Sayın Adnan Oktar'ın 17 Ekim 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 17 Ekim 2016

 

Peygamberimiz (sav)’in Dabık’la İlgili Hadisi Aynısıyla Tahakkuk Etmiş Durumda

Sadece Irak ordusu ve polis güçleri. Yani IŞİD orayı boşaltmış onlar da oraya giriyor. Tam hadiste belirtildiği gibi Dabık’a 80 ülke yani 80 milletten askerler girdi hakikaten Dabık’a, aynı Peygamberimiz (sav)’in söylediği gibi. Şöyle, mesela Fransız askerleri var ama içinde yüz Faslı var, yüz Cezayirli var, yüz Mısır kökenli var dolayısıyla o 80 milletin hatta üstünde bile oluyor. 80 milleti çok anlamında söylüyor Peygamberimiz (sav). 80 milletin üstünde asker Dabık’a girdi şu an. Aynı hadiste belirtildiği gibi “Ahir zamanda Hz. Mehdi (as) devrinde Dabık’a inerler” diyor. Bir rivayette “70 sancak” bir rivayette de “80 sancakla” diyor yani 80 millet, 80 milletin askeri. Aynı şekilde geldiler. Şimdi orada yine büyük bir çatışma da bekleniyor. Ama hadis tahakkuk etti. Çünkü bak 80 millet, asıl belirtilen bu, 70 yahut 80 sancakla yabancı” yani Kuran’da hadiste geçen şekilleriyle. Mesela Ben-i Asvar deniyor, efendim, Ehli Salip deniyor birçok ifade var. Hadis zamanlaması açısından çok manidar. Tam belirtildiği şekilde ve tam yerinde. Şimdi de bölgede büyük bir savaş olacağını söylüyor Peygamberimiz (sav). Ama zaten büyük savaş halen devam ediyor. İnsanların bir kısmı denizde şehit oluyor, bir kısmı bombardımanla, işte bir kısmı tanklarla toplarla şehit ediliyor. Bu savaş zaten bütün şiddetiyle devam ediyor şu an. Her yerde Müslüman şehit ediliyor, çocuklar, kadınlar şehit ediliyor. Aynı Peygamberimiz (sav)’in söylediği gibi.

Hadiste diyor ki Resulullah (sav): “Ahiz zamanda Mehdi devrinde Irak’taki masum insanlar Şam’a doğru sığınma yeri ararlar.” Bak Irak ve Şam ikisinde de var. “Şam yeniden yapılanır, Irak da yeniden yapılanır.” Yeniden tamir edilir düzeltilir diyor. Yani yıkılır yeniden yapılır. Kenzül Ummal, Kitabul Kıyame, Kısmul Efal, cilt 5, sayfa 254, El Muttaki’nin.

“Şam’da fitneler bir taraftan sakinleştikçe diğer bir taraftan alevlenir.” (Risaletil Hurucul Mehdi, sayfa 63) Bir yerde sakinleşiyor gibi görünüyor yeniden. Diyorlar ki “barış anlaşması yaptık ateşkes yaptık” diyorlar. Biliyorsunuz değil mi? Bak ne diyor “Şam’da fitneler bir taraftan sakinleştikçe diğer bir taraftan alevlenir.” Yeniden başlıyor bu sefer. “Ve sonra onlar ateşkesi bozacaklar” Ehli Kitap. Yani yabancı ülkeler, “Rum” diyor yani yabancı. Yahut Ehli Salip deniyor. Hadislerde çeşitli şekillerde geçiyor. Yani Müslüman olmayan diğer güçler, Müslümanlarla çatışan güçler. “Ve sonra onlar ateşkesi bozacaklar” bak önce bir ateşkesten bahsediyor görüyor musun? Ateşkes yaptılar, değil mi? Bozdular “ateşkesi bozacaklar” diyor söylüyor hadiste. “Sonra size 80 sancakla gelirler.” Yani 80 ayrı milletten gelirler Dabık’a. Ve her bir sancak altında 12 kişi bulunacaktır. Buhari’de hadis bu Avf bin Malik’ten rivayet ediliyor.

Dabık burada ismi geçen yerlerden bir tanesi yoksa sadece Dabık’ta olacak değil. Yani bölgede genel olarak olacağı hadislerden anlaşılıyor. Tek bir bölgeden bahsedilmiyor.

Irak Savaşı’nda işgalci ordu çok uluslu olacak. Bunu Tevrat da belirtiyor. Bak Yeşeya 13/4’te Peygamberimiz (sav)’in hadisine uygun olarak “Biraraya gelmiş ulusların ve krallıkların gümbürtüsünü dinleyin.” Ahir zamanda olan olay anlatılıyor. “Dağlardaki kalabalığın gürültüsünü dinleyin, büyük bir halkın sesini andırıyor” diyor. (Yeşeya 13/4)

 

(Türk askerlerinin Musul operasyonuna katılmayacağını ifade eden Peşmerge Bakanlığı Genel Sekreteri Cebbar Yaver “Operasyonda yabancı güçler bulunmayacak. Planda olmayan bir güç operasyona katıldığında hedef alınacak” dedi.)

Espri yapıyor. İngiliz derin devleti seni yönlendirmese adım atamazsın. Daha önce kaçacak delik arıyordun ne alakası var? Kaçacak delik arıyordun darmaduman oldun yani. İngiliz derin devleti seni motive edince, yönlendirince bir kısmından haberin oluyor bir kısmından haberin olmuyor. Senin generalin oluyor haberin olmuyor, İngiliz derin devletinin adamı oluyor. Generalin üstünde güç oluyor haberin olmuyor. O da İngiliz derin devletinin adamı oluyor. Şu an İngiliz derin devletinin planladığı bir savaş var orada. Konu bu. Orada kahramanlık destanı yazıyor görüntüsü vermeye gerek yok.

 

(Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Musul operasyonuna Şii milislerin katılmaması gerektiğini söylerken Suriye’deki Fırat kalkanı harekatıyla ilgili olarak ise “Hedef El-Bab’a kadar gitmek” dedi. Irak başbakanlığı da Şii milislerin Musul’a girmeyeceğine garanti verdi.)

Şii milisin bir mahsuru yok da sevgisiz, merhametsiz, acımasız olursa çok büyük mahsuru var. Yoksa Müslüman bir yere girerse iftihar ederiz. Ama adam elinde palalarla gelip Müslümanları doğruyorsa, kafasını kesip ondan dağ tepeleri falan yapıyorsa bu kepazelik. Sünni-Şii ayrımını körükleyenler çok büyük günaha giriyor. Çok çok büyük günaha giriyor. Şiiler nur gibi Müslümandır, Sünniler de nur gibi Müslümandır. Bu insanların fazlası vardır eksiği yoktur. Gelenekçi İslam’ın fazlası olur eksiği olmaz. Fazla ibadet edebilir en fazla, eksiği olmaz yani. Onun için bu insanların birbirleriyle savaşmasının hiçbir anlamı yok mantığı da yok. Yazık-günah yani.

 

(Sayın Erdoğan, Musul’a Türkiye’nin girmemesi gerektiğini söyleyenlere yönelik şöyle bir açıklama yaptı; “Gaziantep’le Halep’i, Mardin’le Haseki’yi, Siirt’le Musul’u nasıl birbirleriyle ilgili olmayan yerler olarak kabul edebiliriz? Tarih kitaplarında Misak-i Milli’yi okuyoruz değil mi? Misak-ı Milli’de ne var? Eğer Misak-ı Milli diye bir derdimiz varsa kusura bakmayın o zaman bu soruyu kendi içimizde birbirimize soramayız. Irak, Suriye, Bosna ve diğer kardeş bölgelerle ilgilenmek Türkiye’nin hem görevi hem de hakkıdır. Türkiye sadece Türkiye değildir. Bunlardan vazgeçtiğimiz gün istiklalimizden ve istikbalimizden vazgeçtiğimiz gündür.” dedi.)

Doğru söylüyor ama işte İngiliz derin devletine önce bir tavır konması lazım. En büyük düşmana bir kere ad koyarak, hedefi de göstererek gereken cevabı vermesi lazım Tayyip Hoca’nın. Musul’u elimizden alan İngiliz derin devletidir.

Lozan görüşmeleri daha ikinci başlamasından hemen önce İngiliz derin devleti yeniden Musul ve Kerkük ve Süleymaniye’yi aralıksız iki gün boyunca bombalıyor. Şimdi de aynı şeyi yapıyorlar. Aynı sistem yani yine İngiliz derin devletinin oyunu. Bak Musul ve Kerkük durduk yere bombalanıyor oralar.

 

Gelenekçi İslam Anlayışı Gülmekten, Müzikten, Sanattan, Resimden, Neşeden, Hatta Yemek Yemekten Dahi Ürken Garip Ruhlu Nesil Yetiştiriyor

Gelenekçi, muhafazakar İslam modeli geliştirdiler. Müslüman gençlik sanattan, estetikten, güzellikten, nezaketten uzak böyle adeta şizofren gibi oldu. İçine kapalı, gülmeyen, eğlenmeyen, neşelenmeyen, böyle paranoid biraz da şüpheci, biraz da aşağılık kompleksi içinde olan, garip bir ruh hali içinde oldular. İngiliz derin devleti bu zaafı yakaladı. Bu sefer de onlar da homoseksüelliği gündeme getiren, züppeliği gündeme getiren, cıvıklığı meydana getiren, işte entel dantel havası içerisinde dine, İslam’a alaycı yaklaştıran, insanları garip bir ruh haline soktular. İkisinin arasını bir türlü bulamadılar. Çünkü Kuran’a uymadı insanlar. İşte edepli delikanlı, edepli kız havasıyla robot gibi insanlar yetiştirdiler. Yani ne gülen, ne eğlenen, neşesiz, gülmekten kaçınan, neşelenmekten kaçınan, danstan, eğlenceden uzak duran, müzikten çekinen, korkan hatta, güzel, temiz, bakımlı olmak pek istemeyen, yaratıcı gücü olmayan, telif gücü olmayan, içine kapalı, şizofreniyi esas alan bir felsefe geliştirdiler. O yüzden Müslümanların ne sanatçısı gelişti ne bilim adamı gelişti ne de işte entelektüel diyelim bir birikimi oldu. Bundan işte bu tip hareketler istifade etti. Boş alan onlar tarafından dolduruldu. Bir tarafta böyle bir kısmı şizofren, içine kapalı, gariban, ezik, aşağılık kompleksi olan, gülmeyen, konuşmayan, donuk, anlamsız, mask yüze sahip, hasta ruhlu insanlar, bir yandan da entelliği, züppeliği esas alan, aşağılık kompleksinden kurtulmak için çırpınan, entelektüel taklidi yapan, gariban, yancılar türedi. Hepsi için demiyorum ama belirli bir grup için bu oldu. Mesela Pakistanlı o zavallılar çok ezikler. Kendilerini çok aşağılık kompleksi içerisinde hissediyorlar. İngilizlere acayip hayranlar, ağızları açıklar. Türkiye’de de bu garibanlar böyle. Gelenekçi ruhla Müslümanları mahvedip, ezdiler. Yani neşelenemeyen, konuşamayan, telif gücü olmayan, sanat gücü olmayan insanlar meydana geldi. Dolayısıyla yaygın bir şizofreni meydana getirdiler İslam aleminde. Sonra da şimdi de gidip bombalıyorlar. Mesela Irak’ta, Suriye’de Müslümanlar içine kapalı ve mahvolmuş vaziyetteler. Gıkları çıkmıyor. Protesto da edemiyorlar, hiçbir şey de diyemiyorlar. Bir ağzını açtılar mı basıyorlar bombayı adamlar. Darmadağın ediyorlar. İşte buna karşı aklı başında Müslümanların bir an önce atağa geçip, İngiliz derin devletinin bu zulmünü durdurmak için gayret etmeleri gerekiyor.

Adap, edep diye dinin dışında bir mantık çıkardılar. Her biri ayrı kendine göre bir adap çıkarıyor. Şehirlerin adabı ayrı tarikatların adabı ayrı, tarikatlarda şeyh efendilerin çıkarttığı adaplar ayrı oluyor. Ona bağlı hocaların çıkarttığı adap, edep ayrı oluyor. Mesela “bacak bacak üstüne atamaz” diyor. Gülemez. Gülüyorsa bile gülmenin şekillerini gösteriyorlar. Adamlar neyin yasak neyin doğru olduğunu bir türlü anlayamıyor. Felç oluyorlar adeta. Gülmekten korkuyor, konuşmaktan korkuyor, yemekten-içmekten korkuyor. Mesela “kırk lokmayı aşmaması gerekir yemek” diyor. Kafaya bak kırk lokma, adamı verem yapacaklar. Onun için kupkuru oluyorlar. Böyle bembeyaz, etleri ölü eti gibi oluyor. Saçının teli görünmeyecek diyor kadına. Saçları hiç açılmadığı için mantar oluyor saçlarının dibinde, bakteri gelişiyor. Çoğunun saçları böyle geniş aralıklarla dökülüyor. Yahut tamamen saçsız da oluyorlar. Bu sefer de peruk da takamazsın diyor. Kaşlarını almayacaksın diyor, sakalını, bıyığını almayacaksın diyor. Kadınlarda hav olarak tüy oluyor. Onları da almayacaksın diyor. Garip insan modelleri meydana getiriyorlar. Ondan sonra da birbirlerine gıcık oluyorlar. Avrupa da; bunları öldürelim diyor. Onlar da öldürülmeyi gayet makul görüyorlar. Bak binlerce, milyonlarca Müslüman öldürüldü. İslam aleminde kıpırtı dahi yok. Mesela Arap kızlar geliyorlar. Burada acayip dağıtıyorlar, çarşaflı falan kızlar. Mesela gelenekçi ailelerin kızları da evinden dışarı çıktı mı akıl almaz delilikler yapıyorlar. Yani hepsi için demiyorum da bayağı bir kısmı akla hayale gelmeyen manyaklıklar yapıyorlar. Oğulları da bir kısmı homoseksüel oluyor, biri başka türlü dağıtıyor, kimi uyuşturucu müptelası oluyor. Yani basında falan gördünüz bunları. Kuran’a dayalı İslam olmamasından kaynaklanıyor işte bu. Özgür İslam anlayışı olmaması Müslümanca, aklı başında, fıtrata uygun yaşam olmayınca böyle bela her tarafı sarıyor.

 

(Avrupa Birliği, Suriye konusunda bir bildiri yayınladı. Bildiride Esad rejimi ve Rusya’nın Halep’teki katliamlarını kınayarak, bunların savaş suçu anlamına gelebileceğini vurguladı. Halep üzerindeki askeri uçuşlara acilen son verilmesinin istendiği bildiride derhal çatışmaların durdurulması, ablukaların kaldırılması, ülke çapında insani yardımlara erişimin sağlanması çağrısı yapıldı. Ancak bu arada Esad güçleri her gün yüzlerce sivili şehit etmeye devam ediyor.)

Şimdi adamın ülkesini sen elinden almaya, parçalamaya kalkıyorsun Suriye’yi paramparça etmek istiyorsun. Adam can havliyle cinnet geçirdi önüne geleni bombalıyor. O da bir delilik yapıyor tabii çok korkunç bir şey ama adamın ülkesini ben parçalayacağım diyorsun. Adamın aklı gitti yani. Senin ülkeni paramparça yapacağım diyorsun. O zaman adam da diyor hepimiz yok olalım kafasında, cinnet geçirmiş vaziyette.

Türkiye önce Suriye’den Türkiye’ye gelmek isteyen siyasi liderlere kapıyı açsın. Milletvekillerine kapıyı açsın. Gelsinler bir görüşelim, konuşalım. Bağlantı kapısını kapadı Türkiye. Ne mahsuru var kardeşim? Mesela üç-beş milletvekilinin Suriye’den Türkiye’ye gelmesinin ne mahsuru var? Türkiye’yi mi yıkacak bu adamlar? Niçin vize vermiyorsunuz? Vize yasağı kalksın. Bayağı aklı başında insanlar var Suriye’de. Gelelim konuşalım çözüm arayalım diyor adamlar, gelemiyorlar. Hükümete otuz kere söyledim. Bu yasağın sebebini ben anlayamıyorum. Kime ne faydası var ben anlayabilmiş değilim.

 

(AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay; “Eskiden haçlı orduları İslam’a sefer düzenleyecekleri zaman bütün Hristiyan milletlerinden, Alman’ından, İngiliz’inden, Danimarkalısından, Fransız’ından, İtalyan’ından bir ordu teşkil ediyorlardı. Müslüman coğrafyaya bu orduyu gönderiyorlardı. Artık bugün bize dışardan ordu göndermiyor. Bizim evlatlarımızdan insanları devşirerek, bizim içimizden bize karşı bunları savaştırıyorlar” dedi.)

Evet, bu doğru. Rahatça casus yetiştirebiliyorlar. Böyle alçak, yancı karaktersizleri casus olarak kendi bünyelerine alıyorlar. Onlar da şeytani bir yetenek içinde oluyorlar. Ama eskisi gibi değil artık bunun üzerinde armut gibi avlanıyorlar. Eskiden çaktırmadan casuslar cirit atıyordu. Şu an casusların o kirli sanatını gösterdik bundan sonra kabak gibi ortaya çıkıyorlar. Öyle bir şey mümkün değil.

“Rusya, Halep’i bombalamaya devam eder. Rusya’ya yeni yaptırımlar olabilir” diyor. Peki, uçakları niye Rus uçaklarının rengine boyuyorsunuz? Rusya diyor ki biz bombalamadık. O zaman kim bombalıyor? Bakıyoruz o uçaklar Amerikan uçakları. Rusya bombaladı diyor. Çok ayıp bu. Bu da İngiltere’nin talimatıyla oluyor, İngiliz derin devletinin talimatıyla yani deccalın talimatıyla oluyor. Deccal gidin bombalayın diyor onlar da bombalıyorlar.

(Birleşmiş Milletler Irak İnsani İşler Koordinatörü Lisa Grande, “Musul’un IŞİD’den kurtarılması operasyonu nedeniyle 700 bin kişinin barınma sorunuyla karşılaşabileceğini ancak Birleşmiş Milletler’in bu talebi karşılamasının mümkün olmadığını söyledi.)

Birleşmiş Milletler işte İngiliz derin devletinin baskısı altında kontrolünde olan bir sistem olduğu için bu açıklamayı yapıyor. Niye yapamasın? 700 bin kişiyi beslemek zor mu yani? Bomboş topraklar, araziler. Günde iki kap yemek vereceksin bu insanlara. Nedir yani? Niye yapamayasın? Bombaya, silaha onlara vereceğin yiyeceğin yüz bin mislini harcıyorsun. Güya Musul’u kurtarmak için ortaya çıkıyorlar, yağmur gibi bomba yağdırıyorlar sonra diyorlar ki “Bu bombardımandan kaçanları biz besleyemeyiz.’ Niye bombalıyorsun o zaman? Adamı bombalıyorsun, adam da kaçacak yer arıyor. Kaçacağa da bakamayız biz diyor. Bombalamazsın adam orada oturur.

Musul’dan da yani şimdi Allah vermesin tabii yüz binlerce mülteci Türkiye’ye gelecek. Tek sığınakları, tek güvendikleri ülke Türkiye. Onun için Türkiye çok şefkatli, çok sevgi dolu bir ülke olarak bütün Arap aleminde saygı görüyor. Ama bunu oya tahvil etmeye kalkmak işte ‘Halife çıktı, dünyanın en büyük aklı ortada, Halife-i Zişan çıktı’ bunlar çok çirkin olur. Bunu oya tahvil etmek çok çirkin olur. Tayyip Hoca’nın böyle bir niyeti yok ama çevresindekiler bayağı iştahlılar bazı tipler. Bu yakışık almaz çok ayıp.

 

Müslümanlar Akılcılıkla, Samimiyetle, İhlasla, Allah İçin Fedakarane Gayretle Hizmet Etmeye Çalışacaklar. Kuran'a Uygun Olan Budur

Müslümanlar böyle samimiyetle, akılcılıkla, halislikle ve çalışkanlıkla, Allah için fedakarane gayretle İslam’a faydalı olmaya çalışacaklar. Yoksa gösterişle; edep gösterileri, adap gösterileri işte ‘ben sabaha kadar zikir çekerim şunu yaparım bunu yaparım’ kafasıyla olmaz. Bunda müthiş bir samimiyetsizlik var. Bunun sonucunda şizofren bir ruh ortaya çıkıyor. Çok akılsız bir ruh ortaya çıkıyor. Müslümanın tavrı Müslümanca olur. O da Kuran’a uymasıdır. Kuran’ı yeterli görmesidir. Kuran’a göre hareket etmedi mi kendisi o zaman bir din aramak durumunda kalıyor. O din de onu şizofreniye ve içine kapanıklılığa iter. Bütün putperest müşrikler hep şizofrendi hep manyak gibiydiler. Resulullah (sav)’ın mesela neşesini kıskanıyorlardı. Hz. Davud (as)’un neşesini kıskanıyorlardı. Kendileri gibi içine kapanık ve şizofren olmasını istiyorlardı. Mesela karısı Hz. Davud (as)’un dans etmesinden rahatsız olmuştu. O kendine göre takva görüyor kendini. Onun dans etmesinin de çirkin olduğunu söylüyor. O da Tevrat’ta diyor daha coşkulu dans etmeye başladı bu sefer diyor. Sonra Allah onun belasını veriyor. Yani karısına Allah bela veriyor Tevrat’ta geçiyor. Resulullah (sav) zamanında da mesela Resulullah (sav)’ın kadınlara olan sevgisini, neşesini, Hz. Ali (ra)’nin şakacılığını, dışa dönüklüğünü kıskanıyordu müşrikler. Onlar ağır, oturaklı, adaplı ve edepli bir görünüm içerisindeydiler. Mesela hiç konuşmayan put gibi duran, içine kapalı şizofrenlerden oluşuyordu. Ve şizofren ruhlu oldukları için cinayete de yatkındılar böyle manyak gibiydiler. Her türlü melanet her türlü pislik bunlardan çıkıyordu o devirde. İçine kapalı çünkü Peygamber’den üstün olma iddiası var. Peygamber’den nasıl üstün olabileceğini düşünüyor. Mesela Peygamber gülüyor ben gülmüyorum diyor. Dolayısıyla daha üstünüm ben diyor. O senin aptallığını gösterir Peygamber’in de üstünlüğünü gösterir. Mesela Peygamberimiz (sav) hanımlardan çok hoşlanıyordu ben diyor hoşlanmıyorum diyor. O senin sapıklığını gösterir Peygamber (sav)’in de üstünlüğünü gösterir. Peygamberimiz (sav) şakacı, o hiç şaka yapmıyor onunla seviniyor. O senin kafanın dumur olduğunu, akılsız olduğunu gösterir. Resulullah (sav) mesela torunlarıyla şakalaşıyor koşuyor onların peşinden, ben diyor asla yapmam diyor. Allah seni o zaman sevgisiz yaratmış, muhabbetsiz yaratmış, Allah aklını almış ve seni deliye çevirmiş. O yönünle sen üstün olmuyorsun ki, sen sadece müşrik karakteri gösterip aşağılamış oluyorsun kendini. Küçük düşürüyorsun. Yani dengesizliğini gösteriyorsun. Ahirette de Allah belanı verir, dünyada da Allah belanı verir. Dünyada içine kapalı, neşesiz ve mutsuz, ahirette de cehennemdir karşılığı. Çünkü cennet neşe yurdudur. Cennette herkes gülüyor, eğleniyor, neşeleniyor, koşuyor. Adam orada ne yapacak? Edep adına gülmeyecek, bir köşeye gidip somurtacak. Millet gülecek eğlenecek, o orada katlanmış bir şekilde, anlamsız bir şekilde, bir yere yığılıp, domuşup oturacak. Niye? Ben üstünüm diyecek. Bunun üstün olmayla alakası yok basitliktir bu, akılsızlıktır, başka bir şey değil bu.

Mesela şeytanın manyaklığı da öyle kendini takva göstermeye kalkmasından kaynaklanıyor. Bütün melekler secde ediyorlar. Ya diyor ben diyor bu çamurdan yarattığın, kilden yarattığın, porselenden yarattığına niye secde edeyim diyor ben daha üstünüm diyor. Bak akılsızlığa bak aptallığa bak. Çünkü ben ateşten yaratıldım diyor. Ateşin üstünlüğü ne peki? Bana öyle geliyor diyor. Bak kendisi bir din anlayışı ortaya çıkarıyor yani illa üstünlük yapacak. Mesela secde etmek ağırına gidiyor. İşte o gelenekçi, Ortodoks kafalı adamlar da mesela gülmeyi, eğlenmeyi, neşelenmeyi ağırına gittiği için yapmaz. Yani şeytanın nasıl secde ağırına gidiyor, o ahmakların da o ağırına gider. Neşe, sevinç, coşku ağırına gider. Durgun, şizofren ruhun dine daha uygun olduğuna inanırlar ve daha üstün olacağına inanırlar. Halbuki Allah’ı sevdiğinden yapmaz onu. Sırf enaniyetinden, büyüklüğünden, büyüklenme arzusundan. Daha ilerde olduğunu iddia etmekten kaynaklanan bir kafa. Şeytan da onu yaparken Allah için yapmıyor o üstünlük iddiasını. Kendi o pis, ahlaksız ruhu için yapıyor, o şizofren ruhu için yapıyor. O müşriklerin hepsinde var bu, bu içine kapalılık. Allah onlara bir bela olarak veriyor. Mesela şizofren ruhu aynı şekilde şeytanda da görüyoruz yani tam bir şizofrendir şeytan. Ama bizim bildiğimiz şizofren anlamında değil, o bir hastalık o ayrı. Yani bu şeytani bir şizofreni kastedilen.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler