EVRİMCİLER İTİRAF EDİYOR: BİR BİTKİ ASLA EVRİMLE OLUŞAMAZ
Evrim teorisi, hayvanların ve insanın evrimi iddiasında düştüğü çıkmazı bitkilerin evrimi senaryosunda da yaşamaktadır. Bir bitki türünün bir diğer türün atası olduğunu ya da bir bitki türünün ara-geçiş formu oluşturduğunu gösteren tek bir fosil bile yoktur. Bugüne kadar pek çok bitki fosili bulunmuştur. Bu fosillerin hepsinin ortak bir özelliği vardır: Hepsi tamamiyle kusursuz bitkilerdir ve bugünkü bitkilerle tıpatıp benzerlik göstermektedirler. Örneğin evrimcilerin ilkel hücre diye tanıttıkları ve tüm bitkilerin atası olduklarını iddia ettikleri alglerin milyarlarca yıl önce de tıpkı bugünkü gibi oldukları bilinmektedir.
Ayrıca bitkilerin gerçekleştirdiği fotosentez olayının oluşumunu tesadüflerle açıklamak imkansızdır. İnsanın modern teknoloji ile başaramadığı fotosentez, evrimcilerin "en ilkel bitki" saydıkları algler tarafından bile milyarlarca yıldır başarıyla yapılmaktadır. Tüm bunlar, botaniğin, yani bitki biliminin de evrim iddiasını geçersiz kıldığının ve yaratılışı ispatladığının göstergeleridir.
Evrimciler ise bu açık gerçek karşısında her zaman olduğu gibi birtakım itiraflarda bulunmaktan kendilerini alamamışlardır:
Richard B. Goldschmidt: (Genetikçi)
Hayvan ve bitki aleminin evrimi, bu konuda karar vermeye yetkili kişilerce daha fazla kanıta gerek olmadan bir gerçek olarak kabul edildi.342
Chester A. Arnold (Fosil bitkiler üzerine araştırmalar yapan botanikçi; Michigan Üniversitesi'nden):
Şimdiye kadar hiçbir modern bitkinin başlangıcından bugüne kadar olan filogenetik (evrimsel akrabalık) tarihini izleme şansımız olmadı.343
Uzun bir zaman boyunca, soyu tükenmiş olan bitkilerin, şu anda yaşamakta olanların geçirmiş oldukları gelişim aşamalarını ortaya çıkaracağı umut edildi. Ancak açıklıkla kabul edilmelidir ki, bu beklenti sadece çok sınırlı bir dereceye kadar gerçekleşebilmiştir. Oysa paleobotanik araştırmalar bir yüzyılı aşkın bir süredir devam etmektedir.344
Sadece bitki evrimcileri çiçeklenen bitkilerin beklenemeyen yükselişini açıklamada bir kayıp içerisinde değiller, bu bitkilerin kökeni aynı biçimde bir gizemdir.345
Dr. Edred Corner (Cambridge Üniversitesi Botanik Profesörü):
... hala ön yargısız olursak şöyle düşünüyorum: Bitkilerin fosil kayıtları özel yaratılışın lehinde görünüyor. Bir orkidenin, bir su mercimeğinin ve bir palmiyenin aynı atadan gelmiş olmalarını aklınız alıyor mu? Üstelik bu tahmin için herhangi bir kanıtımız yokken. Evrimciler bir cevap vermek için hazırlanmalı ama bence çoğu tartışma başlamadan bitecek.346
Prof. Edmund J. Ambrose (Evrimci biyolog):
Mevcut jeolojik araştırma aşamasında, jeolojik kayıtlarda, muhafazakar yaratılış savunucularının Tanrı'nın her bir türü topraktan ayrı ayrı yarattığı görüşüne muhalif hiçbir şey bulunmadığını itiraf etmeliyiz.347
Science News:
3.4 milyar yıl öncesine ait mavi-yeşil alg ve bakteri fosillerinin her ikisi de G. Afrika'daki kayalarda bulunmuştur. Daha da ilgi çekici olan, pleurocapsalean alg ile modern pleurocapsalean algin hemen hemen birbirlerine denk olduklarının ortaya çıkmasıdır.348
Prof. Dr. Ali Demirsoy :
Fotosentez oldukça karmaşık bir olaydır ve bir hücrenin içerisindeki organelde ortaya çıkması olanaksız görülmektedir. Çünkü tüm kademelerin birden oluşması olanaksız, tek tek ortaya çıkması da anlamsızdır.349
Hoimar Von Ditfurth :
Hiçbir hücre, biyolojik bir işlevi sözcüğün gerçek anlamında "öğrenme" olanağına sahip değildir. Bir hücrenin solunum ya da fotosentez yapma gibi bir işlevi doğuşu sırasında yerine getirebilecek konumda olmayıp, daha sonraki yaşam süreci içinde bunun üstesinden gelebilecek duruma gelmesi, bu işlevi sağlayacak beceriyi edinmesi olanaksızdır.350
B. G. Ranganathan:
Ne geçmiş fosil kayıtlarında evrimi kanıtlayacak ara-geçiş formuna ait organları yarı oluşmuş herhangi bir hayvana veya bitkiye ne de günümüzde evrimin hala devam ettiğini işaret eden yarı gelişmiş bir hayvana veya bitkiye rastlanmamıştır.351
Daniel Axelrod (The Evolution of Flowering Plants in The Evolution Life adlı kitabından):
Angiospermlere, yani çiçekli bitkilere yol açan ilkel grup, fosil kayıtlarında henüz tespit edilmemiştir ve yaşayan hiçbir angiosperm böyle bir bağlantıya dikkatleri çekmemektedir.352
N. F. Hughes (Evrimci paleobotanikçi):
Karadaki bitkilerin en dominant grubu olan angiospermlerin evrimsel kökeni, bilim adamlarını 19. yüzyılın ortalarından beri şaşırtmaktadır. Detaylardaki birkaç istisna dışında, bu soruna tatminkar bir cevap bulunamayışı devam etmektedir ve sonunda çoğu biyolog bu sorunun fosil kayıtlarıyla çözülmesinin imkansız olduğu sonucuna varmıştır.353