Münafıklar müslümanların dağılmasını hedeflerler
Münafıkları küfürden ayıran en önemli özellik, imansızlıklarını gizlemeleri ve Müslümanların arasında sinsice faaliyet göstermeleridir. Ateist bir insan düşüncelerini dürüstçe ifade eder ve iman etmediğini açıkça söyler. Ancak münafık iman etmediği halde müslümanların arasında onlar gibi yaşamaya, onlar gibi ibadet etmeye ve onlar gibi konuşmaya devam e der. Bir yandan Müslümanlar arasında yaşayıp onların sağladığı her türlü maddi manevi imkandan faydalanırken bir yandan da en çirkin ve hain yönlerini Müslümanlara gösterirler. Müslümanlara bir şekilde rahatsızlık vermek hayatlarının adeta varlık amacıdır. Müslümanların neşeli, sıhhatli, güçlü olması, birbirlerine duydukları sevgi ve bağlılık münafıklara azap verir. Müslümanca gördükleri her tavır kendilerinin ne kadar kişiliksiz ve vicdansız olduğunu onlara hatırlattığı için Müslümanların varlığı münafıklar için ciddi bir öfke sebebidir. Bu yüzden de müslümanlara zarar vermek ve onların arasındaki bağlılığı sinsice eylemlerle azaltarak dağılmalarını sağlamak münafıkların en bilinen yönlerinden biridir. Allah Tevbe Suresinin 107, ayetinde münafıkların bu hainliğini şöyle bildirmektedir:
“...ZARAR VERMEK, inkârı (pekiştirmek), MÜ'MİNLERİN ARASINI AYIRMAK VE DAHA ÖNCE ALLAH'A VE ELÇİSİNE KARŞI SAVAŞANI GÖZLEMEK İÇİN MESCİD EDİNENLER ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir. (Tevbe Suresi, 107)
Tarihteki her münafık hareketi müslümanlara zarar vermek amacıyla ortaya çıkmıştır. Peygamberimiz (sav) döneminde de, Peygamberimiz’in güzel ahlakına, sevgi dolu ruhuna, gücüne, kudretine, mübarek ailesine karşı duydukları kıskançlık sebebiyle devrin münafıkları ayrı bir mescid oluşturmuşlar ve müminlerin arasını ayırmak istemişlerdir. Dırar mescidini inşa eden münafıklar amaçlarını ise –tarihteki diğer münafıklar gibi- “iyilik” olarak açıklamışlardır. Nitekim müminler aleyhinde her türlü oyunun içinde olan, kötülükleri örgütleyen, küfürle işbirliği yapan, öfkeleri ve kinleri her tavırlarından belli olan münafıklar ne zaman kendilerine sorulsa “iyilik yapmak niyetinde olduklarını” söylerler. Bu da münafıkların aşağılık karakterinin dikkat çekici yönlerinden biridir.
Devrin münafıklarının Dırar mescidini inşa etmekteki asıl amaçları ise, Müslümanlar aleyhinde olan kişilerin toplanabileceği bir mekan oluşturmaktı. Daha da vahimi burada Peygamberimiz’i şehit etmek istiyorlardı. Dırar Mescidinin yapılması aklını verenlerden Ebû Âmir isimli kişi devrin büyük güçleri olarak görülen Şam ve Rum ile bağlantıları olan biriydi. Bu derin bağlantıları sebebiyle münafıkların gözünde çok mühim bir şahıstı. Münafıklar Ebu Amirle işbirliği yaparak Peygamberimiz (sav)’i Dırar mescidinde şehit etmek için tuzak kurmuşlardı. Ebu Amir münafıklara, "Siz kendi mescidinizi yapınız. Gücünüz yetebildiği kadar kuvvet ve silâh hazırlayınız. Ben de Rum hükümdarı Kayser'e gidip, Rumlardan asker getireceğim, Muhammed ve Eshâbını Medîne'den çıkaracağım" diye vaad etmişti.
Peygamber efendimiz, Tebük'e gitmek üzere hazırlandığı sırada, Dırâr Mescidi'nin kurucularından beş kişilik bir hey et gelerek; "Yâ Resûlallah! Kış gecesinde ve yağmurlu zamanlarda hasta ve hacet sahibi olanların namaz kılmaları için bir mescid yaptık. Sel geldiği zaman vâdi, Kubâ Mescidi cemâati ile aramıza engel oluyor. Namazımızı kendi mescidimizde, sel çekislip gidince de onlarla birlikte kılacağız. Senin gelip mescidimizde bize namaz kıldırmanı arzu ediyoruz" dediler. Dikkat edilirse, burada münafıkların iki yüzlü ve hain karakterlerinin önemli bir örneği vardır. Bir yandan yaptıkları mescide silah yığıp alemlerin nuru Peygamberimiz (sav)’i şehit etmeyi planlarken, bir yandan da hastalar için, soğuk günler için mescid yaptıklarını söylüyor, kendilerini iyilik yapıyormuş gibi göstermeye çalışıyorlardı.
Sevgili Peygamberimiz de; "Ben, şimdi sefere çıkmak üzereyim. Seferden dönüp gelecek olursak ve Allah da dilerse, yanınıza gelir, onun içinde size namaz kıldırırız" buyurdu.
Sefer dönüşü Dırâr Mescidi kurucusu münafıklar, gelip Peygamberimizi mescidlerine götürmek istediler. Ancak Allah Tevbe Suresi’nin 107-108. ayetlerini indirerek şöyle buyurdu:
Zarar vermek, inkarı (pekiştirmek), mü'minlerin arasını ayırmak ve daha önce Allah'a ve elçisine karşı savaşanı gözlemek için mescid edinenler ve: "Biz iyilikten başka bir şey istemedik" diye yemin edenler (var ya,) Allah onların şüphesiz yalancı olduklarına şahidlik etmektedir.
Sen bunun (böyle bir mescidin) içinde hiçbir zaman durma. Daha ilk gününden takva temeli üzerine kurulan mescid, senin bunda (namaza ve diğer işlere) durmana daha uygundur. Onda, arınmayı içten-arzulayan adamlar vardır. Allah arınanları sever.
Böylece hep olduğu münafıkların tuzakları bir kez daha bozuldu ve müminler aleyhine hiçbir başarı elde edemediler.