Sayın Adnan Oktar'ın 27 Şubat 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 27 Şubat 2018

 

(“Birisi hata yaptığında onu af mı etmeliyiz yoksa idare mi etmeliyiz?” izleyici sorusu)

Duruma bağlı. Eğer yaptığı hata denilen şey kahpelik, alçaklık tarzında çok şiddetli bir şeyse onun şakası olmaz tabii. Çok ciddi tedbir alınması lazım. Ama insani bir hataysa tabii görmezden gelmek, mahcup etmemek en doğrusu olur. Anlamazdan gelmek bir nezakettir zaten. İkincisi de orta yollu bir hata olabilir. Onu da eleştirmek, hatırlatmak, doğrusunu bildirmek gerekir ama tabii gözlemlemek de gerekiyor. Bir daha yapar mı yani öyle bir yeteneği, öyle bir yakışıksız durumu var mı diye. Çirkin yetenek de olur bazen insanda, öyle bir şey olabilir. Ama genelde affetmek esastır tabii Kuran’ın asıl anlatmak istediği Cenab-ı Allah’ın budur. Şeytandan Allah’a sığınırım, hep “affı tut, kötülerden yüz çevir.” Af Kuran’da çok hayati bir konudur. Allah’ın hep affedici olduğu, kulun da affedici olması gerektiği sık sık vurgulanır. Af zaten müminin vasfı. Ama adam psikopatsa şimdi afla mesele hallolmaz, şakası olmaz. Çok büyük bir kalleşlik yapmış mesela delilik yapmış onu görmezden gelmek zulüm olur olmaz. Gerekli her türlü tedbiri almak lazım.

 

(Star Yazarı Yiğit Bulut evrime karşı bir yazı daha yazdı. “Milyarlarca hücrenin mükemmel bir şekilde bir araya gelişini evrim, rastgele oluşum gibi akıldışı mantıksızlıklarla açıklamak kabul edilebilir mi? Canlı hücreyi bırakıp sadece bir atomu ele alalım. Bu atomun rastlantı sonucu milyon yıllar sonucu oluştu denilen elektron yapısını inceleyelim. Bir atom içinde en çok dikkat çeken nokta elektronların atomun içinde en ufak bir kazaya yol açmamaları. Olsa ne olur? Felaket olur. Madde olmaz, biz olmayız. Ama çekirdeğin çevresinde saniyede bin kilometre gibi akıl almaz bir hızla hiç durmadan dönen elektronlar birbirleriyle bir kez bile çarpışmazlar. Biraz matematik bilen evrim gibi bir saçmalığa asla inanamaz. Şükürler olsun bizi yoktan yaratan ve can veren Yüce Allah’a” dedi.)

Şuuru açık akıllı bir insan. Normalde her akıllı insan bu şekilde düşünmesi lazım. Çok açık, anlattığı şeyler çok alenen bilinen şeyler. Ama anlamazdan gelen insan sayısı çok fazla. Ama mühim değil bak Allah ona mühim güzel görevler veriyor. Allah ona daha da önemli görevler versin. Ama tekrar söylüyorum sağlığına dikkat etsin. Şeker, hamurlu şeylerden kaçınsın, kilo versin. Çok değerli bir insan, akıllı bir insan. Hakikaten yerli milli bir delikanlı. Hakikaten dürüst, dava adamı yani her yönden güvenilir bir insan. Aman dikkat, sağlığa sıhhate dikkat. Tayyip Hocam da maşaAllah çakı gibi.

 

Mehdi (as) İle İlgili Hadis Açıklamaları

Peygamberimiz (sav) diyor ki: “İmam Mehdi’nin çıkışını bir heves, bir söylenti sanacaklar. Oysa Mehdi bir gerçek olacak” diyor Peygamberimiz (sav). Bihar’ul Envar, 13. Cilt, sayfa 909’da. Bak “İmam Mehdi’nin çıkışını bir heves, bir söylenti” bir dedikodu sanacaklar. Öylesine söylenmiş bir söz sanacaklar. “Oysa Mehdi bir gerçek olarak zuhur edecek” diyor.

