Sayın Adnan Oktar'ın 23 Mart 2018 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 23 Mart 2018

 

(Batman kırsalında operasyona çıkan güvenlik güçlerine teröristlerin ateş açması sonucu Jandarma Uzman Çavuş Bülent Doğan şehit oldu. 2 askerimiz yaralandı. Teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için operasyon devam ediyor. Şehidimizin fotoğraflarını görebiliriz.)

Ne mutlu benim aslanıma. Allah şehadetini kabul etsin, makbul etsin. Allah bizlere de o güzel nimetini nasip etsin. Her seferinde imreniyoruz. Allah annesine babasına uzun ömür, sabr-ı cemil nasip etsin. Onların güzel şehadetlerinin üzerine şanlı bir tarih yazılacak. Muazzam bir İttihad-ı İslam olacak, muazzam bir Türk-İslam Birliği olacak. Biz her zafer öncesi böyle çok fazla şehit verdik tarih boyunca hep.

 

(“Cennette bakteri ve mikrop var mıdır?” izleyici sorusu)

Cennette bakteri, virüs, mikrop yok. Ama küçük süslü böcekler olur yani sevmeniz için, konuşmanız için olur. Karıncalar olur cennet karıncaları. Ama bayağı akıllı olurlar. Sen de istersen onların yuvasına girersin onlarla arkadaş olursun. Cennet böcekleri konuşurlar, hepsi çok süslü olur. Cennet kuşları, cennet kelebekleri bunların hepsi vardır. Dünyada o yüzden tanıtılıyor zaten. Böyle rengarenk tanıtılmalarının nedeni cennette bizim onları istememizdir, onlarla arkadaş olmak istememizdir. Mesela biz böceklere bakıyoruz içimiz gidiyor ama konuşmuyorlar bizimle kendi alemlerindeler. Karıncalar da öyle. Ama mesela Hz. Süleyman (as) konuştuğunda karıncalar duyuyor ve gülümsüyor. İşte biz de duyacağız. Bizden daha akıllıdır karıncalar.

 

(“Altın çağda diğer dinler olacak mı?” izleyici sorusu)

Altın çağda diğer dinler olur tabii. Hristiyanlık ve Musevilik yok olmaz. Ama gerçek Museviliğe ve gerçek Hristiyanlığa dönüşür. Ama başka batıl din kalmaz. Darwinizm hiç kalmaz, Darwinizm-materyalizm hiç kalmaz. Şu an zaten kalmadı fakat resmi açıklamıyorlar bunu. Nereden anlıyoruz? Evrimle ilgili dünya gazetelerinin hiçbirinde haber çıkmıyor artık. Dilinizi mi yuttunuz ne oldu? Eski gazetelere bakın her hafta muntazam “kayıp halka bulundu, kayıp halka bulundu” diye haberler çıkardı her hafta. Aniden zınk diye kesildi. Ne zaman? Ben, ikinci yanlışlarını yaptıklarında ikinci açıklama yapmam. Çünkü bir kere yaptılar “doğru demiyorsunuz samimi olun” dedim. Onu düzelttiler. “Evet hata yaptık doğru söylüyorsun” dediler. Bir kere daha yaptılar “bak yine doğru söylemiyorsunuz ayıp yapıyorsunuz” dedim. Ondan sonra bir daha o tip olmayan haberleri yapmaktan vazgeçtiler. Evrimle ilgili artık hiçbir haber yayınlanmıyor. Bakın gazetelere araştırın inceleyin hiçbir yerde haber bulamazsınız. Utanma hisleri güçlü olduğu için o insanları tebrik ediyorum. Hakikaten güçlüymüş utanma hisleri. Münafıkların yüzünde böyle eşek oynamıştır utanmazlar. Ama evrimcilerde utanma hissi var. Bak 5 yılı geçti, 6. yılı geçti çıt yok. Hiçbir şekilde “ara fosil bulundu” diyemiyorlar. Çünkü hemen açıklıyorum “ayıp yaptığınız” diyorum “vazgeçtik ağabey” dediler “bundan sonra yapmayacağız” dediler o kadar.

 

(Fırat Kalkanı harekâtıyla kurtarılan Azez’de binlerce aktivist ve halk Tel Rıfat’a operasyon gerçekleştirilmesi için Türkiye’ye destek eylemi gerçekleştirdi. Suriye'nin Azez ilçesindeki Bab Es-Selam Sınır Kapısı’nda gece yarısı binlerce kişi bir araya gelerek “Tel Rıfat’ı temizlemek” istiyoruz sloganları attı. Grup, Zeytin Dalı Harekâtı’na da destek verdi ve Türk askerini yardıma çağırdı.)

Bütün bölgenin temizlenmesini isterler tabii halk rahat etmek istiyordur. Zaten “Türk askeri gelecek” dedin miydi zaten kaçıyor onlar da ama tabii bunlar rahat durmaz. Yani Türk askeri gelir ama yine onlar orada palazlanır, yine azgınlığa devam edebilirler. Fikri mücadele şart yani Darwinist, materyalist sistemin ortadan kaldırılması gerekiyor. Adamlar yavaş yavaş yine işlerler orada onları. Yani konuşmalarını durdurmak mümkün olmaz ama fikrini durdurmak mümkün olur. Bu da bilimsel anlatımla olur. Yani felsefi yönden yanlış olduklarını, doğrusunu anlatarak halletmek gerekiyor.

 

(“Sadece kendi menfaatini düşünmek neden akıllılık olarak görülüyor?” izleyici sorusu)

Akıllılık değil de zekilik olarak düşünülebilir. Akıllılıkla alakası yok tabii. Bir insan sadece kendi menfaatini düşündüğünde egoist olur, bencil olur, o hayvanlarda olan bir özelliktir. Bütün hayvanlar hayvani içgüdüyle egoist, bencildirler, kendini koruyacak gibidirler. Ama hayvan olmasına rağmen yavrusunu korur, eşini korur. Mesela horozlar yiyecek bulduklarında bağırıyorlar, tavukların gelmesini sağlıyorlar, onların yemesini sağlıyorlar. Tavuk bile yavrularıyla olduğunda kendi aç bile olsa yiyeceği yavrularına yedirtiyor. Kuşlar falan da öyle çok fedakardırlar. O kadar, hayvan kadar bile bir insan fedakar değilse egoist ve bencilse zaten hayvandan da aşağı olmuş oluyor. Allah “onlar hayvanlar gibidir” diyor hatta ayette. Hatta “hayvanlardan da aşağıdırlar” diyor. O duruma gelmiş oluyorlar.

 

(“Eşcinsellere neden insanlar bu kadar çok destek veriyor?” izleyici sorusu)

Çünkü deccaliyet destek veriyor, eskiden beri öyle mesela Firavun da destekledi homoseksüelleri. Hep sarayında bakın o rölyeflere falan hep homoseksüelleri gösterir. Nimrot da öyle kendi de homoseksüeldi, sarayı da homoseksüellerle doluydu. Pompei de çaka çaka homoseksüellerle doluydu, o zaman deccaliyetin en güçlü olduğu devirler. Allah yerle bir etmişti biliyorsunuz. Her devirde deccaliyet tarafından desteklenmiştir. Şu anda da İngiliz derin devleti yani deccaliyet tarafından homoseksüellik destekleniyor. Hayret edilecek işte mesela bir eskiden TRT’de görev almış bir kardeşimizle görüştük TRT’de çok uzun yıllar kilit görevlerde bulunmuş; Hindistan, Pakistan her yeri gezmiş. “Hocam” diyor “oralarda” diyor “en az yüzde 70’tir” diyor “homoseksüellik oranı” diyor. En az yani “mahvolmuş vaziyette” diyor İslam ülkeleri. Afganistan’da falan da öyle İran’da da öyle akıl almaz yüksek homoseksüellik. Hatta devlet başkanları bile saydı isim isim saydı onlar da homoseksüeldir diyor. Ünlü birçok kişiyi saydı, onlar hepsi homoseksüel diyor. Hatta bir tanesi teknede yakalanmış homoseksüel parti verirken kral adam kral böyle. Bilmemişler o sivil kıyafetliymiş homoseksüel ilişki halinde yakalanmış ondan sonra tutanak tutulmuş sonra kral olduğu anlaşılınca, basına da yansımış olay basındaki haberleri bütün gazeteleri toplatmışlar imha edilmiş gazeteler falan rezalet çıkmış, çok büyük bir rezalet. Afganistan’da da akıl almaz yüksek oğlan çocukları, genç çocukları hep böyle kadın kılığında gezdiriyorlar onları oynatıyorlar falan. Yani kepazelik kol geziyor.

 

(“Kendi fobimi nasıl yenebilirim?” izleyici sorusu)

Böyle karanlık, yükseklik falan. Aslında yükseklik fobin varsa bu iyi bir şey yani çünkü kendini koruman açısından faydalı. Mesela kale gibi yere çıkarttırıyorlar çocukları diyor ki “benim yükseklik fobim var” doğru yapıyor ayağı kayar aşağı düşer. Geçenlerde bir delikanlı kalenin üstünde gördünüz atlamaya kalkıyor durduramadı kendini ta aşağıya kadar yuvarlandı düştü. Yükseklik fobisini Allah özel korumak için veriyor. Mesela karanlık da öyle, karanlık tehlikeli tabii korkacak karanlıktan, çekinmesi lazım. Allah ona refleks olarak onu veriyor. Ama gereksiz kullanılması anlamsız ama yükseklik tabii çok riskli bir şeydir. Başı döner bilmem ne yapar yüksek bir yere hiçbir şekilde yanaşmamak lazım. Karanlık bir yere girmemek lazım. Açıkta kablo olur, bir hayvan olur, bir canavar olur, bir şey olur, bir yere düşebilirsin. Karanlıktan korkmam ben deyip içine balıklama dalma olmaz. Ama gereksiz fobiler de var tabii. Mesela ne bileyim kuştan, kelebekten falan bunlar artık abartılı.

 

(“Dünyadaki hayvanların cennette yeri var mı?” izleyici sorusu)

Tabii dünyada sevdiğimiz her hayvanı cennette görebiliriz yani istediğimizde. Mesela adamın kedisi vardır, köpeği vardır, kuşu vardır hangisi ise cennette onu aynısıyla görebilir. Aynısıyla derken cennet şartlarına göre düzenlenmiş şekliyle görür ve hepsi konuşur, akıllıdır. Burada onlara konuşmama, şuur kapalılığı emri verilmiş kapalı, konuşmuyor. Yoksa yani anormal olduğundan kaynaklanmıyor Allah'ın emri o olduğu için onu yapıyor yoksa zeka yönünden örümceğin zekası insandan daha yüksek. Arının zekası bütün insanlardan daha yüksek. Karınca da öyle akıl almaz yüksektir zekaları.

 

(“İnsanlar yaptığı hataları neden kabul etmiyorlar?” izleyici sorusu)

O tabii hayret edecek bir gurur anlayışı. Yani bir mucize. Allah'ın varlığının da bir delili bu. Hâlbuki lehine olan bir şey, hatayı görmüş düzeltmiş, onu zenginleştiren bir şey. Düzelttiği halde direniyor, alıştırabilir kendini. Yani bir, iki, üç sonra alışır. Rekor kırıyorlar her şeyi reddettiği için çocukluğundan itibaren sürekli reddettiği ve kabul ettiği hiçbir şey olmadığı için. Mesela bu 9 bin 818’inci oluyor, orada da bir çatışmaya giriyor, orada da yine yeniyor. Orada da kabul etmiyor. Hâlbuki bir kere orada kabul etse artık ondan sonra hayatı normale döner.

 

Mehdi (as) Hakkında Hadis Açıklamaları

“Mehdi Allah’ın azameti karşısında çok huşu edendir.” Diyor Peygamberimiz (sav). “Kanatlarını açıp başını aşağı dökerek gökyüzünün zirvesinden yere doğru inen bir kartal gibi. Mehdi Allah’ın celali karşısında böyle huzuv, tevazu ve huşu edendir. Allah ve yüceliği onun (Mehdi’nin) vücudunda tecelli etmiştir. Ve Mehdi Allah’ın varlığında yok olmuştur” diyor. (El-Mehdiyil Mev'ud, cilt 1, sayfa 280)

“İmam Bakır (as) şöyle diyor “Kaim İmam Mehdi’ye düşmanlarının kalbinde Allah tarafından korku uyandırılarak yardım edilecektir.” Yani akıl almaz korkacaklar Mehdi (as)’den. Delice bir korku meydana getireceğim diyor Allah, onunla yardım edeceğini söylüyor Mehdi (as)’ye. O korkudan adam uyuyamıyor. Gece gündüz yazıyor çiziyor, bağırıyor, çağırıyor falan sıkıyor, kasılıyor bir şeyler oluyor.

Bak diyor ki “İmam Bakır (as) şöyle buyuruyor;” Resulullah (sav)’tan naklediyor. “Resulullah ferman etti ki” diyor bak “Kaim İmam Mehdi’ye düşmanlarının kalbinde Allah tarafından korku uyandırılarak yardım edilecektir.” Bak “Kaim İmam Mehdi’ye düşmanlarının kalbinde” yani münafıkların, alçakların işte kimse, İslam düşmanlarının “kalbinde Allah tarafından korku uyandırılarak yardım edilecektir.” Yani kalplerinde korku yaratılacak diyor. (Kemalu'd-din, c.1, bab.32, h.16, s.603)

Resulullah (sav) diyor ki “Ey Ali bilmelisin ki zamanın sonunda (ahir zamanda) olanların (Mehdi ve talebelerinin) imanı müthiş ve eminlikleri büyük olacak.”

Damgada Allah, Muhammed, Resul yazıyor yani tabii Allah’ın Resulü Muhammed anlamında. Okunduğunda öyle okunuyor. Ama yazılış olarak benim gördüğüm öyle. Allah, Resul, Muhammed yazıyor. Allah’ın Resulü Muhammed olarak da okunuyor. “Onu altından kullanacak Mehdi” diyor. O mührü.

 

(Şiddet korkusu içinde yaşayan kadınlar için Kadın Acil Destek İhbar Sistemi kuruldu. Cep telefonlarına indirilecek bir uygulamayla önceden sisteme kayıt olunuyor. Bu sistem sayesinde arayıp yardım isteyen kadınların ihbarları polise daha hızlı iletilecek. Polisler sistemdeki adres bilgisi sayesinde olay yerine intikal edebilecek.)

Çok iyi. İşte bu da bak bu devrimin devam ettiğini gösteriyor. Yani bu Mehdiyet devriminin bir devamı bu. Bak dedim siz mutlaka rahatlayacaksınız mutlaka bu zulüm bitecek dedim. İşte bunun bir alameti bu. Bir daha.

 

(“İnsanlar neden dürüst değiller?”  izleyici sorusu)

Deccaliyet organize olarak yani şeytan, şeytaniyet dünyada bir faaliyet yaptı o faaliyetin de sonucunu aldı. İnşalardan sevgiyi, merhameti, dürüstlüğü, candanlığı kaldırdı; samimiyetsiz, sahtekar, sevgisiz dürüst olmayan, kinden nefretten hoşlanan, psikopat, dengesiz birçok insan yetişti. Onlar da birçok kilit noktada oluyorlar internette orada burada televizyonlarda, radyolarda ağızlarından lağım akıyor adeta nefret kumkuması gibi. Pislik dağıtan şeytani öğelere dönüştüler. Fakat ona karşı Cenab-ı Allah Resulullah (sav)’ın soyundan İmam Mehdi isminde bir zat-ı nuraniyi göndereceği onun da Ehlibeyti Nebeviden olacağını ve deccaliyeti kahr-u perişan edeceğini Cenab-ı Allah hadislerle bize bildiriyor. Bunun alametleri de oldu. Gökte alametleri vardı, yerde alametleri vardı hepsi zuhur etti, olmaya da devam ediyor.

 

Ayet Açıklaması

Münafıklar Peygamberimiz (sav)’e diyorlar ki; “Bana izin ver ve beni fitneye katma.” Yani “sen fitne çıkarmışsın zaten” diyor, “fitnenin içine beni sokma” diyor, “ben ayrılayım” diyor. “Beni bırak ben gideyim” diyor Peygamber (sav)’e. “’Beni fitneye katma’ der” diyor. “Haberin olsun” diyor, Cenab-ı Allah, şeytandan Allah'a sığınırım, “onlar fitnenin (ta) içine düşmüşlerdir. Hiç şüphesiz cehennem, o inkâr edenleri (münafıkları) mutlaka çepeçevre kuşatıcıdır.” (Tevbe Suresi 49)

İngiliz derin devleti tüm Müslümanlar içinde en ahlaksız, en alçak, en sinsi, en karanlık, en kahpe nerede pislik adam varsa gidip onları tespit ediyor. Onları kendi emrinde kullanıyor. O tespit etmeyi nasıl yapıyorlar, o da çok şaşırtıcı. Yani şeytan bunlara vahyediyor olabilir. Açık açık adres olarak da söylüyor olabilir. Şurada şu şeyde, gidin bulun diyor olabilir. Çünkü adamlar eliyle koymuş gibi buluyorlar.

“Münafıklar kibirlidirler” diyor Peygamberimiz (sav). “Ne sevilirler, ne de severler.” Gece odun gibi sessiz, gündüz gürültücüdürler.” Bak “kibirlidir” diyor “münafıklar, ne sevilirler ne de severler.” Hakikaten yalnız yaşarlar onlar, hiç seveni olmaz. “Gece odun gibi sessiz” böyle manyak gibi, “gündüz gürültücüdürler.” Yani şamata yapar işte bağırır, çağırır, konuşur, fitne çıkarır. (İmam Ahmed ve Bezzar/Cem’ul Fevaid, H. No: 8110)

 

(Suudi Arabistan’da ilk defa geçen ay Çalışma ve Sosyal Kalkınma Bakan Yardımcılığı görevine ilk kez bir kadın atandı. Veliaht Prens Muhammed bin Selman özellikle de kadınlara yönelik kısıtlamaları kaldırmaya ilişkin atılan adımlar hakkında açıklama yaptı ve “Eskiden böyle bir ülke değildik” dedi. “Bizler de körfezdeki diğer ülkeler gibi normal hayatımızı yaşıyorduk, sinemalar da vardı. Kadınlar da araç sürüyor ve bütün alanlarda çalışabiliyordu. Bizler 1979 yılı öncesinde tıpkı diğer dünya ülkeleri gibi gelişiyorduk” ifadelerini kullandı.)

Aferin, iyi güzel konuşmuş. Yani kadın haklarına artık önem vereceğiz, kadınlar özgür olacak, dekolte giyinen dekolte giyecek, eğlenmek isteyen eğlenecek. Kadınlara baskıyı kaldıracağız böylece homoseksüellik de duracak diyor özetle. Bunu anlatmak istiyor, iyi demiş. Suudi Arabistan bu konuda örnek ama Türkiye’de işte bu Akit kafası çok büyük bir risk, çok çok büyük bir risk. Yani hem kadınlara, hem gençliğe yönelik çok büyük bir risk. Nefes aldırmıyorlar bak, her gün yeni bir konu çıkarıyorlar. Kadınlara akıl almaz laflar ediyorlar, akıl almaz çirkin sözler ediyorlar. Sanatçılara, sporculara herkese.  

 

(“İyiler ve kötülerin mücadelesini hep iyiler mi kazanır?” izleyici sorusu)

İyiler ve kötülerin mücadelesini hep iyilerin kazanması bir mucize tabii. Normalde iyiler az oluyor ve güçsüz olurlar ama hep iyiler kazanıyor. Yani tarih boyunca hiç şaşmamış. Bir de iyiler hep çok zayıf olmuşlar. Çok küçük mesela ufak topluluklar. Herkesin karşı olduğu insanlar, herkes onlara düşman, herkes onlarla mücadele ediyor ama hep iyiler kazanmış. Mesela Hz. İbrahim (as) çok küçük bir grup, Nimrot çok büyük, o devrin en büyük devleti. Hz. İbrahim (as) üç-beş tane, altı-yedi tane talebesi var. Çok az ama kazanan o olmuş. Yani hepsinde aynı şekilde.

Mücadele Suresi 21’de Allah diyor ayette şeytandan Allah’a sığınıyorum “Allah yazmıştır” yani Allah'ın kanunudur. Yemin ediyor Allah, “andolsun” diyor, “Ben galip geleceğim.” Allah, “Ben galip geleceğim” diyor “ve elçilerim de.” Elçisinin galip gelmesi yani Mehdi (as) galip geliyor, İsa Mesih (as) galip geliyor, Hızır (as) galip geliyor. Ama Hızır (as)’la zaten baş edemezler, kanları ilikleri çekilir, Boz Atlı, toplantıya geldi mi zaten bet beniz bembeyaz oluyor adamların, kanı iliği çekiliyor. Öyle dayılık yapacak halleri kalmıyor. En büyük zanneden dahi öyle acayip zavallılaşıyor.

