Bediüzzaman Hazretleri, birçok insanın havf damarı (korku) nedeniyle İttihad-ı İslam için gayret etmediğine dikkat çekmiştir

Ekonomik Kriz...

Çatışmalar...

İşgaller...

İşkenceler...

Katliamlar...

Terör saldırıları...

Açlık...

Başta İslam alemi olmak üzere tüm dünya, Darwinist materyalist zihniyetin sebep olduğu acılarla yanıyor...

Ve tüm dünya, barışa, kardeşliğe, güvene, huzura, istikrara ve refaha hasret...

İnsanlığın özlemini duyduğu barışın sağlanmasının tek yolu ise İttihad-ı İslam'ın oluşması, bütün Türk aleminin ve İslam aleminin birleşerek büyük bir Türk İslam Birliği meydana getirmesi...

Allah'ın Kuran'da bildirdiği, Peygamber Efendimiz (sav)'in gösterdiği tek çözüm bu...

Allah Kuran'da Müslümanların birleşmesini farz kılmıştır:

Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın... (Al-i İmran Suresi, 103)

Allah'ın bu emrine uyulmadığı durumda ise acıların ve sıkıntıların son bulmayacağını bildirmiştir:

İnkar edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur. (Enfal Suresi, 73)

Deccaliyetin fitnesinin tüm dünyayı kasıp kavurduğu böyle bir dönemde Müslümanların birlik olmayı istemeleri ve var güçleriyle buna gayret etmeleri gerektiği açıktır.

Ancak bazı kimseler düzenlerinin bozulmasından korktukları için, bazıları tembellik yaptıkları için bazıları da Bediüzzaman Hazretleri'nin önemle üzerinde durduğu gibi havf damarı yani korkuları nedeniyle İttihad-ı İslam'ı istemekten kaçınmaktadır.

Bediüzzaman Hazretleri, havf ve önemsiz evhamlar nedeniyle bu devrin en önemli farz vazifesi olarak bildirdiği İttihad-ı İslam'ı istemekten, Mehdiyeti anlatmaktan, deccaliyete karşı ilmi mücadele içinde olmaktan kaçınanların durumunu ise şöyle anlatır:İnsanda en mühim ve esaslı bir his, hiss-i havftır. Dessas zalimler, bu korku damarından çok istifade etmektedirler; onunla korkakları gemlendiriyorlar. Ehl-i dünyanın hafiyeleri ve ehl-i dalâletin propagandacıları, avâmın ve bilhassa ulemanın bu damarından çok istifade ediyorlar, korkutuyorlar, evhamlarını tahrik ediyorlar.

.....Çok ehemmiyetsiz evhamla çok ehemmiyetli şeyleri feda ettiriyorlar. Hattâ, bir sinek beni ısırmasın diyerek, yılanın ağzına girer.

 

Bediüzzaman Hazretleri'nin bu sözünde dikkat çektiği önemli bir husus ise, ahir zamanda özellikle bazı sözde alimlerin, çeşitli propagandaların tesirinde kalarak, dünyevi menfaatleri kaybetmek korkusuyla hareket ettikleridir. İşte bu, söz konusu insanların İttihad-ı İslam için çalışmamalarının, Mehdiyet'i ağızlarına dahi almamalarının, deccaliyeti görmezlikten gelmelerinin temel sebebidir.

Makamını, dünyevi imkanlarını, çevresini kaybetmekten korktukları için Allah'ın emri olan İttihad-ı İslam'dan geri duran kimselerin, "gücümüz yetseydi yapardık", "bizim elimizden birşey gelmez ki" sözlerine karşı da Bediüzzaman Hazretleri çok hikmetli ve önemli bir cevap veriyor:

Ey bu sözlerimi dinleyen bu Cami-i Emevîdeki kardeşler ve kırk-elli sene sonra âlem-i İslâm camiindeki ihvân-ı Müslimîn! "Biz zarar vermiyoruz, fakat menfaat vermeye iktidarımız yok. Onun için mazuruz" diye böyle özür beyan etmeyiniz. Bu özrünüz kabul değil.