Şairlerin sultanı, Üstad Necip Fazıl Kısakürek 26 Mayıs 1904'te, İstanbul'da doğdu.
Necip Fazıl, 4-5 yaşında iken, dedesinden okuma-yazmayı öğrenmiştir. Fransız ve Amerikan Mektebi'nde ve dönemin askeri lisesi olan Vaniköy Rekber-i İttihad Mekteb-i Fünunu Bahriye'de okumuştur. 1921 yılında Darülfünun Felsefe Bölümü'nde okumaya başlamıştır. İlk şiirlerini 13-14 yaşlarındayken Yeni Mecmua’da yayınlatarak edebiyat dünyasında sesini duyurur; daha sonra her biri edebiyat çevrelerinden büyük beğeni toplayan şiirlerini yazmaya devam eden Necip Fazıl, 1924′te açılan bir sınavı kazanarak Paris Sorbonne üniversitesine devlet bursuyla gönderilir.
Meslektaşları tarafından çok sevilen Necip Fazıl 1932 yılından itibaren Üstad Necip Fazıl olarak anılmıştır.
1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınıyorken 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanışmış ve büyük bir değişim yaşamıştır.
1940 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanışmasını şu dizeleriyle dile getirmiştir:
“Allah dostunu gördüm, bundan altı yıl evvel,
Bir akşamdı ki, zaman donacak kadar güzel.
Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız;
Ruhuma, büyük temel çivisini çaktınız!”
Bu tanışma onun hayatında dönüm noktası olmuş ve dahil olduğu Nakşibendilik tarikatından sonra İslami kimliği ile öne çıkmaya başlamıştır. Üstat Necip Fazıl, hayatında meydana gelen bu değişikliği şu mısralarla özetler:
“Tam otuz yıl saatim işlemiş ben durmuşum;
Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...”
Bu tarihten sonra, dehasını İslam davasına vakfedeceği ve bu uğurda mücadelelere girişeceği, hapislere gireceği, çileler çekeceği bir yol açılır. İslami kimliği ile öne çıkmaya başladıktan sonra ders kitaplarından şiirleri ve fikirleri çıkarılır
Necip Fazıl Türkiye'nin bir çok şehrinde konferanslar düzenlemiş, düzenlemiş olduğu konferanslardaki sözlerinden dolayı hakkında davalar açılmış ve bu davalar neticesinde öncülük ettiği Büyük Doğu Hareketi'ne dair yayın yapan Büyük Doğu Dergisi yayın hayatı boyunca 16 kez kapatılmış, Necip Fazıl'ın eserleri toplanmış ve basımı yasaklanmıştır.
Üstad Necip Fazıl Soğuk Savaş döneminde Türkiye'de antikomünist akımın öncülerinden olmuştur.
Üstad, kırk yılı bulan mücadelesinde , İslâm davasını savunacak nesiller yetiştirmek için çaba harcamıştır.
Ve 1983 yılının 25 Mayıs’ında Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur.
ESERLERİ
1980'de Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü'nü, İman ve İslam Atlası adlı eseriyle fikir dalında Millî Kültür Vakfı Armağanı'nı (1981) almıştır. Ayrıca Türk Edebiyatı Vakfı'nca 1980'de verilen beratla 'Sultan-üş Şuara' (Şairlerin Sultanı) unvanını kazanmıştır.
Yaşar Nâbi tarafından, "bir mısrası Türk milletini ihya etmeye yeter" denilerek övülmüştür.
Şiirlerinden bazıları: Örümcek Ağı , Kaldırımlar, Ben ve Ötesi , Sonsuzluk Kervanı , Çile, Bu Yağmur ve Sakarya Türküsü’dür
Oyunlarından bazıları ise Tohum, Bir Adam Yaratmak, Sabır Taşı, Ahşap Konak ve Ulu Hakan Abdülhamit’tir
Üstat Necip Fazıl ayrıca birçok roman, öykü ve anı kitabı yazmıştır.
NECİP FAZIL TÜRK İSLAM BİRLİĞİNİ SAVUNMUŞTUR
Üstad Necip Fazıl, yaşadığı dönemde İslam dünyasında yaşanan sıkıntılara çözüm olarak Türk İslam alemini bir çatı altında birleştirecek bir düşünceye öncülük etmiş ve bunu “ Büyük doğu hareketi” olarak isimlendirmiştir. Aynı isimle bir dergi çıkartmıştır.
NECİP FAZIL’IN MEHDİYET HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Üstat Necip Fazıl Kısakürek, ömrü boyunca “İslam alemi muazzam bir zuhur bekliyor diyerek Hz. Mehdi (as)’ı beklediğini” belirtmiştir.
Necip Fazıl 1400 ismini verdiği şiirinde, Peygamber Efendimiz(sav)'in hadislerinde Hicri 1400 yılında geleceği bildirilen Mehdi (as)'ı beklediğini şu dizeleri ile belirtmiştir.
1400 e bir yıl var, yaklaştı zamanımız,
Bu asırda gelir mi dersin kahramanımız?
Necip Fazıl Sakarya şiirinde ahir zamana, Mehdiyete ve Türk İslam Birliği’ne yönelik düşüncelerini yazmıştır.