 

(“Şeytanın sözlerini nasıl ayırt edebiliriz?” izleyici sorusu)

Allah diyor ki ayette şeytandan Allah'a sığınırım, “Eğer Allah’tan korkup sakınırsanız size doğruyu ayırt edecek gücü veririm” diyor Allah. Allah’tan korkup sakınırsanız. Demek ki Allah'ı çok seversek, Allah'ın vahyini görürüz. Ve hemen fark ederiz. Zaten şeytani bir şey çok şiddetli anlaşılır. Yüzünden, elektriğinden, tavrından çok açık anlaşılır. Şeytani olan bir adam fokurduyor. Mesela münafıklar fokurduyorlar adeta. Açık açık belli.

 

(Zeytin Dalı Harekatı’nda insansız hava aracı ve silahlı insansız hava araçlarına büyük görev düştü. İlerleyen birliklerin önündeki tehditlerle sızma halindeki teröristler İHA’larla tespit edildi ve imha edildi. Sığınak olarak kullanılan birçok mağara ve tünel de İHA keşif görevleriyle belirlendi. İHA ve SİHA'ların envantere girmelerinden bu yana toplam uçuş saati ise 42 bine ulaştı.)

İHA’lar, SİHA’lar hepsi güzel ama şu Darwinizm’e, materyalizme karşı bilimsel mücadele yapalım. Konuyu kökünden eritip bitiririz. Yoksa bu adamlar on yıl sonra, yirmi yıl sonra yine karşımıza çıkarlar. Otuz yıl sonra yine karşımıza çıkarlar. Bunları fikren ezmemiz önemli. Hani diyeceksin ki “otuz yıla kadar zaten Mehdiyet bunları havuç gibi rendeler” diyeceksiniz. Ama biz sebebe sarılmamız gerekiyor.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin operasyonuna karşı çıkanlar için şunları söyledi: “’Türkiye'nin sınır ötesinde ne işi var?’ diyen her kişi aslında birliğimizden, bütünlüğümüzden, geleceğe güvenle bakmamızdan rahatsızlığını dışa vuruyor. Bunlar kafaları karıştırmak için atmadık takla bırakmayanların argümanlarıdır. Biz bunları Gezi olaylarından tanırız, biz bunları 17/25 Aralık olaylarından tanırız. Biz bunları 15 Temmuz’dan tanırız” çıkışını yaptı.)

Doğru söylüyor fakat bunlar da yine Darwinist kökenden olan adamlar. Yani Darwinizm'in etkisiyle o hale geliyorlar. Darwinizm’i, materyalizmi ezersek onlar da ortada kalmaz. Yani biz tamam külli anlamda ezdik. Nereden anlıyoruz? Artık basın “halka bulundu, simit bulundu” diye beş yıldan beri bahsetmiyor. Yani İstop Zekai havasındalar. Konu kapandı. Ama yine de insanlar arasında gizlice etkili oluyorlar. Ama üst düzeyde bitti. Onu bitirdik elhamdülillah dünya çapında. Eğer biz olmasaydık sağın iktidar olması diye bir konu asla olmazdı. Bazı tipler var gevrek sesiyle, gevrek üslubuyla AK Parti'yi iktidar ettiğini zannediyor böyle bir şey yok. Tayyip Hocam’ın iyi niyeti, samimiyeti, dürüstlüğü bizlerin de çok iyi zemin hazırlıyor olmamız meseleyi halletti. AK Parti'yi AK Parti yapan aslında işin doğrusu tek başına Tayyip Hoca’dır. Doğrusu bu, lamı cimi yok. AK Parti'yi AK Parti yapan odur o kadar, bizzat şahsı. Ve bizim felsefi zemini tam oturmamız AK Parti karşısında hiçbir fikri sistem bırakmamamız. Bu kadar olay budur.

 

(Ahmet Hakan, Doğan medyanın satılması konusunda şunları yazmış: “Soru: Neler oluyor? Cevap: Hayırlısı be gülüm. Soru: Bu süreçte neyi öğrendin? Cevap: Zaten biliyordum da bir kez daha fark ettim: İnsan denilen varlık gerçekten aşırı kıskanç, hakikaten aşırı intikamcı, fevkalade kötü ve fevkalade tamahkâr.”)

Ahmet Hakan sözü dinlenen bir insan. Nerede yazsa sözü söylenir, dinlenir. Çünkü makul konuşabilen birisi, dengeli tutarlı birisi. Dolayısıyla bir şey değişmez. Bir de Hürriyet'in kadrosunun değişeceğini zannetmiyorum. Yani belki böyle entel dantel havada uçan tipler var onlar gidebilir ama Ahmet Hakan biraz zor. Ama tabii ahlaksız, alçak insanlar, sevgisiz, merhametsiz, kahpe tiynetli insanlar Ahmet Hakan sevgiyi savunduğu için, dürüstlüğü savunduğu için ona tahammül edemiyor olabilirler. Ayağını kaydırmak isteyebilirler. O yüzden de yeni yönetime baskı yapıp ona kötülük yapmak istiyor olabilirler. Çünkü yalnız bir delikanlı o. Ama şu ana kadar Allah ona imkan verdiğine göre Allah'a güvenmeye devam etsin. Ama hakikaten onu kıskanan alçaklar, ahlaksız, soysuz insanlar oluyor. Hayır eleştirebilir, yanlış diyebilir o ayrı. Ama haset etmek, kıskanmak, ezmeye kalkmak, yok etmeye kalkmak kahpeliktir. Yoksa fikirlerini eleştireceksin. Tabii eleştirirsin. Nezaketiyle eleştirirsin onda bir şey yok.

 

(Bugün çok sevdiğimiz üstadımız Said Nursi Hazretleri’nin vefatının 58. Yıldönümü. Üstadımız 1878 yılında Bitlis Vilayeti’ne bağlı Nurs köyünde doğdu. Kendisi 15 yaşında bir medrese öğrencisiyken Bediüzzaman yani Çağının Eşsiz Güzelliği lakabı hocası tarafından verildi. Bütün hayatı çile içinde geçti. Haksız iddialar ve iftiralarla defalarca tutuklandı, sürgün edildi, bir odada gözetim altında tutuldu. 23 defa zehirleyerek şehit etme teşebbüsünden bulunuldu. Ancak tüm bu zulümler yaşanırken Bediüzzaman dünya tarihinin en değerli eserlerinden biri olan Risaleleri yazdı.)

Bediüzzaman normal bir insan değil metafizik bir insan. Normal bir hafıza değil, normal bir zeka değil, normal bir akıl değil. Olağanüstü zeki, olağanüstü akıllı, hafızası nefes kesecek bir hafıza. Allah onu metafizik güçlerle teyit etmiş. Ama tabii zor bir dönemde olduğu için ona bir ikramat-ı İlahi olarak. Muhteşem oldu hizmeti. “Benim görevim ahir zamanda o gelecek Hz. Mehdi (as)’a zemin izhar etmek, onun bir pişdar neferiyim, öncü bir askeriyim, ona zemin hazırlayan bir yardımcısıyım” diyor.

 

Sanat Olmayan Yerde Hayat Olmaz. Afganistan, Irak, Suriye Gibi Ülkelerin Ölümüne Sebep Olan Sanat Olmamasıdır

Sanat zaten Allah’ı sevenin temel vasfıdır. Allah güzeldir güzeli sever. Sevgiyle güzellik iç içedir. Güzellik sevgidir, sevgi de güzelliktir. Güzellik de sanattır, o zaman sanat, sevgi ve güzellik, bunların hepsi iç içe bir bütündür tek parçadır. Sanat olmayan bir yerde sevgi de yoktur, güzellik de yoktur, hayat da yoktur ölüm vardır mahvolmuştur. Onun için İslam ülkeleri mahvoldular. Irak, Suriye, Afganistan. Çünkü sanat yok. Sanat olmayınca, estetik olmayınca, güzellik olmayınca sevgi de olmuyor. Sevgi olmayınca ne oldu? Bela yol buldu geldi. Ve felaket bir çöküş. Şu an toparlanmaları da mümkün değil yapacak hiçbir şey yok. Ancak Hz. Mehdi (as)’la canlanacaktır Mehdiyet’le, onun dışında canlanamazlar.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler