Günümüz İslam coğrafyasına baktığımızda, bir çok Müslüman toplumun tarihinde kabile düzeninin yer aldığını görüyoruz. Bu toplumlar modern bir devlet yapısına geçmiş görüntüsündeler. Ancak tarihlerindeki kabile kültürünün adetleri, onların yaşam biçimlerini hala şekillendiriyor.
Bu durumun bir numaralı mağdurları, bu toplumların kadınları... Söz konusu kabile kültürü, onları halen “aşağı ve ikinci sınıf insan” olarak görmeye devam ediyor. Bu yüzden kadın:
· Aile içi şiddete maruz kalıyor
· Sosyal hayattan dışlanıyor
· Rızası dışında evlendiriliyor
· Özgürlükleri kısıtlanıyor
· Namus ve töre adına öldürülüyor
Kabile kültürüyle bağlantılı olarak, bazı erkeklerin psikolojik sorunları da kadının başına bela olmuş durumda. Bu yüzden kadın:
· Evinde bile tepeden tırnağa örtünmeye zorlanıyor
· Sokağa çıkması yasaklanıyor
· Başkalarıyla konuşması, gülmesi yasaklanıyor
· Kocasına itiraz etmesi yasaklanıyor
· Boşanabilmesi yasaklanıyor
Bu kadın düşmanlığı, İslam coğrafyasında farklı uygulamalarla ortaya çıkıyor:
· Endonezya’da sokağa peçesiz çıkan kadınların saçları kazınıyor.
· Mısır’da “kadın sünneti” son derece yaygın.
· Afganistan'da okuma yazma bilmeyen kadınların oranı % 75.8, Yemen’de % 45, Pakistan’da % 54.2, Bangladeş’de ise % 41.5...
· Bangladeş, Hindistan, Afganistan, Kamboçya gibi ülkelerde erkeklerin intikam için kadınların yüzüne asit fırlatması çok yaygın bir gelenek.
· Kuveyt'te, Cibuti'de, Cezayir'de ve birçok İslam ülkesinde kadına karşı cinsel şiddeti yasaklayan bir yasa yok.
· İslam dünyasında her 90 dakikada bir töre cinayetleri işleniyor.
Kuran-ı Kerim, kabile kültürüne ait bu sapkın geleneklerin tümünü 14 asır önce kınayıp yasakladı. Ancak kabile kültürü bir şekilde ayakta tutuldu. Barındırdığı bağnazlık anlayışı din adına sosyal yaşama monte edildi. Hurafelerle desteklenen sapkınlıklar İslam dinine maledildi. Oysa tüm bu saydıklarımızın Kuran-ı Kerim’de asla yeri yok.
Günümüzde İslam coğrafyasındaki bazı eğitimsiz ve bilinçsiz kişiler, İslam’ı yaşadıklarını zannederek halen kabile kültürlerine sahip çıkıyor. Bunun neticesinde en başta Müslüman kadınlar eziliyor. Kuran'da "soy-koruyuculuğu", ve "ataların dini" olarak tanımlanan bu vahşi, karanlık, ilkel ve bağnaz kültürden arınmak için Müslümanların "zincirleri kıran ve ağır yükleri indiren" Kuran'ın özüne dönmesi gerekiyor.