Adnan Oktar’ın 4 Aralık 2017 tarihli A9 TV sohbetinden
ADNAN OKTAR: Münafık, aslında şeytandır, şeytan da münafıktır, aynıdır ikisi. Ama bazen şeytan, insan suretine girer, müminlerin yanına gelir. Müminler farkına varmaz yani sonra farkına varır. Mesela beraber yaşarlar, gezer, haberi yok müminin, yanında şeytan olduğunu bilmiyor. Sonra şeytan; “Merhaba” diyor, kendini tanıtıyor, münafık sonra ortaya çıkar. Yani şeytan olduğunu tanıtır, kendini tanıtır. Tanıttığında çok önemlidir o yani iman açısından, imtihan açısından çok hayatidir. Yani şeytan hiçbir şekilde takibi bırakılmaz, yakalandığında hiç bırakmamak lazım. Yani insan olarak suretinde tecelli ettiğinde zaten cisim tecellisi olduğu için gizlenmesi mümkün değildir. Yani hazır elinin altında, görebildiğin şekilde şeytanı yakaladın demektir. Artık ona göre o ibadetin şeklini güçlendirerek ve arttırarak Kuran'a göre tanzim etmek gerekiyor. Yani şeytandan kaçmak olmaz, yani, “Bana ne, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” işte “it yürür, kervan yürür” veyahut buna benzer bir sözle şeytan terk edilmez. Yani ibadete muhalif bir şey bu. Allah senin ayağına gönderdiyse, yanına gönderdiyse şeytanı, artık ibadetin vakti gelmiştir. O ibadetin en mükemmel şekilde ifa edilmesi gerekiyor. O ibadet de Kuran'la ifa edilir, tabii hukukla, kanunla, akılla, irfanla. Tabii şeytan, çok çemkiren ve çok saldırgan, çok vahşi görünen bir mahlûktur şeytan. Ama mümin tabii onun vahşiliğinden yahut saldırganlığından, azgınlığından onun şeytanlığını daha iyi anladığı için daha iyi üstüne çöker. Yani onun vahşiliği zaten şeytan olduğunun vurgusudur. Çok açık alametidir ve ona gelen vahyi çok iyi takip etmek lazım. Fakat ilimde râsih olanlar onu yapabilir yani onun tefsiri yapılması lazım. Şeytan ona kesintisiz vahyeder, yazılı olarak da varsa vahiy zaten çok önemli, şeytanın vahyi. Her satırı çok önemlidir yani nerelerde müminlere karşı kin duyuyor, nerelerde haset duyuyor, kimleri hedefliyor, ana hedefi kim? Genellikle hep peygamberleri ve müminlerin başı olan kişileri hedefler şeytan. Yani en önemli konu odur ve ayette de bu görülüyor Kuran'da açık açık vurguluyor. Mesela münafıkların en büyük hedefi Peygamberimiz (sav)’di. Sonra sahabeler, Hz. Ali (kv), Hz. Osman (ra), Hz. Ömer (ra) ve şehit ettiler zaten görüyorsunuz ama Resulullah (sav) zamanında bir şey yapamadılar. Resulullah (sav) çünkü Kuran'la onları bir manevi tılsım altına aldı ve onları kullandı. Mesela üç yüz münafığı kullandı ve eşek gibi hizmet ettiler Peygamberimiz (sav)’e, eşekler gibi. Mesela birçok cariye getirdiler Peygamberimiz (sav)’e, para getirdiler, mal mülk, tarlalar, hayvanlar yani ucu bucağı yok. Yüz binlerce deve, Peygamberimiz (sav)’in evini silip süpürdüler, bahçeyi, develerin altını onlar temizlediler, ahırları onlara temizlettirdi Peygamberimiz (sav). Münafıklar, bütün at ahırlarını temizlediler, at, eşek ahırları hep onlar görevliydi yani münafıklar görevliydi. Zaten en ağırlığına giden o münafıkların. Diyor; “O” diyor, “karısıyla” diyor, “cennet gibi yaşıyor” diyor, biz” diyor, “eşek ahırlarında eşek ahırlarını temizliyoruz” falan. Peygamberimiz (sav) çok nezaketli davrandı tabii çok, onları hiç sarsmamaya dikkat etti. Artık canı burnuna gelince münafıkların kendilerini attılar, dar attılar yani. Sonra kudurmuş gibi başladılar, işte Hasan'ın şu kadar karısı var, Hüseyin'in bu kadar karısı var, senin bu kadar karın var, şöyle yiyorsunuz böyle içiyorsunuz, böyle giyiniyorsunuz kudurup, çıldırıp, kendilerini dinozor gibi böyle yerlere atmaya başladılar. Peygamberimiz (sav) tabii ondan sonra onlarla yollarını tamamen ayırdı ve daha tabii özenli bir politikayla kendi içinde rahat, huzur içinde yaşadı Peygamberimiz (sav). Ama sonra bu kahpeler, dikkat üzerlerinden çekildiği için, bak dikkat edin şeytanın üstünden dikkat çekildiği için şeytanın ipi koptu ve takibi kalktığı için münafıkların kudurdular. Gittiler, Hazreti Osman (ra)'ın şehit ettiler, Hazreti Ali (kv)'yi şehit ettiler, Hazreti Ömer (ra)'i şehit ettiler. Ya kardeşim yakalamışsın, çöksene üstlerine, kullansana onları. Hata yaptılar, Hz. Osman (ra) mübarek, canımın içi çok büyük hata yaptı. Tavanda bekliyor adamlar, münafıklar, “Ya” dedi, “Müslümanların canı yanmasın.” Ya kardeşim şeytanın canı yanmasın diyorsun, nerenin Müslümanı? Müslüman var mı ortada? “Seni” diyor, “halifelikten indireceğiz, yapmazsan öldüreceğiz” diyor, bu nedir fitne. Fitne katilden beter, hükmü ağır İslam'da, çok ağırdır yani çok ağır. Efendime söyleyeyim tabii olay kötü gelişti. Hz. Osman (ra) hiç ellemedi münafıkları, hiç. Ya kardeşim şeytan, değil mi, eline geçti Müslümanın ne yapar? Üstüne çöker. Kanunla, hukukla, ilimle, irfanla. Hz. Ali (kv) de öyle, mübarek ellemedi rahat rahat, püfür püfür gidip namazını kılıp gidip geliyor. Münafıklar at oynatıyor, gayet rahatlar.
Peygamberimiz (sav) diyor ki; “Ya Ebû Zerr” diyor, “insanlarının şeytanlarının şerrinden Allah'a sığın buyurdu” diyor. “Ya Resulullah” diyor Ebû Zerr, “insan şeytanları da mı var?” diyor. Yani o başka türlü düşünüyor. Hâlbuki münafık, zaten şeytan oluyor. Resulullah “Evet” buyurdu. Nesaî, İstiaze bölümü 48; Müsned, 5/178’de. Resulullah (sav) çok dikkatlice onları kullandı. Bakın, ahır görevlisiydiler,
Hz. Osman (ra) mübarek, kendi yüzünden isyancılara karşı Müslüman kanı dökülmemesi için çatışmaya izin vermemişti. Ancak münafıklar kudurmuştu Hz. Osman (ra)’ı öldürmeye karar vermişlerdi. Hiçbir öğüt dinlemiyorlardı gözü dönmüş artık, kudurma alameti böyle münafık kudurması. Hz. Ali (kv) isyancılara münafıklara diyor ki; “Kılıçlarınızı sıyırmayın, sıyırırsanız bir daha kınına koyamazsınız. Unutmayınız ki Medine’yi koruyan meleklerdir. Eğer onu şehit ederseniz” Hz. Osman (ra)’ı şehit ederseniz “melekler Medine’yi bırakıp giderler. Bir halife şehit edilince otuz bin insan şehit edilmiş gibidir” diye onlara ikazda bulundu fakat münafıklara etkisi olmadı ve gidip o mübareği şehit ettiler. Ama işte her zaman diyorum münafıkları eğer hani “bunlar it kopuk takımıdır boş ver it ürdürmekten sonra kenardan geçmek evladır” veyahut işte “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” olmaz. Münafığı yakaladığında şeytanı yakalamış oluyorsun çökertinceye kadar yakasını bırakmazsın. On yıl, yirmi yıl, otuz yıl fark etmez ne kadar çırpınırsa çırpınsın mutlaka çökertinceye kadar devam edilmesi farzdır. Allah şeytanı sana teslim etmiş sen elinden kaçırıyorsun. Allah sana teslim etmiş. Allah onun faaliyetini bitir diye sana teslim ediyor, sen onu bırak diye teslim etmiyor ki münafıklar da o zaman açıkça ortaya çıkıyor münafık olduğunu gösteriyor. Bırakılır mı? Bırakırsan işte öyle olur. Hz. Ali (kv)’yi, Hz. Osman (ra)’ı, Hz. Ömer (ra)’i Ehli Beyti hepsini şehit ettiler. Onun için üç, beş, on demeyip şeytanı yakaladığında üzerine çökmek ve tamamen bitinceye kadar mücadele yapmak ilimle irfanla, kanunla hukukla mümin için farzdır. Onun geri dönüşü olmaz öyle bir şey olmaz.
Peygamberimiz (sav) zamanındaki münafıkların olay o kadar büyük olay ki Müslümanlar olayın farkında değiller olay çok büyük yani facia. Hep geçmişler Ehli Sünnet falan konunun üzerine hiç gitmiyor. Şia bunun üzerine çok gider canlarım benim her sene dövüne dövüne ağlarlar o olaydan. Ama Müslüman ağlamaz ağlatır münafıkları düdük gibi öttürmeleri gerekirdi. Orada bir yanlışlık olmuş Allah affetsin.
Hz. Ali (kv) bu münafıklarla savaş için Müslümanları çağırıyor mücadele için şimdi adamlar cins çıkıyor kabus gibi, kabus gibi. Hz. Ali (kv) topluluğa diyor ki; “Size yazıklar olsun yazıklar olsun” diyor. “Kalbi çatlatan, aklı mantığı durduran halinize yazıklar olsun ki, yanlış yolda oldukları halde onların” bak “yanlış yolda oldukları halde onlar aralarında böyle kenetlenmiş olsunlar da” münafıklar aralarında kenetlenmişler. Bak münafıklar aralarında kenetlenmişler Müslümanlara karşı Hz. Ali (kv)’ye karşı kenetlenmişler. Bak “Yanlış yolda oldukları halde münafıklar aralarında böyle kenetlenmiş oldukları halde ve siz de ayrıca haklı olduğunuz halde” Müslümanlar “darmadağınık ve cesaretsiz olasınız” hayret ediyorum size diyor “eğer size kışın ‘münafıklara saldırın’ dersem ‘henüz şiddetli soğuk ve ayaz zamanıdır’ diyorsunuz. Eğer ‘münafıklara’ sıcak mevsimde ‘saldırın’ dersem ‘şimdi ortalığın alev alev yandığı bir sırada biraz ara ver ve bu şiddetli sıcak dönem geçsin’ diyorsunuz. Ey erkek görünüşlü olup da erkek olmayanlar. Ey korkuluk gibi dikilen hayali varlıklar, ey ayağına süs takanlar gibi aklı olanlar” artık gıcık olmuş böyle çünkü orada ayağına süs takan erkekler vardı onlar da onlardan yana dönmüş anlamış. Münafıklar daha büyük bir şeye dönüşmüş daha büyük bir yapıya dönüşmüş. “Benim içimi elem ve öfke ile doldurdunuz” diyor Hz. Ali (kv) sonra da biliyorsunuz şehit ediyorlar. İşte burada demek istediğim bu ki şeytanı Allah müminlerin eline teslim ettiğinde şeytan pestil gibi ezilmeden ilimle irfanla, kanunla hukukla ezilmeden şeytan bırakılmaz. Bırakırsan Allah onu haram kılar. Haram bir fiil yapmış olursun ve o bu sefer fitneye ve belaya döndüğünü Allah gösteriyor. Ama gereğini yaparsan hem sevap kazanıyorsun hem bereket kazanırsın hem müminlerin kalbine ferahlık inşirah gelir Allah diyor ayette; “kalplerinize bir ferahlık ve inşirahtır” ve hem Ehli Beyt’in intikamı alınmış olur. Hem Allah’a şeytanın kafa tutmasının intikamı alınmış olur. Çünkü şeytan Allah’a değil mi, kafa tuttu. Allah gerçi kıyamette intikamını alıyor ama bir de dünyadaki intikamı vardır. Şeytanı rezil etmek çok önemlidir. Münafıklar ne diyorlar; “İttihad-ı İslam’ı istemiyoruz.” Başka? “Mehdi’yi de istemiyoruz.” Ehli Beyt düşmanlığı. “İsa Mesih’i de istemiyoruz” diyorlar. “Homoseksüelliğe serbestlik verilsin. Darwinizm serbest olsun. Müminlerin başına bir lider seçilmesin ve kadınlara da karşı olalım” kafa bu ve “müminlerin birlikte beraber olmalarını da istemiyoruz” diyor. Ne olması gerekiyor? “Dağılması gerekir” diyor. “Müminlerin başında da baş olsun istemiyoruz” diyor. O zaman sen kendini bize tanıtıyorsun, şeytan olduğunu en ince kodlarına kadar aktarmış oluyorsun. Çünkü biz parola soruyoruz “şeytan” diyor parola deyince. “Peki parolanın açılımını yap” diyoruz bir sayıyor halis şeytan yani eylemlerinden anlıyoruz. “Ne istiyorsun?” diyoruz belasını istediğini söylüyor. O da Allah’tan onlara gelecek bir beladır işte. O zaman ilim irfan, kanun hukuk devreye girer. Aksi haramdır. Nihayet-pezir oluncaya kadar, yerle yeksan oluncaya kadar şeytan mümin onlarla mücadele ile mükelleftir, aksi haramdır. Şeytanın helakı farzdır. İnsan şeklinde de geldiyse artık hiçbir bahane yok, kaçacak göçecek yeri de yok çünkü elle tutulur bir şey bu, gözle görülür bir şey. O yüzden Allah’a kafa tutmasının karşılığı olarak şeytanı ve Ehli Beyt’e, Resulullah (sav)’a bütün Peygamberlere düşman olması nedeniyle şeytanın mağlubiyeti farzdır. Zaten onun mağlubiyetini, Allah mağlup yaratıyor. Şeytan mağlup yaratılır ilk defa yenilmez orada. Müminin orada bir emek vermesi varmış gibi görünür ama aslında o zaten mağlup yaratılır. Tevrat da onu söylüyor; “Allah senin eline verecek onları” diyor “sen de onları yerle yeksan edeceksin” diyor. Çünkü yerle yeksan eden Allah’tır. Neyle? İlimle irfanla, kanunla, hukukla. Şey yaptığı yerlere kadar gitseler işte makyaj yaptıkları yerlere kadar kaçsalar bile orada onları bulup efendim Allah’a dine zararsız hale getirmek. Neyle? Her zaman söylüyoruz kanunla hukukla, ilimle irfanla Müminin boynun borcu.
Mesela bak münafık üslubuna bak İbni Mülcem bu kahpe işte adı gibi kahpe İbni Mülcem Hz. Ali (kv)’yi sabah namazı için evinden çıktığında kahpelikle, münafıklarda hep böyle kahpelik vardır. Zehirli kılıcı ile saklandığı yerden fırlayıp başının ön tarafına vuruyor. Yüz kısmına, alnına doğru vuruyor kılıcı, derin bir yara açıyor. Zehirli ama kılıç. Peygamberimiz (sav) söylüyor ama ona Hz. Ali (kv)’ye “yüzünden sakalına kan akacak” diyor onu söylüyor çok önceden söylüyor. Ama alelade bir yaralanma gibi düşünmüş olabilirler onu. “Yüzünden sakalına kan aktığını gördüm” diyor Peygamberimiz (sav). Aynı şekilde oluyor yüzüne vuruyorlar oradan da sakalına akıyor kan. Onun mübarek sakalı Peygamber (sav)’in dediği gibi başından akan kanla boyanıyor. İbni Mülcem kahpesinin lafına bak diyor ki; “Emir ve hüküm sadece Allah’a aittir” doğru “Ey Ali sana ve arkadaşlarına değil” diyor. Allah Allah. Ali (kv) diyor zaten “Kuran’a uyalım” diyor. Bak görüyor musun, kahpeyi? Sanki o emir ve hüküm bana aittir demiş gibi. İmam mı, Hz. Ali (kv)? İmam. İmam olunca tabii ki onun emrine uyacaksın “ben senin emrine niye uyayım? Allah’ın emrine uyarım” diyor. Ahmaklığa bak sen onu imam seçmedin mi? “Emir sahiplerine uyun” diyor Allah ayette emir sahibine uyacaksın Kuran’a göre. Bak çarpıtmayı görüyor musun münafık çarpıtmasını? “sana ve arkadaşlarına ait değil” diyor “sahabelere ait değil hüküm” diyor. Yani onun hükümeti var “emir sahiplerine uyun” denildiğinde emir sahiplerine uyulur. Allah’ın emri bu “biz Allah’a uyarız sana uymayız” diyor Allah’a uyuyorsan ona uyman lazım zaten emir sahibi o. Münafığın mantığı ile nasıl baş edilir böyle ne diyeceksin? Ahmak tam ahmak.
Bak münasebetsiz mantığı görüyor musun? Diyor ki Hz. Ali (kv) “Ben emir sahibiyim, benim emrime uy” diyor “ben senin emrine uymam Allah’ın emrine uyarım ben” diyor ahmak o işte imam. Müslümanlara lider. Allah “emir sahibine uy” deyince uyman gerekmiyor mu? Farz işte. Münafık saptırmasını görüyor musun? Bütün münafıklar böyle ahmaktır. İbni Mülcem ve diğer münafıklar bir araya gelip Nehrevan’da ölen arkadaşlarını anarak “Eğer biz canlarımızı vererek de olsa Hak yolundan ayrılan liderleri öldürürsek” bak görüyor musun Hak yoldan ayrıldı diyor Hz. Ali (kv)’ye. Peygamberimiz (sav)’in canı gibi sevdiği, Peygamberimiz (sav) için canını ortaya koyan, savaşlara katılan mübarek, muhterem, müberra, muhteşem bir insana ne diyor bak? “Hak yolundan ayrılan lider.” “Liderleri öldürürsek memleket onlardan kurtulur.” Sen git küfürle uğraş, münafıklarla uğraş, alçaklarla uğraş. En mübarek insanla niye uğraşıyorsun kahpe? “Biz de böylece kardeşlerimizin intikamını almış oluruz” diğer münafıkların intikamını alırız diyor. Oradan şeyi yanmış diğer münafıkların intikamını alacağını düşünüyor, diyerek Hz. Ali (kv)’yi şehit etme planını yapıyorlar.
“Hz. Osman (ra)’ın şehit edilişinde ev tıklım tıklım dolu idi. Onlar arasında Abdullah Bin Ömer, Hasen Bin Ali de vardı.” Bak görüyor musun Abdullah Bin Ömer, Ömer’in oğlu Abdullah Bin Ömer, Hasen Bin Ali de vardı. Halbuki onlar müdahale edebilirlerdi. “Ama Osman kesinlikle bunlarla savaşmama kararı aldı.” İşte bu hata, şeytanla savaşacaksın mübarek. Allah’ın düşmanı ile savaşacaksın niye merhamet ediyorsun? Şeytana merhamet edilir mi? Halbuki gereğini yapın deseydi bitmişti. Hiç bu fitneler olmayacaktı hiçbiri olmayacaktı. “Müslümanlarla çarpışmak ha; asla olmayacak” diyor, Müslüman yok karşısında şeytan var. İblis adam münafık görmüyor musun? Yüz cihetten münafık ayetle tam ittifak halinde bütün münafık alametleri var. Mümini tanıyorsun da münafığı nasıl tanımazsın mübarek. Münafığa Müslüman denilir mi? O zaman işte bak böyle yapıyorlar hemen cinayet işlediler. İçeri girdiler yaşlı insan vurdular kafasına kılıçla kan, Kuran okurken orada şehit ettiler. Münafık olduğunu şimdi mi, anlıyorsun mübarek? Son ana kadar ses çıkartmadı.
Münafığı Allah Kuran’da tanıtıyor, mümini tanıtıyor, kafiri tanıtıyor. Aydan, güneşten bahseder biz gördüğümüzde tanırız. Allah diyor “ufuklarda nefsinizde, dış alemde göreceksiniz ve görüp bilip tanıyacaksınız ayetlerimi” diyor. Münafık münafık olduğunda tanıyacağın şekilde yaratıyor Allah.
Münafıklarda bir Kuran’ı kendi lehlerine kullanma özelliği var. Münafıklar İbni Mülcem katil, kahpe bu kahpeyi kahraman olarak andılar. Hakkında şiirler yazıyorlar, yazılar övücü. Münafıklar birbirini kollar böyle bir özellikleri vardır. Hem aralarında savaşırlar, küfürleşirler ama böyle saldırganlıkta bir araya gelirler. Hepsi homoseksüeldi bunların bu İbni Mülcem de homoseksüeldi. “Hatta insanlardan öyleleri de var ki Allah’ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder” halbuki bu Haris ihtiraslı bir alçak mal için zaten bu ahlaksızlıkları yapıyor. Kendini de feda ediyor diye bir konu yok, tahmin etmedi böyle karşılık alacağını “Allah kullarına şefkatlidir” bu ayet onun için indi diyor münafık için indi diyor Hz. Ali (kv)’yi katledince. Münafığın aklını görüyor musun? Bunlara verilecek cevap belli. “Hz. Ali (kv)’nin vefatından sonra İbni Mülcem Hz. Hasan (ra)’ın huzuruna çıkarıldı. İbni Mülcem “Ben Rabbim’e bir ahitte bulundum bu ahdi mutlaka yerine getirmeyi arzuluyorum. Ben Yüce Allah’a Ali’yi ve Muaviye’yi öldürmeyi ahdetmiştim. Beni Muaviye ile baş başa bırak onu öldürürüm bunu yapamazsam gelir sana biat ederim” dedi” diyor. Bak yine şeytanlık yapıyor münafık kafalaması yapıyor biliyor musun, ahmak. Halbuki Muaviye’nin zaten adamı ve Muaviye’den aldığı paralarla onu yapıyor ve alayı homoseksüel bunların. Ve hepsi kadın düşmanı idi. Hz. Hasan (ra) ise Hz. Muaviye’ye ile değil cehennem ateşi ile baş başa bırakacağını söyleyerek orada ona gereken ilgiyi gösteriyor. Ne diyor bak Hz. Hasan (ra) “Hz. Muaviye (ra) ile değil seni Muaviye ile karşı karşıya bırakmayacağım” diyor, “onunla görüşmene gerek yok” diyor “seni cehennem ateşi ile baş başa bırakmayı düşünüyorum” diyor. İşte bu kadar. Burada hep hata bu gereksiz merhamet çok büyük hata olmuştur. Adam sana haset ediyor. Müslümanları, İttiad-ı İslam’ı istemiyor, İslam’a karşı mücadele veriyor. Emir sahibi kabul etmiyor. Allah’ın ayetlerini tersine çeviriyor. Her ayeti tersine çeviriyor. Mesela “Allah’a itaat edin” diyor Cenab-ı Allah ama ayette diyor ki; “Emir sahiplerine de itaat edin” diyor şimdi adam diyor ki; “ben emir sahibiyim bana itaat et” “sana ne itaat edeceğim? Ben Allah’a itaat ederim” diyor ayet söylüyor. Ayetin devamını söylesene, yok. Şimdi münafık deliliğine karşı çözüm akılcı olması gerekir. Asrımızda nasıldır? İlim, irfan, kanun ve hukuktur.
Asrımızın münafıkları ile bu münafıkların arasında en ufak bir fark yok. Bak onlar da ayeti çarpıtarak kullanıyorlar. Şimdinin münafıkları da aynı çarpıtarak kullanıyorlar. Ama o devirde münafık sayısı çok fazla tabii üç yüze yakın çok kalabalık altı yüze, üç yüzler çok zor bir durum.