"İşitme sistemi" belgeselinden.
Dış Kulak
20. yüzyılın başında birçok evrimci, insanın kulak kepçesini işlevini yitirmiş bir organ olarak görmekteydi. Bu organ evrimcilere göre, hayali evrimsel süreç içinde iyice küçülerek yok olacaktı. Bu tezden yola çıkan birçok evrimci sözde geleceğin insanını hayal ederken yaptıkları çizimlerde kulak kepçesine yer vermemişlerdir. Oysa günümüzün bilimsel bulguları evrimcilerin pek çok konuda olduğu gibi kulak kepçesi konusunda da yanıldıklarını göstermektedir.
Kulak kepçesi bir tür megafon görevi yapar ve ses dalgalarını kulağın içine yönlendirerek burada yoğunlaşmalarını sağlar.
Kulak kepçesinin her milimetresi ve kıvrımı özel olarak yaratılmıştır: Kulak kepçesinin güçlendirdiği sesler özellikle konuşma aralığında gelen insan sesleridir. Bir diğer deyişle kulağımız şiddetini artıracağı sesleri kendi seçmektedir. Herhangi bir sesin değil de özellikle bizim için en önemli olan konuşma seslerinin seçilmiş olması işitme ve konuşmanın aynı sonsuz akıl tarafından bizim için birbirine uygun olarak yaratıldığının bir diğer kanıtıdır.
Kulağın; kepçeden, kulak zarına kadar olan kısmı “dış kulak yolu” olarak adlandırılır. Kulak kepçemizden başlayan ‘sesi seçerek yükseltme’ özelliği; dış kulağımızda da devam eder. Dış kulak yolu da sesleri yükselterek içeriye taşır. Nitekim araştırmalar kepçe ve dış kulak yolunun, seslerin kulak zarına yaptığı basıncı tam on kat arttırdığını göstermiştir.
Dış kulağın işitmedeki önemli bir görevi de havayı vücut sıcaklığına getirmesidir. Bu işlev işitmede önemlidir. Çünkü ortamın ısısı gaz moleküllerinin hızına etki etmektedir. Eğer iki ortam faklı ısıda olsalardı, hızlı hareket eden gaz moleküllerinin hareketini de ses olarak algılayacaktık. Ancak Allah'ın dış kulakta yaratmış olduğu üstün özellikler sayesinde bu gibi sorunlarla hiçbir zaman karşılaşmayız.