Sayın Adnan Oktar'ın 29 Kasım 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 29 Kasım 2016

 

Darbe Tehdidine Karşı Her Zaman Teyakkuzda Olmak Ve Çok İyi Tedbir Almak Gerekir

Darbeye karşı hükümet tedbir alması lazım. Nasıl olsa olmaz mantığı olmaz. Savcılığın hemen harekete geçmesi gerekiyordu, çok geç devreye girdi savcılık. Asker tembihlenmedi daha darbeye karşı. Erlerin eğitilmesi lazım. Darbede ne yapmaları gerektiğine dair. Yani itaat olmaz darbeye. Bir de darbeci sayısı her zaman çok az oluyor. 1960’ta da öyle. Yani toplam nüfusun on binde biri falan oluyor, darbecilerin sayısı on binde biri. Halk rahatça yener. Ama gece vakti olması, halkın korkutulması, halkın konuyu anlayamamış olması, bilinçli olmaması bazen darbeyi başarılı kılıyor. Yoksa on binde bir sayıyla darbe yapılmaz. Bak halkın sokağa çıkması bile yetiyor. Çok az bir kısmı sokağa çıktı o bile darbeyi durduruyor. Çünkü çok kalabalık halkın sayısı. O gece halk aslında bu kalabalığın on misli çıkabilmiş olsaydı bir kişiyi bile vuramazdı asker yani tek kişiyi bile vurmazdı. Kalabalıkta yapacak bir şey yok hemen çekilirlerdi. Kalabalık meseleyi hemen halleder. En güzel şey darbe iddialarında hemen sokağa çıkıp müthiş bir kalabalık toplamak. Her yerin çok kalabalık olması yani evde insan olmaması. Darbeyi en iyi sindiren şey budur. Darbe sahte darbeydi. Daha hükümet hemen ilk açıklamayı yaptı. “Küçük bir azınlık grubun yaptığı bir kalkışma” dedi. Çünkü gerçek darbe bütün kuvvet komutanları, bütün komuta kademesi katılıyor tamamı katılıyor. Baştaki en büyük rütbeli subay kimse o açıklamayı yapıyor. Ve katılım ordunun hemen hemen tamamına hakim oluyor. Ki bu bile çok yanlış yani bu kabul edilecek bir şey değil. Ama bu sahte darbeyi millet sırf sokağa çıkarak önledi. Mehdiyet’in bereketi.

 

İslam Aleminin En Az Önem Verdiği Ama En Mühim Konu Münafıklıktır. Müslümanlara Bela Olan Her Konunun Ardında Münafıklar Var

Şimdi gençler bakın, evirip çevirip bakıyoruz her melanetin altından münafıklık çıkıyor. İslam aleminin en az önem verdiği konu, en mühim konu olduğu aşikar. En az önem verilen konu en mühim konu.  

Münafık olmak; kafirsen kafir olduğunu söylersin. Hayır yine çıkar sağlar, kafirlikte de çıkar sağlar eğer amacı çıkarsa. Ama Müslümanlara yapışıp pislik çıkartmak, bütün ömrünce sürünmek, aşağılanmak inanılır gibi değil. Ne zorun kardeşim? Küfre gitmiyor. Müslümanlara yapışmak istiyor. Az da olsa mutlaka Müslümanlardan çıkar sağlamaya çalışıyor. Mesela Resulullah (sav) zamanında zaten fakir Müslümanlar ne istiyorsun? Üstelik de vahiy katibi olarak geliyor, orada ne çıkarabilirse. Hanımlarına musallat oluyorlar Resulullah (sav)’in. İkide bir işte “Ya Ayşe, Ya Hatice” daha önceden, bir geliyor iki geliyor istihbarat amaçlı. Geleceğinden değil. Sırf ne yapıyorlar onu öğrenmek istiyor. İşte sorguluyor “Ya Ayşe, Resulullah dün buraya geldi mi? Size ne anlattı?” Sana ne, sana ne, ne ilgilendirir seni? “Ne zaman çıkacak?” Elinin körü, ahlaksız adam. Suikast yapmak istiyorlar, ahlaksızlık yapmak istiyor. İlla derin devlet mensuplarına haber verecek. Onun için Cenab-ı Allah “perde arkasından konuşacaksınız” diyor. Bir de kalınca perde öyle ince bir perde değil. Bu kalın kilim gibi. Peygamberimiz (sav)’in hanımlarını da, Cenab-ı Allah ayette uyarıyor “sözü sakın böyle uzatmayın, edalı söylemeyin. Kesin net kısa, hiç uzatmayın.” Çünkü adam istihbarat amaçlı geliyor. Ahlaksızlık yapacak, iftira atacak, hanımlarla uğraşacak, hanımların asabını bozacak, dedikodu çıkaracak, fitne çıkaracak. Çünkü Peygamber (sav)’in hanımlarını rahatsız edince meydana gelen gerilim Peygamber (sav)’e de yansır diye özellikle ahlaksızlık yapmak istiyorlar. Peygamber (sav)’in hanımlarını rahatsız etmeyi mühim bir münafık eylemi olarak görüyorlar. Çünkü onlara kargaşa meydana getirtmek, gerilim meydana getirmek, dedikodu çıkartmak, fitne çıkartmak. Biliyorsunuz Hz. Ayşe (ra)’a iftira attılar. Diğer hanımlarına yönelik de Peygamberimiz (sav)’in böyle girişimleri oldu. Orada amaç Resulullah (sav)’i rahatsız etmek, yani onu tedirgin etmek. Rahatsız edince de hizmete zarar vereceklerini düşünüyorlar. Seri önlemler peş peşe geldi. Perdeyle kapatıldı, kısa konuşma. Bu sefer de Peygamber (sav) hanımlarını boşanmaya teşvik etmeye başladılar. Dediler işte “boşan mehir alırsın, gider başkasıyla evlenirsin ondan da para alırsın. Bak burada zor şartlarda yaşıyorsunuz, zenginlik her yere yayılmış siz de zengin yaşarsınız boşanın hemen başka biriyle evlenirsin. Resulullah (sav)’den de bol tazminat alırsın, evlendiğin adamdan da bol mehir alırsın keyif içinde yaşarsın” diyorlar. Bu tehlikeye karşı Cenab-ı Allah iki önlem meydana getiriyor; bir, “Peygamberin hanımları sizin annelerinizdir sakın onları nikahlamayın” diyor Cenab-ı Allah. Yani ebedi annenizdir anne. Yani sonsuza kadar annemiz hepsi. İki, “konuşmaları perde arkasından konuşsunlar” diyor Cenab-ı Allah ve kısa, sade, ciddi konuşacaklar. Edalı konuşma yok, uzun konuşma yok. Çünkü orada ne fitne çıkarabilirler o zaman, ne dedikodu yapabilirler, ne ahlaksızlık yapabilirler, ne Peygamber (sav) hanımlarını huzursuz edip o huzursuzluğu Peygamber (sav)’e iletmeye çalışma yönündeki faaliyet de yapamazlar o zaman.

Münafıklar acayip kepazelik çıkartmışlar o dönemde rezillik çıkartmışlar ve hiç üstünde durulmamış. Kuran o kadar anlatmasına rağmen hemen hemen hiç kimseyi ilgilendirmemiş, bazı kişileri. Halbuki çok hayati yani Kuran’da en çok üzerinde durulan, binlerce binin üstünde ayet var münafıklarla ilgili. Bak binin üstünde münafıklarla ilgili ayet var. Namaz için bile çok az ayet var, üç-beş ayet var. Bak münafıklarla ilgili binin üzerinde ayet, bu kadar mühim bir konu. Onun için en azam konu olarak üstünde duracağız.

Mesela bak Nur Suresi 11-12’de münafıklar uydurulmuş bir yalanla geliyorlar. “Sizin içinizde birlikte davranan bir topluluktur” diyor bir münafık topluluğu, gizli bir topluluk. Ne kadar büyük tehlike görüyor musun? Özel bir topluluk oluşturmuş münafıklar sırf ahlaksızlık yapmak için. “..siz onu kendiniz için bir şer saymayın,” diyor Cenab-ı Allah. Yani bunlar eylem yaptı münafıklar pislik yaptılar, Müslümanlara zulmetti böyle bir şey yok diyor Allah. Benim bilgim dahilimde diyor Allah. “..aksine o sizin için bir hayırdır.” Çünkü sevabınız artar, gençliğiniz artar, gücünüz artar, sıhhatiniz artar, nimetiniz artar, sevabınız kat kat artar. “Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır.” Münafıklara. “Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise” asıl münafıkların liderineyse “büyük bir azap vardır.” (Nur Suresi, 11) Diyor Allah. “Onu işittiğiniz zaman, erkek müminler ile kadın müminlerin kendi nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup: ‘Bu, açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür’ demeleri gerekmez miydi?” (Nur Suresi, 12) Diyor Allah. Yani münafığa niye alet oluyorsunuz diyor Cenab-ı Allah. Münafığı orada durdurun. “Ey münafık” diyecek kalbinden, “sen yalan söylüyorsun.” Dışarıya yönelik konuşmasında da “bu açık bir iftira sözü ben buna inanmam” diyecek. “Aa” diyor adam şaşırıyor “vay be öyle miymiş?” diyor. Sen Müslümansın nasıl bir insansın sen? Böyle denir mi? Peygamber hanımına iftira atılıyor sen de gidip inanıyorsun. Peygamberin hanımına inanmıyorsun. İftiracıya inanıyorsun münafık olduğunu bildiğin halde. “Özel bir grup bunlar” diyor “ayrı bir grup” diyor bak Cenab-ı Allah, münafık güruhu.

Münafıklar Peygamberimiz'e Çok Büyük Eziyet Etmişlerdi Ama BirÇok Alim Bu Konu Üzerinde Durmuyor. Yaptıkları Her Bir Eylem Anlatılmalıdır

Peygamber (sav)’e akıl almaz eziyet etmişler kimse üzerinde durmuyor. Daha çok işte “Peygamber (sav) ne yerdi, ne içerdi?” Peygamber (sav)’e yapılan eziyetlere baksana sen. Binin üzerinde ayet var münafıklarla ilgili, niye bundan bahsetmiyorsun?

 

Mahmut Efendi Hazretleri’nin Camiası Çok Temiz Bir Camia. Şeytan Bu Camianın Bütünlüğünü Bozmak İstiyor Böyle Bir Oyuna İlimle Müsaade Etmeyiz

Mahmut Hocamız’ın cemaati çok mübarek, temiz bir cemaat ama şeytan o cemaatin bütünlüğünü bozmak istiyor, oyun oynamak istiyor. Allah’ın izniyle ona müsaade etmeyeceğiz. Kanunla, hukukla, akılla, ilimle, irfanla müsaade etmeyeceğiz. Kendilerince böyle aptalca oyunlarla bu güzel topluluğu, güzide topluluğu felç etmeyi düşünüyorlar öyle bir oyunun geçiş yolu kapalı, bunu unutacaklar. Tabii çok akılcı yaklaşılması lazım, gurur yapmamak gerekiyor, gereksiz gurur zarar verir. Yanlış anlaşılmaların halledilmesi gerekir. İnşaAllah vesile oluruz. Hocamız’a bayağı iyi bakıyorlarmış, gönlüm çok rahat etti, bayağı güzel bakıyorlar bulunduğu mekan iyi yeni mekan, bayağı kalabalık bir kitle rahatça görüşebiliyor, havası zaten iyi bulunduğu yerin.

 

Münafıklar Peygamberimizin Hanımlarından Haber Almak İçin Sürekli Entrika Yapıyorlar, İslam İçin Gibi Görünüyor Ama İstihbarat Topluyorlardı.

Münafıklar Peygamberimiz (sav)’in hanımlarından haber almak için sürekli entrika içindeydiler mesela bir hanımının odasına giriyorlar, bir hanımın odasına giriyorlar güya dini amaçlı, “size bir şey soracaktım” falan “Peygamberimiz (sav) herhalde gelir biraz sonra ama ben yine de birkaç soru sorayım demiştim.” Hanım da diyor ki; “Ya” işte “üç saat sonra falan gelir.” “Hayret ya” diyor “nereye gitti ki?” Diyor. Mesela diyor “gazveye gitti” diyor. “Üç saat sonra gelir” diyor. “Tamam, neyse” diyor “ben sorumu zaten gelince de sorarım” diyor. Hemen gidip haberi ulaştırıyorlar. Münafıkların haber almada en çok Peygamber (sav)’in hanımlarını konuşturarak netice almaya çalışıyorlardı o devirde. Resulullah (sav)’ın yanında da işte vahiy katipliği yaparak konuşulanlar işte sahabeler bir şey söylüyor, Peygamberimiz (sav) de onlara cevap veriyor falan orada duyduklarını naklediyorlardı. Böyle manyak bir kafadır bunlarda, bu aşağılanarak yaşamayı kabul ediyor ama onu büyük bir marifet gibi görüyor. Sonra da Peygamber (sav) galip geldi mi? Geldi. Siz mağlup oldunuz mu? Oldunuz. Peygamber (sav) cennete gitti, sizde cehenneme gittiniz. Bre ahmaklar zorunuz neydi? Amacınız neydi?

Münafık daha önce de anlatmıştım, yılan gibi akar çok sessizdir, ani hareketleri vardır münafığın. Mesela ne zaman nerede biteceği belli olmaz. Mesela adam bilgisayarla yazı yazar arkasına sinsice, yılan gibi sokulur veyahut da adam bir şeye, bir yere yazı yazıyordur hiç nefes almadan gider arkasından onu izler veyahut o telefonda bir şey konuşuyordur hemen gelir duvarın dibinden dinler. Filmlerde falan da görürsünüz, tarihi filmlerde casuslar öyledir, saray casusları mesela duvarın dibine yaklaşır birisi duvara yapışmış gibi durur, köşeden dinler. Münafığın özelliği de odur. Sürekli bir şeylere ulaşmanın peşindedir. Be hey ahmak zaten o konuşmayı yaptıran Allah, sana duyuran da Allah, sen zaten Allah’ın kontrolündesin ama o salak kafasıyla Allah’tan bağımsız bir şeye ulaşacağını zanneder.

Münafikun Suresi 4 “Sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları” bak “sen onları gördüğün zaman cüsseli yapıları beğenini kazanmaktadır.” Şık böyle hoş, boylu, poslu, gösterişli. “Konuştukları zaman da onları dinlersin.” Bilmiş böyle kültürlü. “(Oysa) Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler.” Yani ölmüş, bedenleri şeytan tarafından kullanılan zombilerdir. Ölü ama cesedi kokuşmamış, ölü olan cesedine şeytanın hakim olduğu ama boş kütük gibi artık, beden ölü, ruh, ruhun kontrolü gitmiş sadece şeytan kontrol ediyor. Sanki onlar (sütun gibi) dayandırılmış ahşap-kütük gibidirler.” Gelir koltuğa oturur ama bitmiş adam. (Bu dayanıksızlıklarından dolayı da) Her çağrıyı kendileri aleyhinde sanırlar.” Şeytanın bedenine girmesinden dolayı normal artık ruh kontrolü olmadığı için her konuşmayı, her sözü kendi aleyhlerinde zannediyorlar yani şeytanın ifasıyla çünkü şeytan bedenini kontrol altına almış sürekli ona söylüyor, “bu senin aleyhine” diyor. Bir şey konuşuyor, “bu da senin aleyhine, bak seni izliyorlar” diyor. “Seninle ilgili kötü konuşuyorlar.” İşte “bu sana dokundurma, bu seninle ilgili.” Mesela sen burada çay içiyorsun, demek istiyor ki “sen” işte “çay içmiş olsaydın enerjik olurdun bak işte ben bu yüzden canlıyım.” Çok münasebetsiz mantıklarla, münafıkta delice mantık vardır. “Onlar düşmandırlar” diyor. Niye? Çünkü şeytan içinde olduğu için, şeytan da Müslümana düşman olduğu için, düşman bir makine var karşında yani bir robot, şeytanın yönettiği etten, kemikten bir robot var ve düşman olmuş oluyor tabii ki bu. “Bu yüzden onlardan kaçınıp-sakının.” Bu zombilerden kaçınıp, sakının. “Allah onları kahretsin.” Allah onlara bela versin, kahretsin. “Nasıl da çevriliyorlar” diyor. Münafık sürekli pislik peşindedir. Her sözü kendi aleyhinde zanneder, her hareketi. Hatta hükümet bir açıklama yapar onu da kendi aleyhine alır. Obama bir konuşma yapar yani manyak gibidir “bana söylüyor” falan der. Çok delidir münafık.

Münafık bedenine şeytan girdiği için o makine, robot mantıksızlığındadır. Mesela birisi uyuyorsa hayvan gibi gider uyandırır, gider üstüne çöker mesela gider “benim ayakkabımın bağı vardı nerde?” der. Çok densiz, münasebetsiz ve deli ruhludur. Mesela yemek yiyenin yanında onu tiksindirecek bir şey söyler veyahut durduk yere bir iş çıkartır, Müslümanları sürekli meşgul eder çünkü o beden artık makine olarak kullanılır şeytan tarafından. Şimdi şeytan da sürekli hareket halinde olduğu için mesela durur durur hiç ummazsın “bu peçeteyi niye buraya koydunuz?” Der. “Temiz mi bu peçete? Kasten mi koydunuz?” Der. Mesela sen oraya kuş koyarsın, “bu kuşun gagası bir yerimi çizsin diye mi koydunuz?” Der. Çok şeytani ve delidir veyahut gider onu kırar, “pardon yanlışlıkla kırdım” der. Müslümanlara zarar gelsin diye. Mesela bir şey verirsin gider bozar, kasten bozar. Mesela farz edelim ceketi varsa çeker yırtar omuzunu. “Ya” der “zorlanmadan yırtılmış, kullanılmaya, sürekli kullanınca işte böyle oluyor” falan der. Şeytanın etkisiyle zarar vermek amacıyla, irili, ufaklı sürekli pislik peşindedir münafık. Huzursuzluk çıkartır, küser, darılır, kızar, bağırır, çağırır, protesto eder, suratını asar. Ayette diyor ya; “Kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti” (Müddessir Suresi 22) diyor. Daha da olmazsa yüzüyle pislik yapar. Sorulana cevap vermez, konuşmaz, Müslümanların yanından uzaklaşır çok dengesizdir. Sürekli şüphe içinde, Müslümanların onu izlediğini düşündükleri için ve sürekli de ahlaksızlık yaptığı için, bir suçluluk duygusu içindedir. Şeytan da onu yönlendirdiği için çok telaşlı, kargaşalı, anarşi dolu bir ruha sahiptir ve nefes almaz. Sürekli o kargaşa ruhunda devam eder. Sabah kalkar kepazelik, akşam yatar kepazelik, münafığın sakin durduğu hiçbir anını göremezsin. Münafığın böyle yarım saat normal yaşadığını göremezsin. Münafığı oradan da anlayabilirsiniz. Kargaşa çıkartmadığı, ahlaksızlık yapmadığı yarım saat, bir saatlik bir vakti olmaz münafığın. Sürekli kepazelik çıkartır, ya yüzüyle, ya hareketleriyle mesela ya alaycı gülüşüyle, münasebetsizliğiyle, densiz çıkışlarıyla, kabalığıyla veyahut gevezeliğiyle sürekli Müslümanların dikkatini dağıtıp onları Allah’tan uzaklaştırmak ister. Çünkü bütün mesele Müslümanlara Allah’ı unutturmak değil mi? Şeytan da onu işte yönlendirdiği yön o oluyor. Mesela şimdi çay geliyor onu diyorum. “Bu çayı niye sıcak getirdiniz?” Der. Soğuk getirirsin. “Niye soğuk getirdiniz?” Der. Ilık gelse, “niye ılık geldi?” Der. “Niye kulbu yanda geldi” der. Veyahut “niye bana bu fincanla getirdiniz” der. Ahlaksızlık olsun konu bulur yani. Böyle binlerce, yüz binlerce konu bulur münafık. Kargaşa, anarşi, tedirginlik meydana getirmek için. Çünkü Müslümanı sürekli konuşturacağı için Müslüman da o zaman Allah’ı anamıyor bu mahluklarla uğraştığı için. Çünkü ona cevap vermesi gerekiyor, münafık sürekli kendiyle Müslümanları uğraştırır. Ki Müslüman Allah’ı anamasın, İslam’a hizmet edemesin diye. Ama bunu yaparken aslında bir makine bunu yapıyor. Makineye yaptırıyor şeytan. Onun ruhu artık iptal olmuş oluyor, ruhu ölü olmuş oluyor. Ruhunun fonksiyonu kalmıyor. Ruh devreden çıkmış şeytan devreye girmiş oluyor bedeninde. Ömrünün sonuna kadar da böyle gider münafığın. Ama mesela şeytan yakalandığını anlayınca münafığın bedenindeyken bu sefer Müslüman taklidi yapmaya kalkar. Şeytan çok taşkın bir zekaya sahiptir. Yani dünyanın en zeki varlığıdır. Alimdir ve çok zekidir. Ama çok ahmaktır, akılsızdır yani. Eğer kendinden şüphe dildiğini anlarsa bu sefer yoğun olarak Müslüman taklidi de yapmaya başlayabilir. Ama adeta onunla oynar yani. İslam’ı tenzih ederim de kendiyle oynar. Mesela bir böyle şefkatle merhametli yapar, bir saldırganlaşır, küstahlaşır birden böyle çok müşfik hale gelir. Ama bütün mesele Müslümanları zihnen, fikren yahut bedenen meşgul etmektir onun için Allah “onlardan yüz çevirin” diyor ayette. Çok dikkatli olmak lazım. Bütün İslam aleminin başında bela şu an bunlar. Mesela git Mısır’a zibil gibi münafık var ve mahvediyorlar oradaki nur gibi Müslümanları. Mahmut Hoca cemaati nur gibi bir topluluk. Ama bir avuç münafık bak o cemaati çok tedirgin ediyor. Yani bayağı tedirginler. Halbuki kendi aralarında gayet güzel yaşıyorlar.

Araf Suresi, 86 “Allah’a iman edenleri tehdit ederek” bak tehdit ederek münafığın bir özelliği de odur. Küfürle işbirliği yapma tehdidi vardır. Müslümanların aleyhine iftira atma tehdidi olur. Saldırma tehdidi olur her türlü psikopatlık ve ahlaksızlıkla ilgili tehdit eder ama tabii mümin tehdidi hiç hükmünde görür. “Allah’ın yolundan alıkoymak için” bak neymiş amacı? Allah’ın yolundan alıkoymak. “… ve onda çarpıklık arayarak.” Yani hiç olmazsa bir şeyin yapılmasını bir parça geciktirmek. Veya şeklini değiştirtmek, onun için münafık çarpıklık için sürekli yanlış bilgi verir. Mesela masanın üstünde bir kitap vardır ciltli sen ne dersin bu kitap? Halbuki dinle ilgili bir kitap değildir. “Kuran bu” der. Sen de evde Kuran var diye rahat edersin Kuran getirttirmezsin sana oyun oynar. Sonra o gidince bakarsın ki Kuran değil başka alakasız ateist bir kitap. Bu münafık için çok büyük bir başarıdır. Heyecan verir ona. Sürekli çarpıttırır. Sen dersin ki “bana Kuran’dan bir ayet gönder” Kuran’ın ayetini gönderirken bir kelimeyi ya bir harfi yanlışlıkla gibi yapmış yaparak çıkartır veyahut alakasız ayete alakasız bağlantılar kurarak gönderir. Yani akla hayale gelmeyecek her türlü kepazeliği yapabilir. Karşımızda şeytan zekası olduğu için mümin de buna karşı mümin aklıyla karşılık vermesi gerekiyor. Onun için gaflete daldığında mümin mağlup olur Allah esirgesin. Gafil olmaktan Allah’a sığınıyor o yüzden müminler, sığınıyoruz.

İsra Suresi, 27 “Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır.” Yani münafık olmuşlardır. Bilerek ve isteyerek yapıyorsa. “Şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” Münafık da nankördür. Münafıkla şeytan aynıdır. Münafık deyince aklınıza gelsin şeytan, şeytan deyince aklınıza münafık gelecek. Çünkü şeytan dikkat ederseniz çok mümin muttaki olma iddiasıyla ortaya çıkıyor. Münafık da aynıdır. Münafık da Müslümanları hep zarara sokmak ister. Ama küçük yapabilirse küçük, yapabilirse büyük zarara sokmaya çalışır. Onun için beş kuruş vermek istemez münafık. Mesela iş adamıysa o paraları hep kendine biriktirmek ister. Ve kendi hampalarına onu vermek ister. Şeytani bir ekibi varsa onun, münafık bir ekibi varsa nefret ederek de olsa onları ortak gibi gösterir ama onları da dolandırır onlar da onu dolandırır münafıklarda öyledir sistem. Birbirlerine bunlar para verme sistemleri vardır ama dolandırmak için verir parayı. Ondan daha fazla bir şey koparmak için onlar da ondan daha fazla bir şey koparmak için verirler. Yani hayırlı amaçlı bir şey yapmaz münafık. Münafık istese o zekasıyla, o becerisiyle mesela Samiri akıl almaz güzel hizmet yapabilirdi. Musa (as) kavmini mükemmel eğitebilirdi. Ama kendini kabiliyetsiz gösterdi. Tevrat’ı öğretemeyen, Allah’ın hükümlerini yapamayan, anlatamayan o konuda ahmak gibi gösterdi. Bir türlü yapamıyorum diyor beceremiyorum. Peki şeytanlığı nasıl biliyorsun? Bak Mısır kültürünü biliyorsun su gibi ezberden ama Tevrat kültürünü bilmiyorsun. Bilmezden geliyorsun istediği her şeyi yapabilirdi ama yapmadı.

Mesela Dırar mescidi. Mescit kuruyorlar, Peygamberimiz (sav)’i çağırıyorlar. Diyorlar, “buraya hiç kadın gelmiyor, çok takva mescit herkes burada toplanıyor Allah’ı anıyor. Ya Resulullah sen de gel burayı şereflendir” diyorlar münafıklar toplanmış. Ne yapar adam burada? Bir kere cinayet ihtimali çok yüksektir çünkü münafık adam öldürmeye yatkındır yani mutlaka ölümü hedefler, katil karakterlidir münafık. Hep dikkat edin münafıklarda böyle cinayet romanları, cinayet filmleri falan çok hoşlarına gider münafıkların. Cinayet tabloları, bilinçaltında hep cinayet vardır münafığın. Hatta İngiliz derin devletinin o alçaklarına bakıyoruz hep cinayet fotoğrafları yayınlıyorlar. Kanlı fotoğraflar falan. Bilinçaltında bu vardır. Casuslar da hep cinayetle sonuçlanan olaylar içine girerler, ya adam öldürürler ya kendini öldürtürdür. Yahut kendini öldürür ikisinden birisi oluyor yahut üçünden biri oluyor. O yüzden çok dikkatli olmak gerekiyor münafıklara karşı. Ve genel hüküm olarak düşünüldüğünde münafık bunları bunları zaten yapar diye düşüneceksin. Münafık zaten yalancıdır onu atıp bir kenara başka türlü açıklama yapamazsın. Mesela münafıkla ilgili olarak, bu adam yalancıdır dendiğinde sen nereden çıktı bu diyemezsin. Münafık diyorsun sen zaten değil mi? Ayette münafık diyorsa aynı zamanda ayet onun yalancı olduğunu da söylüyordur. Ona delile gerek yoktur. Ayrıca bu adama yalancı diyebilirsin Kuran’da bu adamın yalancı olduğunu söylüyor diyebilirsin. Çünkü münafık zaten yalancıdır. Bazen oluyor ya diyorlar kaynak nerden? Kuran kaynak Kuran. Kuran’ın açılımından anlıyoruz. Mümindi diyor Allah mesela iyi bir mümindi. Namaz kılıyordu dersek doğru söyleriz. Nereden biliyorsun denmez. Müminse zaten namaz kılıyordur.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler