Adnan Oktar’ın 17 Temmuz 2017 tarihli A9 TV röportajından
VTR: Ben Osman Adıgüzel, kadınların bu kadar nazlı olmasının amacı nedir acaba?
Adnan Oktar: Kadınlar tehdit altındalar. Yani güven altında değiller. Yine çok iyi yaşayabiliyorlar. Zorlu bir hayat içindeler. Bir kere potansiyel suç makinesi gibi görülüyorlar. Her an suç işleme ihtimali var gibi görülüyorlar. Dışarı eğer dekolteli çıkarsa aman, aman, aman, düşünemiyorum. Saçını boyaması bir suç. Makyaj yapması suç. Çekici olması suç. Cazibeli olması suç. Güzel sesli olması suç. Güzel bakması suç. Güzel kokması suç. Her şey suç. Ne diyor adam? "Deşarj olmak için kadını dövebilirsin" diyor. Deşarj olursun diyor. Kadını döv ki rahatla diyor. Ağabeyi dövüyor. Dayısı dövüyor. Babası dövüyor. Annesi dövüyor. Her yerde baskı altında kadın. Mesela bak RTÜK kanunda bile erkek çıksa istediği gibi ne yapıyorsa yapsın hiçbir sorun çıkmaz. Ama kadın oldun mu on dört bin lira ceza. Yani tahayyül dahi edilemiyor. Efendim, "Kadınlara danışın" diyor gelenekçi Ortodoks sistemde. "Tam aksini yapın" diyor. Mevlana'nın kitaplarında kadın aleyhtarı ifadelerin ucu bucağı yok. Sahte hadis kitaplarında kadınların aleyhindeki ifadelerin ucu bucağı yok. "Cehennem ehli hep kadınlardandır" diyor. "Yüzde doksan dokuzu kadındır" diyor. "Yarımdır" diyor. "İnsan değildir" diyor. Yarım, buçuk. Buçuk varlık diyor. "Yönetici olamazlar" diyor. "İstişare edilemez" diyor. "Kadına iyi kıyafet alırsan, iyi yemek de yerse dışarı çıkmak ister" diyor. "Onun için iyi kıyafet almayın. İyi yemek de vermeyin. Okuma yazma öğretmeyin, dostuna mektup yazar" diyor. Gülmesi yasak. "Kahkahayla gülebilir mi ya?" diyor Cübbeli. Kendileri kakır kakır gülüyorlar, "Olur mu ya? Kahkahayla gülemez kadın." diyor. Bu kadar baskı altında olan bir varlık, nazenin bir varlık ki yani çok nazik varlıklar. Şimdi sen geliyorsun ona arkadaşlık teklif ediyorsun. Tamam, kabul etti diyelim. Eee gidiyor mesela sarılıyor. Telefonunu da alıyor. Resim çekiyor. Kız diyor ki, "Ben görüşmek istemiyorum". "O zaman iş değişti. Babanın Facebook'u bende diyor. Şimdi ben bir resmi göndereyim. Benden bir resmini görsün. Ona göre durumu değerlendirir". Kız da bir sefer korkuyor. "Ne istiyorsan yapayım"-a getiriyor kızı. Bu sefer daha beter başını belaya sokmaya kalkıyor. Yine resmini çekiyor falan. Ailesine resmini gönderiyor. Babası dövüyor, ağabeyi dövüyor. Sokağa atıyorlar. Efendim, "Git kendine iş bul" diyor. "Git kendine koca bul" diyor. "Sana mı bakacağım ömür boyu? Seni mi besleyeceğim" diyor. Önü sonu arkası yok. Böyle bir ortamda sen "Kadınlar nazlı oluyor" diyorsun. Ne yapsın? Nasıl yaşasın? Yaşama hakkı elinden alınmış adeta. Mahvedilmiş. Yine çok iyi bu kadar. Onun için önce kadınların onurlu, özgür, huzurlu, sağlıklı, sıhhatli yaşamasını temin edilmesi lazım. Her yerde korunup kollanmaları lazım. Saygı ve hürmet görmeleri lazım. Onuruna, şerefine, namusuna, dil uzatılmasına asla müsaade edilmemesi lazım. Yarım, buçuk falan değil, tam, mükemmel bir insan olduğu ve yüce bir varlık olduğu, sanatsal bir varlık olduğu, muhterem bir varlık olduğu, Allah'ın yarattığı, cennet nimeti olduğu bilinilecek, bilinmesi lazım. Ve her yerde, otobüste, sokakta, evde, nezaketle, hürmetle karşılanması gereken bir kutsal varlık olduğu iyice vurgulanması gerekir. O zaman kadın nimet olarak ortaya çıkar. Öbür türlü korkuyor çocuk haklı olarak. Tartıyor, ölçüyor, biçiyor. Diyor ki "Niye nazlanıyorsun? Eee sonra? Sen bana nasıl nazlanırsın ya?" diyor. Belinden silahı çekiyor. Tak tak tak tak kafasına sıkmaya başlıyor. Yani sistem bu. Yahut babası diyor ki "Sen mini etek giymiş dışarı çıkmışsın" diyor. Çocuğu çekip vuruyor. Yahut abisi ekmek bıçağıyla bıçaklıyor. Böyle dehşet ortamında bu çocuklar ne yapsın? Bunun düzeltilmesi lazım. Bunda bir bozukluk var, yanlışlık var. Bu Mehdiyet döneminde düzelecek. Böyle korkunç bir dünya olmaz. Böyle bir kâbus da olmaz. Buna müsaade etmeyeceğiz.