Münafıklar mecburen ayetle konuşmaları gerektiğinde bu onların içlerini yakar.

Adnan Oktar’ın 20 Ekim 2017 tarihli A9 TV röportajından


ADNAN OKTAR: Bak aramıza münafıkları sokuyorlar üçkağıtçılar, sahtekarlar. İnsan nereden bilsin ki insan baktıkça anlıyor. Adam mesela çakal, bildiğin çakal. Adamların baktık karakol kayıtlarına falan, adam bıçaklamalar var, soygun, hırsızlık, herşeyi yapmışlar. Ama girebiliyorlar aramıza yanımıza gelebiliyorlar. Ben ne bileyim adam geldiğinde savcılıktan kağıt mı isteyeyim adamdan, ne diyeyim ben.Çünkü ben kimsenin hakkında suizan etmem, hüsnüzan ederim yani iyidir derim varsa bile tövbe etmiştir derim hatası. Ama özellikle aramıza böyle adam göndermeleri hayret edici şey sanki bişey yapabileceklermiş gibi. Rezil rüsva olup gidiyorlar. Ve ayetlerle de kendilerince mücadele ettiklerini zannediyorlar. Halbuki ayet yazdıklarında bize hizmet etmiş olurlar. İçleri yana yana ayet yazıyorlar. Ayetten hiç hoşlanmaz onlar, acayip öfke duyar. Ama biraz da olsun temize çıkacaklarını düşünerek ayet yazıyor ama o ayet onu yakıp kavuruyor. Çünkü ayet alenen kendilerini anlatıyor.

Ama mecburen prestij için falan yine de sahtekar bilinmemek için üçkağıtçı, dinsiz bilinmemek için ayet koyuyorlar ama o da öyle acayip bir etki yapıyor ki. Hem kendilerini yakıyor hem bize hizmet etmiş oluyorlar. İslama hizmet etmiş olmanın acısı yüreklerini dağlıyor bu sefer. Çünkü Kuran, hep Kuran. Münafığın açmazı çok şiddetlidir, çok çok şiddetlidir.