Canlı Sohbetler (17 Nisan 2018; 19:00)

BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Canlı Sohbetler’e başlıyoruz, inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Bir şiir okuyabiliriz Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Abdürrahim Karakoç’tan. “Sen bizim dağları bilmezsin gülüm, hele boz dumanlar çekilsin de gör. Her haftası bayram her günü düğün, hele yaylara çıkılsın da gör.”

ADNAN OKTAR: Çok şahane. O da Mehdiyet’i kastettiğini çok güzel anlatmış.

Evet, dinliyorum.

OKTAR BABUNA: PKK’lı teröristler tarafından Şırnak Bestler, Dereler Kuyu Tepe üs bölgesine düzenlenen saldırıda 3 askerimiz şehit oldu 1 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimiz Piyade Uzman Çavuş Muğdat Çelik, Piyade Er Baki Afşar ve Piyade Onbaşı Mehmet Volkan.

ADNAN OKTAR: Hepsi de aslan gibi hepsine de Allah mübarek etsin şehadetlerini. Deccal bir muhasara halinde. Ahir zamanın en büyük muhasarası var şu an İslam alemine, deccal her koldan saldırıyor. Türkiye’de de işte FETÖ, IŞİD çeşitli isimler altında saldırıyor. Şehitlerimiz hakiki şehit. Fakat deccalla mücadele Mehdiyet’in dışında olmaz. Mehdiyet’ten başka hiçbir şey deccalla baş edemez. Deccal çünkü çok sinsi bir güç. Bakın İslam aleminin büyük bölümünü esir aldı. Mısır’ı esir aldı, Irak’ı aldı, Suriye’yi aldı, Libya’yı aldı, Pakistan’ı mahvetti zaten oraları, Afganistan’ı aldı almadık yer çok az kaldı. Türkiye’yi de şu an sallıyor almaya çalışıyor deccal içeriden ve dışarıdan. Kahramanca, yiğitçe askerlerimiz direniyorlar, şehadetleri gerçek şehadet. Az bir zaman sonra Mehdiyet’in hurucunu göreceğiz ve bunların darmadağın olduğunu göreceğiz. İslam alemi birleşecek deccaliyet yerle bir olacak.

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzü aşkın ülkeden yaklaşık 250 Müslüman dini liderin katıldığı Müslüman Azınlıklar Zirvesi’nde mükemmel bir tebliğ yaptı Adnan Bey, maşaAllah. İslam Birliği’nin Allah’ın emri olduğunu söyledi. Şöyle söylüyor: “Binlerce kilometre ötede olsak da kıblemizin ve kalplerimizin yönü birdir. Pasaportlarımız, ülkelerimiz ayrı olsa da bizler aynı ümmetin mensuplarıyız. Rabbimiz bu hakikati Hucurat Suresi’nde ‘müminler ancak kardeştirler’ diyerek ifade ediyor. Biz hakkın sancağını en yükseğe taşımakla mükellefiz. Kardeşliğimiz ne kadar kavi ise Müslümanlığımız da o kadar muhkemdir. Müslümanlar emrolundukları gibi birlik olurlarsa Allah’ın inayetiyle önlerinde durabilecek hiçbir fani güç yoktur. Mesele bir olmak, beraber olmak kenetlenmektir” dedi.

ADNAN OKTAR: Mübarek, sen ne mübarek insansın peş peşe peş peşe birbirinden güzel sözler. Bak bu da muhteşem oldu. Daha yeni söyledim. “İslam ülkelerini bir araya toplayalım, İttihad-ı İslam’ı anlatalım bir şeyler söyleyelim, İslam Birliği için uyaralım” dedim. Daha yeni bir hafta oluyor, 3-4 gün oluyor. Bak aynısıyla Allah zahir etti. Benim böyle bir toplantıdan haberim bile yoktu. Hatta “biz yapalım” dedim “başka çare kalmadı” dedim. Mükemmel, çok güzel bir çıkış tebrik ediyoruz.

BÜLENT SEZGİN: Adnan Bey, Allah sürekli dualarınıza icabet ediyor, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Allah mübarek etsin. Mehdiyet dört koldan kendini gösteriyor ama Müslümanların uyanışı biraz vakit alacak.

“Türkiye’nin 3 Kasım 2019’u beklemesine gerek yok” diyormuş Sayın Bahçeli öyle mi seçim için?

TARKAN YAVAŞ: Evet.

ADNAN OKTAR: “26 Ağustos’ta yapılsın” diyormuş. Olabilir. Bu Ağustos’u diyor yani?

TARKAN YAVAŞ: Evet.

ADNAN OKTAR: Olabilir. Bir oyun düşündülerse o dönem için oyunu erkenden bozmak için düşünmüş olabilirler. Onun kulağına bilgi gelmiştir o açıdandır olabilir. Tayyip Hocam ne diyor o konuda bilgimiz olursa. Bir oyunu bozmak kastıylaysa olur.

OKTAR BABUNA: Şöyle demiş Sayın Bahçeli: “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’u beklemesi bu şartlarda mümkün değil.” 

ADNAN OKTAR: Güçlü iktidar çıksın diye herhalde.

Evet, dinliyorum.

VTR: Güzellik anlayışınızı tarif eder misiniz?

ADNAN OKTAR: Aman Allah’ım canımın içi sen çok güzelsin. Ama bayağı güzelsin, maşaAllah. Allah seni cennetiyle ödüllendirsin cemalullahla şereflendirsin. Güzelliğin şaşırtıcı, çok şaşırtıcı. Normalin çok üstünde güzelsin. Dindarsın o çok sevinç verici bir şey. Çok yakışmış cilbabın, güzelliğini çok iyi ifade etmiş. Yüzün çok nurlu ayrıca, efendi, güvenilir bir insan olduğunu hemen anlaşılıyor. Çok şaşırdım güzelliğine çok. İhtişamlı bir güzellik maşaAllah. Allah cennette kardeş etsin seni bana inşaAllah. Uzun ömürle yaşatsın seni hep böyle güzel olmanı sağlasın Allah. Seni acılardan, zorluklardan korusun. Benim güzel yüzlümü ben bir daha dinleyeyim.

VTR: Güzellik anlayışınızı tarif eder misiniz?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, güzellik demek zaten sevgi demektir. Sevgi demek de güzellik demektir. Allah her şeyi güzel yaratıyor kainatta. İnsana “ahsen-i takvim” diyor Allah “en mükemmel surette yarattım” diyor. Biçimi en mükemmeldir. Hayvanları insanlara benzettiği için onlar da tatlı şeker oluyorlar. Böcekleri bile insana benzetiyor Allah, o yüzden çok tatlı oluyorlar. Ayak bacak falan gözler, etrafa bakmaları falan. Bitkileri Allah güzel yaratıyor, tabiatı güzel yaratıyor. Ama tek amacı tabii sevgi Allah’ın. Cennet güzeldir ama burayla kıyaslanmaz tabii. Harikulade güzeldir cennet. Mesela benim güzel yüzlümü Allah çok güzel yaratmış, amacı sevgi. Çok şiddetli bir sevgi yaşamamız için Allah yaratıyor, o güzelliği nimet olarak veriyor. Ve onu dindarlıkla da süslüyor. Çok çok fazla gerçek sevgiyi sunmamızı sağlıyor Allah. Çünkü Allah aşkıyla sevdiğimizde sevgi tam gerçek sevgi olmuş oluyor. Kainatın da hiçbir amacı yoktur başka. Şu anki savaşların nedeni bile sevgidir. Hepsinin amacı sevgidir. Mesela bizim burada konuşmamız sevgidir, televizyonların internetin yaratılma amacı sevgidir, mobilyalar, arabalar hepsinin amacı sevgidir. Yollar insanı sevdiğine götürür. Arabalar sevdiğine götürmede vasıtadır araçtır. Her şey sevgi amaçlıdır. Allah’ın tek istediği sevgidir. Ama imana dayalı olursa sevginin bir anlamı olur.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Müslüman Azınlıklar Zirvesi’nde yaptığı konuşmada ahir zamanda olduğumuza işaret eden bir hadisi hatırlattı. Ve modern insanın sorunlarına cevap verebilecek yegane dinin İslam olduğunu söyledi. “Peygamber-i Zişan Efendimiz (sav) bir Hadis-i Şeriflerinde adeta bugünümüzü tasvir edercesine ‘öyle bir zaman gelecek ki dinin gereklerini yerine getirme konusunda sabırlı davranıp Müslümanca yaşayan kimse avucunda ateş tutan kimse gibi olacaktır’ diye buyuruyor. Bugün yüz binlerce Müslüman katlediliyor. Modern insanın buhranlarına cevap verebilecek yegane din olan İslam proje mahsulü teröristler üzerinden yaftalanmaya lekelenmeye çalışılıyor. İşte burada Müslümanlar olarak bize düşen görev bellidir” dedi ve birlik olmanın gerekliliğini hatırlattı. 

ADNAN OKTAR: Yalnız, Tayyip Hocam bu 2019’u bekleme olayı olmaz. Benim kulağıma acayip acayip laflar geliyor. 3 Kasım 2019’u beklemeyelim. Bak ben bunu söyledikten sonra Sayın Bahçeli de o konuyu önemli gördü ki “beklemeyelim” dedi. “Genel seçim 26 Ağustos’ta yapılsın” diyor. Bence de bu doğru olabilir. Güçlü derli-toplu bir iktidarla ortaya çıkalım. Hükümet güçlü bir hükümet olduğunu, güçlü bir parlamento olduğunu bu şekilde gösterebilir. Sayın Bahçeli’nin sözü doğru. 26 Ağustos uygun bence de. Yine Tayyip Hocam kendisi daha iyi bilir ama seçimi erkene alalım. Bak çok manidar, ben onu bir hafta önce söyledim. “Bir risk var kulağıma kötü sözler geliyor” dedim. “Tedbir alınsın” dedim. Sayın Bahçeli bak diyor ki “Türkiye’nin 3 Kasım 2019’u beklemesi bu şartlarda mümkün değil.” Demek ki bir şey duymuş. Öyle yapalım, Tayyip Hocam da uygun görürse, 26 Ağustos da uygun erkence yapılsın. Güçlü bir parlamento, güçlü bir iktidar, güçlü bir liderle çıkalım ve bu FETÖ olayının üstüne de daha da güçlü gidilsin. PKK da çok azıttı bunlara daha güçlü bir karşı atak yapılsın. Halkın istihbaratı konusuna da girelim. Halk da polise yardımcı olsun. Bu çakallar oralarda dağda taşta geziyor. Kimsenin farklına varmaması çok anormal bir durum. Ben mesela burada PKK’lı görsem gereğini yaparım yani yaparız. Bana ne falan demem. Orada da yani görenin bana ne demesi olmaz. Gereğini yapmak lazım.

Evet, dinliyorum.

GÜLAN BATURALP: Sayın Bahçeli açıklamasında şöyle demiş: “Artık ülkemizin 16 Nisan halk oylamasıyla onaylanan cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine herhangi bir tavsama gecikme olmaksızın geçmesi milli beka ve tarihi emanetler açısından acil hal almıştır. Önümüzde ülkemiz ve milletimiz aleyhine olabilecek bir siyasi gündem ve seçim süreçleri vardır. Bunu telafi etmek lazım gelen önlemleri sorumluluk ve şuurla almak siyaset kurumunun ana görevi olmalıdır. 26 Ağustos 2018 Pazar günü yani Malazgirt Zaferi’yle Büyük Taarruz’umuzun yıl dönümlerinde Türk milleti yeni bir zafer ruhuyla sandığa gidip hem cumhurbaşkanı hem milletvekili genel seçiminde Türk ve Türkiye düşmanlarına gereken dersi vermesi en makul, en akılcı, en demokratik yoldur” demiş.

ADNAN OKTAR: Doğru söylüyor yapalım. Tayyip Hocam gerçi onun prensibine uygun değil ama burada şimdi durum nezaketini koruduğu için, nazikliğini koruduğu için orada o prensibi bir kereliğine bozalım. Oyunlarını da tepelerine geçirelim. Evet, çünkü o biraz risk taşıyor gibi görülüyor. Bu uygun. Tayyip Hocam da bir an önce kanaatini bildirsin hemen seçim atmosferi oluşturulsun.

GÖRKEM ERDOĞAN: Sayın Bekir Bozdağ, Sayın Bahçeli’nin teklifine şöyle bir açıklama getirmiş: “Bahçeli’nin teklifi yetkili organlarca değerlendirilir” demiş Sayın Bozdağ. “Bahçeli’nin önerisine şaşırdınız mı?” Sorusunaysa “ben de şimdi duydum, yeni duydum. Perde arkası bir bilgim yok. Ben de sizinle birlikte öğrendim” diyerek yanıt vermiş.

ADNAN OKTAR: Yok yok, Sayın Bahçeli’nin bir bildiği var, biz ona söyledik işte adamların niyeti bozuk. Böyle kötü şeyler düşündüklerini söyledim. İyi olur, bekletmeye gerek yok.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsan cenneti hissedebilir mi?

ADNAN OKTAR: Sen bayağı güzel yüzlü bir kızsın kendine has bir güzelliğin var. Ama bayağı güzelsin makyajsız olmana rağmen çok etkileyici bir güzelliğin var. Allah sana uzun ömür versin, seni cennetiyle şereflendirsin, cennette de seni bana dost, arkadaş etsin. İnsan cenneti hissedebilir mi? Keskin bir uyanma şeklinde, rüya olduğundan çok çok emin olacak insanlar. Zaten görülüyor da net emin olacak hatta bir silkelenme şeklinde hayret şeklinde o kadar. Ve oradaki boyuttaki fizik kanunlarını, kimya kanunlarını, dünya kanunlarını çok makul görecek. Asıl kanunlar onlardır zaten cennetteki kanunlardır. Buradaki harikaları da orada anlamış olacaklar. Burada her şeyin harika olduğunu orada anlamış olacaklar. Cennet dünyadan daha geniş bir yer, dünya gibi yuvarlak değildir elips geniş yapıdadır. Yani nasıl söyleyeyim hafif konik geniş yapıda bir yer.

Evet, dinliyorum.

VTR: Ne zaman tatil yapmayı planlıyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, sakal olmuş da şapka benim kriterlerime uygun değil. Ama şapka olmuş tip de iyi Osmanlı delikanlısın. Tatil yapmak demek yani her türlü faaliyeti durdurmak, İslam’a hizmeti durdurmak, hiçbir faydalı iş yapmayıp bacaklarını uzatıp bir şezlongda denize boş boş bakmak gibi algılanıyorsa ben buna yanaşmam. Ama yazın işte bir tekne turu olayları var bende meşhur. Efendim şöyle bir başlayıp ta Karadeniz’e kadar gidip Karadeniz’den bir geri gelerek falan deniz kenarından, ortadan gitmeyi ben sevmem. Kenardan sahilden ne olur ne olmaz sağlamcıyım ben. Ha teknenin içinde de tabii bir güzellik olması lazım. Her şeyin güzel olması lazım. Ve küçük tekneden de hiç hoşlanmam ayrıca. Hiç binmeyeyim daha iyi küçük tekneye. Büyük olacak tekne. Müzik de olması lazım, sürat yapacaksın o kadar.

Dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Cumhurbaşkanı Erdoğan Müslüman dini liderlere mezhep ayrılıklarının haram olduğunu ve Müslümanların arasını bulmanın da farz olduğunu hatırlattı. “Öldüren Allahu Ekber diyor, ölen o da Allahu Ekber diyor bu nasıl bir şeydir? Peygamberimiz (sav)’in vefatından sonra İslam ümmeti arasında farklı tartışmalar yaşadı. Sıffin Savaşı ve Cemel Vakası bunun neticesidir. Kardeşin kardeşe kılıç çektiği dönemlerdir. Geçmişte nasıl mızrakların ucuna Kuran-ı Kerim sayfalarını yerleştirerek bizim önderimiz durumunda olanlar öldüler ve öldürdülerse şimdi tekrar oralara döndük. Bunu düzeltmemiz lazım. Hucurat Suresi’nin devamında Yüce Mevla “öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin” emr-i İlahi’siyle işte bugün bize yapmamız gerekeni emrediyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Güzel. Bak mesela bunu da bir hafta önce, on gün önce söyledim. “İslam Birliği ile ilgili bir toplantı yapalım” dedim. Ve “Tayyip Hocam da İslam Birliği’ni savunsun başka çare çözüm yok” dedim. “Tek kurtuluş yolu bu” dedim. Bak hemen akabinde bu da oldu. Ne söylersek oluyor elhamdülillah. Kendimiz evdeyiz fikrimiz iktidarda. Kendimiz evdeyiz fikrimiz iktidarda, maşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Aşk her şeyi affeder mi?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm, bir kere senin güzelliğini önce anlatmamız lazım. Çok güzel kızsın sen. Elin yüzün çok düzgün. Alın, burun, dudaklar, dişler çok çok güzel kızsın. Gözlüğün muhteşem olmuş. Saçın da çok kaliteli bayağı güzel. Sevgi dolu olduğun belli. Allah seni sevgi içinde yaşatsın, cennette de seni bana arkadaş, dost etsin. Güzel yüzlüm, gerçekten candan seviyorsa insan affedilmeyecek hiçbir şey yoktur. Yani sevgide insanın gözü döner ölümü bile göze alır öyle bir konu olmaz. Her şey kabul edilir. Af ne kelime zaten anında halledilir. Yani maddi manevi hiçbir şey engel olamaz tutkuya, sevgiye ne gerekiyorsa yapılır yeter ki sevginin yolu açılsın, önü açılsın. Sevgiyi kapatan hiçbir şeyi insan kabul etmez. Küskünlükle neden kapatılsın? Sevgi muhteşem sonsuz bir zevk. Affetmemek acı ve ızdırap veren bir bela. Neden bu tercih edilsin? Derhal affedip hemen sevgiyi yaşamak esastır. Dolayısıyla gerçek tutkuda, aşkta affetmemek diye bir konu asla olmaz.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Devlet Bahçeli’nin erken seçim çağrısı sonrası Ankara’daki hareketliliğin sürdüğüne dair haberler geldi Adnan Bey. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve parti kurmayları ile bir araya geldi. “MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin erken seçim çıkışının ardından Ankara’da sıcak gelişmeler yaşanıyor” diyor. İkili bir zirve yapıldı Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve Sayın Bahçeli arasında ve bu zirve yaklaşık 20 dakika sürmüş.

ADNAN OKTAR: Yok yok doğru o. Yani öbür türlü riskli olur o. Sayın Bahçeli’nin dediği doğru. Aldığımız bilgiler o yönde görülüyor. Bir hazırlık var çünkü adamların niyeti bozuk. Bu onları dümdüz eder. Yani muazzam güçlü bir iktidarla yeniden soluklanmış olarak devam. Çünkü o biraz zorlama olacak. 2019 Kasım’ı çok uzun bir vakit. Onda tereddüt edecek bir şey yok hayırlı olur inşaAllah. Yapalım, o şekilde olsun, inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sağlıklı ve mutlu olmak için ne tavsiye edersiniz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, sağlıklı ve mutlu olmak için şimdi madde diye bir şey yok her şey gölge varlıktır. Gölge varlık olunca mecburen her şey Allah’la bağlantılı olarak hallolur. Yani maddeyle hallolacak bir şey yok Allah öyle bir sistem yaratmamış. Ki öyle bile olsa yine Allah’ın yardımı gerekir. Önce tabii Allah’la çok güçlü bir bağ kurulması lazım. Mesela masonlar üst derecelerde Allah’ı çok iyi bilirler, çok iyi farkına varırlar. Hahamların yüksek dereceli olanları da Allah’ın varlığını çok iyi bilirler. Hristiyanlarda da özellikle Protestanların içerisinde ve bazı Evanjelikler de Allah’la yakınlık yüksek derecededir. Dikkat ettiğimizde dünyayı yönetenlerin de onlar olduğunu görüyoruz yani Allah’ı en çok sevenlerin dünyayı yönettiğini görüyoruz. Allah’a derin sevgi bir kere hayatı normal hale getirir. Hz. Musa (as)’ın 120 yaşına kadar yaşamasının nedeni Allah’a sevgisidir. Yoksa öyle bir ortamda 120 gün bile yaşanmaz. Yani facia bir ortam. Kardeşi Hz. Harun (as) da öyle o da yaklaşık 123 yıl yaşadı, tabii çok uzun yaşattı Allah. Hz. İsrail (as) da öyle o da çok uzun ömürlü oldu. İmanladır yani çok büyük bir hata olur eğer ilaca, yiyeceğe esas gözüyle bakılırsa çok sıkıntılı olaylar olur. Yani ters etki yapar. Çünkü putlaştırma mevzubahis oluyor, olmaz. Ama sebebe sarılmak açısından, Allah’ı seviyorsa bir insan, Kuran’a bağlıysa uykusuna dikkat ederse, normal protein alırsa, normal mineral alırsa normal yaşar. Ama her gün vücutta yüzlerce kere kanser saldırısı oluyor vücuda yani kanser hücreleri atağa geçiyor. Vücudu öldürmek üzere atağa geçiyor. Vücut da haber alıp kanser hücresini her seferinde vuruyor, haber alıp vuruyor. Eğer vuramazsa veyahut vurmazsa vücut kanser hücresini derhal o bulunduğu noktada kısa sürede gelişir kanser hücresi ve biliyorsunuz öldürür. Çok acımasızdır kanser hücresi. Dolayısıyla Allah her hücreye de hükmettiği için Allah’la bağlantının dışında bir tavır son derece hatalı olur.

Hz. Yakup (as) 149 sene yaşadı. Çöl gibi bir yerde çadırı vardı, hayvanları falan var yaşlı bir insandı 149 sene yaşadı. Hz. Davut (as) 70 sene yaşıyor. Kısa onun ömrü.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: Adnan Bey, yabancı basında çıkan makaleleriniz hakkında bilgi vermek istiyorum. Uluslararası basında yakından takip edilen ve geniş bir okuyucu kitlesine sahip Rusya’nın en köklü internet gazetelerinden Pravda’da “Günden güne güçlenen Türkiye- Rusya kadim dostluğu” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda, Sayın Erdoğan ve Sayın Putin’in güçlü liderlikleri ve aralarındaki sağlam dostluk sayesinde derin odakların bu kez bu liderleri devirmeyi başaramadıklarını anlatıyorsunuz. İki ülkenin büyük bir ivmeyle tırmanan dostluk ve işbirliğinde gelinen son noktanın yaklaşık iki asırdır bölgenin gizli eli İngiliz derin devleti öncülüğünde sürdürülen sinsi provokasyon ve düşmanlaştırma politikalarının iflas ettiğinin bir ilanı olduğunu belirtiyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Pravda evet, Rusya’nın en büyük gazetesi ve en çok okunan yazı da benim yazım oluyor.

GÖRKEM ERDOĞAN: Malezya’nın en köklü İngilizce gazetelerinin başında gelen New Straits Times Gazetesi’nde “Tarihin en büyük insanlık ve savaş suçlarından Irak işgali” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda bölünmeyi, ihtilafı düşmanlığı teşvik eden bağnazlık yerine sevgi, merhamet, kardeşlik, demokrasi, ifade özgürlüğü, birlik ve beraberliği öğütleyen Kuran’a dönülmesinin İslam dünyasının en acil ve hayati ihtiyacı olduğunu anlatıyorsunuz. Kuran’ın emrettiği bu birlik ve beraberlikle en çaresiz görünen İslam ülkelerinin dahi en ileri refah, zenginlik, huzur, güvenlik ve mutluluk düzeyine erişebileceğini belirtiyorsunuz.

PINAR YADA: Malezya’nın ulusal haber ajansı Bernama’nın İngilizce yayınında “Ekonomide görünmez el yoktur” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda, dünyadaki en temel sorunlardan biri olan fakirliğin altında yatan temel faktörün gelir eşitsizliği olduğuna dikkat çekiyorsunuz. Ve bunun çözümü için Türkiye önderliğinde birkaç ülkenin bir girişim başlatması gerektiğini, böylelikle üretim seviyesini artırabileceğini ve paranın belli insanların elinden kalmaktan çıkacağını ifade ediyorsunuz.

GÖRKEM ERDOĞAN: Bu yazınız aynı zamanda 1961 yılında Tayland’da kurulan 35 farklı ülkeden 44 haber ajansını bir araya getiren şu an Bakü’den faaliyetlerini yürüten Asya Pasifik Haber Ajansları Organizasyonu OANA’da da yayınlandı.

ADNAN OKTAR: Çok güzel.

GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey, Cumhurbaşkanı Erdoğan Dini Liderler Zirvesi’nde İslamiyet’te kavmiyetçiliğin olmadığını söyledi. “Milletini, milliyetini bilmekle kavmiyetçilik yapmak arasında ince ama derin bir ayrım vardır. Her kim etnik aidiyetini dini kimliğinin önüne koyuyorsa o asabiyeti cahiliye yani kavmiyetçilik hastalığına yakalanmış kişi demektir. Kuran-ı Kerim’de Rabbimiz insanları farklı kavimlere ve kabilelere ayırmasının sebebi birbirleriyle tanışmalarıdır. Bu hakikati Peygamber Efendimiz (sav) Veda Hutbesi’nde ‘ne Arabın Arap olmayana ne de Arap olmayanın Arap olana üstünlüğü vardır. Üstünlük ancak takva iledir’ diye bildirmiştir” dedi.

ADNAN OKTAR: Çok güzel konuşmuş ama daha hırslı söylesin Tayyip Hoca. Direkt “İslam Birliği’ni istiyoruz” desin. Arap ülkelerine de yazı göndersin resmi yazı. “Bak bizi mahvedecekler birleşelim, sevgi dostluk bazında birleşelim. Birleşip milletin kafasını koparalım anlamında demiyorum” desin. “Birleşip dünyayı sevgi içerisinde, barış içerisinde yaşanır hale getirelim” desin. İslam Birliği deyince yanlış anlaşılıyor, hani “birleşeceğiz sizin iflahınızı keseceğiz, kafanızı gözünüzü yaracağız.” Öyle değil, “Birleşeceğiz, kardeşliği, sevgiyi, barışı getireceğiz.” Bu anlamda. Bir mektup yazsın Tayyip Hocam hepsine. Alenen net ifade kullansın. “Bak İslam Birliği olmazsa mahvolacağız” diye. “Silahlar kalksın, barış gelsin, dünyadaki kargaşa dursun, bütün savaşlar dursun, İslam alemi de buna öncü olsun hemen birleşelim kardeş olarak.” Yani itiraz edecekleri gibi bir nokta yok, gayet net güzel olur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Kendini ağırdan alan insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, tam Osmanlı delikanlısın sen aslansın sen. Sen mütevazi ve sıcak kanlı iyi niyetli birisi olduğun hemen anlaşılıyor. Sakal da haşmetli olmuş çok iyi olmuş. İnşaAllah cennet dostu, cennet arkadaşı oluruz. Kendini ağırdan alan insanlar, tabii akıllı bir insanın yapacağı bir şey değil. O çok küçük düşürücü aşağılayıcı bir şey. Aklı zayıf insanlar yapar, onu çok iyi bir keşif gibi görüyor. Ağırdan alarak muazzam bir netice elde edeceğini düşünüyor. Halbuki ağırdan aldığında karşıdaki şahıs onun anormal olduğunu anlamış oluyor başta. Akli dengesinin yerinde olmadığı bir kere anlaşılmış oluyor. Adam onu bir kenara yazar. Bir kere bu normal değil diyecek. Ee sen ağırdan alıyorsun seni ne kaale alır? Ağırdan almak sana ne kazandırır? Ne itibar kazandırır ne saygı kazandırır sadece anormal olduğuna dair kanaat getirttirir o kadar. Dolayısıyla dengeli, makul, sevgi dolu bir insanın yapacağı bir şey değildir bu. Aklı zayıf, ne yapacağını bilmeyen, kendince o çürük aklınca taktik yaptığını zanneden zavallılara ait bir metottur. Dolayısıyla hiç kafanı takma.

Evet dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslüman Dini Liderler Zirvesi’nde bir telefon konuşmasında, Macron’a verdiği ayarın detayları ile ilgili bir açıklama yaptı. “Ahlaksızlığın daniskası onlarda, katliamların daniskasını onlar yaptılar. Utanmadan, sıkılmadan buradan kalkıp fatura kesiyorlar. Durun bakalım ya. Geçen bir tanesine söyledim telefonda. Siz dedim, Cezayir’de 5 milyon insanı katletmediniz mi? Önce bunun hesabını verin. Şimdi kalkıyorsunuz bana Suriye ile ilgili akıl veriyorsun dedim. Sadece orada mı? Libya’da yaptınız. Ruanda’da yaptınız. Buradaki insanları katlettiniz. Bunun hesabını verdiniz mi? Hayır vermediler ve vermeyecekler de. “Dedi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocamı onlar tanımamışlar. Daha yeni tanıyorlar. Çok iyi konuşmuş.

GÜLEN BATURLAP: Makalelerle ilgili bilgi vermek istiyoruz Adnan Bey.

GÖRKEM ERDOĞAN: Amerika’dan yayın yapan düşünce kuruluş Gidss’te, “Dün ve Bugün Kadınların Sosyal Statüsü” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda Suudi Arabistan ve İran’da kadın haklarında yaşanan olumlu yöndeki gelişmelere yer veriyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Prens’e helal olsun. Yakışıklı delikanlı ve çok akıllı. Ataklar muhteşem. Senfoni ekstrası getiriyor falan. İnanılır gibi değil. Suudi Arabistan’a. Sinema. Erkek, kadın rahatça gidebileceği gibi sinema, müzik, eğlence, pop konseri inanılır gibi değil. Tekrar tekrar tebrik ediyorum ve dindar. Koyu Katolik dindar. Ve bu özgürlükler var. İşte din bu. Hem özgürlük, hem koyu dindarlık.

GÖRKEM ERDOĞAN: Hepsine siz vesile oldunuz. MaşaAllah.

ADNAN OKTAR: Binlerce kitabım onlarda. Prenslere özellikle çok fazla kitap gönderdim.

EBRU ALTAN: Tam tarif ettiğiniz hayat modeli.

ADNAN OKTAR: Tabii.

GÖRKEM ERDOĞAN: Gazze’den yayın yapan Filistinli günlük haber sitesi Mashriq News’te, “Küresel Sömürü Düzeninin Yeni Nesil Kitle İmha Silahı: Kimlik Politikaları” başlıklı makaleniz yayınlandı. Yazınızda bölücü, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı kimlik politikalarının yerini artık en üst yani insan kimliğini esas alan birleştirici ve bütünleştirici politikaların alması gerektiğini anlatıyorsunuz.

ADNAN OKTAR: Çok güzel bu yazı da. Milyonlarca kişiye böylece hitap etmiş oluyoruz. Suudi Arabistan’a yönelik çalışmalarımız 10 yıldan beri devam ediyordu. Netice maşaAllah mükemmel . Ne desek hükümet aynısını uyguluyor. İslam Birliği ile ilgili açıklama yap Tayyip Hocam’a elhamdülillah on gün önce söyledim. Şu an yaptı. Ne diyorsak o.

YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Suudi Arabistan’da Prens sizin ifadelerinizle açıklamıştı kadınların özgür olmasını istediğini. “Kadınlar ne giyeceklerine kendileri karar verirler” dedi.

ADNAN OKTAR: Aynı. Benim kitaptaki yazılanların aynı verdiği örnekler de. Peygamber (sav)’den verdiği örnekler de aynısı.

VTR: Sizce gerçek bir sanatçı nasıl olmalı?

ADNAN OKTAR: Benim güzel yüzlüm şahane bir kız. Yüzün çok güzel canımın içi bayağı düzgün çok çok güzelsin. Takın da çok güzel olmuş küpelerin. Alnın çok güzel. Saçların, burnun, yüzün genel çok çok güzel kızsın. Kıyafetin de yakışmış. Ses tonun güzel. Ama gözlük süper olmuş. Olay tam, bütünleştirmiş. Allah, seni cennet arkadaşı yapsın, cennet dostu yapsın inşaAllah. Allah’tan umuyorum. Ben güzel yüzlümü bir daha dinleyeyim.

VTR: Sizce gerçek bir sanatçı nasıl olmalı?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir kere samimi olması lazım. Allah’a kendini bırakması lazım ki, Allah ona ilham etsin sanatı. Yoksa yapamaz bir şey. Mesela sanatçı bir beste yaptığında onu Allah yapar. Mesela söz, güfte bunların hepsini Allah hazırlar. O kalbini Allah’a teslim etmekle mükelleftir. Mesela “Edison, şunu keşfetti, bunu keşfetti” diyor. Ne keşfediyor? Allah, hazırlamış önceden. Onu vesile eder o kadar. Yoksa kimse bir şeyi havadan bulmaz. Tabii ki sanatçının aynı zamanda kibar, saygılı, sevecen, merhametli, herkesi kucaklayan olması lazım. Ayrım yapan bir insan olmaması gerekiyor. Ama sanatçının da çok sevilmesi lazım. Herkesin desteklemesi lazım. Türkiye’de ben bunun gücünü zayıf buluyorum. Sanatçı her yerde kucaklanmalı. Her yerde saygı duyulması lazım. Mesela lokantaya geldi para alınmaz sanatçıdan. Değil mi? Şeref vermiş. Ne alaka? Hastanede ne kadar ayıp. Muhasebe, “Efendim estağfirullah” dersin. “Olur mu siz buraya şeref verdiniz. Bereket getirdiniz” diyeceksin. Sakın ha hiçbir sanatçıdan para alınmaz.

Evet dinliyorum.

VTR: Münafıkları ilk nasıl tanırsınız?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım tabii onlar yavaş yavaş kendilerini belli ederler. Ama en belirgin özellik enaniyettir yani büyüklük hissidir. Oradan ilk alameti verir. Sonra Müslümanlara karşı öfkesi dikkat çekmeye başlar. Müslümanlara karşı ayrı ayrı, fert fert öfkeli olur. Halbuki onun öfkesi asıl Allah’adır, peygamber (sav)’edir. Fakat müminlere de o tezahür etmiş olur. Sevgisizliğinden anlarız. Egoist ve bencil olması, kendini yüceltmesi büyüklenmesinden anlarız. Oradan daha da açık görebiliriz. Tabii münafık az. Fakat şeytanın desteğini aldığı için müminlere faydası yüksek bir güçtür. Bak zarar beklenir değil mi münafıktan? Münafık, mümine en faydalı olan varlıktır. Allah öyle yaratmıştır. Dikkatlice bakın münafık devreye girdiğinde müminlerin sayısı artar. Müminlerin şevki artar. Telif gücü artar. Mesela, bir kitap yapıyorsa beş kitap yazar. Kitapları daha güzel, daha kaliteli olur. Dinçlik verir münafık müminlere. Onlarda çöküntü ve bitkinlik, bereketsizlik, hastalığa, azaba neden olurken, müminlerde dinçlik, aktivite, güç ve iktidara sebep olur. Allah’ın hikmeti. Allah diyor ya, her şeyde bir hayır vardır. İşte bu, bu tarzda oluyor. Normalde münafık zarar veren bir mahluk olması lazım. Müslümanlara akıl almaz fayda verir. Her hareketi mümin için hayır olur. Ama her hareketi onlar için şer olur. Bir kere münafık ilk geldiğinde haşa huzurdan eşek gibi hizmet eder. Malıyla, canıyla falan hizmet eder. Bir kere oradan Müslüman’ın bir kazancı olur. Seneleri fark edemez münafık. Allah, aklını kapatır. Mesela, 20 yıl hizmet eder. Fark edemez. Mesela o, münafığın akılsızlığının ve aczinin bir Allah tarafından ona gösterilmesidir. Allah, ne kadar ahmak olduğunu ona gösterir. Aczini ona gösterir. Çünkü aklı olmuş olsa 20 yıl niye beklesin? Çünkü kendini çok uyanık gösteriyor ya münafık. Çok zeki, her şeyi fark eden, en ince detayı gören. Peki niye 20 yıl keriz gibi yaşadın? Niye enayilik yaptın? Niye ahmakça eşek gibi hizmet ettin? Değil mi? Bir de malınla, mülkünle, varlığınla, bütün gücünle.

AYLİN KOCAMAN: Bütün gençliğini veriyor.  

ADNAN OKTAR: Bütün gençliğini veriyorsun. Köpek altı temizliyorsun. Davarları temizliyorsun. Sığır demek ki çok akılsızsın. Onun için zeka gösterilerinde bulunmayacaksın. Zavallılığını göreceksin. Ondan sonra atağa geçtiğinde müminlerde de muazzam canlılığa sebep olur münafık. Önce malıyla, mülküyle, hizmetiyle; gidince de verdiği olumlu atak hissiyle müminlerde muazzam gelişmeye sebep olur. Mesela, 10 ise sayı 30 olur. Mesela, mal 30 ise 90 olur. Hani derler ya, kötü komşu insanı mal sahibi yapar derler. İşte oradan kaynaklanıyor. Münafık mümini mal sahibi yapar. Özelliği odur yani inşaAllah.

Evet.

PINAR YADA:  Celal Şengör Hürriyet’teki yazısında: Darwin’in hayatı boyunca yeni türlerin neyi ortaya çıkardığını bulamadığını yani bir türdeki değişikliklerin sonraki nesillere nasıl geçebildiğini bir türlü anlayamadığını yazdı. “Bu konu Darwin’den sonra Mendel’in genetik kuralları ve Devries’in araştırmaları sonucunda ortaya çıktı. Canlılardaki değişikliklerin temel yapı taşlarındaki tesadüfi bozulmalarla yani mutasyonlarla ortaya çıktığı ispat edildi. DNA ve RNA’da radyasyon gibi etkilerle oluşan değişiklikler yani mutasyonlar bu değişiklikleri gelecek nesillere taşımıştır” dedi.

ADNAN OKTAR: Bak şimdi böyle bir şey varsa fosil olarak bir tane yahut iki tane kanıt olur değil mi? Dürüst olacaksın bize. Bak bizim zekamızla alay eder gibi hareket edersen ayıp olur, koskoca adamsın dedemiz yaşında adamsın. Yapacağın ne? Çocuklar dersin alın size fosil. Biz sana yedi yüz milyon yaratılışı ispat eden fosil veriyoruz. Sen bize bak senin iddianı ispat eden bir tane fosil getirmiyorsun. Böyle bir iddiada tek bir tane de olsun delil olması gerekmez mi? Bir tane delil vermiyorsun, yok Mendel, yok mandal bilmem ne falan bırak şimdi, bunların hepsi modası geçmiş izahlar. Delille konuşacaksın bize, bilimsel delil. Paleontolojik delil getiremediğin müddetçe konu bitti. Bir protein bile tesadüfen meydana gelemiyor. Sen kendin de kabul ediyorsun, bilimsel olarak mümkün değil. Oradan konu kilitlendiğine göre daha geriye ne kalıyor? Proteini bir yaratan olması gerektiğine göre hepsini bir yaratan gerekiyor değil mi daha olay en başında bitiyor. İddian için, kendi iddian için sen dürüstçe hareket etsen ne olur? ‘Ya’ dersin ‘arkadaş trilyon hesabıyla fosil var, doğru. Bak size ben bir tanesini getirdim’ tak masanın üstüne korsun. Yapamıyorsun çünkü bak Darwin diyor ki: “Ara fosil hiçbir yerde bulamıyoruz” diyor. “Bütün katmanları aradık bulamadık. Yine bulamaksak bu teori bitmiştir” diyor. Bütün bilim adamları diyorlar ki: “Her katmanı aradık ara fosil yok.” Ne demek? Evrim teorisi yok.

GÖRKEM ERDOĞAN: Celal Şengör’ün ara form çizdiği bir video var. 

ADNAN OKTAR: Çizmeye değil mi vakit ayıracağına alıp şu fosili getirsene be mübarek. Bir tane ara fosil getireceksin. Yok, “Türk gençliği zekidir” diyor Atatürk. Yedi yüz milyon fosil yaratılışı ispat ediyor bak yedi yüz milyon. Bir tanesi evrimi ispat eden fosil yok, bir tane. Getir bak bütün Türk milletinin önünde söz veriyorum ve yemin ediyorum tiko para sana on trilyon vereceğim. Tiko demek senet, çek falan olmayan para demektir yani blok. Tiko para da ben bir matbaaya gitmiştim konuşuyordum orada “ya Hocam” dedi “kitapları ben basayım” dedi. “Ben o öbür matbaalar gibi çekle, senetle çalışmam” dedi “bende tiko para” dedi. İlk defa o zaman öğrenmiştim tiko paranın ne olduğunu. Tiko para demek yani normal banknot tarzı parayı masanın üstüne koyuyor, bu.

GÖRKEM ERDOĞAN: Celal Şengör yazısının devamında bir de Darwin’in çalışma odasının resmini paylaştı. Aynı odada bizim arkadaşlarımızın da evrimi çürüttüğünüz, fosiller evrimi yalanlıyor kitabınızla çektirdiği fotoğraflar var.

ADNAN OKTAR: İşte Darwin dede bu vaziyette şu an.

Evet, dinliyorum. 

VTR: Kızlara küfür eden erkekler hakkında ne düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Kızlara küfür eden erkekler hakkında ne düşünüyorum? Yakışıklım bir kere öyle birisi varsa o genç kız o anda oradan ayrılması lazım. Ve hiçbir şekilde de o adamla görüşmemesi lazım. Yoluna dahi çıkmaması gerekiyor, bu çözüm net. Gidip görüşüyorsa facia. Değil mi? Demek ki değerini bilmiyor demektir, kıymetini bilmiyor demektir. Saygı duymayı bilmiyor demektir ve kadına küfür zaten berbat. Erkeğe de küfür edilmez, kadına da küfür edilmez. Ama sevgi anlayışı mahvolmuş anlamına geliyor sıradan, basit damgalı adam anlamına gelir. Ondan yapılacak en güzel uygulama görüşmeme bu kadar, kökten çözüm.

Evet, dinliyorum.

VTR: Şehirleri, cadde ve sokakları nasıl güzelleştirebiliriz?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım o genel kültürün, genel estetik anlayışının bir devrim şeklinde halka verilmesiyle olur. Mesela bu İtalya’da falan öyledir, bir devrim vardır yani gizli bir devrim yapılmıştır halk bunu anlamışlar. İspanya’da, Hollanda, Danimarka, Norveç, İsveç’te hepsinde var bu. Bir beyin devrimi, bir ruh devrimi yapılmış. Ortadoğu’da böyle bir devrim yok yani güzel bir hayat, güzel evler bir felaket olarak anılıyor. Yani bir hırka olsun işte kırk lokma olsun sürünme hayatı makbul görülüyor. Berbat bir evde oturacaksın, yerde yatıp uyuyacak. Mesela bir deri parçası olacak onun üstünde uzanıp yatacak. Peygamber (sav)’i bile öyle görmek istiyorlar. O kafada adam niye evini güzelleştirsin, niye bahçesini güzelleştirsin? Güzelleştirmeyi bir felaket olarak görüyorlar. Ortadoğu’nun genel kafası budur. Mehdiyet ruhuyla bunun kökten düzeltilmesi gerekiyor. Bir sanat, estetik, güzellik devrimi yapılması gerekiyor çok köklü.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Geleneksel İtalyan evlerinden örnekler görebiliriz.

ADNAN OKTAR: Mesela bu insanlarda öyle bir yasak yok. Güzel olması onlar için bir güzellik ama bir gelenekçi için böyle güzel bir evde oturmak facia. Dünyaya meyletmek, sapıtmak anlamına geliyor. Sürünürse o çok makbul görüyor. Ev berbat olacak, yerlerde oturacaklar böyle yedikleri, içtikleri her şey berbat olacak. Tabii bir kısmı için bunu diyebiliriz.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Macron, Suriye operasyonu ile Rusya ve Türkiye’nin arasını açmayı başardıklarını çünkü iki ülkenin operasyonu farklı değerlendirdiğine dair bir açıklama yapmıştı. Rusya’dan bu konuya bir cevap geldi. Kremlin Sözcüsü Peskov Suriye’ye yönelik saldırının “Rusya ve Türkiye’nin arasını açmadığını söyledi. Moskova ve Ankara’nın görüşlerinin bir dizi konuda birbirinden farklılık gösterdiği kimse için sır değil. Fakat bu durum görüş alışverişi yapmaya ya da görüşlerimizdeki bu farklılıkları tartışmaya devam etmemizi engellemiyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.    

PINAR YADA: Afrin’deki askerlerimizin çocuklara olan sevgisi ve merhametine dair resimlerimiz var.

ADNAN OKTAR: Türk askeri aslandır. Suriye hükümeti utanmadan diyor ki: “Hemen siz terk edin biz gelelim.” Daha önce geldiniz batırdınız bu kadar akılsızlık olur mu? Yoluna yürümekten acizsin, daha kendini koruyamıyorsun, Türkiye oradaki insanları gayet güzel korurken, “siz çıkın da” diyor “biz gelelim” diyor. Yeniden belanın içine düşürmek istiyor adamları.

VTR: Fakire gösteriş için yapılan yardım sevap alır mı?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım yapsınlar da gösteriş için yapsınlar yeter ki yapsınlar. Hiç öyle bir şeye girmeyelim. Mesela adam kamyonla getiriyor mahalleye işte hacı bilmem ne efendi mal dağıtacak diyor yapsın, tek dağıtsın da fakire fukaraya. Allah Katında tabii sevabı ayrı o düşebilir oradaki niyete göre Allah sevabı verir o Allah’la onun arasında. Ama o tip şeyleri teşvik etmek dışında bir yolumuz olmaması lazım.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Trump ilk iktidara geldiğinde Rusya ile ilişkilerini çok sıkı tutmuş hatta bundan dolayı eleştirilmişti. Ancak daha sonra tavrı aniden değişti ve Skripal olayında altmış Rus diplomatı sınır dışı etti. Washington Post Trump’ın tehdit edildiği için Rusya’ya karşı tavrını değiştirdiğini yazdı.

ADNAN OKTAR: Doğru.

GÖRKEM ERDOĞAN: Trump ilk başta ajan Skripal’ın Rusya tarafından zehirlendiğine inanmaya yanaşmadı. Ancak danışmanları Trump’ı ikna edebilmek için “Eğer Avrupalı müttefiklere bu konuda destek olmazsan medya tarafından yerden yere vurulacaksın” uyarısı yaptılar. Bunun üzerine Trump, İngiltere Başbakanı Theresa May ile telefonda konuştu. Ve Rus diplomatları sınır dışı etme kararını böyle aldı denildi.

ADNAN OKTAR: Rezalet, utanmıyorlar da Amerika’nın devlet başkanını tehdit ediyorlar, zorla hizaya getiriyorlar, bütün dünyanın gözü önünde bu kepazelik işleniyor ve bundan da adamlar utanma değil bilakis onur duyuyorlar. Yüzüne teneke çakılmış olması lazım bu adamların.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Haberin devamında Trump’ın Rus diplomatları sınır dışı ederken danışmanları tarafından kandırıldığı da söylendi. Danışmanları Trump’ı altmış diplomatı sınır dışı edeceklerini ve diğer Avrupa ülkelerinin sınır dışı ettiği elçi sayısının da bu rakamla uyumlu olacağını söylediler. Ancak Trump daha sonra Almanya ve Fransa’nın sadece dörder Rus diplomatı sınır dışı ettiğini duyunca dehşete düştü ama geri adım da atamadı dendi. Trump’ı özellikle CIA direktörü Pompeo’nun Rusya karşıtı olmaya ikna ettiği söylendi.

ADNAN OKTAR: Yani İngiliz derin devleti devrede. İngiliz derin devleti bütün dünyanın gözü önünde kepazelik çıkartıyor, bütün dünya da bunu seyrediyor. El birlik İngiliz derin devletini kanunla hukukla tepelemeyi değil de ezim ezim ezilmeyi kabul ediyorlar ben buna şaşıyorum. Mehdiyet ve İsa Mesih; çözüm budur.

Evet.

VTR: Zeki insanların daha çok hayal gördüğü doğru mudur?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir kere çok güzelsin şaşırdım güzelliğine. Nur gibi elin yüzün, çok çok güzel kızsın. Allah sana sonsuz cennet nasip etsin. Cennette de sonsuza kadar dost olmayı nasip etsin. Çok güzel insansın maşaAllah. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Zeki insanların daha çok hayal gördüğü doğru mudur?

ADNAN OKTAR: Tabii sürekli bir şeyler düşünürler zeki insanlar. Zaten yaratıcılıkları da oradan kaynaklanıyor. Kafaları gece gündüz çalışır, hep bir güzellik, bir iyilik kafalarında adeta resmini çıkartırlar düşündüğü şeyin. Tablo yaparken sanatçılar da öyledir. Yapacağı tablo kafasında çıkar ortaya sonra yapar.

Evet.

PINAR YADA: Sayın Devlet Bahçeli Salı günleri grup toplantısı öncesi mutlaka konuşma metnini basın mensuplarına dağıtıyordu. Bugün ilk defa metin basın mensuplarına dağıtılmamış ve teknik bir arıza çıktığı söylendi. Sayın Devlet Bahçeli’nin metni dağıtılmama sebebi sonradan ortaya çıktı. Bahçeli’nin basın mensuplarına önceden erken seçimin duyurulmasını önlem olarak metnin dağıtılmadığı öğrenildi.

ADNAN OKTAR: Ama sonra duyuldu. Çok önemli o, doğru söylüyor Sayın Bahçeli. Oyun oynayacak adamların oyunlarını önden bozmakta fayda var.

VTR: Sizce günümüzün en büyük farzı nedir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım sen dindarsın benim gördüğüm, akıllı bir delikanlıya benziyorsun. Sakalın da çok çok güzel olmuş. Gerçek anlamda da yakışıklı, güzel bir delikanlısın. Allah seni cennet gençlerinden eylesin. Cennette de dost etsin inşaAllah. En büyük farz tabii ki, İttihad-ı İslam. Bediüzzaman defalarca söylüyor, “Asrımızın en büyük farz vazifesi İttihad-ı İslam’dır” diyor. Demese bile çok açık görülüyor bu.

GÖRKEM ERDOĞAN: Ahmet Davutoğlu, Amerika’nın Suriye operasyonunun ardından şöyle bir açıklama yaptı: “Yedi yıldır zalim bir rejim Suriyeli kardeşlerimizi katlediyor. Suriyeli İmam Münir kardeşimiz neden Şam’daki Emevi Camisi’nde değil de bugün Batman’dadır. Onlar bir rejim baskısından kaçıp Türkiye’ye sığındılar. Mutlaka bir gün Münir kardeşimizin Emevi Camisi’nde tekrar sesi yankılanacaktır. Bu zalimler karşısında son nefesimiz olana kadar Suriyeli kardeşlerimizin yanında olacağız. Onlar Ortadoğu halklarının birleşmesini hep engellediler. Biz duyarsız davranamayız. Suriyelilere yaptığımız yardımı bu kardeşlerimiz hiç unutmayacak” dedi.

ADNAN OKTAR: Tamam da o dediği yani Suriye’de adam kalmaması demektir. Rusya’nın desteklediği bir Suriye devletini yok etmek ne demek? Rusya’yı yok etmek gerekiyor öyle bir şey için. Rusya ve İran’ın desteklediği, İran’ı da yok etmek gerekir böyle bir şey düşünülemeyeceğine göre Suriye’nin yok olması diye de bir konu olmaz. Uçsuz bucaksız çatışma ve Müslümanların kitleler halinde şehit olması demektir bu. Ahmet Davutoğlu Mehdiyet’i savunsun çözüm olarak. Peygamber (sav)’in sunduğu çözümü savunsun, kendi çözümünü değil. İnsanlar kendi çözümü içinde boğuluyorlar. Peygamber (sav)’in çözümünün içinde kurtuluşu bulabilirler. Kendi çözümlerini denediler ve boğuldular. Peygamber (sav) gösteriyor çözümü, hiç yerine koyuyorlar. Peygamber (sav)’in çözümünü yaptıklarında konu kökünden hallolacaktır. Peygamber (sav)’in çözümü demek Allah'ın çözümü demektir.

Evet.

VTR: Merhaba ben Sakarya’dan Buse. Gençler hayattan heyecan almak için ne yapmalıdır?

ADNAN OKTAR: Buse, canımın içi o kadar güzelsin ki çok şaşırdım güzelliğine yani bu kadar olur maşaAllah. Şu elmacık kemiklerine varıncaya kadar nefis güzelsin, çok çok güzelsin. Ve yüzündeki o dürüst ifade, o güvenilir ifade şahane, yüzündeki o dinlendirici güzel ifade. Seni ben bir daha dinleyeyim. 

VTR: Merhaba ben Sakarya’dan Buse. Gençler hayattan heyecan almak için ne yapmalıdır?

ADNAN OKTAR:  Canımın içi Allah seni bana cennette dost etsin. Çok çok güzel kızsın çok. İnşaAllah sana uzun ömür verir, sağlık sıhhat içinde yaşarsın, hidayetle yaşarsın. Gençlerin hayattan heyecan duyması yani zevk almaları evet. Zevk alması için bir kere sonsuz yaşayacağını anlaması gerekir.  Sonsuz yaşamayacağına inanan bir adamın bir şeyden zevk alması diye bir konu olmaz. İdam mahkumu gibi görür kendini. Hüküm verilmiş her an infazı mevzubahis ve bir daha da yok olacak. Böyle bir insanın mutlu olması mümkün değil, imkansız. Zaten dünya zor bir de idam hükmü verilmiş, her an hücresinden alınıp, götürülüp idam edilecek ve yok olacak. Bir insanın mutlu olması için önce, bu Sonsuz Gücün dostu olması lazım. Sonsuz Gücü sevmesi lazım, Sonsuz Güçle akıllı bir bağ kurması lazım.  Sonsuz Güce saygı duyması ve teslim olması gerekir. Allah'ı çok sevmesi gerekir. Akıllı bir derinlikle Allah'ın büyüklüğünü kavraması gerekir, o zaman zaten üzerinden on ton yük kalkar. Bela gider üzerinden bir ferahlık gelir, her türlü zevkin ve mutluluğun kapısı açılır. Çünkü Allah zaten kulunun zevk içinde yaşamasını ister dünyada da, ahirette de ama asıl ahirette dünyada da kısmen. Ama kısmen olan küfürle kıyaslandığında muazzam bir zenginliktir, muhteşem bir zenginliktir. Allah'la samimi, akıllı bağlantı kurulduğunda, büyüklüğü akıllıca kavrandığında ve samimiyet oluştuğunda bir kere sekinet hali oluşur insanda ve aklın zevki insanı kaplar, aklın güveni kaplar insanı. Üzerindeki bütün tazyik kalkar yani olumsuz bütün tazyik kalkar. Ondan sonra Allah'ın hediyeleri başlar zaten, onun araması ile elde edemez mutluluğu. Hadi müzik açalım eğlenelim diyor, yok gürültü gibi gelir ona, bunalır. Geçenlerde İstinye'ye gittim, muazzam güçlü bir müzik var ama ses gerçekten azap verici yıkıyor ortalığı, kulak zarını adeta yırtacak bir bas. Orada ne eğlence olabilir? Azap var acıdan başka bir şey yok, herkes acı çekiyor. Kulağına yırtıcı bir basınç uygulandığında bir insanın nasıl mutlu olur? Mutluluk taklidi yapıyor. Allah Kendine gerçekten inanan ve sevenlere zevk alacağı şeyleri teker teker sunar. Bulamaz zaten istese de yapamaz onu, Allah ona sunar zevk alacağı her şeyi o zaman zevk başlar. Onun dışında ne yaparsa yapsın ister içki içsin, ister kadına gitsin, içki içer rezil olur acı çeker, kadına gider acı çeker, terslenir, aşağılanır, zaten muktedir olamaz yani bir zevk alamaz. Kadın da ondan hoşlanmaz itici görür, et yığını gibi görür bela kapıda olur. Müzik dinler hiçbir anlamı olmaz illaki Allah o müziği ona sevdirecek, Allah o kadını sevdirecek, Allah o güzellikten ona zevk verecek onun dışında mümkün değil. Kaderde onun zevk alacağı sistemin özel olarak ona yaratılması lazım, yoksa hadi ben zevk alayım dediğinde kendini yerden yere atsa da eğlenemez ve zevk alamaz.

Evet dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin erken seçim önerisinden sonra seçim anketleri şu şekilde Adnan Bey, Cumhur İttifakı: Yüzde 56.2 resmini görebiliriz. CHP: Yüzde 26.5 ve diğer partiler de görüldüğü gibi. İttifak açısından bu önerinin yerinde olduğu söyleniyor.

ADNAN OKTAR: 7.1 İYİ Parti acayip yüksek almış o nasıl oldu acaba ben yanlış okumuyorum değil mi? MHP nerde?

GÖRKEM ERDOĞAN: Cumhur İttifakı’nın içinde.

ADNAN OKTAR: Onun içinde evet. İşte tamam onu hiç bekletmemek lazım. Doğru söylüyor Sayın Bahçeli, yıldırım hızıyla seçime gidilmesi lazım, iyi olur. Yalnız bak seçimden önce sanatı, kaliteyi, estetiği ön plana alan bir politika izlesin hükümet, bir. İkincisi eğlenen insanlara, müzik dinleyen insanlara, dekolte giyinen hanımlara, şık giyinen hanımlara hükümet son derece açık olduğunu hatta desteklediğini vurgulayan birçok girişimde bulunmasında çok büyük fayda var. Pisipisine şu Akit'in politikası yüzünden muazzam oy kaybediyoruz, boş yere, yüzde 10 falan oyumuz boş yere gidiyor. Ben rica ediyorum bu düzeltilsin. En az yüzde 10 oyumuz gidiyor boş yere.

Evet dinliyorum.

VTR: En önemli ve en çok dikkat etmemiz gereken konu nedir?

ADNAN OKTAR: Benim yakışıklım en önemli ve en çok dikkat etmemiz gereken konu, samimi olmamızdır. Samimi olunca hemen her şeyi görürüz. Yani elips bir ekran var, renkli bir dünya var, her şey bir amaçla yaratılmış. Bir kız arkadaşım vardı da dedi ki, “gerçekten cennet var mı?” dedi misafirim. Şu bardağı kaldırdım “bak” dedim “bardağa, nasıl detaylı niye bunu bu kadar detaylı yapsın ki Allah?” dedim. Altına süs yapmış, içine süs yapmış tek tek. Bunu yapacak ve sonra diyecek ki “yok ol, öl git, kaybol.” Bütün kainat yok olacak, ölecek, hayvanlar, bitkiler herkes ölecek Allah yalnız başına duracak, şunun mantığı var mı? Bilgisayar yapacak, arabalar yapacak, her arabanın içine air condition koyacak, her eve air condition koyacak, televizyon koyacak her eve, uzaktan kumanda koyacak milyarlarca. Atomu, elektronu ince ince süslü yaratacak, saniye de 100 bin kilometre hızla gidecek elektron en az sonra da diyecek ki Allah, “Ben bunları yarattım ama bıktım, hepsini yok edeceğim, tek başına yaşayacağım.” Şunun mantığı var mı? Sonsuz akıl sahibi Allah'ın diyeceği söz mü şu? İnsaf, o zaman belli ki bir Yaratan var ve belli ki devamı var. Devamı yoksa niye yaratsın Allah? Değil mi niçin bu kadar emek versin yani, bu kadar güzellik yapsın? Evet, bir daha.

VTR: En önemli ve en çok dikkat etmemiz gereken konu nedir?

ADNAN OKTAR: Allah’ın büyüklüğü yani samimiyet ve Allah’ın büyüklüğü. Şimdi Allah’ın büyüklüğünü kavrayanlar dünyayı idare ediyorlar. Çok önemli o. “Müminim elhamdülillah, Allah büyük” diyor. Öyle olmaz orada ezilirsin. Öyle şey yok büyüklüğünü gerçekten anlayacaksın. Büyüğün anlamını tam samimi olarak bileceksin ve göreceksin. Büyük demeyle geçilir mi? “Allah büyüktür” var ya dedeler “Allah büyük” diyor. Ne dediğinden bile haberi yok. Büyük demek ne demek? Sonsuz büyük, onun da gereğini anlayacaksın. Aklın aldığı kadar yani o yeterli o. Aklının aldığı kadar anlaması yeterli. Zaten tam anlamıyla tam anlayamaz. O anladığı kadar ona yeter. Onu bildi mi hepsini anlar. Onun dışında önemli bir konu yoktur. Onun dışında sonsuz sevgi vardır. Allah’ın büyüklüğü sonsuz sevgi içindir. Allah’ın gücü sonsuz sevgi içindir. Her şeyi güzel yaratmasının nedeni sonsuz sevgi içindir. Allah’ın tek hedefi vardır; sevgi, başka hiçbir hedefi yoktur.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: Evde keşif yapan bir kedi.

ADNAN OKTAR: Oyuncağı herhalde onun. Zafer havasıyla götürüyor. Nasıl kostaklanıyor götürürken?

PINAR YADA: Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım tutarının tarihte ilk defa 1 trilyon lirayı aşacağını açıkladı. “Türkiye büyüme oranlarında G20 ülkeleri arasında birinciliğe yükseldi. Kamu ve özel sektör yatırımlarının tutarı ilk defa 1 trilyon lirayı aşacak. Bu da 4 katlık bir artışa denk geliyor. Bu, nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından çok önemli. Güven ve istikrar olmasaydı küresel sermaye Türkiye’ye giremezdi” dedi.

ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam sen iyisin, delikanlısın, dindarsın. Her şeyin güzel de karşı tarafın sana karşı kullandığı koz gizli bir şey. Sanat, estetik ve kaliteyi kullanıyorlar. Bütün dünyada bu kullanılmıştır. Açıkça söylüyorum bütün darbeciler bunu kullanmıştır. Bir; kadın özgürlüğü, kadının dekoltesinin özgür olması. O Pakistan’da, şurada burada yapılan katliamların kökeninde hepsinde bu var. Bütün darbelerin kökeninde bu vardır. Sanatın, estetiğin, kalitenin durması, halkın mutsuz olması. Halkın mutlu olduğunu gösterelim. Sanatı ön plana çıkaralım. İnsanlar gülsünler, oynasınlar. Dekolte hanımlar da olsun, hanımlar cıvıl cıvıl dışarıda gezsinler. Yani hatta yüzde 20 oyunuz artar. Bak yüzde 20 artar. Bu gerçekten çok büyük bir sorun. Türkiye’yi böyle başörtülü hanımların sadece yöneteceği, sadece başörtülü hanımların yaşayacağı bir Türkiye gösterirsek ve müzik olmayacağını, neşe olmayacağını işte plajlar kapanacak falan gibi bir imaja kapılırsa insanlar akıl almaz tedirgin olurlar. Yani hükümet falan hiçbir şey kalmaz. Allah esirgesin. Bunu pisipisine yapmayalım zaten böyle karşı olmuşluğumuz yok. Cesur olsun hükümet bir şey olmaz. Milliyetçi Hareket Partisi de desteklesin bunu. Tayyip Hocamız’ı şevklendirsin. Yalnız bırakmayalım. Yani iki partinin oyunun toplamı bir bu yeterli değil yani şu anki. Bunda bir acayiplik var. Yani bizim ferah ferah yüzde 70-80 oy almamız gerekiyor. Ne olur zaten var pratikte. Bunu açık açık vurgulayalım. Müzik de olsun, eğlence de olsun. Televizyonlarda kadınlar şarkı da söylesin. Sanatçılar olsun, gençler eğlensin, plaja giden gitsin. Dindar millet zaten yani milletin dindarlığına bu zarar vermez. Bir; Darwinist eğitim durdurulacak, yaratılış anlatılsın. Bir de bu, şahlanırız. Ama buna rağmen hükümetin faaliyetleri güzel yani ekonomide, şunda, bunda. Fakat burada pisipisine oy kaybımız oluyor bunu yapmayalım. Kıyı kentleri bunun için kaybettik. Buna tedbir alınsın aynı şeyi otuz kere söylemeyeyim. Büyük şehirlerin kaybedilme tehlikesi var. Belediyelerin kaybedilme tehlikesi var. Buna karşı tedbir alalım. Şimdi karşıda İYİ Parti var, CHP var, HDP var, Saadet Partisi var yani bunun şakası olmaz. Yani sözümü dinlesinler rica ediyorum. Önemli bu, Tayyip Hoca’nın iyi niyetinden ben eminim. Delikanlılığından eminim. Kabadayılığından eminim. Ama bu riskli bir konu yani bunu mutlaka yapmamız lazım.

Mısır’da da söyledim ben, sözümü dinlemediler. Dedim al yanına dekolte kızlar, başı kapalı kızlar da al, çarşaflı kızlar da al. Başı açık genç kızlar olsun. Modern gençler de olsun, sakallı gençler de olsun. Bütün gençleri kucakladığını göster. Bir de müzik de olsun koy hoparlörleri alanda müzik ziyafeti. Bak darbe marbe olmayacak dedim. Kurtulacaksın dedim. Al Musevileri, Hristiyanları yanına dedim. Musevi, Hristiyanlar da olsun darbe marbe olmaz dedim. Orduyu huylandırdılar darbe oldu. Şimdi de bir hazırlık olduğunu biz duyduk. Biliyoruz yani ben bunu açıkça da söyledim artık. Normalde bu gizlice söylenir. Ama ben açıkça söylüyorum. Haber olarak göndermeyi düşündük ama ona gerek yok. Niye gizleyeceğiz açık açık söyleyelim. Bu tip gruplar var ordu içerisinde yani NATO’ya bağlıyız diyor. Sen vatana, millete bağlı ol ne NATO’su? Sen Türk’sün, Türk Milleti’nin adamısın ne NATO’su? NATO bugün var yarın yok. NATO’ya bağlı subay diye öyle bir şey olmaz. Ulusalcı; ulusalcıysan sen Milliyetçisin demektir. Ne demek Ulusalcı? Darbelik bir şey yok. Yani öyle bir şeye milleti teşvik etmeyin. Zaten başarısız olur. Boş yere bela çıkar ve çok riskli bir şey olur, çok tehlikeli olur. Kesin başarısız olur. Çünkü buna katılacak subay en fazla yüzde 5 olur yani. Yüzde 4-5 falan katılabilir ve böyle bir tehlikenin, belanın içerisine de kimse girmez. Daha önce modeli var gözlerinin önünde. Ama bu dediğim olursa onları da tamamen caydırmış oluruz. Tayyip Hoca’nın iyi niyeti belli ama etrafında onun şöyle bir kenetlenelim Tayyip Hoca’nın. Saralım etrafını en az 12 hisarla etrafını saralım. Değil mi? Hisar 1, hisar 2, hisar 3, hisar 4. En az 12 hisarla etrafını saralım zarar getirttirmeyelim.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: 2015 yılı genel seçimlerinde AK Parti’nin oyları turuncuyla işaretli şehirlerken 2017 referandum sonuçlarında sahil şeridindeki çoğu ilin kaybedildiği görülüyor.

ADNAN OKTAR: İşte kardeşim o zamanlar bas bas bağırdım, “Yapmayın, etmeyin. Dekolteye karşı gelmeyin. Sahil kentlerini kaybederiz” dedim. “Büyük şehirleri de kaybetme riskimiz olur “dedim. Ucu ucuna büyük şehirleri kurtardık. Bak sahil kentler gitti. Aynı şeyi bir daha söylüyorum uzatacak bir şey yok. 12 hisarla etrafını saralım Tayyip Hoca’nın. Ulusalcılar da ne seyrediyorlar? İşte sahip çıksınlar Tayyip Hoca’ya. Değil mi yani zıtlaşmaya ne gerek var? Zıtlaşmalarına gerek yok. NATO’cu subay diye de bir şey kabul etmiyorum ben. Çok münasebetsiz bir açıklama bu. NATO’cu ne demek, NATO kim ki yani? Türk Milleti vardır, kendi vatanın, milletin vardır. NATO’yu kaldırma ihtimali bile var. Kaldırdın mı ne yapacaksın sen? Eski emekli NATO’cu subayı mıyım diyeceksin yani? NATO’cu subay diye bir şey olmaz. 

Evet, dinliyorum.

VTR: Çocukken insanlar neden daha neşeli olur?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım sakal olmuş, saç da güzel olmuş. Elin, yüzün de çok düzgün. Gözlük de şahane, aslan gibi delikanlısın. Allah sana uzun ömür versin. Cennet nasip etsin. Cennette de illaki dostluk, arkadaşlık Allah nasip etsin inşaAllah. Çocukken insanın hiçbir şeyden haberi olmuyor tabii. Ekmek elden, su gölden. Ekmek Hızır’ın derler su Hızır’ın, yiyin için coşun. Değil mi, çocuklukta öyle. Ne vergi, ne algı ne işte hiçbir şey ne hükümet sorunu, hayat pahalılığı hiçbir şey ilgilendirmediği için kafa ferah oluyor tabii ki. Sadece işte dalya oynasın, yakalamaca oynasın sadece o konuyu sorun haline getiriyor yani.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: Birgün Yazarı Erk Acarer, deizmin gençler arasında yayılmasının sorumluluğunu hükümete bağlayan bir yazı yazdı. Suriye sınırında Kürt koridoru istemeyen Türkiye, El Kaide’ci Selefi cihatçı komşularından rahatsızlık duymuyor. Bu tehlikeli bir durum. İktidar, ülkede cihat-vahabilik-şeriat fikrini filizlendirip, yaygınlaştırıyor. Bu fikirden geri adım atmıyor. Dolayısıyla kurumlar hızla çürüyor. Ancak AK Parti iktidarının bu politikası toplumda çelişkili eğilimlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. İmam Hatipliler bile dini bilgilerdeki tutarsızlıklar nedeniyle deizme kayıyor” dedi.

ADNAN OKTAR: Deizm değil direkt dinsizlik var. Ne deizmi? Darwinist eğitim sonucunda, sen İmam hatipliye Darwinizm’i öğretirsen adam da kabul ediyor bu kadar açık. Darwinizm’i kabul ettiğinde zaten Allah'ı inkar etmiş oluyor. Devlet eliyle Darwinizm öğretilmiyor mu? Adam diyor ki “ben kabul ediyorum” diyor. Kabul etti mi işte dinsiz olmuş olur o kadar. Deizm diye bir şey yok. Deizm onun kibarlaştırılmış hali. Utandıkları için onu söylüyorlar. Deizm ne deizmi olacak? Adam diyorlar “tam dinsiz değil. Deist ne zararı olacak ki” falan diyorlar.

Evet, dinliyorum.

VTR: İnsanlar iyiyi kötüyü sorarak mı öğrenir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım bu nedir böyle çok yakışıklısın sen. Bayağı güzel insansın. Allah seni nurla sarsın, cennetiyle sarsın, hidayetiyle sarsın, cennette de dost, arkadaş olmamız çok güzel olur inşaAllah Allah nasip etsin. İyiyi, kötüyü sorarak mı öğreniriz? Evet, sorarak, okuyarak, annesi anlatır, babası anlatır. Sormadan da öğretirler. Genellikle de sormadan öğretiyorlar ama sorarak da tabii, merak ederek birçok şeyi öğrenebilir.

Evet, dinliyorum.

GÜLEN BATURALP: İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behran Kasımi, ABD’nin Suriye operasyonuna ilişkin “ABD İngiltere ve Fransa tarafından Suriye’ye gerçekleştiren mantık dışı saldırının en temel hedeflerinden biri Astana garantörleri İran, Türkiye ve Rusya’nın arasını açmak” dedi.

ADNAN OKTAR: Aramızı ne açacaklar? On beş, yirmi santim açarlar. Yok, ondan bir şey çıkmaz. Mümkün değil o.

VTR: Bir insan 950 yıl nasıl yaşar?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm ilk dönemde yani ta insanın ilk olduğu dönemde şeker yok, kola yok, tatlandırıcılar yok, kızartmış et var sadece bir de meyve falan var. Sen de öyle beslenirsen evvelAllah 950 de yaşarsın, 1950 de yaşarsın. Ama bunlar sürekli ömrü kısaltan yani hücreleri öldüren, insanı içten çökerten yiyecekler. Onun etkisi. Allah o devirde üç yüz, üç yüz elli yıl önce başladı. Sonra bazılarında dokuz yüz yıl falan. O devirde bu çok makul görülüyordu. Sonradan bu acayip görüldü. Mesela yakın zamana kadar yüz atmış yıl, yüz yetmiş yıl makuldü. Şu an şok oluyor insanlar. Şu an en fazla yüz on yıl falan yaşıyorlar. Çok nadir yüz on yıl yaşayan. Yüz yirmi yıl yaşayan pek yok herhalde. Dolayısıyla bu beslenmeyle ilgili Allah onu vesile ediyor daha doğrusu. O devirde insanlar bunu çok makul karşılıyorlardı. Mesela ağaç beş bin yıl yaşıyor normal karşılanıyor. Dört bin yaşıyor normal karşılanıyor. Mesela kaplumbağa yüzyıllarca yaşıyor kaplumbağa bildiğin kaplumbağa yüzyıllarca yaşıyor hiç gayet normal. Adam üç yüz yaşında sakin sakin etrafa bakınıyor. Abdülhamit devrini, Napolyon’u görmüş, Beyazıt dönemini görmüş. Hepsini görmüş adam. Gayet sakin geziniyor. Onda normalse orada da normal yani olur.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: Ateizm Derneği Eski Başkanı Zehra Pala, Diyanet’in deizm açıklamasına cevap verdi ve gençlerin Kuran’da geçen bazı konuları anlayamadıkları için dini reddettiklerine işaret eden bir açıklama yaptı. “Deistler konuşan asaya, yukarı çıkan develere, aşağı inen atlara inanmazlar. Bir mağarada üç gün sonra canlanma inanışını yok sayarlar. Haşa bunları hurafe ve altı doldurulamaz batıl inançlar olarak görürler. Görüyoruz ki özellikle gençler işte bu altı doldurulamaz şeylere inanmamaya ve onları reddetmeye başlamış” dedi.

ADNAN OKTAR: Hayır, o değil asıl nedeni, Darwinist eğitim. Ne diyor devlet? “İnsanlar bir tesadüfi patlamayla bir dünyaya kavuştular. Yani evren oluştu dünyaya kavuştular. Bu dünyada da çamurlu sular vardı orada bir bakteri oluştu diyor özetle. O gelişti ve tesadüfler sonucu da insan oluştu” diyor. Yani “Allah yaratmadı” diyor “tesadüfen oldu” diyor. Dolayısıyla gizli ateist bir hayli oluyor tabii Allah'a inanmayan insan sayısı çok yüksek oluyor. Tahminlerin çok üstünde olabilir. Mesela İran’da falan yüzde yetmiş oranında, çok yüksek. Suudi Arabistan’da falan da öyle. Hanımefendi’nin dediklerinin hepsinin açıklaması var. Ama tabii gelenekçi açıklamalar, Cübbeli’nin yaptığı açıklamalar olmaz. Hanımefendi de çok güzel bir kızmış o bir daha bakabilir miyim? İsmi ne?

PINAR YADA: Zehra Pala.

ADNAN OKTAR: Zehra şahane kız bayağı güzel.

Evet.

VTR: Merhaba ben Şeyma. Tokatlıyım, Sakarya’da yaşıyorum. En son ne zaman Tokat kebabı yediniz ve sizden bir Tokat kebabı tarifi alabilir miyiz?

ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını, güzelliğini, samimiyetini canımın içi. İnşaAllah sen cennet dostum olursun, cennet arkadaşım olursun. En son ne zaman? Geçen sene bir facia yaşadık Tokat kebabı diye. “Tokat Kebabı geliyor” dediler. “Aa ne güzel” dedim. “Burada bir salon açılmış” dediler. “Tokat kebabı.” Bir açtım kenarında kızarmış patatesler falan facia. Ufacık kuşbaşı etler, yanına biber kızartmışlar, patlıcan kızartması koymuşlar. Herhalde şaka yapıyorlar. Tokat kebabıyla ne alakası var? Eğer Tokat kebabına hakaret kastıylaysa bu çok ayıp. Ama espri olarak yaptılarsa olabilir. Yani gülelim diye yaptılarsa. Kardeşim Tokat kebabı en son yediğim Tokat kebabı kaç yıl olmuştur? Elli yıl olmuştur. Elli yıl önce yedim ben Tokat kebabı. Ben de amma eski adamım elli yıl çok acayip. Hakikaten aklım durdu elli yıl. O zamanlar biz kaç yaşındaydık? Tokat’ta on altı, on yedi yaşındaydım. Hatta hatırlıyorum haki gömleğim vardı, cepli haki gömleğim. Ali Paşa Cami’nin karşısında. Yer de vermek istemiyorum. Çünkü böyle şeylerde kıskanç olmak lazım. Yer söylemek doğru değil. Kardeşim gittik. “Selam aleykümselam. Tokat kebabı rica edecektim” dedim. “Ne kadar istiyorsun?” dedi. “Bir buçuk olsun” dedim. “Buyurun oturun” dediler. Toprak oturduğumuz yer, kilim sermişler ama toprak. Ve toprağı oranın doğal bir kili var onunla kireç yapmışlar, kireç badana gibi. Ayağı kalktım baktım fırın tamamı toprak ama içi cehennem ateşi gibi. Kalınca bir demir ileriye doğru gidiyor. Orada etin hiç kurtarırı yok bir et oraya girdimi. Sonra şişi getir dediler uzunca bir şiş. Kalın demir metal, demirden, kalın kemer patlıcan en altta. Üstünde Allah sizi inandırsın yumruk kadar bir et yağlı yumruk kadar. Üstünde yine kocaman bir biber yine yumruk kadar bir et. Yine üstünde domates, yumruk kadar bir et. Üste kadar tırmanıyor böyle. En üstünde yumruk kadar yine kuyruk yağı. Osmanlı çocuklar da maşaAllah güçlü kuvvetli aldı böyle demirle astı soktu fırının içerisine. Zaten ondan sonra içim rahatladı. Dakikalar geçmiyor orada yaşadığım ızdırabı anlatamam çok gerilimli saatler çok zor. Oradaki bir dakika bir saat gibi. Geçmiyor yani. Sonra “çeh kebabı” diye bir ses duyuldu. Yani çek kebabı anlamında. Osmanlının yoğun yaşadığı yer, merkez olduğu için oralar Amasya falan geldük, gittük, demür falan öyle konuşuluyor Osmanlı lehçesiyle. Ben bakmadım kebaba tabii orada ızdırap çekmeyeyim diye. Şöyle kocaman bir kalaylı bakır sağanla bana geldi elips. Kapağı da üstünde. Kapağını açtım kalınca bir yufka gibi pide üstüne sarılmış. Açtığımda kardeşim yani böyle bir olay yok. Etler erimiş böyle. Daha hala kaynıyor mübarek. Ben dayanamadım hemen pideden aldım şu domates nasıl bir ey acaba? Dokundum domates dağıldı. Dokununca dağıldı. Patlıcan da kabuk kızarmış, kabuğu çektin mi sanki bir sert bir kabuğu var da mandalina gibi adeta. Ayırdın mı direkt olaya giriyorsun. Etin suyuyla, yağıyla zaten o başka bir şey olmuş. Patlıcan et olmuş, başka bir kebap olmuş bir şey olmuş yani. Kardeşim yani artık nezaket kurallarını falan bir kenara bıraktım. Ben bileğimi sıvadım böyle elimi de yıkadım. Ya Allah bismillah yarım saat sonra falan kendime gelebildim. Olay bittiğinde daha hala tepsinin dibinde son şeyleri falan. Kardeşim cayır cayır kebap kokuyor öyle anladığınız gibi değil. Efil efil kuyruk yağı da kebap kokusu da her yeri kaplıyor. Domatesi kıpkırmızı domates. Patlıcan, böyle patlıcan yok sırf et böyle dağılıyor şahane bir şey. Biberler zaten tokat biberi öyle dandik biber falan değil özel. Girintili çıkıntılı ilginç bir biber şekli. Cayır cayır biber kokuyor. Tokat kebabı buydu. Ama ben hiçbir zaman için de söylemedim Tokat’ta böyle bir kebapçı var falan. Çünkü biliyorum doluşurlar orayı heder ederler söylemedim. Eskiden vardı Tokat kebabı. Mesela ben eniştemlere gitmiştik. Rahmetli eniştem kapıda oturuyordu Turhal’da. Evlerinde misafir kaldık ertesi gün dedik ki “biz gidiyoruz enişte” dedik “müsaadenle.” “Yok dedi gitmeyeceksiniz” dedi. Ama zil zurna içmiş böyle yani gözleri şaşıydı ben gördüm. Dili de ağzına dolanamıyor böyle. “Gitmeyeceksiniz” dedi. Biz “tabii ki” dedik hemen bavulları falan içeriye koyduk. Sonra kardeşim bir saat sonra çift tepsiyle Tokat kebabı geldi ama anlatamam bakır tepsi bir yirmi falan tepsiler öyle dev tepsiler. Anlatmayayım da ızdırap çekmeyin. Altı olduğu gibi pide ile döşenmiş. Pideler etin suyundan ve yağından dağılmış zaten et olmuş, pide de et olmuş. Kardeşim ne yapacağımı şaşırdım yani böyle iki elle birden. Tokat kebabı bunlardır. Tabii içki iyi bir şey değil eniştemiz yanlış yapıyordu kötü bir şey içki. Doğru bir hareket değil. Şu an Tokat kebabı derseler Tokat kebabına hakaret etmiş olurlar çok ayıp. Yanına adam patates kızartması koyuyor inanılır gibi değil. Dalga mı geçiyorsun sen? Rendelenmiş havuç falan koyuyor şaka herhalde. Sakın ha sakın desin “Ben bir şey yaptım” diyebilir Tokat kebabı demeyecek. Biz buraya Tokat kebabı fırını yaptırdık çocuklar uğraştı ama acıklı bir uğraşma uzaktan yakından alakası yok. Kaç defa debelenme tarzında uğraştılar. Silivri'de de yapmaya kalktılar her türlü malzeme tamam, olmuyor. Onu Tokatlı ustalar yapacak öyle herkesin yapabileceği bir şey olsa babadan ecdada o ocak gerektirir kardeşim el alacak el. Ta kim bilir kaç yüzyıllık el almıştır.

Evet, dinliyorum.

GÖRKEM ERDOĞAN: NATO Genel Sekreteri Stoltenberg bugüne kadar hiçbir müttefik ülkenin terör saldırılarından Türkiye kadar sıkıntı çekmediğini ve Zeytin Dalı Operasyonu’ndaki şeffaflıktan memnun olduklarını açıkladı. Stoltenberg “Türkiye'nin bu konuda şeffaflıkla hareket etmesini memnuniyetle karşılıyorum. Başka hiçbir müttefik Türkiye kadar terör saldırılarından çekmemiştir. NATO'nun buradaki varlığı Türkiye'yi desteklemek ve yardım etmek içindir” ifadesini kullandı.

ADNAN OKTAR: Bir daha Beyefendiyi görelim. Bu teslim oldum falan havası nedir poz mu vermiş? Bir anı yakalamışlar herhalde. Evet. Kardeşim orada bir oyun oynanıyor Suriye'de. Yani Suriye’yi yok etme kararlılığı var. İmanla Suriye kurtulur. Allah'tan korkarsalar, Allah'a teslim olursalar, Mehdiyet’e teslim olursalar kurtulur. Yoksa ora bakın bir dahaki sene de bu vakitler göreceksiniz geceli gündüzlü bombalanır. Orada insan bırakmazlar mahvederler söyleyeyim. Ne Irak'ta ne orada hiçbir şekilde ikinci bir yolu olmaz. Mehdiyet’in İslam anlayışının dışında bir yol hiçbir şekilde çözüm olmaz.

Evet, dinliyorum.

VTR: Akla gelen şeylerin vicdandan mı yoksa şeytandan mı geldiğini nasıl anlarız?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım sen ne kadar güzelsin sen maşaAllah. Allah seni cennetle sevindirsin. Hidayet ile korusun seni. Sana uzun ömür versin, cennette de dost, arkadaş olmamızı nasip etsin. Güzel yüzlüm bak vicdana gelen bilginin şeytandan olup olmadığını Allah “size bildireceğim” diyor. “Vahyedeceğim” diyor. Vahyi dinlemesi gerekiyor sadece insanın. Hemen bilir bilmez olur mu? Zaten yüzü kararıyor yaparken. Vicdansızca bir şey yaparken yüzüne bir uğursuzluk Nemrutluk gelir insanın. Bu uğursuz tavrından anlarsın. Anlaşılmayacak bir şey yok. Vicdanına uygun bir şey yaparken de çıkarıyla çatışmasına rağmen yapar. O da ona bir nur ve güzellik verir. Bak çıkarı ile çatışmasına rağmen yapar. Vicdan genellikle insanın çıkarı ile çatışır. Her türlü çıkarı ile çatışabilir buna rağmen yapacak.

Evet.

GÜLEN BATURALP: Esad, Amerika'nın Suriye'ye yüz on füze fırlattığını ancak bunların çoğunun havada imha edildiğini ve Suriye’ye ulaşılamadığını açıklamıştı. Amerika ise bunun tam tersi bir açıklama yaptı. ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Korgeneral McKenzie, Suriye rejimine ait hedeflere yüz beş füze fırlattığını ancak herhangi bir füzenin Suriye hava savunma sistemleri tarafından vurulamadığını söyledi. ABD'nin ilk kez radardan gizlenme özelliği bulunan JASSM füzelerini bir saldırıda kullandığı belirtildi.

ADNAN OKTAR: Radar olsa da zaten füzeyi bulmak vurmak öyle kolay bir şey değil. Ne alaka yani? İsterse denesinler oraya bir jet uçağı falan göndersinler. Gayet rahat geçer yani öyle bir şey olmaz. Başı derdinde adamlar öyle bir şey çok zor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Zaman konusunda israf olur mu?

ADNAN OKTAR: Canımın içi sen de çok çok güzelsin, gamzelerin çok güzel, yüzün çok güzel, çok modern bir kızsın. Ama gözlük şahane yakışmış tam açmış seni. En çok israf tabii zamanda olur zaten. Zaman, altın kıymetindedir. Altın harcar gibi harcayacaksın yani her seferinde bir Reşat altını harcadığını düşün ona göre çok titiz olacaksın. İnşaAllah sen de cennet arkadaşım ol inşaAllah çünkü çok güzel, iyi bir insansın sen maşaAllah.

VTR: Birini överken neyi düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Canımın içi ben o an onu seviyorum. Aslında en hafifini söylüyorum çok çok seviyorum. Beni etkiliyor onun güzelliği içim kaynıyor ona, içimde bir sevgi oluşuyor. Ama tabii yayın olduğu için ben daha usturuplu konuşuyorum yoksa çok coşkulu konuşurum. Bunun yüz misli sevgi gösteririm. Ama en hafifletilmiş, en frenlenmiş şekliyle sevgimi ifade ediyorum. Gerçekten çok hoşlar, çok temizler. O yüzlerindeki masumluk ve dürüst ifadeleri, candan konuşmaları çok çok güzel. Bir daha dinleyeyim.

VTR: Birini överken neyi düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Mesela canımın içi sen çok güzel bir kızsın. Tabii baktığımda o kadar çok his duyuyorum ki hem şefkat, hem sevgi, hem beğenme hissi, hem koruma hissi çok fazla his duyuyorum. Ama tabii çok usturuplu konuşuyorum yoksa benim sevgi sözcüklerim dünyalara sığmaz. Zaten benim sevgim onu sarar, bulur. Benim sevgim böyle on bin, yirmi bin kilometreyi hiçe sayar. Nereye gitse o kişiyi mutlaka bulur ve onu tamamen sarar. Hisseder o kişi onu. Benim canıma da Allah cennet nasip etsin, onu nuruyla sarsın Allah. Çok çok güzel yüzün, çok düzgün. Ama tabii dünya geçici, bu dünyadaki yansıman, Allah'ın ruhunun bir tecellisi olarak görünüyorsun şu an. Asıl cennetteki yüzün çok çok daha güzel olacak. İnşaAllah orada birlikte oluruz cennette.

Evet, dinliyorum.

PINAR YADA: Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Birlik içinde olmak istiyorsak din ve inanç hürriyetini kabul etmek zorundayız” dedi. “Başörtülü bir kadınla karşılaştığınız zaman ne hissediyorsunuz?” şeklindeki soruya Macron “Saygı duyuyorum. Fransa'nın da buna saygı göstermesi gerekir. Fransa'da başörtüsü yasağını getirecek bir yasal düzenleme taraftarı değilim” dedi. İslam dinini Fransa'da yaygınlaştığını ve bugün altı milyon Müslüman Fransız vatandaşının olduğunu söyledi.

ADNAN OKTAR: Güzel ama Fransa'da dekolte de serbest, bu çok önemli. Başörtüsü de serbest olsun dekolte de serbest olsun.

Evet, şimdi kısa bir ara verelim, devam edelim.

GÜLEN BATURALP: Yayınımıza kısa bir ara veriyoruz.