KURAN’DA BAŞÖRTÜSÜ YOKTUR. GEREKLİ DURUMLARDA ÇARŞAF GİYİLMESİ HÜKMÜ VARDIR.
Kuran’da Ahzab Suresi’nin 59. Ayetinde kadınların, GEREKLİ DURUMLARDA; örneğin dekolte olarak bulunamayacaklarını düşündükleri güvenli olmayan ortamlarda, geçici olarak, ÇARŞAF İLE TAMAMEN ÖRTÜNMELERİ GEREKTİĞİ BİLDİRİLMİŞTİR:
Ey Peygamber, eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına cilbablarını (celâbîbihinne – yani çarşaflarını) üstlerine giymelerini (yudnîne aleyhinne) söyle. Onların (özgür ve iffetli) tanınması ve eziyet görmemeleri için en uygun olan budur. Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir. (Ahzab-59)
Ayetin hükmü açıktır. Cilbab, kadını baştan aşağı örten örtü, yani çarşaf demektir. Dönemin müşrik ve münafıkları, mümin kadınları sözle ve tavırla rahatsız ediyorlardı. Bu durum karşısında mümin kadınların –böyle durumlarda, yani dekolte giyinmeleri halinde rahatsız edilecekleri ortamlarda, geçici olarak- kıyafetleriyle bilinip diğerlerinden ayrılmaları için bu ayet indirilmiştir. Ayetin hükmüne göre mümin kadınlar rahatsız edileceklerini düşündükleri bir ortama girecekleri zaman dekoltelerini kapar, baştan aşağı, hiçbir yerleri görünmeyecek ve hatları belli olmayacak şekilde çarşaf giyerler.
KURAN’DA BAŞÖRTÜSÜ YOKTUR.
NUR SURESİ’NİN 31. AYETİNDE BAŞÖRTÜSÜNE DAİR HİÇBİR HÜKÜM YOKTUR.
Ayette şöyle bildirilir:
Mümin kadınlara da söyle: "Gözlerini (harama çevirmekten) kaçındırsınlar ve ırzlarını korusunlar; süslerini açığa vurmasınlar, ancak kendiliğinden görüneni hariç. (Baş)Örtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar... (Nur Suresi, 31)
Ayetin "Başörtülerini, yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar" şeklinde çevirilen "vel yadribne bihumurihinne alâ cuyûbihinne" bölümünde başörtüsünden bahsedilmez.
Bazı tefsir ve meallerde başörtüsü olarak tercüme edilen "Humur" kelimesi ""örtmek" anlamına gelen "hamr" kökünden türetilmiştir. Kelime "herhangi bir şeyi örtmek" anlamındadır. "Baş" kelimesi ayetin Arapçası’nda geçmemektedir.
“Yakalarının üstünü (kapatacak şekilde) salsınlar” olarak tercüme edilen cümlenin Arapçası’nda ise “salmak” ifadesi yoktur. "Yadribne" fiili "darabe" kökünden türemiştir, "vurmak, örtmek, kapamak" anlamlarına gelir. “Cuyub" kelimesi ise cep kelimesinin çoğuludur, gömlekte cep açmak, cebine koymak gibi tanımlamalarda kullanılır. Yani ayette örtülerin üzerine vurulması gereken yer kadının göğüsleridir. Ayette bildirilen hüküm de başın değil, göğüslerin örtülmesidir.
Ayetin ikinci kısmında ise kadınların mahrem yerlerinin kimler tarafından görülmesinin mahsuru olmadığı yani kadınların ne kadar özgür oldukları anlatılır:
Süslerini, kendi kocalarından ya da babalarından ya da oğullarından ya da kocalarının oğullarından ya da kendi kardeşlerinden ya da kardeşlerinin oğullarından ya da kız kardeşlerinin oğullarından ya da kendi kadınlarından ya da sağ ellerinin altında bulunanlardan ya da kadına ihtiyacı olmayan (arzusuz veya iktidarsız) hizmetçilerden ya da kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklardan başkasına göstermesinler... (Nur Suresi, 31)
Ayette kadınların “süslerinin”; kocalarının dışında kadına ihtiyacı olmayan yani arzusuz veya iktidarsız hizmetçiler ile kadınların henüz mahrem yerlerini tanımayan çocuklar tarafından görülmesinin sakıncası olmadığı bildirilmiştir. Bu bilgi, ayette geçen "süsler" ifadesiyle cinsel organ ve göğüslerden bahsedildiğini göstermektedir. Dolayısıyla, Nur Suresi’nin 31. Ayeti kadınların ne kadar geniş bir özgürlüğe sahip olduğunu anlatmaktadır.
Başörtüsünün farz olduğu iddiası ile kullanılan hadislerde ise ibret verici mantık bozuklukları ve çelişkiler vardır. Şimdi hadisleri okuyalım.
MEVZU HADİS: Hz. Aişe şöyle demiştir: “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet etsin. Allah: “BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜZERİNE VURSUNLAR” ayetini indirince mırtılarını (elbiselerini) yardılar, onunla başlarını örttüler. Yine şöyle demiştir: Bize Ebu Nuaym anlattı, bize İbrahim bin Nafi, Hasen bin Müslim’den, Safiye bint Şeyba’den anlattı, Hz. Aişye şöyle demiştir: Bu “Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar” ayeti inince, ONLAR ETEKLERİNİ ALDILAR, ONLARI KENALARINDAN YIRTTILAR VE ONLARLA BAŞLARINI KAPATTILAR.” (Buhâri 4759; İbni Kesir, Büyük Kuran Tefsiri, Cilt 6. Sf. 570)
|
MEVZU HADİS: Hz. Ayşe (ra)'dan rivayete göre, şöyle demiştir: Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin. Allah Nur Suresi 31. ayetindeki “BAŞÖRTÜLERİNİ GÖĞÜSLERİ ÜZERİNE SALSINLAR” AYETİNİ İNDİRDİĞİNDE ÜZERLERİNİ ÖRTEN DIŞ GİYSİLERİNİ İKİYE PARÇALADILAR, BİR PARÇASINI KENDİLERİNE BAŞÖRTÜSÜ YAPTILAR.” (Ebu Davud, 4102; Cilt 3)
|
MEVZU HADİS: Safiyye binti Şeybe dedi ki: Biz Hz. Aişe’nin yanında idik, Kureyş kadınlarından ve faziletlerinden bahsettiler. Hz. Aişe şöyle dedi: .. “BAŞÖRTÜLERİNİ YAKALARININ ÜZERİNE VURSUNLAR AYETİ İNİNCE”, erkekleri dönüp onlara Allah’ın onlar hakkında indirdiği şeyleri okudurlar. Erkek karısına, kızına, kız kardeşine ve bütün akrabalarına okuyordu. ONLARDAN HER BİR KADIN DA ÇİZGİLİ MIRTISI (ELBİSESİ) İLE BAŞINI ÖRTÜYORDU. Böylece Allah’ın indirdiği kitabı tasdik ediyordu. Sabahleyin Resulullah (sav)’in arkasında SANKİ BAŞLARININ ÜZERİNDE KARGALAR VARMIŞ GİBİ DURDULAR.” (İbn-i Kesir, Hadislerle Kuran-ı Kerim Tefsiri, cilt:6, sf. 571 ) |
Konuyla ilgili hadislerde ayetin şu şekilde indirildiği bildiriliyor: “Mümin kadınlar başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar” âyetini indirince...” Bu durumda, bu uydurma hadislere göre, kadınların başında başörtüsü var ve başörtüsü başlarından aşağı sarkmış durumda. Ancak kadınların göğüsleri açık.
Uydurma hadiste, kadınların, başlarında örtü varken göğüslerinin üstüne de başlarından arta kalan o büyükçe olan örtüyü örtükleri söyleniyor. Böylece göğüslerini bu örtü ile kapamış olmaları gerekiyor. Ancak buna rağmen tüm hadislerdeki bilgiye göre ilginç bir şekilde kadınların başlarındaki uzun örtü ile göğüsler kapanmıyor. Peki ne oluyor?
Uydurma hadislerde, ayet inince kadınların eteklerinden veya elbiselerinden bir parça kestikleri ve zaten örtülü olan başlarına bir örtü daha ekledikleri söyleniyor.
Uydurma hadislerde geçen “ONLAR ETEKLERİNDEN BİR PARÇA KESTİLER ONUNLA BAŞLARINI ÖRTTÜLER......” ifadesi ile kadınların, başlarında olan örtülerle göğüslerini kapamadıkları, eteklerinden, elbiselerinden parçalar kesip bunlarla bir kere daha başlarını kapadıkları iddia ediliyor. Ve bu şekilde Allah’ın emri olduğunu söyledikleri “başınızdan sarkan örtüyle göğüslerinizi örtün” hükmüne de uymamış oluyorlar.
Yani başörtüsü konusundaki uydurma hadisler kadınların, örtülü başlarını bir kere daha örttüklerini söylüyor. Ancak bu izahlara göre göğüsleri hala açıkta. Yani bu hadislerle hem Allah’ın ayetine, olmayan bir hükmü ekliyorlar. Hem de ekledikleri bu hükmü de yerine getirmiyorlar.
Görüldüğü gibi bu bozuk mantık, Allah’ın hurafe uyduranların tuzağını ayaklarına doladığının ispatıdır.
Allah İslam’ın kolaylık dini olduğunu bildirmiştir:
O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi)... (Hac Suresi, 78)
Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez... (Bakara Suresi, 185)
Ve seni kolay olan için başarılı kılacağız. (A'la Suresi, 8)
Peygamberimiz (sav) de “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” buyurmuştur.
İslam’a Allah’ın indirmediği hükümler ekleyerek İslam’ı zorlaştıranlar, “... (Bir bid'at olarak) Türettikleri ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmadık (emretmedik). Ancak Allah'ın rızasını aramak için (türettiler) ama buna da gerektiği gibi uymadılar.” (Hadid Suresi, 27) ayetiyle bildirildiği gibi yaşanması mümkün olmayan Kuran dışı bir din anlayışı ortaya koymaktadır.
Kuran’da başörtüsü farz olmadığı halde farzmış gibi gösterenler de bu nedenle milyonlarca kadının İslam’dan uzaklaşmasına sebep olmuştur.