“Allah halkın” insanların “nefislerine karşı zulmetmesi nedeniyle, cefaları nedeniyle ve israfları yüzünden Mehdi’yi halktan bir süre gizleyecektir.” (Şeyh Muhammed Bin İbrahim Numani, Gaybetül Numani, sayfa 162)

İmam Rıza şöyle buyurdu, Resulullah (sav)’den naklediyor: “Mehdi gizlice ve aniden zuhur edecektir.” (Yenabi-ül-Mevedde cilt 2, sayfa 197)

Yine Peygamberimiz (sav)’den rivayet: “Hz. Yusuf (as)’ın kardeşleri yetenekli peygamber çocuklarıydı. Buna rağmen Allah onlara Yusuf’u tanıtmadı” tanıyamadılar diyor peygamber çocuğu olmalarına rağmen ve yetenekli olmalarına rağmen. “Yusuf kendini tanıttığı halde ‘sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” Bak tanıtmasına rağmen ne diyorlar? “’Sen gerçekten Yusuf musun, sensin öyle mi?’ dediler.” (Yusuf Suresi, 90) Aynı şekilde vakti gelinceye kadar İmam Mehdi (as)’yi göz önünde görülmesine rağmen, insanların bilmesine rağmen kavmi (insanlar) göremeyecek.” (Kitab’ul Gaybe, 10. Bölüm, 195. Sayfa)

 

(Bugün 27 Şubat Erbakan Hocamız’ın vefatının 7. senesini rahmetle anıyoruz. Hocamıza “Ne olarak anılmak istersiniz?” diye sorulduğunda, o da “Malıyla canıyla cihat eden bir Müslüman olarak anılmak isterim” cevabını vermiş. Gerçekten kendisini malıyla canıyla cihat eden bir Müslüman olarak biliyoruz.)

Erbakan Hocam dünya tatlısı o. Çok güzel bir iman anlayışı verdi. Türkiye’de bir iman patlaması oldu o devirde. Din ciddiye alınmıyordu, İslam ciddiye alınmıyordu herkes İslam’ı ciddiye aldı. Devletin içinde dindar olabileceğine inanamıyordu bir kısım kişiler. Ama bak şu an her yer dindar dolu, maşaAllah.

 

(Çekya’nın başkenti Prag’da yakalanan terör örgütü PYD’nin eski lideri Salih Müslim mahkemeye çıkarıldı. Çekya skandal bir karara imza attı ve Salih Müslim 8 dakika süren duruşmada serbest bırakıldı.)

Özel tutuklamışlardır zaten yani legal ve meşru olduğunu vurgulamak için. Yoksa tutuklanacağından değil. Ne tutuklayacak yoksa? Normalde öyle bir şey olmaz. Legalliği belgeyle ispatlamak için, “işte bak tutukladık, mahkemeye çıktı mahkeme de beraat ettirdi, temiz dolayısıyla bir sorun yok. İstediği gibi istediği ülkeye gidebilir her yere gidebilir.” Avrupa için emsal karar meydana getirmiş oluyor. Türkiye’ye karşı da “bu adamın terörle anarşiyle ilgisi yok” ona getiriyor.

 

(“Din ile alay edenlere tepkimiz nasıl olmalıdır?” izleyici sorusu)

Dinle alay ediyorsa eğer gerçekten dinsiz ve kinliyse yani münafık tıynetliyse yapacak şey uzaklaşmaktır. Yani muhatap olunmaz. Çünkü o sen ne dersen de zaten daha berbat bir şey yapacaktır. Dolayısıyla “Selam” deyip uzaklaşmak. Allah ayette onu söylüyor “öyle bir yerde bulunmayın oradan uzaklaşın” diyor, uzaklaşırsın. Ama bilmediğinden cahilliğinden yapıyorsa anlatırsın. “Alaya girer bu doğru değil yapma” falan dersin, nadim olur tabii düzelebilir o zaman.

 

(“Ahlak güzelleştikçe sevgi artar mı?” izleyici sorusu)

Ahlak güzelleşmesi demek aklın keskinleşmesi demektir. Kafanın berraklaşması demektir. Egoistlikten bencillikten kurtulma demektir. Duygusallıkla, romantizmle değil de tam Kuran’la aklı başında hareket etmek demektir. Bu çok hayati bir konu. Mesela masonlarda üst derecelerde bu oluşuyor adamlarda. Bu dereceye gelmeyenlere öyle bir görev vermiyorlar. Zaten o yüzden de onlara devlet başkanlığı falan görevi veriyorlar 33 dereceye gelenlere. Yani bakanlık, orgenerallik falan veriyorlar çok önemli görüyorlar. Bir ahlak okulu olarak onu elde etmeleri için onunla çok uğraşıyorlar. Şahsi dertleriyle boğuşan bir adam konumundan çıkartıyorlar. Musevi haham anlayışında da bu var. Yani yüksek dereceli hahamlarda da bu oluşuyor. Alt derecelerde bu pek olmaz ama üst derecelerde olur. Tarikatlarda ciddi bir bozulma oldu tabii ama. Her halükarda bunlarla idare etmek durumundayız, bunlarla götürmek durumundayız yoksa muazzam bir boşluk meydana gelecek. Çok tehlikeli olur bu.

 

(“Başı sarıklılar Hz. Mehdi (as)’a niye karşı olacak?” izleyici sorusu)

Peygamberimiz (sav) öyle söylüyor “70 bin başı sarıklı Mehdi’ye karşı deccal safında mücadele verecek” diyor. Deccalın safına geçecekler 70 bin sarıklı. Herhalde İngiliz derin devletini destekleyen cahil hocaları falan mı kastediyor bilmiyorum yani o devirde, Hz. Mehdi (as) devrinde. Ama çok sarih ifade var, beş hadis var ayrı ayrı. Hatta sarıkların biçimini falan hepsini tek tek tarif ediyor Peygamberimiz (sav). Muhyiddin Arabi çok detaylı anlatıyor. “Cahil hocalar, Hz. Mehdi (as)’ın anlattığı din anlayışını yani Kuran’a uygun sadece göre olması gerektiğine dair açıklamalarından bizar olup rahatsız olacaklar” diyor. Kendi mezheplerine uymadığı için Hz. Mehdi (as)’ın izahları ona karşı galeyana gelecekler. Hatta “öldürmeyi isteyecekler” diyor o kadar nefret edecekler diyor. Çok kapsamlıdır.

 

(“İlaç alımlarında nelere dikkat etmeliyiz?” izleyici sorusu)

Bence ilaç hiç kullanmamak lazım mümkün mertebe, çok zararlıdır. Antibiyotik mesela süper zararlıdır. Ben mesela mümkün mertebe hiçbir şekilde ilaç kullanmam aspirin bile kullanmıyorum hiç. Grip nezle olurum şu bu falan asla hayat boyu hiç hatırlamam ağrı kesici, ilaç hayatta kullanmam yani. Hiçbir ilaç kullanmam. Daima doğal yiyecekler bu kadar. Ama tabii Allah vermesin çok mecbur olunursa ilaç olabilir ama doktora, hazık bir doktora yani iyi bilen bir doktora sorup ona göre hareket etmek lazım. Ezbere ilaç çok tehlikeli. Sağlamken adamı sakat eder Allah esirgesin.

 

Allah Korkusu, Allah’ın Sevgisini Kaybetmek Endişesidir. Bu, Sevginin ve Aklın Temeli Olan Bir Korkudur. Allah Korkusuyla Sevgi Pekişir

Korku derken Allah’ın sevgisini kaybetmek, Allah’ın yardımını kaybetmek budur korku. Yoksa hani sadece canım yanar, cehenneme giderdim gibi değil. Allah’ın sevgisini ve yardımını kaybetmek çok büyük bir acıdır bir Müslüman için, çok büyük bir olaydır. Yoksa Allah hangi acıyı verirse versin mümin dünyada Allah’ı sever. Asıl derdi Allah’ın sevgisini kaybetmektir. Dolayısıyla sevgiyle iç içedir Allah korkusu. Yani sevgiyi pekiştiren, sevginin zeminini geliştiren bir sistemdir. Allah korkusundan namazlarına dikkat eder, ibadetlerine dikkat eder her şeyine dikkat eder. Ve affedici olur, merhametli olur, şefkatli olur, fedakar olur, derin düşünür, her türlü faydası olur. Korku, Allah sevgisini pekiştirmek, hareketlendirmek içindir. Onun zeminini güzel oluşturmak içindir. Korkunun amacı budur.

 

(“Kalbimizde manevi hastalık var mı yok mu nasıl anlarız?” izleyici sorusu)

Samimi olduğumuzda, egoist, bencil bir karar mı, samimi bir karar mı, hemen anlaşılır. Allah, onu vahiy ediyor zaten. Vahiy ettiğinde söylüyor Allah, diyor ki “Ben size yanlış olanı kalbinize ilkah ediyorum, vahiy ediyorum. Ondan nasıl kurtulacağınızı da vahiy ediyorum. Sadece samimi olacaksınız ve Benim dediğimi yapacaksınız” diyor, Allah. Dolayısıyla şahıs hemen bilir. Mesela, ben şu an istesem gider dışarıda gezerim veyahut eve gider sinema seyrederim falan. Ne yapıyorum? Burada, tebliğde bulunuyorum. İslam’ı anlatıyorum. Bunu teşhis etmek zor değil hemen anlaşılıyor.

 

(Ertuğrul Özkök, din hocalarından kadınların gülmesi, asansöre binmesi, kıyafeti için fetva isteyenlerin insan olmadığına dair bir yazı yazdı: “Bak aslanım, sen Müslüman falan değilsin, erkek falan da değilsin, hele hele insan hiç değilsin. Sen olsan olsan kıllanan adamsın, kayıp halkasın yani” dedi.)

Bu kadar sert üsluba ne gerek var? B bilmiyor ki onlar. Adama geliyorlar diyorlar “Peygamber bunu söyledi” o da iyi niyetli olduğu için ona inanıyor Peygamber (sav)’in böyle bir şey söylemediğinden haberi yok. Onun bir şeytani uydurma olduğunu, ona bir oyun oynandığından haberi yok ve bu kadar sert üslupla anlatınca adamı sen daha da bozarsın. Onu söyleyeceğine “Bu kaynaklar doğru değil. Kuran yeterlidir. Kuran’ın dışındaki kaynaklara itibar etme, dolayısıyla bunların hepsi senin aleyhine sana hakaret eden izahlar, seni aşağılayan izahlar. Şeytanın oyunu bu, bu oyuna gelme” dersin nezaketen anlatırsın. Böyle hakaret gibi konuştun mu olanı da kaybetmiş olursun, olmaz.

 

Hadis Açıklamaları

Abdülaziz Bin Müslim, Resulullah (sav)’tan rivayet ediyor. Resulullah (sav) ferman etti ki: “İmam Mehdi susamışlar için tatlı bir sudur. Doğru yolu gösteren bir rehber, helak olmaktan kurtaran bir kurtarıcıdır. İmam Mehdi, yollarını kaybedenlerin, doğru yolu bulması için yüksek bir yerde yakılan kılavuz ateşidir” bir kandildir diyor. “Dondurucu soğuğa tutulanlar için bir sıcaklıktır. Tehlikeli geçitlerde güvenilir kılavuzdur.” Bak “Tehlikeli geçitlerde güvenilir kılavuzdur. Mehdi’den ayrılan kesinlikle helak olur. Felah bulmaz” diyor Peygamberimiz (sav). Bak “Mehdi’den ayrılan kesinlikle helak olur. Felah bulmaz.” (İman ve Küfür Kitabı / Usul-u Kafi (El-Usul Min El-Kafi) / El-Kuleyni, Cild 1, S.281)

Peygamberimiz (sav) ferman etti ki: “Benim kardeşlerim ahir zamanda gelecek olan Mehdi’nin talebeleri beni görmemiş olan ama bana inananlardır. Onların güçlü bir imanı ve inancı vardır. Adil olan ve adil görünmeyen konularda imtihan edildiklerinde çok dikkatli olurlar. Kuran’a ve Ehli Beyt’e sadık kalırlar. Cesaretleri demir gibidir. Her birinde kırk mücahidin gücü vardır. Tek güçleri fiziksel kuvvetleri değildir, manevi güce ve kararlılığa sahiptirler. Her biri kendisini diğerinin yanında görür.” (Muntakhab-ul-Athar: 486, Hadis no 3; Yanabi'ul-Muvadda’dan rivayet)

Bir de Mehdiyet özel bir olaydır. Mehdiyet’i avam o devirde ayıramaz. Rahatça yıkabileceğini, rahatça üç-beş homoseksüelle, it kopukla devirebileceğini yahut çeşitli oyunlarla, ayak oyunlarıyla yıkabileceğini zanneder. Yahut mesela İngiliz derin devleti Mehdiyet’i üç-beş kişiyle görüşüp, üç-beş takla atıp, üç-beş ayak oyunuyla bitireceğini zannedebilir. Mehdiyet metafizik bir güçtür. Asla ve asla yenilmez. Mümkün değildir. Bakın 2023’lerde göreceksiniz konuşacağız yine anlatacağım “ha” diyeceksiniz “doğru.” 2023-2033 çok önemlidir 2033. 23 ama 33 artık en üst mertebe 2033. Masonlukta da yüksektir. Tesbihatta da 33 önemlidir 33.

 

(“Mısır piramitlerini kimler yapmıştır?” izleyici sorusu)

Şimdi bir şeyler söyleyebilirim ama biraz sabredin İmam Mehdi (as) o piramitleri tamamen açacak. Altı üstü her yerine girilecek onun. İçindeki bütün yazıtlar bulunacak. Bütün emanetler çıkacak o zaman en ince detaylarına kadar öğrenmiş olacağız. Hz. Yusuf (as)’un mezarı da onların içerisinde. Daha Hz. Yusuf (as)’un mezarını da bulacağız. Kutsal sandığı bulacağız. O kadar çok şey saklanıyor ki şu an hiçbir şey daha bulunmadı hiç. Hiçbir yere bakılmadı, piramitlerin içine çok yüzeysel yerlere bakıldı, sathi bakıldı. Asıl kanallara hiç girilmedi. Alt kısımları mesela piramitlerin alt kısımlarına hiç girilmedi bilinmiyor. Hep yüzeysel olanlar mesela kapalı odalar var, kilitli odalar var onların hiçbirine girilmedi. Bir tanesine robotla girdiler daha ikincisinde kaldılar. İlerliyor halbuki.

Bak diyor ki Peygamberimiz (sav) “İmam Mehdi” diyor “Mısır piramitlerini fetheder, açar ve oradaki hazine ve kutsal emanetlere sırlara sahip olur.” Mehdi (as)’nin zuhurunun 250 Alameti 51. Hadiste. Bin yıllık hadis. Bak “İmam Mehdi Mısır piramitlerini fetheder, açar ve oradaki hazine ve kutsal emanetlere sırlara sahip olur.” (Seyyid Tabatabai, Mehdinin Zuhurunun 250 Alameti isimli kitap 51. Hadis)

 

Peygamberimiz Son Derece Moderndi. Münafıklar Onun Getirdiği Yeniliklere Haset Ettiler. Kadınlara Sevgisine Hürmetine Tahammül Edemediler

Peygamberimiz (sav) de son derece moderndi. Münafıklar cinnet geçirdiler. Onun getirdiği yeniliklere hayret ettiler. Kadınlara hürmeti, kadınlara saygısı falan akıllarını attılar. Peygamberimiz (sav)’in vefatından sonra o karanlık dünyalarını tam ortaya çıkarttılar. Kadın düşmanlığını acayip yaydılar Peygamberimiz (sav)’in vefatından sonra. Mesela Hz. Musa (as) çağının en moderniydi. Hz. Süleyman (as) çağının en moderniydi. Ama münafıklara çok dokunuyordu. Tevrat’a bakın Hz. Süleyman (as)’a demediklerini bırakmıyorlar. Sırf modern olduğu için ve kadınları sevdiği için. Başka bir şey yok bak. Bir; kadınları sevmesi, modern olması, sanattan, estetikten çok hoşlanması bu, cinnet geçirmişler. Tevrat’ta Hz. Süleyman (as) aleyhindeki ifadeleri size yarın getireyim, hayretler içerisinde kalırsınız inşaAllah.

 

(Sizin kedi ve köpeklere kimlik çıkarılması ve sahibinin bu sevimli varlıkları terk etmesinin cezaya bağlanması konusunda tavsiyeleriniz olmuştu Adnan Bey. Nitekim bakanlığın yeni yönetmeliği yürürlüğe girdi. Buna göre ev hayvanı kedi, köpek ve gelinciklerin kimliğinin olması zaruri oldu. Ev hayvan sahipleri hayvanlarının her türlü bakım ve beslenmesinden sorumlu olacak. Onları terk edemeyecek. Hayvanların sahibi 16 yaşından gün almış fakat 18 yaşını doldurmamışsa veli veya vasisi sorumlu olacak.)

Süper, çok iyi olmuş. Tabii eve geldiklerinde “burada kaç kişi oturuyor?” deyince 5 kişi değil “6 kişi” diyeceksin. Aynı soy addan tabii, “bu da oğlumuz” diyeceksin. Çok güzel, sokağa atmak insanın çocuğunu sokağa atmasıyla aynı, olmaz.

 

(Avustralya’da homoseksüel sözde evliliklerin yasallaşması üzerine dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Apple firması İlk Dans isimli bir reklam filmi yayınladı. Filmde duygusal bir müzik eşliğinde homoseksüel erkeklerin ve homoseksüel kadınların sözde evlilik törenleri gösteriliyor.)

İşte ilk reaksiyonu biz buradan çok güçlü yapınca adamlar kudurdu. Bak İngiliz derin devletinin elemanları İngiliz istihbaratçıların biri gidiyor biri geliyor. Aslında çaktırmadan konuyu bitireceklerdi ama biz olaya girince ne FETÖ’nün rahat nefes alacak hali kaldı ne PKK’nın ne şunun ne bunun. Tabii biz bilimsel açıdan bunları ezdik.

 

Akıllı Kadın Doğal Olarak Çekicidir. Akıllı Kadının Bakışları da Sesi de Çok Etkileyicidir. Kurduğu Her Cümle O Kadına Cazibe Kazandırır

Tabii eğer kendini kasmazsa, özel bir moda sokmazsa kadınlar çok akıllılar. Allah onları mucize olarak çok farklı bir varlık olarak yaratmış. Detay düşünme sanatları, akıl incelikleri, sanata olan eğilimleri nefes kesici yani yüzlerce binlerce detayı görebiliyorlar. Renk farklılıklarını, koku farklılıklarını çok hassas varlıktır kadınlar. Ama duygusallıkla, romantiklikle, vesveselerle, kuruntularla beyinlerini birçoğu iptal ediyor. Beynini kullanamayacak hale getiriyor. Dolayısıyla ne kadınsı çekiciliklerini değerlendirebiliyorlar ne kadınsı güzelliklerini ortaya konabiliyor, ne güzel bakabiliyorlar, ne güzel konuşabiliyorlar, ne sesleri güzel oluyor. Kendi fıtratlarını kendi elleriyle bozmuş oluyorlar. Şeytanın oyunuyla. Oyuna gelmemeleri lazım, beyinleriyle oynamamaları lazım, beyinleri normal halde kalırsa akılları, kadınlar her biri bir dünya, sonsuzluğa açılan muhteşem güzelliktir kadınlar. Çok çok değerlidir. Her bir kadın çok değerlidir. Bakışları çok etkileyici olur akıllı kadının. Bakış zaten kadının en güçlü silahıdır. Kadını en çekici yapacak şey bakışlarıdır. Sonra sesi, eğer akıllıysa sesini çok güzel kullanır. Sesi de çok çekici olur. Ve kurduğu cümleler onlar da o zaman çok çekici olur. Yani ona muazzam bir cazibe kazandırır. Tipi sıradan bile olmuş olsa onunla akıl almaz bir güce dönüşür. Yani kahredici bir güce dönüşür. Ama kendilerine rahatlık vermiyorlar. Yani bin bir türlü vesveseler, kuruntular, şüpheler, korkular, tedirginlikler, duygusallık ve romantiklik o güzel yapıyı şeytanın ilkasıyla çok zorlayıp, bozup fıtratını alt üst ediyor adeta. Yoksa bozulmasalar muhteşem olacaklar.

 

(“Kızlar neden kendinden büyük erkeklerle sevgili olmayı tercih eder?” izleyici sorusu)

Kızlar akla çok önem verirler. Gençler onu yanlış biliyorlar. Yani böyle iri pazulu, göbeği baklava gibi olan olursa çok iyi olur diye düşünüyorlar. Kızlar nefret eder öyle insanlardan, akılsız kadın için çok ürkütücüdür ve çok rahatsız edicidir. Onun için, aklı başında olması ihtimali daha yüksek olduğunu düşündükleri için daha ileriki yaştaki insanlara yöneliyorlar, daha olgun olur ümidiyle. Ama bu da tabii çoğu zaman neticesiz çıkar. Çünkü yaşla da yine alakası yok. İmanla alakası vardır. Aklın asıl kökeni Allah korkusu Allah sevgisidir. Ve egoistlikten bencillikten kurtulma ve samimi olmadır. Ve her türlü zorluğa karşı sevgiden yana olmaktır. Adam ufacık bir çıkarıyla çatıştığında vahşileşiyorsa tabii ki sevgiyi devam ettiremez. Sevgi çok özen gösterilmesi gereken kolay elde edilemeyen bir güzellik nimettir. Öyle olsa Allah herkese onu verirdi. Az insana verilir sevgi dünyada. Nadir insana verilen nimettir.

 

(“Allah’ın ikramları nelerdir?” izleyici sorusu)

Her şey ikram. Meyveler, sebzeler, güzellik, sevgi, iman, arabalar, bilgisayarlar, ayakkabılar, ceketler, paltolar, halılar, mobilyalar ne görüyorsan hepsi Allah’ın ikramı. Cennetteki sistemin aynısı burada işliyor fakat insanlar farkına varamadılar. Aynı sistem var, yani şu anki işleyen sistemle cennetin arasında fark yok. Görüntü olarak oluşuyor. Bilgisayar fabrikada yapılıyor zannediyorlar. Marangozda mobilya yapılıyor zannediyorlar. İşte tekstil fabrikasında kumaş oluyor zannediyorlar, değil. Hepsi cennet modelinde doğrudan Allah tarafından yaratılıyor. Aslında bu sistemi teknik olarak daha detaylı anlatsak daha iyi kavrayacaklar. Bu inanç meselesi değil direkt teknik bir gerçek bu. Yani, aynısıdır cennetlik sistemin. O zaman cennette de istediğin bilgisayar falan her şey var. Fabrikadan mı geliyor, nerden geliyor o? Su bardakları var, “Paşabahçe’de oluyor burada” diyorsun.  Orda nerde oluyor? Aynı sistem, o sistem benzerliklerini iyi anlatırsak daha iyi kavrayabilirler.

 

(“Kadına şiddet hakkında düşünceleriniz nedir?” izleyici sorusu)

Tek kelimeyle ahlaksızlık, deccallık ve şeytanlık başka bir şey değil. Şeytan çünkü nefret ediyor kadından “dövün” diyor hatta “öldürün” diyor. Bak “öldürürken de en vahşice öldürün” diyor. Nasıl? “Yere yatıracaksın” diyor “taş alacaksın” diyor “avucuna kaya parçaları, yağmur gibi yağdıracaksınız” diyor. Bak öldürme şeklindeki dehşete bak. Şeytanın teklifini görüyor musun? Ve kadından ne kadar nefret ettiğini buradan anlayın. Ve diyor ki: Bak “onun yaşadığı yere sopayı asın sürekli görsün,” onu strese düşürmek için. Ve bak onu strese düşürüp asabını bozmak için diyor ki: “O ne terse tersini yapın.” Direkt şeytanın vahyi bu ve “Peygamber dedi” diyor Peygamber (sav) böyle ahlaksızca zulüm sistemini savunur mu? Bu kadar acımasızlığı savunur mu olacak iş mi şu? Senin uydurman o. Peygamber (sav) Kuran’a uyuyor. Peygamber (sav) kadının ağzını, burnunu kırın ferahlayın der mi? Her dediğinin tersini yapın der mi? Şeytanın ayak izidir onlar der mi? Kadın uğursuzdur der mi? Ve kadın cehennemi dolduracak mahluktur, insanla hayvan arası bir varlıktır der mi? Peygamberimiz (sav) kadınlara aşık, çılgınlar gibi aşık. Allah onun için diyor işte “teyzenin kızlarını, halanın kızlarını, amcanın kızlarını, dayının kızlarını hepsini sana helal ettim ve başka alacağın kadınları da. Kendini hibe eden kadınları da, diğer kadınları hepsini sana” Allah, “helal ettim” diyor. Bu nedir? Kadın sevgisinin ne kadar şiddetli olduğunu gösteriyor Peygamber’de. Dövmek, sövmek nerde? Peygamberimiz (sav) nerde kadın dövmüş? Bak o konuda yalan söyleyememişler görüyor musunuz? Her şeyde atmışlar orada atamamışlar. Atsaydınız bir yalan da göreydik bakalım.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler