ADNAN OKTAR: Şimdi, Filistin de orayı başkent ilan etsin, İsrail de başkent ilan etsin ama şehir merkezinden çıksınlar tarihi şehir orası, çünkü mahvolur öyle bir şeyde, Kudüs diye bir şey kalmaz. Bütün diplomatik misyon oraya gelirse bütün dünyanın ülkelerinden orada adım atacak yer kalmaz. Bir acayip bir şey olur. Ama 30 km dışına taşısınlar. Onlar orada başkent yapsın, onlar orada başkent yapsın bir mahsuru yok ki... 30 km dışında yani şehrin dokusunun bozulmaması çok önemli. Yoksa ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bir mahsuru yok. İstedikleri gibi kullansınlar. Kimsenin bir şey diyeceği olmaz ama Filistin başkent olarak orayı ilan etsin. İsrail de ilan edebilir, zaten etmiş. 30 km dışında olduğunda şehir gıcır gıcır durur bütün güzelliğiyle. Musevilerin kendine ait bölgeleri var Kudüs'te, işte orayı başkent ilan ediyorsa etsin ama bütün diplomatik misyonu 30 km öteye alsın. Otuz kere söyleyecek halim yok. Filistin de başkent ilan etsin kendi bulunduğu bölgeyi, çok normal bu, o da 30 km dışına şehrin... Diplomatik misyon orada toplansın bu kadar basit. Şöyle bir açıklama gerekiyor, İsrail hükümeti açıklama yapsın: "Biz Kudüs şehrinde bir ilhak veyahut bir harita değişikliği düşünmüyoruz. Böyle bir iddiamız yok." Resmi açıklama yapsınlar. Çünkü iddia o yani diyorlar ki: "Arkadaşım bunlar bunu söylediğine göre bir ilhak var bunun arkasında..." Desin ki İsrail hükümeti resmi açıklama yapsın: "Bizim bir ilhak iddiamız yok yani mevcut haritayı değiştirecek bir hamle yapmayacağız. Böyle bir şey yok. Böyle bir niyetimiz de yok. Biz bu durumdan memnunuz". Böyle bir açıklama yaparsa sokakların hareketlenmesi diye bir konu olmaz. Şimdi bunu bir tehdit olarak algılamak da yersiz çünkü tehdit zaten var. Var tehdit de başlamış zaten. Yani mevcut tehdidi makul bir açıklamayla ortadan kaldırmak lazım. Hani yapmazsanız böyle olur diye bir şey yok, olmuş zaten, bu tehdit olmaktan çıkmış eyleme dönüşmüş zaten. Ayrıca tehditlik bir konu da yok yani tehlikeyi haber vermek tehdit değildir. Değil mi? Mesela çığ tehlikesi var; söylüyorsun veyahut bir ayaklanma, darbe tehlikesi var, söylüyorsun, tehdit mi olur bu? Bu bir gerçek yani... Çözümü: Amerika'nın da garanti vermesi, Amerika diyecek ki: "Kudüs'te herhangi bir harita değişimine asla müsaade etmeyiz, kabul etmeyiz. "Trump açıklama yapsın. İsrail hükümeti de açıklama yapsın. Desin ki: "Bizim hiç bir şekilde mevcut haritayı değiştirmeye niyetimiz yok. Yani Kudüs'te bir ilhak politikamız yoktur." bitti. Bütün gerekçe kalkar. Bunu söylemeleri lazım. Doğu Kudüs, Filistin'in, batı Kudüs İsrail'in başkenti olsun. Tarihi binalara dokunmayalım. Şehrin dışına taşınsın diplomatik misyon, bitti bu kadar. Garanti verilsin harita değiştirilmeyeceğine dair, mesela bu... Kısa bir yazı yazalım da bunu yayınlayalım. Bu beyanda. Çünkü yanlış anlaşılmalar da olabiliyor. Hani: "Bunu yapmazsanız böyle olur" zaten olmuş yani olmuyor diye bir şey yok ki olmuş. Doğu Kudüs zaten Filistin'in kontrolünde başkent hemen ilan etsinler. Türkiye de tanısın. Batı Kudüs de zaten İsrail'in kontrolünde, orası da açıklasın: "Biz burayı başkent ilan ettik." zaten ilan ettiler. Evet, orayı da tanısınlar ama şart şu: "Şehir merkezinde hiç bir yapılanmaya müsaade edilmeyecek." Zaten orada her yer bina dolmuş kardeşim. Mevcut binaları da yıkmak lazım. Mevcut yapılan yeni bina onların hepsi yıkılması ne kadar ayıp ya. Şehri ne hale getirmişler. Şuraya bak ya... Kudüs ile buranın ne alakası var bu şehrin? O arkadaki binaların tamamının yıkılması lazım. Yani onların en az yüzde doksanının yıkılması gerekiyor. Çok ayıp ya... Mevcut binalar bu tarz, eski binalar böyledir. Kudüs budur. Yağlı boyayla duvar boyama falan böyle zevksiz hareketler bunlar da çok çirkin. Yani dini konuları, dini ayetleri, ibareleri tenzih ediyorum. Yani yağlı boyayla önüne gelen boyuyor. Mekke'de Medine'de de öyle dağları taşları... Daha hala daha bina yapmaya kalkıyorlar bak görüyor musunuz arkalara doğru. Yani şehre bakıldığında bunun görülmemesi lazım. Çok uzaklarda ne yapıyorsanız yapın orada. Kudüs'te hem Filistinliler resmi sahip olarak birleşmiş milletler kayıtlarında görülüyor, aynı şekilde İsrail de sahip olarak görünüyor. Doğu Kudüs ve Batı Kudüs olarak Kudüs'ü istedikleri gibi değerlendirebilirler. Müslümanlar da Museviler de Hristiyanlar da o şehirde istedikleri gibi yaşayabilirler ama başkent merkezini tarihi binaların olduğu ana merkezde tutmak doğru olmaz. Başkenti mutlaka, başkente ait binaları, her türlü tesisi 30 km kadar Kudüs'ün dışına taşımak lazım. Filistin için de bu geçerli, İsrail için de geçerli. Filistin de başkent binasını 30 km ötede tutsun, aynı şekilde İsrail 30 km ötede tutsun. Kudüs sınırları içinde olmuş oluyor zaten, söz de yerine gelmiş oluyor. Dolayısıyla aksini yapmak doğru olmaz. Bir de İsrail Devleti Kudüs'ü ilhak etmeyeceğine dair bir açıklama yaparsa bayağı rahatlatıcı olur. "Böyle bir şey düşünmüyoruz, böyle bir şey hiç bir zaman için de düşünmedik böyle bir amacımız yoktur. Biz Arap kardeşlerimizle birlikte burada yaşıyoruz. Bize ayrılan bölge bizim için yeterlidir" diyebilirler. Bu şekilde olsun. Amerika da garanti versin toprak bütünlüğü için, yeni ilhakların olmasına karşı olması yönünde bir açıklamayı da Amerika yaparsa garantör olarak çok iyi olur.