Adnan Oktar'ın Jerusalem Post gazetesinden Seth Frantzman ve Laura Kelly ile A9 TV'deki canlı yayın sohbeti (18 Aralık 2014)


KARTAL GÖKTAN: Değerli misafirlerimizin de katılımıyla yayınımıza devam ediyoruz.

ADNAN OKTAR: Efendim. Hoş geldiniz. Şeref verdiniz. Lütfettiniz.

OKTAR BABUNA: Tanıtalım mı Hocam?

ADNAN OKTAR: Evet.

OKTAR BABUNA: Laura Kelly Hanımefendi İsrail’in en önde gelen İngilizce Gazetesi Jerusalem Post Gazetesi’nin editörü olarak çalışıyor. Dergi editörü olarak çalışıyor. Aslen Amerikalı. 2012 yılında İsrail’e yerleşmiş ve 2014 yılından beri de Jerusalem Post Dergisi’nin editörlüğünü yapıyor.

Seth Frantzman Beyefendi, 2010 yılında Kudüs İbrani Üniversitesi’nden doktora almış. Güncel olaylar ve politik konularda  o da Jerusalem Post Gazetesi’nde yorumlar yapıyor. Şu anda Jerusalem Post Gazetesi’nin Görüşler bölümünün de editörlüğünü yapıyor.

ADNAN OKTAR: Efendim. Bizleri sevindirdiniz. Şeref verdiniz. Lütfettiniz. Sizleri Hz. Musa (a.s)’ın evlatları olarak çok seviyoruz. Buyurun bir şeyler konuşalım. Sohbet edelim.

SETH FRANTZMAN: Burada bulunmaktan biz de çok mutluyuz. Şeref duyduk. Çok ilginç insanlarla tanıştık. Politikacılarla tanıştık. Çok güzel bir ülke, çok güzel bir şehir. Sizin Müslümanlar’la Yahudiler’i, Museviler’i bir araya getirmek için yaptığınız çalışmalar hakkında sizden bilgi almak istiyoruz.

ADNAN OKTAR: Museviler Hz. İbrahim (a.s)’ın çocukları. Bizim de, bütün inananların da seveceği insanlar olduğu belli. Çünkü Hz. İbrahim (a.s) misafirperverdi. İnsanları çok seviyordu. Sizler de onun evladı olduğunuza göre bizler de sizleri çok seviyoruz. Mutlu, huzurlu yaşamanızı istiyoruz. Nefret ruhunun, öfke ruhunun, sevgisizlik ruhunun hiç olmasını istemiyoruz.

SETH FRANTZMAN: Sizce bu mesaj yerine ulaşıyor mu? Çünkü Ortadoğu’da bayağı bir düşmanlık ve nefret görüyoruz özellikle Museviler’e karşı.

ADNAN OKTAR: Bu konuda telaş etmemek lazım. Tedirgin olmamak lazım. Bunun hükümlerini zaten Allah bize anlatmış. Zekeriya 9/10 “Savaş arabalarını uzaklaştıracağım. Savaş yayları kırılacak. Kralınız Kral Mesih uluslara barışı duyuracak.” Demek ki savaşlar olacak. Olaylar olacak. Kan akacak. Barışa insanlar özlem duyacak ama bu barışı duyuracak olan da Kral Mesih’tir. Yani Moşiyah’tır. Eğer inançlı bir kitle varsa bunu kabul etmek durumunda. Mesela Hezikel bölümü 39/9 ve 10, “Silahları yakacaklar.” Demek ki her yerde silahlar olacak. “Küçük büyük kalkanları yayları, okları, sopaları, mızrakları ateşe atacaklar.” Demek ki müthiş bir silah sanayi olacak. Ve zırh da kullanılacak. Ama bu silahlar yok edilecek. Ne zaman? Moşiyah zamanında. İşte bu devre girdik. Müjdeli devire. “Yakmak için silahları kullanacaklar. Egemen Rab böyle diyor.” Mesela Mika 4/1 ve 4, “son günlerde” yani bu vakitler bakın, son günler, ahir zaman, “Birçok ulus gelecek. İnsanlar kılıçlarını çekiçle dövüp, saban demiri, mızraklarını bağcı bıçağı yapacaklar.” Yani silah sanayi insanların ihtiyacı olan sanayi kanallarına akacak. Artık silah sanayi kalmayacak. “Ulus ulusa kılıç kaldırmayacak.” Ama şu an kılıç kaldırdıkları dönem işte. Moşiyah döneminde ulus ulusa kılıç kaldırmıyor. Yani kan akması olayı Moşiyah devrinde bitiyor. “Savaş eğitimi yapmayacaklar” Yani askeri yönden eğitim çalışmaları oluyor şu an. Büyük askeri manevralar oluyor. Bakın ne diyor? “Savaş eğitimi yapmayacaklar.” Yani adam öldürmek için eğitim olmayacak. “Artık herkes kendi asmasının incir ağacının altında oturacak. Kimse kimseyi korkutmayacak.” Şu an dünyada herkes birbirini korkutuyor. Müslümanlar da birbirlerini korkutuyor. Hristiyanlar’ı korkutuyorlar. Museviler’i korkutuyorlar. “Kimse kimseyi korkutmayacak. Bunu söyleyen her şeye egemen Rab’dır.” “Ben Allah’ım” diyor Cenab-ı Allah. “Ve olacak olan da budur” diyor. Mesela Mezmurlar 37/37, “Kamil adamı gözle.” Bu Moşiyah’a bakan bir hüküm. “doğru adama bak” yine Moşiyah’a bakıyor. “Yani Moşiyah’ı bekleyin. Onu dikkatlice izleyin. Çünkü yarınlar barış sevenlerindir.” Yani “sizlerin, bizlerin barışı savunan kim varsa yarınlar, yani bugünler onlara aittir” diyor, Mezmurlar 37/37. Bakın, Mezmurlar 133/1, “Ne iyi, ne güzeldir birlik içinde kardeşçe yaşamak. Mezmurlar’ın bu hükmü şu an olacak. Yani bu yüzyılda olacak. Mesela Malaki 2/10, “Bizi yaratan aynı Allah değil mi?” Yani Hristiyanlar’ı da, Müslümanlar’ı da, Museviler’i de yaratan aynı Allah değil mi? “Öyleyse neden atalarımızın yaptığı anlaşmayı bozarak” yani Hz. İbrahim (a.s) devrinde yapılan anlaşmayı bozarak “herkes kardeşine ihanet ediyor. Savaşıyor. Kavga ediyor. Buna ne gerek var?” diyor Cenab-ı Allah, Malaki 2/10. Mesela Kuran’da da İsra Suresi 104. Ayette, “Ve onun ardından İsrailoğulları’na söyledik o toprakta” yani İsrail’de, yurtta oturun. “Ahiret vaadi geldiğinde hepinizi derleyip toplayacağız.” Yani Museviler’in İsrail’de yaşayacağı, orada esenlik içinde yaşayacağını Allah Kuran’da belirtiyor. İsra Suresi 104’te. Evet, şimdi sizi dinleyelim biraz.

SETH FRANTZMAN: Bu fikirlere gelmenize ne ilham etti size? Siz nasıl bu karara vardınız Museviler’i korumak konusunda?

ADNAN OKTAR: Kuran’da Museviler’le ilgili yüzlerce ayet var koruyan, kollayan, onları öven ve Tevrat’ta da bu hükümler belirtiliyor. Yani Tevrat’ın birçok hükmü bizler için geçerli.

SETH FRANTZMAN: Peki Kuran’daki negatif olan hükümleri nasıl değerlendiriyoruz? Bazı lanetlemeler var Museviler’e, Yahudiler’e karşı.

ADNAN OKTAR: O tamamen yanlış anlaşılıyor. Yani hikmeti, amacı anlaşıldığında bu çözülür. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.)’in Musevi hanımı vardı. Cenab-ı Allah “Museviler’le evlenin” diyor. Ve “onlarla iş yapın. Onların yemeğini yiyin. Onlarla arkadaş olun” diyor. Hem bunu deyip de hem de “siz de onları öldürün” diyen bir hüküm yok Kuran’da.

AYLİN KOCAMAN: Siz son kitabınızda da detaylı açıklamıştınız.

ADNAN OKTAR: Kitabım hakkında da bilgi verirsin.

Mesela buradaki ayetin hükmü çok açık. Bakın diyor ki İsra Suresi 104, “ve onun ardından İsrailoğulları’na söyledik. O toprak (yurt)ta (İsrail’de) oturun,” Öldürün, kesin demiyor Allah. “ahiret va'di geldiğinde hepinizi derleyip-toplayacağız.” Mesela Maide Suresi 20 ve 21, şeytandan Allah’a sığınırım. “Hani Musa Kavmine şöyle demişti: Ey kavmim” yani İsrailoğulları’na diyor. “Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın” yani Allah’ın size verdiği nimetleri anın. “içinizden peygamberler çıkardı” peygamber soyu oldukları için “sizden yöneticiler kıldı” yani dünyada önemli kilit noktalarında yöneticiler oldunuz. “ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi.” Zenginlik, güç. “Ey kavmim” yani ey İsrailoğulları, “Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin” İsrail’e “ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz.” “O yurtta oturun” diyor Allah Maide Suresi 20 ve 21’de. Mesela Bakara Suresi 58, şeytandan Allah’a sığınırım. “Ve hatırlayın” diyor. Yani aklınızda, hafızanızda hatırlayın. “Demiştik ki: “Şu şehre girin” Kudüs. “ve orada istediğiniz yerde bol bol yiyin” yani Allah “öldürün” demiyor İsrailliler’i. “Bol bol yiyin. İstediğiniz kadar yiyin.” “yalnızca secde ederek kapısından girerken” Bak, Allah onları burada taltif ediyor. Bak, secde ederek. Yani alnınızı yere koyarak, “secde ederek kapısından girerken 'dileğimiz bağışlanmadır' deyin;” Yani Allah’tan bağışlanma dileyin. “(Biz de) hatalarınızı bağışlayalım” burada “öldürün, asın, kesin” demiyor Allah. “iyilik yapanların (ecirlerini) arttıracağız.” Bakara Suresi, 58.

LAURA KELLY: Biz Kudüs’te yaşıyoruz. Büyük bir gerilim var biliyorsunuz. Bu Harem El-şerif’in olduğu bölgede özellikle. Hz. Süleyman (a.s)’ın Mescidi’nin olduğu yerde. Bu gerilim nasıl çözülür? Yani nasıl barış içinde yaşayabiliriz? Bu sorunlar nasıl çözülür?

ADNAN OKTAR: Bunu Tevrat açıklıyor. Bir Musevi’nin bunu sorarken ilk kaynağı Tevrat olması lazım. “Tevrat’ta Allah ne diyor?” diye bakması lazım. Tevrat’a baktığımızda ahir zaman açıklanıyor. Ahir zamana geldiğimiz anlaşılıyor. İsrail’in kuruluşunun ahir zaman olduğunu görüyoruz. Moşiyah devrinde İsrail’in devlet olacağını görüyoruz. Ve o devirde Moşiyah’ın geleceğini görüyoruz. Moşiyah’ın gelmesinin nedeni ne? Demek ki büyük bir kargaşa, büyük olaylar olacak. Terör olacak, anarşi olacak. Kan akacak. Devletler buna çözüm bulamayacak. Hükümetler buna çözüm bulamayacak. Tevrat’ta Allah “tek çözüm olarak Moşiyah olacak” diyor. Moşiyah sizi kurtaracak yani Hz. Mehdi (a.s), yani Şiloh. Bütün Museviler her gün üç kere Allah’a dua ediyorlar Moşiyah’ın gelişi için. Bütün alametleri çıktı. Musevi kaynaklarına göre 1999’dur Moşiyah’ın geliş vakti ve 2012’dir. O vakit de geldi. Yani Musevi takvimine göre vakit tamam. Alametlerinin Tevrat’taki tamamı çıktı. Dolayısıyla Museviler Allah’tan Moşiyah’ın çıkışı için dua etmeleri, yalvarmaları en önemli vazifeleri şu an. Eğer Museviler buna inanmazlarsa felaket çok çok büyük olur. Yani Tevrat’ı hiçe sayarlarsa, önemsiz görürlerse Allah’ın hükmünü, İsrail’i çok büyük bir felaket sarar. Ama Allah’ın onlara yardım edeceğine, Moşiyah’la yardım edeceğine inanır, dua ederlerse Allah onları kurtaracak. Kuran’da da vadediyor zaten. Açıklıyor. Hatta Moşiyah’ı arama çalışması yapmalarını söylüyor Musevi kaynaklar. Mesela Maimonides tefsirinde ve diğer açıklamalarda “Moşiyah’ı Roma’nın kapılarında arayın” diyor. “Kudüs’te aramayın” diyor. Rom, Roma yani o devrin Roma’sı neresiyse ora.  Museviler buna inanmak mecburiyetinde yoksa Allah defalarca tehdit etmiştir. Her inanmadıklarında Allah’ın hükümlerine çok büyük felaket gelmiştir Museviler’in üstüne. Her Allah’a inandıklarında, Tevrat’a bağlandıklarında da Allah onları hep kurtarmıştır.

SETH FRANTZMAN: Yahudi Glick’in durumunu nasıl açıklayabiliriz? Bu da ahir zaman alametlerinden mi? Sizin programınıza da katılmıştı bizim yerimizde oturmuştu. Siz de onu çok övmüştünüz.

ADNAN OKTAR: Evet, Glick’e yapılan zulüm, ahlaksızlık, acımasızlık, gaddarlık bir ahir zaman alameti. Yani zulmün ne boyutlara ulaştığını gösteriyor. Ki o güzel insan Kuran’ın hükümleriyle olayları açıklıyor, Tevrat’ın hükümleriyle açıklıyor.  Ve Hz. Süleyman (a.s)’ın Mescidi’nin yeniden yapılmasını çok arzulayan bir insan. Ki Müslüman olarak ilk bunu söyleyen benim. “Hz. Süleyman (a.s)’nın Mescidi’ni yapalım bir an önce bu güzellik oluşsun” diyenim. Ve bu konuda da her türlü araştırmayı yapan, incelemeyi yapan, bu güzelliğin bir an önce oluşması için gayret eden bir kişiyim. Yahudi Glick de, Musevi Glick de bu konuda benimle hem fikir olduğu için büyük bir heyecanla Türkiye’ye gelmişti. Çok sevimli, çok güzel huylu bir insan. Çok sevecen bir insan. O sevinci yaşayan bir insan. İnşaAllah Hz. Süleyman (a.s)’ın Mescidi’ni en kısa sürede kuracağız, bu yüzyılda. Ve sizler de göreceksiniz, bizler de bunu göreceğiz. Ama bir Müslüman olarak Hz. Süleyman (a.s) Mescidi’ni kurmak için gayret eden ilk kişi olmamdan dolayı çok şaşırmıştı Musevi arkadaşlarımız. Diğer kişiler de çok şaşırmışlardı. Halbuki bu bir güzellik zaten gereken bir şey. Bunda şaşıracak bir şey yok. Olması gereken bir şey. Şimdi Glick’in o filmini bir seyredelim. Ne kadar sevecen, ne kadar hoş bir insan olduğunu bir görelim. Yapılan zulmü de o zaman daha açık görmüş olacağız.

VTR: Haham Yehuda Glick 3 Aralık 2009’da Sayın Adnan Oktar’ın konuğu olmuş, canlı yayında İhlas ve Fatiha Surelerini okumuştu.

ADNAN OKTAR: Glick’in kalbi çocuk kalbi gibi temiz bir insan. Bu insanı öldürmeye kalkmak çok büyük bir ahlaksızlık. Çok büyük bir zulüm. Ve Müslümanlar Hristiyanlar kardeş olsun, Museviler’le Müslümanlar kardeş olsun diyen bir insan.  Ve Hz. Süleyman (a.s)’ın Mescidi’nin yapılmasını heyecanla şevkle bekleyen bir insan ki biz Müslüman olarak bunu büyük bir arzuyla dile getiriyoruz. Benim en büyük heyecan duyduğum, en çok üstünde durduğum konulardan bir tanesi. Ve meseleleri ayrıca sırf Tevrat’la değil Kuran’la da anlatan bir insan. Böyle güzel bir insana böyle bir zulüm yapılması tabii ki ahir zamanın ne kadar şiddetli olduğunu gösteriyor.

LAURA KELLY: Gelmeden biz de konuşuyorduk, ne kadar biraz bazen kutuplaştırıcı olabiliyor. Musevi toplumunda Yahudi Glick ama ateş eden kişi de demiş ki ateş ettiği zaman “kusura bakmayın ama sizi öldürmem gerekiyor” diye ateş etmiş.

ADNAN OKTAR: Bu çok özür dilerim manyakça bir ifade. Psikopatça bir ifade dersin. Yani “kusura bakmayın sizi kesmek istiyorum” der gibi bir laf dersin.

LAURA KELLY: Burası Kudüs.  

ADNAN OKTAR: Moşiyah öncesi Kudüs. Moşiyah’ı da göreceksiniz gençsiniz göreceksiniz. Bir de Moşiyah’dan sonraki Kudüs’e bir bakın. İnsanlar gözlerine inanamıyor ama dediklerim doğru. Belki biraz ütopik buluyor olabilirler ama emin olmasam söylemem. Tevrat ne diyorsa aynısı doğrusuyla çıktı.  

SETH FRANTZMAN: İyi ve kötü.

ADNAN OKTAR: Evet. İyiler de göründü, kötüler de göründü.

SETH FRANTZMAN: Siz bu mesela Yahudi Glick ve diğerlerinin aldığınız destekten dolayı hayatınızın tehlike altında olduğunu düşünüyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Hiç hissetmedim öyle bir duyguyu.

SETH FRANTZMAN: IŞİD hakkında ne düşünüyorsunuz? Ahir zaman ve Mehdiyet’ten bahsediyorsunuz. IŞİD hakkında ne düşünüyorsunuz?

ADNAN OKTAR: Peygamberimiz (s.a.v.) ahir zamanda böyle bir topluluğun çıkacağını çok detaylı anlatmış. Siyah bayraklarla çıkacakları, saçlarının sakallarının uzun olacağı, Suriye ve Irak bölgesinde geniş çaplı etkili olacakları, çok fazla kan akıtacakları, insanların başını kesecekleri, dehşet saçacakları uzun uzun anlatılmış. Hz. Mehdi (a.s)’ın gelişiyle bu zulmün, bu dehşetin sona ereceğini ve bütün bu kitlenin tamamının Hz. Mehdi (a.s)’a bağlanarak olayların dineceği ve artık sevecen, güzel bir ortamın oluşacağı belirtiliyor. Bu hadislerde de açık açık belirtilmiş Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından. Mesela diyor ki El kavlu’l muhtasar fi alametil mehdiyyil muntazar bu çok muteber bir kitaptır Müslümanlar açısından. “İnsanlar bal arılarının beyleri etrafında toplanması gibi Hz. Mehdi (a.s) yani Moşiyah’ın çevresinde toplanırlar. Hz. Mehdi (a.s) da daha önce zulümle dolu olan” yani anarşiyle, terörle dolu olan “dünyayı adaletle doldurur” aynı Tevrat’taki gibi. “Adaleti o denli olur ki uykuda olan bir kimse dahi uyandırılmaz” uyuyor, “aman ellemeyin uykusunu uyusun” diyecek. “Ve bir damla kan bile akıtılmaz” işte IŞİD’in terörüne, şiddetine son verecek olan da Moşiyah’tır, Mehdi (a.s)’dır. “Dünya adeta asr-ı saadet devrine geri döner” yani “Peygamberimiz (s.a.v.) devrindeki gibi barış, mutluluk ve sevinç içinde olur. Terör, anarşi, hiçbir şey kalmaz” diyor. Yine El kavlu’l muhtasar fi alametil mehdiyyil muntazar sayfa 44’de “Hz. Mehdi (a.s)” yani Moşiyah, Şiloh “zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, ne de bir kimsenin burnu kanayacaktır.” Burnu dahi kanamayacak ama şu an sel gibi kan akıyor. “Mehdi (a.s) devrinde olmayacak” diyor Peygamberimiz (s.a.v.). El kavlu’l muhtasar fi alametil mehdiyyil muntazar sayfa 24, “Ona Hz Mehdi (a.s)’a bağlananlar rükun ve makam arasında ona bağlanırlar. Uyuyanı uyandırmaz, aslan kan dökmez” bu devire geldik işte. Moşiyah’ı Peygamber (s.a.v.) de tarif ediyor işte Hz. Muhammed (s.a.v.). Tevrat da çok kapsamlı tarif ediyor. IŞİD de Peygamberimiz (s.a.v.)’in çıkacağını söylediği büyük, azim, kan akıtıcı bir topluluktur. Onun kanının Mehdi (a.s)’ın durduracağını söylüyor.

SETH FRANTZMAN: Biz oturup beklersek bu olayların olmasını o zaman Türkiye İsrail ilişkileri daha somut şeyler nasıl gelişecek?

ADNAN OKTAR: Şu an yaptığımız bu gayret Türkiye-İsrail ilişkilerini güzele götüren bir gayret. Gayret ediyoruz şu an. Bu devam edecek ayrıca. Biz elimizden geleni yapacağız.

SETH FRANTZMAN: Bütün bu gerilimlere rağmen yeni bir açılım, bir güzelleşme olacağını düşünüyor musunuz?

ADNAN OKTAR: Tabii ki. Çok büyük olaylar olacak, çok büyük şiddet olayları olacak ama çok esaslı güzel bir açılım olacak. Doğum sancısı bunlar.

LAURA KELLY: İsrail’le ilgili genel düşünce nedir şu an Türkiye’de?

ADNAN OKTAR: Bizim gayretlerimizle daha önce çok iyiydi ama şu son zamanda biraz bozulma oldu. İsrail aleyhtarı çizgi biraz gelişti. Ama bu tip sohbetler, bu tip konuşmalar, bu tip ziyaretler, dostluk mesajları o negatif elektriği, negatif düşünceyi gerisin geri itebiliyor. Kamuoyu yoklamaları da bunu gösteriyor.

LAURA KELLY: Genç Türkler Genç jenerasyon nasıl düşünüyor gençler, İsraillilerle ilgili olarak bir çabaları var mı?

ADNAN OKTAR: Genç jenerasyon daha derin düşünen, daha çok okuyan insanlar. Ama onlarda da olumsuz düşünenler var, olumlu düşünenler var. Bu tip gayretler olumsuz düşünenlerin düşüncelerini olumluya çevirebiliyor. Gayretle devam etmek lazım. Gönlünüz rahat olsun her şey güzel olacak ama emek vermemiz lazım.

SETH FRANTZMAN: Umarım.

ADNAN OKTAR: Tevrat’a inanıyorsak, Kuran’a inanıyorsak böyle. Son söyleyeceklerini alalım. Sonra devam edeceğiz.

SETH FRANTZMAN: Burada bulunmak büyük bir şerefti. Burada sizin memleketinizde misafiriniz olarak bulunmak çok güzel.

ADNAN OKTAR: Sizleri aramızda görmek bizi neşelendiriyor, sevindiriyor. Bunu da görüyorsunuz zaten mutlu oluyoruz. İnşaAllah daha ileriki dönemde İsrail’de hep birlikte olacağız. Tapınak Tepesi’nden el ele hep birlikte aşağı ineceğiz. Kapalı kapıyı, Bab-ı Lut kapısını açacağız. İnşaAllah Moşiyah’la birlikte Hz. Süleyman (a.s) Mescidi’nin önünde hep birlikte kurban da keseceğiz, güzel ibadetler de edeceğiz.

LAURA KELLY: Bekliyoruz o zamanı.

ADNAN OKTAR: MaşaAllah, o devrin içindeyiz. Bir şey biliyorum, bana güvenin. Ben gerçek olmayan bir şeye inanmam, gerçek olan bir şeye inanırım. Şeref verdiniz, onur verdiniz bütün dostlara selam söyleyin. İsrailli bütün sevdiklerimizde selam söyleyin. Bu güzel ziyaretinizden memnun oluyoruz, yine bekliyoruz sizleri. Başbakan’a, hükümet üyelerine de selam söylüyorum.

LAURA KELLY: Teşekkür ediyorum.

ADNAN OKTAR: Şimdi PKK’yla ilgili filmimizi seyredelim.

KARTAL GÖKTAN: PKK tehlikesine dikkat çeken videolarımızdan sonra canlı yayınımız devam edecek inşaAllah.