Sayın Adnan Oktar'ın 26 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 26 Şubat 2018

 

(Bugün Cumhurbaşkanımız’ın doğum günü. Kendisi 64 yaşında. Cumhurbaşkanımız’ın doğum gününü bir kez daha kutluyoruz. Sayın Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak bir doğum günü hediyesi olarak Cumhurbaşkanımız için bir klip hazırlattı. Ve “İyi ki doğdun Başkomutanım” yazısıyla Twitter hesabında yayınladı. Bir kısmını görebiliriz.)

Tayyip Hocamız’a Allah uzun ömür versin, sağlık sıhhat versin, aslan gibi. Tayyip Hocam’a “çizgili giy, aslan gibi delikanlısın” dedim. “Uzun uzun” diyorlar uzunsun tamam doğru aslan gibisin ne güzel. Nasıl olman gerekiyordu? Tabii ki uzun olacaksın. Hasedinden çatladı adamlar. Gabuçuk tipler oturmuşlar “uzun” diyorlar, tabii ki uzunsun. “Çizgili giy yakışır” dedim, bugün baktım şahane bir çizgili daha yaptırmış. En az bin takım elbisen olsun. Filinta gibi delikanlısın evvelAllah. 2019’da buradasın, 2029’da, 2039’da, 2049’da, ondan sonra da bakacağız, inşaAllah.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrika gezisine çıkmadan önce bir basın toplantısı düzenledi. Bir gazetecinin “64 yaşında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?” sorusuna “siz nasıl görüyorsunuz?” diye cevap verdi. Gazeteci “gayet genç ve sağlıklı” deyince Cumhurbaşkanımız “evvelAllah aynı şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bak bir seyahate çıkıyoruz, 4 ülke” açıklaması yaptı. Gazeteci de bunun üzerine “evet, maşaAllah diyelim o zaman” dedi. Görüntüsü vardı.)

İyi, bu hanımlarla çektirdiği resim de iyi olmuş. Kabadayısın kabadayı,  delikanlısın. Tayyip Hocam Anadolu delikanlısı. Şimdi görevli olduğu için görevini yapıncaya kadar ona bir şey olmaz. Bu, Allah’ın gizli bir kanunudur. Bunu ben daha önce de söylemiştim. Aslında söylemeyeyim dedim ama söyledim; Allah’ın gizli kanunu, o görevini yapıncaya kadar hiçbir şey olmayacak, hiçbir şey olmaz görevini bitirinceye kadar. Ve görevli olduğu için de güzel devam ediyor, samimi devam ediyor. Gözlerimizin önünde, herkes de görüyor dürüstlüğünü samimiyetini, vicdanını da herkes görüyor. Bak, trolcüler şunlar bunlar falan hepsi kaynıyor, Tayyip Hoca dümdüz yoluna devam ediyor.

 

Mümin Vicdanıyla Yaşar. Vicdanıyla Yaşamayan İnsan Cesettir. O İnsanın Bakışlarında Anlam Oluşması İmkansızdır

Cahil; bakışından ilk, facia şekilde hemen anlaşılır. Bir de ağız yapısından da anlaşılır. Çok özür dilerim nasıl söyleyeyim, ağzı açık ayran şeyi derler ya, anlaşılır yani yüzündeki bön ifadeden anlaşılır. Ama iki türlü, biri ahlaksızlığından kaynaklanır, bir de gerçek samimi cehaletindense ona acınır. Çünkü insanlar zaten cahildir o bir şey olmaz. Ama vicdan boşluğundan kaynaklanıyorsa bu çok kötü. Vicdanı insanın dolu dolu olacak, çok dolu olacak insanın vicdanı, vicdanla yaşanacak. Vicdanla yaşamadığında bir insan cesettir ölüdür, bildiğin ceset. Dolayısıyla cahile tabii ki acınır. Allah çünkü “insan zalim, cahil ve nankördür” diyor. Ama buna karşı mücadele edecek Müslüman. Zalimliğe zulme dur diyecek, cehalete dur diyecek, ilmini artıracak ve nankör olmayacak. Allah’a hamd edecek, şükredecek. Nankör, nankörlükten şiddetle kaçınacak mümin. Zaten insanların en çok canını yakan nankörlüktür dikkat ederseniz. İnsanları birbirlerinden soğutan, insanların birbirlerinin arasını açan nankörlüktür.

 

(“Kuran-ı Kerim’de geçen Kevser ne anlama geliyor?” izleyici sorusu)

Kevser aslında şu an o kadar net belli değil. Diyorlar ki Kevser havuzu deniyor ama o hadisle belirtilmiş. Şimdi ayete bir bakalım. Ayetin siyak ve sibakından daha iyi anlaşılır o. Ve içindeki gizli şifrelerden anlaşılır. Çünkü İnna a’tayna’da biliyorsunuz Bediüzzaman hem Hz. Mehdi (as)’ın vaktini bildiriyor, hem deccaliyetin vaktini bildiriyor çok sırlı.

Şimdi bir evvelinde Maun Suresi var, sonra Kevser Suresi var, sonra Kafirun Suresi, var. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla: “Dini yalanlayanı gördün mü? [Ma'un Suresi, 1] Deccal yani, henüz görmedik.

“İşte yetimi itip-kakan,” [Ma'un Suresi, 2] Yetim kimdir? Hz. Mehdi (as), Hz. İsa Mesih (as)’dır. Onlara saldıran, onlara azgınca atakta bulunan o devirde kimdi? Resulullah (sav)’di, yetimdi deccaliyet ona saldırıyordu.

“Yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur.” [Ma'un Suresi, 3] Şu an deccaliyet bu görevi ifa ediyor biliyorsunuz. Ekonomik krizi meydana getiren özel komite var özel komite. Yani herkesi aç bırakan. Ölümle tokluk arasında bir çizgide tutma talimatı almış gizli bir yapıdır bu.

“İşte (şu) namaz kılanların vay haline,” [Ma'un Suresi, 4] Bu da yobaz takımını kastediyor.

“Ki onlar, namazlarında yanılgıdadırlar,” [Ma'un Suresi, 5] 

“Onlar gösteriş yapmaktadırlar,” [Ma'un Suresi, 6] Gösteriştedirler diyor. Yani gösteriş olsun diye insanlara öyle oyun olarak yaparlar diyor.

“Ve 'ufacık bir yardımı (veya zekatı) da' engellemektedirler.” [Ma'un Suresi, 7] Mesela Müslümanlara yardım edilmesi, desteklenmesi hepsini engelliyorlar şu an, engellemeye çalışıyorlar. İslam’ın anlatılmasını, Kuran’ın anlatılmasını engelliyorlar. Bir engelleme programı var, deccaliyet var öncesinde Maun Suresi’nde.

Şimdi geçiyoruz. Şimdi akışından anlayacağız.“Şüphesiz, biz sana Kevser'i verdik.” [Kevser Suresi, 1] Ebcedi 1453, İstanbul’un fetih tarihi. Bir tane tarih veriyor 1453, İstanbul’un fetih tarihi.

“Şu halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes.” [Kevser Suresi, 2] Yani Allah için namaz kıl ve kurban kes.

“Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan sana kin duyandır.” [Kevser Suresi, 3] Peygamber Efendimiz (sav)’e diyorlardı ki “erkekliği yok” diyorlardı haşa. Yani çocuğu olmuyor. Akıl almaz, o devrin yobazları aklını takmışlardı Peygamberimiz (sav)’e bu yönüyle. Halbuki aslan gibi Peygamber Efendimiz (sav). Ama o yönden ona yanaşmaya çalışıyorlardı deccaliyet. O devrin münafıkları azgınları “soyu kesik” işte “çocuğu olmuyor, çocuğu olmaz” falan diye iddialarda bulunuyorlardı. Haşa hadım olduğunu söylüyorlardı. Halbuki aslan gibi Resulullah (sav), bir gecede 9 hanımını geziyordu. Hadiste açık açık yazıyor. Ama o devrin münafık homoseksüelleri Peygamberimiz (sav)’in cinsi gücüne de aklını takmışlardı haset ettikleri için. Bu ayet ona cevap veriyor bak “Doğrusu, asıl ebter (soyu kesik) olan” yani çocuğu olmayan “sana kin duyandır.” [Kevser Suresi, 3] Asıl onların soyu kesik, asıl onlar anormaldir diyor Allah. Asıl onlar sakatlar diyor. Asıl onlar gücünü kaybetmiş olanlardır diyor. Asıl gücünü kaybeden onlardır diyor.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla: “De ki: ‘Ey kafirler.’” [Kafirun Suresi, 1]

“Ben sizin taptıklarınıza tapmam.” [Kafirun Suresi, 2] Yani deccaliyete tabi olmam.

“Benim taptığıma siz tapacak değilsiniz.” [Kafirun Suresi, 3] Biz Allah’a Kuran’a tabiyiz, siz de buna yaklaşmazsınız.

“Ben de sizin taptıklarınıza” deccaliyete “tapacak değilim.” [Kafirun Suresi, 4]

“Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz.” [Kafirun Suresi, 5]

“Sizin dininiz size, benim dinim bana.” [Kafirun Suresi, 6] Ben demokratım diyor, fikir özgürlüğü var baskı da yok diyor.

Şimdi buradan devam ediyor ayet Nasr Suresi’ne geçiyor. Bu sefer İslam’ın hakimiyetinden bahsetmeye başlıyor ayet. Şeytandan Allah’a sığınırım. Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla: “Allah'ın yardımı ve fetih geldiği zaman,” [Nasr Suresi, 1] İslam’ın dünyaya hakim olduğu zaman.

“Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,” [Nasr Suresi, 2] Ki şu an gelen gençlik dalgalarını görüyorsunuz. Mesela yeni bir dalgadır bu hep nurlu ve sevgi dolu.

“Hemen Rabbini hamd ile tesbih et” elhamdülillah. 2016-2017’yi veriyor. Bak tam tarih 2016-2017. “..ve O'ndan mağfiret dile.” Estağfirullah. “Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.” [Nasr Suresi, 3]

“Ve insanların Allah'ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde,” [Nasr Suresi, 2] O da yine 1453. Yani İstanbul’un fethine işaret ediyor, manevi fethi, inşaAllah.

Sonra Mesed Suresi’ne geçiyor ayet Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla. Şeytandan Allah’a sığınırım. “Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya.” [Mesed Suresi, 1] Allah bunları manen kurutuyor. Bunların her yeri kurumuş vaziyette.

“Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı.” [Mesed Suresi, 2] Bunlar çok fazla para kazanıyorlar ama bir yarar sağlamıyor. Münafıklara da işaret var, Allah onların elinden alıyor Müslümanlara veriyor.

“Alevi olan bir ateşe girecektir.” [Mesed Suresi, 3] Yani cehenneme girecektir.

“Eşi de; odun hamalı” [Mesed Suresi, 4] Bunların eşleri de bazen münafık oluyor. Onlar da aynı kafada oluyorlar.

“Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak.” [Mesed Suresi, 5] O da ayrı bir işarettir onu sonra açıklayacağım.

Akışından, Kevser’in dünya hakimiyeti olduğunu anlıyoruz. Yani İstanbul’un fethedilmesi ve dünyanın fethedilmesine işaret edildiği için, dolayısıyla Mehdiyet’e “Biz sana ahir zamanda bir dünya hakimiyeti vereceğiz. ‘senin soyun kesik dememişler miydi?’” diyor Allah “senin torununu, soyu kesik dedikleri torununu, kesik soydan geldiğini iddia ettikleri torununu -ki soyun kesilmedi-  torununu dünya hakimi yapacağım ve onların sözünü tekzip edeceğim dünya hakimi yapacağım” diyor. Bak “senin evladını Mehdi’yi dünya hakimi yaparak onların o sözünü tekzip edeceğim.” Çünkü onlar ne diyor? “Soyu kesik” demiyorlar mı? Haşa, Peygamberimiz (sav) için o sözü kullanıyorlar “soyu kesik” diyor yani erkekliği yok diyor. Allah da diyor ki bak “onların sözünü tekzip etmek için senin oğlunu” diyor yani “Mehdi’yi dünya hakimi yapacağım.” Kevser. Yani ‘Kayser’in şehrini alacağım İstanbul’u fethedeceğim dünyaya hakim edeceğim’e işaret olduğu diğer ayetlerin akışından Allahualem görülüyor. Evet, ben her ayet okuyuşumda dikkat ederseniz her seferinde yeni yeni bir açıklama yaparım.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Şanlıurfa’daki konuşmasında, bundan tam 100 yıl önce 1915-1916’da yaşanan Çanakkale Savaşı’na dikkat çekerek şunları söyledi: “Bir asır önce zor şartlar altında emperyalist güçlere teslim olmayan düzenli ordusu ve milletinin gücüyle mücadele veren Türkiye, bugün farklı bir yerde bulunuyor. Bir asır önce başaramadıklarını şimdi gerçekleştirebilecekleri hayaline kapılanların olduğunu görüyoruz. Bunların kendilerine ancak şöyle sağlam bir Osmanlı tokadı yedikten sonra gelebilecekleri anlaşılıyor” dedi.)

Yani ne demek istiyor biliyor musunuz Tayyip Hocam? Deccalın gözünü patlatacağım diyor. Açıkça anlamı bu. O deccalın kör olan gözünü patlatacağım diyor, bir yumrukta patlatacağım diyor nezaketiyle onu anlatıyor. Bak deccala meydan okuyor, gıkını çıkaramıyor deccaliyet, İngiliz derin devleti. Buraya sürekli ajanlarını gönderiyorlar, İngiliz derin devletinin elemanlarını gönderiyorlar, istihbaratçıları gönderiyorlar. Tayyip Hoca’ya sanki böyle bir kendilerince etki edecekler. Kralınız gelsin kraliçeniz gelsin.

 

Şimdi bu İngiliz derin devletinin ehemmiyetini Tayyip Hocam bakın bugün bir daha vurguladı. Sayın Bahçeli de çok iyi vurguladı, yazarlar da. Ama Türkiye’de bu gündem üstü gündem olması lazım en büyük konu olması lazım. Dünyadaki felaketin tek nedeni İngiliz derin devletidir ve onların uşaklarıdır, onların satılmış kahpe ajanlarıdır. Bunu ana konu olarak, ders konusu olarak ilkokul, ortaokul, liselerde, üniversitede öğrencilere öğretmek lazım. Bu büyük belayı deccaliyeti öğreteceğiz ki karşıtını bilsinler. Yani çözümü bilsinler.

 

(“Kinci bir ruh haline sahip olan insanlar nasıl bir psikoloji içerisindedir?” izleyici sorusu)

Sıkıldıklarından oluyor yoksa sevgi görürlerse insanlar, ha deliyse ayrı mesela manyaktır yaratılıştan, ruh hastasıdır o adam olmaz. Ama genç kızlar özellikle dünyaya geldikten sonra bakıyorlar ki dünya bir nevi cehennem. Yalancılar, oyuncular bilmem ne, işte babası dövüyor, ağabeyi küfrediyor bazıları için söylüyorum. Dayısı tehdit ediyor, işte “evlen git kendine koca bul” diyor. İşyerine gidiyor patron sulanıyor adam abuk-sabuk hareketler yapıyor. Sokakta elle sarkıntılık etmeye kalkıyorlar, çocuklar adeta bunalıma giriyorlar. Ne yapacaklarını şaşırıyorlar. O yüzden iki-üç karakter yaşıyorlar. Mesela kendine saf görüntüsü veriyor, kafası çalışmıyor görüntüsü veriyor. Öyle kendilerini koruyacaklarını düşünüyorlar. Bir kısmı mesela böyle saldırgan gözü dönmüş tehlikeli bir insan görüntüsü vererek kendini korumaya çalışıyor. Yazık bu insanlara dünya tatlısı kadınlar. Herkes koruyup-kollarsa bu bela da ortadan kalkar. Sahip çıkmak lazım. Ajite etmek çok günah, çok yazık yani.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yine İngiliz derin devletine dikkat çeken bir ifadesi daha var. “İstiklal ve istikbal mücadelemizi bu tescilli Ali Kemal’lere rağmen zafere ulaştıracağız hiç merak etmeyin. Arkalarında kimlerin olduğunu çok iyi biliyoruz. Ama şu da bir gerçek ki piyonları ezip-geçmeden kaleleri, filleri, atları, veziri alamaz şahı da mat edemeyiz.”)

Çok güzel. Ama İngiliz derin devletinin ajanları çok ahmak oluyorlar. Yani gerizekalılığın üstünde bir şey bu. Bu kadar ahmak olamaz bir insan. Bu kadar ahmak ajan kullanmalarına hayretler içinde kalıyorum. Bir derecede insan ahmak olabilir Allah esirgesin yaratılıştan olabilir. Bu ahmaklık boyutunun üstünde, bu gerizekalılıkla ahmaklıkla açıklanacak gibi değil. Deliliği de olmaz böyle bir şeyin. Allah çok büyük bela vermiş bunlara.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa edeceği iddiaları için şunları söyledi: “Biraz belki ağır olacak ama ahlaksız troller tarafından yapılanlar bizi rahatsız etmektedir. Bakanın konuşmasındaki duygusallık şahsıyla alakalı olabilir. Ben de dün kendisiyle görüştüm. Bu açıklamayı yapanlar troller. Kabine değişikliği istifa asla söz konusu değil. Türkiye’yi troller idare etmeyecek” dedi.)

Ben de, Süleyman Soylu değerli bir insandır, onunla ilgili gitti gidecek alındı alınacak falan şeklinde, herhalde onun da öyle kulağına çok gidiyorsa onlardan sıkılıp böyle bir açıklama yapmış olabilir. İşte diyorum ya abuk-sabuk haber yayıyorlar. Mesela diyor ki “2 bin şehit var gizleniyor” diyor, bayağı yayıyorlar. Bunu yayan yerler de belli. İsim isim de belli. Bilmiyorum mahsuru var mı onun söylenmesinin de ona bir baksınlar. Yani bilinen bir trol bu. İsmi falan belli.

 

(“Bir kızla tanışırken ilk hangi cümleyi kurmalıyız?” izleyici sorusu)

Selam diyeceksin. Genç kızlar Allah’ın tecellisidirler. Kırılgan naif, nazik nazenin varlıklardır çiçek gibi aynı. Çok özen gösterilmesi gerekir. Haysiyetine, şerefine, onuruna, namusuna, dinine imanına, ruh sağlığına, beden sağlığına, neşesine sevincine hepsine kefil olmak, özen göstermek gerekir. Ufacık bir üzüntüde çöker, kaybedersin. Çok özenli davranılması lazım. Bir de ibadet olarak görüşmek lazım, ibadet olarak sevmek lazım. Yani kadını sevmek ibadettir, ibadet olarak yapılacak. Çünkü Allah’ın tecellisi kutsal bir varlık melek gibi melek. Melekle konuşmak ne, bir ibadet değil mi? Aynısı işte melek Allah’ın ruhunu taşıyor, kadın da Allah’ın ruhunu taşıyor aynı özeni göstermek lazım.

 

(“Her şey gölge bir varlıksa cehennem de hayal midir?” izleyici sorusu)

Tabii ki cehennem var ama cehennemde şöyle bir yapı da olabilir. Cehennemde insanlar ayrı ayrı cehennem görüntüsüyle canları yakılıyor olabilir. Yani cehennem mesela arazisi normal olur da ama şahıslar cehennemi yaşatılıyor olabilir, şahıslara yaşatılıyor olabilir, yani her giden cehennem ehli, kendi cehennemini cehenneme götürüyor olabilir. Mesela orada melekler geziniyordur cehennem melekleri falan, adam normal görünümlüdür. Ama Allah onun mesela akıl almaz canını yakar. Çünkü yüreğinden yüreğe kadar tırmanan bir ateş, gizli bir ateşten bahsediyor Allah, böyle bir sistem de olabilir. Yani Allah bir şeyi yapmak istediğinde o nasıl oluyorsa, ona insanlar razı olur. Dolayısıyla yani illaki cehennemin her yeri ateş kaynayan bir yer olması şart değil. Bir arazi de olabilir, düz bir arazi de olabilir ama şahıslar orda ayrı ayrı azap çekiyor olabilirler. Her birine ayrı bir azap gösteriliyor olabilir. Durumuna ve şartlarına göre veyahut hakikaten dümdüz arazi, hakikaten rahatsız edici bir ortamdır ama ayrı ayrı azap çekmeleri gerekiyor normalde. Yani aynı azap olmaması lazım çünkü durumlarına göre değiştiği için her birinin şahsına özel bir azap olması gerekir. Mesela, münafıklarınki çok daha şiddetli, daha çetindir çektikleri azap. Mesela, hutameden bahsediyor Allah. Hümeze Suresi, 6. ayet “Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir.” Mesela ateşi tutuşturuyor. Ateş var ama tutuşturuyor onu “Ki o yüreklerin üzerine tırmanıp çıkar.” Yani hareketli bir şey, yüreklerin üzerine tırmanıp çıkıyor. “O, onların üzerine kilitlenecektir” içten kilitlenmiş oluyor ve sürekli rahatsızlık veriyor ona. “(Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır).” Mesela belki o sütunlar normal sütunlar da olabilir ama onlar onu öyle göremiyor olabilirler. Veyahut hakikaten korkunç görünümlü sütunlar da olabilir yani her iki ihtimali de Allah isterse yapabilir fark etmez. Yani gördüğümüzde şaşırmamamız için söylüyorum çünkü illaki göreceğiz. Bir televizyondan görür gibi, bir ekranda görür gibi göreceğiz cennet ehli için, inşaAllah cennette oluruz.

 

(Zeytin Dalı Harekatı kapsamında düzenlenen operasyonlarda Afrin’deki Bülbül ve Raco bölgesinin birleşmesinin ardından Türkiye'nin Afrin sınırlarında 'Hilal' oluştu. TSK ve ÖSO güçleri Afrin merkeze doğru ilerliyor. Suriye’nin Azez bölgesinden Zeytin Dalı Harekatı’na katılmak için yola çıkan ÖSO birliklerinin hattın birleşmesinin ardından artık bölgeye Türkiye’ye girmeyerek teröristlerden temizlenen bölgelerden geçerek sevkiyat yapacağı öğrenildi.)

Güzel. ÖSO da yazık o çocuklara ters kötü laflar ediyorlar, çok ayıp yapıyorlar. Onlar bu soğukta, zorlu şartlarda falan aynı askerimiz gibi candan mücadele veriyorlar. Çok ayıp o çocuklara öyle konuşmak. Suriye’nin yerli halkı. Çok vicdanlı olsunlar. Olmaz öyle, ağzına geleni konuşuyorlar. Sen bir şey yapmıyorsun yapana da laf ediyorsun ne kadar ayıp.

 

Ailelerin Bir Kısmı Çocuklarına Sevgi Öğretmiyor. Çocuğun En Büyük İhtiyacı Sevgidir. Çocuk Sevgiyi Tüm Detaylarıyla, Nasıl Yaşayabileceğini Bilmelidir

Aslında bu çok acı ya benim bildiğim, ben görüyordum anneler, babalar, çocuklarına sevgi değil, hiçbir şey öğretmiyorlar. Kendi hallerine bırakıyorlar. Ben köye de giderdim, bakardım Tokat’ta, Turhal'da falan da kaldım. Öyle bir konu yok. Sevgi öğretme şurada dursun, hiçbir şey öğretmiyorlar. Hepsi demem tabii, hepsi demem ama büyük bir ekseriyet böyle. Bu da ahir zamanın, deccaliyetin facialarından birisi. Çocuğun en büyük ihtiyacı, sevgidir. Onu nasıl öğretmezsin ona? Sevgiye son derece aç olması lazım. Muazzam yetiştirmen lazım. Sevgiyi, tutkuyu, aşkı, bütün yönleriyle; bütün detaylarıyla nasıl ulaşabileceğini, nasıl yaşayabileceğini, en çok ihtiyacı olan şeyi ona öğretmek gerekir. Ne Allah sevgisini öğretiyor, ne Allah korkusunu öğretiyor. Öğretirse hurafe öğretiyor. Yani facia. Mehdiyet’in her yönden ihtiyaç olduğunu Allah bize bu yönden gösteriyor.

 

(“Yaratılışımız bizim tercihimiz olmamasına rağmen, bir imtihana tabi tutulmamızın sebebi ne?” izleyici sorusu)

İmtihana sebep yok. Sen aslında burada ne olduğunu kendin görüyorsun. Yani kişiliğin hakkında sana bilgi vermiş oluyor Allah. Kendini tanımış oluyorsun imtihan adı altında. Kendi ahlakını öğreniyorsun ve kişiliğini geliştirmiş oluyorsun. Mükemmel bir kişiliğe kavuşmuş oluyorsun. Yani mutlak yok olacakken mutlak var olmuş oluyorsun. Zaten Allah’ın sana sorması için yine var olman gerekir. Yani mutlak yokluğa Allah nasıl sorsun? Hayır, istese ne isterse yapar da Allah ama var olman gerekiyor sana sorması için. Var olunca bir daha sana sormanın bir anlamı yok zaten ama imtihanın amacı eğitimdir. Yani şahsın eğitilmesi ve kendinin ne olduğunu görmesidir. Bunu öğrendikten sonra mümin bir başka boyutta, keskin, görüntünün net olduğu boyutta yeniden sonsuza kadar yaşar. Yani bu da onun için çok büyük bir nimet ve güzelliktir. 

 

(Adnan Bey siz dün Birleşmiş Milletler’in bir ay süresince ateşkes ilan etmiş olmasının bir oyun olduğunu ve nasıl olsa bir ay sonra devam ederiz mantığında konuya yaklaştıklarını söylemiştiniz. Ahmet Hakan da bugün aynı mantıkta bir yazı yazdı; “Birleşmiş Milletler, Esad Rejimi’nin katliamına “dur” demek maksadıyla bir ay süreyle insani ateşkes ilan etmiş. Birleşmiş Milletler galiba Esad'a şunları söylemek istiyor:- Biraz dinlen istersen abi,- bir ay ara ver, bir ay dediğin nedir ki, hemen geçer. Sonra yine bombalarsın çoluk, çocuk dinlemeden. Bir aycık canım, bir aycık” dedi Ahmet Hakan.) 

Tabii, aslında ne desek bu tabii gazeteciler onu haber yapıyor. Yani o nurdan fikir alıp onu aynısıyla haber yapıyorlar. Bu da iyi, yani fikrimizin yayılması çok önemli. Ayna sistemi diyoruz ya, oradan oraya, oradan oraya, oradan oraya yansıyor. Şimdi başkasına doğru yansır. Ayrıca Birleşmiş Milletler istese oraya asker çıkartır “Ne oluyor ya?” der, “dursun savaş” der, derhal durdurur. Yapmıyor. Oraya gelir Birleşmiş Milletler askerini doldurur. Hiçbir şey de olmaz, kimse kimseyle de çatışmaz ama yapmıyor.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler