Evrim Teorisi neden geçersizdir? 3

 

Bir bitki ya da hayvanın eski geolojik çağlardan bu yana Yer kabuğunda korunmuş olan kalıntılarına ya da izlerine fosil denir. Yeryüzünün her tarafından derlenmiş olan fosiller yaşamın başlangıcından bu yana yeryüzünde yaşamış canlılar hakkında bilgi veren en önemli kaynaktır. Hava ile teması ani bir şekilde kesilen canlıların iskeletleri bozulmadan günümüze kadar ulaşır. Fosillerin araştırılması soyu tükenmiş hayvanlar ve bitkiler konusunda bilgilenmemizi sağlar. Bu bilgiler hangi zaman birimlerinde hangi canlıların yaşadığı hakkında da bilgi verir.

İnsanın yeryüzündeki varoluş zamanı ne kadardır?

İnsan yeryüzündeki varoluş zamanıyla ilgili sorunun cevabını bulmak için fosil kayıtlarına başvurmak gerekir. Fosil kayıtları insanla ilgili bulguların milyonlarca yıl öncesine uzandığını göstermektedir. Bu bulgular iskelet ve kafatası parçaları ve çeşitli dönemlerde yaşamış insanlara ait kalıntıların en eskisi, ünlü fosil bilimci Mary Leakey tarafından 1977 yılında Tanzanya`nın Laetoli bölgesinde bulunmuş “ayak izleri” dir.

Tanzanya Laetoli`de bulunan 3.6 milyon yıllık insan ayak izleri

Bu kalıntılar bilim dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. Yapılan çalışmalar bu ayak izlerinin, 3.6 milyon yıllık bir tabakada yer aldığını gösteriyordu. İzleri inceleyen Russell Tuttle şunları yazmıştı: “Bu izler, çıplak ayaklı bir Homo sapiens (insan) tarafından bırakılmış olmalıdır. Yapılan tüm morfolojik incelemeler, bi izleri bırakan canlının ayağının, modern insanlarınkilerden farklı olmadığını göstermektedir”.                 Russell Tuttle

Yapılan araştırmalarla, ayak izlerinin sahipleri de tanımlanabildi. 10 yaşında modern bir insanın 20 tane ve daha küçük bir insanın 27 tane fosilleşmiş ayak izleri mevcuttu. Mary Leakey`in bulduğu izlei inceleyen Don Johanson ve Tim White gibi ünlü paleontologlar da bu sonucu teyidettiler. White bu fikrini şu sözlerle açıklıyordu: “Hiç kuşkunuz olmasın... Bunlar günümüz insanının ayak izlerinden tamamen farksız. Eğer bu izler bugün bir California plajında olsalardı ve bir çocuğa bunların ne olduğu sorulsaydı, hiç tereddüt etmeden burada bir insanın yürüdüğünü söylerdi.”

NEANDERTAL

Evrimciler tarafından insanın ilker atası olarak gösterilmeye çalışılan Neandertal`in sadece kaybolmuş insan ırkı olduğu bugün artık kesin olarak ortaya çıkmıştır. Neandertaller bundan 100 000 yıl önce Avrupada aniden ortaya çıkmış ve yaklaşık 35 000 yıl önce de yine hızlı ve sessiz bir biçimde yok olmuş ya da diğer ırklarla karışarak asimile olmuş insanlardır. Günümüz insanından tek farkları iskeletlerinin biraz daha güçlü ve kafatası büyüklüğü ortalamalarının biraz daha yüksek olmasıdır. Neandertaller bir insan ırkıdır ve bugün artık bu gerçek hemen herkes tarafından kabul edilmektedir. Evrimciler bu insanları ilker bir tür olarak göstermek için çok çabalamışlar ama bütün bulgular Neandertal insanının bugün sokakta yürüyen her hangi bir yapılı insandan daha farklı olmadığını göstermiştir. Neandertal en çok günümüzde soğuk iklimlerde yaşamakta olan eskimolarla benzerlik göstermektedir. Bulgular Neandertaller`in ölülerini gömdüklerini, çeşitli müzik aletleri yaptıklarını ve aynı dönemde yaşamış Homo sapiens sapienslerle beraber gelişmiş bir kültürü paylaştıklarını açıkça göstermektedir. Bu konuda önde gelen  bir otolite sayıdan NewMexico Üniversitesinden paleoantropolog Erik Trinkaus şöyle yazar: “Neandertal kalıntıları ve modern insan kemikleri arasında yapılan ayrıntılı karşılaştırmalr göstermektedir ki, Neandertaller`in anatomisinde, ya da hareket, alet kullanımı, zeka seviyesi veya konuşma kabiliyeti gibi özelliklerinde modern insanlardan aşağı sayılabilecek hiçbir şey yoktur.”

Erik Trinkaus,

“Hard Times Among the Neanderthals”

Natural History. Vol 87,

Aralık 1978, s. 10; R.L. Hollovay,

“The Neanderthal Brain: Vhat vas Primitive”,

American Journal of Physical Anthropology

Supplement, Vol 12, 1991, s. 94

Bugün artık Neandertaller`in günümz insanının soyu tükenmiş ırkından başka bir şey olmadığı bilim adamları ve araştırmacılar tarafından anlaşılmıştır. Böylece evrimcilerin yıllarca insanı sözde evrimin bir halkası olarak göstermeğe çalıştıkları sahte bir delilleri daha yok olmuştur.

İnsanla ilgili bulunan en eski ve en eksiksiz fosillerden biri de KNM_WT 15 000 veya diğer adıyla “Turkana Çocuğu” iskeletidir. 1.6 milyon yıllık bu fosili evrimci Donald Johanson şöyle tarif eder: “Uzun ve zayıftı. Vücut şekli ve uzuvlarının oranları bugünkü Ekvator Afrikalıları`nınkiyle aynıydı. Uzuvlarının ölçüler, bugün yetişkin beyaz Kuzey Amerikalılarla tamamen uyuşuyordu. Yapılan araştırmalar fosilin 12 yaşında bir çocuğa ait olduğunu ve büyüyebilmiş olsaydı 1.83 m. Boyuna ulaşabileceğini göstermiştir”. Görüldüğü gibi fosil bulguları, “insanın evrimi” iddiasını yalanlamaktadır. Bu iddia bazı medya kuruluşları tarafından topluma sanki ispatlanmış bir gerçek gibi sunulur, oysa ortada sadece hayali teoriler vardır.

İNSANLA İLGİLİ KALINTILARIN ÖNEMİ

İnsanla ilgili burada bazı örneklerini saydığımız bulgular çok önemli gerçekleri ortaya koymuştur. Öncelikle de evrimcilerin insanın atasının maymunsu canlılar olduğu şeklindeki iddialarının ne kadar büyük bir hayal ürünü olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Çünkü anlaşılmıştır ki insan yeryüzünde evrimcilerin “insanın atası” olarak gösterdikleri maymun türlerinden çok daha önce ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla bu maymun türlerinin insanın atası olmaları söz konusu değildir. Sonuç olarak fosil kayıtları bize insanın bundan milyonlarca yıl önce de aynı bugünkü şekliyle var olduğunu ve hiçbir şekilde evrim geçirmeden bugüne kadar geldiğini göstermiştir. Bu noktada evrim savunucularının, eğer gerçekten bilimsel ve dürüst olduklarını iddia ediyorlarsa, ellerindeki hayali maymun- insan sıralamalarını çöpe atmaları gerekmektedir. Bu hayali soyağaclarını terk etmemeleri evrimin bilim adına savunulan bir teori değil, bilimsel gerçeklere rağmen yaşatılmaya çalışılan bir dogma olduğunu bir kez daha göstermektedir.