Sohbetler (29 Eylül 2017; 10:00)


BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Hoş Sohbetler’e başlıyoruz, inşaAllah. Adnan Bey hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Bülent Bey hoş geldiniz. Fikret Bey hoş geldiniz.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin görüşmesinden sizin çağrı yaptığınız şekilde bir açıklama çıktı. Cumhurbaşkanı Erdoğan Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğü konusunda Rusya ile hemfikir olunduğunu ifade etti.

ADNAN OKTAR: Bu, Büyük Ortadoğu Projesi’nin ortadan patlaması demektir.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Putin de, “Suriye’de sağlanan ateşkes için önemli bir başarıya imza attık. Bu Sayın Erdoğan’ın girişimi sayesinde oldu. Kuzey Irak’ta yapılan referandumu değerlendirdik. İkili ticari ilişkilerimizi değerlendirdik. Ticaretimiz 7 ay içinde yüzde 30 arttı” dedi.

ADNAN OKTAR: Çok güzel. Bütün putları kırdı Putin, putu indirdi aşağı. “Put in aşağı” dedi putu indirdi aşağı. Putin oradan geliyor burada yazan o, putu indiren adam, putu yıkan adam, put-in, put indi mi aşağı hak yükselir, hakikat yükselir. Tebrik ediyoruz Putin’i, delikanlıca yiğitçe tavır koydu. Tayyip Hocam da delikanlı yiğit zaten namlı yiğit, konu bitmiştir, inşaAllah.

İngiliz derin devleti hep bölgede oyun kurucuydu eskiden 200 yıldan beri. Şimdi Türkiye onların oyunlarını bozan konumunda, oyunlarını düğümlüyor.

KARTAL GÖKTAN: Adnan Bey, bildiğiniz gibi Oktar ve Uğur sizi temsilen çeşitli görüşmelerde bulunmak ve bir konferansa katılmak için Roma’ya gitmişlerdi. Tarihi bir bina olan İtalyan Senatosu’nun Konferans Salonu’nda yapılan toplantının konusu “Şiddetle mücadele etmek ve barışçıl toplumlar kurmak için parlamenterlerin rolü” şeklindeydi. Bu konferansta Oktar konuşma yaparak sizin, terör ve radikalizmin ancak fikri mücadeleyle çözülebileceğine dair görüşlerinizi aktardı. Oktar’ı konuşma yaparken görüyoruz ve konferans salonundan bazı görüntüler. Ve çeşitli kişilerle çekilen resimleri göstereceğiz. Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera ile sizin “İslam Terörü Lanetler” kitabınızla birlikte görülüyor Oktar ve Uğur. Kendisi Evanjelik bir Hristiyan olan İtalyan Senatör Lucio Malan. Konferans sonrasından bir resim. Soldan sağa, arkadaşımız Uğur Örmen, Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon Direktörü Şoşana Bekarman, Oktar Babuna, Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera, Eski Romanya Devlet Başkanı Prof. Emil Constantinescu, Budist Manevi Lideri Üstad Jun Hong Lu ve Dr. Jeff Stewart. Ayrıca Uğur ve Oktar Vatikan’da sadece üst düzey kardinallerin bulunduğu Apostolik Saray olarak bilinen yerde toplantılara katıldılar. Şu anda Vatikan’da Papa’dan sonra en yetkili ikinci kişi olan dış ilişkilerden sorumlu Kardinal Pietro Parolin ile görüştüler. Bu görevinden önce 30 senedir Papalıkta diplomatik hizmet vermiş kendisi. Kardinal Pietro Parolin ile toplantı öncesi ziyaret eden heyetin ağırlandığı toplantı salonundan görüntüler görüyoruz. Heyette eski devlet başkanı, büyükelçi, milletvekili gibi Birleşmiş Milletler’de barış kültürü için faaliyet gösteren Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon adlı kuruluşun yönetim kurulu yer alıyor. Kardinal Pietro Parolin ile toplantıdan görüntüler görüyoruz. Oktar Kardinal’e sizin faaliyetlerinizi detaylı olarak anlatarak fanatikliğe ve şiddete karşı ittifakın ve eğitimin öneminden, Peygamberimiz (sav)’in Hristiyanlarla olan güzel ilişkilerinden bahsetmiş. Kardinal de “Çözüm eğitim, eğitim” diye sözlü olarak tasdik etmiş. Oktar, Kardinal Pietro Parolin’e sizin kitaplarınızı ve tesbih hediye verirken, Kardinal Pietro Parolin’e sizin Yaratılış Atlası’nızı kendi adına hitaben imzalı olarak hediye ettiler. Ayrıca Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler ve İncil’den Güzel Sözler isimli kitaplarınızı da verdiler.

ADNAN OKTAR: Mükemmel.

KARTAL GÖKTAN: Kardinal Pietro Parolin ile ziyarete ait toplu bir başka resim. Soldan sağa Uğur Örmen, Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera, Budist Manevi Lideri Üstad Jun Hong Lu, Litvanya Milletvekili  Emanuelis Zingeris. Kendisi Avrupa Konseyi’nin Dış İlişkiler Komitesi Başkanı. Kardinal Pietro Parolin, Eski Romanya Devlet Başkanı Prof. Emil Constantinescu. Romanya’nın Vatikan Büyükelçisi Liviu-Petru Zăpîrțan, Oktar Babuna ve Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon Direktörü Şoşana Bekarman. Ayrıca Vatikan’ın diğer önemli bir Kardinali olan Diğer Dinlerle İlişkilerden Sorumlu Kardinal Jean-Louis Tauran ile görüştüler. Oktar kendisine sizin faaliyetlerinizi kapsamlı anlatarak İslam’ın Kitap Ehline bakış açısı, radikalizme karşı eğitim için ittifakın önemi, sorunların fikirle çözüleceği gibi pek çok konudaki açıklamalarınızı aktarmış. Kardinal Jean-Louis Tauran ile toplantı öncesi ziyaret eden heyetten bir görüntü görüyoruz. Kardinal Jean-Louis Tauran’a Oktar sizin kitaplarınızı tanıtırken. Kardinalin kendisine yine sizin adınıza imzalanmış İtalyanca Yaratılış Atlası kitabınız ile Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler ve İncil’den Güzel Sözler isimli kitaplarınız da verildi. Ayrıca sizden tesbih de hediye edildi. Vatikan Apostolik Saray’dan genel resimler görüyoruz. Ayrıca Oktar ile Uğur, Roma Baş Hahamı Riccardo Shmuel Di Segni ile görüştüler. Roma Baş Hahamıyla görüşmeden resimler görüyoruz. Oktar, Baş Hahama sizin faaliyetlerinizi detaylı olarak anlatmış, kendisi çok etkilenmiş ve ortak faaliyet yapmak istediğini belirtmiş. Baş Hahama Tevrat’tan Hikmetler, Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler isimli kitaplarınız ve hediyeniz iletildi, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Ne güzel bak, Hristiyan da var, Ortodoks da var, Musevi de var berekettir. Musevileri memleketten kaçırmaya çalışmak, Protestanları, Ortodoksları memleketten kaçırmaya çalışmak uğursuzluk getiriyor, bereketsizlik getiriyor, Allah bizi birlikte yaratmış. Onlar da olsun sen namazını kıl camide, onlar kilisede ibadetini yapsın, öbürü başka ibadet neyse Budist’se Budist ibadetini yapar. Dolayısıyla şefkatle yaklaşmak lazım. Şiddet dehşet ve nefret dilini yeryüzünden kaldıracağız Allah’ın izniyle.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Oktar ve Sadun geçen hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Haftası’nda Amerika’nın New York şehrindeydiler. Sizi temsilen Kültürel Diplomasi Enstitüsü’nün Birleşmiş Milletler’deki üç günlük programına katıldılar. Oktar ve Sadun en büyük Musevi cemaatlerden Habadi organizasyonunun Manhattan bölgesindeki sinagogunda konferans verdiler. “Barışçıl toplumlar için şiddetle mücadelede dini liderlerin önemi” adlı toplantıda Oktar ve Sadun iman edenlerin radikalizme ve şiddete karşı birlikte hareket etmesinin önemi, İslam’ın kitap ehline bakış açısı, Mehdi Moşiyah döneminde olduğumuzu anlattılar. Oktar ve Sadun’u konuşma yaparken gördük ve şimdi bazı görüşmelerden fotoğraflar görüyoruz. Haham Yakov David Kohen ve Haham Ben Tzion Krasnianski. Dr. Mark Donfried Kültürel Diplomasi Enstitüsü’nün Yöneticisi kendisi. Ayrıca New York Üniversitesi’nde ve Birleşmiş Milletler’de üç gün boyunca çeşitli oturumlara katıldılar Oktar ve Sadun. Oktar’ın yaptığı konuşmanın başlığı, “Birliğe çağrı, Barış için sevgi eğitiminde birlik” şeklindeydi. Birleşmiş Milletler oturumlarından görüntüler görüyoruz. Ve konferanslardan birkaç resim. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu logosu. Birleşmiş Milletler Zeytin Dalı logosu. Birleşmiş Milletler’deki bir heykel, ucu yukarı doğru burularak düğüm yapılmış şiddet karşıtlığı heykeli. Macaristan’ın şu anki Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto. Bakan konferansta mültecilerin aleyhinde bir üslupla konuşma yapmış, Oktar söz alıp “Mültecileri geri döndürmek katillere geri döndürmek olur. Onlar bizim kardeşimiz. Üç-beş milyon Suriyeliyi biz Türkiye’de memnuniyetle ağırlıyoruz. Siz politikanızda tabii ki özgürsünüz ama Avrupa Birliği’nin de yardımcı olması güzel olur” diye konuşmuş. Bunun üzerine Macaristan’ın Dışişleri Bakanı “Haklısınız Avrupa Birliği’nin yardım etmesi gerekir” diye üslubunu değiştirmiş. Ayrıca önce bombalamaktan söz ederken Oktar’ın konuşmasından sonra söz alıp “Çözüm fikri mücadelede haklısınız” diye söylemiş. Sizin de bildiğiniz gibi Macaristan duvar örerek mültecilere sert tedbirler alan bir ülke. Romanya Eski Eğitim Bakanı Prof. Remus Pricopie. Filipin Birleşmiş Milletler Daimi Büyükelçisi eski Milletvekili Teodoro Lopez Locsin. New York Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Kolet Mazzucchelli. Ve New York Üniversitesi’nden genel bir resim, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: İşte bunlar adım adım, adım adım güzelliğe giden dünyanın alametleri.

Evet, dinliyorum.

VTR: Sizce cemaatlere karşı bir korku oluştu mu?

ADNAN OKTAR: Cemaatlere karşı korku eskiden beri Allahsız, Kitapsız, dinsiz imansız komünistlerde, İngiliz derin devletinde hep vardı hep de var olacaktır. İt-kopuk takımında, hırsızlarda, gaspçılarda, FETÖ’cülerde, PKK’lılarda bu korku hep oldu. Ve dinmedi azalmadı ve arttı. Ama vatanını milletini devletini seven, Allah’ı Kitap’ı sevenler Müslümanları da severler. Çünkü Türkiye zaten Müslüman bir ülke, Müslüman Müslümanın kardeşi. Tabii ki cemaatler olacak. Camiye giden cemaattir, mahallede toplanıyorlar bir evde cemaat oluyor adamlar mesela 50 kişi toplanıyor. “Her hafta cumartesi ve Perşembe günleri sohbet edelim” diyorlar yıllarca toplanıyorlar. Bu ne bu? Cemaat. Cami, akşam namazına gelen bir cemaat oluyor 100 kişi, 150 kişi hepsi aynı. Dernek de kuruyorlar ‘cami cemaati derneği’ her caminin derneği var. Derneğin üyeleri var, yönetim kurulu var dernek bildiğin dernek. Cemaat halindeler. Süleymanlılar “Kuran kursları açacağız” diyorlar cemaattir dernektir. Menzil bir cemaattir. “Biz Kuran talebeleri, hafızlar yetiştireceğiz” diyorlar maşaAllah sürekli Kuran bülbülü yetiştiriyorlar. “Vay bunlar zengin olmuş.” Senin gibi dolandırıcılıkla zengin olmamış, alnının teriyle helaliyle zengin olmuş mümin Müslüman insanlar. Adam halıcılık yapıyor halı toptancısı. Ee? Halıyı getirdiğinde devlete vergi veriyor, sattığında vergi veriyor, katma değer vergisi şu bu falan her şey eskiden beri var. Müfettişi var devletin, bağlı oldukları ticaret odaları var, her şey her zaman denetlenir. “Bir de biz denetleyeceğiz” diyor. Adamın sen neresini denetlemek istiyorsun, neyini denetleyeceksin? Evini mi denetleyeceksin, odasını mı denetleyeceksin nereyi denetleyeceksin ve ne hakkın var senin denetlemeye nedir zorun? Hadi diyelim dediğin gibi, bu sefer de diyor ki “denetleyen de sakat” diyor “o da onlardan” diyor. Gel de başımıza kırbaçla sen heyula gibi dikil bari. Ne istiyorsun Müslümanlardan? Bırak. İki-üç cemaate kafayı taktılar. Bir; Menzil Cemaati, iki; Mahmut Hoca Cemaati, üç; bu Nakşibendi olan Süleymanlılar, en ziyade onların üstünde duruyorlar. Müslümanları ezdirtmeyiz. Kanunsuz hukuksuz bir şey yaparsanız gök kubbeyi tepenize göçertiriz kanunla hukukla. Neye uğradığınızı da şaşırırsınız. Durup durup Soros Vakfı’nın dayatması olan şeffaflık şeffaflık. Meraklıysan kendin şeffaf ol, naylon torbaya sarın gez. Şeffaf olursun o zaman işte hem yağmurdan da etkilenmezsin. Neyini şeffaflaştıracaksın, Mahmut Hoca’nın neyini şeffaflaştıracaksın? Oturuyor mübarek yani ne yapacaksın? Zaten camekan da yani görüyorsun herkes önünden geçiyor. Süleymanlılar, kursları denetime açık, Diyanet’in denetiminde daha ne yapsınlar? Bina yapılırken ruhsatı alınıyor, belediyeden ruhsat alınıyor, müteahhit firma yapıyor en ince detayına kadar devlete hesap veriyorlar. Sana neyin hesabını versin? Ne istiyorsunuz yani?

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Birkaç fotoğraf gösterecektim askerimizle ilgili.

ADNAN OKTAR: Bak, karda kışta kıyamette özel harekat namazda, polis namazda. Polis içerisinde oruç tutmayan bir tane polis yok kadın-erkek hepsi. Polis neredeyse namaz oradadır, polis neredeyse Kuran oradadır. Kuran’sız, abdestsiz, namazsız polis göstersinler bana, benim de onlara söyleyecek bir sözüm olacak.

Evet.

KARTAL GÖKTAN: Cumhurbaşkanı Erdoğan Kuran okuyor.

ADNAN OKTAR: Aslansın aslan, sırtını asla yere getirtmeyeceğiz Allah’ın izniyle gönlün rahat olsun. 2019’da da baştasın, 2029’da da baştasın, baştasın da baştasın. Millet senin bu hizmetlerini unutmaz, güzel hizmetini unutmaz, yiğitliğini de unutmaz, cesaretini de unutmaz, İngiliz derin devletinin beynine indirdiğin balyozu da unutmaz. Bu millet vefalı millettir. Seni sürekli başta tutacağız. AK Parti’yi değil, AK Parti’yle bizim bir işimiz yok, AK Parti gider başka parti gelir bizi hiç ilgilendirmez. AK Parti değil benim derdim. Ama ediyorsa etsin, başarırsa çalışıyorsa etsin ayrı mesele, yani kendini yenileyerek devam edebilir. Ama Tayyip Hoca’yı asla. Sürekli başta olacak milli lider olarak.

Evet.

BÜLENT SEZGİN: Cumhurbaşkanımız’ın birkaç görüntüsü vardı.

ADNAN OKTAR: Ciğerlerine mi indireceksin adamların? Ağlayacaksanız ağlayın başlayın ağlamaya.

BÜLENT SEZGİN: Camilerimizden birkaç görüntü.

ADNAN OKTAR: Bu işin tarikatı cemaati kalmış mı? Bütün Türkiye cemaat olmuş, Türkiye’nin tamamı cemaat oldu artık. Bir tane cemaat var Türkiye’de.

FETÖ İngiliz derin devletinin emrinde olan yancı uşaklardır, korkak, aşağılık, yancı uşaklar. Gelenekçilerde çıkar böyle tipler. Korkar komünist olur, homoseksüel de olur. Üstüne gitti mi adamın birisi ne diyorsa yapar. Bunları da köpek gibi korkutmuşlar. Bak hemen İngiliz derin devletinin altına düştüler ve onların emir eri, köpeği oldular. Adamlar tasmayı taktı bunları it gibi gezdirdi. Ve kendi milletine düşman etti, çok şaşırtıcı o. Asker-polis şehit ediyor, halkı çoluk-çocuk tankla eziyor “sevaba giriyorsunuz devam edin” diyor. “Polis arabası görüyorum” diyor “vur vur vur” diyor “gördün mü hepsini vur ateş et” diyor. PKK bile bunların yanında başka türlü kalıyor. Böyle bir alçaklık yok. FETÖ tamamen tepeleninceye kadar, eski FETÖ’cüler de varsa bak devlete yardım etsinler bu pislik temizlensin. Bu bunağın oyununa son verelim.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Moskova’da bir bayram namazı.

ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Darwin’in evinden bir fotoğraf vardı.

ADNAN OKTAR: Bak dede ağlıyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba, ben Ahmet. İki tane sorum olacak size. Öncelikle Kuran-ı Kerim ölülere mi dirilere mi inmiştir? İkincisi, Kuran-ı Kerim’i okumanın ölülere bir faydası var mı?

ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah ayette, şeytandan Allah’a sığınırım: “Diri olanları uyarıp korkutmak için” (Yasin Suresi, 70) Kuran’ı Allah indirdiğini söylüyor.  Yani ruh sahibi olanlar, şuur sahibi olanlar. Ölü olan yani makine olarak yaratılan, cehennem için yaratılan özel varlıklar Kuran’dan anlamaz. “Bir perde var” diyor Allah, şuur perdesi, şuur perdesi kapalı olduğu için göremez. Kuran sadece diriler içindir. Yani mümin olup şuuru açık olan “ben benim” diyen yani “ben neyim?” diyen kendini bilen varlıklar içindir. Ölü, ölmüş yani mezarda olan diri olan bir mümine eğer evladı gider Kuran okursa ona sevabı olur tabii, sevabı devam eder çünkü o yönde yetiştirmiş o çocuğu. Diyor ki “her gün Kuran oku evladım” diyor. Evladını da yetiştirmiş Kuran okuyor, okuduğu için onun sevabı ona gider, ölse de gider. Mesela bir cami yaptırmıştır, okul yaptırmıştır, orayı insanlar kullanır kullanıldığı müddetçe “Allah razı olsun” der insanlar, onun sevabı da ona gider. O anlamda faydası var ama mezar başındaki insanlara Kuran, eğer onlar da duyuyorlarsa faydalı olur. Çünkü zaten mezarı görüyor, ölümü görüyor tefekkür ediyor, bir de Kuran okunuyor çok mükemmel bir tebliğ ortamı. Mezarlık en mükemmel okuldur, ahlak okuludur. İnsanları en güzel eğiten en mükemmel okullardan biri de mezarlıktır. Mezarlıktaki eğitim en yüksek eğitimdir. İnsanlar da mezarlığa bir şekilde mutlaka giderler. Ya akrabaları vefat eder, ya birisi vefat eder, bir dostu vefat eder mezarlığa giderler. Dolayısıyla mezarlıktan çok istifade ederler o okuldan. Eğitim görürler, orada Allah’ı tefekkür eder, ölümü tefekkür eder. Ölünün halini tefekkür eder, kendi halini tefekkür eder, kendisinin de öleceğini düşünür. Mezara konan ölüyü düşünürken kendinin orada olduğunu da düşünerek değerlendirir. Ve derin tefekküre, derin düşünceye, samimi imana vesile olur. Onun için mezarlık, morg gibi yerler, hastane gibi yerler birer iman okuludur. Dünyadan vazgeçmek için ahirete yönelmek için imanı artıran Allah’a yaklaştıran mühim medreselerdir hastaneler, morglar ve mezarlıklar.

VTR: Ayetlerde, şehrin diğer tarafından gelen Hz. Hızır (as) mıdır?

ADNAN OKTAR: Öyle görünüyor. Kuran’daki ifadede öyle görünüyor. Çünkü Firavun korkuyor ve bayağı saygılı. Normalde öldürür öyle birisi öyle bir ifadede bulunsa direkt öldürür. Çünkü Hz. Musa (as) söylediği için onu öldürmeye kalkıyor bayağı konu çıkartıyor. Ama o gelene karşı son derece saygılı. Demek ki yeşil rengi, alışmış. Zaten Mısır kabartmalarında görülür o, yeşil renkle ayrıca belirttikleri bir kişi var. Son derece saygılı, mesela Firavun resimlerinde falan ona saygılı. Görünüşü yeşil. Zaman zaman da balık tarzında görülüyor. Yine onda da yeşil görünüyor ama başı insan başı, vücudu balık vücudu ama genellikle yeşil renkle resmediliyor.

BÜLENT SEZGİN: Amerika Dışişleri Bakanlığı, internet sitesi üzerinden Türkiye’ye yönelik yeni bir seyahat uyarısı yayınladı. Uyarıda, Amerikan vatandaşlarına bu dönemde Türkiye’ye seyahat etmeyi dikkatlice değerlendirmelerini ve Türkiye’nin Güneydoğu’suna gitmekten kaçınmalarını önermekteyiz” deniliyor.

ADNAN OKTAR: Güneydoğu’da zaten tamam çatışma oluyor da bilinen bir husus bu. Yeni bir şey değil. Makul da yani dikkatli olun diyebilir. Çünkü hakikaten olabiliyor PKK tehlikesi olduğu için.

VTR: Ben Fahri İnan. Yecüc Mecüc nedir?

ADNAN OKTAR: Fahri kardeş, Allah sana uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin. Yecüc ve Mecüc ahir zamanda ortaya çıkacak kitle katliamı yapacak kan dökücü milyonlarca insandan oluşan bir topluluk. Tek amacı insan öldürmek, kan dökmek olan bir güruhat. Hz. Mehdi (as)’dan sonra çıkacaklar, Hz. İsa Mesih (as) vefatından sonra çıkacaklar. Hicri 1506’dan sonra. Muhtemelen Avrupa medeniyetini zir-u zeber edecekler geri kalan ne varsa ve geri çekilecekler. Bu kadar diyeyim. Bir yere yazsınlar aynısını görecekler. Amerika’da da bunlar çok saldırgan ve vahşi olacaklar.

VTR: Kapalı üslup insan aklını yorar mı?

ADNAN OKTAR: Kapalı üslup insan aklını tabii ki yorar. Öyle tipler vardır iki saat ne dediğini anlayamazsın “dur dur daha konuya geleceğim” diyor. Televizyonda falan çok görürsünüz, adam diyor ki “özetle neticeye girebilir miyiz?” diyor “bir dakika daha yeni girdik” diyor. “Altyapıyı anlatmazsan üstyapıyı hiç anlayamazsınız” diyor “önce bir konunun girişi olsun” diyor. Adam gözler falan yarıya düşüyor dır dır dır konuşuyor bakıyorsun hiçbir şey yok. “Hani bekliyorduk ya” diyor “işte geldik zaten anlattım ya bunu anlatmak istemiştim” diyor.  Adam artık ona ne desin yani? Küfretse olmaz, sussa olmaz bir şey demiyor içine atıyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hiç sır tutamayan insanları hayatımızdan uzaklaştırmalı mıyız?

ADNAN OKTAR: Güzel yüzlüm bir kere çok güzelsin o benim dikkatimi çekti. Sır tutmamak demek o kişiyi sevmiyor demektir. Sırrına önem vermiyorsa ona değer vermiyor demektir. Sırra önem veriyorsa sevdiğine de önem veriyor anlamına gelir. O, onun için korunması gereken, özen gösterilmesi gereken bir mukaddes varlıktır. Dolayısıyla onun sırrını hiçbir şekilde hiç kimseye aktarmaz ki onu mağdur durumda bırakmasınlar. Aktarıyorsa aktarmasının nedeni ne? O sırrı alıp onu ezsinler, onu mağdur durumda bıraksınlar, onu zora soksunlardır, burada iyi niyet olmaz. Öyle adamları tabii ki uzaklaştırmak veyahut sır vermeden idare etmek gerekir.

Evet, dinliyorum.

VTR: Hocam, sizin dışınızda hiç kimse her gün canlı yayın yapmıyor. Bu gayret neden?

ADNAN OKTAR: Ben Allah’ı seviyorum, Allah’tan korkuyorum. Bir dakikanın bile boşa geçmesini kabul edemem. Yataktan kalkıyorum hemen duş alıyorum, yemek yiyorum, biraz resim yapıyorum ki resim de çok önemli sanat, yeni bir tablo daha yaptım suluboya sonra göstereceğim. Kitap okuyorum CD’lere bakıyorum, yeni yazılan kitaplara bakıyorum eksiklerini gideriyorum. Hemen koşarak buraya geliyorum. Burada da aralarda yine kitapların basımıyla ilgileniyorum onları inceliyorum, yazımına dikkat ediyorum, araştırmalar yapıyorum. Dolayısıyla bir dakika boş vakit olmaz. O bir dakikanın içinde yüzlerce Müslümanı şehit ediyorlar her yerde. Ama bazı hoca efendiler diyor “ne var, her şey çok güzel, dünya çok güzel.” Ben öyle olduğunu görmüyorum ortalık cehenneme dönmüş. Müslümanları bir an önce kurtarmak gerekiyor.

Evet, dinliyorum.

VTR: Cennette hala yasak ağaç duruyor mu?

ADNAN OKTAR: Yok, o ağaç orada özel olarak oluşturulmuş bir ağaç Allah tarafından. Ama orada mühim olan o meyveden yememesi. Yoksa ağacın bir önemi olduğundan değil yani meyvenin zehirli veya toksik bir yönü de yok herhangi bir meyve o meyve. Orada meydana gelen facia Allah’ın emrini yerine getirmemesi, Allah’a güvenilmemesi, Allah’a güvenmeyip şeytana güvenmesi Hz. Adem (as)’ın. Çok büyük bir hatadır aslında büyük bir zelledir Allah afetsin ki affetti zaten Cenab-ı Allah. Bunun mükerrer olmaması için biz işte bunun kursunu görüyoruz bu dünyada. Bir daha insanlarda böyle bir şeyin tahakkuk etmemesi için.

Evet, dinliyorum.

VTR: Allah’ın her yerde olması insanların vesilesiyle mi olur?

ADNAN OKTAR: Allah’ın her yerde olması insanların vesilesiyle olmaz. Görüntünün oluştuğu her yerde Allah vardır, görüntünün olmadığı her yerde Allah vardır. Boşluk olan yerlerde de Allah vardır. Çünkü boşluk da bir şeydir. Sen boşluğu boşluk olarak görürsün, bir başkası onu bir alem olarak görür. Sen bir yeri bir alem olarak görürsün bir başkası boşluk olarak görür. Allah’ın olmadığı hiçbir yer yoktur. İnsanın olmadığı yerde melek vardır, cinler vardır boş olan hiçbir yer yoktur.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba, ben Damla. Dünyada ölmeden önce gitmek istediğin yerler nereleri?

ADNAN OKTAR: İtalya, Roma, İspanya, en başta Mekke, Medine, Kudüs, Fas, Tunus, Cezayir’in bazı şehirleri özellikle Fas ve Çekoslovakya, Slovakya ayrı Çek Cumhuriyeti ayrı. Oraları da çok güzel, oradaki mimari yapı çok güzel, onları bir temaşa edeceğiz, inşaAllah.

Evet, dinliyorum.

VTR: Merhaba, ben Ömer Faruk. Kuran-ı Kerim’de neden Allah aya güneşe ve yıldıza ant içiyor? Bunu merak ediyorum.

ADNAN OKTAR: Yakışıklım, insanlar pek düşünmezler güneşi, ayı, yıldızları. Allah düşünsünler diye öyle bir imkan meydana getiriyor. O anda insan tefekkür edip Allah’ın büyüklüğünü hissederek ona göre konuyu değerlendiriyor ayeti anlamaya çalışıyor.

VTR: Merhaba, ben Selçuk. Kendinizde olmayan ve kendinizde görmek istediğiniz kişisel özellikleriniz nelerdir?

ADNAN OKTAR: Yakışıklım maşaAllah, ünlü bir artist var neydi onun ismi? Tom Cruise’a benziyor. Her şeyin daha iyisini isterim tabii ki Allah’tan, her şeyin daha güzeli istenir sınır yok. Daha iyi daha iyi o yüzden zaten cennet istiyoruz ve daima da isteyecek Müslüman her şeyin daha iyisini isteyecek zaten.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: 23-24 Aralık 2017 tarihlerinde Boğaziçi Üniversitesi’nde 6. Evrim Bilim ve Eğitim Sempozyumu düzenlenecek Adnan Bey. Sempozyumu, Üniversite Konseyleri Derneği Bilim ve Aydınlanma Akademisi Girişimi ve Gericiliğe Karşı Aydınlanma Hareketi ortak düzenliyor. Sempozyumun çağrı metni “Evrim yoksa bilim de yok” başlığıyla yayınlandı.

ADNAN OKTAR: Bilim varsa evrim yok diyecekler yanlış demişler. Bilim varsa evrim yok. Çünkü bir putperest dini. Kardeşim, bak sen ne diyorsun biliyor musun bilim adına? “Her şey her şey her şey tesadüflerle oldu” diyorsun. “Bunun adı ne?” diyoruz “buna bilim diyoruz” diyor. Utanman lazım ayıp yapıyorsun. Fizik bilimdir, kimya bilimdir, biyoloji bilimdir, astronomi bilimdir say say say bitmez. Ama evrim, Darwinizm başıboş kör tesadüflerin bütün kainatı yarattığını iddia eden, inanan sapkın bir pagan dini. Bunun bilimle ne alakası var? Gericilik diyorsun, sen ta Etrüksler dönemine, Etilere, Sümerler dönemine dönüyorsun, Hititler dönemine dönüyorsun, en eski pagan dinlerine dönüyorsun. Gericilik işte bu. Onlar demişler Lahaul ve Lhamo’ya inanmışlar, bütün kainatın tesadüfen yaratıldığına inanmışlar. Siz de aynısını savunuyorsunuz.

VTR: Ali Demirsoy, Evrimcilerin Yenilgisini Anlatıyor.

ADNAN OKTAR: Fizik anlat alnından öperim, kimya anlat, biyoloji anlat, astronomi anlat, paleontoloji anlat, jeoloji anlat bilimdir bunlar, bilim nimettir, Allah’ın sanatının anlatılma sanatıdır. Bilimin anlamı, Allah’ın sanatını anlatma sanatı. Bunların hepsi bilimdir. Ama Darwinizm pagan hurafesidir 5 bin yıllık hurafedir. Gençlerin beynini hurafeyle pişirmeye gerek yok. Tesadüflerle bütün kainatı açıklamaya kalkarsan bunun adına bilim demezler hurafe üstü hurafe çarpı hurafe. Hurafe istemiyoruz. 

Evet.

KARTAL GÖKTAN: Diğer evrimcilerin de videoları var. Eserlerinizin etkilerinden bahsediyorlar.

ADNAN OKTAR: Göster. Doğruya doğru ne o yani sen tesadüfler sonucu katrilyonlarca tesadüf üst üste geldi diyorsun. Yani o kadar garip ki, işte fili yuttu bir yılan deveye bindim işte kuşla uçtum falan tarzı eski efsanelerde tekerlemeler vardır biliyorsunuz. Bu da mı yalan falan diye biter sonunda. Doğru değil tabii ki. Katrilyonlarca tesadüf sonucunda kainattaki bu muazzam güzellik, bu altın oran, bu muazzam simetri meydana gelmez hepsi matematik mükemmellikte, belli ki bir üstün aklın yani Kainatın Ulu Mimarı’nın Allah’ın sanatı açık görülüyor inkara gerek yok.

Biyolojik delil yoksa, bilimsel hiçbir delil yoksa evrim yoktur bu kadar. “Yok” diyor “ayakkabı sıkıyor nasır oluyor.” Kardeşim ayağın yapısındaki Allah’ın yarattığı harika sistem harekete geçiyor ondan. Mesela “mikrop” diyor “bakterilere karşı direnç kazanıyor.” Mikroba verilen, Allah tarafından verilen güç o, yaratılışında var. Türünün tükenmemesi için Allah tarafından verilmiş bir güç, onun evrimle ne alakası var? Mikrop sonunda portakala dönüşmez. Mikrop, mikrop olarak kalır. Portakal da devekuşuna dönüşmez. Devekuşu da portakala dönüşmez bırakın bunları. Artık hurafe devri bitti gerçekçi olacaksınız koskoca adamsınız artık ayıp yani.   

Evet, dinliyorum.

VTR: Ruh ikiziniz var mı, varsa kim?

ADNAN OKTAR: Ruh ikizim var mı benim? Ruh ikizim çok fazla, buradaki hanımların hepsi benim ruh ikizim hanım arkadaşlarım. Görmediğiniz hanım arkadaşlarımda ruh ikizim. Niye bir tane ruh ikizim olsun? Üçüz oluyor, dördüz oluyor çocuklar değil mi? Olmuyor mu? Ben de yüz elli hanım arkadaşım olduğuna göre yüz elliyiz. Hepsi benim ruh ikizim, hepsini çok seviyorum.       

Evet, dinliyorum.

VTR: Belediye sahillerde niye balık ekmek satılmasına izin vermiyor, özellikle Kadıköy İskelesinin yanında?

ADNAN OKTAR: Haklısın. İstanbul’un klasik özelliğidir balık ekmek ne demek yaklaşacaksın parayı oradan sarkıtacaksın o da sana ekmek arasında güzel böyle pişmiş balık verecek. İstanbul’un bir rengidir ama steril olmaya çok dikkat etmeleri lazım. Parayı alıp veren birisi olacak ayrı, o hiç yiyeceğe, ekmeğe, şuna buna elini sürmeyecek belediye onu şart koşması lazım. Balığı pişiren ayrı olacak çiğ balığa elini süren ayrı olacak, pişmiş balığı alan ayrı olacak yani üç ayrı kişi olması lazım. Ekmekler de steril, temiz, bakımlı olacak böyle her şeye dikkat ederlerse sterilite yani steril ortama dikkat edilirse şahane bir yöntem. Şart ve Türk milletinin de iyi beklenmesini sağlar taze taze, güzel güzel. İstanbul’un klasik özelliği, biz geldiğimizde eskiden tabii o zaman ben steril falan öyle bir şey dinlediğim yoktu, öyle bir konu yoktu. Hocamız vardı kebapçı giderdik adam ciğeri miğeri eliyle tutardı böyle kordu ızgaraya ondan sonra üstüne başına, oradaki havlusuna sürerdi, parayı sayardı falan aklımızın ucundan geçmezdi o zamanlar Allah’ın hikmeti, gençlikte sonra ben ne yaptım falan diye düşündüm tabii. İntihar gibi bir şey Allah vermesin. Parada sarılık olur bilmem ne olur her şey olur çok büyük tehlike her türlü mikrop olur.      

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Irak, Şii, dini lider, Ayetullah Sistani, Kuzey Irak’ta yapılan referanduma karşı olduğunu, Kürtlerin haklarının korunması gerektiğini söyledi.

ADNAN OKTAR: Ne demek istiyor?

BÜLENT SEZGİN: Referanduma karşıyım ama hakların da korunması gerekiyor şeklinde.

ADNAN OKTAR: Canım tabii hakkı korunsun ama referandum tehlikeli şey, Irak bütünlüğüyle sağlıklı olur, böldün mü çok kolay yutarlar, darmadağın ederler Irak’ı, niye bölüyorsun? Niye sekiz, on parçaya bölüyorsun? Ondan sonra adam seni sıradan ezer ama bütün olursan güçlü olursun bütün ol. Hatta Suriye’yle de Irak birleşsin, Türkiye’yle de birleşsin bütünlük güzeldir. Birleşsin derken yani tabii devletler ayrı olacak ama bir ümmet kardeşliği, bir millet kardeşliği, bir Hz. Adem (as)’den gelen Ademi evlatlık, kardeşlik prensipleri çok önemli. Hepimiz Hz. Adem (as)’in evlatlarıyız.

Neler yapmışlar Amerika’da?

KARTAL GÖKTAN: Oktar ve Sadun geçen hafta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Haftası’nda Amerika’nın New York şehrindeydiler. Sizi temsilen Kültürel Diplomasi Enstitüsü’nün Birleşmiş Milletler’deki üç günlük programına katıldılar. Oktar ve Sadun en büyük Musevi cemaatlerden olan Habadi organizasyonunun Manhattan bölgesindeki sinagogunda konferans verdiler. “Barışçıl toplumlar için şiddetle mücadelede dini liderlerin önemi” adlı toplantıda Oktar ve Sadun iman edenlerin radikalizme ve şiddete karşı birlikte hareket etmesinin önemi, İslam’ın kitap ehline bakış açısı, Mehdi Moşiyah döneminde olduğumuzu anlattılar. Bu resimde Oktar ve Sadun, Haham Yakov David Kohen ve Haham Ben Tzion Krasnianski ile görülüyor.

ADNAN OKTAR: Ne güzel orada Müslümanların olması ne güzel. 

KARTAL GÖKTAN: Dr. Mark Donfried Kültürel Diplomasi Enstitüsü’nün Yöneticisi. Ayrıca New York Üniversitesi’nde ve Birleşmiş Milletler’de üç gün boyunca çeşitli oturumlara da katıldılar. Oktar’ın yaptığı konuşmanın başlığı, “Birliğe çağrı, Barış için sevgi eğitiminde birlik” şeklindeydi. Birleşmiş Milletler oturumlarından görüntüler görüyoruz. Konferanslardan çeşitli görüntüler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu logosu. Birleşmiş Milletler Zeytin Dalı logosu. Birleşmiş Milletler’deki bir heykel, ucu yukarı doğru burularak düğüm yapılmış şiddet karşıtlığı heykeli. Macaristan’ın şu anki Dışişleri Bakanı Peter Szijjarto. Bakan konferansta mültecilerin aleyhinde bir üslupla konuşma yapınca Oktar söz alıp “Mültecileri geri döndürmek katillere geri döndürmek olur. Onlar bizim kardeşimiz. Üç buçuk milyon Suriyeliyi biz Türkiye’de memnuniyetle ağırlıyoruz. Siz politikanızda tabii ki özgürsünüz ama Avrupa Birliği’nin de yardımcı olması güzel olur” şeklinde konuşmuş. Bunun üzerine Macaristan’ın Dışişleri Bakanı “Haklısınız Avrupa Birliği’nin yardım etmesi gerekir” diye üslubunu değiştirmiş. Ayrıca önce bombalamaktan söz ederken Oktar’ın konuşmasından sonra söz alıp “Çözüm fikri mücadelede haklısınız” diye söylemiş. Sizin de bildiğiniz gibi Macaristan duvar örüyor ve mültecilere sert tedbirler alıyor. Romanya Eski Eğitim Bakanı Prof. Remus Pricopie. Filipin Birleşmiş Milletler Daimi Büyükelçisi eski Milletvekili Teodoro Lopez Locsin. New York Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Profesörü Kolet Mazzucchelli. Ve New York Üniversitesi’nden genel bir resim, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Çok güzel, çok güzel. Nur gibi insanlar bu insanlara düşmanlık yapmak müthiş bir zulüm, bu insanlar sevgi istiyor, barış istiyor insan gibi böyle dostça, arkadaşça yaşamak istiyor. Kepazelik çıkartmak, kan dökmek çok büyük bir ahlaksızlık ve zulüm.

KARTAL GÖKTAN: Oktar sizi temsilen Roma’da da bir konferansa katıldı Adnan Bey.

ADNAN OKTAR: Roma, Hıraklin şehri Roma orayı da manen alacağız Allah’ın izniyle.

Evet, devam edelim.

KARTAL GÖKTAN: Roma’daki konferans ve çeşitli görüşmelerle ilgili bilgiler şöyle: Tarihi bir bina olan İtalyan Senatosu’nun Konferans Salonu’nda yapıldı toplantı ve toplantının konusu “Şiddetle mücadele etmek ve barışçıl toplumlar kurmak için parlamenterlerin rolü” şeklindeydi. Bu konferansta Oktar konuşma yaptı. Sizin, terör ve radikalizmin ancak fikri mücadeleyle çözülebileceğine dair görüşlerinizi aktardı. Konferanstan genel görüntüleri görüyoruz. Ve oradaki çeşitli temaslar. Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera ile sizin “İslam Terörü Lanetler” kitabınızla birlikte görülüyor. Kendisi Evanjelik bir Hristiyan olan İtalyan Senatör Lucio Malan. Konferans sonrasından bir resim. Soldan sağa, arkadaşımız Uğur Örmen, Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon Direktörü Şoşana Bekarman, Oktar Babuna, Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera, Eski Romanya Devlet Başkanı Prof. Emil Constantinescu, Budist Manevi Lider Üstad Jun Hong Lu ve Dr. Jeff Stewart. Ayrıca Oktar ve Uğur Vatikan’da sadece üst düzey kardinallerin bulunduğu Apostolik Saray olarak bilinen yerde toplantılara katıldılar. Şu anda Vatikan’da Papa’dan sonra en yetkili ikinci kişi olan dış ilişkilerden sorumlu Kardinal Pietro Parolin ile de görüştüler. Bu görevinden önce 30 senedir Papalıkta diplomatik hizmet vermiş Pietro Parolin. Kardinal Pietro Parolin ile toplantı öncesi ziyaret eden heyetin ağırlandığı toplantı salonundan görüntüler görüyoruz. Heyette eski devlet başkanı, büyükelçi, milletvekili gibi Birleşmiş Milletler’de barış kültürü için faaliyet gösteren Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon adlı kuruluşun yönetim kurulu yer alıyor. Kardinal Pietro Parolin ile toplantıdan görüntüler. Oktar Kardinal’e sizin faaliyetlerinizi detaylı olarak anlattı. Fanatikliğe ve şiddete karşı ittifakın ve eğitimin öneminden bahsetti. Peygamberimiz (sav)’in Hristiyanlarla olan güzel ilişkilerinden bahsetti. Ve Kardinal de “Çözüm eğitim, eğitim” diyerek sözlü olarak tasdik etti. Oktar, Kardinal Pietro Parolin’e sizin kitaplarınızı hediye etti. Tesbih hediyenizi verdi. Ayrıca sizin tarafınızdan imzalanmış İtalyanca Yaratılış Atlası’nızı kendisine hediye ettiler. Ayrıca Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler ve İncil’den Güzel Sözler kitaplarınızı da verdiler. Kardinal Pietro Parolin ile ziyarete ait toplu bir başka resim. Soldan sağa Uğur Örmen, Eski İtalyan Senatör ve Avrupa Parlamentosu Üyesi Fiorello Provera, Budist Manevi Lider Üstad Jun Hong Lu, Litvanya Milletvekili  Emanuelis Zingeris. Kendisi Avrupa Konseyi’nin Dış İlişkiler Komitesi Başkanı. Kardinal Pietro Parolin, Eski Romanya Devlet Başkanı Prof. Emil Constantinescu. Romanya’nın Vatikan Büyükelçisi Liviu-Petru Zăpîrțan, Oktar Babuna ve Global Etik İçin Parlamentolar Arası Koalisyon Direktörü Şoşana Bekarman. Ayrıca Vatikan’ın diğer önemli bir Kardinali olan Diğer Dinlerle İlişkilerden Sorumlu Kardinal Jean-Louis Tauran ile de görüştüler. Oktar kendisine sizin faaliyetlerinizi kapsamlı anlattı. İslam’ın Kitap Ehline bakış açısı, radikalizme karşı eğitim için ittifakın önemi, sorunların fikirle çözüleceği gibi pek çok konudaki açıklamalarınızı aktardı. Kardinal Jean-Louis Tauran ile toplantı öncesi ziyaret eden heyetten bir görüntü görüyoruz. Kardinal Jean-Louis Tauran’a Oktar sizin kitaplarınızı tanıtıyor bu resimde. Kardinalin kendisine sizin adınıza imzalanmış İtalyanca Yaratılış Atlası kitabınız hediye edildi. Ayrıca Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler ve İncil’den Güzel Sözler kitaplarınız da verildi. Ayrıca diğer hediyeniz tesbih verildi. Vatikan Apostolik Sarayı’ndan birkaç resim var. Ayrıca Roma Baş Hahamı ile de görüştüler Oktar ile Uğur. Oktar, Baş Hahama sizin faaliyetlerinizi detaylı olarak anlattı, kendisi çok etkilendiğini ve ortak faaliyet yapmak istediğini söyledi. Baş Hahama Tevrat’tan Hikmetler, Gelin Birlik Olalım, İslam Terörü Lanetler isimli kitaplarınız ve hediyeniz iletildi, maşaAllah.

ADNAN OKTAR: Çok güzel olmuş. Tertemiz insanlar bu insanlarla nasıl insanların alıp veremediği oluyor ben buna hayret ediyorum. Medeni, aklı başında, güzel, sevgiyi, saygıyı ön plana getiren. Müslümanlığın bütün gereklerini yapıyor bu insanlar nedir bu azgınlık, taşkınlık ben anlamıyorum. Bir an önce Allah Moşiyah’ı çıkarsın Mehdi (as)’ımızı. Bir an önce bu sevgi, dostluk bağı oluşsun.                           

Bak ne diyor Mao: “Çin komünizminin temeli Darwin’e ve evrim teorisine dayanmaktadır” diyor. Kim diyor bunu? Mao diyor. Lenin bak ne diyor? “Darwin, hayvan ve bitki türlerinin birbiriyle ilgisi olmadığı, onları Allah’ın yarattığı ve bu yüzden değişmez oldukları inancına son vermiştir” diyor yani “yaratılışa son verdi” diyor. Stalin diyor ki: “Genç nesillere üç şeyi öğretmeliyiz” diyor Stalin. “Dünyanın yaşını, jeolojik orijinini ve Darwin’in öğretilerini.” Hani alakası yoktu? Karl Marks diyor: “Ben” diyor “kitabımı Darwin’in evrim teorisine dayandırdım” diyor açıkça söylüyor adam.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Flaş Gazetesi yazarlarından Dr. İmbat Muğlu, bugün “İngiliz derin devletinin yeni piyonu Barzani” başlıklı bir yazı yazdı.

ADNAN OKTAR: Aferin güzel.

BÜLENT SEZGİN: Yazısına: “Şeytan insan için neyse, İngiliz derin devleti de dünya için odur” sözüyle başlayan Muğlu, bu yapılanmanın kurulduğu beşinci yüzyıldan bu yana dünya çapında kötülüğü ve dinsizliği yaygınlaştırmayı hedeflediğini, tüm dünya politikasını yönlendiren asıl güç o olduğunu söylüyor. Devletlerin yıkılması, savaşların başlaması, darbeler, parçalanan ülkeler, terör örgütlerin desteklenmesi gibi tüm atakların kapalı kapılar ardında hep İngiliz derin devletinin kararlarıyla gerçekleştiğini vurguluyor.

ADNAN OKTAR: Osmanlının aslanları çift başlı kılıcı çekti, ilim, irfan kılıcını ama biz de kapıları Ulubatlı Hasan gibi sonuna kadar açtık. Şimdi oluk oluk Osmanlının yiğitleri, Cumhuriyetin aslanları İngiliz derin devletine artık kök söktürüyorlar. Bundan sonra bu oyun bitti, kapıyı han kapısı gibi sonuna kadar açtık ve buyurun dedik. Deccalın tepesine tepesine, boynuna boynuna ilim darbesini indirin dedik ve gereğini de yapıyoruz şu an.

Evet, dinliyorum.

VTR: Erkeklere kızlar “odun” diyor sizce haklılar mı?

ADNAN OKTAR: Epey bir bölümü için haklılar tam açıklaması. Çünkü saygı bilmiyor, nezaket bilmiyor, hürmet bilmiyor, paldır kültür, kafayı taktığı tek şey var ondan sonra da zaten düşman oluyor. Sevgi bilmiyor, merhamet bilmiyor, din bilmiyor, iman bilmiyor çok korkunç. “Kas yaptım” bilmem ne yok baklava gibi olmuş da, yok akrep bilmem neresi gibi olmuş onunla onun alakası yok. Sende bir kere akıl, fikir olacak, iman olacak, Allah’tan korkacaksın, Allah’ı seveceksin ve o mübarek varlığın Allah’ın ruhunu taşıyan kutsal bir varlık olduğunu bileceksin, Allah’ın bir emaneti olduğunu bileceksin, onun dinine, imanına, sağlığına, sıhhatine, iffetine, şerefine, namusuna, haysiyetine, güzelliğine her şeyine özen göstereceksin. Mübarek bir emanet. Sen ne yapıyorsun? Payimal etmek, yerle bir etmek istiyorsun, mahvetmek istiyorsun sonra da arkasından aşağılamak istiyorsun öyle olmaz. Kızlar da haklı olarak “odun” diyorlar tabii ki. Kaba, münasebetsiz, densiz, sürekli kendi aklını üstün göstermeye çalışan, karşısındakini mahcup etmeye çalışan, kötü kötü esprilerle, kötü kötü münasebetsiz sözlerle genç kızları mahcup edip küçük düşürmeye çalışan adamlara odunun dışında ne desin çocuklar? Haklılar. 

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Hakkari’nin Çukurca ilçesinin karşı tarafında yer alan Kuzey Irak’ın Kanimasi bölgesinde çıkan çatışmada bir askerimiz şehit oldu, dört askerimiz yaralandı. Şehidimiz Jandarma Uzman Çavuş Yahya Acar.         

ADNAN OKTAR: Yahya, yiğidim benim aslanım, boyunu posunu seveyim ben senin. Allah mübarek etsin, tebrik ediyorum, kutluyorum. Allah bizlere de, müminlere bu büyük nimetini nasip etsin. Ne mutlu sana ki bu mübarek günde Cenab-ı Allah seni böyle bir mübarek mertebeye kavuşturdu. Çatışmaya devam ettiğini zannederken bir de bakmışsın ki şehit olmuşsun. Haberi bile yoktur, o çatışma devam ediyor zannediyordur öyle bir geçişle Allah geçiriyor haberi bile olmaz. Kurşunun geldiğini hiçbirini bilmiyor, normal devam ediyor hayatına yavaş yavaş o geçiriyor Allah, o hayat boyutuna geçiriyor çok makul geliyor, o nasıl oluyorsa artık Allah ona göre bir hafıza veriyor, ona göre bir geçmiş anlayışı veriliyor hiç anlamıyor. Normal yaşadığı kanaatinde, sadece bu hayatı diğer insanların neden yaşamadığı, neden istemedikleri konusunda bir hayret ve şaşkınlık. Niye bu vaziyette devam ediyorlar, burası daha iyi gibisinden. Allah isteyince bak görüyor musun hiç insan fark edemiyor o boyuta geçtiğini, hafıza değiştirilince kavraması mümkün değil.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Kuzey Irak’ta bu bölgede Bolu Komando Tugayı’ndan dört yüz kişilik bir grup mevcut. Bu Komandolar PKK’nın sınır geçişlerine karşı konuşlanmış durumdalar.         

ADNAN OKTAR: Bir daha.

KARTAL GÖKTAN: Kuzey Irak’taki Kanimasi bölgesinde Bolu Komando Tugayı’ndan dört yüz kişilik bir grup mevcut. Bu Komandolar PKK’nın sınır geçişlerine karşı konuşlanmış durumdalar.         

ADNAN OKTAR: Bizim kabadayılara zaten merdane karşı karşıya değil uzaktan işte dürbünlü karabinayla yahut bomba patlatarak falan öyle göğüs göğse gördüler mi zaten kaçacak delik arıyorlar.

BÜLENT SEZGİN: Ayrıca Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde yürütülen operasyonlarda bir güvenlik korucumuz şehit oldu. Şu an ismi ve resmi yoktu.

ADNAN OKTAR: Korucu, onlar da ayrı bir yiğit grubu.

Evet, dinliyorum.

VTR: Erkeklerin kadın ruhundan anlayabilmeleri için ne yapmaları gerekir?

ADNAN OKTAR: Senin tatlılığını görebilecek, senin şekerliğini görebilecek, senin bu güzel yüzünü, bu insanın şefkatini olağanüstü etkileyen, tahrik eden, ruhunda merhamet hissini uyandıran, koruma hissini uyandıran duygulara sahip olması gerekiyor. Nur gibi elin, yüzün çok şeker bir varlıksın. Doğal olarak seni koruma hissiyle, seni mutlu etme hissiyle dolması lazım. Senin mutluluğundan mutlu olması lazım ama adam hayvan gibi olursa, enaniyetli olursa, egoist, bencil olursa o seni artık insan olarak görmüyor bir eşya olarak görüyor ve kullanılacak bir eşya, kırıp yıkılacak bir eşya olarak görür. Merhametsiz adama ne yapılır? Hiçbir şey yapılmaz.              

Devam ederiz sonra.

BÜLENT SEZGİN: Kısa videolarla programımız devam ediyor. 


DEVAMINI GÖSTER