Evrim masalı ve Yaratılış gerçeği 1. bölüm

4,5 milyar yaşında olan dünyamızın belirli dönemlerinde, aniden canlı türleri görülmektedir. Bu canlı türleri yüce Allah`ın takdir ettiği bir düzende ve sırada yer yüzünde yaratılmışlardır. Geçmişe yönelik bu bilgilerin edinilmesi, bilim insanları tarafından 5N 1K analizi ile yapılmaktadır.

5N 1K analizi

5N1K analizi 6 adet sorunun sorulmasıyla yapılmaktadır. Ancak çok ilginç bir şekilde evrimci bilim adamları “Kim yaptı?”yı konu dışında bırakmakta, “Nasıl”a odaklanmaktadır.

“Kim” sorusu konu dışında bırakıldığında ise, geriye tesadüf kalmaktadır. Tesadüflerin ise bilim oluşturamayacağı, düzen yerine kaos oluşturacağı açıktır.

 

1.Neden oldu?

2.Nerede oldu?

3.Ne zaman oldu?

4.Nereye ulaşılmak istendi?

5.Nasıl oldu?

6.Kim yaptı?

 

NASIL?

Bir hipotez ancak gözlem ve deney yoluyla doğrulanabilirse teori olur. Mesela Big Bang Teorisi gibi... Bu teori evrenin başlangıcının nasıl olduğunu deney ve gözlem yoluyla açıklar. Ancak evrim Masalı`nın hayatın kökeni üzerine nasıl olduğunu açıklayan hiçbir işlevsel aracı yoktur.

İşte tam bu noktada “Alis Harikalar Diyarında” (Alice in Wonderland) tadında masallar devreye girer...

HAYATIMIZIN “SÖZDE” KÖKENİ

Sözde “nasıl”ın peşinde evrimciler, iddialarını mutlaka gözlem veya deneye dayalı bir şekilde açıklamak durumundadırlar. Ancak 150 yıldır hiçbir iddiası, gözlem ve deney ile doğrulanamamışdır.

Böylece Allah`ın yerine tesadüflerin yaptığını iddia eden evrimciler, bilim yerine materyalist, eski bir pagan inancı savunmuş olmaktadır. “Nasıl?” sorusunu büyük ölçüde tesadüflerle açıklayan masallar, bir politica olarak dünya çapında guya bilim olarak anlatılmaktadır.

ESKİ BİR MASAL...

Geçmişte de, doğrulanmamış bir iddia olan evrimi yaşatmak adına, sonradan geçersizliği bilimsel olarak ispat edilmiş bir çok masal anlatılmıştır.

Eski Mısır`da devlet politikası olarak, tüm okullarda öğrencilere, “Nil”in çamurlarının tesadüfen canlılığı meydana getirdiğini” anlattırmaktaydı. Firavun bu sayede, sözde aşağı ırk olan İsrailoğullarını boyunduruğu altında tutabilmekteydi.

MASAL DEVAM EDİYOR...

Tarihin çok eski zamanlarda da anlatılmış bu masala modern hali, 1859 yılında amatör doğabilimci ve seyyah olan “Charles Robert Darwin” tarafından verilmiştir.

CHARLES ROBERT DARWİN 1

Papaz okulundan terk bu macereperest adam, 5 yıllık seyahatinden tam 17 yıl sonra hiçbir akademik kariyeri olmadığı halde, sözde bilimsel bir teori ortaya attı.

Bu, Allah inancının yerine yüzyıllardır konmak istenen materyalizmin fikri altyapısını oluşturacak “Evrim Düşüncesi” idi.

CHARLES ROBERT DARWİN 2

Aldığı telkinleri, fantezileriyle birleştirerek 150 yıllık bir kandırmacanın, bir masalın temelini attı.

Kendisi mason olan Darvin, “Türlerin kökeni Üzerine” (1859) kitabında bu düşüncesini bir teroriye dönüştürmeye çalışacaktı.

KATLİAMLARA VE SÖMÜRGECELİĞE KATKISI

Bu iddiaya göre, canlılar tek veya birkaç ortak atadan “Doğal Seçilim” yoluyla türemişlerdi. Türeme halen devam etmekteydi. Gelişmiş ve az gelişmiş türler bulunuyordu.

Bilimin gelişmediği geçen yüzyıl başlarında, bu fantezi, özellikle sömürgeci ve dikta mantığı ile yönetilen ülkeler için tam da ihtiyacları olan şeydi. Bu sayede, yaptıkları katliamlar, sonuçta evrimlerini tam tamamlayamamış sözde yamyam ırklar üzerinde olmaktaydı ve bu halkları sömürmekte, kendilerince haklı bir yol bulmuş olacaklardı.

GÜÇLÜ OLAN AYAKTA KALIR!

Darwin kitabında, Türlerin ve sözde 3.sınıf evrimini tamamlayamamış bir ırk olduğunu, zamanla yer yüzünden yok olacağını söylüyordu.

Bu iddiasında şu aracı kullanıyordu;

“Hayat bir mücadeledir. Güçlü olan ayakta kalır, zayıf olan yok olur...”

SÖZDE AŞAĞI IRKIN ZAFERİ!

Bu iddiaya en güzel cevap 1915 yılında Çanakkalede fikren ve teçizat olarak tam donanımlı, sözde evrimini tamamlamış 7 düvele karşı, karavanasında sadece üzüm hoşafı olan Mehmetçik gayet güzel bir cevap verecekti.

Dinimiz ise, hayvanlara özgü olan bu mücadele yerine, acize düşküne şafkatle yardım etmeyi emretmektedir.