Sayın Adnan Oktar'ın 23 Haziran 2016 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

A9 TV, 23 Haziran 2016

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan bu akşam iftar daveti verdi. Güneydoğu’dan gelen Kürt kanaat önderlerini misafir etti. PKK ile mücadelenin sonuna kadar devam edeceğini ve bütün bölgenin yeniden inşa edileceğini anlattı. “Evleri yıkılan tüm kardeşlerimizi yeni evlere yerleştireceğiz. Yepyeni şehirler inşa edeceğiz. Bakıp ‘böyleydi böyle oldu’ diyecekler” dedi. Ayrıca “Devlet elinden geleni yapıyor ama asıl olan kanaat önderlerinin kılcal dokulara temas etmesi gereken çalışmaları yapması gerekiyor. Çay ocaklarında, tarlalarda, sokaklarda örgüt yerine siz gerçekleri anlatacaksınız” dedi.)

Tayyip Hocam iyi işte iyi niyetle bir şeyler söylüyor. Hakikaten kanaat önderlerini alıp-getirmesi orada misafir etmesi çok iyi. Onu sık sık da yapabilir. Ne yapsın tek başına işte bu kadar yapabiliyor. Seyretmemek lazım. Birçok kişi oturup seyrediyor. Hatta ağzı açık seyredenler de var. Öyle olmaz. O anlattıklarını aynı şekilde başkalarının da yapması lazım. Doğru söylüyor. Kendi aralarında toplanabilirler. Çünkü bu vatan bu millet bizim. Allah vermesin dağılırsa Türkiye de mahvolur, dünya da mahvolur herkes mahvolur.

 

(Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca Adnan Bey, “Kürt Kürtlüğüyle sevinsin övünsün, Türk de Türklüğüyle övünsün ama Türk’ün Kürt’e, Kürt’ün Türk’e üstünlüğü yok. Tek üstünlük takva ile. Hepimiz birbirimizi Allah için seveceğiz” dedi.)

Çok iyi olmuş onu söylemesi. Şu ırkçılığın beline beline vuruyor.

 

Münafıklar Irkçı Olmaya Meraklıdırlar. Firavun Da Irkçıydı Diğer İnsanları Aşağı Irktan Görüyordu. Irkla Züppelik Yapmak Tüm Münafıklarda Var

Münafıklar ırkçı olurlar çok meraklıdırlar. Mesela bu Anglosakson İngiliz derin devleti çok meraklı ırkçılığa. Firavun da ırkçıydı. “Aşağı sınıftan” diyor Hz. Musa (a.s)’a, “aşağı ırktan” diyor. Irk olarak beğenmiyor yani. Bütün münafıklarda vardır bu ırk üstünlüğü ırkla dalaşmak, ırkla züppelik yapmak. Sen Allah’ın yarattığı bir kulsun. Zenci de olabilirsin, Çingene de olabilirsin, Kürt, Türk de olabilirsin, Çerkez her şey olabilirsin, ne fark eder? Hepsi birbirinden iyi.

 

(MHP’deki görevinden istifa eden Oktay Vural, partide yenilenmeye ve silkinmeye ihtiyaç olduğunu söyledi. “MHP’de bir yenilenmeye, atılıma ihtiyaç olduğunu ve bunun karşılanması gerektiği açıktır. Dedikodu mekanizması bizi kopuşa sürüklüyor” dedi.)

Bir şey olmaz. Sürekli olumsuz konuşmalar yapmasınlar. Yok paralel, dikey, yatay geldi, işte partiyi parçalamak üzereler, mahvolduk bittik falan. Bunlara gerek yok hiçbir şey olmuyor MHP’ye. MHP bir fikir partisidir, ideal partisidir, aksiyon partisidir. Ta ilk Oğuzlar döneminden kalan bir Türk devlet geleneği vardır. Devlet terbiyesi mantığı vardır. İşte sonra vesilelerle, silsilelerle Osmanlı’ya kadar geldi. Hiç değişmemiştir. MHP bu geleneğin bir devamıdır. Dolayısıyla hiçbir şey olmaz. Bu kadar kargaşa varmış gibi gösterilirse insanlar da panik oluyorlar. “MHP gidiyor Türkiye..” Bir şey olmaz, hiç kimse de şunun bunun uşağı olmaz. MHP’li delikanlılar sağlamdır. Ülkücü kökenden gelen insanlar. Bu telaş havasını kaldırsınlar. Sakin makul değerlendirsinler. Bayağı akıllı, oturaklı, devlet terbiyesi almış, dem almış insanlar. Çoluk çocuk mu var ortada? Kim kimi kandırır yani? Hiçbir şey olmaz. Sakin değerlendirmek lazım. Sonuç da gayet güzel olur. Ama Sayın Devlet Bahçeli’ye saygıda kusur edilmemesi lazım.

 

(Kuzey Irak merkezli Bas News haber sitesi PKK ile hükümetin anlaştığını ve bu anlaşmaya göre PKK’nın şehir merkezlerinden teröristleri çekmesi karşılığında PYD’nin Fırat’ın batısını kontrol altına almalarına sessiz kalınacağı iddia edildi. Ayrıca yapılan anlaşmaya göre Öcalan’ın tecridinin kaldırılacağı, ardından ev hapsine alınacağını ve PKK ile yeni bir görüşme sürecinin başlayacağını öne sürdü. Milliyet Gazetesi’nden Melih Aşık da köşesinde, bu haberlerin pek çok farklı kaynak tarafından doğrulandığını belirtti.)

Bir kere Fırat’ın batısı doğusu falan diye bir şey yok. Orası zaten komünistlerin eline geçmiş durumda. Türk uçakları oraya gidemiyor zaten. Karar aldılar Türk uçağı geçemiyor. Dolayısıyla adamlar orada istedikleri gibi at oynatıyorlar havadan karadan destek var. Bir kere koalisyon güçleri destekliyor PKK’yı. Ayrıca Rusya da destekliyor, Şangay Ekibi de destekliyor. Dolayısıyla adamlar orada gürül gürül faaliyetlerini yapıyorlar öyle bir konu yok. Ama Türkiye’nin içerisinde komünist bir devlet kurulmasına müsaade etmeyiz. Yani öyle bir gaflete düşecek insan da siyasetçilerin içinden çıkmaz. Çıksa da zaten öyle bir insan bu vatanın evladı değildir. Bu vatanın evladı değilse zaten Türkiye’de de işi yoktur. Dolayısıyla öyle bir insan zaten göreve gelemez. Göreve gelse de o işi yapamaz zaten.

 

Türkiye AB'nin Tüm Kriterlerini Yerine Getirse Dahi Türkiye'yi Almak İstemezler, Çünkü Kalite, Modernlik, Kadına Saygı Anlayışı Zayıf

Bakın isterlerse yemin edeyim hiçbir şekilde almazlar Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne. Mümkünü yok. Bak bütün dediklerini yapsınlar, bir o kadar daha getirsinler madde, onları da yapsalar yine almazlar. Gelenekçi Ortodoks İslam anlayışı Türkiye’de yaygın olduğu müddetçe asla kabul etmez bunu Avrupa. Adam niye kabul etsin kardeşim? Avrupa demek sanat demektir, kültür demektir, estetik demektir, kalite demektir, heykel, resim, müzik demektir, dekolte kadınlar demektir, neşeli eğlenceli ortamlar demektir. Adam bunların hepsine karşı. Buna karşı olanı adam niye alsın? Kadın mesela bir parça yüz veriyor, iltifat ediyor mesela farz edelim kadın lokantada çalışıyor garsonluk yapıyor, hal-hatır soruyor “nasılsınız?” falan diyor “Artık sen benim kadınım oldun” diyor “sen burada çalışamazsın, adamlara güldün” diyor. Ekmek bıçağıyla gidip seksen yerinden bıçaklıyor. “Aşk cinayeti” diye gazeteler yazıyor bu sefer sanki marifet yapmış gibi. Korkuyor Avrupalı kadınlar. Adam gidiyor ağzını burnunu kırıyor, kafa atıyor bilmem ne yapıyor, müzik oldu mu çat kapatıyor. Resim oldu mu aşağı indiriyor, heykeli kırıyor, kadının dekolte giyinmesine asla müsaade etmiyor. Dekolte giyeni eleştiriyor. Böyle yüz binlerce insan var. Bunu görerek Avrupa nasıl kabul etsin? Hayır, Türkiye olsa kabul eder miydi? Yani Türkiye’nin modern bir ülke olduğunu düşün, ultra modern bir Avrupa ülkesi olduğunu düşünün. Böyle bir ülke olsa “biz size katılmak istiyoruz” dese. Böyle bir ülke derken o ülkenin içinde böyle insanlar olsa az veya çok, Türkiye kabul eder mi? Etmez. Mesela Suriye şu haliyle dese ki “biz federasyon olarak Türkiye’ye katılmak istiyoruz” hiçbir şekilde kabul etmez, değil mi? Irak “katılmak istiyoruz” dese kabul eder mi? Etmez. Tehlikeli görür. Adamlar da tehlikeli görüyor. Yani bu, herkes böyledir her yerde böyledir anlamında değil. Kısmen de olsa bu şekilde bir yapıda netice bu olur.

Bakın, Türkiye’nin meydanlarına sucuk heykeli koyuyorlar, sarımsak heykeli, köfte heykeli, fıstık heykeli, koskoca turp heykeli, sarımsak heykeli. Adamlar bunu Türkiye’ye direkt söyleyemiyor, adam utanıyor bunu söylemeye “ben almayacağım” diyor sadece. Zaten böyle bir şey söylemez adam, niye uğraşsın? “Sebep yok, almıyorum” diyor. Tahmin yapıyor Türkiye zaten “herhalde Müslüman olduğumuz için” diyor. Kalitesizlikten dolayı almıyor, kalitesizlikten başka bir şey yok. Kalite eksikliği var davranışlarda, kılık-kıyafette, yemede içmede her şeyde, görgüde her şeyde kalite eksikliği var. Kaliteli insanlarımız yok mu? Var. Her yönde çok kaliteli insanlarımız var. Ama kalitesiz insanlar Avrupa Birliği’ne girmemizi engelliyor konu bu. Müslümanlıkla alakası yok. Museviler var Avrupa’da, hiç adamlar rahatsız değil. Budistler de geliyor. İngiltere’de benim bildiğim her türlü görev yapıyor Sihler var Budistler var herkes var yani. İngiltere Kraliçe’sinin kazını kesip yediler hayvanı, kaz.

Tabii ki Türkiye’nin tamamı dediğim gibi değil. Türkiye’nin büyük bölümünde de kaliteli insanlar var, seçkin insanlar var, Kuran Müslümanları var, sanata estetiğe çok açıklar, efendim, bakımlı güzel hanımlar var.

 

Darwinist Materyalist Eğitim Devam Ettiği Müddetçe PKK Terörü Son Bulmaz

PKK terörünün nedeni Darwinist eğitimdir ve bu Allah’ın zoruna gidiyor ve bu yüzden başımıza felaket geliyor. Darwinist eğitim durdurulmazsa bu uğursuzluk bu felaket devam eder açıkça söyleyeyim.

 

(Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “Rusya’yla gelinen süreç için özür ya da tazminat söz konusu değil” dedi.)

Bu kadar uzaması da normal değil. Türkiye’yi kilitleyen bir hal var. Benim kanaatim uzayacak gibi de görünüyor. Çünkü “ben mutazarrır oldum” dedi Cumhurbaşkanı “Benden habersiz oldu bu” dedi. “Bilsem böyle bir şeye müsaade etmezdim” dedi. Şimdi böyle bir durumda özür gerekmez mi? Özür niye küçük düşürücü bir şey, ben bunu anlamadım. Özür onurdur asalettir, güzelliktir, saygıdır. Bir insan birisinden özür dilediğinde bu nezakettir, bir şey yok bunda. İnsan defalarca özür diliyor gün içerisinde. Tazminat da bir sadaka bir güzellik. Mesela o aileye, mağdur olmuş aileye adamın çoluğu çocuğu var pilotun, karısı var, babası anası var; ona yüklüce bir para veriyorsun, hayatlarını idame ettiriyorlar konu bu. Tazminatın anlamı budur. “Tazminat da yok özür de yok.” Bence tazminat da olması lazım, özür de olması lazım.

 

Kamuoyu Güçlü Bir Silahtır. Kamuoyunun İyi Bilgilendirilmesi Önemlidir. Derin Amerika'nın Komünist PKK'yı Desteklemesi Hep Gündemde Olmalı

Şimdi Genelkurmay Başkanı’nın açıklaması üç yıldan beri benim yaptığım açıklama. Türkiye’nin Güneydoğu bölgesinde boydan boya bütün sınır hattında Stalinist, komünist bir devlet kurulması amaçlanıyor. Bunun için de şu an geniş çaplı hazırlıklar bitmiş durumda son aşamada Genelkurmay hükümeti uyarıyor. Kamuoyunun aydınlatılması durumunda Amerika’nın İngiliz derin devletinin etkisiyle hareket etmesi çok güçleşir, çünkü kamuoyu çok güçlü bir silah. Yani kamuoyu bilgilendirildiğinde kamuoyu tepkisinde derin devletler hareket edemiyor felç oluyorlar. Yoksa çoktan bitireceklerdi. Bizim ağır baskımız sonucunda bunu yapamadılar. Yoksa PKK ile de araları birçok kişinin iyiydi biliyorsunuz. Bazıları Abdullah Öcalan’ı affetmekten falan bahsediyorlardı ama yoğun açıklamalar izahlar bunu durdurdu.

 

Hz Musa Münafıklarla En Çok Karşılaşan İnsanların Başında Gelir. Çok Zorluk Çekmiş Bir Peygamberdir

Seyyidina Hz. İsa (a.s) çok güzel ahlaklıydı. Çok zor hayat yaşadı. Fakat Hz. Musa (a.s) çok ızdırap çekmiştir. Münafıklarla en çok karşılaşan insanların başında gelir Hz. Musa (a.s). Bak diyor ki; Çölde Sayım 14, 3/5, Tevrat'ta geçiyor. "Musa bizi Kenan iline yönelterek kadınlarımızı ve çocuklarımızı öldürtmek mi istiyor?" Bak ahlaksız alçakları görüyor musun? Tam münafık. "Mısır'daki halimiz bundan iyiydi." Nerede iyi sürünüyorsun. Taş taşıttırıyorlar, kamçılıyorlar, aşağılanıyorsun, küfrediliyor. Elli derece neredeyse sıcaklık. "Kendimize başka bir lider seçelim" görüyor musun fitneyi? "Fitne katilden beter" diyor Cenab-ı Allah. Çok büyük bir fitne. Bak "Kendimize başka bir lider seçelim" sen nesin lider seçiyorsun? Sana peygamber olarak gönderilmiş. Nasıl lider seçiyorsun? "Ve Mısır'a geri dönelim" belasını arıyor. "Musa istiyorsa Rabbini de alır gider savaşır" biz savaşmayacağız diyor. Kuran'da da geçiyor ya. Tabii orada böyle kabadayı yiğit delikanlılar da var. Bunu diyenlerden birini, Yeşu isimli bir kabadayı delikanlı var. İkna ediyor adamı, ondan sonra toptan vazgeçiyorlar. Önce "biz gitmiyoruz" diyorlar. Sonra "Vazgeçtik" diyorlar. Onu ikna ettiği için. Demek ki toplumun böyle yiğitlere ihtiyacı var. Tabii o zamanın devletinin kanununa hukukuna uygun olarak ikna ediyor konuşuyor. Ve geri dönmek isteyen binlerce kişi vazgeçiyorlar.

 

Türkmen Ve Uygur Kardeşlerimiz Arasında Anlaşmazlık Olması İçin Hiçbir Neden Yok. Kardeşlerin Arasını Düzeltmek İçin Uğraşmak Farzdır

Türkmen ve Uygur kardeşlerimiz arasında kopukluk ve bazı sorunlar varmış, bu konu üstüne yarın eğilelim geniş çaplı olarak. Kardeşim Türkmen ve Uygur Allah Allah, iki taraf da Müslüman, Türk, aklı başında insanlar, ayrılık olması için hiçbir neden yok, alenen fitne. İki taraftan ileri gelenleri getirelim de burada konuşturalım, barıştıralım, aralarını bulalım. Allah diyor ayette, “Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki esirgenirsiniz” (Hucurat Suresi 10) vesile olun diyor Allah, farzdır bunu yapalım.

 

İran Basınında Yoğun Olarak “Şii-Sünni Kardeştir” Konulu Yayınlanan Yazılarımdan Sonra Hamaney De “Şii Sünni-Kardeştir” Demeye Başladı

Şimdi burada harika bir durum var. Biz Sünni-Şii kardeştir düşüncesini yoğun olarak İran gazetelerinde anlattıktan sonra ki Tahran'ın en büyük gazetesi bizim yazılarımızı daima yayınladı ve yayınlamaya devam ediyor. Ve ana konu da buydu. Bu yayından sonra hem Tayyip Hocam hem İran yoğun olarak "Sünni-Şii kardeştir." demeye başladılar. Türkiye'de de yoğun yayınladık. Hükümeti de uyardım. Daha önce hiç böyle bir açıklama yoktu. 2016'da deniyor bunlar, dikkat edin. Daha önce Şii hükümetinin, Şii devlet adamlarının böyle bir açıklaması hiç yok. İlk defa oluyor. Allah'a çok şükür buna öncü olduk, yoğun anlatımlarla. Diyorlar ki, "Kardeşim siz küçük arkadaş grubunuzla ne yapabilirsiniz?" İşte oluyor. Koskoca İran devletinin resmi açıklaması işte. Asla ve asla bu tip bir açıklama olmuyordu. Yıl 2016, başladılar açıklamaya peş peşe. O kadar çok ki mollalar, ileri gelen alimler, siyasetçiler peş peşe bu tarz beyanatlarda bulunuyorlar.

 

Şiiler Nur Gibi Müslümandır. Şii Camisinde Namaz Kılmam Demek Çok Yanlış Bir Mantık. Şii Hz Ali'ye Aşık Demek, Ne Güzel Nimet

 

Şiiler nur gibi Müslümandır. Şii camiinde namaz çok güzel, huşu içinde kılınır. Kardeşim, "Şii camiinde ben namaz kılmam." demek, nasıl bir akıldır bu? Kilisede bile namaz kılınır. Allah'tan korkun. Sinegogda da kılınır. Ne yapıyor bunlar? Bu nedir? Neler duyuyoruz biz? Şii camii. Şii, Hazreti Ali'yi seven demektir. Ne güzel. Ne güzel insanlar. Daha ne istiyorsun? Mehdi (a.s)'yi seviyorlar, ehli beyti seviyorlar. Nedir suçu günahı bu insanların?

 

PKK'nın Zerdüşt Olduğu Söylemi Doğru Değil, PKK'nın İdeolojisinin Ne Olduğu Net İfade Edilmeli, PKK Marksist-Leninist Yapıdır

İran mitolojisinde yani Zerdüştlükte acımasız bir kral var halkı öldürüyor. Buna başkaldıran ve kralı deviren bir lider olarak Demirci Kava geçiyor. Demirci Kava efsanesi Kürt halkının kurtuluşu olarak kendilerince benzetiyorlar. Demirci Kava, başkaldırı kahramanı olarak biliniyor. Öcalan'ı da o açıdan ona benzetiyorlar, Kava'ya benzetiyorlar. O efsaneden bir alıntı olarak folklorik bir açıklama yapıyorlar. Yoksa "Biz Zerdüşt’üz" falan diye bir kafa; zaten onlar güler böyle bir şeye. Zaten hiçbir hurafeye, hiçbir dine inanmadıklarını söylüyorlar. Hele putperest bir dine asla inanmadıklarını söylüyorlar. İslam'a inanmayan adam Zerdüştlüğe inanır mı? İslam gibi modern bir dine, gerçek hak dine inanmıyor adam. Zerdüştlüğe niye inansın? Ama felsefi açıdan bir isyan anlamında onu kabul ediyorlar. Kava, demir ocağında yeşil-sarı-kırmızı önlük takıyormuş. Onlar da oradan kaynaklanan bir renk alışverişinde bulunuyorlar. Zaten iki cilt haline getirilen savunmasında, "Sümer Rahip Devletleri'nden demokratik uygarlığa doğru" diye bu konuyu anlatıyor. Zerdüştlüğe din olarak değil felsefik bakılmasını söylüyor Öcalan. Sümer Rahip Devleti zaten onun ilkelliğini anlatıyor, Zerdüştlüğün ilkelliğini anlatıyor. "Ama kökenimiz Zerdüştlüktür." diyor. Ama ona kalsa, "Daha da atalarımız dağda ormanda vahşi haldeymiş. İlk atalarımız maymunmuş." diyor. Adam gittikçe geriye doğru gidiyor. "En en en ilk atamız da mikrop. Sularda gelişen mikroptur ilk atamız." diyor. Dolayısıyla buna itibar etmenin anlamı yok. Şimdi biz adamları hangi aşamada değerlendireceğiz? Atam maymun diyor. Bir aşama sonra da Zerdüşt olduk. Ama şu an demokratik uygarlığın gereğini yapıyoruz. Ve en modern felsefe olan Marksist Leninist felsefeye uyuyoruz." diyor. Hükümetin bunu açık açık söylemesi lazım. "Zerdüşt" dediğinde hedef saptırma olur. O zaman insanlar, "Zerdüştlükle mücadele edelim bari." derler. Marksist Leninist düşünceyle, Darwinizm’le mücadele edeceğine adam Zerdüştlükle mücadele etmeye kalkar. Zerdüştlük aleyhine kitap yazmaya kalkar. Ve hedef şaşırılmış olur. Bir tane Zerdüşt bulamazsın Güneydoğu'da PKK'lı. O, felsefi köken olarak folklorik açıdan onu söylüyor. Ne alakası var? Bizim de geçmişimizde Şamanlık var. Biz Şaman mıyız yani?



DEVAMINI GÖSTER

Benzer Eserler