İslam coğrafyasında oluk oluk kan akıtan, Avrupa'nın ortasında, Amerika'nın en merkezi yerlerinde sivilleri hedef alan ve din, ırk, düşünce ayırt etmeden tüm dünyayı tehdit eden dehşetli bir terörle karşı karşıyayız.
Bu dehşet yüzünü kimi zaman PKK, kimi zaman Boko Haram, kimi zaman El Kaide, kimi zaman YPG, kimi zaman bazı Şii milis yapılanmalar, kimi zaman DEAŞ olarak gösteriyor. Gördüğümüz terör örgütleri aslında bir ahtapotun kolları gibi, tek bir beyin tarafından yönlendiriliyor. Sivilleri hedef alıyorlar. Ortadoğu coğrafyasını paramparça ediyorlar. Masum kanı dökmeyi vazgeçilmez yöntem olarak görüyorlar. Bu örgütlerin en dikkat çekici olanlarından biri ise umulmadık bir hız ve güçle yayılan, sözde İslam adına çıkıp en çok Müslümanları katleden, İslam coğrafyasını kan dökme kuyusu haline getiren, akıl almaz bir vahşet uygulayan DEAŞ.
DEAŞ terör örgütünde İngiliz istihbarat servisi MI5 ajanlarının da yer aldığı 3 binden fazla İngiliz’in DEAŞ'a katıldığı artık bilinen bir gerçek. Bunlardan 600 kadarı İngiltere'de askeri eğitim aldı. 1.500 İngiliz DEAŞ'ın içinde fiilen silahlı çatışmalara katılıyor. DEAŞ'a giden İngilizler’in en az 250'si tıp eğitimi aldı. DEAŞ'ın komutanlarından 150 kadarı İngiliz vatandaşı. Bunlar arasında en bilineni Cihatçı John diye tanınan cellat. Halen her hafta 5 İngiliz teröre gitmek için ülkesinden ayrılıyor.
Kuran'da şiddete ve teröre yer yoktur. DEAŞ terör örgütü durmaksızın kan akıtıyor. Üstelik İslam'ın adını kullanarak. Oysa İslam dininde hiçbir şekilde teröre yer yoktur.
Acımasızca mazlumları öldüren teröristlerin kimliklerinde Müslüman yazması, Müslüman isimleri taşıyor olmaları bu zalimleri Müslüman yapmaz. İşledikleri cinayetlere de asla İslami terör denemez. Kuran ahlakına göre bir Müslüman, Müslüman olsun veya olmasın tüm diğer insanlara karşı iyi ve adaletli davranmakla ve yeryüzünde bozgunculuğu önlemekle sorumludur.
Kovulmuş şeytandan Rabbime sığınırım. “Allah bozgunculuğu sevmez.” (Bakara Suresi, 205)
Bir insanın suçsuz yere öldürülmesi ise en büyük bozgunculuk örneklerinden biridir. Tek bir insanı öldüren bir kişi tüm insanları öldürmüş kadar büyük bir suç işlemektedir.
Kovulmuş şeytandan Rabbime sığınırım. “Kim bir nefsi, bir başka nefse ya da yeryüzündeki bir fesada karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu (öldürülmesine engel olarak) diriltirse, bütün insanları diriltmiş gibi olur...” (Maide Suresi, 32)
İslam'ın adını kullanarak kendilerince cihat diyerek katliamlar yapanlar Kuran'a göre katildirler.
Kuran ayetlerini ve Peygamber Efendimiz (sav)'in uygulamalarını kendine rehber edinen bir Müslüman böyle bir suç işleyemez.
İslam sevgiyi, merhameti, barışı emreder. İslam inanç konusunda insanlara kesin ve açık bir dille tam hürriyet tanır. Bu konudaki ayetler çok açıktır.
Kovulmuş şeytandan Rabbime sığınırım.
Sizin dininiz size, benim dinim bana. (Kafirun Suresi, 6)
Dinde zorlama (ve baskı) yoktur. (Bakara Suresi, 256)
Allah tüm insanları yeryüzünde merhametin, şefkatin, anlayışın ve barışın yaşanabileceği model olarak İslam ahlakına çağırmaktadır.
Kovulmuş şeytandan Rabbime sığınırım. “Ey iman edenler, hepiniz topluca barış ve güvenliğe girin ve şeytanın adımlarını izlemeyin.” (Bakara Suresi, 208)
Sözde İslam adına yapılan DEAŞ terörünün önüne geçmenin yolu nedir?
Radikal terörü yok etmenin tek yolu İslam coğrafyasına yeniden Kuran ruhunun hakim olmasıdır.
Şiddeti ve terörü çözüm sananlara ve bu şekilde beyni yıkanmış olanlara;
İslam alemi sevgiyi ve barışı emreden Kuran anlayışına dayalı bir eğitimle bilinçlendirildiğinde onları şiddete yönelten radikallerin tüm yolları kapatılmış olur. Dünya üzerinde Allah'ın emrettiği sevginin ve barışın hakim olması terörü geri dönmeyecek şekilde tarihin sayfalarına gömecektir.
İngiliz derin devleti ve diğer derin güçlerin terörden faydalanarak kurdukları bütün oyunları da böylece bozulmuş olacaktır.