Yaşam ve Sağlık - 13. Bölüm - Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Göğüs Hastalıkları Uzmanı

Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Göğüs Hastalıkları Uzmanı

 

PINAR AKKAŞ: Değerli izleyenlerimiz A9 TV ekranlarından Yaşam ve Sağlık programımıza hoş geldiniz. Oktar Babuna ile hazırladığımız programımızın bu haftaki konuğu çok değerli doktorumuz Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta Beyefendi bizlerle. Hocam, programımıza hoş geldiniz.

AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA: Teşekkür ederim hoş bulduk.

PINAR AKKAŞ: İkinci kez katılıyorsunuz. Yoğun çalışmalarınız arasında bize vakit ayırdığınız için öncelikle çok teşekkür ediyoruz. İzninizle Hocam, kısaca öz geçmişinizden bahsetmek istiyorum. 1955 yılında Kayseri’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesini, Cerrah Paşa Tıp Fakültesini bitirdi. 1984’te göğüs hastalıkları uzmanı, 1986’da doçent, 1996’da profesör oldu. Hocamız Almanca ve İngilizce bilmektedir. Ayrıca özel ilgi alanlar da var Hocamızın, ud çalmak değil mi Hocam? Hikaye çalışmalarınız var, karikatür çalışmalarınız var. Bunların dışında ilave etmek istediğiniz var mı?

AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA: Yok bu kadar yeter. Bunlara bile vakit kalmıyor, günlük hayatın mutat koşuşturmaları içerisinde. Ben insanların böyle esas uğraştıkları iş içerisinde yan bir şeyle de uğraşmalarının çok gerekli olduğuna inanıyorum. Bu hem esas meslekteki başarıyı da destekleyen bir unsur oluyor. Aileler bizde genellikle, çocuk çok müzikle ilgilenmesin, bu sefer çalgıcı olur, işte topla ilgilenmesin topçu olur, okulunu ihmal ederler diye endişe ederler. Bence doğru değil. Meslek kadar bence önemli bir yan uğraş, hobi diye isimlendiriliyor. Edebiyat olabilir, resim olabilir, el sanatları olabilir çok çeşitli şeyler var. Çocukları bilinçli olarak ama zorlamamak lazım. Bizde genellikle ilkokulda bir mandolin verilir, flütle başlanır, çocuk da istemez onu. Zorla istemeye istemeye de göndermek değil. Herkesin çünkü sevdiği şey başka olabiliyor. Kimisi müzikten hoşlanır, kimi müziğin yanında piyanoyu sever, kimi keman tercih edebilir. Çocuğa bırakmak, onu yönlendirmek lazım ve onun isteğine göre davranmak çok daha doğru olur.

OKTAR BABUNA: Evet, inşaAllah. Hocam, tabii siz doktor olduğunuz için herkes size hastalanınca geliyor. Ama hastalanmamaları için yani sağlıklı yaşam için hangi şartları oluşturmak gerekir? Nasıl beslenmek gerekiyor? Nelerden kaçınmak gerekiyor? Neleri yapmak gerekiyor?

AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA: Evet, bazı hayat tarzı dediğimiz şeylere dikkat ettiğimiz zaman bir çok hastalığı önlemek hatta hasta olsak bile bunların ilaç tedavisi kullanmadan, başka tıbbi girişime gerek kalmadan ortadan kaldırmak önlemek bence mümkün. İnsanlar şimdi böyle bir ilaç yutarak iyi olmak daha kolaylarına geliyor. İşte yediğine dikkat et, şunu ye, bunu yeme, spor yap, hareket et, sigara, alkol kullanma demek insanlara pek cazip gelmiyor. Şu hapı al iç dediğiniz zaman onun içine her şey girmiş oluyor ve kolaylarına geliyor. Halbuki bu hapla, ilaçla, vitaminle, minerallerle, besin desteğiyle şununla bununla olacak bir şey değil. Beslenme çok önemli. Birçok hastalığa giden ilk adımlar zaten beslenmedeki yanlışlardan başlıyor. Günümüzde maalesef özellikle büyük şehirlerde insanlar hazır gıda tüketimine yönelmiş durumdalar. Bu biraz sorumluluktan kaynaklanıyor. Çünkü kadınlar da artık eskisi gibi ev kadını değil bir çok kadının artık bir mesleği var, bir işi oluyor çalışıyorlar. Bu kadının hem çalışıp hem pazara manava gidip yiyecek içecek alması, bunları eve gelip yemeğe dönüştürmesi, masa hazırlaması zor şeyler oluyor. Hazır şimdi sistemler var, artık markete bile gitmek gerekmiyor. İnternetten birkaç düğmeye basmakla her tülü yiyecek içecek evinize kapınıza, masanıza kadar yenmeye hazır durumda geliyor. Benim anlayışıma göre de bir yiyecek veya içecek ne kadar fiziksel kimyasal işlemden geçiyorsa onun besin değerli o kadar azalıyor. Aynı zamanda bizim sağlığımız için de zararlı olmaya başlıyor. Halbuki teknolojinin gelişmesi bunun tam tersini mantık olarak sağlaması lazım insanlara. Yani günümüzde ulaşım müthiş derecede hızlandı, haberleşme çok kolaylaştı. Artık herkesin yolda giderken bile telefonla her yerle haberleşmesi mümkün. Bu teknolojik ilerlemeleri olumlu kullanmak lazım. Bununla şunu söylemek istiyorum, mesela endüstride diyelim ki süt örneğini alalım. Sütü bir takım işlemlerden geçirdikten sonra çok uzun süre muhafaza etmek mümkün olabiliyor. Halbuki süt biliyorsunuz çok hassas bir gıda. Açıkta belli bir ısıda bıraktığınız zaman çok kısa zamanda o bozulur, kullanılmaz hale ve zarar hale gelir, mikroplar ürer ve sizi hasta eder. Süt de tabii elinize geçtiği zaman bunu bir türlü muhafaza etmek lazım. Bunun çaresi ne demişler, işte bir takım işlemler keşfetmişler, çok yüksek ısıda süt bırakılıyor ve homojenize ediliyor. Bu sayede o kutularda satılan sütlerin 4 ay süreyle bozulmadan kalması mümkün olabiliyor. Ama bu geçirilen fiziksel kimyasal işlemler yüzünden sütün o çok faydalı olan özellikleri de ortadan kalkmış oluyor. İşte teknoloji sütü böyle UHT ile 4 ay saklanabilir özellik kazandırmak için uğraşacağına sütü güvenilir olarak, insanların kapısına nasıl taze olarak ulaştırırıza kafa yormuş olsa bütün insanlara bugünkü devirde bu teknolojiyle, bu imkanlarla sütü güvenilir bir şekilde gerekli tetkikleri yapılarak insanların kapısına sağlıklı olarak ulaştırmak mümkün. Buna uğraşılması lazım. Yoğurt da öyle, her gıda öyle.


A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500