Evet, özellikle biz Batı’dakiler için bu güzel bir soru. Bence bunda herkesin suçu var. Evrime karşı çıkan ve yaratılış lehine delilleri savunanlara bakarsak, bence kendi görüşlerini sunma ve savunmada en iyi işi çıkaramadılar. Şimdi, bu durum değişiyor ve bizim buradaki çalışmalarımız, entelektüellerin burada bir araya gelmesi bu değişimin bir parçası. Yani, bir taraftan tasarlanmış yaratılışın, Tanrı tarafından yaratılışın rasyonel, mantıklı, delile dayalı argümanlarla dile getirilmesi çok iyi yapılmadı. İkinci olarak da, 20. yüzyıl başları tüm Batı’da totaliterliğin, saldırgan ideolojilere sahip saldırgan merkezi hükümetlerin, fikirlerini insanlara dayatan faşizm, Marksizm, komünizm, ılımlı komünizm ve sosyalizmin tarihi oldu. Ve bu Batı’nın karakterine her şeyden daha fazla egemen oldu ve 19. yüzyıl başından itibaren dünyanın tüm geri kalanına yayıldı. Dolayısıyla delil ve tartışma konusunu bir yana koyarsak, suçun geri kalanı evrimcilerin tarafında. Okullarda sadece tek bir yaklaşımın öğretilmesi konusunda ısrar ederek, bu teorileri sorgulayan ve teoriyle çelişen materyalleri yasaklayarak birçok zaman bu teoriyi zorla dayattılar. Yani bir tarafta buna iyi bir şekilde yanıt verilmemesi durumu, evrimcilerin tarafında da saldırgan totaliter yaklaşımlar söz konusu.