Sayın Adnan Oktar'ın 6 Nisan 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 6 Nisan 2017

 

(Esad, İdlib’deki katliam sonrası şöyle bir açıklama yaptı: “Bizim bu savaşta başka bir seçeneğimiz yok. Bu yüzden kendimizden eminiz, inatçıyız ve kararlıyız. Aslında teröristler karşısında zafer kazanmamız onları destekleyen tüm batılı ülkelere karşı zafer kazanmamız anlamına gelecek. Ne olursa olsun zaferden başka bir seçeneğimiz yok. Zira bu savaşı kazanmazsan Suriye haritadan silinir” dedi.)

 “Kimyasal silah kırmızı çizgimiz” diyor Obama. Peki nasıl olabilir? “Normal adam gibi bombalar var” diyor. “Adamın elini yüzünü parçalıyor, kolunu bacağını koparıyor” diyor. “Vücudunu darmadağın ediyor, fosfor bombaları var, yangın bombaları var, napalm var” diyor “attın mı cayır cayır yakıyor” diyor. “Bunlar olur” diyor “ama kimyasal olur mu” diyor, “adam nefes alıyor kokluyor ölüyor olmaz böyle” diyor. “Öldürdün mü bombayla öldüreceksin” diyor “o meşru legal” diyor. Dünyada da geniş çaplı infial oluyor ‘vay kimyasal silahla öldürdü niye bombayla öldürmedi?’ diye. Hiç olmaması lazım hiç. Ve bombanın imal edilmemesi gerekiyor, hiç olmaması lazım. İnanılır gibi değil, dünyaya ne oldu böyle ben anlayamıyorum. Bomba yapacağına yiyecek yap, kuruyemiş hazırla millete dağıt, çocuklara oyuncak hazırla, buzdolabı yap, çamaşır makinesi yap, sürünüyor dünya. Bir bomba akıl almaz pahalı. Ve yüzlerce can alıyor.

 

Bombayla, Tüfekle Öldürmeyi Adeta Normal Görüyorlar. Sadece Kimyasal Silah Olunca Tepki Gösteriyorlar. Silahların Tamamı Dünyadan Kalkmalı

Yıllardan beri söylüyorum, ilk defa ben söyleyince uyandılar. Bak, yüz seneden beri bunu savunuyorlardı yüz yıldan beri. İlk defa ben söyleyince. “Aa” dediler “hakikaten diğer bombayla bunun ne farkı var? O da ölüm o da ölüm hepsine karşı olmamız gerekir” demeye başladılar. Akıllarına gelmiyor. “Kimyasalla olur mu?” diyor “attın mı ciğerini parlayacaksın” diyor “bomba patladı mı.” Çünkü evin içinde bile olsa basınçla ciğerini parçalıyor. Dışarıda olsa zaten un ufak ediyor. “İşte öldürme dediğin böyle olacak” diyor. “Kimyasalla olur mu?” diyor “adam nefes alıyor ölüyor” diyor “zehri kokluyor ölüyor olmaz öyle” diyor. Allah Allah, bak bombayla öldürürse kabul ediyorlar. İnanılır gibi değil. Kimyasal silahla öldürülürse kabul etmiyor. “Otomatik silah varken” diyor “yangın bombası varken, napalmla cayır cayır yakmak varken.” Ki yaklaşık üç bin dereceye çıkıyor napalm bombasının sıcaklığı. Yakıp-kavuruyor her tarafı. Bunlar ne diyor? “Böyle öldürme olmaz şöyle öldürme olması gerekir” diyor. Öldürmenin hiçbiri olmaması lazım, hiç kan akmaması lazım. Şaşırıyorum ben buna hayret ediyorum bu nasıl bir kafa? Büyülenmiş gibiler.

 

(Türkiye’nin 490 ton altını var. Ancak bu altının sadece 40 tonu Türkiye’de. Geri kalan 450 tonu İngiltere Merkez Bankası’nda saklanıyor. Yeni Mesaj Yazarı Yusuf Karaca -resmini görebiliriz- bu bilginin bizzat Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından geçen yıl açıklandığını, ancak bu konuşmanın insanların dikkatinden kaçtığını söyledi. Şöyle devam etti: “Amerika altınlarını bir kalede saklıyor, bizimkiler de İngiliz bankasında. Ülkeler dünya savaşı öncesinde mutlaka altına sarılırlar. Çünkü vatan bile o altınlarla korunur. Ancak bizimkiler İngiltere hazinesinde” dedi.)

İngiliz derin devleti dünyayı idare ediyor şu an. Türkiye’ye de pençesini attı. Bütün millet olarak deccaliyete karşı tavır almamız gerekiyor. Gece-gündüz uyaracağız hatırlatacağız.

Mesela Çin, Rusya, Venezuela ve Orta Asya Cumhuriyetleri bu kasalarda altın saklamıyorlar. Bunlar İngiliz derin devletine karşı olan ülkeler. Karşı ama farkına varmadan karşı olanlar. Daha yeni uyandılar olaya onlar da. Yani halklar yeni uyandı. Devletlerin mühim kademelerindekiler biliyorlardı ama halkları daha yeni uyandı. Bu kasalarda bugün 72 ülkeye ait toplam 250 milyar dolarlık altın var. 250 milyar dolarlık altın 72 ülkeye ait. Altın fiyatlarını 200 yıldır Londra belirliyor. Yani dünyayı idare ettiğini her yerden anlıyoruz. İngiliz derin devletinin nerelere kadar uzandığını da görüyoruz.

İnsanlar altın alıp-satsa; bu altınlar depolardan hiç çıkmıyor. Sadece külçe numaraları satılıyor. Altın hiç kıpırdamıyor. Yani insanlar altını alıp götürüp koyup satmıyor. Sadece numaralarını veriyorlar “bu satıldı” deniyor. Altın sürekli İngiliz bankalarında duruyor.

Her yer altın dolu. Bu altınları Hz. Süleyman (as)’ın mescidinin yapımında kullanacağız. Biriktirsinler biriktirebildikleri kadar. Mescidin her tarafını altınla kaplayacağız. Böyle az boz değil en az bir parmak kalınlığında altınla kaplayacağız.

Bu kasaların boyu bir metre uzunluğa sahip. Diyor ya Kuran’da “Bir topluluk onu taşımaya güç yetiremiyordu” diyor. Atlarla devlerle taşımaya güç yetmiyordu. Tonlar ağırlığında bu anahtarların ağırlığı da, bu kasa anahtarlarının ağırlığı. Kuran’da özellikle dikkat çekilmiş, değil mi? “Bu anahtarları taşımaya bir topluluğun gücü yetmiyordu” diyor. Ton hesabıyla ağır anahtarlar. Bu kasaların bulunduğu bölge zaten İngilizler tarafından korunuyor. Anahtarların boyu bir metre ve tonlar çekiyor. İyi aklınızda kalsın diye tekrar tekrar söylüyorum.

Bak, şeytandan Allah’a sığınırım, Allah diyor ki: “…anahtarları, birlikte (taşımaya) davranan güçlü bir topluluğa ağır geliyordu.” (Kasas Suresi, 76) diyor. Kurşun gibi anahtarlar. Büyük dev böyle çelik anahtarlar. Yani bir tanesini bile kaldırmak çok güç.

İşgal ettikleri ülkelerin altınlarını da toplayıp-götürüyorlar. Şu ana kadar dünyanın neresinde işgal ettikleri ülke olduysa hep ilk hedefte, mesela Irak’ta da öyle oldu, Irak’ın bütün altınlarını toplayıp götürdüler. Hangi ülkeyi işgal ediyorlarsa oranın altınlarını toplayıp-götürüyorlar.

Karun, derin devleti temsil eden bir motiftir Kuran’da.

Kaddafi’nin de altınlarını kamyonlara yükleyip-götürdüler. Saddam’ın altınlarını da alıp-götürdüler. Dünya da bunun farkında değil. İngiliz derin devleti diyoruz “yok ya” diyorlar “sen ne anlatıyorsun?” falan. Benim anlattıklarım gerçek, doğru. Uyanın. Deccal bu, deccaliyet İngiliz derin devleti.

200 yıldan beri, 1816’dan beri onları belirleyen İngiltere. Yani altın fiyatını belirleyen İngiltere.

Mesela adam diyor ki “beş ton altınım var” diyor, hiçbir şekilde o altın onun evine gelmiyor, dükkanına bir yerine de gelmiyor sadece onun numaralarını satıyor. Yani öyle altın alıp biriktirme diye bir konu yok.

 

(John W. Whitehead. Amerika Virginia’da insan hakları ihlalleri konusunda ülkenin dört bir yanından avukatlarla birlikte ücretsiz destek sağlayan Rudherford Enstitüsü’nün kurucusu ve başkanı John W. Whitehead. Bir gün önce “Amerika’nın derin devleti” başlığıyla bir video yayınladı. Videoda, Amerikan derin devletinin, ne ülkenin vatandaşlarının özgürlüğüne, ne Beyaz Saray’da kimin oturduğuna, ne kongrede ülkeyi yönetenlerin fikirlerine hiçbir saygısı olmadığını, önem vermediğini anlatıyor. Hükümetin Washington dışından derin devlet tarafından yönetildiğini belirtiyor.)

Yani İngiliz derin devleti tarafından yönetildiğini söylüyor, evet. Biz açıkladıktan sonra Amerikan halkı da uyandı. Bütün dünya uyandı. Süratle önlem almamız gerekiyor seferberlik tarzında. İngiliz derin devletine karşı bütün İslam aleminin birleşip deccalı yerle bir etmesi gerekiyor. Öbür türlü deccal dünyayı mahvedecek söyleyeyim.

 

İngiliz Derin Devletini Biz Deşifre Ettikçe Tüm Dünyada Uyanma Başladı. Amerika Da Felaketin Farkına Vardı

Her yere gitti yazılarımız ve bütün dünyayı sallıyoruz. Amerika uyandı, Rusya uyandı, Türkiye uyandı. 300’e yakın aydınımız İngiliz derin devletine karşı yazı yazdılar, 300. Vesile olduk elhamdülillah. Her yerde bir uyanma var. Amerika’da da uyanma var. Zaten şu an Donald Trump farkında olayın. Yani İngiliz derin devletinin pislik bir yapılanma olduğunu biliyor, gördü anladı. Onları fazla sarsmadan başına bela etmeden şu an tedbir almaya çalışıyor. Ama iyi destek olmamız gerekiyor Trump’a; Türkiye’nin herkesin iyi destek olması gerekir. Ne diyorsak o.

 

Fethullah Gülen Nur Talebesi Değildi. Sadece Risale-i Nurları Bir Süre İçin Kullanmıştır

Fethullah Gülen, Nur talebesi falan değillerdi. Sadece Nurculuğu kullanmıştır. Bediüzzaman Said Nursi’nin eserlerini kullanmıştır bir süreliğine. Kendince uyanıklık yaptı, birçoğu da peşine takılıp gitti. Sonunda bilmiş üst perdeden konuşan, böyle ukala, züppe, saygısız, münasebetsiz, halkı beğenmeyen, halka nefret gözüyle bakan, kinle bakan böyle alçaklar yetişti gördünüz katiller. “Resimlerini gösterin, bunları bilmiyoruz tanımıyoruz biz” dedim. Normalde hiç yapılmayan bir şey Türkiye’de, hiç yapılmayan bir şey yapılmaya başlandı. Hiç görüyor musunuz mahkumlar hiçbir şekilde yayınlanmaz. “Ama bu alçakları yayınlayın” dedim. Çünkü tankla insan ezmiş, çocukları ezmiş. Bizim verdiğimiz parayla, biz ona güvenmişiz silahı teslim etmişiz, helikopteri teslim etmişiz. Kahpelik yapıp, kalleşlik yapıp halkı vuruyor. Biz bunları tanıyacağız hem çok çok iyi tanıyacağız. Önden yandan bunların resimleri gösterilsin. Hepsini de bir hapishaneye toplasın hükümet. Diğer hapishaneleri rahatsız etmesinler. Oraları kirletmesinler. Tek bir hapishaneye toplasınlar hepsini. Daha hala da züppelik yapıyor bir kısmı, daha hala çakallık yapıyorlar.

Fethullah Gülen çetesi zamanında Risalelerden Mehdiyet’le ilgili bölümleri de çıkarttılar, Mehdi karşıtı bir hareket olduğu için.

Bu cinayeti işleyenlerin hepsi alçak, ahlaksız, karaktersiz, namussuz adamlar. Çünkü Müslüman bunu yapmaz. Bu FETÖ cinayetlerini söylüyorum. Çok büyük kahpelik bu. Masum, tertemiz insanlara bunu kim yaptıysa hepsi ahlaksız.

 

(Ateş kuşağından bahsetmek istiyoruz. Doğanın ender görülen harikalarından biri olan ateş kuşağının oluşması oldukça zordur. Bir ateş kuşağının oluşabilmesi için güneşin oldukça yüksek bir konumda olması gerekiyor. Ayrıca ateş kuşağının oluşacağı ufuk sıcaklığının 58 derecenin üzerinde olması ve o anda gökyüzünde sirüs bulutunun olması gerekiyor.)

Birçok şart bir arada. Ama garip tabii böyle bir şey oluşması çok hoş. Allah istese her yeri öyle yapardı. Gücünü gösteriyor Allah. Cennette neler yapabileceğinin ışığını göstermiş oluyor bize.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler