MUHTEŞEM BİR SANAT ESERİ DNA
DNA’yı, canlıları oluşturan bilgi bankası olarak tanıyoruz. Her insanın gözü, kaşı, boyu, organları bu bilgi bankasında bulunuyor. Tüm insanlar %99.9 oranında birbirine benzer ve dış görünüş olarak insanları birbirinden ayıran bu genlerin sadece binde biridir. Protein kodlayan kısımlar tüm DNA’nın sadece %2-3’lük kısmıdır ve geri kalanı hakkında hala bilgi sahibi değiliz. Bilim adamları yıllardır araştırma yapmalarına rağmen DNA’nın kompleks ve muhteşem yapısını henüz tam anlamıyla çözebilmiş değiller.
Peki Dna ile ilgili neler biliyoruz?
-Tek bir insanın vücudundaki DNA’ların toplamı uç uca eklense dünyadan güneşe yaklaşık 600 yüz kez gidip gelmesi mümkün olurdu.
-DNA’mız muhteşem bir kütüphaneye benziyor ve sadece 4 harfin çeşitli sıralanışlarından oluşan, 3.2 milyar harflik bir bilgiye sahip. Bu harflerin sırası ve yeri o kadar eşsiz ve önemli ki, küçücük bir hata bile çok ciddi hastalıklara hatta ölüme yol açabiliyor.
-Sadece 1 gram DNA içerisinde 700 terabaytlık bilgi bulunabiliyor. Sadece 1 gram DNA içerisine sığan bilgi, 14.000 blue-ray DVD içine sığabilir.
Ya da 233 tane 3 terabaytlık harddisk içine sığabilir ki bu 151kg ağırlığa denk geliyor.
-DNA’nın bu özellikleri yanı sıra fiziksel şekli de mükemmel bir sarmal oluşturur. Bu sarmal, kromozomlara dönüşürken muhteşem bir düzen içinde katlanır. Ancak DNA’nın enine kesiti de en etkileyici sanat eserlerini gölgede bırakacak bir güzelliğe ve altın orana sahiptir.
Aklı ve şuuru olmayan atomların tesadüfen bir araya gelerek böyle eşsiz yeteneklere sahip olmaları ve altın oranlı sanat eserlerini oluşturmaları elbette mümkün değildir. Görünmeyen dünyada karşımıza çıkan mikro sanat eserlerinde de bir kez daha Allah’ın örneksiz yaratışına ve sonsuz kudretine şahit oluyoruz.
Göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Allah, herşeye güç yetirendir.
(Ali İmran Suresi, 189)