Evsizlik dünya çapında giderek yaygınlaşan bir sorun. Birleşmiş Milletler’e göre dünyada 100 milyon kişi evsiz. 1,6 milyar kişinin yaşadığı barınak da insani gereklilikleri karşılamaktan son derece uzak.
İster zengin ister fakir olsun pek çok ülke bu sorundan etkileniyor. Örneğin dünyanın en zenginlerinin yaşadığı New York’ta bugün 60,000 kişi evsiz…
Daha da önemlisi gittikçe artan nefret kültürü bu insanların birer suçlu gibi muamele görmesine yol açıyor.
Öyle ki, İngiltere’nin birçok şehrinde evsizlerin uyuduğu beton zeminlerin üzerine demir dikenler dikiliyor. Parklardaki banklar ve diğer yüzeyler, bu kişilerin üzerinde yatamayacakları şekilde dizayn ediliyor. Güvenlik görevlilerinin geceleri evsizlerin üzerine su sıktığına yönelik raporlar mevcut.
PARIS, MONTREAL, NEW YORK VE TOKYO’DA da benzer dikenler ve tedbirler görülmeye başlandı. Avustralya kanunlarına göre ise ‘bir insanın sadece varlığı bile başka bir insana rahatsızlık veriyorsa yetkililerin evsiz insanları oradan uzaklaştırma yetkisi var. Paris polisinin evsiz insanların üzerinden battaniyelerini alıp bulundukları yeri terk etmeye zorladıklarına dair raporlar yaygın.
Kısacası evsiz insanlara yönelik düşmanca tavır endişe verici bir hızla artıyor.
Örneğin yakın zamanda Venedik’teki bir kanalda önlerinde boğulmakta olan Afrikalı bir mülteciyle dalga geçen kişilerin videosu ortaya çıkmıştı. Bu mülteci o insanlar kendisine yardım etmediği için birkaç dakika içinde bu kişilerin gözü önünde boğularak can vermişti. 2015 Ağustos ayında Yunan sahil güvenlik ekipleri mültecilere ait bir botu ellerindeki delici cisimlere patlatmış, denize düşen mülteciler Türk Sahil Güvenlik ekipleri tarafından son anda kurtarılmıştı. Yine birkaç sene önce bir mülteci kucağında çocuğuyla sınır yetkililerinden kaçmaya çalışırken Macar kameraman bir kadın, bu adama çelme takmış ve hem çocuğu hem adamı yere düşürmüştü. Benzer şekilde Avrupa polisi aralarında kadın, çocuk ve yaşlıların olduğu mülteci gruplarına göz yaşartıcı bomba atmış, onları coplarla dövmüştü.
Örnekleri çoğaltmak mümkün... Unutmayalım ki bu insanların güvenli bir evi, yemeği, sıcak bir yatağı ve mahremiyetleri yok. Sürekli olarak eziyet, şiddet, istismar ve aşağılanma tehdidiyle karşı karşıyalar. Birçoğunun tıbbi sorunları var. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar, özellikle de kış aylarında büyük risk altındalar.
Her şeye rağmen güzel gelişmeler de var.
Örneğin birçok İngiliz, şehirlerinde sıklaşmaya başlayan demir dikenleri protesto amacıyla bu dikenlerin üstüne yataklar, yastıklar yerleştiriyor. Sayısız yardım kuruluşu sürekli gece gündüz çalışarak, herkes gibi saygı ve sevgiyi hak eden bu kişilerin acısını dindirmek için elinden geleni yapıyor.
Unutmamak gerekir ki kimse evsiz olmayı seçmez ve kimse de evsiz olduğu için düşmanca bir muameleyi hak etmez. Hatta bu zorlukları yaşadıkları için söz konusu insanlar daha çok şefkati hak etmektedirler.
Dünya ülkelerinin bu konuda birçok iyi niyetli girişimde bulunduğu bir gerçek. Ancak belli ki bu girişimler yeterli değil. Dolayısıyla çözüm ararken stratejileri dikkatli bir şekilde belirlemek ve öncelikleri doğru tespit etmek önemli.
Atılacak en acil adımlar arasında şunlar sayılabilir:
- Barınak ve yardım görevlisi sayısı en kısa zamanda arttırılarak mümkün olduğunca çok kişi sokaklardan kurtarılmalı.
-Halkı çok zorlamayacak basit vergi programlarıyla bu konuda hızlıca finansman sağlanmalı.
- Eğer gidecek güvenli, insan onuruna yakışır, yeterli mahremiyeti olan bir yer yoksa, şartlar ne olursa olsun, kimse evinden zorla çıkarılamamalı.
- Asgari ücret her durumda kira ve gıdayı rahatça karşılayabilmeli.
- Kimse sağlık masrafları yüzünden kirasını ödeyemeyecek ve evinden çıkartılacak bir duruma düşürülmemeli.
Vicdan sahibi insanların öncelikle yapması gereken kendilerini bu insanların yerine koymak olmalı…
Kimse bu durumda olmayı istemez ve özellikle kimse bu durumda olduğu için düşmanca bir tavırla karşılaşmak istemez. Dolayısıyla gecikmeden hatalarımızı telafi edelim ve daha iyi, daha şefkatli, daha sevgi dolu olmayı seçelim.