Tarihe dönüp baktığımızda görüyoruz ki Einstein’ın izafiyet teorisini öne sürmesiyle birlikte 1900’lerden başlayarak evrenin bir başlangıcı olduğu fikri ortaya çıktı ve bilim insanları bu durumla baş etmeye çalıştılar, nihayet evrenin genişlemesini ölçtükten sonra şaşkınlıkla “evrenin bir başlangıcı var,” dediler. Evrenin belki salınımlı olduğunu ya da durağan durumda olduğunu, bu yüzden de başlangıcı olmadığını iddia ettiler, ancak verilerin sonunda bize gösterdiği şuydu: evrenin gerçekten de bir başlangıcı var gibi görünüyordu. Ardından 70’ler ve 80’lerde ortaya atılan çoklu evren fikri evrenin başlangıcı konusunda bir belirsizlik yaşatsa da, şu an o da evrenin bir başlangıç noktası olduğu sonucuna varmış durumda. Dolayısıyla bu soruya tam manasıyla cevap verebilmek için kuantum dönemi kütle çekimine sahip olmamız gerekiyor, fakat 1900’lü yıllar ve 20. Yüzyılın başlarına baktığımda öyle görünüyor ki veriler bizi hep bir başlangıç noktasına yönlendiriyor. Şüpheye yer bırakmayacak kesinlikte bir delil sunuyor mu? Hayır, ama veriler bizi sürekli olarak evrenin gerçekten de bir başlangıç noktası bulunduğu fikrine götürüyor.