BÜLENT SEZGİN: İyi geceler değerli izleyicilerimiz. Adnan Oktar’la Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bu Darwinistlere acıyorum ya acayip çırpınıyorlar, durumları çok vahim. Yedi yüz milyon fosili nereye koyacaklar bunlar? Bir tane fosil getiremiyorlar. Yaratılışı gösteren deliller yedi yüz milyon. Evrimi ispat eden, anlatan tek bir delil getiremiyorlar. Bu kadar paleontolojik delilin içinde bir tane bir şey çıkarmaları gerekmez mi? Sıfır. O zaman teslimiyetin dışında yolları yok. Bir proteinin tesadüfen meydana gelmesi imkansız. Bak şöyle kilitlenmiş proteinin olması için proteine ihtiyaç var, bitti sıfır ihtimal.
“Sevgi birliği esenliktir” diyelim.
Bir Zamanlar Darwinizm var benim kitabım göstersene kapağını müzik eşliğinde. Bir zamanlar olan Darwinizm’dir. Biz zamanlar üstüyüz, iki zamanlıyız hem an, hem gelecek inşaAllah. Kardeşim bak biz zer aleminde, zer aleminde insan olarak mükemmel yaratıldık kaş, göz, ağız, burun, kollar, vücut mükemmel. Peygamberler peygamberlik göreviyle yaratıldı. Peygamberler yani makamları verilmiş. Herkes orada Mehdi (as) da orda, İsa Mesih herkes orada Allah’ın karşısındalar, çıplak değil cennet kıyafetleri üstlerinde, kıyafet güzel düzgün kıyafet. Cenab-ı Allah Rabbimiz soruyor: “Ben sizin Rabbiniz miyim?” “Evet Ya Rabbi bele” diyorlar “bele sen bizim Rabbimizsin.” “Rabbiküm, Rabbimizsiniz” diyorlar. Mehdi (as)’a soruyor Cenab-ı Allah: “Çok çile çekeceksin, acı çekeceksin buna rağmen görevini yapacak mısın?” “Ya Rabbi severek, aşkla görevimi yapacağım” diyor. Peygamberine soruyor bak “sana” ayet Kuran ayeti bak “sana birisi gelecek” diyor. “Ama bu kitaplı peygamber olmayacak” diyor. “Bir elçi, tebliğci bu geldiğinde bu kişiye yardım edecek misin?” Diyor. Allah’a yemin ediyor yardım edeceğim diyor Peygamberimiz (sav). İsa Mesih’e soruyor bak “sana birisini getireceğim birisi ama bunun kitabı olmayacak bu kişinin, bu gelen kişinin ona yardım edecek misin?” Diyor. “Edeceğim Ya Rabbi yardım edeceğim yemin ediyorum” diyor. Musa (as)’a soruyor Cenab-ı Allah: O da yemin ediyor. Nuh (as)’a soruyor, yemin ediyor. Zer aleminde bütün insanlar yaratılmış mı? Mükemmel kusursuz Peygamber artık, Hz. Muhammet (sav) aynı görüntüsüyle, Hz. İbrahim (as) aynı görüntüsüyle, Mehdi (as) aynı görüntüsüyle kıyafetli çünkü peygamberleri Allah hiçbir zaman için çıplak tutmuyor ne cennette, ne de zer aleminde kıyafetli, hepsi yaratılmış. Herkes orada dünyada Lenin, Stalin falan onlar da orada bak Mao herkes orada, Darwin de orada. Darwin’e Allah soruyor: “Ben senin Rabbin miyim?” Diyor. “Evet Ya Rabbi Rabbimsin” diyor. Stalin’e soruyor diyor ki: “Ben senin Rabbin miyim?” “Evet Rabbimsin Ya Rabbi” diyor. Lenin’e soruyor, “Sen Benim Rab olduğumu biliyor musun?” Diyor. “Senin ilahın olduğumu kabul ediyor musun?” “Evet kabul ediyorum Ya Rabbi” diyor. Sonra yavaş yavaş Allah bunları anadan, babadan doğuyor gibi göstererek dünyaya sunmaya başlıyor. Öldürüyor önce ölüyorlar, sonra dünyaya sunmaya başlıyor yeniden öldürdükten sonra dünyaya sunuyor. Ee? Nerde burada evrim? Ne evrimi ya yaratılmış başta, sen diyorsun ki dünyada evrim geçirdi. Kardeşim bak bütün insanlar, bütün insanlar daha önce, daha kainat yokken, Bing bang dediğiniz olay daha yokken insanlar yaratıldı. Nerede burada evrim? Kuran’da evrim var diyorsun nerde? Bırak bunları, Adem (as)’le, Havva (as)’ya da Cenab-ı Allah zer alemindeyken soruyor: “Ben sizin Rabbiniz miyim?” “Rabbimizsin Ya Rabbi” diyor. Onları cennet moduna alıyor, boyutuna alıyor cennet. Cennette evrimin ne işi var? Cennet cennet bak bizim bahsettiğimiz yer cennet. Adem (as)’le, Havva (as)’yı nerden getiriyor? Cennetten dünyaya, zer aleminden cennete, cennetten dünyaya. Nerede burada evrim? Zer aleminde de evrim yok, cennette de evrim yok. Adem (as)’le, Havva (as) ne diyorsunuz? Evrimle oldu diyorsunuz.
Araf Suresi 172, “Hani Rabbin, Ademoğullarının sırtlarından zürriyetlerini almış ve onları kendi nefislerine” bak “kendi nefislerine karşı şahidler kılmış.” Nefis ne demek? Beden, beden sahibi, beden, akıl ve iman sahibi bak görüyor, duyuyor, düşünüyor, muhakemesi var, beden sahibi. Bak “nefislerine karşı şahidler kılmıştı” şahit olunuyor insan olduğu için. "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" (demişti de) Onlar: "Evet (Rabbimiz'sin), şahid olduk" demişlerdi. (Bu,) Kıyamet günü: "Biz bundan habersizdik" dememeniz içindir.”
Al-i İmran Suresi 81, “Hani Allah,” şeytandan Allah’a sığınırım. “Peygamberlerden 'kesin bir söz (misak)' almıştı.” Kimden? Peygamberlerden. Peygamber olarak ordalar. “Andolsun” diyor Allah “size kitap ve hikmetten verip sonra size beraberinizdekini kitabı doğrulayan” tasdik eden “bir elçi” bir Mehdi “geldiğinde, ona kesin olarak iman edecek ve ona yardımda bulunacaksınız." Demişti ki: "Bunu ikrar ettiniz ve bu ağır yükümü aldınız mı?" bak “ağır bir yük” diyor Allah “aldınız mı?” Peygamberler ne diyor? “İkrar ettik Ya Rabbi, Öyleyse şahid olun, Ben de sizinle birlikte şahid olanlardanım" demişti” Allah. Bing bangden evvel yani ilk patlama denilen Bing bangden evvel. Daha bak zaman yok, daha mekan yok. Bak zaman, mekan yok daha, Bing bang de yok ortada. Bing bang biliyorsunuz on beş milyar yıl evvel falan. Kimler var? Hz. Muhammed (sav) var, Hz. Osman (ra), Ali (kv) herkes orada, Mehdi (as) orda, İsa Mesih orda. Peygamberimiz (sav)’e diyor ki Cenab-ı Allah: “Birisi gelecek birisi ona yardım edeceksin” diyor. Peygamberimiz (sav)’e kim geldi? Peygamberimiz (sav) kime yardımcı oldu? Bir tek Mehdi (as)’a yardımcı oluyor. Mucizeleriyle ona yardımcı oluyor. İsa Mesih kime yardımcı oluyor? Mehdi (as)’a yardımcı oluyor inşaAllah. İkisi de söz vermişler Allah’a.
Bunlar üniversite hocası falan olunca mesele hallolacak zannetti halbuki zeka ayrıdır, akıl ayrıdır, bilgi ayrıdır. Zeka, akıl ve bilgi bunlar ayrı ayrı şeylerdir yani bilgili olmak illaki akıllı olmak değildir, zeki olmak da illaki akılla olmak değildir, akıllı olmak da illaki bilgili olmak değildir, zeki olmak da illaki bilgili olmak değildir. Bunların üçünün bir arada olması gerekiyor, olmadığında ezim ezim ezilirsin ilimle irfanla, kanunla hukukla, bilimle, teknolojiyle. Biraz eksik, biraz fazla olması bile fark ettirir.
CAN DAĞTEKİN: Siz söylemiştiniz Hocam, “Peygamber Efendimiz (sav) üniversite bitirmedi, Allah ona hikmet verdi, hikmet ayrı bir şeydir” demiştiniz.
ADNAN OKTAR: Tabii.
Yaratılıştan önce daha kainat yok, zaman mekan yok bak Tevrat’ta geçiyor “Yaratılıştan önce Yüce olan, Kutsal olan Allah tarafından yedi şey belirlenmişti, yaratılmıştı. Bir; Tevrat, tövbe, cennet, cehennem, arş, kutsal mescit ve Moşiyah Mehdi.” Nerde geçiyor bu? (Babil Talmud’u 51/A) Babil Talmud’unda. “Dünya yaratılmadan önce” Tevrat’ta geçiyor yine bu, “yedi şey yaratılmıştı. Bunlar Tevrat, tövbe, Adn cenneti” Tevrat’ta geçiyor Adn cenneti Kuran’da da var Tevrat’ta da var aynen Adn cenneti. “Cehennem, Allah’ın arşı, mescit ve Moşiyah Mehdi’nin adı.” İsmi şudur diye biliniyor. Yahudi alimler biliyorlar. “Kralın adı sonsuza dek yaşasın, güneş durdukça adı var olsun.” (Nedarim 39/b) Bak dünya çapında, dünya çapında konu kapandı. Fransız gazetelerini takip ediyorum bir tane evrim teorisiyle ilgili tek bir ifade yok. Halkacı takımı eskiden halka buluyoruz falan diyordunuz ya ne oldu? Her hafta halka buluyordu bunlar, bozuk halka bulduk işte yok eksik halkayı bulduk falan değil mi? Hep derlerdi ne oldu? Halkalar patladı mı? Halkaları patlattık demek ki, darmadağın olmuşlar ilimle irfanla. 79’daki sayılarına bak 1979. 99’daki sayfalarına da bakın hep evrimle ilgili her hafta ama her hafta en az haftada bir, iki kere halka bulundu, halka bulundu hep böyle haberler vardı, ne oldu şu an? Bak iki kere deneme yaptılar, ya dedim bak bu doğru değil ayıp yapıyorsunuz, koskoca adamsınız sakallı, bıyıklı bu ara fosil diye gösterdiğiniz canlı timsaha ait dedim doğrusu bu dedim, “evet ağabey” dediler “yalan söyledik” dediler, “doğru” dediler.
OKTAR BABUNA: Dünyanın sekizinci harikası ida, lemur fosili dediniz siz.
ADNAN OKTAR: Baktım direkt lemur. “Ya” dediler “Ağabey biz bu konuda da yalan söyledik” dediler “kusura bakma” dediler.
OKTAR BABUNA: Hepsi özür diledi Hocam, hepsi özür diledi.
ADNAN OKTAR: Dünya çapında özür dilediler.
OKTAR BABUNA: BBC, New York Times hepsi özür diledi.
ADNAN OKTAR: Bütün televizyon kanalları özür diledi. Bak dedim bir daha yaparsanız yine özür diletirim dedim. “Yapmayacağız ağabey” dediler. Hakikaten sözlerinde durdular helal olsun.
OKTAR BABUNA: 2009’tan beri yok Hocam, o 2009’da oldu ida olayı bitti maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Bir daha yalan yok aferin, güzel utanmayı biliyorlarmış. Evrim teorisi bitti yok öyle bir şey, putperest dinidir, eski bir pagan dinidir. Yaratılışı tesadüflerle açıklar. Firavun ne diyordu: “Nil’in bataklıkları boydan boya burada bu killerden tesadüfler sonucu bütün canlılar oluştu” diyordu. “Ve bu Nil’in de Allah’ı benim” diyordu, “bütün buraların ilahı benim” diyordu. Ne oldu? Şu an nasıl İngiliz derin devletinin başı ne diyor? “Ben Allah’ım” diyor. Firavun da aynısını söylüyor. O da diyor ki “tesadüfler sonucu oldu” diyor. Firavun da “tesadüfler sonucu oldu” diyor. Her ikisi de pagan dinidir, dolayısıyla yollar kapandı bundan sonra çırpınmanın bir alemi yok. Darwinizm’in bilimle alakası yoktur. Laiklikle falan ne alakası var, ne kadar samimiyetsiz izahlar. Laiklik Kuran’da geçer. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Sizin dininiz size, benim dinim bana” bu kadar bak ne kadar kısa laikliğin özeti var görüyor musun? “Sizin dininiz size, bizim dinimiz bize.” Ben senin dinine karışmam, sen de benim dinime karışma, kimse kimsenin inancına karışmasın anlamı bu ayetin. Gelenekçi Ortodoks Müslümanlar ne diyor biliyor musun bu ayet için? “Nesh edildi” diyor “hükmü kalktı” diyor işine gelmediği için. Allah’ın hükmünü sen nasıl kaldırıyorsun ortadan? Sen istediğin kadar kalktı de duruyor ayet Kuran’da.
SEMİH MERİÇ: Çalışmalarınız vesilesiyle Hocam inşaAllah en az evrim teorisine inanan ülke Türkiye çıktı yapılan istatistikler sonucunda.
ADNAN OKTAR: Kardeşim millet keyifle gülüyor evrim teorisi dedin mi ne alakası? Kardeşim tesadüften bahsediyorsun tesadüf, proteinin yapısı anneler dantel yapıyor ya böyle büyük dantelden daha karmaşıktır. Her atomun yeri belli olması lazım biri altta, biri üstte, biri kenarda herkesin yeri belli olacak, bir tanesi yerini değiştirdi mi toksik zehirli maddeye dönüşür, hepsinin yerinde olması lazım. Bak bunun oluşması için başka proteine ihtiyaç var. Yani mümkünü yok, mümkünü yok o yüzden bize bu masalı anlatmayı bıraksınlar ayrıca demagoji de yapmasınlar yok sekülerizm, tekülerizm kardeşim bırak bilimsel görünümlü lafları etmeyi, süslü laflar işte asıl siz yapıyorsunuz, bende süslü laf nerde var? Tamam Osmanlıca konuşmayı kastediyorsan o ayrı, o bir güzelliktir arada sırada konuşuruz.
Halkı korkutmaya yönelik bir üslup, gerilim üslubu faciaya dönüşür bu çok tehlikeli olur. Genellikle konuşmalarında korkutma üslubu var. “Hayır derseniz hain olursunuz. Hayır derseniz Türkiye çöker. Hayır deseniz iç ayaklanma olur.” Nereden çıktı bu kardeşim? Daha yeni söylediniz siz “anayasayı değiştirelim” diye. Tamam, kabul değiştiririz. Ama böyle dayatma gibi bir üsluba gerek yok. İnsanları germeye gerek yok. Çok tehlikeli olur bu. Bunun hemen düzeltilmesi lazım. Hemen geriye adım atılması lazım. Korkuyla gelen bir anayasandan ne olur? Türkiye karışmasın diye adam kalben “hayır” diyecek. Ama başımıza bela gelmesin diye de “evet” diyecek. Anayasa içine sinmeyecek kabul etmeyecek. Ama korkudan dolayı, panikten dolayı da “evet” diyecek. Başımıza iş çıkmasın diye. Böyle bir şey olur mu? Güzelce ikna edersin, anlatırsın. Severek Türkiye'nin yüzde sekseni “evet” der. Akılcı bir üslupla anlatırsın. Millete bu paniği yaşatmanın alemi ne? Bu gerilimi yaşatmanın alemi ne? Durduk yere. Şu an bir şey olmadığına göre hayırdan sonra da bir şey olmaz. Evetten sonra da bir şey olmaz. Yani evet dendiğinde. Hayırcılardan hesap sorulacak gibi bir hal, üslup var. Türkiye'nin yarısı bu. İç savaş mı olacak? Ne yapmamız gerekiyor öyle bir şeyde. Ne kadar yakışıksız bir söz kardeşim. Hepsi bizim vatandaşımız. Adam “evet” de der “hayır” da der. Hiçbir şey olmaz. Hayır diyen de başımızın tacı. Evet diyen de başımızın tacı. Hepsi hürmet ettiğimiz insanlar. Ne hain, ne de ahlaken çökmüş insanlar. Nur gibi bu vatanın tertemiz evlatları. Bu üslubu bırakın çok tehlikeli bu üslup. Korkuyla gelen bir anayasadan ne çıkar? Milletin eli, ayağı boşalacak diyecek ki “biz buna evet demezsek battık mahvolduk. En iyisi diyelim de başımıza bela gelmesin.” Böyle bir şey olur mu? Adama güzelce konuları anlatsan, ikna etsen, kalbi rahatlasa da evet dese olmuyor mu? Ne zorunuz? Ne kaybedecek bir şey var burada?
Korkutma üslubu çok yoğun. Millet tamam Türkiye’nin başına bir şey gelmesin, bela gelmesin. Ama içine sinmeden, içten kabul etmediği halde korkudan dolayı “evet” diyecek. Bunu kimin vicdanı kabul eder? Böyle şey olur mu? Güzel bir anayasa hazırlandıysa millet severek kabul eder zaten. Korkutmaya ne gerek var yani? Güzelce anlatın. Hayır, siz anlatamıyorsanız biz anlatalım. Bana bilgi gönderin anlatayım. Fakat kaynak bulamıyorum. Kime danışacağımı bilmiyorum. Gelsin birisi anlatsın aynısını anlatayım burada. Milletin yüzde doksanı kabul eder. Etmeyecek bir şey yok. Yeter ki doğru olduğunu anlayalım. Bilmediğimiz bir şeye korku belasına evet mi diyelim yani? Şu an hayır’ın hükmü geçerli değil mi kardeşim? Şu an hayır’ın hükmü geçerli. Hayır denmiş gibi şu an Türkiye’de çünkü anayasa yok. Eski anayasayla devam ediyor. Ve Başkanlık Sistemi de yok. Normal devam ediyor. Ama hiçbir sorun çıkmıyor. Peki, referandumun sabahında niye Türkiye büyük bir belanın içine girmiş olsun? Hiçbir şey olmaz. Hayır’dan sonra bak hiçbir şey olmaz. Hiçbir sorun çıkmaz. Evetten sonra da hiçbir sorun çıkmaz. Delikanlı millet kimse yamukluk yaptırmaz. Darbe de yaptırmayız. Sıkıysa gelip çıksınlar ortaya bakalım ne oluyormuş? Öyle bir şey olmaz. Hükümeti de destekliyoruz. Öyle bir sorun da yok. MHP’ye de destek veriyoruz. AK Parti’ye destek veriyoruz. Ve büyük bir kitle olarak destek veriyoruz. Niye sorun çıksın kardeşim? Mesela her ilde üç hatip tutulacakmış onlar dolaşıp anlatacaklarmış. Kardeşim Allah rızası için önce şuraya bir gelsinler. Bir kişi hatip. Burada bal, baklava da ikram ederiz. Ne istiyorsa yaparız. Gelsin bana bir anlatsınlar. Nedir bu olay? Hayırlıysa, güzelse nedir zorumuz niye uzatalım ki? Ve niye hayır çıksın öyle bir şeyde o zaman. Ama insanları korkutursan adam yani bizim milletimizin damarı gururlu bir damardır. Korkutmaya kalkarsan aksini yapar. Bu şekilde yaklaşılmaz. Bu şekilde olmaz. Bizim milletimiz yiğit. Hayırlı olan, güzel olan bir şeyi hemen kabul eder. Ne zoru yani?
Kardeşim ben düşünüyorum Allah vermesin hadi sabah kalktık yüzde elli beş hayır mesela. E ne yapacağız? Türkiye bitti mi diyeceğiz? Hiçbir şey olmaz. Bir gün evveli neyse bir gün sonrası da aynı. Tıkır tıkır sistem devam eder. Hayır, yine referandum yapabilirsin. Başka bir konu da sorabilirsin. Onda da belki evet çıkar. Bir hafta sonra yine bir referandum yap onda hayır çıkar. Ama hükümet gider. Çünkü büyük bir halk desteğine sahip hükümet. Niye sorun çıksın? Biz sağ iktidarı istiyoruz Türkiye’de. Sorun çıkması için sebep yok ki.
Üniter yapının riski açısından pek bir şey olacak gibi görünmüyor benim anayasan anladığım kadarıyla. Bir kişide evet, çok fazla yetki toplanıyor hakikaten bu doğru. Mesela Tayyip Hoca’ya bir şey olmuş olsa. Belki Şamil Tayyar onu demek istedi. Tayyip Hoca’ya bir şey olmuş olsa Allah esirgesin bu geniş yetkiyle biri gelecek. Adam ne yapacak biz nereden bilelim. Tayyip Hoca bizim bildiğimiz kendi evladımız, kendi insanımız, kendi kardeşimiz. Bütün Türkiye ezberden tanıyor. Ona bizim güvenimiz tam. İsterse bunun yüz misli yetki verilsin hiçbir sorun çıkmaz. Adaletli, makul, dengeli bir insan. Onda anormal bir şey çıkmaz. Ama daha önce anayasa kitapçığını başbakanın kafasına atan adamlar çıktı burada Türkiye’de. Şimdi öyle bir adamın eline geçtiğini düşün yetkinin. Ne yapacağız? Anayasa’da da var. Değiştiremezsin de.
“Hocam, hayırlı akamlar referandumdan evet çıkarsa başkanlığa aday olur musunuz? İyi yayınlar Hocam.” Ne kadar meraklılar böyle. Kardeşim ben ömrüm boyunca siyaseten uzak dururum. Ve ömrüm boyunca da siyasete girmeyeceğim asla ve kesinlikle. Benim asla kabul etmeyeceğim bir şey siyaset. Ben bütün milletimin hepsini seviyorum. Ancak katilse, zalimse onlardan uzak durum. Onun dışında herkesi severim ben.
Yok, kardeşim şempanze şempanze olarak kalmıştır. İnsan insan olarak kalmıştır. Bir kere şempanzenin zaten şuuru yok. Şuur yok hayvanlarda onu anlamıyor adamlar. İnsanda bilinç var. Hayvanda bilinç yok. Şempanzede bilinç yok. İsterse normal Avrupalı adam bir gibi olmuş olsa bile o hayvandır. Bilinç olmadığında hayvan olur. Bilinç olması lazım insan olması için. Bunu da anlamıyorlar. Tipinin yakışıklı olması… Goril cinsleri falan var insanın aynısı hatta onun kadar yakışıklı bilmiyorum böyle tipler bazen olmuyor. Geçenlerde vardı adam artist gibi yani. Renkli gözlü falan gördünüz mü? Ama bilinç yok adamda kuş gibi bakıyor. Var mı onun resmi? Birçok delikanlıdan daha yakışıklı. Pazular falan da kas yapmış falan. Ama bilinç yok. Bilinç olduktan sonra karıncada bile olsa karınca insan olur. O hukuken de fıkhen de insandır. Eğer karıncada insan gibi bilinç olursa yani insan şeklinde konuşabilirse, şuuru açıksa o da insandır artık. Bilinç olması gerekir. Beynin içinde gören bir göz, “ben görüyorum” diyen bir göz “ben duyuyorum” diyen bir bilinç olması lazım. Budur asıl insan olan varlık.
“Allah aşkıyla sevdiğim ruhum. Allah'ın izniyle sen olduğun sürece güzel Türkiye’mize bir şey olmaz inşaAllah. Rabbim en doğruyu sana ilham ediyor maşaAllah” Reyhan Aksoy.
“Sizi çok seviyoruz” Balıkesir’den Seda ve Hilal. Çok şeker ikisi de bayağı güzeller. İkisi de çok nurlu. Aslan onlar maşaAlllah.
Tuğba’nın annesi göndermiş Viyana ekibi. Vay vay vay. Ümmeti Muhammed toplanmış ne şeker insanlar maşaAllah.
İnsanla şempanzenin ortak atası yedi milyon yıl diyor. Kardeşim yedi milyon yıl önceye ait fosillere bakıldığında net olarak şempanze ayrı gidiyor insan ayrı gidiyor. İkisini birleştiren bir sistem hiç görülmemiş. Öyle bir şey yok. Bir ara fosil yok. Öyle olması için çok patolojik, bozuk milyonlarca, yüz milyonlarca fosil olması lazım. Tek bir tane bile yok. Bu bir putperest inancı. Sen şempanze diyorsun. Şempanzenin bambaşka vücut yapısı var. Onun oluşması için diyorsun kromozomlarında bozukluklar oldu. Üst üste üst üste. O bozukluklara ait fosil kalıntıları olması lazım bozukluklara dair. Milyonlarca. Bunlar yok. Hayvan yaşamış, soyu tükenmiş. Hayvan Piltdown Adamı diyorlar zaten o meşhur biliyorsunuz. Uydurma hurafedir. Adamlar birçok parçayı ekleyerek elde etmişler. Her kafatası insan için kullandıkları bir oyunun içerisinde. Her birinin ayrı bir oyunu var. Her birinin ayrı bir hikayesi var. Zaten ellerinde üç-beş tane fosil var böyle. Ama kullandıkları fosiller de yine mükemmel varlıklara ait. Yine ara fosil değil. Ama onların da sahtesini yapmışlar. İşin acayipliği bu. Mesela tek bir dişten adam kafatası oluşturmuşlar. Demek ki adamın tırnağı mırnağı ellerine geçse. Onu da Cüneyt Arkın gibi bir şey yapacaklar. Böyle bir kafaları var.
BÜLENT SEZGİN: Geçen gün izlediğimiz video vardı maymunla ilgili.
ADNAN OKTAR: Göreyim. Yakışıklılığa bak. Birçok delikanlı ister böyle yakışıklı olayım. Saçlar, şu tip, bakışlar. Hayvanın şuuru yoktur, şuur. Bilinç. Mesela bilinci olsa bu hayvanın bu insan olmuş olur. Kanunda hukukta insan olmuş olur. Bilinç olması lazım.
Biraz fosil göster de şu evrimcilere.
KARTAL GÖKTAN: Antilop kafatası 83 milyon yıllık.
ADNAN OKTAR: Hani evrim teorisine göre bu değişip adam olması gerekiyordu.
KARTAL GÖKTAN: Sekoya dalı fosili 50 milyon yıllık Kanada’da bulunmuş. Dünyanın en büyük ağaç türü.
ADNAN OKTAR: Kaç milyon yıllık?
KARTAL GÖKTAN: 50 milyon yıllık.
ADNAN OKTAR: Onların dediğine göre ağaç şu an bilim adamı olması gerekiyordu.
KARTAL GÖKTAN: Günümüzde ki sekoya ağacının yaprağının resmini de gösterebiliriz. Kuzey Amerika’da.
ADNAN OKTAR: Aynısının tıpkısı.
KARTAL GÖKTAN: Trilobit fosili. Trilobitler kambriyen patlamasında 540 milyon yıl önce ortaya çıktı. Tek gözünde üç bine yakın mercek var. Toplamda altı bin mercekle su altında mükemmel bir görüşe sahip. Evrimciler böylesine mükemmel gözlerin ortaya çıkışını açıklayamıyorlar.
ADNAN OKTAR: Bir daha.
KARTAL GÖKTAN: Trilobitler bundan 540 milyon yıl önce kambriyen patlamasından ortaya çıktılar. Tek gözünde üç bine yakın mercek var. Toplamda altı bin mercekle su altında mükemmel bir görüşe sahip.
Meşhur coelacanth fosili. Evrimciler tarafından balıklarla amfibiyenler arasında güçlü bir ara form delili sayılıyordu. Ama 1938 yılında güney Afrika’da canlısı yakalandı. Hatta Evrimci J. L. B. Smith bu konuyla ilgili şöyle söylüyor? “Yolda dinozora rastlasaydım daha çok şaşırmazdım.”
ADNAN OKTAR: Bir daha.
KARTAL GÖKTAN: Meşhur coelacanth fosili. Evrimciler tarafından balıklarla amfibiyenler arasında güçlü bir ara geçiş formu olarak delil sayılıyordu. Ancak 1938 yılında güney Afrika’da canlısı yakalandı bu canlının. Hiçbir değişiklik olmadığı görüldü.
ADNAN OKTAR: Dolayısıyla şırrak diye konu açığa çıkmış oldu.
Nedir bu?
KARTAL GÖKTAN: 50 milyon yıllık yarasa fosili. Bilindiği gibi yarasanın son derece gelişmiş bir sonar sistemi var. Çok gelişmiş duyma ve gelen sesi analiz etme sistemine sahip. Sonar öylesine hassas ki yarasalarda sıfır nokta altı milimetre (0.6 mm) kalınlığındaki telleri bile uzaktan algılayabiliyor. Günümüzdeki yaşayan örneği ile hiçbir farkı yok.
ADNAN OKTAR: Aynısının tıpkısı, tıpkısının aynısı. Bir daha olayı anlat.
KARTAL GÖKTAN: 50 milyon yıllık yarasa fosili görüyoruz. Bildiğimiz gibi yarasanın çok güçlü bir sonar sistemi var. Çok gelişmiş duyma ve gelen sesi analiz etme imkanına sahip.
ADNAN OKTAR: Değişiklik var mı?
KARTAL GÖKTAN: Hiçbir değişiklik yok.
ADNAN OKTAR: İşte bak bu tarz bir çalışma bekliyoruz onlardan. Fosili getirecek cayır cayır anlatacak bize. Yoksa bilimden bahsetmesinler. Bak bizimki bilim. Paleontolojik delilleri sunuyoruz. Onlardaki bilim değil hayal.
KARTAL GÖKTAN: 33 milyon yıllık kaplumbağa fosili görüyoruz. Amerika'da bulunmuş. Aynı günümüzdeki kaplumbağanın.
ADNAN OKTAR: Taşlaşmış hiçbir değişiklik yok. 33 milyon yıldan beri değişikliğe uğramamış. Bu kaplumbağa şu an üniversitede okuyor olması gerekiyordu onların dediğine göre. 33 milyon yıl. Evrim teorisinin anlatanlar böyle konuşsunlar benimle. Bunun dışında kabul etmem. Paleontolojik delil yoksa mikrobiyolojik delil yoksa yoktur. Ne bilimden bahsediyorsunuz? Ayıp yapıyorsunuz.
Nedir bu?
KARTAL GÖKTAN: Bu gördüğümüz de kaplumbağa fosili. 125 milyon yıllık.
ADNAN OKTAR: 125 milyon yıldan beri değişiklik yok. Delil böyle olur.
Evet, dinliyorum.
KARTAL GÖKTAN: İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu temaslarda bulunmak için Londra’ya gitti. Ancak tarihte ilk defa görülen bir durum oldu ve başbakanlık konutunun kapısının önüne gelen Netanyahu, kapı açılmadığı için uzun sayılabilecek bir müddet kapıda bekletildi. Ne yapacağını şaşıran Netanyahu defalarca basını selamlayarak durumu geçiştirdi. Yapılan açıklamada İsrail Başbakanı’nın beklenilenden biraz daha önce geldiği için kapıda kaldığı söylendi. Bir video da vardı.
ADNAN OKTAR: Kendilerince oyun yapıyorlar. Çok ayıp yapıyorlar. Bir devletin başkanı geliyor, başı geliyor. Sen de onu ağırlamak için hazırlık yapmışsın. Kapıda da yardımcıların, mihmandarların içeride hazır olacak ve kapı açık olarak bekleyeceksin. Bu nasıl bir saygı anlayışı, bu nasıl bir münasebetsizliktir, nasıl bir densizliktir? Ne yaptığınızı zannediyorsunuz? Kendinizi mahcup ediyorsunuz, kendinizi küçük düşürüyorsunuz. Kendi ahlakınızı ortaya koyuyorsunuz. Bu oyun sizin kendi başınıza döner ve kimse de unutmaz bu yaptığınızı. Ne kadar ayıp. Devletin başını sen kapıda bekleteceksin. Mahcup ettiğini zannediyorsun. Kendini mahcup ediyorsun. Ne olduğunu gösteriyorsun, kişiliğini gösteriyorsun, ahlakını gösteriyorsun. Ayda, yılda olan bir şey. Yıllar sonra bir başbakan oraya ziyarete geliyor. Böyle bir karşılama ben ilk defa görüyorum. Ne yapmak istiyorsunuz? Bu münasebetsizliğin kökenini dünya bir araştırsın. İngiliz derin devletinin ne olduğunu insanlar bir anlamaya çalışsın. Aylardan beri anlatıyorum anlamazdan geliyorlar.
Eksi (-) 35 derecede soğukta namaz kılan askerlerimiz Mehmetçik, yiğitler.
KARTAL GÖKTAN: Evet, görebiliriz.
ADNAN OKTAR: Bak Eksi (-) 35 derece. Bak dikkat edin eksi (-) 35 derece. Eksi (-) 10’da falan insan ne hale gelir düşünün eksi (-) 35 derece.
“Gerçek şu ki” şeytandan Allah’a sığınırım “insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hin) gelip-geçti.” (İnsan Suresi, 1) Annenin karnında bekliyor dokuz ay sonra insan oluşuyor. Bu evrimle bunun ne alakası var? “Lem yekun şey’en mezkûrâ (mezkûran). Değildi bir şey zikredilen, adı geçen” doğru bir sperm önce bir zigot ve sonra insana dönüşüyor. Evrimin bununla alakası yok. “Yeryüzünde gezip dolaşın da, böylelikle yaratmaya nasıl başladığına bir bakın” “ayetinde işaret edilen kişi Darwin’dir” dediler diyor. Tamam, gitmiş bakmış. Adam ne diyor “Eğer” diyor “bir ara fosil bulamıyorsak putperest inanç çöker” diyor. Adam arıyor, tarıyor, bakıyor. Bizler de baktık, herkes bakıyor, bütün bilim adamları bakıyor. 700 milyon fosil bulunuyor hepsi yaratılışı ispat ediyor. Allah’ın yarattığı bir sistem var sen dışarıdan gıda aldığında vücuduna o yayılıyor gıda olarak. Mesela et yiyorsun, etin içindeki magnezyumu atom olarak vücut seçiyor, vücut hücresi, atomu. İnsan gözüyle görünmüyor, mikroskopla da, elektron mikroskopta dahi görülmeyen magnezyum atomunu hücre görüyor ve alıyor onu. Demiri görüyor demir atomunu alıyor. Ve demiri alıp ilgili mesela kan hücresine gerekiyor. Getirip kan hücresine enjekte ediyor, veriyor. Magnezyumu ilgili yerlere gönderiyor kas ve kemik yapısına gönderiyor. Floru alıyor dişe gönderiyor, fosforu alıyor beyine gönderiyor ve kaslara gönderiyor. Fosforu tespit etmek mümkün değil tek olarak, atom olarak. Ama hücre bunu tespit edip gönderiyor. Yakalıyor alıp gönderiyor. Her safhası mükemmel.
KARTAL GÖKTAN: Yaratılış Atlası’nın Avrupa’ya ulaşmasından sonra halkın evrime olan inancı yıkıldı. Avrupa’da Fransız Sciences L'actualité Dergisi Fransa’da Yaratılış Atlası’nın dağıtımından sonra meydana gelen büyük etkinin ardından halka açık bir anket düzenledi. “Evrim konusundaki düşünceleriniz” başlıklı anket sonuçlarına göre halkın yüzde 92’sinin evrime inanmadığı ortaya çıktı.
ADNAN OKTAR: Yüzde 92. Kim vesile oldu? Kardeşim ilk gün ses çıkmadı. “Ya” dedim “kitapları denize döktüler herhalde bunlar” dedim. İkinci gün de ses çıkmadı, üçüncü gün abov “Ya biz ne yaptık?” dedim. “Fransız tarihinin en karanlık günü” diyor bak “bütün, bütün hayatımızın” diyor “bütün tarihimizin en karanlık günü, gökten felaket yağıyor” diyor. Akıl almaz feryat ettiler, akıl almaz feryat. Almanya’da yapılan anket sonucu ne? Danimarka’daki anket ve İsviçre’deki?
BÜLENT SEZGİN: Almanya’nın en önemli yayınlarından Die Welt Gazetesi’nin internet sitesinde “Yaratılış” konulu bir anket düzenlendi. Ankette sorulan “Size göre yaşam nasıl oluştu?” sorusuna katılımcıların yüzde 86’sı “Allah yarattı” şeklinde cevap verdi.
ADNAN OKTAR: Vay be, evet.
KARTAL GÖKTAN: Danimarka’nın yüksek tirajlı günlük yayınlarından Ekstra Bladet Gazetesi’nin internet sitesinde yer verdiği anket sonuçlarına göre Danimarkalılar artık evrime inanmıyor. Anketteki “İnsanların maymundan geldiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna Danimarka halkının yüzde 88’si “Hayır” cevabını verdi.
ADNAN OKTAR: Evet. İsviçre’yi de anlat.
KARTAL GÖKTAN: İsviçre’nin yaygın okunan gazetelerinden Blick’in internet sitesinden düzenlenen.
ADNAN OKTAR: Blick.
KARTAL GÖKTAN: Evet.
ADNAN OKTAR: Gazeteleri de gösterseniz iyi olur.
KARTAL GÖKTAN: Yaratılışa inananların oranı yüzde 85 çıktı maşaAllah.
ADNAN OKTAR: Kaynaklarını da gösterin, gazeteleri de gösterin de.
OKTAR BABUNA: Allah bir ayette Hocam şöyle buyuruyor inşaAllah Firavun, Hz. Musa (as)’ya “Eski nesillerin durumu nedir?” diye soruyor Hz. Musa (as) da “bunun bilgisi benim Rabbimin Katında bir kitaptadır. Benim Rabbim şaşırmaz ve unutmaz” diyor inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet. İki tür anlam çıkıyor bir kaderdedir Allah zaten bilir. Bir de ahir zamanda onları bozacak, darmadağın edecek kitaplar olacağına işaret ediyor inşaAllah.
Evet, dinliyorum.
BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanı Erdoğan bu ülkenin insanlarına aşık olduğunu belirten şöyle bir konuşma yaptı; “Kardeşlerim bu hayırcılar var ya bunlar sadece laf üretirler. Bunlarda hizmet yok ama biz size aşığız, biz Ferhat’ız sizler de Şirin. Bu aşk olursa olur. Yan gelip yatarak bunlar olmaz. Bu aşk olursa boğazın altına Avrasya Tüneli’ni yaparsınız, Osman Gazi’yi yaparsınız. Biz dertliyiz be. Biz bu millete aşığız onun için koşacağız” dedi.
ADNAN OKTAR: AK Partili olup “Hayır” diyenler de var, MHP’li olup “Hayır” diyenler de var, CHP’li olup “evet” diyenler var, PKK’lı olup “evet” diyenler de olur. Böyle demeye gerek yok. “Hayır” çıkması ihtimaline karşı da üslubun çok ılımlı ve ortalı olması gerekiyor. Türkiye’nin yarısı neredeyse, kırka kırk. Yapılan anketler öyle görünüyor. Yüzde 20 de kararsız gibi görünüyor. Şimdi böyle bir üslup ne derece doğru olur? Halkın yüzde 40’ı neden karşıya alınsın? Onlara da sahip çıkın, onlara da sevgiyle yaklaşın ne gerek var?
BÜLENT SEZGİN: Avrupa’daki bazı anketler gelmişti Adnan Bey.
ADNAN OKTAR: Oku, göster.
BÜLENT SEZGİN: Die Welt’in anketi.
KARTAL GÖKTAN: Almanya’nın önemli yayınlarından Die Welt internet sitesinden yaptığı ankette “Size göre yaşam nasıl oluştu?” diye sordu. Katılıcıların yüzde 86’sı “Allah yarattı” diye cevap verdi.
ADNAN OKTAR: Evet.
KARTAL GÖKTAN: Süddeutsche Zeitung Almanya’nın en büyük gazetelerinden internet sitelerinde bir anket düzenledi. Evrimin gerçekleşip gerçekleşmediğiyle ilgili. İnsanın bir yaratıcının eseri olduğuna inananların oranı yüzde 87.
ADNAN OKTAR: Devam.
KARTAL GÖKTAN: İsviçre’nin yaygın okunan gazetelerinden Blick’in anketi yaratılışa inananların oranı yüzde 85 çıktı.
ADNAN OKTAR: Evet.
OKTAR BABUNA: Fransızlar “Gökten felaket yağdı” demişlerdi. “Atom bombası düştü” demişlerdi “gökten.”
ADNAN OKTAR: Bir tane, iki tane değil.
Caner “Hz. Nuh (as)’un dokuz yüz elli yaşında olması yaşın değil, getirdiği dinin süresidir” diyor. Bunu ben o zamanlar söylemiştim ona. Böyle diyenler var falan diye. Aslında böyle bir şey yok. Dokuz yüz elli yıl gerçekten yaşamış. Çünkü yakın zamana kadar yüz altmış beş yaşına kadar yaşayan insanlar vardı. O da dokuz yüz elli yıl yaşamış doğru o.
Yaratılış Atlası’nı dağıttıktan sonra ellinin üzerinde ülkede basında yağmur gibi haberler çıktı, bak ellinin üzerinde ülkede.
BÜLENT SEZGİN: Yine okuduğumuz anketlerden birisini gösterebiliriz.
KARTAL GÖKTAN: Fransız Sciences L'actualité sitesinde yapılan anket “Evrim konusundaki düşünceleriniz” başlıklı anket sonuçlarına göre halkın yüzde 92’si evrime inanmıyor.
ADNAN OKTAR: İşte bu kadar. Harun Yahya Yaratılış Atlası’nın Avrupa’da etkisini gösteren haberler var mı örnekler?
KARTAL GÖKTAN: Evet, var. Belçika’da yayınlanan A Voix Autre isimli gazetede Harun Yahya’nın Yaratılış Atlası isimli eserinin Fransa’da oluşturduğu etki “Kulisler arkasında yaşanan panik ve yaratılışçı literatür hiçbir dönemde bu kadar güçlü olmamıştı” ifadeleriyle yer aldı.
ADNAN OKTAR: O zaman şimdi kısa bir ara verelim.
BÜLENT SEZGİN: Evet, kısa videolarla devam ediyoruz.
NİHAN TOKLU: Yayınımıza evrim teorisinin açmazlarını konuşarak devam ediyoruz inşaAllah.