Sayın Adnan Oktar'ın Yeni Açıklamaları (22 Haziran 2016; 22:00)

MÜNAFIKLAR HAKKINDA AÇIKLAMALAR

Münafıklarda müthiş bir ırk hayranlığı oluyor. Zuhruf Suresi, 51 ve 54. ayetlerde, şeytandan Allah’a sığınırım. Firavun, kendi kavmi içinde bağırdı;” Münafık çirkefliği, bağırması onu gösteriyor. “Dedi ki: "Ey kavmim, Mısır'ın mülkü ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi?” Onları nasıl etkiliyor? Mülkle etkiliyor. “…ve şu altımda akmakta olan nehirler benim değil mi?” Yani bütün bu kapital bana ait diyor. O kapitalist ruhunu vurguluyor. “Yine de görmeyecek misiniz?” Bunu da aşağılamak için söylüyor. “Yoksa ben, şundan daha hayırlı değil miyim” Bak, şundan diye hitap ediyor görüyor musun Hz. Musa (a.s)’a? Kendince onu küçük düşürecek. Münafık züppeliği böyle olur. Üslubunda haysiyetsiz bir üslup kullanıyor. “ki o, aşağı (ırktan, sınıftan) bir zavallı” diyor enaniyetinden görüyor musun? Yani münafıklarda ırk düşüncesi çok önemlidir. Irka çok saygı gösterirler, ırk üstünlüğüne. Kendilerine göre tabii. “ve neredeyse (sözü) açıklamadan yoksun olan (biri)dir.” Yani konuşamıyor dahi diyor. "Bu durumda (eğer doğruysa), üzerine altından bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış vaziyette onunla birlikte melekler gelmeli değil miydi?" Tam münafığın ahmakça izahını gösteriyor. “Böylelikle kendi kavmini küçümsedi,” Münafıklarda bu vardır. Yani küçümsenerek, aşağılanarak derin devlete bağlanırlar. Derin devlete karşı çok saygılıdır münafık, müminlere karşı küstahtır. Yani derin devlete karşı it gibidir. Boyun eğer ve her ne derse ona karşı tam bir teslimiyetle teslim olur. Saygıda, nezakette, hürmette asla kusuru olmaz münafığın derin devlet gücüne. Onlar da onları aşağılayarak kendi kontrolüne alıyorlar. Bak ne diyor? “Böylelikle kendi kavmini küçümsedi,” Aşağıladı. “onlar da ona boyun eğdiler.” İşte bak Allah’a boyun eğmiyor, Müslümanlara saygısı olmuyor ama derin devlete karşı it gibi boyun eğici ve zavallı konumda oluyor. “Gerçekten onlar, fasık olan bir kavimdi.” Yani Allah’ın hükümlerini dinlemeyen.

Şeytandan Allah’a sığınırım. “…Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi. Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;” Bak, bunlar diye söylüyor. Azınlık ve aşağı bir ırk olarak görüyor zaten Müslümanları. "Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler." Münafık olduklarını bildiği için müminler tabi nefret ediyorlar. Doğru ama düzelmelerini istiyorlar. “Biz ise uyanık bir toplumuz” Bütün münafıklarda bu iddia vardır. Kendilerini çok uyanık zannederler. Bayağı zeki ve oyuncu zannederler. “Böylelikle Biz onları (Firavun ve kavmini) bahçelerden ve pınarlardan sürüp çıkardık;” Yani Allah verdiği nimeti münafıkların elinden alıyor. Halbuki gayet güzel yerlerde yaşıyorlar. Fakat azdıkları için münafıklar Allah bela olarak onların elinden bu nimetleri alıyor. “Hazinelerden ve soylu makam(lar)dan da.” Mesela Allah bayağı bol mal imkan veriyor ve soylu makam da. İslam’ın hizmetine yöneltmeleri gerekirken o makamları, oradan da Allah onları alıyor. “İşte böyle; bunlara İsrailoğulları'nı mirasçı kıldık.” (Şuara Suresi, 53) Allah bu münafıkların bütün imkanlarını Müslümanların eline verdiğini söylüyor. Münafıklar lafla adeta Müslümanlarla kendince böyle oynamaya çalışır kendi kafasınca. Sürekli ikrar yapar, münafığın özelliği. Yani Firavun’da bunu görüyoruz. İnsanlara yaranmak için övgülerde bulunur münafık. Bunu yine aynı şekilde Firavun’da kendi destekçilerine karşı kullandığı üslupta görüyoruz.

Bak bu çok şaşırtıcıdır. Münafık derin devlete karşı köpek gibi sadık, köpek gibi çalışkandır. Kuran’da bunu görüyoruz. Mesela Firavun’un emrinde koca koca blok taşları bütün gücüyle taşıyor, elli derecede. Ama peygambere hizmet konusunda bambaşka bir üslupları var. Müslümanlara karşı çok küstah ve ters fakat derin devlet mensuplarına karşı son derece boyun eğici, saygılı, itaatli, mükemmel bir çizgi gösteriyor. Çünkü korkuyor onlardan. Firavun ne diyor? “Sizi çaprazlama kolunuzu, bacağınızı keserim. Ve sizi hurma dallarına asarım” diyor. Ama Müslüman ona öyle bir şey demiyor. Onun için Müslümanlara karşı çok azgın fakat küfre karşı boyun eğici. Kuran’da bu yol, bu yöntem çok uzun anlatılmıştır.

 

MÜNAFIKLAR DERİN DEVLETE KARŞI İNANILMAZ BİR SAYGI DUYARLAR. HZ MUSA DÖNEMİNDE FİRAVUN'UN ÜSTÜNLÜĞÜNE İNANDIKLARI İÇİN ONUN YANINDA KÖLE OLMAYI KABUL EDİYORLAR

Şeytandan Allah'a sığınırım, Müminun Suresi 101. ayette “Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları) yoktur” Mesela İngiliz derin devletini üstün görüyor ya İngiliz soyunu, Anglosakson ırkını üstün görüyor. Diyor ki “Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o gün aralarında soylar (veya soybağları)” -soy üstünlüğü- “yoktur.” Artık sen ne Anglosakson edebiyatı yapabilirsin ne Viking edebiyatı yapabilirsin. Hiçbirisini yapamazsın. “...veya birbirlerine durumlarını) -dahi- soruşturmazlar... [Mü'minun Suresi, 101] diyor Allah. Hani istihbaratçı oluyorlar ya, "O ne oldu? Şu ne oldu?" Onu dahi yapamazsınız diyor Allah.

Münafık derin devlete karşı akıl almaz hürmetli ve çalışkan. Bu çok manidar. Mesela sabaha kadar uykusuz kalır, çok yakıcı sıcakta çalışır, her şeyi yapar. Firavun'un kavminde tam anlamıyla hayvan muamelesi görüyor münafıklar. Taş taşıttırıyorlar, dövüyorlar, sövüyorlar. Ama o ırkın üstünlüğüne inandıkları için onlara it gibi yaranmanın peşindeler. Ama Müslümanlara karşı da her türlü oyunu, her türlü pisliği, çirkefliği yapıyorlar.



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler