Büyük Mezhep İmamı İmam-ı Azam Ebu Hanife (699 - 767) 2.Bölüm


İslam dünyasında en önde gelen kişilerden biri olan İmam-ı Azam Ebu Hanife, güvenilir, ileri görüşlü ve anlayış gücü yüksek bir alimdi. Sağlam kişiliği ve güçlü Allah korkusu onun İslam alemince sevilmesine neden olan en büyük etkenlerdendir. Ebû Hanife Hazretleri tefekkürü çok, Allah'ın sınırlarını büyük titizlikle gözeten, faydasız ve boş sözlerden hoşlanmayan, sorulara az ve öz cevap veren çok zeki bir müçtehiddi. Emanete büyük önem verirdi. Ne ile karşılaşırsa karşılaşsın nefsine hakim biriydi. Hoşgörü sahibiydi. Ona yönelen itirazlar ve zaman zaman karşılaştığı yakışıksız sözler, onu asla İslam ahlakını tebliğ etmekten yıldırmazdı. Allah'ın ona nasip ettiği duru bir akla sahipti. Düşüncesinde tutukluk olmaz, görüş belirtmekte hiçbir zaman geç kalmazdı. Karşısındaki kimse inatçılık eder veya işi zora koşarsa, ona en güzel şekilde İslam ahlakını öğretmeye çalışırdı.

İmam Ebu Hanife, hayatının büyük bölümünü ilme ayırmıştı. Onun görüşleri; güvenilir olana dayanmak, güvenilmez olandan kaçınmak, insanlar arasında sorun çıkarmayana yönelmek ve işlerin yolunda gitmesini sağlamak gibi esaslara dayanmaktadır. Ebu Hanife Hazretleri'nin olayları değerlendirmede ortaya koyduğu metod, şu yedi esasa dayalıdır: Kitap: Dinin temel direği ve Cenab-ı Allah'ın sağlam ipidir. Sünnet: Allah'ın kitabını açıklar, genel hükümlerini detaylandırır. Sahabe Sözleri: Çünkü sahabeler, 'risaleti' bize aktaranlardır. Onlar, vahyin gelişine bizzat şahit olmuşlardır. Kıyas: Ebu Hanife, bir mesele hakkında Kitap'tan yani Kuran’dan, Peygamber Efendimiz (sav)’in sünnetinden veya sahabe sözünden bir delil bulunmadığı zaman kıyasa başvururdu. İstihsan: Müctehidin bir meselede, kendi kanaatince o meselenin benzerleri için verdiği hükümden vazgeçmesini gerektiren nass (ayet-hadis), icmâ, zaruret, gizli kıyas, örf veya maslahat gibi bir delile dayanarak başka bir hüküm vermesidir. İcma: İcma da kendi başına delil sayılır. İcma, herhangi bir asırda müçtehitlerin bir konuda görüş birliğine varması demektir. Tüm alimler icmanın bir 'delil' olduğunda ittifak etmişlerdir. Örf (gelenek): Örf, hakkında Kuran, sünnet ve sahabe amelinden nass (hüküm) bulunmayan bir konuda, Müslümanların uygulaması demektir.  

Mezhep imamımız İmam-ı Azam Ebu Hanife, Hz. İsa (as)'ın nuzûlünün ve Hz. Mehdi (as)'ın zuhurunun, "inkarı mümkün olmayan konular" olduğunu belirtmiştir. İslam aleminde akaid meselelerin yazılmış olduğu eserlerin en değerlilerinden ve aynı zamanda kıdemlilerinden biri İmam Ebu Hanife'nin Fıkhul Ekber ve Vasiyet adlarını taşıyan risaleleridir. İmamı Azam Ebu Hanife’nin Fıkhul Ekber isimli eseri Ehl-i Sünnet akidesinin temel kitabıdır. Mezhep imamımız İmam-ı Azam Ebu Hanife, Hz. İsa (as)’ın nuzulü ve Hz. Mehdi (as)'nin zuhuru konularının "inkarı mümkün olmayan konular" olduğunu Fıkhu’l Ekber adlı bu risalesinde şöyle bildirmektedir: Deccal'in ve Yecüc'ün çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa (as)'ın gökten inmesi ve sahih haberlerin getirdiği diğer kıyamet alametleri haktır ve olacaklardır. Kıyametin büyük alametlerinden daha başkaları da vardır.

Örneğin Hz. Mehdi (as)'ın gelmesi gibi. Bütün bu olaylar sahih haberlerin getirip söylediği gibi haktırlar ve gerçekleşeceklerdir. (Fıkhu’l Ekber Tercümesi, İmamı Azam Ebu Hanife, Hazırlayan Ali Rıza Kaşeli, s. 99) 

Deccal'in, Ye'cüc ve Me'cücün çıkması, Güneşin batıdan doğması, Hz. İsa (a.s.)'ın gökten inmesi ve diğer kıyamet alametleri, sahih haberlerde varid olduğu vech ile (güvenilir haberlerden bize ulaştığı şekliyle) haktır, olacaktır. (Ebu Hanife, Nu'man b. Sabit (150/767), Fıkhu’l Ekber, Çeviren: H. Basri Çantay, Ankara, 1982)

Kıyamet kopacağı zaman Hz. İsa yeryüzüne inecek ve böylece bütün milletler gerçekten İslam milleti olarak tek bir millet haline gelecektir. Hz. İsa (a.s) gelmeden önce Hz. Mehdi Mekke ve Medine haremlerinde ortaya çıkacak, sonra Kudüs'e gelecek. Ondan sonra Deccal gelip, onunla beraber bulunacak, İsa Aleyhisselam da Dımeşk'de Doğu minaresinden inerek Deccal'i etkisiz hale getirmeye gelecek ve Deccal'i orada bir darbe ile etkisiz hale getirecek. Hz. İsa (a.s) yeryüzüne inince tuzun suda eridiği gibi Deccal de eriyip gidecek. Bundan sonra İsa aleyhisselam Hz. Mehdi (r.a.) ile buluşacak. Bu arada namaz kılınacak. Hz. Mehdi namazı kıldırması için Hz. İsa (a.s.)'a işaret edecek, fakat Hz. İsa (a.s.); sen bu namazı kıldırmaya benden daha layıksın, diyecek. İsa aleyhisselam'ın Hz. Peygamber (sav)'in şeriatına uyduğunun ortaya çıkması için Hz. Mehdi'ye uyacak, böylece beraber namaz kılacaklardır. (İmam-ı Azam, Fıkhu’l Ekber, Aliyyül- Kari Şerhi, Tercüme Yunus Vehbi Yavuz, ilaveli 3. baskı, Çağrı Yayınları, s. 284)


DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler