Münafık, Ahlakını Güzelleştirmeye Önem Vermez Ama ‘Dış Görünüşü’ ve ‘Beğenilmek’ Onun İçin Hayati Önem Taşır
Allah bir Kuran ayetinde münafıklar için, ‘Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır’ şeklinde bildirmiştir:
Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır. Konuştukları zaman da onları dinlersin. (Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar. Onlar düşmandırlar, bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının. Allah onları kahretsin; nasıl da çevriliyorlar. (Münafikun Suresi, 4)
Ayette geçen ‘cüsseli yapıları’ ifadesiyle, cahiliye toplumlarında önem verilen zenginlik, sükse, gösteriş, bakım, modernlik ya da kalite gibi ‘sadece dış görünüşe ait’ kriterlere dikkat çekilmiştir. Gerçekten de münafık için ‘dış görünüş ve beğenilmek’ çok önemli iki konudur. Ahirete gereği gibi inanmayan, amacı Allah'ın rızasını kazanmak olmayan münafık için, sahip olduğu en değerli hazine ‘bedeni’ ve onu kendince en etkili şekilde kullanabilmek için ihtiyacı olan ‘beyni’ ve zekasıdır. Münafık zekidir, ancak akıllı değildir. Bilindiği gibi akıl, Allah'ın sadece samimi iman eden kullarına lütfettiği bir nimettir. Kuran'da bu gerçek şöyle haber verilmiştir:
Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakınırsanız, size doğruyu yanlıştan ayıran bir nur ve anlayış (furkan) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allah büyük fazl sahibidir. (Enfal Suresi, 29)
Rabbimiz, ancak Allah'tan saygı ve derin bir sevgi ile korkup sakınıldığı zaman kullarına Katından ‘doğru ile yanlışı’, ‘iyi ile kötüyü’ birbirinden ayırabilecek bir akıl ve anlayış vermektedir. Dolayısıyla Allah korkusu olmayan münafıkların akılları şaşırtıcı şekilde zayıftır. Ama Allah'ın onlara bir tuzağı olarak, kendileri bu durumdan habersizdirler. Aksine kendilerini, çevrelerindeki bütün insanlardan daha akıllı sanırlar. Oysa ki onların kendilerinde gördükleri ve akıl zannettikleri şey, sadece Allah'ın bir vücut fonksiyonu olarak yarattığı ‘zeka’dır.
İşte münafık elindeki bu sıradan zekasını ve bedenini kullanarak, dünya hayatından olabilecek en fazla menfaati elde edebilmeye çalışır. Allah'a, O’nun sonsuz aklına ve gücüne inancı olmadığı için, tüm bunlara Allah'tan bağımsız olarak tek başına ulaşacağını sanır. Bu yüzden de tek sahip olduğu şey olan bedenini çok kıymetli görür. Bedenini, Allah'ın yarattığı güzel bir nimet ve lütuf olduğu ya da onu Allah yolunda onu en iyi şekilde kullanabilmek, sağlık sıhhat bulmak için değil, Allah'tan ayrı müstakil olarak sahip olduğu bir meta olarak gördüğü için önemser. Bedenine ne kadar iyi bakabilir, onu ne kadar iyi süsleyebilirse, kendisini ne kadar güzel, ne kadar farklı ve önemli bir insan gibi sunabilirse, karşısındaki insanları o kadar derinden etkileyebileceğini düşünür. Küfrün gözüne girebilecek, beğenilerini kazanabilecek, itibar elde edebilecek ve tüm bunların sonucunda da hırsla arzuladığı dünyevi makamlara gelebilecektir. Bu yüzdendir ki Allah ayette ‘Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır’ şeklinde bildirmiştir.
İncil’deki bir sözde ise münafıklar, ‘dıştan güzel görünen, içi ölü, pislikle dolu badanalı mezarlara’ benzetilmiştir:
"Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz." (Matta, 23:27-28)
Dışarıdan bakıldığında münafık gerçekten güzel ve gösterişli görünebilir. Saçlarını, yüzünü, vücudunu kendince en bakımlı, en modern, en dikkat çekici hale getirir. Bayan ise en gösterişli makyajı yapıp, erkek ise spor salonlarında vücut çalışıp en kaliteli markaların kıyafetlerini giyip kendilerince en havalı konuşmaları yapıp kendilerini çevrelerindeki insanlara beğendirmeye çalışabilirler. Ve belki bu da, insanları Kurani ölçülerle değerlendirmeyen kimseler için bir an için dikkat çekici bir özellik olabilir. Ama İncil’de belirtildiği gibi, dıştan şaşalı gibi görünen münafıkların içleri ölüdür. Dıştan gösterişli bir badana yapılmış gibi süslenmiş ama içleri pislik ile dolu bir mezar gibidirler. Dıştan insanlara iyi ve doğru gibi görünürler ama içlerin de ikiyüzlülük ve kötülükle doludurlar. Dolayısıyla ilk bakışta zahire önem veren bazı insanların beğenisini kazandıran bu gösteriş tümüyle aldatıcıdır.
Münafık özenle süslediği, itinayla koruduğu bedeniyle göz boyayarak, içindeki kofluğu, şeytanlığı, kötülüğü ve sinsiliği gizleyebileceğini sanır. Ama sonsuz adalet sahibi olan Allah buna izin vermez. Münafık Allah'ın rızasını bırakıp, dünyaya, menfaatlerine, bedenine, rahatına, konforuna önem verdikçe, Allah tüm bunları ona acı ve azaba dönüştürür.