OKTAR BABUNA: İyi günler sayın izleyicilerimiz. Canlı yayınımıza başlıyoruz. Adnan Bey hoş gediniz.
ADNAN OKTAR: Hoş bulduk.
Evet, dinliyorum.
VTR: Müslümanlar ezik duygular taşır mı?
ADNAN OKTAR: Olabilir yakışıklım ama biraz düşünürse, tefekkür ederse, aklını toplarsa ondan kurtulur. Çünkü çok gereksiz. Sonsuz büyük Allah var. Kaderini Allah yaratmış, Allah’ın gösterdiği kaderde değişme olmayacak ama o telaşlanıyor. Şimdi bunun bir mantığı var mı? Allah diyor ki “Ben hepsini hayırla yarattım, siz bilmezsiniz Ben bilirim” diyor. O da diyor ki “hayır ben bilirim” diyor “ben bu kaderi değiştireceğim” diyor. “Kasetin içine girip değiştireceğim” diyor. Hangi CD’nin içindeki kahraman, hangi kasetin içindeki kahraman çıkmış da CD’nin içini değiştirmiş? Değiştirmek, zaten Allah vermesin, Allah bizi bize bırakmış olsa mahvolurduk biz. Otuz bin takla atardık batardık yani. Allah bizi bize bırakmıyor, elhamdülillah. Zaten öyle bir şey mümkün değil olmaz. Sonsuz akıl varken böyle küçük çeyrek akıllılar devreye giremez. Sonsuz akıl, en büyük akıl her şeye hakim olur. Yandan çıkan böyle milyonda birlik akıllar hiçbir şey yapamaz.
Evet, dinliyorum.
VTR: Hz. Mehdi (as)’ın kardeşi var mıdır?
ADNAN OKTAR: “Hz. Mehdi (as)’ın bir tane kardeşi olacak” diyor Peygamberimiz (sav). Bir tane, çok acayip o detay. Bu çok şaşırtıcı değil mi? Mesela “evde olacak doğumu” diyor. Bu nasıl bir detaydır?
OKTAR BABUNA: “Kafkaslar üzerinden seyit olacak” diyor.
ADNAN OKTAR: “Bütün küfür uğraşacak” diyor “bütün münafıklar uğraşacak ama yenemeyecekler” diyor. Bir kişi bu bir kişi, çeker adam basar tetiğe biter. Olmuyor. Teşkilata getirirsin. Adama bilmem bin bir türlü iftira atar teşkilata getirirsin atarsın hapse. Yapamıyorlar. Hapse derken mesela 30 yıl hapis cezası versin 30 yıl-40 yıl, aynı öldürmüş gibi. Yapamıyor. Mesela şehit edemiyorlar. Kaderde yok. Aleyhte ne yapılsa lehine oluyor, bak mucize bu. Hz. Mehdi (as)’ın aleyhinde ne yapılsa lehine olur.
CAN DAĞTEKİN: “Metafizik” demiştiniz Hocam.
ADNAN OKTAR: Metafizik tabii çok şaşırtıcıdır bu. Kardeşim, münafık ordusu, küfür ordusu, İngiliz derin devleti, PKK, IŞİD, El-Kaide hepsi Mehdi karşıtı hareketlerdir. En başta FETÖ. Ne yapabiliyorlar? Rüzgar. Hepsi safi rüzgar. Hiçbir şey yapamazlar.
“İmam Mehdi içinizdeki en geniş sığınaktır” diyor Peygamberimiz (sav), “İçinizde ilmi en çok olandır.” Münafıklar da tabii şaşırıyor “bu bir kişi, biz bunu nasıl durduramıyoruz?” Peygamberimiz (sav)’e de çok şaşırıyorlardı “bir kişi, Ebu’l Kasım’ın yetimi, biz bunu nasıl durduramıyoruz bu kişiyi?” diyorlardı. Durduramazsın, durduramazsın. Firavun da “Musa’yı ben nasıl durduramadım” diye aklını atıyordu. Nimrot, “İbrahim’i ben nasıl durduramıyorum” diye aklını atıyordu. O devrin münafıkları da kafayı çizmişlerdi. O zamanlar teknoloji yok. Şimdi teknoloji var, teknolojiye rağmen Hz. Mehdi (as)’la baş edilemiyor. Bak teknolojiye rağmen, bu muazzam teknolojiye rağmen baş edilemiyor.
Evet, dinliyorum.
AHMET BÜRKE: AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’ya “Seçmende AK Parti-Erdoğan ayrımı olabilir şeklinde bir riskten söz ediliyor. Cumhurbaşkanı seçimi kadar güçlü meclis de önemli. Burada bir risk var mı?” şeklinde bir soru yöneltildi. Hayati Yazıcı şöyle cevap verdi: “Sanmıyorum. Milletimiz çok gerçekçidir. Sezgi ve öngörüleri güçlüdür. Eleştirir ama sandıkta daha gerçekçi hareket eder toptan reddetmez. Diyelim bazı uygulamalarımızdan rahatsız olmuştur, bunu eleştirir. Ama büyük fotoğrafa bakarak tercihini yapar” dedi.
ADNAN OKTAR: Güzel konuşmuş, güzel konuşmuş. Dar küçük şeylerden, büyük terk edilmez. Biz yüzde 95 tamamsa yüzde 5’ten dolayı reisi terk etmeyiz. Ve yüzde 5 de onun elinde olmayan nedenlerden oluyor. Onu da halleder o. Diyoruz ki müziğe, resme, dekolteye kapıyı aç. Ama rahat bırakmıyorlar yoksa ona da açar, ne zoru yani niye öyle bir şey yapsın? Onun durumunu anlıyoruz, kabadayıya dokundurtmayız. Kılına dokunanın canına dokunuruz, kanunla hukukla.
Evet, dinliyorum.
VTR: Kadınlara devlet tarafından maaş bağlansa nasıl olur?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, tabii asıl istenen o. Ben çok rahatsızım kadınların kocaya mecbur olmaları, ona bakacak birine mecbur olmaları, çocukların hayat mücadelesine aileleri tarafından itilmeleri çok çok acı. Hepsi için demiyorum ama birçoğu için öyle. Bir genç kızın öyle bir derdi olmaması lazım. Toplum kadına bakması lazım. Mukaddes bir varlık onlar bize emanet. Ama bu, Mehdiyet devrinin dışında mümkün görünmüyor, mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde bu uygulanamaz. İslam ülkelerinde falan, kardeşim, savaşa ayırdığın parayı kadınlara verdiğinde bitti. Başlarından taşar. En ala şekilde kendilerine bakarlar en ala.
OKTAR BABUNA: Amerika’nın iki savaşa harcadığı para 7 trilyon dolar.
ADNAN OKTAR: Tabii. O zaman samimi olarak evlenmek ister. Hakikaten beğendiği biri varsa evlenir. Ama öbür türlü canını kurtarmak için evleniyor. Yazık-günah değil mi? Canını kurtarmak için evlenme olur mu?
Tayyip Hocam o kadar yoruldu, o kadar emek verdi, çok ayıp vefasızlık çok çok ayıp. Onu kabul etmeyiz.
Dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Vatikan Ekonomi Bakanı ve Avustralya Kardinali George Pell’in 1970’li yıllarda görev yaptığı Katolik kilisesinde çocuklara cinsel istismarda bulundu ortaya çıktı. İddialarıyla ilgili yargılanmasına karar verildi. Son yıllarda Vatikan’ın çok üst mevkilerindeki Kardinallerin bir kısmı ardı ardına cinsel istismar suçundan yargılanmaya başladılar. Pell’in 1990’larda Melbourne’daki bir katedralin yanı sıra 1970’lerde Victoria Eyaletindeki bir sinemada ve yüzme havuzunda pek çok çocuğa cinsel istismarda bulunduğu iddiaları gündemde.
ADNAN OKTAR: Gelenekçi Katolik sistemde homoseksüellik kaçınılmaz oluyor. Çok büyük çapta böyle, İslam ülkelerinde de böyle, Hristiyan aleminde de böyle. Katolik kafa, Ortodoks kafa bunu getiriyor. Kadınlara baskı olan her yerde homoseksüellik yayılıyor. Kadın dekoltesinin olmadığı her yerde homoseksüellik yayılıyor. Kadının bakımlı, güzel olmadığı her yerde homoseksüellik yayılıyor. Birçok yerde Mısır’da falan, Kuran kurslarında, yatılı okullarda orada burada zibil gibi homoseksüel var. İran’da yüzde 70’lere falan çıkıyor. Suudi Arabistan’da okullarda yüzde 70, resmi tespit bu. Dehşet verici yani. Buna rağmen kadınlara baskı. Kadınlar bakımlı, güzel olursa erkekler kadınlara bakar, kadınları sever ve kadınları ister. Erkeğe karşı aklının ucundan bile geçmez. Ama adamlar ne diyor? “Kadından 19 misli erkek daha etkileyicidir” diyor. Adamlar da hiç kadın görmedikleri için, imanları akılları da zayıf olduğu için bu sefer erkeğe doğru eğilim göstermeye başlıyorlar ve rezalet paçalardan akmaya başlıyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Duygusallığa nasıl engel olabiliriz?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, kadına aslında yakışır duygusallık, bence yakışıyor güzel duruyor. Ama çok seviyorsa olabilir. Çok seviyorsa zaten duygusallığın içine girer ve kadın sevgiden ağlayabilir, muhabbetten ağlayabilir, coşkudan ağlayabilir. “Aa bu neden ağlıyor” denmez ki. Kadının ruhunda vardır o. Kadın sevgisini ağlayarak ifade eder ve yakışır da ona. Bunu yanlış anlamamak lazım. Ama üzüntü yanlıştır. Üzüntüden ağlamak anormaldir. Yoksa mutluluktan ağlama kadına yakışacağı açık.
Evet.
AHMET BÜRKE: Türkiye Gazetesi’nden Fuat Uğur, Fethullah Gülen’in herkesin tuzağa düşürüp ters köşe yaptığını, çünkü asıl desteklediği kişinin Abdullah Gül değil Meral Akşener olduğunu söyledi. “Alenen güllü şiirler okuyarak ‘Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istiyoruz’ mesajları veren FETÖ elebaşının aslında Meral Akşener’in adaylığını desteklediğini hiç anlamadık. Bir kez daha FETÖ’nün söylediğine değil söylemediğine bakmak gerektiğini unuttuk. Oysa FETÖ’nün asıl hedefi Meral Akşener’i öne çıkarıp FETÖ damgasından aklamak. Çünkü tek güvendikleri isim oydu” dedi.
ADNAN OKTAR: Nasıl aklanacak? Birçok insanımızı şehit ettiler. İngiliz istihbaratıyla da iç içeler. Daha yayınlanmamış çok fazla belge var. Bütün İslam alemine rahatsızlık veren tipler. Adam bir kere Kuran’ı reddediyor. Orada olay bitmiş zaten, konuşacak bir şey yok ki. “Kuran’dan ne zaman kurtulacağız?” diyor. Buna rağmen sen bunun peşinden nasıl gidiyorsun ben anlayamadım. Meral Akşener olacağını zannetmiyorum. Çünkü seçilemezse milletvekili de olamıyor, değil mi? Meral Akşener öyle bir şeye girmez bence. Başka türlü bir şey düşünüyorlar gibi geldi bana. Yine AK Partili birini düşünüyorlar benim anladığım. AK Parti’de daha önce bilinen, sevilen birisini düşünüyorlar. Çünkü çok “can evinden vuracağız” bilmem ne falan diyorlar. Bir kere Tayyip Hoca bayağı şevkli bir delikanlı. Bayağı da samimi, mazlum da. Bin bir türlü belanın içinde ilerliyor. Evine dinleyici yerleştiriyorlar bilmem ne kamera yerleştiriyorlar. Uğraşmadık şey bırakmadılar. Gittiler vurmaya kalktılar, silahla taradılar. Uçağını vurmaya kalktılar. Bin bir belanın içinde onlarla uğraşıyor. Biz bütüne bakarız, hizmetine bakarız. Bak en zorlu devirde bile ekonomik kriz yok hiç, ki ekonomik karteller bütün gücüyle yüklenmesine rağmen ekonomik kriz yok. Tayyip Hoca’yla uğraştırtmak İngiliz derin devletinin bir stili. Bunu kabul etmeyeceğiz etmiyoruz. Ve hiçbir zaman da ettirmeyeceğiz.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhabalar, ben Kartal. Sizce Türk Sanat Müziği’ndeki şarkılar eskimezken şimdiki pop şarkılar neden eskiyor?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm, onlar çok içten ve candan söylenmiş parçalar. Onlarda öyle bir şey yok ki, çok sathi yani ruh yok, derinlik yok. Türk Sanat Müziği’nde akıl almaz bir ruh zenginliği var. Yaşamış onu söyleyen sanatçı. Ama pop müziğindeki sanatçı onu yaşamıyor, yaşamadığı da görülüyor. Çok hafif düzeyde bir ruh derinliğiyle şarkının yazıldığı anlaşılıyor. Çok çok hafif düzeyde bir ruh derinliği. Ama öbüründe gerçekten onu yaşıyor şahıs görülmüş, görülüyor.
Evet, dinliyorum.
OKTAR BABUNA: Ermenistan’daki Gezi benzeri protestolara liderlik eden muhalif lider Nikol Paşinyan iktidardaki cumhuriyetçi partinin destek vermemesi üzerine parlamentoda yapılan oylamada başbakan seçilemedi. Paşinyan iktidar partisini Ermeni halkına savaş açmakla suçladı ve yarın genel greve gidilmesi çağrısı yaptı. Parlamentodaki oylama sonrası başkent Erivan’da Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan yaklaşık 20 bin göstericiye katılan Paşinyan, bugün itibariyle yolların kapatılmasını, tren istasyonları ve havaalanlarının abluka altına alınmasını istedi.
ADNAN OKTAR: Yani darbe. Sözleri suç yani ağır cezalık. Alenen fitne, suç. Bilmiyorum oranın kanunlarını da benim anladığım suç. O kadar ferah olması şaşırtıcı. İngiliz derin devletinin parmağı olduğu da açık anlaşılıyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Bir insanın basiretini kapatan unsurlar nelerdir?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, şimdi vicdan normalde bir insanda oluyor, aklı başında insanda oluyor. Ama çocukluğumu falan düşünüyorum, küçükken küçük yaşta da ben vicdanlıydım. Aslında bir metafizik durum bu vicdanın kapanması. Şimdi mesela ben yukarıda da düşündüm; Irak, Suriye ve Mısır bunlar İslam alemidir başka yok. Irak, Suriye ve Mısır ünlü Müslüman alemi budur. Bununla bitiyor. Yani ana çekirdektir bunlar. Ana İslam alemi budur meşhur. Irak’ın Sünni alimleri, Şii alimleri, Suriye’nin Şii ve Sünni bütün yani en kaliteli alimler oradadır. Ve Mısır, bütün alimlerin ulemanın olduğu yer. Bu üç ülke şu an yok kardeşim yerle bir mahvoldu yani. Ve hiçbir şekilde kurtuluş ihtimali yok şu an. Ama basiret kapalı olduğu için insanlarda. “Ne düşünüyorsun?” diyorum mesela Suriyeli çocuk, “iyi bir işim olsun, evleneyim rahat edeyim diye düşünüyorum” diyor. Suriye? “Suriye biraz karışık oralar” diyor “Avrupa’da falan olsa iyi olur” diyor “rahat etmek istiyorum sıkılıyorum oralarda biliyor musun?” diyor. Buna ben ne diyeyim? Dehşet verici bir durum. Kendi vatanın elden gitmiş sen delirdin mi be adam? Vatanın elden gitmiş. Dinin imanın elden gidiyor. Ananı bacını herkesi kesip doğramışlar, sen neyin peşindesin? Çoluğunu çocuğunu doğramışlar. 10 binin üstünde çocuk kayıp şu an, Avrupa’da kayıp. Ne oldukları belli değil. Kimsenin umurunda değil. Herkesin çocuğu yok küçük, 3 yaşında, 5 yaşında, 7 yaşında çocuklar yok.
EBRU ALTAN: Hatta siz “Türkiye de ucu ucuna kurtuldu” demiştiniz “Mehdiyet’in bereketiyle kurtuldu” dediniz.
ADNAN OKTAR: Türkiye’yi bu 15 Temmuz’da çok rahat götüreceklerdi. Allah vermesin Tayyip Hoca’yı vursalar, ki orada vuracaklardı Marmaris’te. Muhtemelen Allah vermesin işte yüzünü falan göstereceklerdi vurulmuş halde. Kamerayla yayınlayacaklardı. Ve denizden İstanbul’u topa tutacaklardı. 200 tank girecekti İstanbul’a giremedi kapıyı kapattılar. O 200 tank girseydi ve İstanbul denizden bombardıman edilmiş olsaydı ve Tayyip Hoca şehit olmuş. Liderler zaten durumu anlayamadığı için, bir kısmı gizlendi haklı olarak. Roketler yağmur gibi yağacaktı, roketleri de yolda durdurdular. Şehirlere roket yağacaktı yani bitmişti Türkiye. Bu kadar kolay. Bu kadar kolay Allah esirgesin. En fazla iç çatışma olacaktı. Onu da çok kanlı bir şekilde bastırabilirlerdi büyük bir ihtimalle. İşte Mehdiyet’in bereketi yapamıyorlar. Bak, Ne Hz. Mehdi (as)’a zarar verebiliyorlar, ne Mehdiyet’e zarar verebiliyorlar ne Türkiye’ye zarar verebiliyorlar veremezler de.
Suriye’de bu komünist devrim olmadan önce, o zaman Müslüman gençler oranın büyük bir fabrikatörüne gidiyorlar, çok büyük fabrikalar sahibi bir adama. Diyorlar “komünistler çok güçlendi, memleket elden gidecek, biz Allah için gayret ediyoruz kitap dağıtıyoruz çalışmalar yapıyoruz, bize biraz maddi katkıda bulunsanız, makbuzunu da verelim” falan. Adam “iyi olur” diyor “tabii doğru söylüyorsunuz” diyor. “Çıkarttı 1 dolar verdi” diyor “1 dolar alın kullanın dedi” diyor. Sonra ertesi gün sabah kalktığında o adamı “havaalanında komünistler öldürdüler” diyor “devrim oldu sabahına” diyor. “Yurtdışına kaçarken havaalanında yakalayıp öldürdüler” diyor. Otomatik silahla taramışlar. Bak sabahına daha, akşam çocuklar bunu söylüyor, sabahına komünist devrim oluyor. Basiret, işte budur basiret. Adamın basireti kapanmış çalışmıyor kafası. Bu mucize. Basiret kapanması Allah’ın varlığının bir delilidir. Bu kadar lakayt adamın olması Allah’ın varlığının bir delilidir. Olmaz normalde nasıl yapsın insanın gücü yetmez. Allah’a inanmamak basiret açıkken, feraset açıkken cinnete sebep olur insan aklını atar ölür yani yapamaz. Ama basiret ve feraset kapandığında oluşabilir. Çünkü artık görme gücü azalmıştır.
Evet, dinliyorum.
VTR: Hevaya uymak insanın aklını örter mi?
ADNAN OKTAR: Hevaya uymak insanın aklını örtmez de, zaten akıl örtüldüğü için insan hevaya uyar, akıl kapalı olduğu için. Yalnız akıl kapanması, ben anlatıyorum da insanlar pek anlamıyor. Çok fazla ölü insan var ondan kaynaklanıyor. İnsanlar acayip kızıyor öfkeleniyor “vay Allah’sız Kitapsız” falan, işte “şu PKK’lı şu FETÖ’cü” falan. Allah bunların aklını kapatarak bunu elde ediyor. Mucize olarak oluyor. Mesela şimdi Hadi ismiyle tecelli edecek, o zaman ne o? Aynı kitle bu sefer de imanlı oluyor, o nasıl oluyor? Tamamen Allah’ın kontrolünde olduğunu Allah göstermek için yapıyor. Mesela üç-beş yıl sonra 2023’te biz buradayız görüşeceğiz, herkes iman eder. Hiç değişen bir şey olmaz.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba, ben Sakarya’dan Gönül. Hissettiğimiz sevginin Allah için mi yoksa şirk için mi olduğunu nasıl anlarız?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, bir kere insanın kendisi Allah’a yakınsa yani Allah ile akıllı bağlantı kurduysa, çünkü Allah’ın anlaşılması mümkün değil. Bir kere hatta insan Allah’ın büyüklüğünü tam kavradığında ona takat getiremez. İnsan parçalanır yani. Bir kısmına takat getirebiliyor insan Allah’ın büyüklüğünün. Bunu anladığında insan zaten vasıflı ve akıllı bir insan oluyor ve hayrettir korunuyor. Mesela Tayyip Hoca’nın vurulmaması imkansızdı. Uçak, F104’ler yan yana gidiyor cumhurbaşkanlığı uçağıyla. Cumhurbaşkanı’nın uçağı kocaman uçak kocaman yan yana gidiyorlar hiçbir şey yapamadılar. Helikopter de gidiyor, Tayyip Hoca’yı helikopter takip ediyor, uçak takip ediyor, ta havaalanına kadar hiçbir şey yapamadılar.
AYŞE KOÇ: İnternetten bütün güzergahını da yayınladılar o sırada.
ADNAN OKTAR: Tabii. Kapandı yani sistemleri kapandı çalışmadı sistemleri. Tabii Rusya da “biz yaptık” diyor ama bence haberleri bile yoktu onların. Tabii, çok sonradan haberleri oldu. Haberleri olsa bildirirlerdi. Bir daha dinleyeyim.
VTR: Merhaba, ben Sakarya’dan Gönül. Hissettiğimiz sevginin Allah için mi yoksa şirk için mi olduğunu nasıl anlarız?
ADNAN OKTAR: Şimdi eğer biz akıllıysak sevgimizin ne olduğunu da çok iyi biliriz. Şirki nasıl ayırt edemeyiz? Çok rahat ayırt ederiz. Sevginin amacı bellidir. Müslüman bayağı akıllı oluyor, derli-toplu bir akla sahip oluyor dağınık olmuyor ki aklı. Şirk gibi basit bir şeyi anlayamayacak kadar aklı zayıf olmaz Müslümanın. Hemen anlar. Kardeşimiz o konuda rahat olsun. Allah insanları öyle müşkül durumda bırakmaz. Zor kavranacak sistemler içinde biz çırpınan varlıklar değiliz. Her şey çok berraktır. Allah diyor ki “Bana güvenin” diyor. Adam güvenemiyor ızdırap çekiyor. Kendi derdi. “Bana güvenirseniz hiçbir şey olmaz” diyor Allah.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Arakan’dan kaçarken anne ve babasını bir hafta boyunca sırtında küfeyle taşıyan Muhammed Eyüp kardeşimizin acil yardım çağrısına İHH yetkilileri cevap verdi. Muhammed Eyüp kardeşimiz Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan annesi Asya Hatun’un tedavisi için yardım istemişti. Bu isteği hemen yerine getirildi. Ve annesi ambulansla Sağlık Bakanlığı tarafından bölgede kurulan sahra hastanesine götürüldü. AFAD tarafından da desteklenen hastanede bütün ailenin tedavileri gerçekleştirildi. Anne Asya Hatun’a tekerlekli sandalye hediye edildi. İHH ailenin diğer ihtiyaçlarını da karşılıyor. Hatta şartların uygunluğuna göre Muhammed Eyüp’ün evinin de yenilenmesi planlanıyor.
ADNAN OKTAR: Yazık benim canıma. Belli ki dindar Müslüman ama tabii onlara gelenekçi İslam gösteriliyor. O da onun dışına çıkamaz zaten gelenekçi İslam’ın. Ben de gelenekçi İslam’ın içinden geliyorum. Yazık, oturuş şeklinden falan anlaşılıyor gelenekçi İslam olduğu. Ama onu Allah kabul edebilir eğer iyi niyetle yapıyorsa samimiyse. Çünkü bilmiyor hakikaten bilmiyor. Allah’ın dini bu diye biliyor. Onu Allah kabul eder. Mesela Hristiyan’da da eğer samimi olarak yapıyorsa Allah onu da kabul eder.
Evet, dinliyorum.
VTR: Her gün söyleyebileceğimiz bir dua var mı?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, en güzel dua ben bilmiyorum, benim en kısa duam sık sık söylediğim; “Ya Rabbi” diyorum “her şeyin en güzelini, en hayırlısını, en fazlasını nasip et” diyorum. Hepsini içine alıyor. Çünkü hepsini içine alan başka dua yok. Düşündüm, en kestirme dua bu. Bunu sık sık söylüyorum. Ve Allah’ı en derin aşkla sevmek. Bak inanmak değil, zaten inanıyoruz. Ama onu dese zaten, inanma da içinde olur, derin iman da içinde olur. En derin aşka Allah’ı sevmek. Allah’ı insanlar yalnız bırakmak istiyorlar ne kadar korkunç bir şey Allah vermesin. Ama bırakamayacak şekilde yaratmış Allah ta başında. Biz sonsuz öncede Allah ile beraberdik. Sonsuz sonrada da Allah ile beraberiz. Ama tabii cenneti tam anlayamıyorum. Görmediğim için, yaklaşık çıkarıyorum ama tam vasfını anlayamadım. Çünkü maddenin bu kadar değişmesi, fizik kanunlarının bu kadar değişmesi ancak teorik kavranabiliyor, bilemiyorum yani. Çünkü bütün fizik kanunları rüyada kalmış oluyor, dünyada kalıyor. Bak şimdi, kıyamet kopuyor ama kıyamet koptuğunda Uranüs var, Plüton var bilmem ne, Samanyolu falan. Şimdi biraz sürpriz olacak ama; biz öldüğümüzde yani yeniden dirildiğimizde cennet var sadece. Yani öyle bir sistem yok, tabii. Öyle işte samanyolları, galaksiler, var ya devam eden, öyle bir şey yok. O nereye gidiyor onu da bilmiyorum. Sadece cennet var.
EBRU ALTAN: Boyut değiştirdiğimiz için boyutlar kalkıyor olabilir mi?
ADNAN OKTAR: Tabii ki. Her türlü açıklanabilir. Bize gösterilen neyse onu görüyoruz biz. Hoşumuza gitsin diye de güneş, ay ve dünya, tanıdığımız için onlardan oluştuğunu söylüyor Allah. Aslında hiç ihtiyaç da yok tabii güneşe, aya. Ama hoşumuza gitsin diye. Hani yabancı yerden gelmişiz ya, dünya toprağı var yine hoşumuza gitsin diye. Ama hiç toprağa benzemiyor cennet toprağı. Bildiğin toprak değil, kirlidir toprak bayağı kirlidir.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba, ben Sakarya’dan Asuman. Eşler en iyi nasıl anlaşırlar bunu merak ediyorum.
ADNAN OKTAR: Canımın içi, bir kere kadın, adam öyle tatmin olunan, etten kemikten olan, yiyen-içen bir organizma olarak görüyor çok korkunç. Öyle zaten yaşanmaz. O Allah’ın ruhu yani Allah’tan bir parça öyle düşün, Allah’ın ruhu “Ben ruhumdan üfürdüm” diyor. Kutsal bir varlıktır insan. Kadın kutsaldır. Allah’ın ruhuyla berabersin sen, adamın ne yaptığından haberi yok. Bak, Allah’ın ruhuyla berabersin. O ne olmuş oluyor? Allah’ı sen çok sevdiğini söylüyorsun, değil mi? Akıl almaz coşkuyla seviyorsun. Allah diyor ki “Benim ruhum” ruh ne demek biliyor musun? Yani ruh ne demek? Allah’ın her tarafında olduğu bir şey. Sen ona derin sevgi duymak durumundasın, derin saygı duymak. O zaman o metafizik bir varlığa dönüşüyor. O zaman Allah müthiş sevdirir müthiş. Öbür türlü Allah onu korkunç gösterir. Gıcık oluyor kadına bakıyor, burnuna gıcık oluyor, alnına gıcık oluyor, saçına gıcık oluyor, yemesine içmesine her şeyine gıcık oluyor. Hayvan gibi görüyor. O da onu hayvan gibi görüyor. O da onun her şeyine gıcık oluyor. İşte bir bela buradan çıkıyor.
Yalnız bura hakikaten rüya. Düşünmek dahi istemiyorum alenen görülüyor. Net rüya, bayağı rüya olduğu belli. İmam-ı Rabbani diyor “çok sağlam teşhisle gördüm” diyor “alenen rüya” diyor. “Hayal ve vehimden ibaret, görüntüden ibaret” diyor “başka hiçbir şey yok” diyor. “Gölge varlık” diyor “öyle bir gerçekliği yok” diyor. Ama gerçekten teknik bir gerçek.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Kanal 34 TV’ye sizi temsilen Hüma ve Oktar canlı yayına katıldılar. Sizin selamınızla programa başladılar. Onlar da size çok selam söylediler.
ADNAN OKTAR: Kanal 34. Evet.
GÖRKEM ERDOĞAN: Sizin 1979 yılında komünizmin en azgın olduğu dönemde Darwinizm’e karşı yaptığınız mücadele, Darwinizm’le Müslüman ülkelerin büyük çoğunluğunun komünist olması, İngiliz derin devleti konuları detaylı olarak konuşuldu. İngiliz Derin Devleti kitabının 2. Cildi programda gösterildi. Sayın Başbuğ vesilesiyle MHP ve ülkücülerin 1970’lerde komünizme karşı verdiği mücadele ve bunu sizin unutturmamak için gayretleriniz, Sayın Bahçeli ve MHP’nin Cumhurbaşkanı’nı desteklemelerinin önemi, kan kampanyası, Kuran’ın yeterliliği, mezhepler arası çelişkiler, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın Kuran’ın yeterliliği ile yaptığı açıklamalar, Türk-İslam Birliği’nin önemi ve İslam dünyaya hakim olacak konuları konuşuldu.
ADNAN OKTAR: MHP’ye desteğimiz zaten daha tam anlamıyla başlamadı. Başladığında Türkiye hop oturup hop kalkacak göreceksiniz, inşaAllah.
GÖRKEM ERDOĞAN: Bu resimde soldan sağa, rahmetli Başbuğ Türkeş’in yakın koruması İbrahim Karabulut. Kanal 34’ten Yılmaz Birinci. Medya Grup Başkanı Adil Koçarslan. Oktar, Hüma ve Kanal 34’ten Ahmet Güney.
ADNAN OKTAR: MHP demek devlet demektir. Devlet felsefesini yaşayan partidir MHP. Atatürk de ülkücüydü. Bir lakabı da Bozkurt’tur Atatürk’ün, tabii. Çok sıkı ülkücüydü hem de. Enver Paşa’lar, şunlar bunlar hepsi alayı ülkücüydü. Diğerleri için diyorum.
Evet dinliyorum.
VTR: Allah bizi ne kadar seviyor?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzüm Kendi ruhu olanları zaten kendi kendisi, Kendini nasıl sevmez Allah? Yani şimdi tam da detaylı anlatamıyorum bak Allah diyor ki: “Ben sizi ruhumdan yarattım” diyor. Allah Kendi ruhunu sevmez mi, nasıl sevmesin? Değil mi? Oradan anla. Ama ölü olanı sevmesi için bir neden yok. Yok çünkü ölü yani.
Evet dinliyorum.
VTR: Merhabalar ben Aygen. Bence her çocuğun bir evcil hayvanı olması gerekiyor.
ADNAN OKTAR: Şimdi olay büyük, köpeği de şahane Aygen’in. Canımın içi bu kadar doğru bir söz, muhteşem, doğru söylüyorsun. Kedisi olmayan, köpeği olmayan bir çocuk olamaz. Ama çok iyi bakacak tabii, etine suyuna her şeyine çok dikkat edecek. Ya bir belalı kedim var kardeşim, ben böyle olay görmedim. Yeni, acayip güzel. Bu Luna’nın başka bir çeşidi ama alenen deli yani bakışlarından falan. Şimdi koltukta oturuyorum geliyor pat koltuğa oturuyor, indiriyorum aşağı, ciyak ciyak bağırıyor. Yavrum, bir tanem ne istiyorsun diyorum, et veriyorum yine yeniden geliyor ciyak ciyak bağırıyor, ağacın tepesine tırmanıyor geri aşağı iniyor. Bilmiyorum yani psikiyatrik bir vaka da olabilir, tam çıkaramadım. Ama çok şeker.
PINAR YADA: Bu bahsettiğiniz kedi Bizby’nin kardeşi Bella da aynı çılgınlıkta bir kedi, videosu var.
ADNAN OKTAR: Genetik evet, Allah akıl fikir versin. Ne diyeyim, inşaAllah.
Evet dinliyorum.
VTR: Benim size bir sorum olacak. Bir gün insanlar ne zaman sınırların olmadığı, savaşların olmadığı mutlu bir dünyada yaşayacak? Bir gün insanlar ne zaman sen, ben, o demeden birlikte mutlu olmaya çalışacaklar ve bu şekilde yaşayacaklar?
ADNAN OKTAR: Şimdi güzel yüzlüm, dünyalar güzelim; komünist misin, Mehdi talebesi misin çıkaramadım. Komünist isen de güzel insansın, Mehdi talebesi isen de güzel insansın, Allah ömrünü uzun etsin. Çok dürüst, samimi ve candan bir insansın ama tabii senin o dediğin ancak Mehdiyet’le olur. Çünkü sevgi, barış, kardeşlik, dostluk ve devlet zoru olmadan, aşkla severek yapılması ancak Mehdiyet’le mümkün.
VTR: Bir insanın ahireti nasıl kurtulur?
ADNAN OKTAR: Canımın içi sen çok çok güzelsin ve çok candan bir yüz ifaden var, dürüst bir yüz ifaden var çok güzel. Ahireti nasıl kurtulur; Allah’ın ruhunu taşıyorsa zaten Allah onu ahiretinde en güzel şekilde ağırlayacak demektir. İnsanlar karışık bir şey var zannediyorlar. Bak şimdi Allah’ın ruhunu taşıyan varlıklar yaratmış Allah. Bunların tamamı cennette. Bir de Allah’ın ruhunu taşımayan insan görünümlü varlıklar var bunların hepsi cehennemdedir. Yani acayip olan bir şey yok ve bunları Allah sadece eğitiyor yani neden cennete gittiklerini gösteriyor. Allah son derece merhametli ve şefkatli. Ve burada en ufak bir zulüm, rahatsızlık hiçbir şey yok. Yani makul olmayan hiçbir şey yok.
Evet dinliyorum.
VTR: Gazete okumayı sever misiniz?
ADNAN OKTAR: Gazete okumayı severim de o insanın elini çok kirletiyor gazete, simsiyah oluyor elimiz. Kokusu da çok rahatsız edici, insanın üstünü başını da batırıyor. Yani beyaz bir elbise, gazete mümkün değil. Her yeri kirletiyor, tekniği çok kötü, çok kaba bir teknik. Okuması zevkli ama o kiri çok sorun. Zaten gazetenin birinci sayfası önemli oluyor, ana bilgiler orada oluyor. Önemli yazarların yorumları tabii önemli, o kadar. Ama tabii genellikle Kuran’la değerlendiren pek yok. Onun için hepsi havai oluyor yani hepsi havada kalan izahlar. Kuran’la değerlendirmemenin sonucu bütün İslam alemi sürünüyor. Bak İslam aleminin merkezi, göbeği parçalandı. Irak, Suriye ve Mısır. Eskiden İslam ülkeleri denince onlar bilinirdi, ana ülkeler onlardır yani merkez ülkeler bak; Irak, Suriye ve Mısır. Mahvoldu yani bitti. Mehdi (as)’nin dışında onları kurtarabilecek hiç kimse yok, yapacak hiçbir şey yok bitti yani olay, tam bir kilitlenme içinde.
Evet dinliyorum.
VTR: Müminler birbirlerini nasıl uyarmalıdır?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm bir kere gerçekten iman eden adam çok iyi uyarır. “Aziz kardeşim” bilmem ne diye başlıyor, adamın sinirleri tepesine çıkar. “ Diyorum kuu” bilmem ne diyor yani deli gibi, kendinde değil belli. Dolayısıyla akıllı olduğunu anladığında bir insan karşısındakinden çok etkilenir. Mesela derin, gerçekten samimi Allah’a iman etmiş bir mümin ne derse çok zevkli olur.
Evet dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Akit TV’nin yorumcusu Ali Tarakçı KRT TV’de katıldığı bir programda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (Cumhurbaşkanımızı tenzih ederiz) toplumu bölen bir dil kullandığını iddia ederek böyle devam ederse AK Parti’ye oy vermeyeceğini söyledi. Konuşmasında şöyle diyor:
“Nasıl 16 Nisan’da referandum sürecinde hayır diyenlere terörist algısı yarattıysanız şimdi de öyle bir algı yaratıyorsunuz ki AK Parti’ye ya da Cumhur İttifakı’na oy vermeyecek herkesi devletin bölünmesinden yana olan, FETÖ’den, PKK’dan, Soros’tan bilmem nerden emir aldığını, onların maaşlısı olduğunu söylüyorsunuz. Böyle söylerseniz vAllahi billahi ben sana oy vermem kardeşim. Sen seçmen iradesine hangi nedenlerle olursa olsun, İYİ Parti’ye, CHP’ye, HDP’ye oy verecek insanları vatan hainliğiyle, devleti bölmekle değerlendireceksen, öyle görüyorsan soru şu; 25 Haziran’da bunlar kazanırsa iktidarı vermeyecek misiniz?”
ADNAN OKTAR: Tayyip Hoca iyi niyetle İslam’a, Kuran’a hizmet için ortaya çıktı. Anlamıyorsan anlamıyorsundur. Onun gibi hizmet edecek birini getir, söz bir Allah bir ona oy vereceğiz. Ortada bir lider boşluğu varken, bir dava boşluğu varken bu mübarek insan da bütün gücüyle candan gayret etmişken ve ediyorken neyi istiyorsunuz, neyi anlatmak istiyorsunuz? Yerine adam gösterin kabul edeceğiz, adam da göstermiyorsunuz. Bırak işte yetenekli gayet güzel, bir gün oraya gidiyor bir gün oraya gidiyor İslam için, Kuran için. Gidiyor orada Kuran kıraat ediyor, elinden ne geliyorsa yapıyor gece gündüz. Nefes almıyor. Mesela çok güzel projeler geliştiriyor, ekonomiyi rahatlatmaya çalışıyor, İngiliz derin devleti ile mücadele ediyor. Öyle birisini bulun söz bir Allah bir destekleyeceğim. Boşluk meydana getiriyorsun.
PINAR YADA: Antalya’dan kardeşlerimizin size bir mesajı var; “Hocam selam, şu an Antalya’dan aşkla ve dikkatle Hocamızı izliyor ve her şeyin en güzelini, en hayırlısını, en fazlasını Allah’ın Hocamıza müminlere vermesini istiyoruz inşaAllah.”
ADNAN OKTAR: Ah severim ben sizi. Cennette kıyası kabul olmayacak bir rahatlıkta olacaksınız ve kısa süre sonra da cennet açılacak. Yani çok uzun bir süre değil. Ama ne güzel bayağı önemli şeyler göreceksiniz; Mehdi (as)’yi göreceksiniz, İsa Mesih (as)’i göreceksiniz, deccali görecekler ve yok oluşunu görecekler. İslam Birliği’ni göreceksiniz. Vaat edilmiş Allah’ın ayeti. Tabut-u Sekine’yi göreceksiniz. Nimrot’un mezarı açılacak. Orada Hz. İbrahim (as)’e ait o devre ait bütün bilgileri, onları göreceksiniz. O sfenks var, onun içinde kocaman bir oda var daha açılmadı o. Sfenksin içinde boş, taştan yapılmış bir oda. Daha oraya girilecek, binlerce yıl öncesine ait bilgilere ulaşacağız, binlerce yıl. Ve ilk defa şeytanın öldüğünü göreceğiz. Şeytan cin suretinde Hz. Mehdi (as)’nin ayaklarının altına geliyor Mehdi (as) de eziyor ayağı ile.
EBRU ALTAN: Deccal olarak mı, ayrı mı?
ADNAN OKTAR: Deccalin ruhu tabii, deccali destekleyen güç olduğu için. Deccalden çıkmış olan şeytan. Deccal zaten gidecek yani deccalin ruhu hükmünde o, deccalle yardım eden şeytan. Mehdi (as)’nin ayaklarının dibine geliyor ve orda Allah onu ezdirecek. Bu da görülebilir yani bir duman gibi, bu da görülecek bir şey. Bir tek Mehdi (as)’nin göreceği bir şey değil. Nasıl bazen dumanları görüyorsanız o dumanı da göreceksiniz.
GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey bahsettiğiniz sfenksin içindeki gizli odaların şöyle bir resmi var, şeması.
ADNAN OKTAR: Büyük odaya da gireceğiz küçük odaya da gireceğiz, sfenksin, evet. 1977’de keşfediliyor. Kaç yıllık bu sfenks?
GÖRKEM ERDOĞAN: 5000 ila 15 bin yıl arasında tahmin ediliyormuş. 5000 ila 15 bin yıl arasında değişen hesaplamalar oluyor.
ADNAN OKTAR: 15 bin yıl doğru, 15 bin yıllık. Odanın içine girdiğinde insanlar her şeyi anlamış olacaklar.
GÖRKEM ERDOĞAN: 1990’ların başında eski bir yazıtta “Bilginin anası sfenksin karnındadır” diye bir ifade bulunmuş.
ADNAN OKTAR: İşte bilginin anasına kavuşacağız madem öyle. Bu bilimsel metotla yapılan tespit. O renkli görüntüyü bir daha göster. Bu son teknolojiyle yapılan tespit, bak orda bir boşluk var görüyor musun? Boş oda yeri, açıkça görülüyor. Bir de onun altında var.
VTR: Selam Adnan Hocam, benim şu sorum olacak. İttihad-ı İslam ne zaman olacak ve Hz. İsa (as) ile Hz. Mehdi (as) ne zaman tam olarak zuhur edecek? Heyecanla bekliyoruz, sabrımız kalmadı. Ben Susurluk’tan Erdinç Gür Selamlar.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah, Allah ömrünü uzun etsin, Allah cennette kardeş etsin. İttihad-ı İslam; Müslümanların çektiği bu acının kökeni İttihad-ı İslam’ın oluşması için. Bak Allah’ın yöntemine bakın. Irak işgal oluyor, Suriye işgal oluyor, Mısır işgal oluyor. Akıl almaz acılar çekiliyor, Müslümanlar eh ucu ucuna İttihad-ı İslam’ı kabul edecek hale geliyorlar. Görüyor musun insanoğlunun ne kadar inatçı olduğunu. Allah ne diyor: “Zalim, cahil ve nankördür” diyor. Bu kadar acıya gerek var mıydı onlar için? Yoktu. Ama işte acının dışında bir yol olmuyor. İşte bu acının sonucunda kabul etmeye başladılar. Şu an bütün Mısır, Irak ve Suriye İttihad-ı İslam İttihad-ı İslam, hepsi bunların anlattıkları bu. Her yerde bu anlatılıyor, Libya’da, Fas, Tunus, Cezayir’de hepsinde. Asla kabul etmiyorlardı. İsa Mesih’i şu an muhafaza ediyorlar yani sadece çok akıllı olduğu için danışmanlık yapıyor. Yani şöyle yapın, böyle yapın işte bu İngiliz derin devletinin ataklarına karşı devlet yetkililerine taktik ve yöntem iletiyor.
Amerika’da devlet başkanı adayları vardı. Bir tane Mormon adayı vardı onun ismi ne?
GÖRKEM ERDOĞAN: Soralım.
ADNAN OKTAR: Putin, İsa Mesih’in talebesidir ve onun geniş bir derin yapılanması var. Onların da büyük bölümü İsa Mesih’in talebesidir. Silsile yoluyla talebesi yani, direkt bir bağlantı değil.
Aslında Trump da İsa Mesih’in talebesi olmak istiyor ama İngiliz derin devleti öyle bir çöktü ki üzerine nefes alamıyor. Zor bela aralardan bir şeyler yapmaya çalışıyor. Mesela o sürekli değişiklikler olması şunlar bunlar falan, bu hükümet değişikliği hep bunlar bir siyasi manevra. Bu beladan kurtulmak için çırpınıyor şu an Amerikan hükümeti.
GÖRKEM ERDOĞAN: Mormon aday, Mitt Romney diye biri çıkıyor.
ADNAN OKTAR: Görebiliyor muyum?
GÖRKEM ERDOĞAN: Resmini bulalım hemen.
ADNAN OKTAR: İsmi de güzelmiş, Mitt.
GÖRKEM ERDOĞAN: Görebiliriz.
ADNAN OKTAR: Ne diyor, esrarengiz tarikat mı diyor? Nasıl esrarengiz tarikat oluyor, milyonlarca üyesi var. Bir eyaletin tamamı onların kontrolünde, hangi eyalet?
GÖRKEM ERDOĞAN: Utah.
ADNAN OKTAR: Utah silme Mormon’dur. Buraya gelen o hanım da Mormon. Amerikan istihbaratında Mormonlar çok fazladır. Devlet dairelerinde falan çokturlar. İslamiyet’e çok benzer Mormonlar. Bana söyledikleri “biz; geldi, saklıyoruz” dediler. Ve “hiçbir şekilde hiç kimseye bilgi vermiyoruz” dediler. Yani bu normalde söylenmez bak söylüyorum, açıkça söylüyorum. “Geldi, Amerika’da saklıyoruz” dediler. Çok güzel şeyler göreceğiz. Ama bu 2023’e kadar çok zorluklar olur yani karmakarışık olaylar olur. Kanlar akar olaylar çıkar, belalar olur, dertler olur. Korkan kaybeder, ümitsizliğe düşen kaybeder. Aklını, iradesini, imanını muhafaza eden doğru yolda devam eder.
Evet dinliyorum.
VTR: Çocuklar yüzünden babaların anneleri suçlaması doğru bir şey midir?
ADNAN OKTAR: “Bunlar ananın yüzünden oluyor” diyor ama bazen de anneler “sen bunları böyle yetiştirdin” diyor, “bu çocuk senin yüzünden böyle oldu” diyor. Tabii bunların hepsi boş, çocukları boş yere korkutuyorlar. Çocuklara o dehşeti yaşatan ailelerin sayısı o kadar çok ki. Yani, parmakla sayılır çocuklara dehşet yaşatmayan aile. Kepazelik çıkartmalar, bağırıp çağırmalar, boşanmaya kalkmalar, cam çerçeve kırmalar, ölümle tehdit etmeler. Yani evleri adeta cehenneme çeviriyorlar. Allah’ın emaneti işte adam gibi otur. Ne kepazelik çıkartırsın?
Evet dinliyorum.
VTR: Bütün ruhlar aynı yerde midir?
ANDAN OKTAR: Yakışıklım, her şey aynı yerde aslında yani cennet cehennem. Mekan yok, mekan olmayınca zaten. Allah mekandan münezzeh, biz mekan görüyoruz. Ama öyle gösteriliyor, dolayısıyla her yer iç içedir, ruhlar da iç içedir. Cennet cehennem iç içeyiz, yapışık yüzümüz.
Evet.
VTR: Temkinli davranmak güzel bir davranış mıdır?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım tabii yani makul, akıllı adımlarla mesela yolda yürürken bile adımımızı düzgün atıyoruz. Mesela taşa çarpmayacak şekilde, insanlara çarpmadan, makul bir hızla dengeli ve derli-toplu gidiyoruz. Konuşurken de öyledir, hayatta da öyledir. Bu temkin değil de hayatı sürüşümüzün düzgün olmasıdır. Akıllıca kullanıyoruz, idareyi akıllıca kullanıyoruz aklımızın idaresini.
Evet.
VTR: Bir kimse kendisinin salih biri olduğunu anlayabilir mi?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm tabii anlar, samimiyse. Çünkü egoist bencil değil, çıkar için bir şey yapmıyor, her şeyi Allah rızası için yapıyor, kendini Allah’a bırakmış, gece gündüz Allah için yaşıyorsa nasıl anlamaz, tabii ki anlaşılır. O kadar müphem bir şey değildir bu. Yani şirk de açık açık anlaşılır. Münafık, anlamaz olur mu? Anlar. Ama münafık zaten dinsizdir yani Allahsızdır münafık. Fakat Allah’ı dini söyler yani Müslümanlara karşı bir güç olsun gibisinden söyler. Ama münafık tam anlamıyla Allah düşmanıdır, tam anlamıyla din düşmanıdır. Allah’tan nefret eder, peygamberlerden nefret eder, dine karşı da çok kinlidir. Ama çok şeytani bir politikayla ince bir politikayla, Müslüman gibi görünerek Müslümanları Müslümanlıktan çıkartmaya çalışır çünkü doğrudan Müslümanlara saldırırsa netice alamayacağını bildiği için, kuzu postuna bürünmüş kurt görünümündedir sezdirmeden yani ben de Müslümanım Elhamdülillah der, ondan sonra o insanı boğar.
Evet, dinliyorum.
VTR: Tesadüfen bir şeyin meydana gelmesi nasıl mümkün oluyor?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, tesadüfen zaten bir kasette bir CD’deki filmde bir şey tesadüfen olmuyor. Mesela; film var baba geliyor oturuyor, kucağına kediyi alıyor seviyor, sonra adam geliyor işte yardımcı olmasını istiyor bin kere seyretsen film aynı şekilde olur hiçbir şey değişmez. Dolayısıyla tesadüfen hiç bir şey olmaz, Allah’ın yarattığının dışında hiçbir şey olmaz. Milimi milimine, santimi santimine yani elektronunun şekline varıncaya kadar aynısı olur.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Arnavutluk Başbakanı Edi Rama katıldığı bir TV programında FETÖ’yle ilgili şunları söyledi; “Türkiye’de seçilmiş bir hükümetin, silahlar yoluyla zorla devrilmesine yönelik girişimi örgütleyen, tehlikeli bir ağ olduğunu söyleyebilirim. Arnavutluk’ta da bu ağa bağlı oldukları varsayılan kişileri dikkatimiz altında tutuyoruz çünkü ulusal güvenliğimiz söz konusu. Türkiye’de meydana gelen şeylerin kolayca atlatılabilecek şeyler olduğunu düşünmüyorum. Çünkü genelkurmayın, polisin, adaletin en yüksek kademelerine kadar nüfuz etmeyi başarmış bir ağ var. Bu konuda çok dikkatli olduğumuzu ve ulusal güvenliğimizin tehdit edilmesine asla tahammül etmeyeceğimizi söylemek isterim” dedi.
ADNAN OKTAR: Arnavutluk komple kabadayıdır bir de Arnavut kabadayılar öyle dünya çapında kabadayıdır, bütün dünya bilir kodumu oturtur, çaktı mı çevirir yani çok yaman kabadayıdırlar. FETÖ’ye hiç tavsiye etmem oralarda bulunmasınlar yani hiç tavsiye etmem Hoca’nın tipten de anlamaları lazım, tabii kanunla hukukla.
PINAR YADA: Arnavutluk Başbakan’ı Türkiye Diyanet Vakfı’nın Başkent Tiran’da inşa ettiği Namazgah Camisi ile ilgili şu ifadeleri kullandı. “Arnavutluk hem Müslümanların hem Hristiyanların yaşadığı bir ülke. Eğer Katolikler ve Ortodokslar Tiran’da katedrallerine sahip olduysa, bu ülkenin Müslümanları da diğer mabetlerde eş değer bir mabede sahip olmayı hak ediyorlar. Gerekenin yapıldığını düşünüyorum” demiş.
ADNAN OKTAR: İşte Tayip Hocam’ın güzelliği, bir gün Bişkek’te, bir gün Tiran’da, bir gün başka yerde böylece İslam alemini, Türklük alemini sürekli birlik ve beraberlik içinde tutuyor ve İttihad-ı İslam’ı, dünya hakimiyetini gittikçe pekiştiriyor. Allah ne diyor? “Din Allah’ın oluncaya kadar” ve “yeryüzünden” bak yeryüzünden. Yeryüzü neresi? Dünya. “Fitne tamamen kalkıncaya kadar” bak arz diyor Allah yeryüzünde, “fitne tamamen yeryüzünden kalkıncaya kadar.” Çünkü bir yerde kaldığında kalkmış olmuyor her yerde kalkması gerekiyor, “her yerde kalkıncaya kadar mücadele edeceksiniz” diyor Allah.
Evet, dinliyorum.
VTR: Allah’ın yanında üstünlüğün derecesi nedir?
ADNAN OKTAR: Aslında üstünlüğü doğrudan Allah yaratıyor, bir gayretle ben yaptım zannediyor ama insan o gayretini yaratan da Allah’tır. ‘Ben seçtim’ diyor Allah, ‘seçme Allah’tandır’ diyor. Mesela; Peygamberimiz (sav)’i seçiyor Peygamber yapıyor, Mehdi (as)’ı seçiyor Mehdi yapıyor. Yalnız Mehdi(as)’nin konumu çok değişik yani ben onu daha detaylı anlatmak istemiyorum da, olay çok büyük aslında, Tevrat’taki anlatıma göre hadislerde anlatıma göre olay çok çok büyük. Olayın çapı çok büyük, bütün dünyadaki tarihi olaylar o konuya göre ayarlanmış, düzenlenmiş ve sistem haline getirilmiş. Mesela; şu Suriye ve Irak’taki olaylara varıncaya kadar, hilafetin yıkılışı hepsi Mehdiyet için yapılmış, Türklerin Anadolu’ya gelişi hepsi Mehdiyet için. Türkler yoksa Orta Asya’da yaşardı niye gelsin Anadolu’ya? Kendi vatanları orası ama buraya gelmeleri gerekiyor Mehdiyet için ve İstanbul’u almaları gerekiyor. İstanbul’u asla vermez Hristiyan alemi, asla ve asla ama Mehdiyet için veriliyor. Karar nerden? Bozatlı’dan. Bozatlı vereceksiniz dedi mi veriliyor, normalde Bizans acayip direniyordu, acayip direniyordu. İstanbul’un Türklere verilmesi gerektiğini Bizans İmparatoruna ilettiler, ondan sonra bütün kapılar açıldı, konu bu. İleten de sağlam birisi yani itiraz edebileceği gibi birisi değil, yoksa çılgınlar gibi savunurlardı ve asla müsaade etmezlerdi.
Evet, dinliyorum.
VTR: Tarihi dokuları neden restore edemiyoruz?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, çok pahalıya mal oluyor para yok. Savaş, PKK’yla mücadele bunlar çok harcama gerektiren şeyler. PKK’ya yaptığımız harcamayla bir Türkiye kurulur, bir Türkiye daha kurulur.
Evet, dinliyorum.
VTR: Kıyamette yer ve gökler yok olduktan sonra tekrar yaratılacak mı?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım o pek bilinen bir şey değil ama bu bildiğimiz olay yani şu işte Samanyolu şu bu falan var ya Nebula galaksiler falan, ikinci hayatta onların hiçbiri yok bir tek cennet var ve gökyüzünde o kadar, ortalık tertemiz. Çünkü onların bir gerekçesi kalmıyor, bir anlamı kalmıyor, gerekçesi olmayan bir şey kalmaz.
SALİHA YAZAROĞLU: İnsan dilerse uzayı görebilir mi cennetteyken?
ADNAN OKTAR: Tabii ki onu görür yani eski uzayı görebilir ama bir şey yok yani bomboş, sadece cin takımı var.
Evet dinliyorum.
PINAR YADA: Zonguldak'ta yağmur suyu kanalı üzerinde mazgala küçük bir kirpinin sıkıştığını gören vatandaşlar, durumu Ereğli Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen ekipler yaklaşık 15 dakikalık çalışmayla mazgalı genişleterek kirpiyi kurtardı.
ADNAN OKTAR: Bir de bunlar sinirli falan da oluyor. Biliyor musunuz onu? Böyle tıslıyor mıslıyor, acayip kızıyor yani. Biz geçiyorduk arabayla, arabaya şöyle bir ters ters baktı falan, bir mana veremedi, hani ne işiniz var burada gibi. Biz bekledik mecburen. Yavaş yavaş sakin sakin geçti, daha hala arabaya bakıyor ters ters. Yani ne işiniz var buralarda falan gibisinden. Biz bir kere öyle ailece onları, işte hata yaptık. Hepsini alıp bir kutuya doldurup, bahçeye getirdik. Onlara böyle çit gibi bir şey yaptık. Çitin kenarına geldiler acayip tıslıyorlar ve müthiş sinirlendiler. Açın falan diye kafa vuruyorlar. Biz de dedik baba dedik derhal. Ne demek, emir büyük yerden, hemen açtık. Acayip sinirliler. Yani bilmiyorum, kirpisi olan varsa bilir. Yani ne diyorsa yapmak durumundasın. Tek seçenek var, dediğini yapacaksın.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey, Türkiye'den bazı restorasyon örnekleri var, görebiliriz. Burası Tekfur Sarayı.
ADNAN OKTAR: Tekfur Sarayı. Bazen yağlı boyayla falan boyuyorlar. Bak facia.
GÖRKEM ERDOĞAN: Şile Ocaklı Ada Kalesi.
ADNAN OKTAR: Facia, mahvetmişler kaleyi.
PINAR YADA: Hatay arkeolojik mozaikler.
ADNAN OKTAR: Orada da çok ciddi bozmuşlar.
PINAR YADA: Beyoğlu Süheyl Bey Camii.
ADNAN OKTAR: Burada da facia meydana gelmiş ama çok büyük bir facia. Utanmaları lazım kim yaptıysa.
PINAR YADA: Aspendos Antik Tiyatro mermer restorasyonu.
ADNAN OKTAR: Baksana gıcır gıcır mermer. Hiç alakası yok kullanılan malzemeyle. Ya bu adamlara nasıl müsaade ediyorlar, ben anlamıyorum. Bu kadar zevksiz olmalarına inanamıyorum. Şu korkunçluğa bak ya. Gıcır gıcır tertemiz bembeyaz mermerle yapmış. Orijinaliyle uzaktan yakından alakası yok.
Evet, dinliyorum.
VTR: Allah inkar edenlere dünyada karşılık verir mi?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım Allah'ı inkar edenleri zaten Allah Kendi yaratıyor. Yani hiç de öyle acele etmez Allah. Sadece onlar görevli olduğu için bir süre müsaade eder. Sonra hepsini balık istifi cehenneme dolduruyor. "Ben söz verdim" diyor Allah; çaka çaka doluyorlar o kadar. Yani Allah'a karşı onların zaten bir gücü yok.
Terörle mücadele için harcadığımız para 30 yılda 350 milyar dolar. Terörle mücadele için harcadığımız para 350 milyar dolar. Üç kere Türkiye inşa edilir 350 milyar dolara. Üç kere Türkiye inşa edilir. Terör duracağı için Mehdiyet devrinde, böyle olaylar da olmayacak.
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: Fatih Erbakan, CHP ile ittifak içerisinde olan Saadet Partisi hakkında bir paylaşım yaptı. Paylaşımında “Osmanlı'ya zalim diyen Kemal Kılıçdaroğlu'na davamızı değnek yapmaya çalışanlar Milli Görüş'ü temsil edemezler” ifadeleri kullanıldı.
ADNAN OKTAR: Ama yakışıklım tek başınasın, kimseyi dinlediğin de yok. Kendi kendine iş yapıyorsun. Erbakan Hocamız’ın etrafında ak saçlılar vardı, ak sakallılar vardı, değerli insanlar vardı ve herkesi kucaklıyordu. Sen bambaşka bir stil geliştirdin. Çekingensin, olmaz.
Amerika da 16 yılda teröre karşı mücadelede bir buçuk trilyon dolar para harcamış, bir buçuk trilyon dolar. 687 milyar 600 milyon doları Afganistan'da, 748 milyar 100 milyon doları ise Irak'ta harcanmış. Müslüman öldürmeye harcıyorlar bu parayı da.
Evet, dinliyorum.
VTR: İltifat ve övgü kime olmalıdır?
ADNAN OKTAR: Allah Allah ne kadar güzel. Canımın içi inşaAllah hep böyle çok güzel kalırsın. Allah seni sıhhat sağlık içinde yaşatsın, hidayetle yaşatsın. Ne mutlu sana, çok çok güzelsin. İnşaAllah cennette arkadaş oluruz. Tabii ki övgü Allah'adır ama Allah'ın tecellisine de övgü olur. Yani Allah'a niyet ederek, Allah'ın ruhuna niyet ederek kullarını da översin, güzel ahlakı översin, yaratılmışları översin. Ama “Ya Rabbi, ne güzel yaratmışsın, ne güzel tecelli etmişsin” tarzında översin. Mesela İsra Suresi 111. ayette Cenab-ı Allah: “Ve de ki: "Övgü (hamd), çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır." Ve O'nu tekbir edebildikçe tekbir et.” [İsra Suresi, 111] Yani tekbir demek; büyüklüğünü anla, düşün, bütün gücünle büyüklüğünü anlamaya çalış.
Evet, dinliyorum.
VTR: Selam, ben Susurluk halkının vatandaşlarından birisiyim. Televizyon karşısında siyasi partilerin birbirleriyle çekişmelerinden bıktık. Artık halkın dertleriyle uğraşmalarını rica ediyoruz.
ADNAN OKTAR: Ama yakışıklım yani klasik siyaset, Türkiye'ye sunulan klasik siyaset modeli böyle. Birbirleriyle şiddetle çatışma sistemi üzerine kurulmuş. Hatta kendi parti içinde de çatışmaları gerekiyor. Mesela CHP'nin kongresi oluyor, sandalyeler havalarda uçuşuyor. O onun kafasına sandalye geçiriyor, o onun kafasına sandalye geçiriyor. Birçok parti kongresi öyledir. Adalet Partisi'nde de öyleydi. Sille tokat birbirlerine girerlerdi. “Konuşma lan” diyerek şırrak tokadı yapıştırıyor falan. Bayağı hasar alan oluyordu. Yani savaş şeklinde oluyordu. Klasik model bu. Bu ancak Mehdiyet devrinde devreye girer ve düzelir, inşaAllah. Hatta Menderes konuşma yapıyordu, ben hatırlıyorum Sıhhiye'de. Muntazam yani hiç sektirmeden metronom gibi “Delikanlı Menderes” delikanlı demek kabadayı yani kodumu oturtur o anlamına geliyordu. O da zaten yan gidiyordu yürürken falan. Konuşması da o tarzdaydı. “Farz edelim” diyor “Farz edelim, Adalet Partisi kaybetsin.” Ama farz edelim diyor, abartmayayım 20 kere falan demiştir. Duruyor duruyor “Farz edelim” dedikçe alkıştan inliyor ortalık böyle. Yani bir mantık olmuyor genellikle ama kabadayılık böyle delikanlılık kültürü daha çok hakimdi. Demirel de öyle yapardı. Yan falan yürürdü böyle. İşte “Buyursunlar” falan diye halk ağzıyla konuşurdu. Kamuran İnan vardı, Anglosakson edebiyatından bahsederek, “Ya bırak şimdi” derdi o da. “Anglosakson Edebiyatı, millet ne anlar” diyordu.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Sevimli bir papağan.
ADNAN OKTAR: Papağanlar çok akıllı hayvanlar.
GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey, Ağrı Doğubayazıt'taki tarihi İshak Paşa Sarayı. Restorasyondan önceki hali bu. Bu da restore edildikten sonra.
ADNAN OKTAR: Yazık ya, mahvetmişler. Bir de bayağı seviniyorlar. Restorasyon müdürü geliyor, böyle badem bıyıklı falan. Adama anlatamazsın ki. “Çok güzel olmuş” diyor. Ne diyeceksin? Kasten de yapıyor olabilirler. Yani hükümeti zor durumda bırakmak için özellikle de yapıyor olabilirler. Tabii bazı tipler için söylüyorum bunu.
Evet, dinliyorum.
VTR: İnsanları putlaştırmamak için aklımızda daima ne olmalıdır?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım bu nedir? Ben yanlış görmüyorum değil mi? Çok çok yakışıklı, çok güzelsin. Saç, sakal hepsi çok mükemmel olmuş. Bayağı güzel, hep Ağabeyinin stili, maşaAllah. İstisnasız bütün gençler. Üslup, tavır, bakış açısı, felsefe, hayata bakış, saç, sakal tıraşı, her şey maşaAllah. Evet bir daha dinleyeyim.
VTR: İnsanları putlaştırmamak için aklımızda daima ne olmalıdır?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım Allah'la bağ çok özenli ayakta tutulması gerekiyor. İnsanın en berbat yönlerinden biri de bu. Yani hemen eğilip bükülür. Halbuki biraz irade kullansa; gücü çok iyi takdir etmek gerekiyor. Gücü unutuyor, Allah'ın gücünü unutuyor. Allah'ın gücünü unutunca tevekkülde zorlanmaya başlıyor bu sefer. Yani sadece evi düşünüyor falan, dar düşünüyor. Gücü tam kavrasa, bakış açısı hemen oturur. Geniş düşünmenin imkanını onlara sunmak gerekiyor. Yani onun için evin duvarlarında falan da öyle güzel tablolar olabilir yani o güzel düşünceleri ona hatırlatacak.
Evet, dinliyorum.
VTR: Okul kantinindeki fiyatlar neden bu kadar yüksek?
ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin güzelliğini. Ah severim ben senin tatlılığını. Sen ne kadar güzel insansın. Allah sana çok uzun ömür versin, canımın içi. Allah sana hiç zorluk göstermesin, seni acılardan korusun. Ya bu çocuklar rahat rahat yeseler okul kantinlerinde. Çocuklar hep bundan yangınlar. Tost alacak, yazık bir türlü harçlığına kıyamıyor. Aç kalıyorlar da bu sefer, hastalanıyorlar. Ya vakıflar yüklensin kardeşim bunu, Allah Allah. Değil mi? Vakıf fırınlarında güzel ekmek pişirilsin mineralli falan. Yazık, günah çocuklara. Mesela güzel kavurma yapılsın, koyun kessinler, taze taze yesinler ekmek arasına koysunlar. Yani bir plan sunalım o zaman. Plan sunalım. Hükümete plan sunulsa yaparlar.
Evet, dinliyorum.
VTR: Kıyamet saatini bilebilir miyiz?
ADNAN OKTAR: Yani yaklaşık yılını çıkartmak mümkün, Allah'ın izniyle inşaAllah. Ama saat olarak, dakika olarak bilinemez. Ama Allahualem 2120 gibi kopacak kıyamet. Bediüzzaman hem iki ayetten, hem de bir hadisten ve diğer hadislerden de çıkarıyor. Zaten 7 bin yıllık bir vakit var, o bitti. Yani Hicri 1500’den sonra 1600’e kalmadan kıyametin kopması gerekiyor. Yani 1545 gibi kopacak, inşaAllah.
VTR: İnsanlar sinirlenince neden bağırma ihtiyacı duyar?
ADNAN OKTAR: Herhalde daha iyi anlasın karşıdaki, daha iyi kavrasın, dikkatini daha iyi versin diye düşünüyorum. Yani bir an önce kavramayı istediği için. Ama tabii ters etki yapabilir.
Evet, dinliyorum.
VTR: Hocalar neden normal bir şekilde dersi anlatmıyorlar da bize hep gördüklerini okuyorlar? Bize bilgiyi direkt aktarmak yerine gördüklerini okuyarak bize yansıtıyorlar. Biz zaten onu okuyabiliyoruz.
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm anlatım şekilleri tabii çok sıkıcı. Bizim okulda da falan hep öyle olurdu. Yani neden öğretmen olduğunu ben bir türlü anlayamazdım. Elimize kitap veriyor zaten onun alası, aynısını gelip adam orada anlatıyor. Öğretmenin neye yaradığını ben bir türlü anlayamamıştım. Çok sıkıcı bir ortam oluyor. Halbuki öğretmen öğrencilerin karakteriyle, kişiliğiyle, derinliğiyle ilgilenmesi lazım. Orada bilgi hazır olduğuna göre bir öğrenciye onu okutup onların da dinlemesini sağlayabilir. İlla kendisinin anlatması gerekmez.
Evet, dinliyorum.
VTR: Hz. Musa (as), neden ‘şaşkınlardanım’ demiştir?
ADNAN OKTAR: Şaşırmış olabilir o anda. Yani insanlık hali boş bulunup çünkü bir kavga hali var. Orada adamı kurtarmak istiyor. Yani yumruk vurunca onu durduracağını düşünmüş demek ki. Ama öldürücü darbe olacağını tahmin edememiş olduğu anlaşılıyor. Sonra çok korkunç pişman oldu. Çok üzüldü. Cinayete sebep olduğu için yani ummadığı bir şey Allah vermesin. Ömrü boyunca onun acısını çekti Hz. Musa (as). Şaşkın demek yani şaşırdım. Yani karar veremedim, anlayamadım, boş bulundum anlamına geliyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Çok düşünmek zihni yorar mı?
ADNAN OKTAR: Yorar ama beyin gelişir. Çok iyi olur. Mesela zeki olan, akıllı olan insanlar hep kafasını çok fazla kullananlardır. Hatta Hz. Mehdi (as) için diyor Bediüzzaman, vesilelerin tekamül etmesine ortam meydana geleceğini yani vesileler sonunda onun tekamül edeceğini belirtiyor Bediüzzaman. Olaylar sonucunda gelişeceğini söylüyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Milletlerarası farklılık neden vardır?
ADNAN OKTAR: Süs olsun diye Allah, aranızda anlaşın, tanışın renk olsun diye yarattım diyor Allah. Yoksa hepimiz Japon gibi de olabilirdik. Birbirinin aynı olurdu. Böcekler nasıl birbirine benziyor? Atlar falan aynı birbirinin. Biz de birbirimizle aynı olabilirdik. Allah renk olsun diye öyle yapıyor. Güzellik oluyor işte biri Japonya oluyor biri Meksika oluyor falan. Hayat renkli oluyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Hz. Davud (as)’a verilen anlatım çarpıcılığı ne demek?
ADNAN OKTAR: Yani hitabeti çok güzel, ses tonu çok güzel, kısa, özlü ve etkileyici konuşuyor. Duyan etki altında kalıyor, kanaati geliyor, o. Anlatım çarpıcılığından kasıt o.
Evet, dinliyorum.
VTR: Bu kadar çok sevilmenizin sebebi nedir acaba?
ADNAN OKTAR: Severim ben seni. Sen çok güzel insansın sen. Allah seni böyle sevgi içinde yaratmış. Sevgi içinde de yaşatsın. Cennette de Allah seni kardeş etsin, inşaAllah. Samimiyetim bir de delice sevgiye olan eğilimim. Allah’ın yarattıklarını çok sevmem. Müminleri çok sevmem. Egoist bencil olmamam.
PINAR YADA: Vicdanınız tertemiz.
ADNAN OKTAR: Evet, vicdanlı olmam. O da onları tabii çok çok etkiliyor.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Etiyopya hükümeti İngilizler tarafından 150 yıl önce yağmalanan ve Londra'da Victoria ve Albert Müzesi’nde sergilenen antik eserlerin iadesini istedi ikinci kez. Ancak İngilizler çaldığı tarihi eserleri geri vermek istemiyorlar.
ADNAN OKTAR: Nedir bunlar?
GÖRKEM ERDOĞAN: Detayını soralım.
ADNAN OKTAR: Bir daha.
GÖRKEM ERDOĞAN: Etiyopya hükümeti İngilizler tarafından 150 yıl önce yağmalanan ve Londra'da Victoria ve Albert Müzesi’nde sergilenen antik eserlerin ikinci kez iadesini istedi. Ancak İngilizler geri vermeyi reddediyorlar.
ADNAN OKTAR: Mahkeme kararıyla alamıyorlar mı? Uluslararası anlaşmalar var. Gerekli hukuki girişimde bulunsunlar.
Evet, dinliyorum.
VTR: İman çocukluktan sonra yavaş yavaş mı artar?
ADNAN OKTAR: Severim ben senin neşeni, güzelliğini, canlılığını, ihtişamını. Ne kadar güzel yüzün var senin, maşaAllah. Allah sana çok uzun ömür versin. Derin iman nasip etsin, hidayet nasip etsin. Seni sağlık sıhhat içinde yaşatsın. Cennette de Allah kardeş etsin. Çocukluktan sonra evet olabilir. Çünkü ben kendimden biliyorum. Tabii yani bilgi arttıkça, düşünce arttıkça iman da artar.
Dinliyorum.
VTR: İnsanlara ahirette kimler şahitlik edecektir?
ADNAN OKTAR: İnsanlar birbirine şahit olurlar yakışıklım. Herkes arkadaş olduğu için. Mesela bir kötülük yapıyor gören olduğu için şahitlik ediyor. Hz. Mehdi (as) da münafıklara falan işte küfür diziyor Allah münafıkları. “Bunlar alçaklık yaptı mı?” diyor. Hz. Mehdi (as)’da “evet Ya Rabbi” diyor. Zebaniler tuttu mu sürükleyerek alıp cehennemin dibine. Cehennem çukurunda yine direniyorlar. Böyle sürüklüyor zebaniler çok kuvvetli oldukları için. İtince o kuyudan aşağıya inmeye başlıyorlar. Yani tepesinin üzerine düşmeye başlıyorlar.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Samsun’da tramvayda yolculuk eden bir genç ayakkabısı olmayan bir çocukla kısa süre konuştuktan sonra kendi ayakkabılarını çıkarıp ona verdi. Ayakkabıları çocuğun ayağına giydirip bağcıklarını da kendi bağladı. Sonra yerine dönüp çorapla yoluna devam etti.
ADNAN OKTAR: Ne güzel delikanlıymış o öyle. Niye içi mi rahat etmedi acaba? Kötüydü herhalde ayakkabıları.
GÖRKEM ERDOĞAN: Ayakkabısı yokmuş çocuğun.
ADNAN OKTAR: Onu kızdırmıştır tabii. Eve kadar araba tutup gitmiştir. Evet, aferin benim canıma. Aferin.
Evet, dinliyorum.
VTR: Toplum ne zaman sevgi dolu olacak?
ADNAN OKTAR: Canımın içi Allah sana o kadar lütfetmiş ki o kadar güzel nimet vermiş ki. Yani insan sana bakmaya doyamaz. O kadar güzelsin. Harikulade bakışların, yüzün çok çok güzel. Saç kaliten ve sevgi dolu olman. Allah sana çok uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Cennette o güzel yüzünü inşaAllah sonsuza kadar seyrederim. İnşaAllah, cennette arkadaş oluruz. Toplum Hz. Mehdi (as) devrinde son kere sevgi dolu oluyor. Son kere. Önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde bu başlayacak. Yaklaşık 2082 yılına kadar falan devam edecek. Ondan sonra bozulma başlıyor. Ama İsa Mesih sevginin üstadıdır zaten. Hz. Mehdi (as) da sevginin üstadıdır. İki üstat ne yapar dünyayı bir düşünün. Çift koldan sevginin, aşkın kalesi haline getirecekler dünyayı. Muazzam bir dünya hakimiyeti olacak, inşaAllah. Nur Suresi’nin 55. ayetinde belirtildiği gibi. Cenab-ı Allah ne diyor Nur Suresi’nin 55. ayetinde: “Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir:” bak iman etmiş ama samimi olanlara vaat etmiştir; samimi olmak apayrı bir şeydir. Bu alenen Mehdiyet’e işarettir. “Hiç şüphesiz” diyor bak Allah “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa,” öncekiler, o zaman biz merak ederiz, öncekiler kim? Hz. Süleyman (as) çünkü öncekiler deyince “Kuran'a bakın” diyor Allah. Hz. Süleyman (as). Başka? Zülkarneyn. Nasıl bir hakimiyet bu? Dünya hakimiyeti. Hz. Süleyman (as) zamanında dünyanın hakimiydi. Zülkarneyn neydi? O da dünya hakimiydi. Şimdi vasfını buradan anlıyoruz dünya hakimiyeti olduğunu çünkü ayet gönderme yapıyor ne diyor? “Öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa” biz çünkü bu güç ve iktidar sahibi olmanın nasıl olduğunu Ya Rabbi sana soruyoruz diyoruz. Bu nasıl bir güç ve iktidar sahibi olma Allah da açıklık getiriyor bak diyor ki “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da” Nerede? “Yeryüzünde” arz, dünyada “'güç ve iktidar sahibi' kılacak.” Ama bakın göndermenin şekline bakın “daha öncekilerin aynısını yapacağım” diyor. İki örnek var Kuran’da; biri Zülkarneyn biri Hz. Süleyman (as). Bunlar mutlak dünya hakimi yani bölgesel hakim değil tam hakim dünyaya. Ta Fas, Tunus, Cezayir her yere kadar hakim Hz. Süleyman (as), hakim olmadığı hiçbir yer yoktu yani dünyanın tek gücüydü. Zülkarneyn de dünyanın tek gücüydü. Allah dünyaya hakim ettiğini zaten Kuran’da söylüyor. Hz. Süleyman (as)'ı da Züllkarneyn'i de dünya hakimi ettiğini söylüyor Kuran'da geniş geniş bak oraya da gönderme yapıyor Allah “aynısı yapacağım” diyor “aynı şekilde olacak” diyor. Ve “kendileri için seçip beğendiği dinlerini” İslam dinini “kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak” yani hiçbir devlet, hiçbir güç bu dine saldıramayacak; ne Amerika ne Rusya. “…ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir.” Yani saldırılar, savaşlar son buluyor. Bir daha artık saldırı ve savaş yok bunu kim söylüyor? Allah söylüyor. Terör yok, hiçbir ülkenin tehdidi yok çünkü her yere Müslümanlar hakim oluyor. “…onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar,” bak özelliğini söylüyor Allah Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler” şirk koşmazlar “ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar.” Yani sadece Kuran’la hareket ederler ve samimidirler işte bunlar Mehdi talebeleri. “Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.” [Nur Suresi, 55] diyor Allah. Bunu inkar eden de fısk içindedir diyor bu hükmü inkar eden fısk içinde yani münafık veyahut sahtekar. Zaten hadislerde de bu belirtiliyor Cenab-ı Peygamber diyor ki Resulullah (sav)’ın hadisi “Tüm olarak” bak “Tüm olarak yeryüzünün meliki dört kişidir” dört tanedir yeryüzü meliki. “Onlardan ikisi müminlerden, ikisi de kafirlerdendir” Kuran'da geçiyor. “Zülkarneyn ve Süleyman müminlerdendir. Nimrot ve Buhtunnasr ise kafirlerdendir. Yere beşinci olarak ehli beytimden İmam Mehdi sahip olacaktır” diyor. Nerde? Mektubat-ı Rabbani 2. cilt 251 sayfa.
“İmam Mehdi ve talebelerinin kalpleri çelik parçaları gibi olacaktır, onlardan her biri kırk kişinin gücüne sahip olacaktır” maşaAllah demek ki güçlü kuvvetliler yani “Yeryüzünün hakimiyet ve önderliği onların elinde olacaktır” bak nerenin? Bölgenin demiyor, yeryüzünün. Türkiye'nin demiyor, Afganistan'ın demiyor; bütün yeryüzünün hakimiyet ve önderliği, bak hakimiyet ve önderliği onların elinde olacaktır. (Bihar'ul- Envar cilt 52. syf.317- 335)
Tevrat'ta “Moşiyah (Mehdi) kendi görevi için dünyanın yaratılışı öncesinde özel olarak yaratılmış ve hazırlanmıştır” diyor. Daha dünya yaratılmadan Mehdi (as) yaratılıyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Tevekküllü olmak ne kazandırır?
ADNAN OKTAR: Tevekküllü oldun mu hiçbir şeye kızmazsın, sinirlenmezsin, üzülmezsin, yeise düşünmezsen, ümitsizliğe düşmezsin, tedirgin olmazsın, çelik gibi olur kalbin, kafan da salim olur. Ve Allah'ın sevgisini kazanırsın. Aksinde Allah'ın buğzuna sebep olur Allah esirgesin. Çünkü Allah'a güvenmemek anlamına gelir, şirk anlamına gelir çok tehlikeli.
Evet, dinliyorum.
VTR: İnsanın çocukluğunda yaşadığı şeyleri kendi çocuklarına yaşatması nasıl bir şeydir?
ADNAN OKTAR: Genellikle var öyle babalar. “Ben zamanında çok süründüm siz de çalışın, hayatın nasıl zor olduğunu görün” veyahut “Ben sopa içinde büyüdüm” diyor “siz de sopa yiyeceksiniz” diyor. Manyakça izahlar. O çok ya mesela işadamı falan oluyor. Fabrikada çocuğun burnundan getiriyor. “Ben” diyor “fabrikadan yetişerek bugünlere geldim. Sen de git orada” diyor orada çocuğu süpürgeci yapıyor. Kafasına süpürge ile falan vuruyor bilmem ne. Yani zulme gerek yok, günah olur.
Ne yazıyor?
EBRU ALTAN: 2’nd International Conference on the Origin of Life and the Universe.
ADNAN OKTAR: Yani.
EBRU ALTAN: İkinci Uluslararası Evrenin ve Hayatın Kökeni Konferansı.
ADNAN OKTAR: Güzel. Şimdi bu sene kaçıncısı yapıldı?
EBRU ALTAN: Üçüncüsü.
ADNAN OKTAR: Evet, bak bu hala devam ediyor. Artık bunları göstermiyoruz bile yani yağmur gibi devam ediyor yağmur, milyonlar hesabıyla. Küfür, münafıklar, İngiliz derin devleti pislikle uğraşırken biz böyle hayırla uğraşıyoruz.
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: İran'ın nükleer anlaşmanın yapıldığı dönemde yalan söylediğini, İran'ın nükleer kapasitesinin o dönemde ifade edildiğinden çok daha ileri düzeyde olduğunu savunan Beyaz Saray sözcüsü Sarah Sanders, Amerikan’ın İran’la yaptığı nükleer anlaşmanın aynı şekilde devam etmemesi gerektiğini söyledi. “Temel problem, İran'la nükleer anlaşmanın tamamen yanlış iddialar üzerine yapılmasıydı. İran en başta yalan söyledi. Onlar dürüst olmayan aktörlerdi, böylece anlaşma doğru olmayan şeyler üzerinde yapıldı. Trump yönetiminin bu hatayı düzeltmesi lazım” dedi.
ADNAN OKTAR: Yani illa savaş mı istiyorlar? Çok büyük hata olur.
Evet, dinliyorum.
VTR: Merhaba Adnan Hocam, ben Şevket. Fetih Suresi’nin anlamı, manaları nelerdir? Selamlar, saygılar.
ADNAN OKTAR: Ah severim ben seni sen ne dindar, ne güzel insansın.
Fetih Suresi, Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla, şeytandan Allah'a sığınırım. “Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın” bak gelecek günahlarını da bağışlıyor Allah, cennetlik olduğu Peygamberimiz (sav)’in anlaşılıyor. “Üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin.” Yani Kuran, İslam yoluna. “Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin.” (Fetih Suresi, 1-3) Ebcedi kaç? 1979. Mehdi (as)’ın çıkış tarihini veriyor. “Ve Allah, sana 'üstün ve onurlu' bir zaferle yardım etsin.” Üstün ve onurlu bir zafer. Evet, bu Fetih Suresi’nde çok sırlar gizli olduğu anlaşılıyor. Mesela “…Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır…” (Fetih Suresi, 4) diyor. Hakikaten bütün ordular tek bir yönetim altındadır Allah Katında. “Şüphesiz sana biat edenler, ancak Allah'a biat etmişlerdir.” (Fetih Suresi, 10) 2025. Yani tam dünya hakimiyetinin tarihini veriyor. Bak şeytandan Allah'a sığınırım “Ki O, elçilerini hidayetle” yani Mehdiyet göreviyle “ve hak dinle” yani Kuran’la “diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için” bütün inançlara Darwinizm’e, materyalizme hepsine “üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.” (Fetih Suresi, 28) Ebcedi 2022 tarihini veriyor. “Ki O, elçilerini hidayetle” yani Mehdiyet’le “ve hak din olan İslam’la diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için” yani bütün sapkın inançlara Darwinizm’e, materyalizme hepsine “üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter.” Hicri 1444 veriyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: Dünyaya çok dalmamak için ne yapmalıyız?
ADNAN OKTAR: Canımın içi sen de çok çok güzelsin güzel yüzlüm. Allah sana çok iyilik versin, güzellik versin, sağlık sıhhat versin. Seni kötü insanlardan, kötülüklerden korusun Cenab-ı Allah. Cennette de kardeş etsin. Muhteşem güzelliğin, çok çok güzelsin. Doymak mümkün değil. İnşaAllah cennette sonsuza kadar birlikte oluruz. Dünyaya dalmakta bir mahsur yok da fakat Allah’ı hiç unutmamak önemli. Her şeyi Allah için yaptıktan sonra dünyayla iç içe olmanın hiçbir mahsuru yok. Bilakis faydalı. Ama milim santim Allah'ı unutmamak lazım. Hep O’nun büyüklüğünü düşünerek ona göre hareket etmek gerekiyor.
Hz. Peygamber (sav) Hz. Ali (kv)’ye şöyle buyurdu. “İlkleri sen ve sonları ise Allah'ın tüm dünyayı fethetmeyi kendine nasip kılacağı Mehdi (as)’dır” diyor. Bak “ilk başlangıç sensin” diyor Hz. Ali (kv)’ye “İlkleri sen ve sonları ise Allah'ın tüm dünyayı” bak dünyanın bir kısmını değil “tüm dünyayı fethetmeyi kendine nasip kılacağı İmam Mehdi (as)’dır” diyor (Bihar’ul Envar, c. 52, s. 378)
Abdullah Bin Mesut (ra)’den rivayetle Nebi (sav) şöyle buyurmuştur: “İsmi benim ismime uyan ehlibeytimden Muhammed Mehdi dünya hakimi olmadan dünya ölmeyecektir.” Yani kıyamet kopmayacaktır. (Taberani, El-Mecmuatül Evsad cilt 7, sayfa 54, hadis numarası 6830) ve (El-Beyhaki’de Ahmet Bin El-Hüseyin El -İtikad cilt 1, sayfa 215, El-Bestevi’de Abdülhalim, Abdülazim El Mehdiyy-il Muntazar cilt 1, sayfa 252)
Resulullah (sav) diyor ki, “Mehdi (as) tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir” ayette var ya daha öncekiler gibi onu açıklıyor işte “Mehdi, tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir.” Bu da (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar) İbni Hacer-i Mekki’nin (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar) isimli kitabının 29. sayfasında
“İmamı Zaman Mehdi (as)'ın bereketiyle insanların kalpleri karşılıklı sevgi ile dolacaktır.” (Bihar'ul Envar cilt 53, sayfa 187)
Yine diyor ki Peygamberimiz (sav) “İmam Mehdi (as) zamanında sevgi ve şefkat dünyanın köşe bucak her yerine hakim olacaktır.” Bak bir tek Mehdi (as) devrinde. (İkbal’ul-A’mal Sayfa 507; Bihar-ul Envar, cilt 21, sayfa 312)
Buyurun.
VTR: Dünyaya çok dalmamak için ne yapmalıyız?
ADNAN OKTAR: Ah benim canımın içi demin de konuşmuştuk. Sen çok çok güzel insansın. Allah seni uzun ömürle, hayırla, bereketle yaşatsın. Cennette mutlaka arkadaş olacağız inşaAllah. Her yerin, her şeyin çok güzel muhteşemsin maşaAllah. Dünyaya çok dalmamak için ne yapmalıyız? Çok şeker, Allah'ı çok seversek zaten dünyaya dalamayız. Allah'a bütün dikkatimizi veririz. Allah'a dikkatlice sevgimizi, güvenimizi sunmamız lazım.
Evet.
VTR: Her evde cin olur mu?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım çok fazla cinler. Evde de, sokakta da her yerde var tabii. Her eve, her yere girer. Ailece çoluk çocuk hayret içinde şehri seyrediyorlar. Yani nedir bu otobüsler falan, ne alaka falan. Çünkü her yere benzinsiz gidiyor zaten kendi. Yiyecek sorunu da yok. Çok az bir su yetiyor ona. Bu kadar teşkilata ne gerek var? Telefonlar melefonlar falan.
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: Surp Takavor Ermeni Kilisesi'nin duvarına yazı yazan ve önüne çöp döken kişi emniyet ekipleri tarafından gözaltına alındı. Psikolojik sorunları olduğu ve daha önce iki kez intihara teşebbüs ettiği belirlenen şüphelinin olayın ardından yakalanmamak için metruk bir binanın çatı katında saklandığı ve yerinin tespit edilememesi için cep telefonunu kapattığı belirlendi.
ADNAN OKTAR: Olabilir akıl hastasıdır. Belli yani normal bir insan yapmaz. Belki kısa bir tedavi falan uygulanabilir. Hasta olan adamla uğraşmanın bir alemi yok.
Evet.
VTR: Neden bize haksızlık yapıldığını düşünürüz?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, güzel yüzlüm hakikaten haksızlık oluyor. O da haksızlık yapıldığını düşünüyor tabii ki. Ama hayır vardır tabii. Yani hep böyle her şeyi dengeli olmaz. Haksızlık yapılacak ki imtihan olalım. Adaletsizlik olacak ki imtihan olalım. Çünkü sabretmek nasıl olacak? Değil mi? Haksızlığa uğrayacaksın ki sabredeceksin. Adaletsizliğe uğrayacaksın ki sabredelim. Dolayısıyla haksızlık ve adaletsizlikle Müslüman karşılaşabilir. Sabrın ana nedeni, ana sebeplerinden biri budur. Dolayısıyla sabır da çok büyük bir nimet olduğu için, sabredenler cennete kavuştukları için, Allah'ın rızasına kavuştukları için sabra vesile olması açısından hayır var, güzellik var.
Evet.
VTR: Din anlatımı karşılığında ücret alınır mı?
ADNAN OKTAR: Ah benim güzel yüzlüm, ah benim canımın içi. Nur gibi elin yüzün tertemizsin. Sesin de güzel, gözlerin de güzel, yüzün de güzel o kadar seviniyorum ki hep güzelsiniz, bu yeni nesil böyle hep muhteşem. Yani hangisi hangisinden güzel belli değil. Hepiniz birbirinizden güzelsiniz maşaAllah. Tabii ki Cenab-ı Allah “sizden ücret istemeyenlere uyun” diyor Yasin Suresi 21’de. Çok okuduğumuz bir ayet biliyorsunuz. “Onlar Mehdi’lerdir” diyor Allah. “İttebiu” tabi olun “Men” kim, kişiler “la yeselekum” sizden istemiyor “ecren” bir ücret, ecir “Ve hum” ve onlar “muhtedun” hidayete ermiş, hidayete vesile olmuş olan Mehdi’lerdir. Dolayısıyla tabii kesinlikle mümin kaçınacak. Allah rızası için hizmet ederken para alınmaz. O para bela olur, çok büyük bela olur. Ciddi günahlardan bir tanesidir, büyük günahlardan bir tanesidir. Kuran'da ısrarla vurgulanan bir hüküm. Hem Allah'ı anlatacaksın, hem para alacaksın. Hani Allah rızası için yapıyordun? Hani Allah'ı sevdiğin için yapıyordun? Olur mu öyle şey? Benim canımla Allah inşaAllah beni cennette beraber etsin. Bir daha göreyim.
VTR: Din anlatımı karşılığında ücret alınır mı?
ADNAN OKTAR: Ne kadar güzel, tertemiz insansın. Allah sana çok güzel bir hayat nasip etsin. Sana korku, üzüntü yaşatmasın, kalbini sevgiyle doldursun. Seni sevenlerle Allah birlikte olmanı nasip etsin. Ve seni hakkıyla takdir edenlerle birlikte etsin Allah. Çünkü çok güzel insansın.
Evet.
GÖRKEM ERDOĞAN: “Ebu Basir şöyle diyor: İmam Cafer Sadık (as)’a “Ey Resulullah’ın evladı. Siz Ehl-i Beyt’in Kaimi kimdir?” diye sorduğumda şöyle cevap verdi: “Hz. Mehdi (as) dünyayı fethedecek, İsa b. Meryem (as) nazil olarak onun arkasında namaz kılacaktır. O zaman yeryüzü Allah’ın nuruyla aydınlanacak, Allah’tan başkasına ibadet edilen her yer, Allah’a ibadet edilen yerler haline gelecek; müşrikler istemese de, din o gün sadece Allah’ın dini olacaktır.”
ADNAN OKTAR: MaşaAllah.
Saffat Suresi 171-173’te şeytandan Allah'a sığınırım “Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:” [Saffat Suresi, 171] Yani peygamberlere. “Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır.” [Saffat Suresi, 172] “Ve hiç şüphesiz; bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.” [Saffat Suresi, 173] Bu ayetin Mehdi (as)’a baktığına dair rivayet var. “İmam Mehdi (as) muhaliflerinin kalbine korku ve hayranlık telkin etmek için yardım alacaktır ve yeryüzü Mehdi’nin kontrolüne geçecektir. Hazineler onun için açığa çıkarılacaktır. Hakimiyeti dünyanın doğusuna ve batısına yayılacaktır. Her şeye kadir olan Allah müşrikler istemese de Kendi dinini hakim kılacaktır. Onun (Mehdi’nin) zamanında çorak topraklara eski gücünü kazandıracaktır. Dünya yeşilliklerini filizlendirecektir, insanlar daha önce benzeri görülmemiş biçimde rahmet altında olacaktır.”(Al Fusulul Muhima Ibne Sabbagh Maliki sf.248)
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: Peygamber Efendimiz (sav)’in bir hadisinde “Mehdi tıpkı Zülkarneyn ve Süleyman gibi dünyaya hükmedecektir” diye geçiyor maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet, çok fazla öyle hadis var.
Mesela Kuran'da “Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazdık” bak Tevrat'ta ve Zebur’da da yazdık diyor Allah. “Muhakkak ki yeryüzünü salih kullarım miras alacaktır” yani dünyayı hakimi olarak kontrolü altına alacaklardır. İmam Bakır (as) şöyle buyurmaktadır. “Bu ayetten kasıt yeryüzüne mirasçı olacak salih kullardan maksat İmam Mehdi ve dostlarıdır.” (Tefsirül Kummi c. 2 s. 52) Çünkü açıkça Tevrat ve Zebur’da dünya hakimiyeti olacağı yazıyor. Allah oraya gönderme yapıyor ayette. Bak diyor ki “Tevrat’ta ve Tevrat’tan sonra Zebur’da da yazdık.” Açıkça Moşiyah Mehdi'nin dünyaya hakim olacağı Tevrat ve Zebur’da yazıyor. Ama Kuran oraya gönderme yapıyor. Bak ‘oraya bakın’ diyor. Oradan da bakıp anlayayın ki “muhakkak ki” diyor “yeryüzünü salih kullarım miras olarak alacaktır” yani dünyaya hakim olacaklardır. Ama Tevrat ve Zebur’a gönderme yapıyor Allah. Tevrat ve Zebur’a baktığımızda da alenen ve açıkça dünya hakimiyetinden, Moşiyah’tan Mehdi (as)’dan bahsediyor.
Abdullah Bin Mesut (ra)’dan rivayette Nebi (sav) şöyle buyurmuştur. “İsmi benim ismime uyan ehlibeytimden Mehdi (as) dünyaya hakim olmadan dünya ölmeyecek.”
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: “İmam-ı Zaman Hz. Mehdi (as)’ın bereketiyle insanların kalpleri karşılıklı sevgi ve birlikle dolacaktır” diyor hadiste Peygamberimiz (sav). (Bihar'ul Envar cilt 53, sayfa 187)
ADNAN OKTAR: Evet, yüzlerce hadiste Mehdi (as)'nin dünyaya hakim olacağı belirtiliyor.
Evet, şimdi dinliyorum.
VTR: Merhabalar ben Ayşen. Kadınların sosyal hayatta niye geri planda kaldığını merak ediyoruz. Bunların (kadınların) öne çıkması için neler yapılması gerekir? Teşekkürler.
ADNAN OKTAR: Canımın içi, nur yüzlüm sırf sosyal hayat değil ki. Hayatın bütün yönlerinde kadınları istemeyen bir politika izlenmiş. Yani adeta yaşamasını istemeyen bir politika izlenmiş. Onu yeni yeni ortadan kaldırıyoruz. Yani hükümet güzel bir atağa geçti. Ama bu atakta da bizim vesile olmamız bütün Türkiye'ce biliniyor. Vesile olduk elhamdülillah.
Bu bazı petshoplarda veyahut evcil hayvan satan yerlerde sürekli yavru satmak için anneleri sağlıksız hale getirene kadar sık sık doğuma zorluyorlarmış yani sık sık doğurtuyorlarmış. Anneleri damızlık gibi kullandıkları için bir yerden sonra anne sütündeki antikor ve kalite azalıyor. Bu da bu minik bebişlerin bağışıklık sistemini güçsüz kılıyormuş. Buna bir çözüm bulunması lazım. Bakın dikkat ederseniz hep kedi ölümleri, yavru kedi ölümleri fazla. Bu normal bir şey değil. Yani sağlıklı bir anne olması lazım. Peş peşe peş peşe nefes almadan daha yeni doğurmuş oluyor bir daha doğurtuyorlar. Daha o yavrulara bakmadan bir daha yahut aynı anda onlara da süt vermek durumunda kalıyor. Sütü de allak bullak oluyor. Doğurmuş elleme yavruları büyüsün tamam normal sıhhatli hale gelsin bir dahaki sene yine doğurur. Senede bir kere doğurması lazım. Bir sene içinde defalarca olur mu?
Evet, dinliyorum.
VTR: Allah'ın Şafi ismi cennette nasıl tecelli edecektir?
ADNAN OKTAR: Cennetin her yeri pırıl pırıl temiz. Tek bir tane toz yok. Toz bu dünyada mucize olarak yaratılıyor. Hiçbir şekilde kirlenmez elbise. Mesela düzgünlüğü hiçbir şekilde bozulmaz. Bozulması mucize zaten niye bozulsun ki, görüntüden oluşan elbise niye bozulsun? Toz da mucizedir. Cennette yok o. Aslında cennet normal olan yer. Mesela bak gereksiz gök cisimleri falan yok. Burada özel olarak yaratılıyor, Allah düşünsünler diye yaratıyor. Ama ahirette gerek kalmıyor. Hem korksunlar Allah'tan, hem Allah'ın büyüklüğünü anlasınlar diye yaratılıyor.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Dicle Nehri’nin kıyısında oynarken nehirde sürüklenen bir sokak köpeği olduğunu gören sekiz yaşındaki minik Rahmi kardeşimiz köpeğin boğulacağını düşünerek kendini nehre attı. Ancak akıntıya kapılan küçük çocuk kısa sürede gözden kayboldu. Kurtarma ekiplerinin çalışmasıyla iki saat sonra 8 yaşındaki kardeşimizin cansız bedeni bulundu.
ADNAN OKTAR: Ah severim ben onu şehit olmuş benim canımın içi. Var mı resmi? Dünya tatlısına bak köpeği kurtarmak için bayağı telaşlanmıştır o. Hayır kurtaracağından emin olması da çok acayip.
GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey şehit olan minik Rahmi kardeşimizin internette vesikalık tarzı bir resmi yok. Tam kurtarılmaya çalışırken bir resmi var.
ADNAN OKTAR: Vefat etmiş hali öyle olmaz.
Enam Suresi 17. ayette diyor ki Cenab-ı Allah “Şayet Allah sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur.” Zararı insan yapıyor zannediyor insanlar. Halbuki Allah isterse zarar dokundurur. Ve O’ndan başka da giderecek olmaz tabii yapan O olduğuna göre giderecek olan da O olur. “Sana bir iyilik dokunduracak olursa da O, her şeye güç yetirendir.” (Enam Suresi, 17) Onu da değiştirecek yok. Mesela Mehdi (as) çıkacak bütün dünya neredeyse ayaklanmış durdurmaya çalışıyor durduramazlar.
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: ABD Başkanı Trump'ın İran'a yaptırım konusunda alacağı karar öncesi Avrupalı bakanlardan uyarı geldi. Almanya, İngiltere ve Fransa Trump’ı İran'ın nükleer silah geliştirmesine engel olmak üzere 2015 yılında varılan anlaşmaya sadık kalma çağrısı yaptı. Trump'ın yaptırımları bir kez daha devreye koyması durumunda anlaşmanın geçerliliğini yitirmesinden endişe ediliyor.
ADNAN OKTAR: Tabii gereksiz. Her yere zarar verir o. Avrupa'ya da zarar, İran’a da zarar verir, Amerika'ya da zarar verir gereksiz, münasebetsiz. Ya bir de atom bombasından ne korkuyorsun? Rusya'da var. Çin'de var. Fransa'da var. İngiltere'de var. Kore'de var var oğlu var. Pakistan'da da var her yerde var. İran'da olsa ne olur olmasa ne olur yani. Hayır yapacaksa zaten çoktan yapmıştır sana mı soracak yani.
GÖRKEM ERDOĞAN: İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, Twitter'dan şöyle bir paylaşım yapmış. Brüksel'deki kriz toplantısında büyük bir görüş birliği sağlandığını Avrupalıların İran'ın yükümlülüklerini yerine getirdiğini teyit ettiklerini vurguladı. Zarif önümüzdeki dönemde İran'ın nükleer anlaşma konusunda nasıl tavır alacağınınsa, Amerika'nın Cuma günü vereceği karara bağlı olduğunu söyledi.
ADNAN OKTAR: Bir şey çıkmaz ondan ama yine bir kargaşa meydana getirmeyi düşünüyorlar. Çünkü İsrail de çıktı işte elimizde CD’ler var falan atom bombası yapmış falan. Çok pimpirikliler, çok şüpheleniyorlar. Ta yıllardan beri şüpheleniyorlar buraya geldiklerinde de öyle “Atom bombası size niye atsın?” dedim “ne zoru?” yani atacaksa zaten Rusya'dan alır atar. Onlarla zaten ittifak halinde. Bir de niye atsın, nasıl yapsın? Zaten haram, kendi inançlarında da haram kitle imha silahı. Mesela Kudüs’e diyor atom bombası; orada binlerce Müslüman var. Nasıl atsın, niye atsın, ne kazanacak yani?
Salim-ul Eşell’dan, Resulullah (sav) ferman etti ki, “Hz. Musa bin İmran, Tevrat’ın birinci bölümünde Ali Muhammed’in Kaim’ine (Muhammed Mehdi (as)’ye) verilen kudret ve faziletleri görünce dedi ki: “Rabbim, beni Ali Muhammed’in Kaim’i (Mehdi (as)) olarak karar kıl.” Bak Hz. Musa Mehdi olmak istiyor Allah’tan. Musa (as)’a şöyle seslendi Cenab-ı Allah. “Doğrusu o (Hz. Mehdi (as)), Ahmed’in (Peygamberimiz (sav)'in) neslindendir.” Sonra Tevrat’ın ikinci bölümüne bakınca Hz. Musa (as) aynı şeyi gördü. Aynı sözü tekrarladı ve ona aynı cevap verildi.” Yine “Beni Mehdi yap” diyor Tevrat’ta da görünce. Firavun da gördü aslında o konuyu. “Sonra üçüncü bölümde de aynı Mehdi (as)’la ilgili hükümleri görünce aynı sözleri söyledi ve aynı cevabı Allah’tan aldı.” Cenab-ı Allah kaderinde Resulullah (sav)’ın soyundan yaratıyor, onun olamayacağı belli. Tekrar tekrar söylediği halde yine tekrar tekrar aynı şeyi soruyor.
Peygamberimiz (sav) diyor ki hadislerde Cenab-ı Allah'ın hükmü olarak “Mehdi müminlerin başına geçtikten sonra onun devletinin kıyamete kadar devam etmesini sağlayacağım” diyor Cenab-ı Allah. “Yeryüzünün hakimiyetini kendi dostlarımın ellerine bırakacağım.” (Kemalüddin cilt 1, bap 23, sayfa 477)
Evet, dinliyorum.
VTR: Yabancı film veya dizi izliyor musunuz?
ADNAN OKTAR: Dizi değil de yabancı film çok şahane zaten. Bir de eski Türk filmleri çok şahane. Ama yani onun felsefesi çok komikle karışık çok ilginç “Yavrum senin annen annelerin en güzeliydi, altın sarısı saçları vardı yavrum” falan böyle hiç görülmemiş bir konuşma, görülmemiş bir felsefe. Yani insanı hayretler içinde bırakacak bir hayat anlayışı. “Milyoner Hazım Bey’in oğlu” bilmem ne falan diye. Hayır, o seste adamları nereden buldunuz, nasıl oldu? “Güzel olduğunuz kadar küstahsınız da” normal konuşma da yok. Onu nasıl elde ediyorlar o mantığı ben anlayabilmiş değilim.
“Yaratılıştan önce Yüce olan, Kutsal Allah tarafından yedi şey belirlenmişti.” Kainat yaratılmadan “Tevrat, tövbe, cennet, cehennem, arş, kutsal mescit ve Mesih’in kimliği.”
Yine Tevrat’ta “Dünyadan önce yedi şey yaratılmıştır. Bunlar Tevrat, tövbe, cennet, cehennem, arş, mescit ve Mesih’in ismidir. Mesih Mehdi (as)’ın ismi hakkında şöyle yazılmıştır. “Kralın” Mehdi (as)’ın “adı sonsuza dek yaşasın, güneş durdukça adı var olsun.” (Mezmurlar 72/17) (Talmud Nedarim 39/b)
Musevilerin Mehdi (as)'ı beklemeleri ile ilgili dualar var mı bizde? Şimdi Mesih’i beklerken onların ordusunun da, İsrail ordusunun duaları var topluca onları da yayınlayın. Bir de İsrail'de benim söylemem üzerine toplanmışlardı. Moşiyah için dua istemiştim, gelmesi için binlerce kişi toplandı. Moşiyah’ın gelmesi için dua ettiler. Her gün İsrail ordusu sabah akşam bu duayı yapıyor. Bütün birimlerinde tümenlerde, tugaylarda ama her gün sabah akşam Moşiyah için dua yapılıyor. Mehdi (as)'nin gelişi için. Mesih Moşiyah çıktığında İsrail'de binlerce şofar çalınacak o borular. Bütün borular yer gök bütün İsrail ayağa kalkacak. Şofar çalınışını gösterebiliyor muyuz?
GÖRKEM ERDOĞAN: Örnek gösterebiliriz.
ADNAN OKTAR: Hayret o kadar ses çıkarması.
PINAR YADA: Başka örnekler de var.
ADNAN OKTAR: Antilop boynuzundan yapılıyor.
Evet, dinliyorum.
VTR: İslam ülkeleri gelenekçilikten nasıl kurtulacak?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım düşün Mehdiyet’in hızını ki Suudi Arabistan Kralı çıktı dedi ki “Biz ne yaptık? Vahhabilik diye bir şey çıkarttılar bize dayattılar. Normalde Müslümanlıkta yok bu” dedi “bize oyun oynadılar, biz bunu kabul etmiyoruz” dedi. Vahhabilik bitti o gün. Bu kadar, bir kişi söylüyor. Derhal Allah halleder derhal. Kalplere etki eden Allah. Tayyip Hocam çıktı dedi ki “Kuran yeterlidir, Kuran'ın dışındaki sünneti kabul etmiyoruz, hop konu bitti. Türkiye çapında konu hallolmuş oldu. Direnenler oldu ama çok küçük bir grup, kıymeti yok.
Şofar sesi bereket getirir, ferahlıktır. Bir daha dinleyelim şofar sesini. Güzel.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçer geçmez bürokrasiyi ortadan kaldıracak yeni bir düzenleme getireceği açıklandı. Yeni kabinede hem bakanlık, hem de bürokrat sayısı azaltılacak. Özellikle dağınık yapıda bulunan güvenlik, ekonomi ve sosyal konularla ilgili birer bakanlık oluşturulması planlanıyor. Büyük proje ve yatırımlar için enerji, yol, su gibi altyapı hizmetlerinin de tek bakanlık altında toplanacağı belirtiliyor.
ADNAN OKTAR: İşte hep bunlar devrimci atılımlar. Devrim böyle olur. Ama bir de hakikaten eski Türkiyeciler var yani alenen o kavruk yapıyı istiyor inanılır gibi değil. “Nerenin projesi, nerenin bilmem ne çalışması bunların hiçbirine gerek yok” diyor. Ne yapalım? “Grev yapalım” işte “sokaklarda bağıralım, oturalım” diyor yani. Güzel olan, doğru olan açıkça belli oluyor. Hiç lafı uzatmaya gerek yok.
Evet, dinliyorum.
VTR: Temizlikte derinleşmek aklı artırır mı?
ADNAN OKTAR: Sen nasıl güzelsin böyle, sen nasıl güzelsin böyle. Bu burun nasıl böyle minicik? Dişler nasıl böyle güzel? Seni bir daha dinleyeyim ben.
VTR: Temizlikte derinleşmek aklı artırır mı?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm akıl arttığı için temizlenme güzel yüksek olur. Aklı zayıf olan leş gibi oluyor, aklı zayıf oluyor. Kendini batırdığından da haberi olmuyor, etrafı batırdığından da haberi olmuyor. Hayvan gibi olur çok şuursuz olur. Dolayısıyla temizlikle de alakası olmaz. Şaşırır temiz olanlara da şaşırır. Mümin akıllı olduğu için her alanda, her yerde temiz oluyor. Aksini yapamaz. Cennete göre Allah onu yarattığı için.
Musevilerin her gün üç defa ettikleri dua var. “Şemone esre” Bu dua şöyle “Senin kulun Davut'un zürriyetinin çabucak serpilmesini sağla, kurtarışınla onun ihtişamını artır. Çünkü gün boyunca senin kurtarışını ümit ediyoruz. Kurtuluşun görkemini muvaffak kılan Allah'ım Sen Yücesin.” Ve Musevilikte Moşiyah Mehdi (as) çıkmadan bir kurtuluş düşünülemiyor. Mutlaka onun gelmesi gerekiyor. Gördünüz haham da söylüyor “başka hiçbir yolu yok” diyor.
Musevilerin sözlü geleneklerde Moşiyah’tan “hikmetle gerçeğin kokusunu alabilen kimse, koku duyusu gelişmiş kimse” olarak bahsediyorlar. Bu özellikle üst düzey hahamların bildiği sözlü bir gelenek. Talmud’da bahsedilen kendisinin Moşiyah olduğunu iddia eden bir adam bu şekilde deneniyor. Hahamlar bu kişiye, “Söyle bakalım olacakların kokusunu alabiliyor musun?” demişler. O da “Ben pek koku almam” demiş. Moşiyah’ın vereceği cevabı vermediği düşünülerek idam ediliyor. Çünkü Moşiyahlık iddiası ediyor. “Ben Moşiyah’ım” diyor öyle deyince idam etmişler. Yani fitneden dolayı idam ediyorlar. Ben de buraya bu Sanhedrin Mahkemesi’nin Başkanı geldi bu Yetmişler Meclisi Kuran’da var ya Musevilerin Yetmişler Meclisi. O biliyorsunuz binlerce sene sonra yeniden kuruldu. O meclisin başkanı; ben dedim ki “Moşiyah’ın kokusunu alıyorum” dedim ona. Ama öyle bilinçli olarak, Tevrat’ta böyle bir konu olduğunu bilerek söylemedim. “Benim burnum pek koku almaz” dedi “ama ben görüyorum ve duyuyorum Moşiyah’ı” dedi Baş Haham ve Sanhedrin Mahkemesi Başkanı.
Hatta Hz. Musa (as)'ya soruyorlar “nasıl anlarız?” diyorlar “Onun Moşiyah olduğunu” “O, size gerçeğin kokusunu aldığını söyleyecek” diyorlar. Yani gerçek dediği Moşiyah. “Moşiyah’ın kokusunu aldığını söyleyecek” diyor. Ama bak bilinçli olarak ben söylemedim. Ben ne bileyim hiç haberim yok. Çok sonradan çıkan konular bunlar.
“Moşiyah geldiğinde” diyor Musevi kaynaklarında “Tevrat’ı yasa kitabı olarak önemli kaynak olarak görmeyecek.” Tevrat’ı, bozulduğu için. “Bizim geleneklerimize, Musevi geleneklerine karşı gelecek” diyor Moşiyah. “Yanlış yapıyorsunuz diyecek” diyor “doğrusu budur” diyecek. Yani “Kuran'a göre Tevrat’ı yeniden yorumlayacak” diyor. İsrail'in Mesih’i kitabında var.
“Allah bütün insanların kalplerini Mehdi'nin muhabbetiyle dolduracaktır.” (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar sayfa 42)
“(Moşiyah Mehdi) Onunla ilgili hakikatlerden birisi de şudur:” diyor. “Moşiyah Mehdi güç harcamadan savaşlarda mücadele edeceği ve düşmanlarını kılıç veya ok kullanmadan yerle bir edeceğidir. Bu farklılık yalnız Moşiyah Mehdi’ye verilmiş bir özelliktir. Çünkü Tevrat'ta şöyle der; ‘Dünyayı ağzının değneğiyle cezalandıracak, kötüleri soluğu ile öldürecek.’”(Yeşaya 11/4)
Musevi kaynaklarında “Moşiyah Mehdi önceleri tanınmayacaktır” diyor bak 3500 yıllık kitaplarda. “Yeşaya onun ortaya çıkışını tarif ederken kim olduğunun, babası, annesi, ailesi veya akrabaları tarafından bile bilinmeyeceğini söylemiştir. Çünkü söyle söylenmiştir; ‘Bir fidan gibi büyüdü kurak yerlerde kök gibi.’”
Evet, dinliyorum.
VTR: Allah insan ile kalbi arasına nasıl girer?
ADNAN OKTAR: Ah benim canımın içi ah, ah benim güzeller güzelim nasıl güzelsin sen, nasıl temizsin. Her gün seviniyorum sizin güzelliğinize. Bak her yerde böyle güzelsiniz, her yerde Allah'ın yüzü böyle tecelli ediyor, her yerde Allah'ın ruhunun güzel tecellilerini görüyoruz. Bak benim canımın içi de Allah'ın güzel bir tecellisi. Bir daha göreyim.
VTR: Allah insan ile kalbi arasına nasıl girer?
ADNAN OKTAR: Canımın içi biliyorsun ayette var. Allah bize tam hakim olduğu için yani her yerde hakim. Dolayısıyla kalbe de hakimdir, akla da hakimdir. Kalbe gelecek bilgileri de daha önceden bilir. Çünkü onun için zaman yok. Mesela Enfal Suresi’nde var o dediğin. Şeytandan Allah'a sığınırım Enfal Suresi 24’te “Ey iman edenler size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah'a ve Resul'üne icabet edin” yani sizi doğru yola çağırdığında, güzel şeyler söylediğinde icabet edin, direnmeyin ki fayda göresiniz. “Ve bilin ki muhakkak Allah kişi ile kalbi arasına girer ve siz gerçekten O’na götürüp toplanacaksınız.” (Enfal Suresi, 24) Yani kalp hakimiyeti Allah'tadır. Kalpten gelen bütün bilgileri Allah aktartır. Dolayısıyla kişi ile kalbi arasına Allah girer, hakimdir.
Menahem, Mehdi'nin bir özelliği bu; yatıştırıcı olması. Yani heyecanlı deli bir insanı, deli bir toplumu, deli insanları yatıştırır, sakinleştirir Menahem.
Museviler Mesih bin Davut'u yani Moşiyah’ı cennet güvercinine benzetirler. O resimlerde hep cennet güvercini şeklinde yapılıyor Mehdi (as). Tevrat'ta çok fazla vardır. Hep güvercin şeklinde cennet güvercini. Veyahut kumru şeklinde, cennet kumrusu. Hz. Musa çok defa Mehdi (as) için “uysal bir kumru” ifadesini kullanıyor Hz. Musa (as). Bu nedenle Musevi dini kitaplarının süslemesinde, saray süslemelerinde ve genel olarak resimlerde beyaz güvercinle, kumru şeklinde çok kullanıyor Moşiyah. Bütün Musevi kaynaklarına bakın hep beyaz güvercin vardır veyahut aslan. Hepsi Moşiyah’ı temsil eder.
Musevi kaynaklarından bir kişi Moşiyah’ı gerçekten gördüğünde yani Mehdi (as)’ı gördüğünde yapacağı bir dua var. “Rabbimiz Kainatın Kralı bize hayat verip ayakta tuttuğun ve bu özel güne ulaşmamıza izin verdiğin için şükürler olsun. Rabbimiz kainatın Kralı İsrail'i kurtarsın. Şükürler olsun Rabbimiz. Kainatın Kralı Senden korkana onu başladığın için şükürler olsun.” Yani tabii Kainatın Kralı Allah. Ama Mehdi (as)’ı gösterdiği için dua ediyor Museviler.
Buraya bir baş haham gelmişti Boğaz Köprüsü'nden geçerken “görüm aldım” dedi. Tevrat'ta çok var onlara görüm oluşuyor. Ondan sonra bana karşı sevgisi akıl almaz oldu. Tayyip Hocamız’la da gitti görüştü. İsrail’de de gitti anlattı konuştu. Bütün bakış açısı değişmişti. “Boğaz Köprüsü'nden geçerken” diyor “görüm aldım” diyor. Buraya gelen baş haham da görüm almak için sık sık gözünü kapatıyor canlı yayında dikkat ederseniz. Kapatıyor görüm almak için yapıyor.
“Moşiyah ın giysileri ince ketenden, pahalı işlemeli kumaşlardan olacak” diyor Hezikel bölümünde 16/13. Bak 3500 yıllık kitapta. İnce keten, İtalyan keten böyle ince, onlar yapıyor. Pahalı işlemeli ipek kumaştan çok hayret verici değil mi? (Hezikel bölümü 16/13)
Kohenim Elleri adı verilen kutsama işareti var. Kohen hahamlar tarafından uygulanan Nesihat Kapayim adı verilen kutsama merasiminde kutsama yapan Kohen cemaat kalabalığına dönerek kollarını öne doğru uzatıyor ve elleriyle parmaklarına özel bir şekil veriyor. İsrail'de yaşayan Kohenler ve İsrail dışında yaşayan safaradlar bu kutsamayı günlük olarak yapıyorlar. Tevrat'ta bu kutsamanın ilk olarak Hz. Harun tarafından uygulandığı belirtiliyor.
GÖRKEM ERDOĞAN: Resimleri var.
ADNAN OKTAR: Göster. A harfi şeklinde oluyor. Üçgen ve A harfi. O taç da Moşiyah Mehdi’yi işaret ediyor. Bak orada iç içe geçmiş üçgenlerde her açıdan baktığında A harfi oluşuyor. O yuvarlak da her seferinde var onun içine koyuyorlar. O harfi A ve O. Bu Göbeklitepe’deki yazıtlarda da var A ve O harfi. İncil'de var Alfa ve Omega olarak.
Tevrat kaynaklarına göre Moşiyah Mehdi'nin gelişine inanmak Museviliğin on üç iman şartından biridir. Yani Musevi olamıyor eğer Moşiyah’ın gelişine inanmazsa bir insan yani Müslüman olamıyor. Musevi olamıyor mutlaka Moşiyah’ın gelişine inanması lazım. Ayrıca Moşiyah Mehdi'nin gelişini bekleme yükümlülüğü de var o da farz. Ve onun çıkışını şevkle ümit etmek o da farz. Ayrı ayrı farzlar bunlar. Bak gelişini beklemek bir farz, onun çıkışını şevkle ümit etmek o da farz. Gelişine inanmak zaten iman şartı. Moşiyah’ın kuzeyden geleceğine inanıyorlar. Midrash Rabbah’da. “Kuzeyde bulunan Moşiyah Mehdi çıkacak ve güneyde bulunan Süleyman Mabedini inşa edecektir.”
“Moşiyah Davut soyundan gelen Kral Süleyman'dan daha akıllı olacaktır.”
“Moşiyah Mehdi çok doğru olacaktır. Ve Allah'a sarılacaktır. Her hareketini, davranışını görevini tamamlamak niyetiyle gerçekleştirecektir.” Yani mutlaka bunu bitireceğim diyecek inşaAllah. Mesela İslam'ın dünyaya hakimiyeti ise mutlaka onu o şekilde düşünüp gerçekleştiriyor.
PINAR YADA: Göbeklitepe'deki A ve O harflerini gösteren bir video.
ADNAN OKTAR: Bu da mason tapınağı burası. A ve O harflerini görüyorsunuz değil mi? 12 bin 500 yıl önce. Bütün Mason mabetlerinde hepsinde var A ve O harfi.
GÖRKEM ERDOĞAN: Siz bu Göbeklitepe'deki taşların dizilimini de göstermiştiniz.
ADNAN OKTAR: Bu tipik Mason Tapınağı. O mason işareti.
GÖRKEM ERDOĞAN: Bu dizilimde de A ve O harfi var.
ADNAN OKTAR: Evet, burada da A ve O harfi var.
GÖRKEM ERDOĞAN: T sütunlarının da yine.
ADNAN OKTAR: Ama tipik Mason sembolüdür T harfi. Ama hayret o devirde 12 bin 500 yıl önce masonluğun olması. Bir de taşları kilometrelerce uzaktan yüzlerce kilometreden getirmişler. Blok taşlar. Bak o da Hızır (as)'ın kovası evet.
Moşiyah’ın Sevgisi, Mısır'dan Çıkış 15/13, “Öncülük edeceksin sevginle kurtardığın halka. Kutsal konutunun yolunu göstereceksin gücünle onlara. Bense bol sevgin sayesinde kutsal tapınağına gireceğim. Oraya doğru saygıyla eğileceğim.” Moşiyah bunu söylüyor. “Bense bol sevgin sayesinde kutsal tapınağına gireceğim oraya doğru saygıyla eğileceğim.”
Firavun’un Hz. Musa (as)’ya saldırmasının nedeni İsrailoğulları’na liderlik etmesi değil. “Onları götür” diyor “ben ona bir şey demiyorum” diyor. “Ama senin amacın” Kuran'da da geçiyor. “Mısır'a ve bütün dünyaya hakim olmak istiyorsun” diyor. Onu Moşiyah zannediyor. Tevrat'ta geçtiği için okumuş onu. Oradan cinnet geçiriyor. Halbuki Moşiyah değil. Kuran'da çok kapsamlı olarak onun dünya hakimiyeti ve Mısır hakimiyeti peşinde olduğunu sanıyor. Halbuki o sadece “Musevileri bana ver kardeşlerimi ben gideyim buradan” diyor başka bir şey demiyor. “Ama senin amacın o değil” diyor “Sen dünyaya hakim olmak istiyorsun ve Mısır'a hakim olmak istiyorsun. Bütün mülkü ele geçirmek istiyorsun yani sen Moşiyah’lık iddiasındasın” diyor Mehdilik iddiası. Bak 3500 yıl önce de Mehdilik iddiası yüzünden olay çıkıyor. Şu anda da Mehdi (as) çıkacak diye yer yerinden oynuyor. İsa Mesih devrinde de İsa Mesih’i Mehdi zannettikleri için acayip olay çıkarttılar.
Haham Alexandri dedi ki “Haham Yeşua Ben Levi aykırı bir husustan söz etti. Şöyle söylenmektedir “Zamanı gelince.” (Yeşaya 60/22) Fakat aynı zamanda şöyle de söylenmektedir “bunu hızlandıracağım.” (Yeşaya 60/22) Cevabı şudur “Eğer Musevi halkı layık olursa Moşiyah’ın gelişini hızlandıracağım. Eğer layık olmazsa zamanı gelince kurtarıcı gelecektir.” Yani son zamanında gelecektir ki ahir zamanda geldi. Layık olmadıkları için ahir zamanda geldi. (Sanhedrin 98/a)
Evet, dinliyorum.
PINAR YADA: Bingöl'den Zeytin Dalı Harekatı’na katılmak üzere dualarla Afrin'e uğurlanan özel harekat polisleri kente döndü. Özel harekatçılarımızdan biri “İnandığımız davada lam gibi secde edip elif gibi dik durmaya ant içmiş teşkilatın mensupları olarak devletimizin bize vermiş olduğu görevi başarıyla tamamladık. Sağ salim peygamber ocağına döndük” diye konuştu.
ADNAN OKTAR: Hele hele hele kabadayılara bak sen hele namlı kabadayılara. Kabadayının heybetini görüyor musun? Şanlı kabadayıya bak sen maşaAllah.
Hz. Süleyman (as)'a soruyorlar Peygamberimiz (sav)’e sordukları gibi “Moşiyah Mehdi'nin karakteri kime benzer?” diyorlar görüyor musun bak Peygamberimiz (sav)’e sorduklarının aynı sürekli sormuşlar peygamberlere. Hz. Süleyman (as) cevap veriyor diyor ki, “Moşiyah Mehdi benim gibi neşeli ve şakacıdır. Ama karakteri en çok Musa (as)’a benzer.” Ama benim gibi neşeli ve şakacıdır diyor. Ama hayret ya 3500 yıl bu ya mucize değil mi? Onu ta o zamandan bilmeleri.
Museviler Moşiyah’ın bağışlayıcı ve gönül alıcı ruhunun Hz. Yusuf (as) peygambere benzediğini anlatıyorlar. O biliyorsunuz affedici ve çok halim.
Musevi Alim Raşi, Tevrat'ın Mika 5/1 bölümüyle ilgili şu tefsiri yapar “Davutoğlu Moşiyah Mehdi bana senden yükselecek kutsal yazılar şöyle der: Yapıcıların reddettiği taş köşenin baş taşı oldu.” Yani “yapıcılar” bina yapıcılarının reddettiği, masonların reddettiği taş “köşenin baş taşı” yani bütün dünyanın başına geçti diyor. (Mezmurlar 118/22)
“Mehdi'nin ismi daha güneş yaratılmadan önce adı Yinnon daha güneş yok yani güneş yaratılmamış. Bak güneşin yaratılmasından önce Allah adını koymuş Yinnon diye. Sonra güneş yaratılıyor ve dünya yaratılıyor.
Mezmurlar 118/22’den alıntı yaparak Musevi Alim Raşi diyor ki “Moşiyah Hz. Mehdi'nin yapıcıların reddettiği taştan kastedilen Moşiyah Mehdi’dir” diyor. Yani o zaman insanlar, halk onu reddedecek ama asıl köşe taşı yani ana binanın ana taşı yani baş olacak diyor.
Peygamber şöyle açıklamıştır diyor Yoel bölümünde “Moşiyah Mehdi'nin çıkışından sonra bütün insanların üzerine ruhumu dökeceğim” Yani insanlar artık Allah'ın ruhuyla yaratılıyor. Yani ölü yaratmayacağım artık diyor. Bak Mehdi devrinde Allah artık “ölü yaratmayacağım.” Ne yaratacağım diyor? “Benim ruhumu taşıyan canlılar yaratacağım” diyor. O yüzden İslam hakim oluyor. Onlar da zannediyor ki halktan Mehdi (as) sokak sokak geziyor. Öyle değil yani Allah'ın ruhunu taşıyan insanları bak “dökeceğim” diyor Allah. İnsanların üzerinde Allah'ın ruhu geziyor ve bütün insanlara Allah'ın ruhu veriliyor. Ve ölü insan kalmıyor. O yüzden dünya hakimi oluyor İslam.
Tamam, gidiyoruz yarın geliyoruz inşaAllah.
GÖRKEM ERDOĞAN: Yarın görüşmek üzere inşaAllah.