Ümitvar Olmanın Temeli: Kadere Teslimiyet

Çok sayıda insan, başlarına gelen beklenmedik olaylar karşısında hemen ümitsizliğe kapılabiliyor. Örneğin işinde başarısız olan bir kişi ya da geçmek istediği dersten kalan bir öğrenci, büyük bir üzüntüyle sarsılabiliyor. Bunun nedeni, herşeyin kaderde bir bütün olarak yaratıldığının düşünülmemesi.

Bu gibi kişiler bütün ümitlerini, hedeflerini, olayların kendi hesapladıkları şekilde gelişmesine bağlayabiliyorlar.

Oysa kader her zaman insanın kendi yaptığı planlara göre işlemez, insan hayatın akışı içerisinde ummadığı pek çok olayla da karşılaşabilir.

Örneğin bir kişi sınavlara çok iyi hazırlanmış, gelecekle ilgili bütün planlarını mimar olacağını düşünerek yapmış olabilir. Ne var ki hiç beklemediği bir şekilde mimarlık yerine başka bir bölümü kazanabilir ve çok farklı bir mesleğin eğitimini almak durumunda kalabilir.

Sporla ilgilenen ve hayatı boyunca sporla ilgili çalışmalar yapacağını planlayan bir kişi de genç yaşında bir rahatsızlık geçirerek spor yapamaz hale gelebilir. Ya da özenle yeni bir ev döşeyen insan o evde hiç oturamadan, evini kaybedebilir.

Her insan hayatı boyunca bunlara benzer pek çok beklenmedik olayla karşılaşabilir. İşte bu gibi anlarda kişinin yaşayacaklarının, daha o doğmadan yüzlerce, hatta milyarlarca yıl öncesinden belli olduğu unutulmamalıdır.

Allah herşeyi tek bir anda yaratmıştır, zamanın, maddenin, mekanın olmadığı tek bir anda.

İşte herkesin yaşayacağı da bu "zamansızlık anında" belirlidir. Kişi, günü, saati geldiğinde o olayı mutlaka yaşar. Bu, onun kaderidir. Allah'ın belirlemiş olduğu kader mutlaka, kesintisiz olarak işler.

Bu durumu bir örnekle açıklayalım. Şimdi iki arabanın birbiriyle çarpıştığı anı canlandıralım. Her iki tarafın da bir an önce ulaşmak istedikleri yerler var. Belki evde kendilerini bekleyen ailelerine, belki de yetişmek zorunda oldukları işlerine gitmek istiyorlar. İki taraf da belli saatlerde evlerinden çıkmış, araçlarına binmişler. Belki kazanın olduğu sokağa girmeden önce kısa bir kararsızlık anı yaşamış, en sonunda da olayın olduğu sokağa sapmaya karar vermişler. Şoförlerden biri ya da her ikisi de hayatları boyunca araçlarını çok dikkatli kullanan, tedbirli insanlar olabilir. Ancak tam o sırada biri gözünü yoldan ayırıp arabanın teybi ile ya da başka herhangi bir konuyla ilgilenir. Herşey o olayın olması için özel planlanmıştır; her detay kişileri o kaza anına götürür.

Genellikle yaşananlar tek bir an içinde gerçekleşir. Arabaları kullanan kişilerin kaza anında dikkatlerinin dağılmasına, teypte çalan müziğe, kazayı yapanların kıyafetlerine kadar herşey kaderde hazırdır. Kazayı yapacak kişi o gün o kıyafeti giyer, evinden çıkar, kazanın olduğu sokağa sapar ve o kazayı mutlaka yapar. Hiçbir şey o kazanın yaşanmasını engelleyemez.

Allah bir hayır ve hikmetle bu şekilde takdir etmiştir. O yüzden "keşke o sokağa girmeseydim", "keşke teyp ile değil yol ile ilgilenseydim" gibi mantıklar ileri sürmek son derece hatalı olur. Bu yanlış bakış açısıyla, hayıflanmaların, pişmanlıkların sonu da gelmez. Kazanın sebebi aranırsa, birçok neden gösterilebilir. Ancak işin aslı, o olay kaderde sebepleriyle birlikte yaratılır.

Bu gerçeği ilk defa duyuyorsanız "peki, o zaman ben ne yapabilirim?" diye düşünebilirsiniz.

Madem herşey kaderde önceden yaratılmış ve tümünü Allah biliyorsa; bu durumda kişinin nasıl davranması gerekir?

Bu soruların cevabı, herşeyin en doğrusunu öğrendiğimiz Kuran'da açıklanmış. Kişinin kendisi için hazırlanan kadere teslim olması, yaşadıklarında her zaman güzellik araması, üzülmemesi, ümitsizliğe kapılmaması Kuran'a göre en güzel ve en doğru davranıştır:

De ki: "Allah'ın bizim için yazdıkları dışında, bize kesinlikle hiçbir şey isabet etmez. O bizim mevlamızdır. Ve mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etmelidirler". (Tevbe Suresi, 51)

Allah bütün evreni, gezegenleri, güneşi, ayı, ağaçları, okyanusları, insanları, hayvanları, kısacası canlı cansız herşeyi yaratan olduğu gibi, bütün olayları da en ince detaylarına kadar yaratandır. Bu gerçek Kuran'da şöyle bildirilir:

İşte Rabbiniz olan Allah budur. O'ndan başka ilah yoktur. Herşeyin Yaratıcısı'dır, öyleyse O'na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir. (Enam Suresi, 102)

Allah'a iman eden, ahiretin varlığına inanan Müslüman herşeyi yaratan Rabbimiz'e kendini teslim eder, hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmaz. Herşeyin dostumuz ve velimiz olan Allah'ın kontrolünde olduğunu bilir.

Müslüman Allah'tan geldiğine iman ettiği için, olumsuz gibi görünen bir olay karşısında paniğe ve ümitsizliğe kapılmasının yanlış olacağını da bilir. Allah'ın yaratışının mükemmelliğinin farkında olur. Kimi zaman olaylar kendi aleyhindeymiş gibi görünse dahi o bunların hepsinde kendisi için bir hayır olduğunu bilir.

İman edenler ile kadere teslim olmayan insanların olaylar karşısında verdikleri tepkiler de çok farklıdır.

Mesela inançlı bir insan kendisi için hayırlı olacağını düşündüğü bir iş randevusuna yetişemeyebilir ve bu nedenle iş imkanını yitirebilir. Ama kaderin işlediğini unutmayarak "demek ki bu iş benim için hayırlı değilmiş" diye düşünür.

Allah'ın kendisi için daha güzel bir sonuç yaratacağını ümit eder. Görüşmeye gecikme sebebi olan trafiğe ya da patlayan lastiğine üzülmez. Bilir ki Allah dilerse trafik olmaz ya da hiçbir lastik patlamaz.

Herhangi bir engel oluşuyorsa, bütün bunlar, Allah müminlere bir güzellik dilediği içindir. Böylesine bir teslimiyeti insanın tam kavrayabilmesi içinse, Allah'ı tam anlamıyla dost ve vekil edinmesi ve O'na samimiyetle yönelmesi gerekir.

Allah Kuran'da insanlara -hangi şartla karşılaşırsa karşılaşsınlar- hiçbir zaman ümitsizliğe ve olumsuz bir düşünceye kapılmamalarını emreder. Aksi zayıf bir imanın göstergesi olur. Olayları Allah'ın yarattığını, herşeyin bir kader üzerine geliştiğini kavrayamamaktan kaynaklanır. Bu, Allah'ın Kuran'da önemle dikkat çektiği bir hata ve yasakladığı bir tavırdır.

Kuran'a baktığımızda Allah'ın birçok ayette insanlara tevekküllü olmayı, ümitvar olmayı, her olayı hayır gözüyle karşılamayı emrettiğini görürüz. O yüzden iman edenler olarak yapmamız gereken Allah'a tam güvenmek ve kaderin konforuna teslim olmaktır.

Adnan Oktar'ın The Kashmir Monitor'da yayınlanan makalesi:

http://www.kashmirmonitor.in/Details/113426/navigating-through-life-storms

 

 

 



DEVAMINI GÖSTER