OKTAR BABUNA: İyi akşamlar sayın izleyicilerimiz. Adnan Oktar’la Sohbetler programına aslan kardeşlerimle beraber başlıyoruz inşaAllah.
ADNAN OKTAR: “Hocam, eşsiz eserlerinizle bilgimizi artırmaktayız. Hocamız’a teşekkür ederiz. Rabbim ahirette şanlılardan eylesin” diyor.
Oktar ve Cihat nerelere gittiniz, var mı ziyaret ettiğiniz yerlere ait resimler?
OKTAR BABUNA: Sizi temsilen İsrail’deydik Hocam inşaAllah.
KARTAL GÖKTAN: Gördüğümüz resim Likud Partisi’nden Milletvekili Sharren Haskel.
ADNAN OKTAR: Sharren bayağı şekermiş, çok sevimli maşaAllah.
OKTAR BABUNA: En genç hanım milletvekili.
ADNAN OKTAR: Ne güzel inşaAllah bizim meclisimizde de öyle görürüz bundan sonra.
OKTAR BABUNA: İnşaAllah. Size de çok derin bir sevgisi ve saygısı var maşaAllah. Ziyaretinize gelmek istiyor.
ADNAN OKTAR: Çok memnun olurum. Benim de ona derin sevgimi ve saygılarımı iletin.
KARTAL GÖKTAN: Likud Partisi’nden Milletvekili Haham Yehuda Glick.
ADNAN OKTAR: Yehuda Glick çok efendi, çok güzel huylu, İslam’a saygısı çok güzel olan, dindar, Allah’tan korkan samimi bir insan, mümin bir insan.
OKTAR BABUNA: Birlikte televizyon yayınına çıktık. Sizden çok sitayişle söz etti orada da maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Çok cesur, çok efendi.
OKTAR BABUNA: Önümüzdeki aylarda ziyaretinize gelmek istiyor.
ADNAN OKTAR: Bekliyorum şeref duyarım.
KARTAL GÖKTAN: Yesh Atid Partisi’nden Milletvekili eski Tümgeneral Elazar Stern. Bu görüşmede başka milletvekilleri de vardı.
ADNAN OKTAR: Şimdi siyasetle hizmet edecek.
OKTAR BABUNA: Yesh Atid Partisi de kamuoyu yoklamalarında iktidar olacak gibi gözüküyor. En önde giden parti olarak görünüyor şu anda. Onun da çok derin saygısı ve sevgisi var. Moşiyah’ın çıkışından bahsetti bu toplantıda. Biz de İsrail’in yaşama hakkını, Kuran’daki yaşama hakkını, sizin çalışmalarınızı anlattık, çok çok memnun oldu inşaAllah. Size de selamları ve saygıları var.
ADNAN OKTAR: Aleykümselam. Moşiyah Mehdi (as)’ı bütün dünya bekliyor. İsrail’in de, İslam aleminin de kurtuluşu, Hristiyanlığın kurtuluşu da yine Mehdi (as) vesilesiyle olacak inşaAllah.
KARTAL GÖKTAN: Uluslararası basında sıkça görüşlerine yer verilen Haham Yishai Fleisher ve Haham Yehuda Glick’le İsrail Meclisi’ndeki görüşmeden bir fotoğraf.
OKTAR BABUNA: Knesset’te Yehuda Bey’in Glick’in odasında toplantı oldu Hocam inşaAllah. Sizin Hz. Süleyman (as)’ın mescidiyle ilgili olan çalışmalarınızı ve filminizi gösterdik, fikirleriniz, çok etkilendiler elhamdülillah maşaAllah. Ve çok şevklendiler oranın yapılması.
ADNAN OKTAR: Hz. Süleyman (as)’ın mescidini kuracağız. Dedemin sarayını da kuracağız evvelAllah, dünya gözüyle göreceğiz. Altın sırf bileğe takılmaz, duvarları da altın kaplayacağız inşaAllah.
“Adana’da dün kardeşimizle bir araya gelip Kuran, Risale-i Nur ve Üstadımız’ın şirk kitabından sohbet yaptık. Adnan Hocam nurlu ellerinizden öpüyoruz.” Ben sizin ellerinizden öpüyorum. Görebiliyor muyum resmini?
KARTAL GÖKTAN: Evet görebiliriz.
ADNAN OKTAR: Ne güzel. Toplanıp Allah’ı anmak, Risale-i Nur okumak, benim kitaplarımdan okumak, Kuran okumak ne büyük zevk, nimet, kalbe ne güzel ferahlık, aklı açan, insanın ruhunu ferahlatan, bereket getiren, uğursuzluğu kaldıran, belayı kaldıran çok güzel nimetler Risale-i Nur ve Kuran. Benim kitaplarım da tabii Risale-i Nur ve Kuran’dan alıntı.
BÜLENT SEZGİN: Ziyaretten yeni resimler vardı Adnan Bey, uygun görürseniz.
ADNAN OKTAR: Bakayım.
KARTAL GÖKTAN: El-Halil Hebron şehrinin Musevi sözcüsü Noam Armon.
OKTAR BABUNA: Bu da sizin Hz. Süleyman (as)’ın mescidi ile ilgili olan çalışmalarınızdan ve o filmden çok etkilendi inşaAllah. Çok çok şevklendiler, bizi de oraya davet ettiler sizi temsilen inşaAllah. Oda sizi ziyarete gelmek istiyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bir daha bu haberi oku.
KARTAL GÖKTAN: Resimde gördüğümüz El-Halil Hebron şehrinin Musevi sözcüsü Noam Armon.
OKTAR BABUNA: Yeduha Bey’in odasında, Knesset’teki odasındaki toplantıda bu Bey de vardı.
ADNAN OKTAR: İyi çok güzel.
KARTAL GÖKTAN: İsrail Meclisi’ndeki toplantıdan resimler görüyoruz.
OKTAR BABUNA: Oylamaya girdik Yehuda Glick’le beraber. Her partiden olan kişilerin bulunduğu bir oylamaydı bu toplantı, biz de ordaydık.
ADNAN OKTAR: Sen soldasın.
OKTAR BABUNA: Solda evet.
ADNAN OKTAR: Meclise çok çok güvendikleri kişilerin dışında hiç kimseyi sokmazlar, o da bir güzellik. Seviyoruz Musevileri. Hristiyanları seviyoruz. Gayrimüslimleri seviyoruz. Sünnileri, Alevileri, Şiileri seviyoruz hepsi Allah’ın kulu, tertemiz insanlar. Nefret çok korkunç bir şey.
“Allah aşkıyla sevdiğim kalbimin hızlı atışlarına sebep olan sensin. Sen benim dünyamsın, sana olan sevgimi o kadar çok tarif etmek istiyorum ki fakat kelimelere sığdıramıyorum. Hayatımda gördüğüm en merhametli, en şefkatli, en güzel insansın sen. Seni çok çok seviyorum sonsuza dek” diyor. Büşra.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez Afyon Karahisar’daki konuşmasında… Günlerden beri yayınlıyoruz ya o konuşmada bizlerin haklılığını vurgulayan kapsamlı bir açıklama yapmış. Hiç yapmamıştı şu ana kadar, ilk defa olayın vahametini biz gösterince mesele doruğa ulaştı tabii. Bu konuyu irdeleyen, bu konuyu açıklayan kapsamlı bir izahla meseleyi vuzuhata kavuşturmuş, çok iyi yapmış Allah razı olsun. Açıklamasını okursan.
ASLI HANTAL: “Gençlerimiz 'Hayat tarzımızdan dolayı bize ön yargılı bakmasınlar, küpemi görünce dudak bükmesinler, top sakalımı, kuyruklu saçımı görünce beni yadırgamasın' diyor. Daha önce 'Gençliğin küpesiyle, dövmesiyle uğraşmayın' demiştim. Ben bunu demeye devam edeceğim arkadaşlar. Şekle takılmayın, öze ve ruha yönelin, kalbe girin. Kalbe girdiğinizde sizi rahatsız eden hususlarda, inanın o kişi kendine çekidüzen verecektir zaten. Allah'ın mubah kıldığı alanları daraltmayın. Allah'ın yasak kıldıklarını ortadan kaldırmak için uğraşın. Allah'ın mubah kıldıklarıyla insanların kendi haline, örfüne, vicdanına bıraktığı alanları daraltırsanız, dini yaşanmaz kılarsınız. Her kim dini zorlaştırırsa ona bağlı mağdur olur yaşayamaz. Din kolaylıktır. Dini hele genç dostlarınızla konuşurken sakın dini zorlaştırmaya kalkışmayın. Gençleri yargılamayın, yargılayıcı bir dil kullanmayın. Özel hayatına müdahil olmayın. Küpesine, dövmesine saçına, sakalına kıyafetine kotuna botuna asla müdahil olmayın. Bilakis ruhuna kalbine hitap edin.”
ADNAN OKTAR: Yine Mehmet Görmez Hocamız’ın bayram namazı ile ilgili bir açıklaması var onu da göster.
GÖRKEM ERDOĞAN: “Allah Resulü kadınlar da kılsın diye bayram namazını meydanda kıldı. Allah Resulü küçücük bir mescit inşa etmişti Medine’de. Bu mescitte içinde kadının namaza durmadığı bir tek vakit namazı gösterilemez. Allah Resulü bayram namazlarını cami almadığı için Medine’nin bir meydanında erkeklerle ve kadınlarla birlikte kıldı. Ama biz bayram namazlarımızda camilerimizi kadınlara kapatmış durumdayız.”
ADNAN OKTAR: Çok güzel.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Oktar’la, Cihat’ın İsrail’deki ziyaretiyle ilgili başka resimler de vardı uygun görürseniz.
ADNAN OKTAR: Bakayım.
ASLI HANTAL: Moshe Dayan Merkezi’nden Ortadoğu Uzmanı Profesör Shimon Shamir’le. Kendisi aynı zamanda eski Büyükelçi ve Tel Aviv Üniversitesi’nde Akademisyen. Bar-Ilan Üniversitesi’nin fizik bölümü Başkanı Profesör Nathan Aviezer. Kendisi Ortodoks Musevi, Tevrat ve bilimin uyumunu gösteren çalışmaları var.
ADNAN OKTAR: O çalışmalara biz de bakalım.
ASLI HANTAL: Eski Milletvekili Yazar Akademisyen Dr. Einat Wilf. Kendisinin çeşitli düşünce kuruluşlarında kıdemli üyeliği bulunuyor. Eskiden Şimon Peres’e dış politika danışmanlığı yapmış.
ADNAN OKTAR: Bayağı zeki çok akıllı, güzel insanlar.
ASLI HANTAL: Haham David Rosen. Eski İrlanda Başhahamı. Hahambaşılığa, diğer dinlerle ilişkilerine danışmanlık yapıyor, ayrıca Amerikan Musevi komitesinin diğer dinlerle ilişkilerinden sorumlu direktörü kendisi. Oktar’la, Cihat Mitvim Enstitüsü’nün İbrani Üniversitesi’ndeki konferansına davetliydiler. Üst düzey politikacıların katıldığı konferansta İsrail’e yeni atanan Türk Büyükelçisi Sayın Kemal Ökem ile görüştüler. Ayrıca İsrail’in İngilizce yayın yapan I24 News televizyonundaki kutsal topraklarla ilgili bir programa konuk oldular. Burada sizin hazırlattığınız üç boyutlu tapınak modeli ile ilgili açıklamalarda bulundular. Resimde program sunucusu Tal Heinrich ile birlikte görülüyorlar.
ADNAN OKTAR: Bayağı insancıl şeker insanlar. Bunlar tertemiz kızlar, aslan gibi delikanlılar, kimseye bir zarı yok, zoru yok. Zalimin yakasına yapışacaksın. Museviler hakkında işte ‘onlar uğursuzdur, lanetlenmiştir’ öyle bir şey yok, lanetlenecek şeyi yapan lanetleniyor. Şirk yapıyorsa, müşriklik yapıyorsa, ahlaksızlık yapıyorsa Müslüman da lanetleniyor, Musevi de lanetleniyor, Hristiyan da lanetleniyor. Mühim olan temiz olmasıdır bir insanın.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: İsrail’in tanınmış politika analizcilerinden Steve Leibowitz. Oktar ve Cihat’la IL TV için röportaj yaptı. Arkadaşlarımız İsrail, Türkiye ilişkilerinin gelişmesi için yaptığınız çalışmaları programda anlattılar. İsrail’in İbranice yayınlanan Yediot Aharonot Gazetesi’nden Yifat Erlich ve Haham Yehuda Glick’le meclisteki görüşmelerinden bir resim. İsrail’in İbranice Gazetesi Makor Rishon temsilcisi Assaf Gibor’la bir resim. Ayrıca Bar-Ilan Üniversitesi’ndeki dersten görüntüler var. Barış, din ve kültür üzerine ders veren Dr. Ben Mollov’un sınıfına katıldılar. İbrani Üniversitesi öğrencilerine verdikleri konferanstan görüntüler var. Organizasyonu yapan Ortodoks, Musevi, Jeff Seidel ile görülüyorlar burada.
ADNAN OKTAR: Bir avuç insan bunlar, bu kadar azgınlık, saldırganlık ben hayret ediyorum. Üç milyon insan ya bırakın rahat yaşasınlar ne istiyorsunuz? Yüz milyonluk bir ülke ayrı saldırıyor, yüz elli milyonluk ülke ayrı saldırıyor asalım, keselim, yakalım, biçelim ya nerde görülmüş böyle bir şey? Allah İsrail’de o bölgede yaşayacaklarını söylüyor onların. Oradan diriltileceklerini, oradan da kaldırılacaklarını söylüyor Allah. “Orada yaşayacak, orada öleceksiniz” diyor Allah. Tabii dirilme ayrı o tabii kainat bütün dağılıyor o, onun için bir yer belli olmaz tabii. Dolayısıyla bu mazlum insanlarla uğraşmak hem ayıp, hem günah, hem de çirkin. Zalimle uğraş ama mazlumla uğraşırsan bu çok büyük bir ahlaksızlıktır ve zulümdür.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Oktar ve Cihat ayrıca Soykırım Anma Merkezi’ne davetliydiler. Buradaki rehber bayan yaptığımız çalışmalardan çok duygulandığını ifade ederek ziyaretinizden onur duyduğunu söylemiş.
ADNAN OKTAR: Önüne gelen zulmediyor. Manyak Hitler’i çıkarttılar o ayrı bir zulmetti. İspanya’da ayrı bir zulmediyorlar. Amerika’da ayrı zulüm, böyle ben kepazelik görmedim. Ne istiyorsunuz bir avuç insan bırakın rahat yaşasınlar. Hayır oradan oraya kaçıyorlar, oradan oraya kaçıyorlar böyle bir zulüm çok büyük günah ve çok çirkin.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Ayrıca İbrani Üniversitesi’nden de bazı bilgiler vardı yine ziyaretleriyle ilgili olarak. İbrani Üniversitesi öğrencilerine verdikleri konferans görüntüleri.
ADNAN OKTAR: Oktar’la, Cihat’ın.
ASLI HANTAL: Evet. Burada da organizasyonu yapan Ortodoks Musevi Jeff Seidel’le görülüyorlar.
ADNAN OKTAR: Herkes bu insanları böyle sevse, şefkat duysa bu insanlar güzel yaşasa ne olur? Niye ezilmesi gerekiyor bu insanların? Bırakın yakalarını normal yaşasınlar. Bu zulüm niye?
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Cumhurbaşkanı Erdoğan Avrupa ülkelerinin Türkiye karşıtı tavrını haçlı ittifakı olarak yorumladı. Ve şunları söyledi: “Kardeşlerim bunlar dürüst değil. Hayırdır Vatikan’da neden bir araya geldiniz? Papa’nın huzurunda neden buluştunuz? Papa’nın başkanlığında toplanıyorlar. Yahu Vatikan ne zaman AB üyesi oldu? Haçlı ittifakı kendini gösterdi. Siz Türkiye’yi Müslüman olduğu için içeriye almıyorsunuz” dedi.
ADNAN OKTAR: Müslüman olduğu için değil, Tayyip Hocam işte yayınlıyorum ya bu nedenden almıyorlar. Türkiye modern, kaliteli, sevgi dolu bir İslam anlayışını savunmuş olsa ve tamamında ama ve bu adamlar da olmasa Avrupa’nın böyle bir derdi olmaz. Bundan çok korkuyorlar, bu üsluptan, bu mantıktan. Çekiniyorlar haklılar çekinmekte de. Bu meselenin halledilmesi lazım. Konu bu. Diyanet İşleri Başkanı bile cevaben açıklama yaptı. Adam heykeli gördü mü tükürüyorum diyor Avrupa’ya adam seni nasıl alsın? Avrupa’da her yerde heykel var her yerde tükürecek adam. Çocuklar bacakları açık üç yaşındaki çocuk adam bunu kabul etmiyor. Yok annesinin bacağını gördü mü tahrik olur diyor. Nasıl beraber yaşasınlar? Bu felaketin önlenmesi lazım.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: İngiltere Parlamentosu birkaç gün önce Türkiye’yle ilgili bir rapor yayınladı. Basında raporun FETÖ’yle ilgili kısmı yer aldı. Ancak raporda PKK’yla tekrar masaya oturulması, Güneydoğu’nun özerk olması, Türkiye’nin Kuzey İrlanda örneğinden faydalanması teklif ediliyor. Askerimiz Güneydoğu’da işkence ve hak ihlali yapmakla suçlanıyor.
ADNAN OKTAR: Gerçek İngiliz siyaseti neymiş gördük mü? Geldiler buraya Antalya’ya şuraya buraya falan bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar anlatmak istedikleri işte bu, dertleri de bu. Sakın sakın sakın yüz vermeye de gerek yok. Bunları göndermek, “Teşekkür ederim arkadaş anladım aklın sana kalsın” deyip muhatap olmamak lazım.
Kuran deyince insanlar, dindarlık deyince yani insanın sürünme kararı almasıyla ilgili bir şey zannediyorlar. Diyor ‘Ben hayatımı yaşayayım da altmış yaşımdan sonra İslam’ı yaşamaya başlarım’ diyor. ‘Çünkü zaten o zaman hayatın her yönünden çekileceğiz’ diyor. Halbuki Kuran’la yaşadığında hayatı en güzel şekilde yaşar. Eğlencesini, gençliğini en mükemmel şekilde deruhte eder. Onu bilmedikleri için İslam’a girmek Kuran’ı yaşamak, Müslüman olmak mahvolmak gibi görüyorlar yani hayat ölüyor olarak biliyorlar. Yani evden camiye camiden eve, ne güler ne eğlenir, ne giyinir, ne konuşur hayata küser zannediyorlar. Onun için Kuran yeterlidir diyoruz ama buna rağmen yine öyle olacak zannediyor adam. Yani Kuran’a tabi olduğunda eğleneceğini, güleceğini, istediği gibi yiyeceğini içeceğini, gezeceğini, hayatını özgürce yaşayacağını anlamıyor. Yine gözleri adeta perdelenmiş gibi birçok kişinin. Müslümanlık deyince eşittir sürünmek öyle anlıyorlar. Müslümanlık, neşedir, sevinçtir, hayattır. Coşkulu, kaliteli, sanat dolu, güzellik dolu, mükemmel, muhteşem bir yaşantıdır. Şimdi biz deyince adam ne anlar? Kuran yeterlidir diyor ama yine sürüneceğiz diye düşünüyor. Onlar gelenekçi Ortodoks sistemde tam sürüneceğiz, aklımız kafamız tamamen gidecek ama Kuran’a dayalı yaşadığımızda da yine sürünmeye devam edeceğiz ama o kadar şiddetli değil zannediyor. Halbuki Kuran’la yaşadığında bütün toplumun baskısından kurtulur. Yani dünyevi bütün baskılardan kurtulur alabildiğine özgür olur, gerçek hürriyete Kuran’a başlandığında insan kavuşur. Hayatını o zaman mükemmel idame ettirir. Sanat gücü en yüksek noktaya çıkar. Sevinci, neşesi, kalitesi, iyiliği, güzelliği her şeyi en mükemmel düzeye gelir. Bunu bilmedikleri için yine de bazı arkadaşlar diyor “Arkadaş siz Müslüman mısınız?” “Evet, Kuran’a dayalı yaşıyoruz biz” diyoruz “ama zannetmiyorum” diyor “Kuran’a dayalı” “Niye?” diyoruz “Kıyafetleriniz, ne bileyim mesela neşelisiniz, rahat, lüks evler falan bu nasıl oluyor ki?” falan diyor. Yani onlara çizilen, yıllardan beri çizilen tablo işte kaval çalar, metruk evlerde toplanılır, işte cübbeyle sarıkla insanlar bağdaş kurup yere oturur. Yavaş yavaş konuşurlar, gülmezler, az bir yemek yer kalkar, sanayi teknoloji falan hiçbir şey olmaz. Böyle güzel sanatlı ihtişamlı evler, arabalar, kıyafetler Müslümanlar için asla düşünülemez. Öyle gibi görüyorlar. Halbuki hepsi Müslümanlar için. Allah ayette diyor “sadece sizin için” diyor. “Ahirette yalnızca sizin için” diyor. Çünkü burada herkes istifade edebiliyor. Ama ahirette sadece siz istifade edeceksiniz diyor Allah. Ama bu dünyada sizin için diyor.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: İngiltere Parlamentosu’nun hazırladığı bu Türkiye’yle ilgili raporu basında yayınlanmayan bölümlerini Oda TV’den Müyesser Yıldız yazdı. Şöyle söylüyor yazısında; “Erdoğan’ın dün “Biz tüm imkanlarımızla İngiliz dostlarımızı desteklemeye devam edeceğiz” dediği saatlerde İngiltere PKK için özerklik istiyordu. Erdoğan acaba bunu biliyor muydu? Bilse bir çift laf etmez miydi? Ya da o toplantıya katılır mıydı? Darbenin arkasında hep Amerikalıların olduğu vurgulanıyor acaba İngiltere kısmına niye bakılmıyor?” diye sordu.
ADNAN OKTAR: Darbenin arkasında tabii ki İngiliz derin devleti var. Bak aynı toplantı benzerliği var bir İngiltere’de toplantı oluyor aynı anda Türkiye’de oluyor. İngiltere’de PKK’yı savunan toplantı yapılıyor Türkiye’de de Türkiye’ye şirin görünme toplantısı yapılıyor. Tayyip Hocam bunların farkındadır ben söyledim dün. Ama bunları idare ediyor çünkü belanın büyüklüğünü anladı dikkatli bir siyaset izliyor yoksa anlaşılmayacak gibi değil. Bütün Türk aydınları anladı üç yüzün üzerinde aydın yazdı. Dört yüze yaklaşıyor şu an sayıları. Belanın büyüklüğü herkes tarafından biliniyor.
ASLIN HANTAL: Siz biraz önce Antalya’yı söylediniz. Dün Cumhurbaşkanımız Antalya’da İngiltere Dış İşleri Bakanı Boris Johnson’la bir buçuk saate yakın görüşmüş.
ADNAN OKTAR: İşte konuşuyor ama yapacak bir şey yok. Boris Johnson’ın dedesi de zaten o tarz bir adamdı. Bu da öyle. Türkiye’nin şu anki yapacağı siyaset İslam alemini birleştirmenin dışında olmaz. Daha Türkçesi Mehdi (as)’nin dışında bir kurtuluş görünmüyor. Ama şu anki siyaset, sağ siyaset Türkiye için elzem. Öbür türlü bayağı zorlu bir ortam olacağı da açık anlaşılıyor. Ne olur? Allah koruyor Türkiye’yi, koruduğunu da gösterdi. Türkiye bin kere yıkılırdı yıkılmadığına göre Allah Mehdiyet’i gerçekleştirecek demektir. İsa Mesih’i de göreceğiz, Mehdi (as)’yi de göreceğiz.
Nazizm’in kurucusu İngiliz derin devletidir. İtalyan faşizminin kurucusu İngiliz derin devletidir. Marks, Lenin, Stalin hepsi beraber sohbet ediyorlardı İngiltere’de Londra’da kahvehanede. Buluştukları kahvehanenin resimlerini yayınladık. Darwin şu bu hepsi aynı kafanın adamları. Hep aynı kaynaktan beslenmiş adamlar. Dolayısıyla faşizmin kurucusu İngiliz derin devletidir. Komünizmin kurucusu da İngiliz derin devletidir. İki tarafı savaştıran da yine İngiliz derin devletidir. Olayın büyüklüğünü görmemek mümkün değil. Tayyip Hocam’ın böyle bir şeyden habersiz olması diye bir şey mümkün değil. Çünkü bütün danışmanları biliyor herkes biliyor. Bütün hükümet üyeleri biliyor. Boris Johnson’ın dedesi Ali Kemal İngiliz Muhipler Cemiyeti’nin kurucusu. Ali Kemal Türkiye’nin İngiltere’nin mandası olması gerektiğini savunuyordu. Kuvayı Milliye’yi engellemek için yoğun faaliyet gösterdi. Bir yandan Abdülhamit’ten para alıyordu bir yandan da 31 Mart ayaklanmasını çıkartıp Abdülhamit’in devrilmesine sebep oldu. Yani iki taraflı çalışıyordu.
O kadar şartlanmışlar ki dekolteye karşı, müziğe karşı, sanata, heykele, bir türlü inanamıyorlar. Yani Mekke müşrikleri de öyle, bir türlü inanamıyorlardı. Peygamberimiz (sav) yanlış olduğunu anlattı, bir türlü kabul ettiremedi. En sonunda yeniden geri döndüler aynı sisteme, o zamanın müşrikleri.
Bu açıklama isteyen arkadaş ismini söylemesi lazım. Boşluğa mı anlatıyoruz biz, kime anlatıyoruz? Söyleyecek ismini olmaz öyle şey. Bir de çok samimiyetsiz bir hareket. Sorduğun soru sonucunda makul bir şey. Suç da işlemiyorsun hani seni yakalar da hapse attırırız diye çekinesin. Yani kanunla hukukla, öyle bir şey de yok. Sonuçta makul bir soru sordun, ne çekiniyorsun? Gölgelerinden çekiniyorlar adeta. Bak bir de gönderdiği ayet de hep parantezlerle dolu yani ayetten daha çok parantez var. Öyle Kuran ayeti olur mu? Ayetten çok parantez içinde yazı var. Allah’a şükür ki Arapçasını göndermiş iyi, Arapça da bilmediğim için oradan herhalde kurnazlık yapıyor. Halbuki var bende dökümü var ayetin.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Almanya Berlin’de kardeşlerimiz 540 adet “PKK Kürtlerin temsilcisi değildir” adlı broşürü ve yaklaşık 20 adet İslam Terörü Lanetler kitabını Almanca olarak dağıtmışlar.
ADNAN OKTAR: “Nurum canımın içi Viyana’da bugün kardeşlerimizle bir araya gelip sohbet ettik. Senin muhteşem eserlerinden Hz. Mehdi ve İttihad-ı İslam’, Münafığın Derin Karanlığı kitabını okuduk, sohbet ettik, maşaAllah. Allah aşkıyla seni çok çok seviyorum.” Evet bakayım, bakabiliyor muyuz? Nasıl güzel bunlar böyle, nasıl şekerler. O minik meleği de yaklaştır bakayım bana, o şeker varlığa. MaşaAllah, aferin benim bir taneme. İyi Allah nurunuzu artırsın. Komodinin üstünde de benim resimlerim var. Göster. Çok güzel sevgileri, Allah sevgilerini kat kat artırsın.
Ben Büyük Birlik Partisi’nden de rica etmiştim evet diyelim dedim. Allah razı olsun bak onlar da “evet” dediler. Yani özellikle sizin de desteğiniz önemli dedim. Çünkü sıkıştığı belli zor durumda yani. Niye İngiliz derin devletine malzeme verelim? “Ya yok diktatör olur” ya kardeşim yıllardan beri başta Allah aşkına, diktatör olacaksa neyi bekliyor? Bunca yıl niye beklesin? Madem yanıp tutuşuyor senin dediğine göre. Tamam zaten başta çoktan diktatör olurdu demenize göre. Bu nasıl diktatörlük? Şunun mantığı var mı? Tek adam. Zaten tek adam, başından beri tek adam. Ne oldu? Hiçbir şey olmadı. Yani biraz ayıp yapıyorlar. Biraz değil bayağı bir ayıp yapıyorlar. Yakışık almıyor. Bir de Allah’tan korkan kendi insanımız, kendi evladımız. Bizim içimizde yetişen bir insan yani insaf. Diktatör olup ne yapsın, ne zoru? Yani milliyetçi olduğu, vatanını, milletini sevdiği, devletini sevdiği her üslubundan anlaşılıyor, daha ne yapsın yani? Adamlar biraz idare etmek istedi olmadı. Adamlar pislik, o zaman o da açıkça tavrını koydu. Şimdi adamlar cinnet geçiriyorlar, yine denge siyaseti yapmak istiyor ama en güzel denge siyaseti Türk milletinin desteklemesidir. Milletimiz de aklı başında, herkes dengeli, tutarlı. Yani şahsına destek tamam Tayyip Hocam’ın o konuda rahat olsun. Ama benim dediğimi yapmadılar. Ben dedim ki ömür boyu yargılaması yasak olsun. Bunda bir şey yok, bu millete huzur verir. Çünkü adamlar kafayı takmış. Yok “idam edeceğiz” yok “yargılayacağız” o konuyu kökten bitirmek lazım. Yok kardeşim millet olarak istemiyoruz böyle bir şeyi. Ne yapmış da yargılıyorsun? Ne yapmış da yargılıyorsun? Kanun çıkarırsın ömür boyu yani bu konu kapansın, kilitlensin bu konu. Gayet de makul yani. Mesela İnönü için böyle bir şey düşünülebilir miydi? Mümkün değil. Aynı şekilde Tayyip Hoca için de mümkün değil yani. Düşünülmesin olmasın böyle bir şey. Yok “para aldı götürdü”, bilmem ne diyor. Ya kardeşim senin söylediğin en az 7-8 tır dolusu para, mavnalara sığmaz o para. Küçücük evi var nereye koyacak o parayı? Bırak münasebetsizlik yapmayı. Para gelmiş olabilir, oradan buradan para gelmiş olabilir. Hayır yolunda harcıyor, fakire fukaraya harcıyor. Kanunsuz da değil, kanunla hukukla, helal para yani. Gasp parası değil, hırsızlık parası değil bir şey değil yani. Fakire fukaraya dağıtılan bir para, ne var bunda? Fakire fukaraya dağıtılan para yani anlattıkları. Gidip küp küp altın alıp toprağa mı gömmüş? Ne yapmış yani? Üstünde başında elbisesi bile yok. Bir avuç elbisesi var, dönüp dolaşıp aynı elbiseleri giyiyor. Ama bak Tayyip Hocam’dan bir daha rica ediyorum, çizgili böyle pırıl pırıl ipekli cayır cayır giyinsin. Helal olsun, yediği içtiği helal. Cumartesi pazarlar da dinlesin, keyfine baksın, rahat olsun, milletçe de yanındayız. Şevki iyi çünkü bayağı gayretli, azimli de. Hayır başka biri olsa yine öyle azimli söz bir Allah bir destekleyeceğim. Ama ben onu çok azimli görüyorum şu an, şevkli görüyorum, bayağı da çalışkan, tamam işte aç yollarını istediği gibi çalışsın, faydalı oluyor.
“Merhabalar bir metalik havası daha çalın, kendimize gelelim.” Ama görüyorsun sarman biraz rahatsız oldu.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: İnsanların, kuşlar için sokaklara bahçelerine koydukları süslü yemlikler vardı.
ADNAN OKTAR: Severim ben onların tatlılığını şekerliğini. Biz de öyle teşkilat yapsak acaba, ama çok iyi olmuş. Ne güzel, böyle hayvanlar için böyle şeyler yapmaları. Çok iyi olmuş. İnsan kendi için yer yapmadan önce, önce kuşlara yapması lazım. Onların huzuru çok zevkli. Hepsi güzel olmuş, çok güzel.
Evet dinliyorum.
ASLI HANTAL: Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “İran’dan Türkiye’ye üç milyon yeni mülteci gelebilir” uyarısı yaptı. Aldığımız bilgilere göre “İran’da üç milyon mülteci var. Türkiye’ye gelmeye çalışıyorlar. Daha çok Afgan mülteciler, sadece 2016’da Iğdır ve Ağrı’da izinsiz geçiş yapan otuz bin kişi girdi ve işlem yapıldı” dedi.
ADNAN OKTAR: Bir daha.
ASLI HANTAL: Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, “İran’dan Türkiye’ye üç milyon yeni mülteci gelebilir” uyarısı yaptı.
ADNAN OKTAR: Niye? İran bakar ya. İran da çok sevgi dolu bir ülkedir. Yani Allah rızası için, ibadet olarak, onlara sahip çıkarlar. Öyle bir şey olmaz. Yani çok zorlarlarsa o ayrı bir mesele ama İran iftiharla bakar. Sevgi yurdudur İran da.
Ben İran-Türkiye dostluğunu anlattıktan sonra, İran’dan Van’a ve doğu illerine çok fazla turist gelmeye başlamış. Normalde hiç gelmiyordu daha önce. Akın akın geliyorlar. Halk da çok seviyor İranlıları, işte bu kadar. Kardeşiz, dostuz. Tabii, helali hoş olsun. Gelsinler. Ağırlayalım. Biz onlara gidelim. Onlar bize gelsin. Kardeşiz.
Evet, dinliyorum.
ASLI HANTAL: Londra’da parlamento binasına yapılan saldırıyla ilgili, bazı bilgiler basına yansıdı. Saldırıyı yapan ve IŞİD’ci olduğu iddia edilen kişinin kızının fotoğrafları ortaya çıktı. Fotoğrafı görebiliriz. Babasının radikal İslamcı olduğu söylenen kızın görünümü son derece modern ve batılı. Annesi, bir İngiliz milyoneri. Saldırgan birkaç yıl önce, İngiliz iç istihbarat servisi MI5 tarafından radikalleşme şüphesiyle izlenmiş. Yaptığı saldırı ise, toplamda seksen dört saniye sürmüş ve hemen ardından parlamento polisi tarafında öldürülmüş.
ADNAN OKTAR: MI6, MI5 ne kadar çok eleman bulabiliyor. Hayret yani. Ve bu insanlar da nasıl kendini ölüme atıyorlar? Bu da anlaşılır bir şey değil. Onu da Tayyip Hoca’nın üstüne yıkmaya çalıştılar. “Tayyip Erdoğan görevlendirdi” falan ne alakası var adamın? İşte görüyorsunuz olayı. Adam halis muhlis İngiliz yani. Bir yerde bardak kırılsa Tayyip Hoca yaptı diyorlar. Ben böyle anormallik görmedim, dünya çapında yani. Şeytan kol geziyor. Ben böyle harika, hayret edecek bir vaziyet görmedim. İnsan biraz utanır artık yani.
Gecenin bu vakti, sen beni takip ediyorsan böyle uzun uzun da yazıyorsan, benim etki alanıma girmişsin demektir. Sen, ben anlattıktan sonra zaten ikinci bir yolu olmaz. Sen istediğin kadar bağır çağır. Sen, benim dediğimi mutlaka kabul etmek durumunda kalırsın. Çünkü ben senin beynini ele geçiriyorum. İstediğin kadar sen çırpın, kurtulamazsın. Hak senin beynine geldikten sonra, beyin onu hemen alır. Beyin onu hemen çeker. Beyin Allah’ın kontrolündedir. Beynine aldıktan sonra, sen beynine karşı istediğin kadar çırpın, kurtulamazsın. “Vicdanları kabul ettiği halde” diyor Allah, Şeytandan Allah’a Sığınırım. Bak “Vicdanları kabul ettiği” işte o, beynin çekme gücünden bahsediyor Allah. Beyni onu aldığı halde, diyor “Zulüm ve büyüklenme dolayısıyla reddettiler.” (Neml Suresi 14) diyor. Yani dili reddediyor. Kalben, bilinçaltında, kabul ediyor. Benim anlattıklarımı, bilinçaltında kabul etmeyen hiçbir insan olmaz. Makul hiçbir insan reddedemez. Bak, makul olan, normal akıldaki hiçbir insan inkar edemez. İnkar ediyorsa, kasten inkar ediyordur, samimiyetsizliğinden inkar ediyordur. Başka bir açıklaması olmaz. Gecenin bu vaktinde sen, uzun uzun yazmışsın. İtiraz dolu bir üslup ama itiraza da benzemiyor. Yani Kuran’ın yeterliliğini kabul etmeyen bir üslup, bu nedir? Etki alanıma girmişsin. Bunu unutabilir misin? Ömrün boyunca unutamazsın. Doksan yaşına gelsen, dediklerim kafanda çivi gibi kalır. Sen silmeye kalksan da beynin silmez. Beynin yazılan bir şeyi asla silme gücü yoktur. Beyine yazılan, beyinde kalır. Benim anlattıklarım da ölünceye kadar beyninde kalacak. Ve ona muhalif olduğun için de ahirette hesabını vereceksin, yani tabii Allah dilerse.
Evet, dinliyorum.
ASLI HANTAL: Uçağa binen bir kedi videosu var.
ADNAN OKTAR: Yazık hayvana, çok büyük tehlike olmuş. Tabii bir dengesi kaybolsa hayvanın düşer. Hayvanı çok büyük riske atmışlar. Tabii ya, o aşağıya atlamaya kalkar, yan tarafa atlamaya kalkar, ayağı kayar düşer Allah esirgesin. Çok riskli.
Evet, dinliyorum.
GÖRKEM ERDOĞAN: 1930’lardan, 1940’lardan araba resimleri var.
ADNAN OKTAR: Araba böyle olacak kardeşim. Şahane, bayağı güzel. Niye yapmıyorlar acaba bu modelleri. Şimdiki modellere göre bunlar çok çok güzel. Niye yapmıyor olabilirler? Gurur.
Evet, şimdi kısa bir ara verelim.
ASLI HANTAL: Yayınımız sona erdi. Yarın görüşmek üzere inşaAllah.