Sayın Adnan Oktar'ın 5 Ocak 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 5 Ocak 2017

 

(Bir süredir sosyal medyada ‘Neden İzmir’de bir patlama olmuyor?’ şeklinde provokatif tweetler atılıyordu. Bunun hemen ardından bugün İzmir’de adliye yakınlarında iki ayrı patlama meydana geldi. İzmir Valisi’nin yaptığı açıklamaya göre, iki terörist vurularak, ölü olarak ele geçirildi. Biri hala aranıyor. Bir polis ve bir adliye çalışanı şehit oldu. Beş kişi yaralandı. Şehit olan polisimiz Fethi Sekin, aracı şüpheli bularak durdurmak istedi.)

Fethi, Allah’ın fethi. Fethi kabadayının hasıymış, delikanlının da hasıymış. Fethi seni tebrik ediyoruz. Sen cansın, ne güzel makama ulaştın. Sana imreniyoruz. Allah bize de nasip etsin.

 

(Şehit polisimiz mermisi bitene kadar çatışmış, sonra şehit olmuş.)

Kabadayının şanından. Yalnız polisin biraz silah kalitesini artırsak daha iyi olur. Sırf tabanca değil de mesela böyle uzi tarzı otomatik silah da verilebilir. Biraz da cephanesinin daha çok olması lazım. Şarjör sayısı artırılsa iyi olur.

 

(Beylik tabancası varmış sadece. Şehit polisimiz teröristleri durdurmasaydı, çok daha büyük bir can kaybı olabileceği söyleniyor. Polisimizin açtığı ateş üzerine teröristler kaçmak zorunda kalmış ve kaçarken arabalarını patlatmışlar. Teröristlerin yanında iki kaleşnikof, 8 roketatar, 8 el bombası ele geçirildi. Saldırının PKK tarafından gerçekleştirildiği bildirildi.)

Bu memleket çaka çaka kabadayı dolu. Çok yanlış adrese geldiler. Hiçbir netice alamazlar. Hiçbir şey yapamazlar. Boş yere uğraşıyorlar. Yani bir gideriz bin geliriz. Zaten onlar da farkına varmıştır zannediyorum. Bu tip olaylarla falan hiç etkilenmeyiz, hiç. Daha da azmimiz artıyor, daha da şevkimiz artar. Bunun dışında hiçbir şey yapamazlar.

 

(Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, son yapılan saldırılarla ilgili şöyle bir açıklama yaptı; “Bundan sonra böyle sistematik bir darbe yerine münferit suikastlar olabilir. Benim en çok endişe ettiğim bu suikastlar. Siyasetçilerin böyle bir tehdit altında olduğu aşikar. Çok ciddi istihbaratlar geliyor. MHP Lideri Bahçeli’ye ya da CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na bir suikast yapıldığını düşünün -Allah korusun.- Bahçeli zırhlı araç istemedi. Tedbirli olması lazım” dedi.)

Bahçeli kabadayı da onun için. Ama tabii zırh Peygamberimiz (sav)’in sünnetidir. Kuran’da tavsiye edilen bir husus. Onda bir şey yok. Ama tabii Sayın Bahçeli zırh istemiyorum demesi, belki şöyle düşünüyordur, ‘vatandaş zırhlı arabayla gezmiyor, kimse zırhlı arabayla gezmiyor ben niye zırhlı arabayla gezeyim’ diyor olabilir ama liderlerde bir ayrıcalık olması gerekir. Bir hiyerarşi açısından çünkü mesela bana bir şey olsa bir şey olmaz, falancaya bir şey olsa bir şey olmaz ama devletin başına mesela Cumhurbaşkanı’na, Sayın Bahçeli’ye başka şahıslara yapılan çirkin ataklar riskli olur, sarsıcı olur, o yüzden gerekir. Sayın Bahçeli insancıl açıdan değerlendiriyor, kabadayılık ruhuyla değerlendiriyor ama bu mantıkla değerlendirsin benim istirhamım, ricam mutlaka zırhlı araba kullansın. Çünkü bu bir mücadele stratejisi çünkü lidere bir şey olduğunda toplumda ters etki yapar bu. Ama ben mesela vatandaşım hiçbir etkisi olmaz değil mi ama lider çok ayrı bir şeydir onun için iyi olur, gerekir. Ben bir kardeş olarak istirham ediyorum, Sayın Bahçeli’nin kabul edeceğini de düşünüyorum. Ama arabayı göndersinler. ‘Gönderelim mi?’ olmaz. Direkt arabayı Milliyetçi Hareket Partisi’nin binasının önüne çeksinler, hükümet göndersin. Biner veya binmez ayrı mesele ama araba orada dursun.

