Tüm insanlar gerçek mutluluğu yakalamanın yollarını ararlar. Kimi zengin olduğunda, kimi iyi bir işe girdiğinde, kimi istediği yerde yaşadığında, kimi üniversiteyi kazandığında mutlu olacağını düşünür. Oysa bugüne kadar bu yollarla gerçek anlamda mutluluğu yakalayabilen bir insan olmamıştır. En mutlu olduğunu düşünen insanın bile, içini sıkan, düşünmekten kaçındığı, ona huzursuzluk veren birçok konu vardır. Kuran ahlakının yaşanmadığı toplumlarda mutsuzluk alışılmış bir hadiseye dönüşmüştür. Sıkıntı, karmaşa, huzursuzluk, imandan uzak yaşayan kişilerin hemen her gün hissettikleri duygulardır.
Allah (cc)’ın kulları için indirdiği hak dinden haberdar olmayan bu kişiler, söz konusu karanlık ruh halini hayatın bir gerçeği zannederler. Günümüzde de din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda insanların asık yüzlü ve birbirlerine karşı tahammülsüz olmaları, mutluluğun getirdiği heyecandan uzak, son derece durgun oluşları dikkat çekmektedir. İnsani değerlerden uzaklaşan ve yalnızca menfaatleri peşinde koşan insanlar sürekli daha çok mutsuzluğun içerisine batmaktadırlar. Güzel ahlaktan gittikçe uzaklaşılması şuur kapalılığına neden olmaktadır. Artık insanlar yaşadıkları mutsuzlukların neden kaynaklandığını merak dahi etmez ve bu sıkıntılı hayatı kabullenirler. Oysa müminler asla böyle bir sıkıntılı hayat yaşamazlar. Bu hayat şekli yalnızca, iman etme imkanı varken imansızlığı tercih etmiş kişilere aittir. (Kuran Ahlakı)
Kuran-ı Kerim’deki güzel ahlak insanları şefkate, fedakarlığa, güvenilir olmaya, asilliğe, mütevaziliğe, sabra, olgunluğa, derin düşünmeye, vicdana, tevazuya ve insan ruhunu yüceltecek daha pek çok faziletlere yöneltir. İnsanı yoktan var eden, ona yaşayacağı yeryüzünü, soluyacağı havayı, yiyeceği rızıkları, içeceği suyu yaratan Yüce Rabbimiz, insana ruhunun huzur içinde bulunacağı yaşam şeklini de göstermiştir. İslam dini insanların mutluluk içerisinde yaşayabilecekleri yegane hak dindir. Allah (cc) İslam ahlakına titizlikle uyan bir kişiye dünyada ve ahirette kesintisi olmayan bir sevinç yaşatır.