Sayın Adnan Oktar'ın Yeni Açıklamaları (27 Eylül 2016; 17:00)

BAZI İNSANLARDA DERİN İMAN OLMAYABİLİYOR. ANCAK NET İMAN İLE O KİŞİ DENGELİ HALE GELİYOR VE TEVEKKÜLÜ, ALLAH KORKUSU ANCAK O ZAMAN TAM OLUYOR

Allah’tan düşünme gücünü artırmasını istemek lazım. Allah’ın delillerini görme gücünü artırmak ve hakkıyla takdir etmek. Dünyada en büyük nimet güçlü imandır. Samimi, berrak iman. Berrak, keskin. Flu iman dünyada hep eski bir gelenek olarak yaşanmış. Çok eski kökeni, ta Hz. Adem (as) devrinden başlıyor flu olması. Yani beyinde bir netleşme çoğu zaman insanlarda olmuyor. O net imanı Allah’tan istemek lazım, net, keskin imanı. Onda şahıs tam normal, dengeli, tutarlı olmuş oluyor. Bayağı sıhhatli olmuş oluyor. Tevekkülü tam olur, Allah’tan korkusu mükemmel olur.

Çocukluktan itibaren insanları Allah’tan uzaklaştırıyorlar. Aileler içerisinde işte “Domates aldın mı, biber geldi mi, babanız saat kaçta gelecek?” Tek kelime Allah’tan bahis olmuyor. “Çocuk okuldan döndü mü, oğlum derslerini çalıştın mı?” Halbuki bütün sistem Allah’ın üstünde olması lazım. Bütün dikkat Allah’a verilmesi gerekiyor. Allah’tan başka her şeye dikkat veriliyor genelinde. Çok eski tarihlerden beri böyle. İnsanların bilinçaltı böyle dolu yani bu şekilde bir bilgiyle tahkim edilmiş. Buna karşı direnmek lazım. Samimi müminler bu bilinçaltına yapılan kodlamaya karşı direnecekler, kabul etmeyecekler bunu. Hiç normal görmesinler. Allah’tan başka hiçbir şeyden bahsedilmemesi lazım. Yoğun Allah’la bağlantı olması gerekiyor.

 

ÜÇ YÜZLER KOMİTESİ HAKKINDA

Üç Yüzler Komitesi işte bu deccaliyetin oluştuğu Üç Yüzler Komitesi. Mehdiyet’te de üç yüz kişidir. Deccalin ekibi de üç yüz kişi bakın, çok manidar. 1727’de İngiliz derin devleti tarafından kuruluyor bu Üç Yüzler Meclisi. 1727 bak, 1-7-2-7. 1727’de İngiliz derin devleti tarafından kuruluyor Üç Yüzler Meclisi. Bugün Chatham House gibi kurumlara yön veren asıl kurum bu. Yani Chatham House bunlara bağlı oluyor. İngiliz bir hasidik Musevi olan gazeteci Jakop Dohas dünyayı üç yüz insanın yönettiğini hatta bunların Wilson gibi Amerikan başkanlarını dahi seçtiklerini belirtiyor. Tabii yani her yerde başkanları onlar seçiyorlar. Alman devlet adamı Walther Rathenau şunları söylüyor; “Birbirini tanıyan sadece üç yüz adam Avrupa’yı idare etmektedir. Bu adamlar haleflerini kendi çevrelerinden seçerler.” Yani kendinden sonra kim gelecekse o kendisi seçiyor Üç Yüzler’den birisi. Benim yerime şu olsun diyor. “Bu adamların tasvip etmedikleri her devleti yok edecek araçları bulunmaktadır.” diyor. Mesela Türkiye’yi adam gözüne kestirdiyse rahatça ezecek güce sahip oluyor. Bu açıklamaları nedeniyle Jacop Dohas da Walther Rathenau da esrarengiz suikastlarla ikisi de öldürülmüş peş peşe, bu açıklamaları yaptıkları için. Üç Yüzler Meclisi hakkında bilgi verdikleri için ikisini de öldürmüşler. Bu da derin devlet gösterisi işte, İngiliz derin devletinin gösterisi. Çünkü basına yapmışlar bu açıklamayı hemen akabinde bunları öldürmüşler ikisini de.

 

BEDİÜZZAMAN İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİ ÇOK İYİ TEŞHİS ETMİŞ VE NE KADAR TAHRİP EDİCİ BİR YAPI OLDUĞUNU DETAYLI ANLATMIŞTIR

İngilizler İstanbul’u işgal edince Bediüzzaman acayip öfkeleniyor. O bizzat İstanbul’a gelip halkı İngiliz devletine karşı uyarmak için Hutuvat-ı Sitte adlı eserini hazırlıyor. Arapça ve Türkçe olarak çok sayıda bastırıyor. Görüyor musun gayretini, samimiyetini? Tüm İstanbul’a dağıtıyor Bediüzzaman. Başında sarık üstünde cübbe bak, şevke bak, tatlılığa bak. Deccaliyete karşı mücadele veriyor. Bu eserden sonra İngilizlere karşı Kuva-yi Milliye şuuru ilk defa gelişmeye başlıyor. Yani Kuva-yi Milliye hareketi başlıyor. İngiliz Başkumandanı Bediüzzaman’ı öldürtmek üzere emir veriyor. Said Nursi’nin resmi veriliyor, ismi veriliyor. Her yere dağıtılıyor İngiliz askerlerine. Gördüğünüz yerde vur emri çıkıyor. İngiliz askerleri tüm İstanbul’da Bediüzzaman’ı arıyorlar her yerde Galata’da orada burada sokak sokak o eşkalini arıyorlar. Ama Cenab-ı Allah rahmetiyle himayesiyle, koruduğu için bulamıyorlar. Halbuki tanınan bir insan. Sarığı, cübbesi de var. Çok iyi gizleniyor, geceleri çıkıyor bulamıyorlar. Ve cayır cayır Hutuvat-ı Sitte’yi dağıttırıyor. Görüyor musun yaşlı haliyle, fakir de. Hem Arapça hem Türkçe bizzat hazırlıyor. İngiliz derin devletine karşı halkı uyarıyor.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler