Şeyh Nazım: Cenab-ı Hak, Efendim, size Yusuf Aleyhisselam`ın makamını versin...
... selahiyetini de versin diyorum.
... Siz bu beyi tanıdınız mı?
Bayan: Evet
Şeyh Nazım: Kimdir?
Bayan: Adnan hoca değil mi oradaki? Resminden tanıdım.
Adnan Oktar: Sağolun
Şeyh Nazım: Hem o rütbeyi hem selahiyeti versin diye ben dua ediyorum. ... Adnan bey kardeşimize de Cenab-ı Allah, namaz için Yusuf peygamberin tecellisini... ona giydirmek üzere ona halvet emreylemiş, ... ve onu ihmal ettiği gibi kafidir, şık giyerekten ona icazet vermiş, ... ümit ederiz ileriye doğru Adnan Bey`in yapacağı mükemmel hizmetler vardır.
Velayet sırrı ile, zahiri de başka da, Velayet sırrı ile yapacağı ve yapmakta olduğu hizmet de vardır. Tebrik ederiz. Kendisi sabırlılardan yazılmıştır. Sabırlıların bir ötesi, efendim, razılardan da yazılmış razılık da verildi ona, kendisine, ... efendim, ben kendime göre bir düşünüyorum, bakıyorum benim tahammül edebileceğim gibi değildi o, maşaAllah gençti zamanında, o hizmeti tekmil etmiş, velayet erbabına böyle iftiralar geliyor, size zarar vermemiştir o.
Adnan Oktar: Allah razı olsun hocam, duanızla, himmetinizle inşaAllah.
Şeyh Nazım: Estağfurullah, O da geçmiştir, şimdi sizin peygamber huzurunda, size bir rütbe giydirilmiştir, bu muharrem-ül şerife hafzeden, zahir ve batında... sizi tevhid edecek, hem manevi bir ruh, hem bir maneviyat giydirilmiş ve bir anlayış da, bir ilham da size açılmıştır, ki o ilham üzerine siz, kendinizi etraf ile meşgul etmeyin. Ondan sonra kalbinize verilecek ilhamı göreceksiniz. Çünki size bu yapmış olduğunuz halvetin neticesinde size bir ikram olarak... bir şerik bağlanmıştır kalbe, ilhamla bağlanmıştır. Ve siz beni buraya kapattılar, kapatanlara... Beni muhakeme eylediler, muhakeme edenlere... Beni suçladılar, suçlayanlara diyerekten kötü bir temenni olmayacak.
Adnan Oktar: İnşaAllah
Şeyh Nazım: Onlara muğber olmak ister insanın nefsi, reddedeceksiniz.
Adnan Oktar: İnşaAllah hocam
Şeyh Nazım: Ve siz bu minval üzerine, size mükellefiyet vardır şimdi, yanınıza kimse almadan, o hücrenizde yüksek sehpa gibi yerde Kur`an-ı Kerim`i, böyle sultan huzurunda duruyor gibi okuyacaksınız, isterseniz bir hizip, isterseniz iki, isterseniz üç, isterseniz tekmil bir cüz okuyun. Ondan sonra size bir varidat vardır, manevi varidat verilecektir size mükafat olarak. Ki o ilhamdır, o ilham geldiği vakıtta o ilhamı kaybetmeyeceksiniz, o kıratı bitirdikten sonra diz üstüne oturunuz mecliste, elinizde kalem kağıt, efendim, kalbinize doğacak olanı zapt edin, o inkişaf edecektir ve genişleyecektir, darlanmayacak, artacaktır, eksilmeyecektir, o surette siz Kur`an-ı Kerim hakkında yeni bir görüş, yeni bir anlayışla bilhassa o gençlere çok bir hizmet yapacaksınız. Velayet sırrı olduğu için size ben bunu söylemeye memurum bugünkü günde, efenim, sizin velayetiniz vardı, yani evliyaullah`tan olduğunuz için, lakin şimdi o böyle tomurcuk... gül olur, daha ne rengi belli, ne şekli belli, ne kokusu bellidir, o açıldığı vakıtında belli olur. Şimdi Adnan bey`in halide o kapalıdır. 24 saat zarfında bir defa bir veliullah, bir defa bir veliullah, bir defa bir veliullah, üç evliyadan rızaat çıktı, onun kalbine nazar ettiler, O gerek mahbusta, gerek bu hastanede bulunduğu vakıtta. Öyle nazar etmese o bu halde çıkamazdı. O, efendim, zindanın sıkıntısı onu bozardı, bozmadı, bozulmaya bırakmadılar ve şimdiki imanı ve mertebesi bu halvethaneye... girmezden önceki halinden çok fazla farklıdır.