YA OLMASAYDI 3. BÖLÜM - ZEYTİNYAĞI
Bu hafta ekibin rotası Çanakkale. Kurtuluş Savaşı’nda şehitlerimizin destanlar yazdığı bu Kuzeybatı Anadolu kenti doğasıyla, tarihiyle eşsiz güzelliklere sahip. Yazın ilk günlerinde hava oldukça kapalı ancak bulutlarla gelen yağış, bölgenin bereketini daha da arttırıyor.
Gürül gürül akan sular, Allah’ın yarattığı bu muhteşem doğayı besliyor. Her yer yemyeşil her yerden canlılık fışkırıyor. İstikamet bölgede zeytine, zeytinyağı üretimine emek vermiş birkaç girişimcinin emeğiyle kurulan Küçükkuyu’daki zeytinyağı müzesi. Ancak Ya olmasaydı ekibi müzeden önce Çanakkale türküsünde de ismi geçen ünlü Aynalı Çarşı’yı ziyaret ediyor. Burası, Çanakkale’nin kapalı çarşısı. Çarşı 1890 yılında Musevi cemaatinin ileri gelenlerinden Eliyau Hallio tarafından yaptırılmış. Çarşının kapı kitabesinin üzerinde Osmanlıca ve İbrani harfli Ladino iki yazı var. Osmanlıca yazıda çarşının tebaa-yı sadıka-yı Museviyye'den Elya Halyo bendeleri tarafından yaptırıldığı yazar. Tarihte Avrupa’da büyük felaketler yaşayan Museviler, Osmanlı topraklarında sadık tebaa olarak güven içinde yaşadılar. Halen de Kitap Ehli’nden olan Musevilerle dostluğumuz, kardeşliğimiz bu güzel topraklarda en güzel şekliyle yaşanıyor…
Ve yolculuğun son durağı Adatepe Zeytinyağı Müzesi...
SUNUCU: Merhaba, bu hafta Çanakkale’deyiz. Burası dünyanın en güzel, düşük asitli ve kendine has hoş kokulu zeytinyağlarının üretildiği Küçükkkuyu'daki zeytinyağı müzesi. Birazdan müzeyi birlikte gezeceğiz ve sizi tarihi bir yolculuğa çıkaracağız. Zeytin antik çağlardan bu yana bu topraklarda nasıl yetiştirildi, nasıl işlendi, zeytinyağı nasıl üretildi ve hatta ihraç edildi tüm bunları konuşacağız. Ve Ya Olmasaydı? başlıyor.
SUNUCU: Bu arkamda görmüş olduğunuz mengene. İnsan yada hayvan kuvvetiyle kullanılan bu araç, hamur haline getirilen zeytinden yağ çıkarmak için kullanılıyordu. Üzerindeki dev vida döndükçe alttaki zeytin hamuru torbalarına uygulanan baskıyla zeytinyağı elde ediliyordu. Bu vida sistemi Romalılar tarafından geliştirilmiş. Anadolu toprakları kadim medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve tarihte geliştirilen pek çok ilk de bu topraklardan çıkmış.
SUNUCU: Bu gördüğünüz geleneksel taş değirmen. Bu değirmen zeytin tanelerini hamur haline getirmek için kullanılıyordu. Kimi zaman hayvan gücüyle kimi zaman da insanların çevirerek kullandığı bu alet, bu coğrafyada yakın zamana kadar kullanılıyordu. Hatta bazı Ortadoğu ülkelerinde küçük çaplı üretim yapan köylerde bu tip taş değirmenler hala kullanılıyor. Aslında tarihin eski dönemlerine gitme imkanımız olsa göreceğimiz pek çok araç ve alet bizi şaşırtmayacaktır. Şimdi binlerce yıllık geçmişe sahip bu parçalar arasında neler var izleyelim. Sonra devam edeceğiz.
ANTİK ÇAĞLARDA ZEYTİNYAĞI
Kuzey Yugoslavya'daki bir mağarada bulunan 67 bin yıllık flüt, bugüne dek arkeolojik kazılarda bulunan en eski müzik aletlerinden biri. Bu flütü inceleyen müzikolog Bob Fink, flütün 4 nota çıkarmasının yanında tam ve yarım tonlara sahip olduğunu da tespit etti. Flüt, 67 bin yıl önce yaşayan insanların Batın müziğinin temel formu olan yedi nota ölçüsünü kullandıklarını gösteriyor.
Irak’ta Alman bir arkeolog tarafından bulunan 2 bin yıllık vazo görünümlü bu parça ünlü Bağdat Pili. Ağız kısmı asfaltla kapatılmış olan bu toprak kabın iç kısmında tüp içinde bulunan bakır bir şerit var. Alt kısmı da bakır bir diskle kapalı. Aslında bakır şeridin içinde bulunduğu tüp asfalt içine gömülü. Kısa bir demir çubuk üst taraftaki asfalt kapak aracılığıyla tutturulmuş ve bakır tüpün içine doğru sallanır pozisyonda. Ancak hiçbir noktayla temas etmiyor. Bu kap asitli bir sıvıyla doldurulursa akım üreten bir pil elde ediliyor. Bağdat pilinin replikalarıyla yapılan denemelerde 1.5-2 volt arasında enerji elde edildi. Bu keşif antik çağlarda elektrik akımının kullanıldığına dair en güçlü delillerden biri.
Bu örneklerde olduğu gibi bugüne dek arkeoljik kazılarda elde edilen onbinlerce yıllık bulgular, geçmiş medeniyetlerin teknik araç-gereç ve alet yapımında oldukça usta olduklarını gösteriyor.
SUNUCU: Evet gördünüz, tarihi bulgular da gösteriyor ki tarihin eski dönemlerinde yaşayan insanlar da aynı bizler gibiydi. İhtiyaçları, sosyal yaşantıları, evleri, ürettikleri malzemeler hepsi günümüzden birer parça. Hatırlayın ÇatalHöyük kazılarında ortayı çıkarılan evler bugün Anadolu’nun pekçok yöresinde gördüğümüz yöresel evlerden izler taşıyor. Çatıdan giriş, ev ortasında avlu, taş ocaklar, bölgesel motifler taşıyan süslemeler… Filmlerde gördüğümüz o zamanda yolculuk mümkün olsa ve Çatalhöyük’te yaşayan biri bugün Anadolu’nun bir köyüne gelse kendini hiç de yabancı gibi hissetmez. Çünkü biz de Çatalhöyük kazı alanında bulunan parçaları gördüğümüzde şaşırmıyoruz. Onlar da bulundukları coğrafi şartlara uygun olarak taş evler, tahta kaşıklar, taş ocaklar, seramik tabaklar yapmışlar. Hayvancılık, tarım ve bunun gibi. bunların tamamını profesyonelce yaptıklarına dair mükemmel örnekler var. Örneğin Çatalhöyük’te bulunan çok ince dokunmuş keten kumaş, hayranlık uyandırıcı. Evet yanlış duymadınız 9 bin yıllık kumaş parçası geçtiğimiz yıl Çatalhöyük’te bulundu. Sizi daha fazla meraklandırmadan bu kumaş parçası nasıl bulundu, dokuması nasıl yapılmış izleyelim sonra bu güzel mekanda gezmeye devam edeceğiz.
ANTİK KENT ÇATALHÖYÜK
Geçtiğimiz yıllarda arkeologlar Çatalhöyük kazılarında küp içerisinde 9 bin yıldır bozulmadan saklı kalan bir keten kumaş parçası buldular. Keten parçasını inceleyen uzmanlar bunun çok ince dokunan Levant bir kumaş olduğunu yani Suriye’den Çatalhöyük’e getirildiğini tespit ettiler. Bundan 9 bin yıl önce yapılan tekstil ticaretinin izlerini toprak altında bulmak oldukça heyecan verici. Dönemi belleğimizde biraz canlandırırsak, Suriye’den, muhtemelen o dönemde de Halep gibi çarşıları, tüccarlarıyla ünlü olan bir şehirden bir kumaş tüccarı, dokuduğu kumaşları Anadolu’da muhteşem bir medeniyet kurmuş olan Çatalhöyük halkına satmak için yola çıkıyor. Suriye’den Anadolu’ya kumaş tüccarları mal taşıyorsa o dönemde Çatalhöyük’ün zenginliği, ileri medeniyet seviyesinin ünü oralara da yayılmış olmalı. Kazılarda bulunan kumaş örneğinin kalitesi de oldukça önemli. Çünkü kazı başkanı Prof. Hodder, bunun öyle sıradan, gelişi güzel aletlerle, kabaca dokunmuş bir kumaş olmadığını “ince dokunmuş çok güzel bir kumaş” olduğunu özellikle belirtiyor. Gelişmiş bir teknikle, iplik olabildiğince inceltilerek, çok kaliteli bir dokumayla ancak bu kadar ince ve dayanıklı bir kumaş elde edilebilir. Toprak altından çıkarılan arkeolojik bulguların sayısı arttıkça bugüne kadar tarihle ilgili bize öğretilen bilgiler de seyir değiştiriyor. Okullarda antik çağlarda yaşayan insanların saçı, sakalı birbirine karışmış, kaba saba, mağaralarda yaşayan, elinde taşla hayvan avlayan insanlar olduğu öğretildi. Ancak bulunan her yeni arkeolojik bulgu bu hayali senaryonun aksini ispatlıyor. İnsan, tarihin her döneminde bugün olduğu gibi zeki, üretken ve sosyal. Sanat, ticaret, üretim her zaman hayatın bir parçası. Görüyoruz ki tarih boyunca toplumlar ilkelden gelişmişe doğru kültürel bir evrim asla yaşamamışlar.
SUNUCU: Oldukça zahmetli bir iş olmasına rağmen zeytinyağının çok eski çağlardan bu yana üretilmesi ve yaygın kullanımı lezzetinin yanında elbette zeytinin sahip olduğu besin değeriyle alakalı. Zeytinyağı beslenmemizde önemli bir yere sahip. Öncelikle kalp sağlığı açısından tavsiye edilen bir numaralı yağ. Isıya dayanıklı olduğu için yemeklerde kullanıldığında zararlı yağ asitlerine dönüşmüyor. İçeriğindeki Omega-3 diğer yağlara göre çok daha yüksek ki bu damar sağlığı açısından çok önemli. Şimdi zeytinyağı sağlığımız için neden gerekli, içerdiği besin değerleri nedir bir bakalım, ardından bu şirin müzenin farklı bir bölümünde buluşacağız.
ZEYTİNYAĞININ BESİN DEĞERİ
Zeytinyağı sahip olduğu besin değeri ile insan sağlığını koruyan bir mucize. Zeytinyağının içindeki yağ asitlerinin bileşimi tam da vücudumuzun ihtiyacını karşılayacak oranda. Anne sütündeki yağ asidinin oranına benzer dengeli bir yağ bileşimine sahip.
Zeytinyağı içinde bulunan yağ asitlerinin çoğu tekli doymamış yağdır. Tekli doymamış yağlar kolesterol içermezler. Bundan dolayı zeytinyağı kandaki kolesterolü yükseltmez aksine kontrol altında tutar. Yapılan çalışmalar, 1 hafta boyunca her gün 2 yemek kaşığı zeytinyağı tüketen insanların daha az kötü kolesterol ve daha yüksek antioksidan değerlerine sahip olduklarını gösteriyor.
Zeytinyağında bulunan omega-6 ve omega-3 yağ asitleri oranı tam da vücudumuzun ihtiyacı olan dengededir. Bu yağ asitlerinin vücuda belli bir oranda alınması çok önemlidir. Çünkü bu oranlardaki dengesizlik kalp-damar hastalıkları, bağışıklık sistemi ile ilgili hastalıklar ve kanser de dahil olmak üzere birçok sağlık problemine neden oluyor.
Tüm bunların yayında zeytinyağının kemik gelişimine ve hücre yenilenmesine katkısı, eklem enfeksiyonlarını önleyici, tansiyon düşürücü ve kanser hücrelerini baskılayıcı özelliği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Küçücük bir meyvede sağlığımıza faydalı onlarca etkinin var olması, Allah’ın bizim için yarattığı sonsuz nimetlerden yalnızca bir tanesi. Zeytin olmasa, zeytinyağı olmazdı. Zeytinyağı olmasaydı vücudumuzun ihtiyacı olan yağ asitlerini tam da olması gereken oranda alabileceğimiz önemli bir nimetten mahrum kalırdık.
SUNUCU: Evet izlediniz, zeytin ve ondan üretilen zeytinyağı müthiş bir besin. Peki kutsal kitabımız Kuran’da zeytinyağından bahsedildiğini biliyor muydunuz? Kuran’da tam 6 ayette zeytinden bahsedilir. Bu ayetlerde zeytinden bahsedilmesi insan sağlığına faydaları açısından da dikkat çekicidir. Ayrıca hadislerle aktarılanlara göre Peygamberimiz’in zeytin ve zeytinyağını övdüğünü ve yenilmesini tavsiye ettiğini biliyoruz. Kuran’da Müminun Suresi’nin 20. Ayetinde Sina Dağı’nda yetişen, meyvesinin yanında yağının da katık olarak kullanıldığı zeytin ağacından bahsedilir. Şimdi hem sahip olduğu yüksek besin değeri hem de lezzetiyle Allah’ın bize sunduğu harika bir yiyecek olan zeytin, Kuran’da nasıl anlatılır bakalım.
KURAN’DA ZEYTİN
Kuran’da Allah’ın dikkat çektiği birkaç besinden biri de zeytin. Zeytin sahip olduğu yüksek besin değeri ve çeşitli hastalıkları önleyici özelliği nedeniyle değeri özellikle son on yılda keşfedilen yiyeceklerden. Allah, 1400 sene önce indirdiği Kuran’da zeytine dikkat çekerek, bizler için önemli bir nimet olduğuna ayetlerle işaret etmiştir.
Tin Suresi’nde Allah “… zeytine and olsun” diye bildirerek zeytin üzerine yemin eder…
Zeytin isminin geçtiği bir başka ayette ise Allah, bizleri yarattığı nimetler üzerinde düşünmeye, bilimsel araştırma yapmaya çağırır.
O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen üzümlerden, zeytinden ve nardan bahçeler. Meyvesine, ürün verdiğinde ve olgunluğa eriştiğinde bir bakın Şüphesiz inanacak bir topluluk için bunda gerçekten deliller vardır.
Allah’ın ayette bildirdiği gibi araştırmalar zeytin ve zeytinyağının sağlığımıza ciddi katkıları olduğunu ortaya koyuyor. Kuran’ın bir bir başka ayetinde de zeytin ağacından mübarek ağaç olarak söz edilir ve yağına şöyle dikkat çekilir.
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir. NUR suresi/35
Ayette "Zeytuha" ifadesiyle bildirilen zeytinyağı başta kalp ve damar sağlığımız olmak üzere pekçok açıdan şifa kaynağı. Ayrıca ayette "mubareketin zeytunetin" ifadesi geçer. Allah’ın, zeytini "bereketli, kutlu, sayısız yarar sağlayan" anlamlarına gelen mübarek sıfatıyla nitelendirmesi insan sağlığına olan katkılarına da işaret ediyor.
SUNUCU: Tarihi, günümüzden 8000 yıl öncesine dayanan zeytinin hikayesine birçok tarihi kaynakta rastlıyoruz. Antik Yunan’dan, Antik Mısır’a, Romalılar’dan Anadolu medeniyetlerine kadar tarihin her döneminde zeytin ağacından ve zeytinyağının yararlarından söz ediliyor. En eski zeytin çekirdeği ve zeytin yaprağı fosilleri Ege Denizi’nin Santorini Adası’nda MÖ 3700 yılına ait bir arkeolojik kazı alanında bulundu. Anadolu’da zeytini işlemek için kullanılan en eski araç-gereçlerin tarihi MÖ 2000 ila 3000’lere kadar uzanıyor. Limantepe Höyüğünde zeytinyağı üretiminde kullanılan çok çeşitli zekice tasarlanmış araçlar ve aletler bulundu. Tarihin ilk zeytinyağı üreticileri hangi sistemleri kullandılar, kısa filmimizi izleyelim. Artık yavaş yavaş bu güzel mekana veda edeceğiz.
GEÇMİŞTEN BUGÜNE ZEYTİNCİLİK
Anadolu’nun pekçok antik kazı alanında zeytin çekirdeklerine rastlandı. Assos’tan, Kilikya’ya, Kıbrıs’tan Ege Denizi’ndeki adalara kadar zeytin ağacının yetiştiği bölgelerde tarihin en eski dönemlerinden bu yana zeytin yetiştirildiği görüldü. Ancak 2012 yılında Mersin’deki Kanlıdivane altın kentinde bulunan zeytin atölyesi bugüne kadar toprak altından çıkarılan bulguların en dikkat çekeni. Çünkü burada bulunan antik bir zeytin işleme atölyesi. Kazılarda bulunan araçlar gösteriyor ki bu işletmede zeytinler önce pres yatağında eziliyordu. Çekirdeği kırılan zeytin, sıcak suyla arıtılıp, çeşitli kanallardan depolanmak üzere anforalara aktarılıyordu. Ayrıca üretim fazlası da bölgedeki liman aracılığıyla diğer bölgelere de ihraç ediliyordu.
Zeytinyağı üretimi için antik çağlarda da benzer tesisler kullanıldığı arkeolojik kazılarda ortaya çıktı. Ağaçlardan toplanan zeytinler üç aşamalı işlem sonrasında zeytinyağına dönüştürülüyordu. Zeytinyağında bulunan diğer maddelerin dibe çökmesi için tekneler, pithoi olarak bilinen çift kulplu Amforalar ve kayaya oyulmuş kuyu şeklinde depolar da kullanılıyordu. Zeytinleri ezme, sıkma, yağı sudan ayrıştırma, depolama ve taşıma amaçlarıyla kullanılan bu araç ve gereçlere Anadolu’nun pekçok kazı bölgesinde rastlandı. Hatta yakın geçmişe kadar zeytinleri ezmek için insan veya hayvan gücüyle döndürülen değirmen taşları Anadolu’da zeytinyağı üretiminde kullanılıyordu. İnsan ihtiyaçlarıyla, bu ihtiyaçlarına ürettiği çözümlerle tarihin her döneminde benzer aklı gösteriyor. Doğa şartları, çevresel faktörler, maddi imkanların etkisiyle kullanılan aletler, araç-gereçler zaman zaman çeşitlilik gösterse de görüyoruz ki bundan 10 bin yıl önce de, 20 bin yıl önce de benzer durumlar için aynı çözümler üretiliyordu.
SUNUCU: Bir ya olmasaydının daha sonuna geldik. İzlediniz, zeytin ve zeytinyağı tarih boyunca tüm kültürlerde, geniş coğrafyalarda önemli bir yer tutmuş. Bizi yaratan Rabbimiz bu çok önemli besini kokusuyla, tadıyla, onlarca çeşidiyle bize nimet olarak sunuyor. Günümüzde pek çok gıdanın yağı üretiliyor. Ancak zeytinyağı kadar değerli, sağlığımıza faydalı doğal bir yağ yok. İşte bu yüzden kaliteli, verimli zeytin ve zeytinyağı üretimi için zeytin ağaçlarını koruyalım. Bu muhteşem zeytinin değerini bilip, bu bereketli topraklarda bize bu nimeti sunduğu için Allah’a şükrümüzü hiç eksik tutmayalım. Haftaya yeni bölümde yeni bir mekanda buluşmak üzere hoşçakalın.
A9TV Televizyonu Adnan Oktar Harun Yahya Sohbetler Belgeseller A9 TV Yeni Frekansımız: Türksat 3A Uydusu FREKANS: 12524 Dikey Batı Sembol Oranı: 22500