 

Ortadoğu'yu Paramparça Eden Harita, Başında Churchill'in Olduğu "40 Haramiler" Olarak Adlandırılan Ekip Tarafından Çizilmiştir

Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Cihad-ı Ekber çağrısı yaptı, neye karşı? İngiltere’ye karşı. İngiltere de buna karşı İslam Birliğinin ortaya çıkmasını engellemek için Arapları kışkırttı, Mekke Şerifi Hüseyin’le bağlantıya geçtiler. Hüseyin’e eğer Osmanlı’ya karşı isyan başlatırsa ilerde büyük Arabistan kralı olacağı taahhüdünde bulundular. Halbuki ünlü Sykes-Picot Anlaşması’na göre Arap bölgesi çeşitli hakimiyet bölgelerine ayrılmıştı zaten. Ama size tek devlet vereceğiz dediler, büyük Arabistan; o zavallı da inandı ona. Halbuki büyük Arabistan kralı diye bir şey yoktu. Ondan sonra da Osmanlı’ya karşı Arapları kışkırtınca Osmanlı parçalanmış oldu, İslam birliği de bozulmuş oldu İngiliz derin devletinin oyunuyla. Gerçek mahiyetini ben açıklıyorum, bak belgelerler gösteriyorum. Bu açık apaçık bir gerçek, büyük bir felaket, bu felaket şu anda devam ediyor bak bütün aydınlar durumun farkına vardılar. Churchill hıçkırığıyla ilgili bu harita 1921 yılında Kahire toplantısında kırk İngiliz’in katılımıyla yapılıyor bak kırk, özel seçilmiş bir sayı. İngiliz derin devletinin kutsal bildiği bir sayı kırk. Churchill bu katılanlara diyor “bunların adı” diyor “Kırk Haramiler” diyor. Adam yerine koymuyor. Ve Osmanlı toprakları bu Kırk Haramiler tarafından yağma ediliyor. Kendisi söylüyor “Kırk Haramiler bunların adı” diyor. Ve Osmanlı toprakları paramparça ediliyor bu adamların cetvelleriyle. Haritayı çizen Churchill ve adamları. İşte Kırk Haramiler dedikleri ekip.

 

Mehdiyete Karşı Mücadele Uğursuzluk Getirir. Mısır, Irak, Suriye Mehdiyete Tavır Aldı Hepsine Uğursuzluk Getirdi

Tayyip Hocam’ın canını sıkacak içeride de gelişmeler var ama millet olarak yayındayız. Bu dürüst, samimi çizgisini devam ettirsin, Mehdiyet yanlısı çizgisini devam ettirsin, Mehdiyet’le uğraşanlara yüz vermesin. Bu çünkü çok ciddi bir uğursuzluk meydana getirir, çok ciddi bir uğursuzluk meydana getirir. Mehdiyet çizgisinde yoluna devam etsin, yolu açık olacak. Mehdiyet çizgisinde devam ettiği müddetçe yolu açık olacak, rahat olsun. Ama Mehdiyet’e karşı mücadele uğursuzluk getirir. Dünyanın neresinde olursa olsun Mehdiyet’e karşı mesela Mısır tavır aldı Mehdiyet’e uğursuzluk getirdi, Irak tavır aldı uğursuzluk getirdi, Suriye tavır aldı uğursuzluk getirdi. Libya aynı şekilde tavır aldı, kendisinin Mehdi olduğunu iddia ederek ortaya çıktı, adamın ne hale geldiğini gördünüz, Allah’ın onu ne hale getirdiğini gördünüz. Şimdi de Türkiye’de Mehdi karşıtı bir cereyan başlatmak istiyorlar, Tayyip Hoca bunlara uymasın.  

 

Peygamberimiz Mehdi'nin Çıkışında Yaşanacak Olayları O Devrin Kişilerinin İsimlerine Kadar Haber Veriyor

Bihar’ul Envar 1. Cilt sayfa 188. “İmam Mehdi’nin kıyafetleri ışık saçar parıldar” diyor. Parlak kumaşlar giyecek demek ki mübarek. Belki de neler olacak içinde kumaşın? İpek olacak. Nasıl parıldayabilir? Altın ama şimdi ima ediyorsun derler, demeyelim. Biz alıyorsak Mehdi (as) de alır o kumaşları niye almasın? Ben demiyorum bunu Resulullah (sav) söylüyor bin dört yüz yıl öncesinden söylüyor. Bak “Mehdi’nin kıyafetleri ışık saçar parıldar” demek ki altınlı, gümüşlü veyahut ipekli parlak kumaşlar giyecek.

“Resulullah (sav) dedi ki; kafa bulandırıcı bir karmaşa olduğunda” terör anarşi her türlü olaylar olduğunda ahir zamanda “artık yüzünüzü Medine’ye döndürüp bekleyin. Dedik ki hangi Medine Ya Resulullah? Dedi ki bildiğiniz kaç tane Medine var?” diyor Peygamberimiz (sav). O devirde Medine diye yani büyük şehir anlamında İstanbul’un dışında şehir yok dünyada. Çünkü bak diyor ki hadis Medine’de söyleniyor zaten Peygamber (sav)’in olduğu yerde söyleniyor. Öyle de olsa burada bekleyin, buraya bakın derdi. Çünkü hangi Medine nasıl desin? Medine’de olan adam hangi Medine der mi? Peygamber der “İşte burası” diyecektir. Buraya bakın derdi. İstanbul bundan altı yüz yıl öncesine kadar şehir olarak dünyada bahsedilen tek yer. Şehir olarak sadece İstanbul için şehir deniyor altı yüz yıl öncesi. Hicaz Yarımadası’ndan kuzey Avrupa’ya Vikinglerden kalan yazılara kadar her eski yazıda şehir veya saadet limanı sadece İstanbul için kullanılmış. Bununla beraber vize ile girilen tek yer de yine İstanbul. Vize olmadan girilemiyor yani herkes giremiyor. En büyük şehir. Yani onu gereksiz görüyor Peygamber (sav). “Neyini soruyorsunuz?” diyor. Sonra başka bir hadiste de yine soruyorlar “hangi Medine Ya Resulullah?” “İstanbul” açıkça söylüyor orada da. Israrla sordukları için her seferinde “hangi Medine?” diye sordukları için “kaç tane Medine var?” gibi söylüyor Peygamber (sav). “Bildiğiniz kaç tane Medine var?” diyor. o Medine’de olsa burada diyecek zaten.  Yönünüzü dönün diyor ona içindeyken yönünüzü dönün der mi? Demek ki dışarıda olacak ki kişi yönünüzü oraya doğru çevirin diyor. İçinde olana öyle denmez.

“Mehdi çıkmadan önce” diyor Peygamberimiz (sav) bak detaylara bak “Sakaroğulları’ndan biri siyah bayrakları kanla kırmızıya boyar” diyor. Bu Ala Sakar IŞİD’le olan çatışmalarıyla gündeme geldi. Hatta dünya çapında röportajlar yapıldı. Özgür Suriye Ordu birliklerinin başı olan bir kişi bu. Özgür Suriye Ordusu’nun başı olan ünlü bir lider bu. Adı Sakar “Mehdi çıkmadan önce Sakaroğulları’ndan biri siyah bayrakları kanla kırmızıya boyar” diyor. Aynısı. Yani kan revan içinde kalır diyor. IŞİD’le çatışma sonucunda çok fazla IŞİD’linin hakikaten ölmesine sebep oldu. IŞİD bayrakları hakikaten kana boyandı bu kişi sebebiyle. Bak onun ismi de veriliyor. İsimle mesela Esad’ın ismi direkt Esad diye, Beşar ismi de Beşar diye veriliyor. Öcalan’ın da ismi Abdullah diye açıkça veriliyor. “Dinsiz grubun başında olacak Fırat taraflarında” diyor. Bütün bölgede olacak olaylarda şahısların isimlerini tek tek veriyor.

 

Cennette Dünyadaki Teknolojinin Daha Güzeli Olacak

Cennette de dünyadaki teknolojinin daha ilerisi daha güzeli olacak. Şu an nasıl beynimizde bize bunları gösteriyorsa Allah bak bardaklar, süsler, heykeller her şey. Mesela orada kedi heykeli birden canlanır konuşsan konuşursun. Orada kuş, camdan kuş buraya gel desen uçar gelir. Geri git desen gider orada da kuş var ya. Cennet kuşu mesela o şekilde oluyor şeffaf uçar gelir. Cennette deniz de var, göl de var, nehir de var. O yüzden her türlü deniz aracı da var, hava aracı da var. Hayvanlar da istediğinde uçuyor mesela at kanatlı at oluyor, at yakuttan kristal at yakuttan üstüne biniyor uçuyor. Normalde insan dünyada acayip korkar orada korkmuyorsun. Düşme tehliken yok hiçbir şey yok. İstediğin yere istediğin gibi gidiyor. Cennet evleri yüksekte kristalden, şeffaf içi görülüyor “Ya Resulullah nasıl gideceğiz oraya?” diyor sahabeler “havada duracak” diyor “uçarak gideceksiniz” diyor. Şahıs istediğinde çok rahat uçuyor. Nasıl olacak desen? Rüyanda görüyorsun uçmayı adam şaşırıyor mu? Gayet normal hakkı olarak görüyor yani rüyasında uçan adamın ben şaşırdığını hiç görmedim. Nasıl oluyor falan demiyor. Gayet tabii hakkıymış gibi görüyor. Ve uçarken de istediği gibi yönünü buluyor. Aklından geçirmesi yeterli oluyor. Süratini de kendi ayarlıyor isterse,  istediği kadar süratlendirebiliyor. Cennette de aynısıdır. Sürat tekneleri, sürat arabaları her şey vardır cennette. “İstediğiniz her şey” diyor Allah. Dünyada aklınıza takılan her şey. “Sadece aklınızdan geçirmeniz yeterlidir” diyor Allah “hemen yaratırım” diyor. Kuran ayeti. “Ol dediğimde olur” diyor. Ve hiçbir şey tükenmiyor. Meyve ağaçları mesela, sürekli meyve var. Alıyor yiyor, meyveyi aldığı an meyve yeniden orada oluyor. Ama burada sebep alemi var mesela çeşmeye gidiyoruz çeşmenin hemen ağzında yaratılır su aslında ama barajdan geliyor işte borular falan dediği için makul geliyor. Hâlbuki çeşmenin ağzında yaratılır. Mesela bir elektrik aracı, elektrikli işleyen bir araç pervane, tost makinası falan fişe taktın mı işliyor. Fiş dediğinde bir boşluk Allah onu vesile ediyor adam evini de ısıtıyor, pervane de çalışıyor, müzik çalışıyor, televizyon çalışıyor, ev aydınlanıyor her şey yarım milimlik boşluktan kaynaklanıyor yarım milim. Onun içine girdiğinde ne istersen oluyor. Bilgisayarın da çalışıyor, ısıtıcılar şu bu aklına gelen bütün teknoloji hepsi çalışıyor. Ama adam onun oradan olacağına inandığı için oluyor. Eğer o oraya girmeden yani fişe girmeden çalışmış olsan aklını atar. Mesela boru, çeşmenin borusu kopuk olsa boru, kesse ama su aksa aklını atar şahıs. Ama boru bağlı olduğu için makul geliyor. İşte sebepten dolayı makul geliyor. Aslında sebep olan hiçbir şey yok, cennette olan aynı sistem var dünyada da. Her şey aynı sistem. Mesela kardeşimiz çay getiriyor Allah tarafından getiriliyor ama o getirmiş gibi görünüyor. İçeride mutfak varmış gibi görünüyor. Fincan var, bak fincanı yaklaştıran da Allah’tır. Ben elimle yaklaştırdığımı zannediyorum halbuki Allah yaklaştırır. İçirdiğinde de Allah içirir. Cennette de bu sistem vardır yani aynı arada hiç fark yok sadece burada çok yoğun sebep sistemi vardır. Mesela tekneye bindiğinde benzini koyman gerekiyor işte onu yönetecek bir kaptan olması gerekiyor, rüzgardan korunman gerekiyor. Cennette bunların hiçbiri yoktur.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler