Sayın Adnan Oktar'ın 3 Ekim 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 3 Ekim 2016

 

(Hakkari’de Yüksekova Dağlıca bölgesinde askeri aracın geçişi sırasında meydana gelen patlamada 2 askerimiz şehit oldu 1 askerimiz yaralandı.)

Allah gani gani rahmet etsin. Allah annesine babasına uzun ömür versin aslanlarımızın. Yalnız bu artık sıradan bir konu haline geldi. Her gün adamların bir istihkakı var gibi düşünüyorlar. Bir veya iki araç her gün patlatıyorlar. İsteseler 20-30 araç da patlatacak durumda oldukları anlaşılıyor. Ama örgütün diri kalması için örgüt bir şeyler yapıyor densin diye fazla da etrafı velveleye vermeden muntazam her gün bir eylem yapıyorlar. Buna bir çözüm bulunması için teknik toplantı yapılması lazım. Genelkurmaydan, bilim adamlarından, siyasetçilerden bir ekip toplanıp “Bu adamların yolu bu yani sürekli aynı şeyi yapıyorlar. Nasıl yapalım?” gibisinden bir mantık geliştirmeleri lazım. En güzeli bombayı yakalamak. Ton hesabıyla bomba taşıyor kimsenin haberi olmuyor. Kamyona adam yüz kilo, iki yüz-üç yüz kilo bomba yüklüyor kimsenin haberi olmuyor. Bombanın yakalanması hayati.

 

Deccaliyetin Adından Kimse Bahsetmiyor. Deccaliyetin Beyninin İngiliz Derin Devleti Olduğunu Açıklamak Gerekir

Bak, deccal şimdi Suudi Arabistan’ı yutmak istiyor. Dört bölgeye ayırmayı düşünüyormuş İngiliz derin devleti. Suudi Arabistan yani dört ayrı devlet. Suudi Arabistan Krallığı panik oldu. Şimdi ayaklanma çıkarmayı düşünüyorlar Suudi Arabistan’da, iç çatışma aynı Suriye gibi. Muazzam bir savaş düşünüyorlar. Prens de Tayyip Hocam’ı aramış benim anladığım. Ama bir türlü adını koyamıyorlar ve adını dahi söyleyemiyorlar. Deccal zuhur etti. İngiliz derin devleti deccaliyettir. Başındaki adam da deccaldır. Osmanlı’yı üç yüz yıldan beri eze eze bugünlere kadar gelmiş bu adamlar. Yani direnmenin bir alemi yok. Ya deccalı teşhis edip deccalla mücadele edecek ya deccal dünyayı yutar. Ezim ezim ezer. Mehdiyet’le mukabele edilecektir. Bunun lamı cimi yok, ikinci bir yolu da yok.

 

Deccaliyet Müslümanları Bu Kadar Ezerken Deccal Çıkmadı Demek Çok Büyük Bir Hatadır. Bazı Hocaların Ana Görevi Deccaliyeti Gizlemek Gibi Oldu

Büyük olaylar oluyor. Anlamazdan geldiler ama baktılar ki anlaşılmayacak gibi değil. Bak Suudi Arabistan’a da musallat oldu deccal, yani İngiliz derin devleti. Göz göre göre açıkça arsızca yapıyor. Türkiye’de darbe yapmaya kalkıyor, adam yüzsüzce buraya geliyor sanki hiç alakası yokmuş havasında oluyor yani adamlarından birisi. Bu durum Resulullah (sav) tarafından tarif edilmiş. Mehdiyeti örtme faaliyetlerini destekleyenler yine İngiliz derin devletinin adamları. Çünkü “Mehdiyet’i çeşitli yöntemlerle engelleyin” diyor. Deccalın en korktuğu şey Hz. Mehdi (as)’dır. Deccalın en çekindiği şey Hz. Mehdi (as)’dır. En güç yetiremediği kişi Hz. Mehdi (as)’dır. Çünkü Hz. Mehdi (as) metafizik bir varlıktır. Deccal da metafizik bir varlıktır. İkisinin şu an çatışması var. Bak hiçbir hükümet deccaldan bahsedemiyor. Hutbelerde de bahsedilemiyor. Deccal inim inim inletiyor dünyayı paramparça ediyor, Türkiye’ye darbe yapmaya kalkıyor. Ama bakın Deccalın tam isteyeceği konuşmayı yapıyorlar. Biri “Deccal üç yüz yıl sonra çıkacak” diyor. Deccal çıkmış. Bu deccalı gizlemek değil mi bu? İstemeden bilmeden de olsa yahut insanlara şirin görünme kastıyla da olsa bu büyük hatayı yapıyor. Birçok alim yapıyor. Deccalı gizlemek suçtur. Deccalın yaptıklarını örtbas etmek suçtur. Deccal çıktığı halde çıkmadı demek çok büyük bir hatadır. Gördüğü anladığı halde farkında değilmiş gibi görünmek çok büyük bir hatadır.

 

Bazı Çevreler Sanat Adı Altında Bilinçaltı Sapkın Zihniyet Kurgulamaya Çalışıyorlar Haram Olan Homoseksüelliği Meşrulaştırmayı Amaçlıyorlar

Sanat adı altında son üç yüz yıldan beri homoseksüel propagandası yapılıyor. Bu şeytani bir faaliyet. Bunun için tabloları kullanıyorlar, resimleri kullanıyorlar, şunu bunu kullanıyorlar. Buna çok dikkat etmek lazım. Yani bilinçaltına o sapkın dünyayı vurgulamak istiyorlar. Mesela Hz. İsa Mesih (as)’la ilgili resimlerde de, Hz. Musa (as)’la ilgili resimlerde de bilinçaltı yakışık almayan kurgular meydana getirmeye çalışıyorlar.

Yüzlerce tabloda da hem homoseksüellik propagandası var. Yüzlerce şiirde de homoseksüellik propagandası var. Romanlarda var. Bunu işlemişler. Cinayeti de hem romanlarda işlemişler, hem şiirlerde, hem tablolarda, hem heykellerde işlemişler. Cinayet propagandası olan resimleri kullanmasın kardeşlerimiz. O sanat eseri olmaz, cinayeti teşvik eden bir şey.

Cinayet propagandasıyla bütün dünyada terör ve şiddet tırmandırıldı. Cinayet akıl almaz yaygınlaştırıldı. Cinayeti çok makul görür hale geldiler. Homoseksüelliği çok makul görür hale geldiler. Bu şeytanın bir oyunu, deccaliyetin bir oyunu. Buna müsaade etmeyeceğiz. İlimle, irfanla. Kanunla, hukukla. Biz demiyoruz ki homoseksüeller dövülsün, sövülsün, küfredilsin, aşağılansın. Böyle bir şey dediğimiz yok. Ama Kuran’a göre yaptıkları eylem, bak yaptıkları eylem ahlaksızlık ve zulüm. O kadar. Ama öldürme, yaralama asla ona müsaade etmeyiz.

 

Özel Harekatçılar Ahir Zamanın Sahabileri Gibidir

Ahir zamanın Hz. Alileri, Osmanları yahut onların evlatları, Resulullah (sav)’in aslanları onlar. Hepsi yiğit, koçyiğit. Allah hepsine sağlık sıhhat afiyet versin. Allah bedeni güçlerini artırsın, ruh güçlerini artırsın, bereketiyle sarsın. Kahpe kurşunlardan onları korusun. Allah ömürlerine bereket versin. Ailelerine çocuklarına huzur, sevinç, neşe nasip etsin. Hepsini Allah hidayet nuruyla nurlandırsın.

 

Bir İnsana Yaşam Tarzı Hayatı Yüzünden Baskı Uygulanmasını Saldırılmasını Asla Kabul Etmeyiz. Bizim İnancımıza Göre Homoseksüellik Çirkin Bir Haramdır Ve Biz Bunun Haram Olduğunu Anlatmakla Sorumluyuz

Mesela Ali İmran Suresi 28’de, şeytandan Allah’a sığınırım: “Müminler, müminleri bırakıp da kafirleri veliler edinmesinler. Kim böyle yaparsa, Allah'tan hiçbir şey (yardım) yoktur. Ancak onlardan korunma gayesiyle sakınma(nız) başka. Allah, sizi Kendisi’nden sakındırır. Varış Allah'adır.” Yani onlardan korunma gayesiyle hani bir pislik yapacaksa, bela yapacaksa Müslüman kaçmıyor saldırganlaşacaksa. Ama tehlikeye karşı tam teyakkuz halinde çok dikkatli. Ve yalnız kalmaz mümin. Ama kaçması için de bir neden yok tabii. Ama normalde ayette “yüz çevirirler” öyle bir şeyde. Çünkü o eylemine devam ediyor senin inancına saygısı yok. Allah “yüz çevirin” diyor dolayısıyla mümin onunla muhatap olamaz öyle birisiyle. Kuran’la onu uyarabilir ama yalnız değil. Etrafında insan olması lazım. Uyarabilir ama o kadar. Ayetle Kuran hükümleriyle onu uyarmak eğer hiç bilmiyorsa. Ama şarap içen bir insanla insan ahbap olabilir dost olabilir ama bir homoseksüelle bunu yapamazsın. Yani adam eylemine devam ediyor çünkü inancı da devam ediyor ve yaptığı eylem de fahşa korkunç bir eylem ve bir insanlık suçu. Kuran’a göre bu böyle. Bizim kendi inancımıza göre aşağılık bir eylem Kuran’a göre. O zaman bu adam bu eylemine devam ettiğine göre mümin onunla yalnız görüşemez. Çok dikkatlice tebliğini yapar ve hemen gider. Yazılı yapmak daha da iyi. Mesela kitap olarak verilebilir, yazılı olarak verilebilir yahut mektupla olabilir o kadar. Yani bunları legal hale getirecek hiçbir açıklama kabul edilemez. Kuran’la bir bahaneyle homoseksüellerle kontağı hedefleyen, teşvik eden her hareket homoseksüel propagandasıdır. Buna çok dikkat etmek lazım. Hiçbir Kuran ayeti buna teşvik etmez. Ama uyarabilir mümin. Adama saldırıyorsa saldırtmazsın o ayrı mesele. Homoseksüeli öldürmeye kalkıyorlarsa müsaade etmezsin, yaralamaya kalkıyorlarsa müsaade etmezsin, küfrediyorlarsa müsaade etmezsin. Ama Kuran’a göre bu bir ahlaksızlıktır. İnancımıza göre aşağılık bir eylemdir. Bunlara tebliğ yapılmaz diye bir şey yok ama tek başına olmaz. Hiçbir Kuran ayeti bu adamları legal hale getirecek durumda değil.

 

Abdülaziz Han Çok Müşfik, Sevgi Dolu, Merhametli, Bulunduğu Her Yerde Kalite Ve Güzellik Hakim Olan Bir Müslümandı

Abdülaziz çok müşfik, merhametli, sevgi dolu, muhteşem bir Müslüman, çok ideal Müslüman. Bulunduğu her yerde zarafet, güzellik, kalite, temizlik buram buram hakimdi. Müthiş sanatçıydı. Bulunduğu her yer cennet gibiydi, zaten saray ortamı hep. Etrafındaki insanlar hep saray terbiyesi almış insanlar. Yurtdışından gelen misafirler çok değerli, güzel kişilik gösteren insanlar. Tabii bunu hazmedemediler, benim aslanımı, koçyiğidimi, o güzel insanı kahpece ve alçakça şehit ettiler. Biz Abdülaziz’i bütün dünyaya tanıtacağız. Mevlana’yı değil, Abdülhamit’i değil, Abdülaziz’i tanıtacağız. Herkes Abdülaziz’i tanıyacak.

 

Abdülhamit Teslimiyetçi Siyaset İzlemişti, Hatta Mehmet Akif Gibi Devrin Bir Çok Aydını Kendisini Ürkek Olduğu İçin Eleştirmişlerdi

Abdülhamit kadar ürkek bir padişah yok. Çekingen, ürkek, içine kapalı, kuşkucu. Her gelen dediğini yaptırıyor her gelen. ‘Aman aman kızdırmayalım.’ Kabadayı ol, delikanlı ol, nereye kadar bu. Bütün Osmanlı topraklarını vermişsin. Mehmet Akif şiirinde; gölgesinden bile korkup bağıran bir şey diyor. İfadeyi kullanmayayım ben de. Öd kelimesiyle başlıyor. Öyle birisi diyor. Gölgesinden bile korkup bağıran birisi diyor. Çok kutuplu boyun eğme politikası geliştirmiş. Kim ne derse boyun eğiyor. Kim ne derse teslim oluyor. Tam teslimiyetçi garip bir insan. Bize evliya diye bu adamı tanıtmaya çalışıyorlar. Evliya olan Abdülaziz’dir. Hanlar hanı olan Odur. Muhterem, muhteşem olan O’dur.

 

(MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Lozan çıkışıyla ilgili; “Eksiği vardır, fazlası olmuştur bırakalım da bunu namuslu tarihçiler konuşsun. Bize düşen Lozan’ı deldirmemek, meşruiyetini yıpratmamaktır. Lozan’da lord planları askıya alındı. Türkiye Cumhuriyetinin ilam ve ilanının hukuki gerekçe ve şartları oluşturulup olgunlaştırıldı.”)

İşte bak dolaylı yoldan yine söyledik mesela. Bak “Lord planı” diyor. Lord; İngiliz derin devleti demektir. Çünkü kendini Allah olarak görüyor adamlar. Lord planı denilen kendini Allah olarak görenlerin, İngiliz derin devletinin planları. Tabii burada yapılacak olan şey, adamların Lozan’la yetinmeyeceği belli. Lozan’ı asla kabul etmezler. Geçici bir aşama olarak görüyorlar. “Sürekli paramparça etmeyelim de biraz dinlendirip ondan sonra parça parça edelim” diyorlar. Tarihi akışı içerisinde yavaş yavaş olma onların zaten bir yöntemi. Ani parçalama, ani yok etme onların planlarında olmuyor. Yavaş yavaş parçalama var. Güneydoğu’yu zaten ayırma planı çok eski. Ama birden olur demiyor onlar. Hatta şu akıldaneler topluluğu vardı ya. Halkı ikna etmek için Anadolu’yu gezmişlerdi. Ama halka bir türlü ne demek istediklerini anlatamamışlardı. Halbuki Güneydoğu’yla ilgili bir şey demek istediler onlar. Yani bu adamların dediklerini yapalım konu da bitsin. Kastedilen buydu. Ama bunu diyemediler, dedirtmedik. Çünkü sürekli buradan uyardık. “Sakın oyun oynamaya kalkmayın” dedik. “Sakın anormallik yapmaya kalkmayın. Sakın halka çirkin sözler etmeye kalkmayın. Dediklerinizi kabul etmeyiz” dedik. Öyle olunca diyemediler hiçbir şey. Yoksa bir kısmını o yönde hazırlamışlardı. Teşvik etmişlerdi. Yani adamların dediğine uygun konuşacaklardı.

 

Müşrik Münafık Her Kim Olursa Olsun Tevbe Ederse Allah Tevbesini Kabul Edeceğini Söylüyor

Bakara Suresi, 52. Al-i İmran Suresi, 152. Al-i İmran Suresi, 155. Nisa Suresi, 153. Tevbe Suresi, 118. Bu ayetlerde müminler hatalarından sonra tövbe ederlerse Allah bağışlayacağını söylüyor. Münafık alametleri olsa da eğer tövbe ederse Allah onu bağışlar. Bütün münafık alametlerini de gösterebilir. Tövbe eder düzeltirse halini Allah onu bağışlar. Onun için geri dönüşü imkansız olan bir yol yoktur. Hangi suçu işlerse işlesin müşrik de olsa münafık da olsa, kafirde olsa aklına gelen hangi suçu işlerse işlesin derken bir tane iki tane değil biliyorsunuz Kuran’da. Fasıklar var, efendim cahilun ve cahilat, kafirun ve kafirat, münafıkun ve münafıkat kim olursa olsun tövbe ederse Cenab-ı Allah tövbesini bağışlıyor. Onun için Allah’tan ümit kesen bir üsluptan şiddetle kaçınmak lazım. Kafir de ümitsiz olmayacak, münafık alametinin tamamını gösteren de ümitsiz olmayacak tövbe ederse Allah onu nur gibi Müslüman yapar. “Allah sizin azabınızla ne yapsın?” diyor “azap edip de ne yapsın?” diyor Cenab-ı Allah.

 

Dini Figürleri Kullanarak Kendilerince Alay Edenler Ve Allah'ın Hükümlerine İsyan Ettirmeyi Amaçlayanlar Bunu Gizli Metodlarla Yapıyorlar

Bu tablolarla, şiirlerle, romanlarla, heykellerle dinsizlik propagandasının alttan alta yapılmasında şeytan insanlara akıl almaz bir kabiliyet ve güç veriyor. Mesela cinayet tabloları yapıyor, hakikaten adam çok yetenekli. Mesela homoseksüel bir tablo yapıyor, heykel yapıyor müthiş detaylara giriyor. Kadın göğsü var, kadın vücudu var ama erkek organı var aynı zamanda. Müthiş bir homoseksüel propagandası. Veyahut mesela rahibe kıyafeti yapıyor ama rahibenin üstünde tül var örtü olarak yani göğüs uçları falan hepsi belli oluyor her şeyi belli oluyor. Fakat incecik bir tül, şeffaf bir tül. Dinle alay etmiş oluyor çaktırmadan. Kardeşim sen rahibeden bahsediyorsun, çarşaf giydiğinden bahsediyorsun alabildiğine transparan bir tülle resmetmişsin. Amacın ne? Dinle alay etmek. Dini hicvetmek, Allah’ın hükümleriyle haşa kendince alay etmek. Buna çok dikkat etmek gerekiyor. Mesela azizlerin resimlerini yapıyorlar, dini figürler yapıyorlar böyle hep hareketleri homoseksüel hareketleri şeklinde. O mübarek insanları o şekilde resmediyorlar. Mesela Hristiyanların kutsal bildiği kişileri yahut Musevilerin kutsal bildiği kişileri heykellerini yaparken el kol hareketlerini homoseksüellerin yaptığı tarzda yapıyorlar. “Ne yaptın?” diyor “benim öyle bir amacım yok” diyor. Halbuki sinsice veyahut gizlice veyahut kendince gizlediğini zannederek bir propaganda. Cinayete teşvik de çok çok yaygın romanlarda, kitaplarda.

 

Deccaliyet Kendince Alayı, Müslümanlara Tepeden Bakmayı Kullanarak Faaliyetlerini Yapar Bunu Da Fark Ettirmediğini Düşünür

Deccaliyet alayı çok önemli bir sistem olarak kullanır, alay; istihza yani. Büyüklük, enaniyet, Müslümanları adam yerine koymamak, onlara tepeden bakmak deccaliyetin ana vasıflarındandır. Ve zekasına çok güvenir yani hiç çaktırmadan yaptığına inanır. Anlaşılmadığına inanır. Kendi aralarındaki o yazışmalarında falan hep böyle bir teknik kullanıyorlar ve bunu çaktırmadan yaptıklarına inanıp böyle keyiften dört köşe oluyorlar. Halbuki Mehdiyet’in avucunun içinde bunlar. Allah’ın kontrolündeler. Hızır (as) da ne yaptıklarını görüyor, Mehdiyet’in ruhu da bunları görüyor Allah’ın dilemesiyle, İsa Mesih’in Mesihiyet yönü de bunları görüyor. Ve mağlup olacaklar, rezil rüsva olacaklar bunu da söyleyeyim. Deccaliyet mağlup olacak. Hakikaten bir dünya savaşına Armageddon’a hazırlanıyorlar, doğru. Ama Armageddon’un ben zayıflatarak yani yavaş yavaş yapılacağını düşünüyorum ani patlama tarzında değil. Şu anda devam ediyor çünkü. Mesela Hz. İsa (as)’nın resimlerini yapıyorlar. Hz. İsa (as) her tarafı darmadağın ediyor, kırıyor, yıkıyor. Halbuki öyle bir insan değil İsa Mesih. Sinagoga gelmiş de güya oradaki satıcıların tablalarını devirmiş, adamları tekmelemiş. İsa Mesih’in asla yapmayacağı bir şey. En fazla nasihat eder söyler. Hayır hiç kimse yapmaz böyle bir şeyi saldırmaz. Sinagogun sahibi de değil. Bir şey değil orada. Bir mümin olarak oraya geliyor Hz. İsa Mesih. Satıcı varsa ona acır sadece uyarır anlatır yani anlatıp uyarmadan neden saldırsın? Haşa anlayışsız bir insan gibi gösteriyorlar Hz. İsa Mesih’i. O tip tablolarla resmediyorlar gören de İsa Mesih’in böyle anlayışsız, katı, daha hiç konuşmadan anlatmadan insanlara saldıran, efendim sevgisiz birisi olduğunu düşünür Mesih için. Bu tip bir politika izliyorlar. Bilinçaltı kurgulama çok tehlikeli bir şeydir.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler