Yaşam Ve sağlık - 20. Bölüm - Dr. Maşuk Taylan, Göğüs Hastalıkları Uzmanı

Dr. Maşuk Taylan, Göğüs Hastalıkları Uzmanı

OKTAR BABUNA: İyi akşamlar sayın izleyicilerimiz. Bir Yaşam Ve Sağlık programına daha hoş geldiniz. Bu akşam çok değerli bir konuğumuz var, Sayın Dr. Maşuk Taylan Beyefendi. Hoş geldiniz.

MAŞUK TAYLAN: Hoş gördük efendim.

PINAR AKKAŞ: Hoş geldiniz.

MAŞUK TAYLAN: Hoş gördük.

OKTAR BABUNA: Sayın Dr. Maşuk Taylan Beyefendi İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu Göğüs Hastalıkları Uzmanı kendisi. Şu anda da Dicle Üniversitesi Hastanesi’nde Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda görevli.

MAŞUK TAYLAN: Evet. Dicle Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’nda yardımcı doçent olarak akademisyen olarak çalışıyorum şu anda.

OKTAR BABUNA: Eğer isterseniz akciğerlerin ve solunum yollarının muhteşem yapısıyla başlayalım. Allah’ın yaratma sanatı, son derece özel bir yapısı var özelleşmiş. Allah sırf soluk alıp-verebilmek için havada bulunan oksijenin kana geçip orada da enerji üretiminde kullanılması için ara geçiş organı olarak yaratmış. İsterseniz o şekilde başlayalım, akciğerlerin yapısıyla.

MAŞUK TAYLAN: İnsan organizması biliyoruz çok kompleks bir yapı. Her organımızın kendisine hasa çok özellikleri var. Çok spesifikleşmiş mesela bir karaciğerin binlerce fonksiyonu var. Akciğer de böyle. Şimdi akciğerler sırf evet nefes almak vermek için özelleşmiş bir sistem. Baktığımızda iki akciğerimizin olduğunu görüyoruz simetrik yani baştan itibaren birine bir şey olursa, biri işlevsiz hale gelirse, hastalıklı hale gelirse yedeği var bir kere. İkinci bir akciğer var simetrik olarak biri sağda biri solda olmak üzere. Ve anatomik olarak farklı loblardan oluşuyor. Sağ akciğer mesela 3 lobdan oluşuyor, sol akciğer 2 ayrı lobdan oluşuyor. Yani loblarla ilgili, sadece lobları ilgilendiren, bir lobu ilgilendiren herhangi bir sıkıntı olduğunda da diğerleri onu kompanse edebiliyor. Çünkü her bir akciğerin her bir lobunun ayrı bir dolaşımı var, ayrı bir dolaşım sistemiz var. Her bir lob ayrı bir akciğer gibi çalışıyor bir nevi. Havayollarına baktığımız zaman ağız yutak ondan sonra üst havayollarından hemen sonra tracker dediğimiz ana soluk borumuz var. Bu ana soluk borusundan trackerden sonra bronşlar yani branş dediğimiz dallanmalar başlıyor. Havayolları hem küçülüyor hem daralmaya başlıyor. Ama bu dallanmalar muazzam, 23-27-28 kadar dallanma oluyor. En son oksijen alış-verişinin yapılabildiği alveollere gelene kadar 27 dallanma. Ve bütün nefes alış-verişler sırasındaki mekanizmalar fizik kurallarına uygun bir şekilde oluyor. Mesela biz tam bir atmosfer basınç altında nefes alıp-verebilen bir akciğere sahibiz. Atmosfer basıncı biraz daha arttığında ya da azaldığında bu mekanizmalar bizi çok etkiler. Ama bizim akciğerlerimiz tam buna uygun bir şekilde yaratılmış. Yani havadaki oksijen oranı, havadaki basınçlar yani ayrı ayrı nitrojeni, oksijeni havayı oluşturan diğer gazların basınçlarıyla akciğer içersindeki basınçlar dengelenmiş bir vaziyette. Havanın akışkanlığı tabii. Başlangıçta türbülan akım olarak başlıyor mesela akım ama devam ettiğinde daha küçük branşlara, aha küçük bronş yol dediğimiz -1 milimetre çapından daha küçük bronşlara biz bronş yol diyoruz- ondan sonra laminer akım halinde devam ediyor. Ama hem laminer akımda hem türbülan akımda formulize edildiği şekliyle farklı akımlar var. Ve bu akımlara uygun bir şekilde bu akciğerler dizayn edilmiş, en son alveollere kadar. Alveol dediğimiz şey; akciğerlerin nefes alıp-vermeye yarayan hava boşlukları yani doku boşlukları, ismi alveol. Bir vücudun içerisine 100 metrekarelik bir alan oluşturulmuş alveolden oluşan bir alan. Ve bu alanda bizim bütün havayla ilgili olan oksijen ihtiyacımız karşılanıyor. Gaz değişimi oralardan sağlanıyor . Bir yandan biz nefes alıp-verirken, hava alıp-verirken öbür taraftan da bizim kalbimizden küçük dolaşım dediğimiz mekanizma ile kalbimizden akciğerlerimize kan geliyor, kirli kan dediğimiz oksijeni azalmış kirli kan geliyor. Ve o kanla o hava yukarıdan gelen hava ile aşağıdan gelen kan alveoler kapiller membran dediğimiz düzeyde karşılaşıyorlar. Orada bir gaz değişimi oluşuyor. Fazla olan oksijen alveolden kapillere geçiyor, kapillerdeki kötü gazlar, atılması gereken atıklar özellikle karbondioksit alveollere geçiyor ve oradan yine nefes alıp-vermekle yine fiziksel ve kimyasal mekanizmalarla dışarı atılıyor.


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500