OKTAR BABUNA: İyi akşamlar. Canlı yayınımıza başlıyoruz inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.
ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.
ŞERİFKAN SÜLEYMANİYELİ: Zeytin Dalı Harekatı’na özel harekat ekipleri de katılmaya başladı. Jandarma Özel Harekat ve Polis Harekat meskun mahal operasyonlarında Mehmetçik’le birlikte görev yapıyor. Teröristlerden arındırılan köylerde tek tek arama yapıyor, geceleri teröristlerin sızma girişimlerine karşı da teyakkuzda bekliyor. Güneydoğu’da PKK’ya karşı verdikleri mücadele nedeniyle çok tecrübeli oldukları belirtilen özel harekat birimlerinin harekata katılmasıyla operasyonların hızlanacağı tahmin ediliyor.
ADNAN OKTAR: Evet, askere de olumlu etki yapar. Çünkü onların tecrübesinden de asker istifade eder. Asker de tecrübeli zaten şu an. Yani iyiye gider güzel olur, hayırlı olur. Allah yardımcıları olsun. Afrin hayati. İngiliz derin devleti daha önce oradan Türkiye’ye girmek istemiş. Onun için oranın hallolması hayati. Helal olsun kabadayılara. MaşaAllah aslanlara. Yalnız aslanlara en iyi yiyecekleri gönderelim. Böyle Ankara tava, güzel kavurmalar, zeytinyağlı dolmalar, zeytinyağlı biber dolması anneler yapsın. Şimdi bir delikanlının en az on dolma hakkı var. Hesap edersek bir milyon falan dolma gerekiyor yani en az, öyle yapalım.
OKTAR BABUNA: Siz söyledikten sonra bu yönde gelişmeler oldu, onunla ilgili de bir haberimiz var. İstanbul Kadıköy’de 200 ev hanımı hazırladıkları yaklaşık 1 ton mantıyı Zeytin Dalı Harekatı’nda görev yapan askerlere gönderdi. Teyzelerimizin gece-gündüz çalışarak bir haftada hazırladığı mantılar Erenköy’de bir evde toplantı. Daha sonra kolilere konularak kamyona yüklenen mantılar Gaziantep’in İslahiye İlçesi’ne doğru yol çıktı.
ADNAN OKTAR: Oh afiyet şeker olsun aslanlarımıza. Yoğurtlu falan naneli. Çok güzel. Hep böyle yapalım. Aslanlara harekat boyunca buna devam edelim. En ala yiyecekleri oraya gönderelim. Yutkunmayın, askere göndereceğiz size yok.
SERAL İBRAHİM KÖPRÜLÜ: Cumhurbaşkanımız da sarmadan bahsetti “sarma yapıp gönderelim” diye.
ADNAN OKTAR: Evet, ben yaprak dolması söylemiştim, evet.
AHMET BÜRKE: Adnan Bey, Çanakkale Savaşı’yla Afrin harekatı arasında yani 1914 ve 2018 yılları arasında deccaliyetin saldırılarına karşı bu vatanı korumak için toplam 415 bin şehit verdik.
ADNAN OKTAR: Hay maşaAllah, kabadayılara bak. Kabadayıları görüyor musun? Bir karış toprak verilmiyor ama şehit veriyoruz.
İngilizler biliyorsunuz 1918’de bu bölgeden Anadolu’ya girmeye çalıştılar giremediler. Yine o dönemde İngilizler o bölgedeki çetelerle işbirliği yapmışlardı o zamanın anarşistleriyle. O bölgede Katma denilen bölge var, o bölgede yoğun çatışma olmuştu. Hiçbir şekilde müsaade etmedi rahmetli Atatürk. Halep’in kuzeyinden Anadolu’ya doğru ilerlemekte olan İngiliz Süvari Birliği ara kuvvetleriyle 26 Ekim 1918 tarihinde 1. Dünya Savaşı’nın son muharebesi olan Katma Meydan Muharebesi’ni yaptı. Rahmetli Atatürk dümdüz etti. Hatta diyor ki Rahmetli Atatürk “Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emrettim ki düşman bu hattın ilerisine geçemeyecek.” Hakikaten de geçemedi. “Geçmeyecekler” diyor hiçbir şekilde geçirtmediler. O devirde de öyle çakalları falan buluyorlar, teröristleri buluyorlardı, şu anda da öyle terörist çakal yine buluyorlar.
Evet, dinliyorum.
VTR: Kadınlara yakışan en güzel dans sizce hangisidir?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, bu ne güzellik böyle. Bu ne güzellik böyle çok çok çok güzelsin. Ve muhteşem yakışıklısın muhteşem. Seni hemen evlendirelim biz. Süper güzelsin, maşaAllah. Allah nurunu artırsın, Allah cennette kardeş etsin. Kadınlara yakışan en güzel dans, tango güzel oluyor kadına evet tango çok yakışır. Yine öyle güzel danslar var yine o bölgeye mahsus birbirinden güzel dans çeşitleri var. Güney Amerika modeli ideal. Tabii kadın eğer uygunsa helaliyse işte neyse dansı daha da geliştirebilir, daha da kendine yakışan hale getirebilir.
Bizde de maşaAllah gazi çok. Benim talebelerimden gazi olan çok. Şehidimiz bayağı var. Gazimiz 7 oldu ayısı, 4 de şehidimiz var sırf talebelerimden.
Evet, dinliyorum.
VTR: Geçmişi hatırlayıp üzülen insanlara tavsiyeniz nedir acaba?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, o çok büyük bir hata olur. Allah hayırla yaratır her şeyi. Geçmişi zaten Allah yaratmış, hayırla yaratmış bitmiş. Eğer yeniden dünyaya gelse yine o olaylar olur. Yine kader değişmez. Mühim olan cennette hiç hatırlamayacağına göre ne dert ediyorsun? Cennette aklının ucundan bile geçmez, bilemez hatırlayamaz. Sen cenneti hedefledikten sonra, Allah’ın rızasını hedefledikten sonra isterse otuz çeşit olay olsun hiç umurunda bile olmaması lazım Müslümanın. Allah’a güvenecek, Allah’a dayanacak sırtını Allah’a dayayacak gönlü rahat olacak.
Evet, dinliyorum.
AHMET BÜRKE: Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Şubat’ın askeri değil sivil bir darbe olduğuyla ilgili iddialara yönelik şu açıklamayı yaptı: “O süreci bedel ödeyerek yaşamış biriyim. O işin sivil kanatlarının bizim üzerimizde oynadığı oyunları gördük. Sivil kanat derken sendikalar, medya, iş dünyasını kastediyorum. O dönem beşli çete mi ne diyorlardı. Bunlara hiç mi hiç dokunulmadı şu ana kadar. Ancak şimdi muhtemelen bunlar da gündeme gelecektir” dedi.
ADNAN OKTAR: İşte gündeme iyi gelebilmesi için de Tayyip Hoca’ya iyi destek olmak lazım. Seyrediyorlar. Ayrı baş çekiyorlar bilmem ne yapıyorlar. Öyle olmaz. Güçlü iktidar, güçlü liderlik meseleyi halleder. İngiliz derin devletinin en çekindiği şey budur. Güçlü devlet, güçlü hükümet, güçlü liderlik buna çok özen göstereceğiz. Ondan gerisi mesele değil.
Evet, dinliyorum.
VTR: Türkiye’de yaşamaktan memnun musunuz?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, ben de farkındayım zorlukların. Tabii ki Türkiye huzurlu bir yer değil, çok zorlu bir yer farkındayız. Ama ahir zamandayız ve bir deccal saldırısı var ve biz buraya imtihana geldik. Burası Norveç, İsveç gibi olmaz, Hollanda gibi olmaz. Burası Ortadoğu, burası peygamberlerin çıktığı yer, burası deccalla Mehdiyet’in çatışacağı yer. Dolayısıyla tabii ki bir gerginlik, bir zorluk, tabii ki acılar ve çileler olacaktır. Ama sonuçta ferahlık, güzellik, iyilik, aşk, tutku, sevgi de buradan çıkacaktır. O yüzden biraz sabırlı olursan inşaAllah güzel günler göreceksin. Güzel yüzlüm yakışıklım, ben seni haklı buluyorum doğru. Peygamberimiz (sav)’in bulunduğu yer de çok zorluydu, ama oradan İslam güneşi doğdu. Hz. Musa (as)’ın olduğu yer kolay bir yer miydi? Çok zordu. Ama Allah’a şükür ki burası yine İslam ülkesi Müslümanlar var. Deccal dışarıdan saldırıyor. Deccal derken içimizde de olabilirdi. Ki yine Müslüman kardeşlerimiz var, yine imanlı bir ülkedeyiz, Müslüman bir ülkedeyiz. Buna rağmen bak ancak ucu-ucuna deccala gücümüz yetiyor, ancak mücadele edebiliyoruz. Onun için diyorum hükümeti destekleyelim. Güçlü devlet, güçlü hükümet, güçlü liderlik olsun diyorum ki iyi karşılık verebilelim bunlara.
Evet.
ŞERİFKAN SÜLAYMANİYELİ: 27 Şubat Salı günü kardeşlerimiz İskenderun Alevi Kültür Melezi Cem Evini ziyaret etmişler. İngiliz Derin Devleti kitabını hediye etmişler. Size saygı ve selamlarını ilettiler.
ADNAN OKTAR: Aleviler candır, çok güzel insanlardır. Aleviler yobazlığa karşı bir kaledir. Hepsi Atatürkçü, aydındır, aklı başındadır. Hepsi insanları çok sever, hayvanları çok sever, bitkileri severler, kainatı severler, Hz. Ali (kv)’yi severler, Ehlibeyt’i severler, Resulullah (sav)’ı her şeyin üstünde severler. Allah’a aşıktırlar sevgi insanı hepsi. Dürüst insanlardır ve yiğit kabadayıdır Aleviler. Türkiye’de Alevi’nin çok olması çok büyük bir nimet, çok büyük bir güzellik, çok büyük bir hayır. Allah hepsine sağlık sıhhat afiyet versin gurur duyuyoruz Alevilerle. Sünni kardeşlerimizi de seviyoruz, Alevi kardeşlerimizi de seviyoruz. Allah hepsini birbirine sevdirsin, kardeş etsin.
Tayyip Hocam kıyafetlere devam, çizgili çok yakışıyor, ipekli. Sen Cumhurbaşkanısın gani gani sana helal olsun. Bak hiç abartmıyorum, bin takım elbise makul senin için. Çünkü her gün bir takım giymen gerekir. Hadi 365 diyelim ama yıllar içerisinde de değiştireceğini düşün, 3 yılda bir kıyafetin aynı kıyafete gelmiş olacak. Hiç çekinme helali hoş olsun çok fazla kıyafetin olsun.
Tayyip Hocam itlerin ürümesinden hiç etkilenmesin. İt ürür kervan yürür. Hoşt diyoruz münafık köpeklere hoşt. Münafıklara diyoruz hoşt çünkü onlar nedir kafiye olarak? Yalnız yaşar yalnız ölür münafıklar uyuz köpekler gibi. Hep Allah onları hastalık ve pislik içinde yaşatır.
OKTAR BABUNA: Cumhurbaşkanımız’ın resmi vardı çizgili takımla.
ADNAN OKTAR: Tayyip Hocam’a “uzun” diyorlar, evet uzun, uzun aslan gibi selvi boylu öyle olacak tabii delikanlı. Mesela Ecevit oluyordu kısa boylu kalıyordu hakikaten pek görünüş olarak uygun olmuyordu. Tayyip Hocam bir gidiyor herkes altında kalıyor böyle. Kabadayılığın yeter, delikanlılığın yeter. Yalnız Kasımpaşa’da kahvehanede bir resim çektirse Tayyip Hocam yok mu yani şahane olacak.
Aydınlar, aklı başında gençlik sakın ha, ululemire destekten sakın vazgeçmesinler. Bak bir bildiğim olmasa söylemem sakın ha, çok iyi bu sistem. Bak Tayyip Hoca’nın özelliği ne? Vicdanıyla hareket eder. Daha önceki dönemlerde de söylemiştim, mesela Demirel’e baskı yaptılar mı dayanamıyordu. Ecevit’e baskı yaptılar mı dayanamıyordu. Özal’a baskı yaptılar mı dayanamıyordu. Tayyip Hoca’ya baskı yaptıklarında “hadi oradan” diyor, hiç etkilenmez. Rahmetli Erbakan da öyleydi, baskı yapıldığında hiç umursamazdı daima haklıdan yana olurdu, güçlüden yana olmazdı. Ama onlar güçlüden yana oluyorlardı ben gördüm onları yani. Ben o dönemlerde yaşadım biliyorum.
Tayyip Hocam’ın bir kıyafeti var göster bakayım. Çizgili, çizgiler de yeşil turkuaz şahane olmuş yakışır Tayyip Hocam’a. Hiç fütur vermesin daima ipekli gömlek de öyle, kravat da öyle gönlü çok rahat olsun. Gani gani helal olsun ona. Şahane, pantolonu göster. Çok şahane olmuş gayet güzel. Böyle ağzını yayanlar olursa sen onları bana bırak Tayyip Hocam senin gönlün rahat olsun. Tayyip Hocam’a bütün Türk gençliği destek olsun 83 milyon. İslam, Türklük alemi birleşinceye kadar yanındayız. İslam’ı hakim ettikten sonra Tayyip Hocam emekli olmak isterse kabul edeceğiz. Türklük alemini birleştirdikten sonra, İslam aleminin birleştirdikten sonra emekli olursa kabul edeceğiz. Onun dışında emekli olmasını kabul etmiyoruz. Kendisi istese de biz kabul etmiyoruz. Hiçbir şekilde bırakmayız Tayyip Hoca’yı sonuna kadar gidecek inşaAllah. Görevli o.
Evet, dinliyorum.
VTR: Bazı insanlar kötülük yapmaktan neden zevk duyar?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, tarzın çok şahane olmuş. Görünüş falan çok iyi. Şeytan olarak insanların bir kısmı görevlidir. İns şeytan denir ona ins. İnsanlar her yer insan dolu zannediyorlar, halbuki melek de var şeytan insanlar da var. Melek görünümlü varlıklar da var ve bunlar insanlar arasında gezerler halk farkına varmaz onların. Şeytan da öyledir şeytan görünümünde. Mesela münafıklar öyledir. Münafık deyince direkt şeytan aklına gelecek. Ama şeytan deyince tabii bu böyle hikayemsi bir varlık diye insanlar düşünüyorlar. Şeytanın böyle gerçek bir varlık olduğunu daha yeni yeni kavramaya başladı insanlar. Mesela insanlar, şeytan vardır üç çatallı bir şeyi vardır, kuyruğu vardır, boynuzlu falan öyle bir şey zannediyorlardı. Değil. Her gördüğümüz varlık insan değildir. Bir kısmı şeytandır. Ama tabii şeytan deyince böyle insanların üstüne saldırır asar-keser öyle değil. Şeytan çok zekidir. Ahlaksızlığını yavaş yavaş ve münafıklarda olduğu gibi sinsice yapar. Mesela bak 15 yıl bizim aramıza giriyor şeytan sakin, sezdirmiyor. Yahut 20 yıl aramıza giriyor sezdirmiyor. Bazen 25 yıl aramıza giriyor sezdirmiyor farkına varamayız. Dolayısıyla her yerde olabileceği için ve imtihanın gereği olduğu için, bu da müminleri cihada ve mücahedeye teşvik ettiği için, cihat ve mücahedenin insanın aklını açıp kişiliğini karakterini olgunlaştırdığı ve güzel hale getirdiği için negatif unsurlar daima faydalıdır. Mesela şimdi kar yağıyor mart için çok faydalı. Soğuk zahiren zararlı gibi görünüyor. Tomurcuk açmıyor soğuk olmayınca, buz gibi soğuk olacak ondan sonra açacak. Hatta bazen dalı kesiyorlar kök versin diye, önce buzdolabına koyuyorlar böyle soğuğa sonra sıcağa getiriyorlar o zaman açıyor.
ASLI HANTAL: Zeytin Dalı Harekatı’nda Afrin kırsalında güvenlik güçleriyle teröristler arasında çatışma çıktı. 8 asker şehit oldu, 13 asker de yaralandı. Afrin şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz, gazilerimize acil şifalar diliyoruz, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Ne zaman oldu bu?
ASLI HANTAL: Yarım saat içinde.
ADNAN OKTAR: Gece.
ASLI HANTAL: Evet, yeni.
ADNAN OKTAR: Onlar bölgeyi tanıyorlar tabii. Bölgeyi tanıdıkları için gece baskını yapma ihtimalleri tabii yüksek oluyor. Gece termal kamerayla bütün arazinin havadan karadan taranması lazım. Ufak bir hareketliliğin bile tespit edilmesi gerekiyor. Gece görüş dürbünleri çok önemli. Onlar öyle elini kolunu sallayarak oraya gelemez o zaman. Termal kamera sayısı çok fazla artsın, havadan ve karadan hatta yüksek kulelerden her yerden izlenmeleri gerekiyor. Mesela kulelerde dört cepheden izlenme yapılması lazım, doğu-batı, kuzey-güney. Yani kesintisiz gözlem yapılması lazım. En ufak bir hareketlilik hemen karşılığını vermeleri lazım. Hava sisli olduğunda özellikle çok tehlikeli olur. Bir de tünel mevzubahisse bütün tünelleri havaya uçuralım. Tünel olması muhtemel her yeri tespit edelim. Bir de askerlerin bulunduğu bölgeyi mayınlamak lazım. Mesela bir yerde duruyorlar herhangi bir yer mesela bir dağın eteği. O bölgenin etrafının mesela bir kilometre çapında mayınlanması lazım. Sonra mayın sökülüp ilerlenebilir. Ama onların muhtemel ilerlemesine karşı her yerin mayınlanması lazım. Yoksa rahat uyunmaz orada mayın şart. Asker nereye yerleşirse mutlaka orayı mayınlasınlar. Hatta 100 metre, 200 metre ilerisi bile olabilir. Yan yana mayınlar mesela birer metre arayla bile olur birer metre sık sık mayın. Çünkü mayın zor bir şey değil, toprak kazılacak altına konulacak. Mutlaka arazinin mayınlanması lazım. Asker daha iyi bilir ama bu çözüm. Mayına adam geldi mi bastı mı zaten bayağı bir gürültü kopacaktır, dolayısıyla zaten yaklaştıkları da anlaşılmış olur. Hem alarm yönü var hem de gelemezler, mayınlarsan gelemez bilir mayınlandığını. Arazi mayınlandıysa gelemez, en önemli özelliği bu, caydırma özelliği var. 100 binlerce mayınla mayınlansın. Ha mayın için adama ihtiyaç varsa gelelim. Dert değil herkes gider zor bir şey değil bu. Toprağın altına konacak, üstüne de işte çim konacak kapatılacak bu kadar basit. Arazinin mayınlandığı bilinir ve hiçbir şekilde de gelemezler, bu bir.
Tünel; tünele karşı tünel yapmak lazım, tünele karşı tünel. Ben ta en başında söyledim. Tüneller yapalım. Asker saldırıldığında tünele girebilsin. Mesela 100 asker varsa hemen tünele geçerler kapısı kapatılır tünelin bitti. Başka yerden çıkarlar. Ve çıkış yeri de yine mayınla kontrol altına alınmış, temizlenmiş olabilir. Bir de, biraz acayip duracak ama alev makinesi de kullansınlar. 2. Dünya Harbi’nde kullanılıyordu mesela, 100 metreye, 200 metreye kadar menzili oluyor alev makinesinin. Hem ortalığı aydınlatır yani çok ciddi bir aydınlanma meydana gelir, hem de şahısların yakından müsademeye girişmesini ortadan kaldırır yani yaklaşmasını engeller. O yüzden en az 200 metre menzilli alev makinesi kullanılsın. Geniş çaplı her noktadan ortalık bir anda aydınlanır. Adamlar da yanaşamazlar, yanaşan da kaçar.
Bir de sokaklar, askerin geçeceği her yer caddeler şura bura falan önce, mesela kaç metre hesabıyla diyelim 4’er, 5’er metre hesabıyla topçu ateşiyle dövülmesi lazım. Topçu ateşiyle dövülmeyen hiçbir yerden asker geçmesin. Mesela 10 kilometreyse 10 kilometrenin tamamı topçu ateşiyle dövülsün asker ondan sonra oradan geçsin. Mayın aramaya da gerek kalmaz o zaman. Alev makinesinin resmi var mı orada? Bak mesela görüyor musun, menzili çok uzun, yakın mücadelede bu çok caydırıcı olur hem aydınlatıcı bir şey. Araziyi de aydınlatır, bunu kullanalım.
Bir de kontrgerillaya ihtiyaç var, böyle yerler için kontrgerilla çok önemli. O konu da epey oldu ben söyleyeli hatta yıllar oluyor, kontrgerilla yapılanmasının bir an önce kanunla hukukla yerine getirilmesi lazım. Karşında gerilla gücü var, ona karşı kontrgerilla olur yani en etkili yöntem olur o. Bilmiyorum yani zor mu oluyor neden yapılmıyor? Teşkili zor olan bir şey değil, sadece kanun çıkması gerekiyor ve yetki verilmesi gerekiyor, Allah’tan korkan samimi iyi insanlardan.
Bir de saldırdıklarında el bombası atan otomatik silahlar var, benim gördüğüm hiç kullanılmıyor bunlar. Sadece tabanca tüfek kullanılıyor. El bombası atan makineli tüfek kullanılmıyor. Halbuki el bombası atan makineli tüfek, onun caydırıcılığı daha yüksek. Çok fazla o kullanılabilir.
Bizim ricalarımız bir; el bombası atan otomatik silah kullanılması. İki; alev makinesi kullanılması. Üç; askerin bulunduğu arazinin çevresinin mayınlanması. Çok sık mayınlanma yani çapraz mayınlanma, böyle, şöyle, böyle, şöyle yani hiç geçilemeyecek hale getirmek, çapraz mayın. Asker orada huzur içinde olur mayınlanınca. Akşam vurur kafayı yatar mayın çünkü mayınla korunmuş oluyorsun. Mayınlanmayan bir arazide asker tutulmasın mutlaka bu yapılsın. Tünel, bak onlar zamanında çok fazla tünel yapmışlar. O tünelleri zaten bizim askerimiz kullanır, bizim açımızdan o iyi. Özetle askere mebzul miktarda el bombası atan otomatik silah versinler. Bu, askerin silahıyla olacak şey değil, tüfekler, otomatik silahlar onlar etki etmez. Çünkü el bombasının etki gücü daha geniş malum yani caydırıcı gücü daha yüksek. Alev makinesi de çok etkileyici olur ve mayınlansın adam oraya yanaşamasın kardeşim Allah Allah mayınlansın bu kadar basit. 100 metre ilerisine kadar mayınlarsın. Askerler anlık konum bile paylaşsa yine bir şey değişmez. Mayınlarsan itler gelemezler bu kadar basit. Arazi mayınlansın kardeşim. İlerlediğimizde mayını söküp devam edeceğiz. Sökülmüş mayınları yeniden yerleştireceğiz, bunun sistemi budur. Mesela 200 metre ilerledin, 200 metre sonra yine 200 metre ileriye mayınla çit yapacaksın mayın çiti. Adam aşamaz o mayın çitini bu kadar basit. Yani lütfen. İşte bak kastettiğim bu. Göster bu otomatik el bombası atan silahı. İşte bu, olay bu. Bununla karşı tarafa rahatsızlık vermek mümkün yani kaçarı kurtarırı da olmaz.
Evet, dinliyorum.
VTR: Neden diğer semavi dinlerde Allah’ın ismi farklıdır?
ADNAN OKTAR: Yehova, güzel bir isim, o da olur. Allah “İster Allah olarak anın” diyor. Mesela İran’da Hüda denir Hüda. Yine Osmanlı’da da aynı şekilde Allah’ı ifade eden başka kelimeler vardır. Mevla denir. Hak Teala denir.
Düzenli ordunun mayınlama yapması yasaklanmış. Hoppala. Ee ne yapacaksın? O zaman gelsin seni vursun mu ne yapacaksın? Allah Allah. Asıl adamın adam vurması yasaklanması gerekiyor. O yasak bu yasak, adam yasak dinliyor mu karşındaki?
Bir de silah gücünü çok artırmak gerekiyor. Yani el bombası atan otomatik silahlar daha etkili. Merminin etkisi belirli bir derecede ama el bombası atıldığında benim bildiğim herhalde en az 3-5 metre alanda etkili oluyor değil mi? Geniş bir alana etkisi oluyor. O, daha kaçışı engelleyen bir şey daha caydırıcı. Caydırıcı silahlar önemli. Askere bu rahatça sunulabilir. Bizim Makine Kimya’da yapabileceğimiz bir silah bu. Silahın vasfının artırılması gerekiyor. Bir de topçu, bir kere gece sabaha kadar topçu dövsün oraları. Bütün geçiş alanları sürekli dövülsün. Top mermisi imal etmek güç bir şey değil ki. Makine Kimya sabaha kadar çalışsın. Bütün geçiş alanları falan her yer hallaç pamuğu gibi atılsın.
Evet, dinliyorum.
GÜLEN BATURALP: Adnan Bey, Afrin’de şehit olan askerlerimizin altısının kimliği belli oldu. Jandarma Astsubay Abdullah Taha Koç. Jandarma Uzman Çavuş Burhan Açıkkol. Jandarma Astsubay Uğur Palanç. Jandarma Uzman Çavuş Arif Demirel. Rıdvan Çevikvan. Ve Uzman Çavuş Recep Çetin. Afrin’de şehit olan 6 asker kardeşimiz. 8 şehidimizin 6’sı belli olmuş.
ADNAN OKTAR: Tebrik ediyoruz aslanları, Allah mübarek etsin şehadetlerini. Allah kutlu kılsın, Allah kutsasın. Allah bizlere de nasip etsin. Her seferinde gıpta ediyoruz. Bir de yüzlerinde zaten melek ifadesi var. Bak şu ifadeyi görüyor musun, bu melek ifadesi. Ne mutlu, bak şu yüzdeki ifadenin güzelliğine bak. Ne mutlu sizlere, ne mutlu ananıza babanıza. Baksana şu güzelliğe, şu tatlılığa.
ASLI HANTAL: Arif Demirel askerimizin ismi.
ADNAN OKTAR: Bizi de çağırın, değil mi? “Arkadan gelecekleri beklerler” diyor. Bizi de çağırın, inşaAllah. Hepsi birbirinden güzeller, maşaAllah. Allah yatak ölümü vermesin asla. Kabadayının sonu şehitlik. Kabadayının şanına o yakışır, inşaAllah. Yalnız tabii bunu sabah yanlarına bırakmasınlar. Sabah 6’dan itibaren sabah namazıyla bismillah yaptığına yapacağına yapmışlıklarına bin kere değil bak yüz bin kere pişman edecek bir şey bekliyoruz, rica ediyoruz. Yani “keşke yapmasaydım” dedirttirsinler. O öyle olmaz böyle olur desinler. Havadan karadan nereden gerekiyorsa hepsini yapsınlar.
Makine Kimya sabaha kadar çalışsın. İstiyorsa biz de gidelim işçi olarak çalışalım ne gerekiyorsa olsun.
Bu alçakların bir yerlerine bir şey olmuş anladığım kadarıyla. Bu kudurma normal değil. Yani analarından doğduklarına pişman etmek lazım. Bu çok kızdırıcı bir hareket yani o öyle olmaz böyle olur çok önemlidir. Bunu yapsınlar. Bir de daha önce de söyledim. Hiç olmazsa girişimini söylesinler bak namlu çapı büyük, menzili uzun top. Yani en az 1 tonluk mermi atsın 1 ton. Altından kalkabiliyorlarsa kalksınlar. Akıl almaz moral bozar. 1 tonluk mermi demek şehri ayağa kaldırır, moral falan hiçbir şey bırakmaz. Yeri-göğü sallar yani.
Kabadayıya bak, 8 şehidin bölük komutanı çatışma mesafesi 5 metreye düşünce telsizden “Uçaklar bizim olduğumuz yerin tamamını bombalasın biz de şehit olalım. Yeter ki buradakilerin hepsi helak olsun” demiş. O, yüz PKK’lının öldürülmesi için “bizi de hepimizi yok edin” demiş. “Bizi şehit edin onları da yok edin” demiş. Tabii olmaz öyle bir şey de. Kardeşim, 5 metreye düştüyse orada biz aydınlatıcı bir şey kullanamaz mıyız? Nasıl yasaklıyor Allah Allah. Ben araziyi aydınlatmak istiyorum 5 metreye düştüğünde. Adamı yakmam şart değil ki kardeşim. Benim ateş yakmam da yasak o zaman. Kamping yapacağım Allah Allah. Ateş yakacağım, benzin yakamaz mıyım ben orda? Gaz yağı yakamaz mıyım? Yani ateş yakmak istiyorum bu kadar basit yani ne var bunda, ya bu kadar mı olayların titiz olunması gerekiyor yani? O zaman, gaz ocağı falan hiçbir şey kullanamayız. Ne alakası var ya? Beş metreye düşmüş yani ortalığı aydınlatırsın, bu kadar basit. Beni, bu konular tabii biraz tutuyor şimdi konuşurken. Bunun neyini açıklayacaksın yani adam sana soracak mı gelip bunu? “Elinin körü” dersin yani Allah Allah. Olabilir, orda haşerat vardır efendim bir şey vardır. Ne bileyim mantar istilası olur orda, bilmem ne antisepte etmek istiyor olabilirsin, ormanı yakmak istiyor olabilirsin, ısınmak istiyor olabilirsin, ona ne ya bulunsun ne kaybedersiniz yani.
ASLI HANTAL: Jandarma Astsubay Taha Koç askerimizin ismi, dediklerinizi söyleyen şehidimiz.
ADNAN OKTAR: Baksana şu güzelliğe, yakışıklılığa. Beş metre ne demek şu kadar burnunun dibinde yani.
GÜLEN BATURALP: Taha Koç bir düzeltme yapalım inşaAllah sizi seven bir kardeşimizin ilkokul arkadaşıymış. Küçükken de çok güzel ahlaklıymış yani yakından tanınan bir kardeşimizin arkadaşı.
ADNAN OKTAR: Kuzu o, kuzu ağabeyinin canı, bir tanesi, cennet kuzusu o.
ASLI HANTAL: Yedinci şehidimiz Uzman Çavuş Mehmet Dinek.
ADNAN OKTAR: Baksana şu yakışıklılığa, hepsinde kuzu görünümü var ağabeyinin aslanı onlar cennet kuzusu. Bunları alnından öpmek lazım. Kapatıyorlar o mübarek bedenlerini, kardeşim açın asker elbisesiyle gezdirmeleri lazım kefenliyorlar, yıkıyorlar. Nerde görülmüş böyle bir şey ya? Açacaksın bütün millet, insanlar görsün, gezdireceksin. Bir milyon, iki milyon, üç milyon insan toplanması lazım yani bu böyle.
Yarın asker gereğini yapsın, o öyle olmaz böyle olur desin, duyalım. Mesela bak şu makineli tüfek bu mesela otomatik ateş ediyor askere gerek yok şu, göster.
ASLI HANTAL: Evet.
ADNAN OKTAR: Bu kadar, uzaktan kumandalı basarsın düğmeye takır takır takır saydırır. PKK ile iç içe olmaya da gerek kalmaz yani bu hareketli sağa sola sağa sola sürekli yelpaze gibi dönüyor. Adam nasıl gelsin oraya? O kadar askere de gerek kalmaz o zaman.
Bir de, Büyük Birlik Partisi’nin desteğini, Allah razı olsun onlar destekliyor da yani hiç kuralsız şartsız falan bir destek çok iyi olur. Yani MHP ile de hiçbir tartışmaya girmeden. Neden? Çünkü vatan millet meselesi bu konuyu da uzatmaya gerek yok. Saadet Partisi ile bizim çocuklar görüştüler ama çok katılar, ben bir görüşsem iyi olabilir. Evet ben bir görüşeyim. Ama MHP-AK Parti ittifakını kimse yıkamaz. Fakat yine de ekstradan destek de fayda var.
Evet dinliyorum.
GÜLEN BATURALP: Adnan Bey, arkadaşlarımız Sedat Altan ve Seral Köprülü, 28 Şubat ve Türkiye gerçekleri konulu panele katıldılar. Sayın, Fatih Kavaloğlu ve Sayın Fatih Erbakan’a İngiliz Derin Devleti kitabını hediye ettiler. Sayın, Fatih Kavaloğlu, Adnan Menderes Dernekler Federasyonu Başkanı, ikisi de size selamlarını ilettiler.
ADNAN OKTAR: Aleyküm selam.
GÜLEN BATURALP: Ayrıca sizi seven gazeteci, Nihat Ağdemir de selamlarını iletti.
ADNAN OKTAR: Aleyküm Selam ve Rahmetullahü, bilmukabele, Allah’ın Selamı onun üzerine de olsun.
GÖRKEM ERDOĞAN: Arkadaşlarımız Şerif, Hakan ve Semih bazı siyasiler ve akademisyenlere kitap hediye ettiler.
GÜLEN BATURALP: Erzurum AK Parti milletvekilimiz Sayın Zehra Taşdelenlioğlu'na İngiliz Derin Devleti kitabını hediye ettiler.
ADNAN OKTAR: Çok iyi olmuş.
GÖRKEM ERDOĞAN: Arkadaşlarımız Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Sayın Harun Yakışık ile birlikte yemekte uzun sohbet etmişler. Ülkemizdeki sıcak gündem konularında sizin yorumlarınızı takip eden birisi.
ADNAN OKTAR: İyi Allah yardımcısı olsun.
Evet dinliyorum.
GÜLEN BATURALP: Ayrıca arkadaşlarımız Şerif, Hakan ve Semih Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Sayın Çiğdem Gülmez'e de Kuran'da Dua isimli eserinizi hediye ettiler.
GÖRKEM ERDOĞAN: Esnaf ve Sanatkârlar Derneği Başkanı Mahmut Çelikkuş, Müminlerin Asıl Yurdu Cennet kitabınızı kendisine hediye ettiler.
GÜLEN BATURALP: Ve Prof. Dr. Sayın Nilüfer Narlı'ya da İyilerin İttifakı kitabınızı hediye etti arkadaşlarımız.
ADNAN OKTAR: İyi çok güzel.
ASLI HANTAL: Sayın Cumhurbaşkanımız Saadet Partisi ile ilgili bir açıklama yaptı Adnan Bey. Cumhurbaşkanı Erdoğan yapılan ittifak ile ilgili şöyle bir açıklama yaptı. “Bizimle beraber Büyük Birlik Partisi’nin de yürümesi söz konusu. Çok açık ve net onlarla konuştuk. Onların sütununda yer almaktan çok partimizin listeleri içinde yer alma durumları olabilir. Sayın Destici ile de konuştuk” dedi. Sayın Erdoğan Saadet Partisi hakkında da şunları söyledi. “Ben görüşmeyi yaptım. Hatta Sayın Şentop'u da tekrar gönderdim ama oradan henüz maalesef bir ses çıkmadı. Biz bütünleşelim istiyoruz” dedi.
ADNAN OKTAR: O zaman biz bir görüşelim. Biraz içine kapanmışlar. Yarın öyle bir şey yapalım. Ya ileri, geri, ya sağa, sola bir şey olması lazım, olmaz.
Evet dinliyorum.
VTR: Dünyanın en büyük konforu nedir?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım konfor nasıl olur? Huzurla olur, huzur da samimiyetle olur. Samimiyetin dışında bir şey olmaz. İnsan bedeni samimiyete göredir. İnsan hep zorlukla bir şey olacak zannediyor. Mesela Allah'a kavuşmak için ızdıraplar çekecek, acılar çekecek, işte 40 yıl dergahında öyle bir şey yok. Sadece samimi olmaya ihtiyaç var o kadar, dürüst olmaya ihtiyaç var. Allah'ın hakkında kötü düşünmemek, suizan o çok büyük bir beladır dünyadaki en büyük dert budur ben söyleyeyim. Dünyadaki en büyük dert kendini çok akıllı zannedip, akılsızca Allah'ın aleyhine düşünmektir. Bakın Kuran'a hep ana konu budur. Ve insanlarda hep bu dert vardır. Bütün belanın kaynağı da budur. Başka bir şey yoktur dünyada. Allah'tan şüphe edilmesi, Allah'a güven duyulmaması dünyadaki en büyük bela budur. Başka bela yoktur. Bütün bu belaların, dertlerin ana kaynağı da tek nedeni budur. Bütün uğursuzlukların nedeni de budur. Gayet güzel giderken Allah'tan şüphe ediyor. Niye şüphe ediyorsun? Hayır sonra utanıyor, daha hala yine şüphe ediyor. Aklına şu güvenmemeyi bir kaldır. Allah'a güven, bırak Allah'a kendini. Allah bedenini yaratmış, ruhunu yaratmış insaf et artık. Aklını yaratıyor, senin düşünme gücünü yaratıyor. Buna rağmen Allah'ın yarattığı akılla Allah'ın aleyhine düşünüyor. Allah'a mutlaka hüsnü zan ve mutlaka Allah yanlısı olmak lazım. İnsanın bir sevgilisi olsa, sürekli sevgilinden şüphe etsen öyle sevgi olur mu? Ve sevgilin ne kadar rahatsız olur öyle bir şeyden değil mi? Sürekli şüphe ediyorsun ‘bana oyun mu oynayacak, bana kötülük mü yapacak?’ öyle sevgi mi olur? Allah bunu istemiyor, bu kadar iyilik yapmış, güzellik yapmış, katrilyonlarca iyilik yapmış daha hala şüphe ediyorsun. Böyle sevgi olmaz.
YASEMİN AYŞE KİRİŞ: Allah ayette şeytandan Allah'a sığınırım. “(Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir.” (A'raf Suresi, 201)
ADNAN OKTAR: Doğru.
Hz. İsa Mesih (as) dünyalar güzeliydi. 1.70’in üzerinde boyu, 1.75 falan orta boylu 1.76-77 de olabilir. Gri gözlü ve çok keskin gözleri, ince küçük kalkık burunlu hafif bombeli burnu ve çekme burunlu, gayet güzel düzgün dudakları var, dişleri çok düzgün, ince kibar yüzlü, saçları kahverengi ve platin sarısı gibi, sarı parlak sarı. Karışık yani ikisi ama kahverengi de var aralarında. Boynuna kadar uzun saçları. Geniş omuzlu, dolgun omuzları atletik, kolları da kalınca, uzun parmaklı, beli incecik. İncecik beli, dar kalçalı çok düzgün bir vücuda sahip atletik. Bildiğin jön, onların çok çok daha güzeli. Güler yüzlü, kibar, mütevazi bir delikanlıdır. Zaten görecek ümmeti Muhammed. Biraz daha burnu küçük, ağzı biraz daha kenarlara doğru hafif geniş, kaşı biraz daha yüksek. Çok keskin bakışlı. Zehir gibi bakışları Hristiyan kaynaklarında da geçiyor, gözlerine bakılamayacak kadar keskin. Onun özelliğidir İsa Mesih (as)’in. Ve bayağı da kuvvetli, bedenen çok kuvvetlidir. Bayağı kıskanmışlar gelecek diye hiç şamata yapmalarına gerek yok.
Yeşile bakıyor gözleri gri, keskin bakışlı olduğu Ahmet bin Hanbel, Peygamberimiz (sav) söylüyor. Hafif çilli yüzü çok şeker, burnu, yüzü elleri tipik sarışın altın rengi gibi saçları, metal gibi, kahverengi de var ama metal parlaklığı var. Yalnız saçlarında bir dolgunluk var o şaşırtıcı işte yani, ıslak gibi görünüyor saçı kuru olduğu halde o çok nadir rastlanan bir şey. Çok nadir rastlanır o. 1.77 boyu aşağı yukarı. Haset etmeleri çok komik. Cildi çok güzel, yüzü dupduru ve pırıl pırıl. Ağız, burun hokka gibi. Sakalı çok düzgün şu sakalı alttan çatallı onun, kenarlara doğru. Ortadan ayırıyor ya kendi yapmış da olabilir ama kısa, çok uzun değil. Kısa sakallı yanlardan da cezmedilmiş, yüzünün yanaklarından oyuyor alıyor. Bakışları tabii çok tatlı.
Atletik yapılı, çevik ve güçlü. Yani öyle koşma falan gerektiğinde yetişemezsin. Bakanlar çok müthiş zevk alıyorlar baktıklarında. Çok hoşsohbet, hayret edecek şekilde mütevazidir İsa Mesih. Yani Peygamber, bir azamet falan olur ya öyle bir şey yok yani. Halktan birisi gibi, çok çok mütevazı. Ben rüyamda gördüm İsa Mesih'i, Peygamberimiz (sav)’i hiç görmedim. Bediüzzaman ile ikisini gördüm. Said Nursi Hazretleri’ni görmüştüm bir de İsa Mesih ama çok net gördüm İsa Mesih'i. Eğer karşılaşırsam, eğer karşılaştığım gibiyse muazzam. Çünkü çok iyi aklımda. Ben zaten görür görmez; “Aa” dedim, “ah severim ben seni” falan dedim, böyle direkt şey yaptım. Hani kimdir falan öyle bir şey olmadı bende. Karşılaşma yeri açısından da manidar. Bakacağım, bekliyoruz.
Evet dinliyorum.
VTR: Kadınlara karşı sarkıntılık yapanlara nasıl tedbir alabiliriz?
ADNAN OKTAR: Yakışıklım, çok kalabalığı harekete geçirmek lazım. Orada olan herkesin reaksiyon göstermesi lazım. Yani herkes cesurca kararlı olmalı. Hemen birisi mesela polis çağırırken, biri başka türlü falan. Herkes böyle tavır alırsa bir şey yapamaz. Bir de cesur davranmak lazım. Özellikle kadınları vurmaya yönelik, silah kullanma, onda çok çok cesur davranmak lazım. Ben bir kere mesela otobüste gidiyordum, çok güzel bir genç kız otobüse geldi. Bir adam böyle, biraz da patolojik falan biraz da yaşı da ileriydi. Etrafa bakındı, geldi kızın arka kısmına geldi. Ellerini aşağı sarkıttı, yavaş yavaş ellerini ona yaklaştırmaya başladı yani kalça kısmına doğru. Adama ben çok dik bakmaya başladım, bayağı korktu. Yani hani böyle “ciğerini sökerim” der gibi bakmaya başladım böyle. Yani her hareketini izlemeye başladım, o zaman korktu. Mesela bu bile caydırıcılık için yeterlidir. Veyahut mesela kadını sıkıştıracaklarsa hemen alıp başka bir yere onu geçirtmek. Yer açmak ona olabilir. Sokaktaysa bayağı mahcup edilebilir yapan adam. Mesela “bu benim nişanlım” dersin direkt. “Sen bir şey mi dedin?” dersin, “benim kız kardeşim” dersin, kız kardeşim. “Ne, bir şey mi dedin?” falan. Bayağı korkar tabii yahut “karım” dersin. “Evli karım benim, ne diyorsun?” dersin, “eşime ne diyorsun?” falan. Hiçbir şey olmaz, o da bozuntuya vermezse. Değil mi? Yani rezil kepaze edersiniz. Müthiş bir hak kazanmış olur. Sonuna kadar da götürülebilir.
Yarın askerimizden cevap bekliyorum bu adamlara. Yani o öyle olmaz böyle olur tarzında.
Münafıkların ana özelliği ömür boyunca yalnız kalacaklar. Niye? Çünkü çok pislik adamlar. Hayır, Müslümanın bunlardan tiksinmesi normal de, küfür de bunlardan tiksiniyor. Hayret edilecek şey. Acayip pislikler ve bunlar hızlı yaşlanır. Buradayken bile yolunmuş domuza dönmüşlerdi. Her türlü hastalık vardı bunlarda ve zır cahil. Hepsi ilkokul mezunu falan ama öküz gibi cahil. Hepsi hasta ve pislik, hastane müdavimi bunlar. Bakın hastane hakikaten, gece gündüz hastanedeler, ikinci adresleri. Allah bela üstüne bela veriyor. Felaket pisliktir, acayip pistirler. Görünen, görünmeyen. Kimse bunları muhatap almaz. İt gibi ürüyorlar, hiç kimse bunlara yani pislik sesi olarak bile bakmıyor. Yani karga bir yere mesela bir kir atsa bakarlar insanlar. Bunların o kadar bile kıymeti yok, o kadar aşağılıklar yani. Müminlerin nimet içinde olması bunları kahreder. Bak yedi kız arkadaş daha geldi, yedi kişi daha ve hepsi birbirinden güzel, aslan gibi.
Şimdi dinliyorum.
GÜLEN BATURALP: Adnan Bey Doğu Guta ile ilgili bir video izletmek istiyoruz.
ADNAN OKTAR: Ah severim ben senin tatlılığını ama nasıl güzel, tatlı maşaAllah. Peki, bu koridor açılıp bu çocukların hepsi çıkarılamıyor mu oradan?
AYŞE KOÇ: İzin vermiyorlar.
GÜLEN BATURALP: Bölgede 2012 yılından beri büyük bir sivil katliamı yaşanıyor ve Suriyeli silahlı muhalif grupların elinde Doğu Guta.
ADNAN OKTAR: Ya kardeşim şimdi orada savaşan tipler varsa ayrı. Onlarla kendi aralarında kozlarını paylaşırlar. Şimdi bunlar çoluk çocuk, bunlar öyle bir şey istemiyor. Şimdi oraya yapılacak şey, Birleşmiş Milletler oraya girip asker yığacaklar, yolu açacaklar, çocuklar çıkacak. Bu zor bir şey değil. Bunu anlamazdan gelmelerinin bir âlemi de yok.
ASLI HANTAL: 350 bin civarında insan varmış şu an Guta’da, 350 bin. Sadece sekiz günde 560’tan fazla insan öldürülmüş, şehit edilmiş.
ADNAN OKTAR: Kardeşim muhaliflerle ayrı, kozlarını paylaşacaklarsa o ayrı. Muhalifler kalır, ne yapıyorlarsa yapsınlar kendi aralarında. Yani yapsınlar demeyelim de yani o ayrı bir konudur, onu ayrı düşünürüz. Şimdi bunlar çoluk çocuk, ne alakası var? Çocukların oradan çıkarılması gerekiyor.
ASLI HANTAL: Adnan Bey Doğu Guta’yla ilgili sizin yakın zamanda bir makaleniz Güney Afrika'nın Durban şehrinde yayın yapan günlük ulusal gazete The Mercury’de yayınlandı.
ADNAN OKTAR: Defalarca yayınladık ama dinledikleri yok.
ASLI HANTAL: “Suriye'deki sessiz katliama son vermek için acil çağrı” başlıklı makaleniz. Doğu Guta’da, tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen insanlık dramının Suriye'deki ateşkesin garantörü olan üç ülke; Türkiye, İran ve Rusya’nın katkılarıyla sonlandırılabileceğini anlatıyorsunuz yazıda. Ayrıca Müslüman ülkelerdeki kamuoyunun her türlü etnik, mezhepsel farklılıkları bir kenara bırakarak sevgi ve dostlukla ittifak konusundaki taleplerini yüksek sesle dile getirmelerinin büyük önem taşıdığını belirtiyorsunuz.
ADNAN OKTAR: Evet ama tabii bunun her yerde duyulması ve bunun uygulanması çok önemli. Adamların pek laf söz dinledikleri yok. İttihad-ı İslam'ın dışında, Mehdiyet’in dışında bir çözüm yok. Mehdi (as)'nin dışında bir çözüm yok, İsa Mesih (as)’in dışında bir çözüm yok. Otuz kere söyledik.
Hızır (as’ın ejderhayı öldürmesiyle, deccalı öldürmesine dair resimler var mı sizde?
ASLI HANTAL: Evet.
ADNAN OKTAR: Göster.
GÜLEN BATURALP: Assyria Krallığı’ndan.
ADNAN OKTAR: O elindeki şey var ya o cisim, onları sonra açıklayacağım. Bak diğer elinde de var başka şeyler, onları da açıklayacağım. Yani hâşâ huzurdan masonik semboller onlar, onu söyleyeyim.
ASLI HANTAL: Başka resimler de var. Eski Yunan’dan. Gılgamış Destanı’ndan.
ADNAN OKTAR: Gılgamış. Yaklaştır o şahsı. Bak yine onun elinde de dikkat ederseniz bir cisim var aynı şekilde. Bileğindeki cismi görüyor musun? O masonik semboldür yani hâşâ huzurdan yanlış anlaşılmasın. Mason sembolüdür, elindeki de yine masoniktir. Ne kadar eski bu masonluk. Başka var mı resim?
ASLI HANTAL: Evet, Gılgamış Destanı’ndan başka bir figür daha var.
ADNAN OKTAR: Bak şahsın elinde bir şey var. Uç kısmında üçgen. Oklar, yaylar falan şahsın elinde. Evet.
ASLI HANTAL: Günümüzde Gürcistan'da bulunan şu an bir heykel.
ADNAN OKTAR: Deccalın tepelenmesi.
GÜLEN BATURALP: Yine Malatya Aslantepe'deki Hitit Kitabeleri’nde MÖ. 100. Yıl.
ADNAN OKTAR: Canım kardeşim sen şu Hızır (as)’ın kovasını bir göstersene sen bana. O kova nedir öyle elinde, çok acayip. Çok eski bir sembol o, yani 12 bin yıllık falan bir sembol.
EBRU ALTAN: Her medeniyette.
ADNAN OKTAR: Evet hepsinde kova da aynı şekilde yani şu biçimde oluyor.
GÜLEN BATURALP: Diğer medeniyetlerde de, Ararat Krallığı, MÖ.650- 590 yıllarında. Yine burada Asur Medeniyeti, MÖ. 1392-1056 yılları. Yine kova sembolünü görüyoruz. Burada Etrüsk Medeniyeti MÖ.800-600. Yıllar.
ADNAN OKTAR: Mason önlüklerine bakabiliyor muyuz? Bunlar da mason önlükleri. Evet, tabii bu mason önlüklerinin de özel bir anlamı var. Yani çok eski devirlere kadar giden bir anlamı var. O şu üstteki kama var ya Süleymaniye Camisi’nde de o var kama biliyorsunuz. Camide gösterebiliyor musun o kamayı?
GÜLEN BATURALP: Hazırlayalım.
ADNAN OKTAR: İşin ilginç yanı 12 bin yıllık taşlarda da o kama ters kama olarak var. Yani T biçiminde. Burada ters biçimde konmuş. Evet, başka var mı göstereceğin?
GÖRKEM ERDOĞAN: Küçük Ayasofya’ da var.
ADNAN OKTAR: Küçük Ayasofya’da var. Süleymaniye Camisi’nde yok mu, duvarında? O ters “T” işareti.
ASLI HANTAL: Süleymaniye, onu isteyelim.
ADNAN OKTAR: Tamam.
Evet dinliyorum.
VTR: Hazreti İsa (as) yeniden gelecek ancak ne zaman gelecek? Bu savaşları kim durduracak, bu ateşi kim durduracak? Bu problemleri kim durduracak, kim barış ile gelecek? Elbette Hz. İsa (as). Biz Hz. İsa (as)’nın dünyaya, insanları kurtarmak ve savaşları durdurmak için yeryüzüne yeniden geleceğine inanıyoruz.
ADNAN OKTAR: Ne güzel, ne güzel. Doğru diyorsun, inşaAllah göreceksin.
GÖRKEM ERDOĞAN: Edirne'de bulunan Selimiye Cami’de bir mason sembolü. Siz daha önce göstermiştiniz bu resmi. Ters “T” şeklinde açıklamıştınız.
ADNAN OKTAR: Evet, birçok camide var bu işaret.
GÜLEN BATURALP: Örneğin, Ayasofya Camii’nde pergel, gönye görüyoruz. Masonik sembollerden.
ADNAN OKTAR: “A” harfini andırıyor mu o? “A” harfi değil mi? Her yönden “A” harfi olmuş oluyor.
GÜLEN BATURALP: Yine Fatih, Gül Camii tavan süslemesinde.
GÖRKEM ERDOĞAN: Altı köşeli yıldız.
GÜLEN BATURALP: Bu da Küçük Ayasofya Camii’nde yine pergel, gönye ye yine “A” harfini andıracak şekilde.
ADNAN OKTAR: “A” ve “O” harfinin içerisinde “A” evet. Alfa ve omega evet.
GÖRKEM ERDOĞAN: Melikşah Gazi Türbesi’nde bir masonik sembol var.
ADNAN OKTAR: Yine “A” harfi. Nerden bakarsan “A” harfi olmuş oluyor, evet.
GÜLEN BATURALP: Burada yine Mimar Sinan, Mesih Mehmet Paşa Cami’sinde lotus çiçeği içerisinde yine altı köşeli yıldız.
ADNAN OKTAR: Lotus çiçeği geçmiş bütün biliyorsunuz taş kabartmaların hemen hemen çoğunda ellerinde bu işaret var, bileklerinde.
GÜLEN BATURALP: Yine burada da Ortaköy Cami’sinde altı köşeli yıldız. Yine “O” harfi içerisinde “A” harfi. Burada Osmanlı akçesi altı köşeli yıldız.
ADNAN OKTAR: Yine “A” ve “O” tarzında. Evet.
GÜLEN BATURALP: Burada padişahların galibiyet getirmesi için sefere gitmeden giyindikleri gömleklerde.
ADNAN OKTAR: Alfa omega harfleri evet.
GÜLEN BATURALP: Samsun Gökgöl Cami altı köşeli yıldız. Yine Topkapı Sarayı tepeden sarkan şakül.
ADNAN OKTAR: Ne sarkan? Şakül.
GÜLEN BATURALP: Yine Ulu Cami’de altı köşeli yıldız. Alfa ve omega işaretleri içerisinde. “A” ve “O”yu çağrıştıracak şekilde. Bu yakından görünüşü. Burada Üsküdar Yeni Valide Sultan Cami’sinde giriş kapısındaki altı köşeli yıldız.
ADNAN OKTAR: Yine Alfa Omega “A” ve “O”
GÜLEN BATURALP: Burada da Zel Mahmut Paşa Camii ve altı köşeli yıldız, lotuz çiçeği. “A” ve “O” alfa omega.
ADNAN OKTAR: Evet tavanda da açıkça görüyoruz.
İmam Rıza Hz. İmam Ali bin Musa (as) Peygamberimiz (sav)’in torunu buyurdu ki; “Hızır hayat suyundan içti ve kıyamet gününe kadar ölümsüz oldu. Hızır bize gelir selam verir biz onun sesini işitiriz.” Bak sesini işitiriz dikkat edin. “Fakat şahsını göremeyiz.” Birisi geliyor ses konuşma var ama görünmüyor. “O bahsedildiği yere gelir, sizden kim onu zikrederse onun üzerine selam versin o her sene hacca gelir. Haccın bütün amellerini yerine getirir. Arafat’ta vakfe yapar, müminlerle beraber dua eder. Allah Hızır (as)’ı Kaimimiz Muhammed Mehdi’nin gaybetinin dönemindeki yalnızlık çektiği zor günlerinde arkadaş yapar yalnızlığını giderir.” Yani işlerinin halledilmesinde her yerde devreye girer diyor. (Kemaluddin Şeyh Saduk sayfa 391) Demek ki Mehdi (as)’yle Hızır (as) sık sık bir bağlantıya giriyorlar benim anladığım bu.
İmam Muhammet Bakır (as) şöyle buyurur: “Bu meselenin sahibi İmam Mehdi, bir yalnızlık döneminden geçecek.” Yani insanlar onu yalnız bırakacaklar. “O yalnızlık döneminde korumaya ve güce ihtiyacı olacağı” korumaya ne zaman? O yalnızlık döneminde. “korumaya ve güce ihtiyacı olacağı ve ona zarar verilmemesi için yanında otuz kişi bulunacaktır.” Otuz talebesi bulunacaktır koruma olarak. “Onlar için İstanbul ne güzel ikametgahtır” diyor. Daha ne desin Peygamberimiz (sav)? (Biharu’l Envar cilt 52 sayfa 153, hadis numarası 6) Otuz koruması olacak diyor Peygamberimiz (sav) Mehdi (as)’nin. Otuz; demek ki tehlike büyük.
“Kaim Muhammed Mehdi’nin yardımcıları onun için Allah tarafından saklanmıştır. Münafıklar gitse de Allah onun yardımcılarını ona getirecektir. Allah’ın ayette bildirdikleri onlardır şeytandan Allah’a sığınırım “Eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa andolsun Biz buna karşı inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır.” Bak eğer bunları tanımayıp küfre sapıyorlarsa yani Mehdi (as)’yi bilmeyip, anlamayıp küfre, münafıklığa sapıyorlarsa, münafıklığa yöneliyorlarsa, inkara sapmayan, münafıklığa sapmayan bir topluluğu Biz vekil kıldık diyor Allah. Allah münafıkların yerine “Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise 'güçlü ve onurlu,' Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir.” (Maide Suresi, 54) (Beklenen Mehdi, Allame Muhammed Bakır el-Meclisi, Biharu’l Envar cilt 13. Hadis numarası 160, Cilt 51, 52 ve 53. Gaybet kitabı İmam Mehdi On ikinci İmam bölüm 2.
VTR: Sevgi zamanla azalır mı?
ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm eğer derinlik varsa, derin iman varsa, Allah’a sonsuz sevgi varsa o sonsuz sevgiden kaynaklanan bir sevgiyse zamanla azalması değil zamanla akıl almaz yükselmesi mevzubahistir. O çılgınca böyle insanı çok sarsan bir sevgiye doğru yönelir. Benim güzel yüzlümü bir daha göreyim. Güzel yüzlüm çok nurlusun çok dikkatimi çekti tesettürün de çok yakışmış. Cilbap olarak örttüğün belli ama yüzünde çok asil, çok güvenilir, çok efendi bir ifade var ve harikulade güzelsin. Allah kalbini sevgiyle doldurmuş zaten sevgiye kendini ram ettiğin, sevgi için yaşadığın, Allah sevgisinin içinde olduğun açık yüzünden belli oluyor. Allah seni en çok sevenlerle birlikte etsin. Hep sevdiğinle birlikte yaşamayı nasip etsin. Seni sevmeyenlerden Allah seni uzak etsin. Seni çok sevenlerle birlikte olmanı nasip etsin. Cennette de Allah seni bana dost etsin, yakın etsin. Çok çok sevdim seni. Bir daha göreyim.
VTR: Sevgi zamanla azalır mı?
ADNAN OKTAR: Hiç hiç hiç endişe etme. Sevgi Allah’ın sonsuz sevgisine bağlı olduğu için bir sonsuz deniz düşün oraya açılıyor, azalması değil oradan akın akın akar. Yani sel gibi akar o sevgi. Yeter ki samimiyetsizlikle durdurulmasın, yeter ki egoistlikle bencillikle kapısı kapatılmasın. Allah’tan korkarak, Allah’ı severek kapı açık bırakılırsa Allah’ın sevgisi coşkulu ırmak gibi akar. Ve kadına karşı sevgide o tecelli eder. Ve asla azalmaz asla.
Evet.
GÖRKEM ERDOĞAN: Adnan Bey Yeni Zelanda’da bulunan bir mağara var. Videosunu göstermek istiyorum. Bu mağaranın özelliği içinde ışıklı ışık saçan, soğuk ışık saçan larvalar bulunması. Ama ortaya çok güzel bir manzara çıkıyor. Bu larvalar kendilerine bu ışığı üretmelerinde Allah öyle bir sistemle yaratmış avlarını kendilerine çekmek için üretiyorlar. Larvaların ucundaki sarkıtlar yapışkan avları da o sarkıtlara kendine çektikten sonra yapışıyorlar. Bir sineğe ait aslında bu larvalar. Görüntüsü çok ihtişamlı, çok güzel.
ADNAN OKTAR: Bunlarla arkadaş olmak lazım. Şahane ortam bayağı eğlenceli. Kalabalık da çok iyi eğlence güzel. Orada müzikte vardır bizim duymadığımız. Bayağı eğlenceli ortam. Gece gündüz eğlence.
Peygamberimiz (sav)’in otuz koruması vardı. Savaş meydanında çadırın önünde bekleyen muhafız olarak sürekli bekliyorlardı, gece de bekliyorlardı otuz koruma. Peygamberimiz (sav) aynı şekilde İmam Mehdi (as)’nin de otuz koruması olacak diyor. Çok şaşırtıcı değil mi? Aynısı.
Cabir’den rivayet edilmiştir Bu iş Mehdi’den ayrılanlara rağmen muzaffer olarak devam edecektir. Muhaliflerin münafıkların Mehdi’ye zararı olmaz” diyor kim? Ramuz El-Ehadis’te 487. Hiçbir zararı olmaz diyor münafıkların.
GÜLEN BATURLAP: Yayınımızın sonuna geldik yarın tekrar görüşmek üzere inşaAllah.