Sohbetler (11 Ocak 2017; 22:00)


BÜLENT SEZGİN: İyi günler değerli izleyicilerimiz. Adnan Oktar’la Sohbetler’e başlıyoruz inşaAllah. Adnan Bey, hoş geldiniz.

ADNAN OKTAR: Ne güzel. Hoş bulduk. Siz de hoş geldiniz.

“Hedef sevgi birliği” diyelim. 

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Bugün Gaziantep Emniyet Müdürlüğü polis noktasına silahlı saldırıda bulunuldu. Saldırıya polis memurlarımızca anında karşılık verilirken bir saldırgan etkisiz hale getirildi. Bir polis memuru ise hafif şekilde yaralandı. Olay yerinde bir adet parçalanmış canlı bomba yeleği ele geçirildi. Bu saldırının ardından aynı gün devriye gezen polis aracına da yanından geçen başka bir araçtan ateş açıldı. Polislerle teröristler arasında bir çatışma çıktı ve bir terörist yaralı olarak ele geçirildi. Diğer iki terörist kaçmayı başardı.

ADNAN OKTAR: Her an her yerde her şey olabilecek diye düşünmek lazım. Çok çok çok uyanık olmak lazım. Herkesin tetikte olması gerekiyor.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Anayasa değişikliği teklifinin ilk iki maddesi Meclis Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu maddelerden biri milletvekili sayısının arttırılması diğeri ise yasadaki bağımsız mahkemeler ibaresinin bağımsız ve tarafsız mahkemeler şeklinde değiştirilmesi. Diğer yandan Doğu Perinçek bugünkü yazısında başkanlık sistemi düzenlemesinin AK Parti iktidarının önünde bir tuzak olduğunu yazdı. Saddam Hüseyin örneği veren Perinçek, “Hatırlanacaktır Saddam Hüseyin ülkenin tartışmasız lideri iken attığı hesapsız adımla tuzağa basmıştı” dedi.

ADNAN OKTAR: Bilmiyorum da ben. Zaten millet desteği var Tayyip Hoca’ya bu tip şeylere neden gerek var ben anlayabilmiş değilim. Yolda da çocuklara sordum. Nasıl bir fayda umuyor? Mesela farz edelim hava alanı mı yapmak istiyor, yapıyor zaten. Tüp geçit yapmak istiyor. Yapıyor. Engel çıkarsa zaten kanun hukuk düzenlenir. Halledilir. Nerede bir engel çıktı da yahut neden çekindi de bu tip tedbirlere gerek var? Ben bunu anlayabilmiş değilim. Mesela söylese. Dese ki şurada şurada şurada engeller çıkıyor.  Şu riskler var. Bu yüzden böyle oluyor dese aklım alacak. O zaman daha da iyi korur kollarız. Daha da dikkat ederiz. Ama ne olduğunu anlayabilmiş değiliz.

Evet, dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Ahmet Hakan yeni anayasa ile ilgili getirilen sistemi halkın bilmediğini ve konudan haberinin bile olmadığını belirten bir yazı yazdı. Şöyle söylüyor “‘Öyle şahane bir sistem getiriyoruz ki. Açın Meclis TV’nin kapılarını. Ne getirdiğimizi millet görsün’ diyememektir. ‘Getirdiğimiz bu sistemi en kabadayınızla milletin önünde tartışmaya hazırız. Çıkın karşımıza’ diyememektir. ‘Milletimiz sistem değişikliğini ne kadar fazla bilirse o kadar bizim yanımızda olur’ diyememektir. Bırakın konuyu millete anlatabilmenin imkanlarının sağlanmasını konunun meclisteki tartışmasının millet tarafından takibi bile engelleniyor.”

ADNAN OKTAR: Mesela Binali Hoca “çift başlık iyi değil” diyor ama millet onu seviyor.  Gayet güzel mesela bugün gitmiş CHP’lilerle konuşmuş falan. Millet muhabbet duyuyor. İki kişi daha güvenli. Bir kişi Allah vermesin, bir şey olmuş olsa millet kimin peşinden gidecek. Başbakan da olsun. Cumhurbaşkanı da olsun. Başbakan yardımcıları başbakan ayarında olsunlar. Bir şey yok bunda yani. Ben anlamıyorum. Mesela açıklasalar “şu nedenden bu önemli deseler” aklım alacak. Şimdi Ahmet Hakan’ın anlattığı da işte bizden duyduklarını anlatıyor. Haftalardan beri söylüyoruz. Neyin ne olduğunu anlayalım. Bilmiyoruz. Neye göre mesela bu oylanacak? “Referandum” diyor ama biz referandumda neyi kabul edeceğimizi bilmiyoruz. Ney neden doğru, ney neden yanlış bilmiyoruz. Biraz konuşsunlar anlatsınlar. Nerede hükümet tıkanıyor. Nerede gidemiyor hemen yolları açalım.

Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlar suç işledikleri zaman yargılanabilmeleri zorlaşıyor. Ne suç işleyecek Tayyip Hoca ne yapmış yani? Suç ne işleyecek ki niye tedirgin oluyor? İftira atabilirler. Biz varız. İftiraya müsaade etmeyiz.

İslam’ı tebliğ edenler Twitter’ların da, Facebook’larında makul bir akla, makul bir vicdana, makul bir kişiliğe sahip olduklarını göstermek durumundalar.

Tayyip Hoca, bir şey olmuyor işte, olmadı. Şu ana kadar da olmadı. Bundan sonra da bir şey olmaz. Niye tedirgin oluyorlar ben anlamadım ki. Millet onu seviyor, saygı da duyuyor. Ne olabilir yani nihayetinde? Ama hakikaten bir tuzak kurmak istiyor, oyun oynamak istiyor, onun önünü kesmek istiyorsa tamam da ama millet de zaten müsaade etmez böyle bir şey şeye. Neden çekiniyor acaba Tayyip Hoca?

GÖKALP BARLAN: Güvenmediği insanlar var o yüzden mi tedbirli olmak istiyor?

ADNAN OKTAR: Ama güzel gidiyor yani. Gidişat bir şey olmuyor ki. Neticede biz onu korur kollarız. Ne yapacaklar yani? Gözümüzün önünde alıp götürecek halleri yok. Ne yapacaklar?  Cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra da bir şey yaptırmayız.

Halkın seçtiği meclisi fes edebiliyor. Mesela bu ürkütür halkı. Bunun ne olduğunun, ne amaçla, iyi niyetle neden bunun istendiğinin söylenmesi lazım. Meclisi fes etme; halk ürker bundan. Legal bir meclis neden fes ediliyor? Halk bilirse çok normal olur. Mutlaka geniş açıklama yapsınlar.

Bürokrasi içindeki uzantıları sistemi duracak hale getirip ikinci bir girişimde hükümeti devirebiliyorlarmış. Nasıl yapacak ki öyle bir şey? Meşru legal hükümet var cayır cayır gidiyor. Kimsenin aklının ucundan bile geçmez öyle bir şey. Bürokraside varsa adam, yamukluk yapan hemen görevinden alırsın. Yerine başkası gelir.

İşte bak 126. maddeyi uyardım. Onu düzelttiler. Bu çok tehlikeliydi. Kenan Evren’in o Türkiye’yi federasyonlara ayırma modeline uygundu bu. Açık kapıydı yani. Tayyip Hoca yapmaz da ama yerine gelen birisi yapabilir. Çünkü anayasa bu şakası olmaz.

GÖKALP BARLAN: 126. maddenin değişimi ile ilgili “Kim yazdı?” diye sormuştunuz. Hemen ondan sonra cevap geldi. “Tek bir kişi yazmıyor birçok kişi yazdı. Kimin yazdığı belli değil” gibi bir şey dediler.

ADNAN OKTAR: Ya kardeşim hiç şakası yok onun. O nasıl bir şeydir. Bu ne cesaret, bu kaçıncı? Allah Allah. Kıbrıs’ta da öyle. Bu toprak yeterli kardeşim. Biz zaten çok büyük toprak verdik Rumlara. Zaten bize ait arazinin büyük bir bölümünü verdik. Konu bitti tamam uzatmaya gerek yok. Federasyon, olur. Kıbrıs devleti olsun federasyon şeklinde iki bölgeli federasyonla idare edelim. Uzatmaya gerek yok. Bir Türkler başa geçsin, bir onlardan başa geçsin. Kardeşçe idare edelim.  Pasaport vize falan onları da kaldıralım. Uzatmaya gerek yok. Yok, şuradan toprak istiyoruz. Yok, buradan toprak istiyoruz. Türkiye’nin burnunun dibinde olmaz öyle şey. Bize iş çıkartmasınlar.

Birol Birzade, yok kardeşim örtülü ve gizli bir şeyi biz asla kabul etmeyiz. Her şey açık şeffaf olacak. Neyi niçin istiyorlar söyleyecekler. Mesela meclisi neden fes etme yetkisi isteniyor. Şu sebepten. Şu, şu sebepten. Biz bilmediğimiz şeye niye “evet” diyelim o zaman? Bu samimi bir şey olur mu? Bilmediğimiz bir anayasa, bilmediğimiz maddeler hepsine gözü kapalı “evet” diyoruz. Niye evet dediğimizi de bilmiyoruz. Olur mu öyle bir şey?  Bu saygıya uymaz. Millete saygıya uymaz. Bilelim, ne olduğunu anlayalım tamam. Bir mantık ortaya konduğunda tamamdır. Ama hiçbir mantık yok. Siz sadece kabul edin. Bu olmaz.

Özetle biz Tayyip Hoca’nın kılına dokundurtmayız kardeşim. Millet olarak biz onun yanındayız öyle bir şey olmaz. Burası dağ başı mı? En kralı gelsin öyle bir şey olmaz. Kanunla hukukla tepeleriz. Biz kendi insanımıza zarar verdirtmeyiz. Öyle bir şey olmaz. Bilmiyorum neden tedirgin oluyor, nedir kafasına takılanlar? Ama CHP de Tayyip Hoca’ya sahip çıksa bu kadar tedirgin olmaz. MHP sahip çıkıyor. CHP de sahip çıksın. Bu İngiliz derin devletiyle karşı karşıya geldi. Adamlar bastırıyor. Desinler “Biz senin kılına dokundurtmayız, senden yanayız rahat ol” bu kadar basit. O da istediği gibi yönetsin ne istiyorsa yapsın. Böyle bir şeyde bu iş hükümet işi değil kardeşim. Deccaliyetle hükümet karşı karşıya. Deccalla. FETÖ, DAEŞ, PKK, YPG, PYD bunların toplamına deccal deniyor. Bununla karşı karşıya. Başbakan veya Cumhurbaşkanına “sen bunlarla mücadele et. Biz kenarda muhalefet edelim” olmaz. Böyle bir şeyde olmaz. Tayyip Hoca CHP ile de iç içe. CHP klasik muhalefet ruhunu tamamen kaldırması lazım. Bir fevkaladelik var. Ama iyi niyetli bence CHP. Kötü niyetle konuşmuyor. Kılıçdaroğlu da bayağı aklı başında vatansever bir insan. Hamiyetli bir insan. Yüzündeki ifade bayağı dürüst. Allah için tedirgin oluyor. Bunda bir şey yok. CHP’yi ikide bir dinsiz bir parti gibi göstermeye kalkmak bu da çok ayıp. Yakışık almıyor. Mesela Aydınlıkçılar Tayyip Hoca’yı çok sert eleştiriyor. Ama dışarıya karşı acayip koruyorlar. İngiliz derin devletine karşı tam müdafaadalar. “Kılına dokundurtmayız” diyor. Eleştir, istediğini de ama deccalle karşı karşıya geldiğinde bütün gücünle savun. Konu bu. Kendini yalnız hissetmesin. Bak çıktı dedi. “Ben yalnız kaldım” dedi. Bu yazık günah bu. Çok ayıp olur bu. Yalnız bırakmak çok günah olur. İngiliz derin devleti ne diyor? “Diz çökeceksin” diyor bu kadar. “Bunu yaparsan yakanı bırakırız” diyorlar. “Yoksa senin yakanı bırakmayacağız arkadaş” diyor. Konu bu.

Murat Erdem; “Ne oldu Tayyip Baba’yı savunuyon.” Müslüman evladı tabii savunacağız. Ne yapacağız? Seyir mi edeceğiz yani?

“Hocam akıyorsun yine” diyor.

Çok sayıda akademisyen ve araştırmacının İngilizce ve Fransızca dilinde yazılmış makalelerle katkıda bulunduğu İngiltere merkezli The Conversation isimli sitede benimle ilgili Fransızca bir yazı yayınlanmış. Var mı sende o yazı?

BÜLENT SEZGİN: Evet, gösterebiliriz.

ADNAN OKTAR: Göster. Yazıda ne yazıyor?

KARTAL GÖKTAN: Başlık: Türkiye’deki evrim ve yaratılışçılık. Sizin faaliyetlerinizden bahsediliyor kapsamlı olarak. “Akıllı tasarım olarak gelişim gösteren yaratılışçılık düşüncesi Amerika’dan sonra seksenli yıllarda okul kitaplarıyla birlikte Türkiye’ye giriş yaptı. Doksan yedi yılında Erbakan’a karşı yapılan darbeyle birlikte Milli Eğitim dahil birçok alanda laik görüşün egemenliği sağlanmaya çalışılsa da yaratılışçılığın Türkiye’de yayılması önlenemedi. Bu yayılma özellikle de 1956 Ankara doğumlu Müslüman alim Adnan Oktar sayesinde oldu. Oktar bu teori ve kendi şahsı nezdinde fark edilmeye değer bir hareket başlattı. İlerleyen yıllarda etrafında sosyeteden gençleri toplamaya başaran Adnan Oktar çok sayıda fotoğraf ile süslü devasa büyüklükteki güzel kitabı Yaratılış Atlası ile yaratılışçılığı yaymaya devam etti. Kitapları binler hesabı ile satılıyor. Ve altmıştan fazla dile çevrildi. 2010 yılında Ürdün merkezli Kraliyet İslami Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından en etkili beş yüz Müslüman şahsiyetten biri olarak seçildi. Oktar’ın anlatımına kattığı milliyetçi vurgu Türkiye’deki Darwinizm karşıtlığını açıklıyor. Çünkü bilindiği gibi Darwin bir yazısında Türk ırkını açıkça aşağılamıştır. Son yıllarda üst yüzey görevlerde bulunan rahiplerin evrim teorisini bilimsel yönden en akla yatkın doktrin olarak görmesi ile birlikte Katolik kilisesi ile evrim inancına daha yakın durmaya başladı. Fakat evrim teorisi bu şekilde kabul görse de yaratılışçılık da Atlantik’in her iki tarafında kendini gösteriyor. Türkiye yaratılışçılığı çok daha fazla kabul eden bir yapıya sahip. Bunun sebeplerinden bir tanesi İslam dininin temelinde yaratılışın olması. Harun Yahya kendine taraftar edinmek için İslam’ın evren hakkındaki yaratılış temelli bu görüşünü kullanıyor. Amerikan tarzı yaratılışçılığı kendi görüşleriyle şekillendirerek Türkiye sınırları dışına da yaymak için gayret gösteriyor” denmiş.

ADNAN OKTAR: Dünyada Darwinizm’le ilgili çıt yok. Ölüm sessizliği var. Kardeşim atom bombası mı attım mübarek nasıl bir etkidir bu? Dünyada gık yok, koskoca dünyada. Her gün bir şey buluyordunuz. Ara halka, simit bilmem ne falan. Anlatıyordunuz. Ne oldu size? Birdenbire bulamayacak hale geldiler. Her gün Hürriyet’te çıkardı. Hadi gözünüz aydın bir halk daha çıktı. Halka halka halka yani. Bak dünyanın hiçbir yerinde evrimle ilgili konuşma yok artık. Sadece böyle kibarca ağlamışlar nezaketiyle.

OKTAR BABUNA: “Atlantik’in her iki tarafına da şekil veriyorsunuz” diyor sizin için.

ADNAN OKTAR: “Hoca kodumu oturtuyor” diyor. “Helal olsun” diyor. “Kurtuluş da yok bundan” diyor. “Katolik dedeler, papazlar, rahipler çırpınıyor ama” diyor. “Hoca öyle bir koydu ki Osmanlı tokadını” diyor. “Sekiz takla attırdı” diyor. Nezaketiyle anlatmış.

GÖKALP BARLAN: “O halkalardan bir tanesini getirin on trilyon vereceğim” dediniz Hocam. Bir tane bile getiremediler. “Çizim de olur” dediniz. Onu da getiremediler.

ADNAN OKTAR: Tabii.

Evet, dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Samsun’da Cumhuriyet Meydanı’nda üç hafta boyunca A9 tanıtım posterleri ve evrim teorisinin geçersizliğini anlatan büyük ilanlar yayınlandı Adnan Bey. Samsun’daki kardeşlerimiz de size sevgilerini iletiyorlar.

ADNAN OKTAR: Bu olay Samsun’da mı oluyor?

KARTAL GÖKTAN: Evet, Samsun Cumhuriyet Meydanı’nda üç hafta boyunca A9 tanıtım posterleri ve evrimin geçersizliği anlatan ilanlar yayınlandı.

ADNAN OKTAR: Yaklaştır göreyim. Şahane olmuş. Çok güzel.

Kısa bir ara verelim.

BÜLENT SEZGİN: Kısa videolarla devam ediyor programımız inşaAllah.

VTR: PKK terörünün bitmesi için alınası gereken acil önlemler

BÜLENT SEZGİN: Yayınımıza devam ediyoruz.

ADNAN OKTAR: Dinliyorum.

BÜLENT SEZGİN: Amerika’da bir grup senatörün Rusya’ya yönelik yeni yaptırımlar ön gören bir yasa tasarısı sunduğu belirtildi. Rusya’ya yönelik yeni yaptırım girişimleri Amerika’daki seçimlere müdahale iddialarının yanısıra Ukrayna ve Kırım’daki durumla ilgili olarak başlatıldı. Yaptırımların Rusya’nın enerji sektörü ve devlet borcuna yatırımları kapsayacağı açıklandı.

ADNAN OKTAR: Türkiye, Rusya, İran kilitlense birbirine bunlar kulak zarlarını yırtsalar yine bir şey çıkmaz. Bunlar bir dünya çünkü zaten. Dünya denen şey oluşmuş oluyor. Hiç takmasınlar bence. Bunlar İngiliz derin devletinin etkisinden kurtulamayan gariban tipler. Bunları hiç kaale almaya gerek yok. Tayyip Hoca da hiç tedirgin olmasına gerek yok. Putin’le çok sıkı işi bitirsin. Çin’in gıkı çıkmıyor ne kadar çekingen adam onlar. Bir de dünyanın süper ordusu bu kadar çekingen olmaları için bir sebep yok. Aç kalır açıkta kalırız diye çekiniyorlar bir şey olmaz. Rusya var, Türkiye var, İran var, Türk devletleri var, İslam ülkeleri var dünyayız biz zaten ne korkuyor? Çin’i de bir davet edelim aslında. Çin büyükelçisiyle bir görüşelim önce. Bu çekingenlik nedir bunu bir anlayalım. Daha önce çağırmıştık birkaç kere gelmişlerdi.

Kadına saygıyı bilmiyorlar. Kadın dekolte olacak acayip saygı göstereceksin. Sırtı da açık olacak, mini etek de giyer temizliğiyle şıklığıyla değil mi o gönülleri fethedecek hürmet edeceksin. Avrupa’da öyle arabadan eliyle tutup indiriyorlar kadın iniyor sırtı boydan boya açık derin göğüs dekoltesi var herkesin nefesi kesiliyor saygıdan, hürmetten nasıl saygı göstereceklerini şaşırıyorlar. Kimse öyle kötü gözle falan bakmıyor. Üstün, yüce görüyorlar yani. Tabii hürmet edilecek kadına. Ondan sonra “homoseksüellik niye çıktı?” diyor. İşte kadın sevgisini sen öldürürsen adam homoseksüel oluyor. Türkiye gibi yerde homoseksüellik gelişir mi? Bak gelişiyor. Çığ gibi gelişiyor. Sokağa çıkıyorum gençler el ele geziyorlar. Aslan gibi delikanlılar boylu boslu hayret ediyorum. Güzel, şık hoş delikanlılar ama homoseksüel olmuş mahvolmuş. Yazık günah. Kadınlardan nefret ediyorlar bunu bu hale getirmenin alemi ne? Nedir zorunuz yani? Allah’ın en büyük nimetini en büyük bela gibi gösteriyorlar.

Tayyip Hoca kanun anayasa bunlarla rahatlayamaz. Rusya’yla iyi işbirliği yapalım, Türkiye’yi de iyi destekleyelim. Yani az oy olduktan sonra yine bir kurtuluşu yok ki. Onu oraya ekleyip onu oradan çıkararak bir şey yapamaz onunla. Rusya’nın tam desteğini alsın, Çin’in de desteğini alsın, İran’ın tam desteğini alsın, İsrail’in tam desteğini alsın, İsrail ile çok sıkı dostluk kuralım. Canciğer kuzu sarması olalım böyle. Bağnazların sözüne itibar etmesin Tayyip Hoca, hiç onları yok hükmünde görsün. Onlar onu belanın içine çekmeye çalışıyorlar. Başını belaya sokmaya. Yarın bir gün kenara çekilirler. Mesela şımarık şımarık adam konuşuyor çıktı, şımarık şımarık konuşuyor Türkiye’nin başını belaya sokmaya çalışıyor adam. Bunları hakikaten sonunda da öldürüyorlar. Bunlar hiç umurunda da olmaz bunların. Milletin başını belaya sokarlar.

Çin’deki tüm fabrikalar Amerikalıların ve İngilizlerinmiş. Diğer Avrupa ülkelerinin Çin’deki gariban halkı çok ucuz fiyata köle gibi kullanıyorlarmış. Yok kardeşim aç kalmazlar Allah aşkına. Alsın kapatsın fabrikasını istiyorsa. Onların işine gelmez kendileri batarlar. Korkacakları hiçbir şey yok. Tabii kardeşim hiç ihtiyaç yok. Türki devletler uçsuz bucaksız topraklarımız var. Tarım için. Rusya da öyle. Teknolojinin şahı var hiçbir şey olmaz. Biz bir dünyayız zaten. Avrupa’ya, Amerika’ya bizim hiç ihtiyacımız yok.

Evet dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Gizli bilgilerini sızdırdığı için kaçarak Rusya’ya sığınan CIA ve NSA’in eski çalışanı Edward Snowden, IŞİD’le ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. CIA ve NSA’in tüm gizli bilgilerine sahip olan Snowden, IŞİD’in arkasında Amerika, İngiltere ve İsrail istihbarat teşkilatlarının olduğunu ileri sürdü.

ADNAN OKTAR: Bak şimdi görüyor musun? Nasıl çarpıtma var? Amerika, İsrail, İngiltere, İngiltere ne oldu? Yok oldu gitti. Sen üçünün arasına bunu sokarsan mahvedersin. İsrail’in üstündeki güç İngiliz derin devletidir. İsrail’i kuran İngiliz derin devletidir. İsrail diye bir şey yoktu. İsrail’i kuran İngiliz derin devletidir. Amerika diye bir ülke yoktu Amerika’yı kuran İngilizlerdir. Kendi dilini de resmi dil yaptı ayrıca. Amerika’ya hakim kıldı. Böyle bir şey yok sadece İngiliz derin devleti vardır. Dikkati dağıtmasınlar.

KARTAL GÖKTAN: Snowden, IŞİD’in CIA, MI6 ve MOSSAD tarafından Ortadoğu’da denge ve tehdit unsuru olarak kurulduğunu söyledi.

ADNAN OKTAR: Evet doğru. O sözü doğru. Çünkü zıtlıklar yapıyor mesela PKK’yı yapıyor karşıtı IŞİD. Çatışma için gerekiyor. Sünni guruplar ve Şii gruplar çatışma için gerekiyor. Kan gövdeyi götürüyor sonra da Müslümanlar yok oluyor. PKK’yı da öyle mesela Kürt gençleri PKK’lı yapıyor, Allahsız yapıyor IŞİD’le çatıştırıyor o onu kırıyor o onu kırıyor. Normalde hiçbir şey yok ortada. Ama bölge insanını birbirine kırdırdıp yok ettiriyor. Büyük bir felaketin kapısını açmış oluyor. Oyun ortada yalnız oyunun ana merkezini açıklarken çok büyük bir hata yapıyorlar, hedefi üçe ayırıyor. Hedefi üçe ayırdığında sen parçalanırsın. Gücün boşa gider. Sen elinde silah var bir noktaya ateş etmen gerekirken üç noktaya birden ateş etmek gerektiğine inanıyorsun. Üçünü de vuramazsın o zaman. Tek noktaya vuracaksın. İlimle irfanla, kanunla hukukla.

Kısa bir ara verelim.

BÜLENT SEZGİN: Evet kısa videolarla devam ediyoruz.

VTR: Münafık İstihbarat Amacıyla Müslümanları Sürekli İzleyip Gözetler

ADNAN OKTAR: Evet dinliyorum.

KARTAL GÖKTAN: Üsküdar’da bir mahallede gençler kardan korunamayan kediler için kartondan evler yaptılar. Ancak mahalleden bazı kişiler kedi evini kesinlikle istemediklerini belirterek gençlere neredeyse saldıracak duruma geldiler. Bu olayın görüntüleri sosyal medyada yayılınca Üsküdar Belediye Başkanı da bu olaya tepki gösterdi. “Hayvan sevgisi imandandır iyi ki minik dostlarımız var” diye açıklama yaparak mahalledeki kartonları kaldırıp ondan daha çok daha büyük kedi evleri getirip mahalleye kurdurdu. Kediler şimdi kardan korunmak için bu lüks evlerde kalıyorlar. Bir fotoğraf da vardı.

ADNAN OKTAR: İyi ama bir de ısıtıcı olsa çok iyi olur. Yani ısıtıcı çok hayati. Evin içine hayvan buz gibi gelip orada yani donar hayvan yani orda. Elektrikli ısıtıcı olması lazım. O zaman doluşurlar zaten onların demelerine bile gerek kalmaz. Bizim Sarman’a yaptık mahallenin ne kadar kedisi varsa üst üste böyle handa yatar gibi doluşmuş yatıyorlar.

Evet dinliyorum.

İttihad-ı İslam. Dünyadaki felaketlerin çözümü bir tane. İslam aleminin birleşmesi. Birleşmedikleri müddetçe tek başına ne İran’ın gücü yeter ne Türkiye’nin ne Mısır’ın ne Pakistan’ın. Hepsi esir olur hepsi ezilir. Türkiye esir olmaz Allah’ın izniyle ama iyi olmaz. İttihad-ı İslam çözüm bu.

SEMİH MERİÇ: “Eğer birlik olmazsanız yeryüzünde büyük bir fesat çıkar.” diye Allah belirtiyor Hocam inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Evet birlik. Türkiye niye askerlerini çekmiş? Lafa bak yani. Suriye’yle savaşacak Irak’la savaşacak. Amerika’yla savaşacak. İran’la savaşacak Türkiye. Ne kadar münasebetsiz bir izah. Bunu söyleyeceğine “İslam alemi birleşelim bu konuyu bitirelim.” desene. Daha hala Haşdi Şabi bilmem ne falan. Yok İran. Yok Şiiler. Ya “Kardeşimiz İran. Birleşelim İran’la.” de. Ne lafı uzatıyorsun? Çözüm bu. Sen böyle bölünme istediğin müddetçe bela eksik olmaz. Boş konuşuyorsun.

 CHP falan Tayyip Hoca’ya tam sahip çıksın. Bak Milliyetçi Hareket Partisi sahip çıkıyor. Kendi evladımız kendi insanımız yani parti meselesi değil bu konu. Parti meselesi değil. Ben AK Parti’yi falan destekleyelim demiyorum. Öyle bir derdim yok. Tayyip Hoca’ya kafayı taktı bu İngiliz derin devleti. Gövde gösterisi yapmak istiyor. Eskiden de Osmanlı’da öyle yapıyorlardı. “Bir tane sırf padişahı istiyoruz.” diyorlardı. Onu şehit ediyorlardı. Ondan sonra diyorlardı ki: “Şunu da istiyoruz.” Diyorlardı. Sona onu da veriyorlardı. Sonra da “Şunu istiyoruz.” Diyorlardı. Onu da şehit veriyorlardı. Bu bir ahlaksızlıktır. Müsaade etmeyiz. Biz kendi halimizde yaşıyoruz. İşine gücüne baksın adamlar.

İttihad-ı İslam olmadan bela kalkmaz. İttihad-ı İslam olmadan bereket gelmez. Allah’ın emri yapılsın. İslam alemi birleşsin. Yoksa felaketlerin önü arkası kesilmez. Mümkün değil. Türkiye çare bulamaz. Hiçbir İslam ülkesi tek başına çare bulamaz. İslam Birliği çok makul bir şey. Yobazlık değil bu. Bağnazlık değil. Bir felaket değil. Modern, kaliteli, güzel, sanata dayalı, aydın nezaketli bir İslam anlayışı olacak.

Antalya Kaç beldesine İngilizler doluşmuşlar doğru mu?

BÜLENT SEZGİN: Evet.

ADNAN OKTAR: Ne var orada?

OKTAR BABUNA: Evler alıyorlar. Satın alıyorlar.

ADNAN OKTAR: Ama niye Kaş?

Tayyip Hocam’ı görüyor musun bak Ali Kemal’den birkaç günden beri bahsediyoruz. Bugün de bahsettik acayip çakmış. Ve direkt İngiliz derin devletine bir tokat bu.  Tayyip Hocam’ın kabadayılığına da yakışır bak. Kasımpaşalı o kabadayı zaten. Namına şanına yakışır. Hiçbir riski yok.

Hayret ya dünyaya geldik bir imtihan ortamı rengarenk. Deccalle karşılaştık. İttihad-ı İslam’ın ihtiyaç olduğunu insanlara söylüyoruz. Böyle bir dünyada yaratıldık. Normalde biz hazır İslam’ın hakim olduğu bir dünyaya gelebilirdik ki çok makul olurdu bu. Müslüman niye ayrılsın? Zaten hep bir arada olurdu. Bir de deccal niye olsun? Manyaklık sistemi deccaliyet. Ama mucize olarak oluyor. İnsanları asan kesen bir manyak sistemin olması makul mü?

EBRU ALTAN: Hiç değil tabii ki.

ADNAN OKTAR: Yani oluk gibi kan akıtıyor manyak bir sistem. Mucize olarak o da var. İslam aleminin parçalanmışlığının hiçbir mantığı yok o da oluyor.

“Hz. Adem (as)’in yaratılışından itibaren kıyamete kadar geçen süre içerisinde deccalden daha büyük bir hadise daha büyük bir fitne yoktur.” diyor Peygamberimiz (sav) Müslim’de. Şu an Mesih Deccal dünyada ondan kaynaklanıyor olay. “Adem (as)’in yaratılışından kıyamete kadar geçen zaman içerisinde deccalden daha büyük bir hadise yoktur.” Tırmizi ve Müslim’de var. Şu an bu mahluk yeryüzünde akan kanın nedeni bu. Ve bütün dünyayı dinsiz imansız yaptı yüzde 95’ini. İşte deccali oradan anlıyoruz. İnsanları Allah’sız dinsiz yapmasından anlıyoruz. Darwinist materyalist felsefeyle dinsiz yaptı insanları.

Tabii gönlümüz istiyor ki hemen 1980’lerde bir 2017 bizim için bir rüyaydı. Yani hatta dedik ki: “O yıllara yetişir miyiz acaba? Ömrümüz yeter mi?” falan dedik yani. Çok uzun bir zamandı. 2017’nin bak içindeyiz süratle yol alıyoruz. 2021’ler şimdi Mehdi (as) çıkacak deccal tepelenecek. Sevineceğiz ama acayip kısa sürecek. Artık gün sayacağız gün. 2082 ya daha kapıda yani bak. Daha İslam hakim olacak şu süre içerisinde düşünün o kadar kısa bir vakit. Toplam 40 yıl falan. Bitiyor ondan sonra o kadar. Vakit akıl almaz hızlı akıyor.

Çin biraz çekingen. Tarihte hep ezmişler Çin’i. Yani hiç böyle savaş kazanamamış Çin. Yani bu çok dikkat çekicidir. Gelen vurmuş giden vurmuş Çin’e. Hiçbir savaşı kazananmışlar. Çin’i de aslıda Türk milleti korusa. Teknolojisi çok iyi. Yani yardımcı olunursa Çin’e. Biraz çekingen bir millet. Yani bayağı büyük bir güç haline gelir. Çin’e Türkiye ve Türki devletler destek olsunlar. Rusya’ya da. Rusya da onlara destek olsun konu biter. Çin 2. Dünya Savaşı sırasında Japonya’yla bile baş edemedi. Çin’i defalarca işgal etti Japonya. Yani hep kaderi böyle Çinlilerin.

Çin’e sahip çıkalım bak Çin çok gariban bir ülke, düşmanı da çok. Ucu ucuna dengede tutuyorlar. Yani hep yenilmişler hep ezilmişler. Rusya, Türkiye, Çin, İran, İsrail hiç tereddüt etmesinler hiç. İsrail’le bir kere çok çok samimi olalım. Çok yakın olalım.

BÜLENT SEZGİN: Adnan Oktar ile Sohbetler burada sona eriyor. Tekrar görüşmek üzere hoşça kalın.


DEVAMINI GÖSTER