Sayın Adnan Oktar'ın 19 Ağustos 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 19 Ağustos 2016

 

(Son birkaç gün içinde PKK'nın yaptığı saldırılarda Diyarbakır'da dördü polis, yedi kişi şehit oldu ve kırk beş kişi yaralandı. Van'da biri polis, üç kişi şehit oldu ve yetmiş kişi yaralandı. Dün Elazığ'da polis merkezine yapılan bomba yüklü araç saldırısında üçü polis, beş kişi şehit oldu ve iki yüz on yedi yaralımız var; yaralıların seksen beşi polis. Yine dün Bitlis'te ise mayın patlaması sonucu beş askerimiz ve bir korucumuz şehit oldu ve beş askerimiz yaralandı.)

Allah hepsine rahmet etsin, rahmetiyle nuruyla sarsın. Allah anne ve babalarına, sevdiklerine uzun bereketli nurlu hidayetli ömür versin; sabr-ı cemil nasip etsin. Allah şehadetlerini makbul etsin, kabul etsin. Allah bizlere de o şerefi nasip ve müyesser etsin.

PKK'nın fikri var. Devletin de fikri olması lazım. PKK'nın fikrine karşı fikir üretmek lazım veyahut fikri kullanmak lazım. Devletin eğer fikri olmazsa zayıf bir fikre karşı devlet mağlup olabilir. Darbelerde falan da öyle. "Askerin" diyor "fikri olmasın, ideolojisi olmasın, inancı olmasın, felsefesi olmasın." Yani ne olsun? "Boş olsun." diyor. Peki darbecinin? Darbecinin ideolojisi var, inancı var, felsefesi var. O zaman üç tuğgeneral, otuz albay, bir avuç yüzbaşı, bin asker farz edelim en fazla darbe yapıyorlar ve oluyor.

İnançlı millet, inançlı ordu. Devletin, milletin, ordunun, polisin, inancı, felsefesi çok güçlü olması gerekiyor. O zaman adam darbe yapacak gücü bulamaz. Darbenin yapılmasının nedeni fikir boşluğudur, inanç boşluğu bulmasıdır, kendi inancını daha güçlü görmesidir. Yani hiçbir fikir olmasın diyorlar ordunun içinde. Her fikir yayılır o zaman. Çok küçük bir grup, çok küçük bir grupla darbe yapabilir. Menderes döneminde öyle olmuş. İşgal ettikleri yer çok az, kullanılan subay sayısı bir avuç; bütün Türkiye'yi, koskoca Türkiye'yi teslim alıyorlar. Darbeyi yapanlar Türkiye'nin yüz binde biri bile değil. Bakın, Türkiye'deki sayının yüz binde biri bile değil. Ve bununla yapıyorlar. Yani yüz bin kişi bir kişiye mağlup olmuş oluyor, bir kişi yüz bin kişiyi teslim almış oluyor. Bakın darbelere, incelediğimizde bunu görüyoruz.

 

Cumhuriyet Tarihinde Halk İlk Defa Böyle Güzel Bir Direniş Gösterdi

Darbecilerin WhatsApp konuşmaları yayınlandı; halkın direnmesine çok şaşırıyorlar çünkü hiçbir darbede olmuş bir şey değil. Darbeyi yaparsın, halk ses çıkartmaz. İlk defa oldu böyle bir şey. Abdülhamit dönemi dahil hiç olmuş değildir. Hareket Ordusu geldi; tak, herkes kabul etmişti Abdülhamit zamanında. Halbuki darmadağın ederdi buradaki ordu. Birinci Ordu istese darmakeşan ederdi, hiçbir şey yapmadı. Albaylar halka ateş emri veriyorlar. Ama aralarında çok konuşuyorlar, diyorlar ki; "Sayıları çok yine de ateş edecek miyiz? Çok fazla kalabalıklar." diyor. Demek ki çok fazla kalabalık olması gerekiyor yani ateş olsa dahi kalabalığı azaltmamak, çok kalabalık olmak; ateşi de önlemek. Ateş ediyorsa ne yapacak asker? Bir kere darbeyi önleyecek güç kendisinin içinde olacak askerin. Askerin kendi içindeki o güç darbeyi önleyen güç olacak. Mesela cemselere bindirdiler askeri araçlara, gidiyorsunuz; nereye gidiyorsunuz? "Ya işte siz kafanızı takmayın. Bir operasyon var, oraya gidiyorsunuz." Tamam, gidersin. Açıklamak mecburiyetinde değil. Arabadan indirdi, "İnin." dediler. Tamam, indin. "Dizilin." Dizildin. "Silahın ağzına mermiyi verin." diyor. Tamam, onu da yaparsın. "Şimdi halkın üzerine ateş açın." diyor. Hoppala. Burada kafayı çizdin. Halkın üstüne ateş açın ne demek? Kendisinin katil olduğunu ilan ediyor, kendisinin cani katil ve subay olmadığını, terörist olduğunu, çakal olduğunu, gözü dönmüş bir manyak olduğunu ilan ediyor. Ve "Ben subay değilim." diyor adam. Yani "O ana kadar subaydım ama şu an değilim." diyor. "Peki nesin?" diyoruz. "Sapık alçağın tekiyim." diyor adam.

Korkaklık süper tehlikeli bir şey. Darbe demek bundan sonra kitle katliamları demektir. Asker darbeyi asla kabul etmesin. Mesela bak, bir avuç kabadayı darbeyi engellemiş oldu askerin içinde. Geniş çaplı etkileri oldu bir avuç kabadayının. Yapmasa ne olur? Zaten onu da yine şehit ederler. Diyorlar ki mesela "Yaptı ama şehit oldu." Yine şehit olur o. Yani onunla alakası yok. Artı anası, babası, bacısı, kardeşi hepsi şehit olurdu. Onları da kurtarmış oldu. Kendi de şehadet makamına ulaşmış oldu.

Ama askeri okullarda işin acı tarafı, harp okullarında, askeri liselerde hiçbir zaman için darbeye karşı ne yapılacak diye bir eğitim verilmiyor. Polise de eğitim verilmiyor. Darbeye karşı nasıl millet ve devlet savunulur, hükümet savunulur eğitim verilmiyor. Bunun eğitimi verilsin. Bir de darbenin alametleri fokur fokur kaynıyor. Bu bildirilmiyor. Mesela duydun, haber aldın; direkt TRT'den açıkla, televizyondan açıkla. Dersiniz, "Böyle bir darbe girişimi var. Aman herkes sokağa çıksın. Asker, polis hemen tedbir alsın." Her yerde tedbir alırsın. Tak, biter. Tanklar hareketleniyor, birlik kaydırmaları oluyor, subaylar aniden göreve dönüyorlar, millet şakır şakır karılarını boşuyor. Muazzam hareketlenme var. Düğünler devam ediyor, tatil devam ediyor ve ihbarlar yağmur gibi yağıyor. Buna rağmen bu halka intikal etmiyor. Kamuoyuna söylenmesi darbeyi bir kere felç eder.

Birincisi askere darbe eğitimi yaptırılsın, darbeye karşı asker ne yapacak şu an dahi bilmiyorlar. Yani subayın "Halka ateş aç" emrinin geçersiz olduğunu bilmeleri lazım. Mesela bir yiğit vali var, kızıyor oradaki subaylara; "Yasak olan emre, yanlış olan emre uymanın yanlış olduğunu nasıl bilmezsiniz!" diyor. Eğitimi verilmiyor. Bir kelimeyle geçilmiş o. Öyle olmaz. Hatta darbe tatbikatı yapılması lazım. Bütün askeri birliklerde, polislerde darbe tatbikatı yapılması lazım önceden bildirilerek. Halkın da haberi olacak, mesela "Yarın darbe tatbikatı yapacağız." diyecekler değil mi; tak, yolları aniden kesersin, farz edelim hurda tank varsa. Darbe ve işgal tatbikatı. İşgal için tatbikat. Nasıl tanklar durdurulur, uçak helikopter nasıl durdurulur hem halk eğitilmesi lazım. Hadi halka silah vermiyorsunuz, kabul. Eğitin bari. Ve askere, polise darbe karşıtı eğitimin verin.

 

Suriye'de Hükümetin Tesis Edilmesinde Türkiye Öncü Rol Alsın, Suriye'nin Toprak Bütünlüğü Mutlaka Korunsun. İran Ve Rusya Güzel Ülkelerdir, Türkiye İkisiyle İttifak Halinde Olsun

Hükümetten benim yine ricam; Suriye'yle olan bağımızı eskisinden daha güçlü hale getirelim. Suriye'yi bölemeyeceğini İngiliz derin devleti gördü; denedi olmadı. İngiliz derin devletine esaslı bir tokat Türkiye'den gelsin. Suriye'de hükümetin tesisinde Türkiye öncü rol alsın.

Rusya, Türkiye, İran çelik gibi birbirine bağlansın. Hükümet bu konuda hiç tereddüt etmesin. Ve Pakistan. Yani derhal gizli veyahut açık anlaşmayla bu konuyu bitirsinler.

Putin yaman delikanlı. Tayyip Hocam Rus milletine, Rus devletine güvensin. Bunlar dürüsttürler. Yani tamam yanlışlıkları var, eksiklikleri var, hataları var, günahları var. Ama genel olarak İngiliz derin devletinin kahpeliği onlarda olmaz. İran dürüst bir ülkedir, temiz insanlardır. Pakistan, İngiliz derin devletinin geniş çaplı etkisinde ama onlar eğer İran, Rusya ve Türkiye ittifak ederse, İngiliz derin devleti orada sıfıra gitmiş olur.

Tayyip Hocam İran’a çok candan yaklaşsın. Şii olmaları bizim için bir güzellik. İranlı kardeşlerimizi kucaklasın. Çok candan desteğini, sevgisini ifade etsin. Buradaki gelenekçi Ortodoks Müslüman kardeşlerimizin tepkisine önem vermesin. Çünkü bizim mezhep farklılıklarımız önemli değil. Biz Kuran’da ittifak ediyoruz. Kuran’da ittifak ettikten sonra mezhepte ittifak diye bir konu olmaz. Kuran’da ittifak esastır. Kuran’da ittifak ettiğimize göre gönlü rahat olsun. Candan sevgi göstersin.

 

(“Münafıklar Neden Küfrün Değil de Müslümanların Yanında Yaşamak İster?” Sorusuna Cevap)

Münafık küfrün yanında rahat edemez. Çünkü yalan söylerse, küfür direkt yüzüne vurur onun, küfür içinde olan bir insan. Yani doğrudan aşağılar. Halbuki münafık çok bol yalan söyleyen bir mahluktur yani dengesizdir. Huysuz ve ahlaksızdır. Münafığın o tavrını gördüğünde küfür onu ya aşağılar ya döver ya söver yahut kovar. Yani münafığın hayat sahası olamıyor o yüzden. Mesela münafığın tembelliğine küfür tahammül etmez. Hemen aşağılar onu. Münafığın sinsiliğine hiç tahammül etmez. Hemen aşağılar. Münafığın özelliği, Müslümanların içerisinde rahat yaşamasıdır. Yani hayatiyetini rahat devam ettirebilir. Rahat yalan söyleyebilir, üçkağıtçılık yapar. Müslümanlar çünkü alttan alacakları için, kalbini kırmamak, rencide etmemek için nezaketli davranacaklar. Müslümanların nezaketini kullanmak ister münafık.

Pistir kendisi münafığın, gizlilikte çok çok pistir. Ama dışarıda onu belli etmez. Gizlide ibadet yapmaz münafık. Yani gizli olan mekanda ibadet yapmaz. Ama açıkta ibadet yapar. Küfür içinde olduğunda küfür onu hemen yakalar, hemen yüzüne vurur. Ama mümin sabırlı olduğu için ve kazanma azminde olduğu için halim, şefkatli ve itidalli davranır. Onun için yaşama alanı olarak Müslümanları daha müsait bulur. Dolandırmak ister mesela küfrü dolandırmaya kalktığında küfür kafasını direkt ezer. Ama müminler tedbir almakla beraber kalbini kırmak istemezler. Münafık Müslümanların nezaketinden, saygısından istifade etmek için münafık, mümkün mertebe Müslümanlardan ayrılmak istemez. Ama aklı küfürdedir tabii yani pisliğin içindedir. Bazen de kendini küfür tarafına atar. Ama ayette diyor; ne sizdendirler ne onlardandırlar. Ortada kalıyorlar. Kimi güçlü görürse işte satranç piyonu gibi bir oraya geçer bir oraya geçer. Yani duruma göre hareket etmek ister. Küfre doğrudan girmez. Genellikle yalnız kalmayı tercih eder münafık. Yani hasta bir bünyesi vardır manyak ruhlu olduğu için. Küfür tabii kendinde olan şeyi onda gördüğünde hemen yakalar. Küfür için o yabancılanacak bir şey değil. Mesela gözündeki bir pislik, tavrındaki bir pislik, hemen onu keşfedip yakalar, yakalayacağını da bilir. Onun için münafık çok huzurlu olmaz küfrün içinde, rahat edemez. 

 

Darwinizm Dünyaya Sunulmuş Bir Afyondur. İnsanlara -Haşa- Allah Yok Dolayısıyla Vicdanınızla Hareket Etmenize Gerek Yok Diyen Batıl Dindir

Darwinizm dünyaya sunulmuş bir din, bir afyon dinidir. Yani insanlara “Siz Allah var zannediyorsunuz ama” hâşâ “Allah yok. Dolayısıyla vicdanınızla hareket etmenize de gerek yok. Cebri bir serbestlik içinde olun. Kafanıza eseni yapın. Aklınıza geleni söyleyin. Alabildiğine özgürsünüz” diyor. Bu bir dindir. İslam’da “insanların canını yakmayın. Akıllı olun. Derli toplu olun. Ferasetli, basiretli olun. Vicdanlı olun. Doğru söyleyin. Yalan söylemeyin. İnsanların hakkına karşı saygılı olun”, geniş kapsamlı bir ahlak prensipleri topluluğu. Darwinizm’de de bu prensipleri kökten yıkan bir inanç. Meçhule inanmaya dayalı, tesadüfe inanmaya dayalı, tesadüfe iman etme üzerine kurulmuş bir dindir Darwinizm. İnsanları Allah inancına, dine karşı uyuşturan, hayata karşı da uyuşturan, gerçekçi ve akılcı olmasını engelleyen, Allah’ın varlığını göremeyecek hale getiren, Allah’ın sanatını bilemeyecek hale getiren karanlık, acımasız bir din Darwinizm. Bu din İngiliz derin devleti tarafından bütün dünyaya zorlama ve baskıyla dayatılıyor. Hiçbir İslam ülkesi, hiçbir Hristiyan topluluğu bu dine karşı koyamıyor. Papa, Vatikan’da olmasına rağmen, bağımsız bir ülke gibi görünmesine rağmen Darwinizm’e boyun eğmiş durumda. Darwinist diktatörlüğün emriyle Darwinizm’i inanmadığı halde savunur hale gelmiş. Dünyanın en büyük dini şu an. Afyon dinidir yani insanları uyuşturan bir din. Bütün toplumu uyuşturmuş, şevkini kırmış, sanat gücünü yok etmiş, yaratıcı kabiliyetini yok etmiş, yaşama heyecanını yok etmiş, insanlardaki sevgi duygusunu yok etmiş, merhamet duygusunu yok etmiş, yardımlaşma duygusunu yok etmiş, insanı insan yapan birçok özellikleri yok etmiş şeytani bir dindir Darwinizm ve acımasızca saltanatını sürdürüyor şu an. Bir afyondur. O dinin etkisiyle diğer yan dinler de türemiştir. Şirk dinleri türemiştir.  Kuran’a dayalı olmayan, gelenekçi Ortodoks dinler, Hristiyanlık içerisinde yine sapkın, yanlış mezhepler, düşünceler, görüşler gelişmiştir. Dolayısıyla şeytan amacına ulaşmıştır dünyada. Mehdiyet’le şeytanın bu oyunu kökten, dipten ve ilk defa, dünya tarihinde ilk defa yıkılıyor ve yıkılacak.

İngiliz derin devleti münafıkların ruh halini iyi bildiği için, dünyada büyük bir kitle olan münafıkları kontrol altına aldı. Çünkü çok yaygın şeytani zekâya sahip büyük bir kitledir münafıklar. Kendisinin esas merkez olduğunu İngiliz derin devleti bütün dünya münafıklarına açıkça hissettirmiş. Arayan bulur mantığıyla, kendisini hâşâ Allah gibi gösterip “ara beni bulacaksın” mantığıyla yola çıkmış ve bütün münafıkların sonunda rahatça bulduğu bir deccaliyet dini olduğunu göstermiştir. Şimdi insanlar deccala kendini kabul ettirmek için, İngiliz derin devletine kendilerini kabul ettirmek için Pakistan’da, Hindistan’da, Türkiye’de, orada, burada İngiliz vatandaşı olabilmek için İngiliz kültürünü geniş çapta araştırıyorlar. Çünkü İngiliz vatandaşı olmak için İngiltere imtihan ediyor insanları. En çok sordukları sorular İngiliz tarihi, İngiliz kültürü, İngiliz hayat felsefesi. Onun için o devlete sığınmayı düşünen, İngiliz derin devletinin elemanı olmak isteyen ne kadar lümpen takımı varsa, ne kadar yancı, bedavacı, haysiyetsiz varsa gece-gündüz hayret edecek bir kararlılıkla İngiliz tarihini, İngiliz kültürünü, İngiliz sanatını deliler gibi araştırıyorlar. Ben de merak ettim “bunlar niye bunu yapıyor?” diye, baktım, İngiliz vatandaşı olmanın şartıymış bu. Yüz binlerce öyle tip, tabii bunu yapanların hepsi münafık değil, bir kısmı da bilgisizliğinden, cahilliğinden veyahut çıkar için yapıyor. Ama büyük bir kitlenin münafıkane bir yaranma kafasıyla bu eğitim düzeyini elde etmek için gayret ettiğini gördüm.

 

Bazı Film ve Dizilerde Gizli Olarak İnsanların Sözde İlah Oldukları Propagandası Yapılıyor, Böylece İnsanları Kul Olma Ve Tevazulu Olmaya Değil de Kibirli Olmaya Yönelten, Haşa İlah Olduklarına İnanmaya Yönelik Bilinç Altı Telkin Veriliyor

Bu Avatar, Game of Thrones, Harry Potter, Star Wars, Thor, X Man, Yüzüklerin Efendisi… Bunların hemen hemen hepsinde insanların ilah olması propagandası yapılıyor. Yani Allah olmaları propagandası yapılıyor. Buna çok dikkat etsinler. Özellikle çocukluk yaşlarından itibaren çocukları böyle enaniyete ve büyüklük hissine doğru çekiyorlar. Yani kul olma, mütevazı olma değil de Allah olma hâşâ Allah’tan büyük olma düşüncesine doğru çekiyorlar. Bu da deccaliyetin gizli yöntemlerinden birisi olarak dikkat çekiyor. Ama bunu yapanlar tabii bunu bilmeden yapıyorlar. Öğrenenler de çoğu bilmeden yapıyorlar. Buna çok dikkat etmek lazım. Yani kimse deccalın oyununa gelmesin. Çünkü deccal insanlara ilah olduklarını, Allah olduklarını vurgulamak istiyor. Ama birçok sanatçı, işte diğer yazarlar, başka işte bu konularla ilgilenen birçok sanat erbabı bu oyunlara bilmeden geliyor; çok dikkat etmek lazım.

 

Münafıkların Dini Hassasiyeti Yoktur. Müslümanlara Tavır Alır, Ama Alçaklara Karşı Yalakalık Yapar

Münafığın, dini hassasiyeti olmaz. Homoseksüellerle bağlantı kurar, dinsizlerle bağlantı kurar. Darwinistlerle bağlantı kurar. Çok haysiyetsizdir münafık, yüzsüzdür, yani onlardan bir çıkar elde edebileceği düşüncesiyle onların yalakacısı ve yalcısı olur. Ve yüzsüz ve şerefsiz, namussuz olduğu için de bundan içinde herhangi bir huzursuzluk hissetmez. Ona bir yal düşecek diye hepsinin yalakası olur. Onlara yaklaşmaya çalışır, onlara şirinlik göstermeye çalışır. Onların zaten yapısını inceleyecek olsan bu yalakalığı hemen ortaya çıkar, yalcılığı ortaya çıkar. Onların bir kap yalına bile razı olur ve her türlü haysiyetsizliği yapabilir. Dini hassasiyeti olmaması çok şaşırtıcıdır münafığın. Müslümanlara tavır alır ama alçaklara karşı da yalakadır.

Münafık, Müslümanlardan hoşlanmaz İslam'a yeni katılan insanlardan da hoşlanmaz. Onun en büyük hedefi İslam'a yeni katılan insanlardır. O onu boğar adeta. Onları bir an önce Müslümanlıktan uzaklaştırmak, İslam'dan uzaklaştırmak için çok kanlı azgın salyalı ağzıyla pislik yapmak ister. Onun için münafıklardan Müslümanları, yeni olanlarını uzak tutmak lazım. Çok alçaktırlar yani mutlaka bir fitneyle fücurla onların kafasını ve kalbini eğriltmek isterler. Şeytani yetenekleri olduğu için zarar verebilirler. Böyle pislik mahluklardan yeni İslam'ı öğrenen insanları uzak tutmak hayati bir konudur. Çok dikkat etmek lazım. Veyahut en azından uyarmak onları.

 

Münafığın Beyni Pisliktir, Bu Pislik Hem Gözlerinden Hem Sözlerinden Adeta Lağım Akar. Ahir Zaman Münafıkları En Pis Münafıklardır

Gözlerinden o lağım akar. Ağzından da lağım akar. Yani konuşmaları da lağımdır bakışları da lağımdır. Beyinlerinin içindeki o lağım gözlerinden ve ağızlarından akar. Yani pisliktir münafık. Ama tabii bazen azılı münafıklar olur, çok uç münafıklar. Bir de ortalı münafıklar olur. Yani münafıklar derece derecedir. Birden bine kadar münafık dereceleri vardır. Ama ahir zaman münafıkları, Mehdiyet devrinin münafıkları tabii özel yaratılmış münafıklardır. Çok gelişmiş, azgın münafık tipleridir. Çok dikkat edilmesi gerekir. Çok zeki olurlar, çok şeytani, yüzsüz, arsız ve dayanıklıdırlar. "Ateşe, cehennem ateşine dayanıklıdırlar." diyor ya Allah ayette. Haysiyetsizliğe, ahlaksızlığa da dayanıklıdır vücudu ondan etkilenmez münafığın. Yanar pişer ama yıkılmaz ondan yine o haysiyetsizlikle devam eder.

 

(Van, Özal Karayolu'nda askeri aracın geçişi sırasında meydana gelen patlamada beş asker ve bir sivil yaralandı.)

Ben her zaman söylüyorum, "Seferberlik ilan edilsin. Milis güçleri oluşturulsun. Halka polis görevi verilsin." Yani geniş çaplı bir yapılanma meydana getirelim. Halk şüphe üzerine araba arayabilsin. Polis yardımcısı olur yani bekçilik tarzında da görev verilebilir. Özellikle oradaki halka çok sevgi dolular, milleti devleti çok seven insanlar. Şehir korucuları olabilir, sık sık arama yapılması lazım. Bomba yüklü araçlar her yerde geziniyor. Bunların ortak özellikleri var; bombayı bir yerde yüklüyorlar, bilmem ne; bir istihbarat ağında bozukluk olduğu görülüyor. 

Mühim olan, geceli gündüzlü adamlar böyle eylem yapıyorlar ve buna çözüm bulunamıyor. Bunun için özel harekatçı sayısının artırılması ve halkın büyük bölümünün polisle birlikte hareket etmesi, polise yardımcı olması. Sivil insanlar da silahlandırılabilir. Seferberlik hali ilan edilebilir. Bu fevkaladeliğin görülmesi lazım.

 

(“Şeytanın Hipnoz Yapma Gibi Bir Kabiliyeti Var Mı? Deccal İnsanı Nasıl Büyüleyecek?” Sorusuna Cevap)

İşte görüyorsunuz. Hipnoz hali oluyor. Türkiye’de de bir kısım insanlara hipnoz uyguluyor deccal. Bak bir genel savaş hali var. Adam evlenmekten bahsediyor. Düğün pastasından bahsediyor. Maç sohbeti yapıyor. Adamın umurunda dahi değil. Kapısına dayanıyorlar yine umurunda değil. Bitişiğinde bomba patlıyor yine umurunda değil. Yani derin bir uyku hali var. Hipnozdalar, birçok insan. Hepsi değil ama birçoğu.

 

Mehdi Geldiğinde Siyasete Karışmaz, Siyasetle İlgili Bir Şeye Müdahale Etmez. Mehdi Sevgi İnsanıdır, Manevi Bir Liderdir

Mehdi (a.s) geldiğinde siyasete karışmaz. Kimseye de karışmaz. Sevgi insanıdır o. Cumhurbaşkanı Cumhurbaşkanlığı’nda kalır. Başbakan Başbakanlık’ta kalır. Hükümet, hükümet görevini yapar. Siyasetle ilgili hiçbir şeye müdahale etmez. Sevgi, merhamet, dostluk, kardeşlik, İslam âleminin birleşmesi, sanat, estetik, güzellik. İyi olan, güzel olan ne varsa o. Onları tavsiye eder ve yönlendirir Mehdi (as). Manevi bir liderdir.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler