Bulut Çeşitleri ve Bulutların Şaşırtıcı Özellikleri
Yeryüzünde o kadar çok bulut vardır ki uzaydan bakıldığında herhangi bir an içinde tüm yeryüzünün yaklaşık 3'te 2'si bulutlarla kaplı gözükür. Bulutlar yeryüzünden meterelerce yada kilometrelerce yukarıda gezinirler. Yüksekliklerine göre yada şekilerine göre çok çeşitli Latince isimler verilmiştir. Görünüşlerine uygun olarak isimlendirilen “cirrus” bulutlarının adı “kıvrım” ya da “bukle” anlamına gelir. “Yığın” anlamına gelen “cumulus” bulutları, “yayılmış” anlamına gelen “stratus” bulutları veya yağış taşıyan “nimbus” bulutları gibi isimler almışlardır.
Bulutlar oluşmaya başladığında içindeki su damlacıkları o kadar küçüktür ki, üzerine gelen ışıkları doğrudan yansıtırlar. Bu tip bulutlar pamuk gibi bembeyaz gözükürler. Ama zamanla bu su damlacıkları birleşip büyüdükçe gelen ışığı daha az yansıtırlar ve koyu bir renk alırlar. Her bulutun belli bir su taşıma kapasitesi vardır. Koyu renkli bulutlar bu kapasiteye yaklaşmışlardır. Giderek ağırlaşan su damlacıkları bulutun altına toplanır bu yüzden bulutların tabanları üst tarafına nazaran daha koyu renkte görünür. İşte bu yüzden koyu renkli bulutları gördüğümüzde yağmur yağacağını anlarız. Bulutlar birçok sebepten ötürü önemlidir. Yağmur ve kar yağışlarıyla tüm yeryüzünün sulanması tabii ki bu sebeplerin en önemlisi. Ancak bulutların iklimler üzerinde de çok büyük önemi vardır. Geceleri bulutlar ısıyı yansıtır ve yeryüzünü sıcak tutar. Gündüzleri gölge yapar ve bizleri aşırı ısınmaktan korur, serin tutar.
Üstümüzde dolaşan su tankları
Bulutlar gökyüzünde çok rahat yol alıyor gibi gözüküyor. Görünüşleri de havadaki pamuk yumakları ya da bazen de tüy gibi diyebiliriz. Ama bu görünüşleri bizi yanıltmasın. Bulutlar aslında çok ağırdır ve çok yüksek miktarlarda su barındırabilirler. Örneğin ağırlıklarını tarif edebilmek için bir kıyas yapmak gerekirse gökyüzündeki en küçük bir kümülüs bulutu yani bildiğimiz şu pamuk gibi gözüken bulutların en küçüğü bile yaklaşık 2 kilo ağırlığındadır. Ortalama büyüklükte ve sıradan hergün gördüğümüz bir kümülüs bulutu ele alalım. Böyle bir bulutun ağırlığı 500 bin kilograma kadar ulaşabilir. Peki bu kadar ağır kütleler gökyüzünde nasıl asılı kalıyorlar? Nasıl bu ağır kütleler yeryüzüne düşmüyor?
Bulutlar çok farklı şekiller ve büyüklüklerdedir ve hepsi çok ağırdır çünkü yüksek oranda su buharı içerirler. Orta boy bir kümülüs bulutu 500 ton su barındırabilir. Ancak kümülüs bulutlarından 10 kat daha yoğun 1000 kat daha büyük bulutlar da vardır. Örneğin fırtına bulutları olarak bilinen kümülonimbüs bulutları. Bunların ağırlığı 1 milyon tona kadar ulaşabilir.
Bir kümülüs bulutunun 1 metreküplük bölümünde yaklaşık 0.5 gram su bulunur. Burada su çok küçük damlacıklar halindedir. Ancak bu damlacıklar yere düşmez. Çünkü etrafındaki hava daha sıcaktır. Bulutların içindeki damlacıklar etrafındaki daha sıcak hava tarafından yerçekimine karşı desteklenir. Su buharlaşırken nasıl ısıya ihtiyaç duyuyorsa su buharı da yoğunlaşırken yani suya dönüşürken bunun tam tersi olur. Bulutlardaki su buharı su damlacıkları haline geldiğinde ısı açığa çıkar. Yani bulut içindeki su buharı yoğunlaştıkça kendini içerden ısıtır. Böylece bulut gökyüzünde etrafındaki havadan daha sıcak bir balon gibi asılı olarak kalır. Leonardo Da Vinci bulutları yüzeyi olmayan cisimler olarak adlandırmıştır. İşte bu yüzden bulutların üzerinde durulamaz.
Ağırlıkları tonlarca olan bulutların altında “acaba üzerimize düşer mi?” diye hiç de endişe etmeden günlük hayatımızı yaşıyoruz. Gökyüzünde bu kadar ağır bir kütlenin asılı olarak durabileceği bir düzen kuşkusuz hayranlık uyandıracak bir durum. Ayetlerde Allah'ın yarattığı bu özel sisteme şu şekilde dikkat çekilir:
Rahmetinin önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız… (Araf Suresi, 57)
O size şimşeği korku ve umut olarak gösteren, (yağmur yüklü) ağırlaşmış bulutları (inşa edip) ortaya çıkarandır. (Rad Suresi, 12)