Sayın Adnan Oktar'ın 3 Mart 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 3 Mart 2018

 

(TSK ve ÖSO Afrin’de stratejik öneme sahip Raco belde merkezini ele geçirdi. Şu an sokak sokak, ev ev tarama ve temizleme yapılıyor. Teröristlerden arındırılan köylerde ise Mehmetçiğimiz ezan okudu.)

Çok güzel olmuş. Tam bir fütuhat. Oraya Suriyeli kardeşlerimizin gelip yerleşmesi çok güzel. Suriyeli derken Türk de gelir niye gelmesin oraya? Kürt de gelsin Tük de gelsin. Mübarek yerler, güzel yerler. Hayır olmuş, güzellik olmuş. Allah güç-kuvvet versin, hayır yolda askerimiz. Şehitlerimiz aslanlarımız da sahabelerle kucaklaşıyorlar ne mutlu onlara. Ama ısrarla söylüyoruz “bizi de çağırın” diye çağırmıyorlar. Bakın bekliyoruz, inşaAllah.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan “Doğu Guta’daki yaralıların Esad’a teslim edilmesi ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir” dedi ve şunları söyledi: “Putin’den Doğu Guta’ya insani yardım konusunda, yaralıları oradan tahliye konusunda bize yardımcı olunmasını istedim. O da buna olumlu bir yaklaşım gösterdi. Ama bu isteğimizle ilgili maalesef bir mesafe kat edilmedi. Çocukların ve kadınların tahliye edilerek Şam’a gönderildiklerine dair haberler var. Ama Şam’a gönderilmiş olmaları ejderhaya teslim edilmeleri anlamına gelir” dedi.)

Yani deccala. Doğru söylüyor. Müthiş kepazelik, çok büyük bir vicdansızlık. Orada komünist yönetim var. Ve PKK’lılar, YPG’liler orada beyin takımı havasında. Beyinsizlerden oluşmuş beyin takımı, rezalet diz boyu. Ablukanın 360 dereceye tamamlanması şart. Yani tam anlamıyla sarma şart. Tahliye olan Türk tarafına geçmesi gerekir başka türlü olmaz. Adamların gözü dönmüş, cellatlar dolu. Olmaz. Tayyip Hocam’a desteğe devam.

 

(“Dışarıdaki güzellikleri insanlar neden fark edemiyor?” izleyici sorusu)

Mesela yol kenarında çiçekler var kimseyi ilgilendirmiyor. Güzel kediler oluyor, kimseyi ilgilendirmiyor. Çarşılarda küçük çocuklar var akıl almaz tatlı böyle pıtır pıtır yürüyor. Bir de adamın şu kadar kotu var, şu kadar kazağı var, ceketi falan var inanılmaz şeker. Kafalarında tokalar var mesela kız çocuklarının, kafa şu kadar kafanın üstünde toka, muhatap dahi olmuyorlar haberleri bile yok. Göz ucuyla bile bakmıyor. İnsan bakmaya doyamıyor akıl almaz şekerler yani. Mesela farz edelim mobilya satıyor, çok güzel mobilyalar var. Onlara da insan almayacaksa bile beğeniyle bakar. Bakmıyorlar bile göz ucuyla bile bakmıyor. “Güzel” de. Ünlü mobilya mağazası var ona gitmiştim baktım ne kadar güzel, “bu da çok güzel bu da çok güzel.” “Hocam hepsini beğendiniz” dedi. “Geliyorlar, bu da kötü bu da kötü bu da kötü, ben böyle şey anlamadım” dedi. Halbuki hepsi hakikaten sanat eseri. Almayacaksan alma ama takdir et. Niye kötülüyorsun? Ayrıca yalan söylüyorsun, niye kötü olsun? Muhteşem eserler, her biri el emeği göz nuru.

 

Mehdi (as) İle İlgili Hadis Çıkmaları

Peygamberimiz (sav) “İmam Mehdi çıktığı zaman onun kılıcı kardeşleri olacaktır.” Hz. Mehdi (as)’ın 10 rakamından daha az fakat 5 rakamından daha yukarıda olan yakın talebeleri olacağını söylüyor Peygamberimiz (sav). “Memleket işlerinin ağırlıklarını onunla paylaşacaklar. 9 kişiden ibaret olacaklar” diyor. En yakınları 9 kişi Hz. Mehdi (as)’ın. Demek ki insanlar derece derece. Mesela Peygamberimiz (sav)’de de öyle, Hz. Ebubekir (ra) var, Hz. Ali (kv) var, Hz. Osman (ra) var, Hz. Ömer (ra) var, değil mi Hz. Hamza (ra) var derece derece. Mesela onlardan daha ileride olan insanlar oluyor, biraz daha geride olanlar oluyor.

Ebu Cafer Muhammed bin Ali’den rivayet edildi. “Hz. Mehdi (as) daha çıkmadan önce onun bir arkadaşı ona tabi olan bazı insanlarla karşılaşacak ve ‘siz burada kaç kişisiniz?’ diye soracaktır. Onlar da ’40 kişiyiz’ diye cevap vereceklerdir.” Bak mesela ikinci aşama daha. Mesela bir 9 kişi var, ama 40 kişilik seçkin bir topluluk daha var ayrıca ikinci aşama. “‘O dağların başında kalsa biz de onunla kalırız’ cevabını alacaktır. Bunun üzerine o kişi gidecek, ertesi gece tekrar gelecek ‘liderlerinizden 10 kişi ayırınız’ diyecek. Hz. Mehdi (as) onlarla buluşacak.” Bak o 40 kişiden de 10 kişi ayırıyor Hz. Mehdi (as). Bu rivayette de 9, 10 ve 9. 10 kişi oradan ayırıyor, 9 kişi oradan, 19 kişi. Ama mesela 40 kişilik bir topluluk, 40 kişiden de geriye 30 kişi kalıyor. Bak onu da açıklıyor. İmam Hz. Muhammed Bakır şöyle buyurur: “Bu meselenin sahibi İmam Mehdi (as) bir yalnızlık döneminden geçecek. O yalnızlık döneminde korumaya ve güce ihtiyacı olacağı ve ona zarar verilmemesi için yanında 30 kişi bulunacaktır.” Görüyor musun? O 40 kişinin 30 kişisi ayrı 10 kişisi ayrı. Bir de 9 kişi daha var, onlarla beraber 19 ediyor.

“İmam Mehdi (as) güçlü 30 yardımcısıyla yalnız değildir” diyor Peygamberimiz (sav). Yani sayısı mesela normalde 313 ama bir 9 kişi var, bir 10 kişi var ayrı, toplam 19 kişi. Bir 40 kişi var ama onlardan 30’u ayrı. Hep işte zer aleminde tespit edilmiş kişiler, tespit edilmiş sayılar.

 

(“Helvasıyla ünlü Manisa'nın Soma ilçesinden iki buçuk ton helva dualarla Mehmetçiğe gönderildi.)

Hah, böyle olacak işte. İki buçuk ton helva, yakışır. Dolma, aslanlara biber dolması yapsınlar zeytinyağlı. Bir askere, en az 5 tane hesap etsinler zeytinyağlı dolma. Ayrıca da yaprak, dolması, sarma yani zeytinyağlı. Gençler, onları da bir yesinler. Kavurma zaten böyle teneke hesabıyla kesintisiz, sürekli gönderilmesi lazım. Koyun, kuzu, sürekli keselim kavurup kavurup, basıp gönderelim. Taze taze ekmek arası, çıtır ekmek de gönderelim yesin aslanlar. Hava da soğuk, çok iyi gelir; helva süper olmuş, bir kere helvanın kesintisiz gitmesi lazım zaten.

 

(“İnsanın yaptığı kötülük her zaman ileride kendine isabet eder mi?” izleyici sorusu)

Allah’ın öyle bir kanunu vardır. Kötülüğü zaten yaratırken intikamıyla birlikte yaratır. O bir bloktur, parçadır yani. Tek parçadır. Allah’ın aldığı intikam ve kötülük birlikte yaratılır. Hiçbir zaman için ayrı parça olarak değildir. Blok, bütündür o. Allah’ın intikamı ve kötülük. İkisi tek parçadır. Yaratılır ve mutlaka Allah intikam alır. Kötülük yapılıp da intikam alınmayan hiçbir şey yoktur. Mutlaka karşılığı alınır. Hatta Nahl Suresi’nde 34’te Cenab-ı Allah diyor ki, şeytandan Allah’a sığınırım; “Böylece işledikleri kötülükleri kendilerine isabet etti ve alaya aldıkları şey, kendilerini sarıp-kuşatıverdi.” diyor Allah. Mutlaka karşılığı alınır. Hiç kurtuluşu yoktur.

 

(Deniz Akkaya birkaç gün önce Instagram hesabında makyajlı bir fotoğrafını paylaşmıştı. Bu resmine makyajı eleştiren ve çok fazla bulan sevgisiz çok fazla yorum geldi. Bunun üzerine de Deniz Akkaya bir video çekerek makyajına karışan kişilere cevap verdi.)

Ama bu nefret ciddi milli bir tehlike. Hükümet bunu yani Milli Güvenlik Kurulu’nda ele alsın. Akıl almaz nefret dolu insanlar var ve nefret moda oldu, kin moda oldu. Mesela Akit’tekilere bakıyoruz adam acayip öfkeli ve kinli. Başkasını bakıyoruz acayip öfkeli ve kinli bazıları. İnternete bakıyoruz acayip nefret dolu, o ondan nefret ediyor, o ondan nefret ediyor. Bu nefretin bu kadar moda hale gelmesi ve sevginin yok olmaya doğru gitmesi milli bir tehlikedir buna karşı önlem alalım.

 

(Hükümete yakın Sabah Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu Faruk Beşer ve Nurettin Yıldız'ın fetvalarını eleştiren bir yazı yazdı. Türkiye'nin elini zayıflatmak isteyen her türlü odağın yapacağı ilk iş nedir? Toplumun sinir uçlarına dokunmak. Sosyal medyanın psikolojik harekat ekipleri tarafından sinsice kullanıldığı günümüz şartlarında Türkiye’nin içine sürüklenmek istendiği tartışma ortamının konu başlıkları da tuzaklarla dolu değil mi? Yatak-yorgan yorumları, asansör hayalleri, yoğun bakım senaryoları” dedi.) 

Bunları millet kaale almıyor. Gülmeye dahi gerek duymuyorlar, bunlar öyle tip değil. Eskiden bunlar önemli görülüyorlardı şu an millet hiç gündeme de almıyor. Cevap vermeye de gerek duymuyor, hiç muhatap olmuyor sıfır hükmünde millet için bunlar. Bunlar belki kendilerini kaale alındıklarını düşünüyor olabilirler kaale alan varsa bana göstersinler. Kimse kaale almaz. 

 

(“Bir insanın ruhu olup olmadığını Allah’tan başka bilen bir kul olabilir mi?” izleyici sorusu)

O bilinemez tabii ama şüphe edebilirsin. Mesela boş bakıyordur, Allah’ı inkar ediyordur, dini inkar ediyordur. Yani deli gibidir, ahireti inkar ediyordur, konuşmaları dengesizdir, gözü boşluğa bakıyordur, “herhâlde bunun ruhu yok” diyebilirsin. Emin olmamak şartıyla. Çünkü çok şiddetli alametler oluşmuş oluyor. Ruhu olup da Allah’ı inkar etmesi mümkün değil bir insanın. Yani gücü yetmez teknik olarak imkansızdır. Ruhu olan bir varlık Allah’ı inkar edemez. Ama tabii ki doğrusunu Allah bilir.

 

(Adnan Bey siz huzurevlerinde kalan yaşlı annelere ve babalara sık sık ziyaretler yapılmasını tavsiye ediyorsunuz. Aydın’da 143 lise öğrencisi sevgi battaniyesi adını verdikleri battaniyeler örerek huzurevindeki yaşlılara armağan ettiler.)

Ama tabii onunla bitmemesi lazım. Şimdi hediye ettiler güzel. Ara ara gidip hal hatır sormaları lazım. 3 kişi, 5 kişi de gidebilirler. Onlarla ilgilenebilirler. Her birinin bir ilgileneni olabilir. Her bir anneyle, her bir amcayla ilgilenen olabilir orada. Gelip hal hatır sorarlar. Ertesi gün başka bir grup gelir, ertesi gün başka bir grup gelir. O, onların gönüllerini ferahlatır. Yoksa onlar battaniye falan onlardan etkilenmez. Orada her şey var. Onların bir şeye ihtiyacı yok. Onların sevgiye ve ilgiye ihtiyacı var. Dolayısıyla kesintisiz ilgi gerekiyor. Mesela bir gün Çankaya Lisesi gelir, bir gün Ankara Lisesi öğrencileri gelir. Böyle güzel olur.

 

(“Mehdi’ye inanmak farz mıdır?” izleyici sorusu)

Tabii ki farz değil. Ama İttihat-ı İslam’a inanmak farz. Çünkü Nur Suresi 55. Ayetinde Allah İslam’ı dünyaya hakim edeceğim diyor. Dünya hakimiyetine inanmak farz ve diğer ayetler de bunu tamamlıyor. “Din Allah’ın oluncaya kadar” şeytandan Allah’a sığınırım “yeryüzünden fitne kalkıncaya kadar mücadele edin” diyor Allah bu ayetlerde. Ama özellikle Nur Suresi 55 çok net İslam’ı dünyaya hakim edeceğini söylüyor Allah. Ama hakim olunca tabii başı olacaktır. Bu başına da biz Mehdi (as) diyoruz. Ama bir Mehdilik inancının farz olduğu diye bir inanç yok. Yani Kuran’dan böyle bir hüküm çıkmaz.

 

(“Tutumlu olmada ölçü ne olmalı?” izleyici sorusu)

Tutumlu olmak, hakikaten muğlak bir konu. En hayırlı şeye yatırım yapmak ama çok da düşünmemek lazım. Yani insan bazen titiz olacağım diye kendini hasta ediyor, olmaz. Allah'a kendini bırakacak, Allah için harcayacak ve israf gibi gelirse de önemli değil. Efendim, tutumlu gibi geldiyse de hayır vardır. Harcasın gitsin İslam için, Kuran için. İnce ince düşünmek yersiz yani vicdanımıza Allah'ın ilham ettiğini yapalım gerisine karışmayalım. Yoksa o, insanı hasta eder. Doğru olmaz yani. Yanlış bir inanç o. Çok çok ince düşünmek, öyle bir şey yok. Sebebe sarılırız, hep Allah'la olacak bizim işimiz.  Allah'ın yaptırdığını bilerek hareket edeceğiz. Ben yaptım değil, Allah yaptırdı diyeceksiniz.

 

(Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, ABD'nin Münbiç için kendisine şöyle bir teklifte bulunduğunu açıkladı. Amerikan Dışişleri Bakanları Rex Tillerson geldiğinde, “çıkaralım onları, Münbiç’in yarısında güvenlik sizde, yarısında bizde olsun” dedi. Cevaben, “Ne sizde olsun güvenlik, ne de bizde. Münbiç oranın gerçek sakinlerinin olmalı” dedim” diyor Cumhurbaşkanımız.)

Şimdi Tayyip Hocam şöyle şüphelenmiştir, samimi olsalar kabul eder de, şimdi yarısı bizde olsun derken yarısı PKK’da olsuna getiriyor. Yarısı sizde olsun, yarısı PKK’da olsun. Onun için çok akıllıca güzel cevap vermiş. Tayyip Hocam öyle bir diplomat ki yani, dünyada böyle bir olay yok. Doğal diplomat, okuluna falan da gitmiş değil. Erbakan Hocam’ın yanında ihtisasını yaptı, profesör oldu. Bak çok diplomatça bir konuşma, çok mükemmel. Oyunu hemen kavramış. Başkası olsa onu, anlamayabilir. Aa der, ne güzel; yarısı sizin olsun, yarısı bizim. Demiyor bak, çünkü yarısı PKK'nın demektir o. Tamamı onların olsun demiş, çok güzel konuşmuş, doğru söylemiş. Onun için diyorum, Tayyip Hoca'ya desteği tam sağlayalım. Bak Akit, makit bunlar tam anlamıyla karşılar. Bu ciddi bir risk. Bak gelenekçi Ortodoks kesimden de ciddi bir tavır alma var Tayyip Hoca’ya karşı. Biz millet olarak aydın, aklı başında insanlar olarak, Tayyip Hoca’yı en az yüzde yetmiş ile iktidar yaparsak Allah'ın izniyle yollar dümdüz. Gayet güzel gider. Yaparsak değil, yapacağız zaten inşaAllah.

 

(“İnsanlar neden yaşlanınca dine yöneliyor?” izleyici sorusu)

Şöyle düşünüyorlar; din zaten insanın mahvolması demektir, dine giren insanın hayatı kayar. Müzik dinleyemez, resim göremez, eğlenemez, hayatın bütün sosyal yönlerinden çekilir; adeta mezardaki bir ölü gibi olur. O zaman yaşlanınca, mahvolduğumu düşündüğümde artık ölüm kararını alayım ve kendimi mahvedeyim. Ne eğleneyim, ne güleyim, ne müzik dinleyeyim, hayatın bütün yönlerinden çekileyim. Dindarlık bu olduğuna göre ben de bunu bu şekilde yaşayayım diye düşünüyorlar. Halbuki din, neşedir, sevinçtir, hayattır. Müzik de vardır, eğlence de vardır, dans da vardır dinin içinde her şey vardır. İngiliz derin devleti bizim anlattığımız din anlayışının dünyaya hakim olacağını anlayınca, yobaz sürülerini üzerimize salmaya başladı. ‘Aman aman aman dinimiz elden gidiyor.’ Zaten dini yok etmişsin, din kalmamış ki din elden gitsin.

 

(Sayın Devlet Bahçeli, Afrin’de yürütülen Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin açıklama yaptı. “Unutulmamalıdır ki beka için, bayrak için, mukaddes ve mukadderat için şahadet şerbetinden içmeye kalbi vatan sevgisi ile çarpan herkes; hepimiz varız. Kuşku yok hazırız. İnanıyorum ki Afrin sokak sokak, ev ev temizlenecek. Teröristlerin nefesi kesilip, belleri kırılacaktır.”)

EvvelAllah. MHP ve Büyük Birlik Partisi de Tayyip Hocam’ı destekledikleri için o, orduya da güzel bir moral oldu, destek oldu. Şimdi özel harekat yavaş yavaş yavaş orayı temizler. Ama 360 derece sarmak çok önemli. Onların bütün geçitlerini, yollarını falan tutalım. Her yeri de imha edelim ki, o onları moral yönünden çökertir. Mesela farz edelim köprü, mutlaka çökertelim. Lojistik yollar, bağlantı kurdukları yollar, tamamen imha edelim. Hiç kullanamayacakları hale getirelim. Eli kolu bağlanır, o psikolojik olarak onları zaten çökertir. Psikolojik çökertme çok önemlidir.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrin Harekatı ile ilgili Rusya ile mutabık olduklarına dair şöyle bir açıklama yaptı. “Afrin olayında Rusya ile bir sıkıntımız yok. İdlip’te gözlem noktaları oluşturma sürecimiz de devam ediyor. Şu ana kadar 8 gözlem noktası oluşturduk. Önümüzdeki süreçte Soçi’deki üçlü zirvenin benzerini İstanbul’da yapacağız. Bu ve benzeri konuları orada da değerlendirme imkanımız olacaktır” dedi.)

Tayyip Hocam iyi gidiyor. Allah yardımcısı olsun askerimizin, polisimizin. Allah bereketiyle sarsın, hayrıyla sarsın; zaferle taçlandırsın. Deccale karşı şerefli mücadele veriyor. Tayyip Hocam ne güzel konuşmaya başladı, “Ejderha ile mücadele ediyoruz” diyor. Durup durup “ejderha ile mücadele ediyoruz” diyor. İngiliz derin devletinin sembolü ejderha. Çok güzel. Tayyip Hocam doğru yolda. Şanlı kabadayı devam et, önünde kimse duramayacak. Sen devam et inşaAllah.

 

Müminler Birbirlerinin Velileridir. Mümin Erkek ve Mümin Kadın Evlilikte de Birbirini Kendi Canı Gibi Koruyacak, Sahip Çıkacak

Mümin erkek ve mümin kadın evlilikte birbirlerini bir kere veli olarak koruyup kollaması lazım. Anneleri gibi, birbirinin babaları gibi, kendi kızı gibi koruyup kollayacak. Allah açıkça söylüyor “Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler.” [Tevbe Suresi, 71]  açık. Şeytandan Allah'a sığınırım, “Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler.” [Tevbe Suresi, 71] diyor. “Allah'a ve Resulü'ne itaat ederler” diyor bak sonucunda diyor ki, “işte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz Allah üstün ve güçlüdür hüküm ve hikmet sahibidir.” [Tevbe Suresi, 71]  Yani “Ben, sizin kontrolünüzü sağlayacağım; size her türlü iyiliği, güzelliği yapacağım” diyor. Evli bir erkek ne yapacak? Allah'ın ruhunu taşıyan bir varlığın yanına geldiğini bilecek ve Allah'a şükür edecek. Yani Allah, bir insan şeklinde tecelli ediyor yanında, bir kadın güzelliği olarak yaratmış, çok büyük bir nimet. Ona her hizmeti Allah'a hizmettir; ona yaptığı her iyilik Allah'a yapılan bir ibadettir. Güzel söz, güzel davranış, güzel konuşma, koruyup kollama, hürmet etme; gösterdiği her özen, muhteşem bir ibadet olur. Sabahtan akşama kadar o özene dikkat edecek. Sakın ha duygusallığa kapılmayacak, öfkeye kapılmayacak, çok hata olur.

 

Akıl Sadece Samimiyet Geliştirir. Şeytan Çok Bilgilidir Ama Akılsızdır. Akıl, Allah’a Bağlıdır. Samimi Olduğunda Akıl Sürekli Mükemmel Olur

Aklı sadece samimiyet geliştirir. Mesela Stalin çok bilgiliydi, Lenin çok bilgiliydi ama sapıttılar, şeytan çok bilgilidir, alimdir ama sapıttı. Samimiyet sadece aklı geliştirir. Akıl çünkü Allah'a bağlıdır, samimi olduğunda akıl sürekli mükemmel olur. Akıl bir alet makine değil yani gelişmez. Allah'tan akan bir sistem vardır, Allah'tan düzgünce aklın akması için de müminin sadece samimi olması lazım. Samimi olduğunda Allah'tan akıl sürekli akar mümine.

 

(“Bir kadının sevgi derecesini anlayabilir misiniz?” izleyici sorusu)

Kadının gözünde akıl almaz bir güç vardır, adeta büyülü bir dünyaya gidersin gözlerine baktın mı çok seven bir kadının gözleri bir insanın zor dayanabileceği gibidir. Çok çok etkileyici olur ve adeta insanı emer içine alır sonsuza doğru gidersin. Muhteşemdir gerçekten çok seviyorsa ama tabii onu hiç üzmemek, yormamak, çok çok akıllı olmak gerekiyor onu elde edebilmek için. O zaman akıllı bir kadının sevgisini kazandığında adeta cennetin kapısından girmiş gibi olursun. Kadının gözü cennet kapısı gibidir bir girdin mi uçsuz bucaksız boşlukta gidersin cennete doğru. Muhteşem bir güç vardır kadında, muazzam bir sevgi gücü vardır. Tabii o konuşmasıyla da desteklenir ses tonu, konuşmasından anlaşılır, kurduğu cümlelerden anlaşılır. Doğal cümleler, doğal kelimeler o kelimeleri yutmaz seven bir kadın. Normalde kadınları utandırır düz konuşmak, cümleleri yutmamak bir kadını utandırır genelde birçok kadını utandırır. Cesur olup o kelimeleri yutmadan tam gerçek kelimeyi söylemek, gerçek cümleleri kullanmak güzel bir kadının, tutku kadınının özelliğidir. Ve gözüne hiçbir perde koymadan gözünün bütün güzelliğini ortaya koymak da yine tutku sevgi kadınının özelliğidir. Bunlar bir araya geldiğinde kadın zaten cennet varlığı olmuş oluyor, yüzü cennet bahçesi gibi olur. Cennete açılan kapı gibidir yüzü, çok çok etkileyici olur.

 

(“Şükretmenin azı veya çoğu var mıdır?” izleyici sorusu)

Şimdi çok az diye bir kavram koyarsak müminleri zora sokarız. Çünkü o zaman kesintisiz şükretmesi gerekir. Genel olarak içinden geldiği gibi vicdanına uyarak şükretmesi lazım müminin. İbadette boğulmak da doğru değil. O zaman o vesveseye dönüşür. Her şeye şükreder, şükretmek durumunda hisseder. Normal yaşayamaz o zaman. Doğal haliyle doğal içinden geldiği gibi olması daha iyi olur.

 

(Myanmar hükümetinin Rohingyalı Müslümanlara yönelik katliamlarının tırmanışının ardından Bangladeş’e sığınan mültecilerin sayısı 688 bini aştı. Mülteciler yeteri kadar beslenemiyor ve temiz su içemiyor. Rohingyalı mültecilerin içinde bulundukları koşullar nedeniyle hemen her hastalığa kapılmayla karşı karşıya oldukları söyleniyor.)

Ama bütün İslam alemi böyle. İttihad-ı İslam olmadıktan sonra bu devam eder, Mehdiyet olmadıktan sonra bu devam eder. Her yer böyle Irak, Suriye, Afganistan, Libya her yer. Rohingya ve daha da gelişiyor olay. Mehdi (as)’nin zahir olmasının dışında İslam aleminin bir kurtuluşu yok. İslam Birliği’nin dışında bir kurtuluş yok.

 

(Suudi Arabistan’ın El Ahsa ilinde ilk defa kadınların da katıldığı bir maraton düzenlendi. Kadınların maratona katılabilmesi için tesettür şartı getirildi, maratona geniş bir katılım oldu.)

Ne tesettür şartı Allah aşkına. Güven içindeler orada kim onlara ne zarar verecek? Güvenlik varsa ne gerekir? İstedikleri gibi koşabilirler hiç gereksiz. Orada çarşafın bir gerekçesi kalmamış ki çok kalabalık orası güvenlik içindeler devlet koruması var. Orada bir sarkıntılık falan mevzubahis değil. Dolayısıyla ne gerek var ona? 

 

Allah’a Karşı İyi Olan İnsan Gerçek İyidir. Birisi İnsanları Kandırmak İçin İyi Davranıyor Olabilir, Bu İyilik Değildir. Asıl Allah’a Karşı İyi Olacak

Mesela adam Marksist’tir veya ateisttir veyahut homoseksüel oluyor fakat bayağı iyi davranıyor herkese falan. İyi davranmayla olmaz yani zahiren değil Allah’a karşı çok iyi olacak, Allah’ı çok sevecek. Allah’a karşı iyi olduğunda insanlara karşı da iyi olur. Yoksa insanları kandırmak için iyi davranabilir insanlara. Onlara oyun oynamak için de iyi davranabilir. Asıl Allah’a karşı çok candan olacak. Allah’ı aşkla sevecek, her şeyin Allah’tan olduğunu bilecek, gönlü gecen gündüz Allah aşkıyla dolu olacak. Bütün sevgisini, aşkını Allaha yöneltecek, herkesi severken de Allah aşkıyla, Allah sevgisiyle sevecek. Yoksa o sevgi sahte olur, oyun olur.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler