. Allah diyor ki, bak “bu dillerinde olandır” diyor. “Kalplerinde olan ise daha şediddir.” Yani “öldürme arzusu içinde olurlar” diyor.